yazarların hayalindeki ilişki

beni sevsin, saygı göstersin yeter. gerisini ben hallederim.

belki görmüşsünüzdür bahsedeceğim fotoğrafı. şimdi bulamam, uğraşamam. hani el ele tutuşmak vardır ya onu serçe parmaklarınızla sadece yaparsınız bu bana "beraberiz ama özgürüz" rahatlığını vermiştir. bir defa yaşadım böyle bir ilişki en güzel yıllarımdı. aldatmak, yalan, dolan gibi şeyler de olmamıştı. bambaşka nedenler bizi koparmıştı birbirimizden. kimse kimsenin sahibi değildir, olamaz da... öyle gibi gelir en fazla.

sartre - de beauvoir ilişkisi gibi bir şey. daha fazlası beni boğar.

ne kadar sorun yaşarsak yaşayalım saygısızlık ve hadsizlik olmadan geçinmenin ve sevmeye devam etmenin seçildiği bı ilişki.

beni her yere kucağında götürsün.

çok bir şey yok aslında var ya, aklı başında, sağlıklı ve sadık bir ilişki olmalı bir de fikirlerimiz ve hayattan beklentilerimiz büyük oranda uyuşmalı. eskiden uzun boy takıntım vardı, onu bile bıraktım.

şöyle:

bir bayanı uzaktan göreceğim. beğeneceğim, sonra diyeceğim bizimkilere bu bayanı isteyin. evleneceğim bu kadar. tabiki bunun için emeğimin pare etmesi gerekiyor. para yok, eş yok.

samimi olsun, sevsin yeter. hani öyle çok da değil istediğim. akşamları saçımı okşayıp, iki güzel, sıcak söz edece kadar. gülen yüzüne bakayım yeter.

karı benlen hiç konuşmasın mümkünse. sevişmek için biraraya gelelim sadece. yaşasın katkısız fuckbuddy'lik müessesesi.

zaman yasası ile ilgili bir durum mevcut. fazla uzatacak dermanım olmadığı için şöyle diyeyim özetle: bir önceki dönemin ne ile sona erdiği, bir sonraki dönemin başlangıcı ve gelişimi için yasa haline gelir. sonraki her eylem bir önceki eylemin hafızasından ortaya çıkar.

dolayısıyla ben o ffm'i unutamıyom arkadaşlar. rüyalarıma giriyor bu. çıta yükselince, bir daha asla tek kişi kesmiyor. keşke o ana dönebilseydim. heyecanlanıp saçma sapan şakalar yapıp, kızları birbirine girdirmeyip, bunlar birbirine bir şey fırlatıp o....u demeye başladığı anlarda, kaşımın yarılmasına neden olan o vazo fırlatılırken oradan çekilebilseydim ve, 1 saat kadar sonra 16. kata site güvenliği ile gelen polise atarlanmasaydım "özgür bir ülkedeyiz kimsin olm sen" diye (donla, üst yok). işte bir insan, böyle eksik de olsa bir ffm ile ödüllendirilirse, "neden bunun filmlerdeki gibi olanı olmasın ha?" diyor içinden. bir kez o zevki tadan beşer, bir daha o anı unutamıyor. yok böyle bir ego kabarması. yok böyle bir kafa yarılması da, onu geçeyim sinirim zıplıyo. yok böyle bir bunca olaya rağmen suratınız freddy gibi olmuş halde hala sırıtmanız. ego beyler ego.

4 ayak nedir abicim? insanlar sanal camların ardından bile 1 adet ayağı zor görüyor. ayak aslanın ağzında günümüzde. bunların 4 adedini yanyana görmek, uzun uzun bakmak nedir hayal edin. o an kendimi peygamber bir rocco gibi hissetmiştim. sonra dövdüler beni adları batasıcalar.

"devam edelim mi ehehe" dedim son gücümle sabah 6 sularında (donsuz, kaş yarılmış). o iş olmadı pek.
işte bu gibi beceriksizliklerden sonra, insan çok olgunlaşıyor. şu an internetten okuduğum psikolojik makaleler sonrası, bangbros gibi, redtube gibi bir insan oldum. tabi ortadoğu zihniyetli ülkemizde cesur hanımların sayısı günden güne azaldı. akp mahvetti her şeyi. yoksa bir kez daha bu hazzı yaşamam (dayaksız, vazosuz) işten bile değil. kısmet diyorum ben. evrenin bana bunu bir gün getireceğine inanıyorum. getirmiyor gerçi...neyse.

şu an bana tost yapsın var ya kulu köpeği olurum. gece acıktığım için yargılamasın. doğallık,samimiyet,şakalar..

bir sürü abidik gubidik ilişki yaşadıktan sonra tüm umudumu kaybettikten sonra alim çıktı karşıma. güzel sohbetlerimiz oldu önce, sonra çok güzel dokunuşlarimiz, sonrasında hayatın her alanında birbirimize destek oluyorduk. sınırlarımıza saygı duyuyorduk. kitaplardan, filmlerden, hayattan, gittiğimiz eylemlerden konuşup kritik yapıyorduk. önce saygı sonra sevgi daha sonra aşk sonra da tutku geliyordu. biz sadece sevgili değil birbirinin hayatını güzelleştiren iyi ruhtuk. hayalimdeki ilişkiyi bulduk derken, bunca acı bu yüzdenmiş derken kaybettim. derin bir sızı hissediyorum.

fazla bir beklentim yok açıkçası,en büyük kıstasım samimiyet.karşılıklı saygı ve sevgi eksik olmasın,fikirlerimiz ve kafa yapımız uysun yeterli.