1.
3 arkadaş 3 aylığına üniversiteye yakın bir badi salonuna yazılmıştık, neyse oraya gittik.
köşede hayvani vücut yapmış bi abi, yerde de 25 er kg olarak hazırlanmış iki dambıl duruyordu.
ben güçlü olup pek belli etmeyenlerdenim, 25 kg lık dambıla baktım, adama döndüm bununla tek seferde kaç tane pazu bükme yapabiliyorsunuz dedim. senden bi fazlasını dedi gülerek tamam dedim ve başladım çekmeye, tek seferde 61 tekrar yaptım. adam gülmeyi bıraktı, o da çekmeye başladı ama o hayvani gövdeyle 48 de kaldı. tabi biz işi şakaya vurduk, teşekkür ettik işimize baktık, adam bi süre yandan yandan bize baktı sonra o da işine baktı.
köşede hayvani vücut yapmış bi abi, yerde de 25 er kg olarak hazırlanmış iki dambıl duruyordu.
ben güçlü olup pek belli etmeyenlerdenim, 25 kg lık dambıla baktım, adama döndüm bununla tek seferde kaç tane pazu bükme yapabiliyorsunuz dedim. senden bi fazlasını dedi gülerek tamam dedim ve başladım çekmeye, tek seferde 61 tekrar yaptım. adam gülmeyi bıraktı, o da çekmeye başladı ama o hayvani gövdeyle 48 de kaldı. tabi biz işi şakaya vurduk, teşekkür ettik işimize baktık, adam bi süre yandan yandan bize baktı sonra o da işine baktı.
devamını gör...
2.
lise zamanlarımda liseler arası turnuvada bir özel okul yaklaşık 250 taraftar getirmişti. bir grup kız tarafından arkadaşımın forma numarası ve soyisminden bulunup grup kurmuşlar ben de eklendim orada tanıştığım bir kızla 1 yıl boyunca flört etmiştim çok güzel anılarım oldu sağ olsun..
devamını gör...
3.
4.
şimdi sizlere hatırıma düşen muhteşem bir anımı anlatmak istiyorum. içeriğindeki şeylerle ilginç sayılabileceğini düşündüğümden bu başlığı tercih ettim ama belki de ilginç değildir, neyse.
üniversiteye hazırlandığım sene evden hiç çıkmadığımdan olsa gerek annem tarafından okların hedefi haline getirilmiştim. o kadar çıkmıyordum ki d vitaminim sıfırlanmıştı neredeyse. ben halimden memnun olduğumdan olsa gerek fark edemiyordum annemin endişesini. bir kere onunla bir yere gittim, "kızım beni çok mutlu ettin benimle gelerek" dedi. ama görseniz ağlaması yakın o kadar duygulanmış, baya üzüldüm, demek ki baya takılıyor buna diye düşündüm.
aradan günler geçti annem geçen kendisiyle dışarı çıkmış olmamdan cesaretle "özözünedanışır, üniversiteliler için kahvaltı programı varmış, bir psikolog geliyormuş endişe ile baş etme konusunda da program olacakmış. arkadaşlar bahsedince ben de benim kızım var o da gelir dedim, seni yazdırdım gider misin?" dedi. ama nasıl hevesli bir görseniz. "anne gitmek istemiyorum, kusura bakma gerçekten" dedim başta, bu sefer "yazdırdım artık ayıp olur, sayıya göre hazırlanıyormuş her şey" tarzında ısrara girişti. baktım olacağı yok, hevesi kırılmasın diyerekten kabul ettim.
gideceğim yer dini bir dernek olduğundan sanırım ön yargılıydım. sabah kalktım gidiyorum ama "canımı sıkan bir şey olmaz inşallah, şu gün çabucak bitsin" diyorum kendi kendime. neyse vardım, her şey çok güzel hazırlanmış. sohbet güzel, konuşmacı çok güzel konuşuyor, tanıştığım insanlar sıcakkanlı, hiçbir problem yok. "özözünedanışır, çok ön yargılı insansın, günahlarını almışsın" diye kendime kızıyorum içimden. ben böyle kendi kendime konuşurken konuşmacı kadın sunumunu bitirmiş veda ediyor, ben de kurduğu son cümlede takılı kaldım. "cumhuriyet dönemi bizi ne gavurlaştırdı ne de müslümanlaştırdı, ne olduğumuzu bilemedik." tarzında bir cümleydi sanırım. bütün iyi düşüncelerim yıkıldı. diyorum ki bu konu ne alaka, nereden geldi bu cümle. "aklınızda bir soru işareti varsa sorun mutlaka" diye de ekledi kadın. ben de ondan cesaret alarak sorayım bari, belki yanlış anlamışımdır diye düşündüm. kadının etrafının boşalmasını bekliyorum, kalabalıkta ne olur ne olmaz ortalık karışmasın diye.
hocanın etrafı boşaldı, bende fırsattan istifade koştum yanına;
-hocam en son kullandığınız cümle kafama takıldı. ne demek istediniz tam olarak ?
+canım bizim o zamanlar bir kıyafetimiz vardı, siyah peçe giyiyorduk. cumhuriyetten sonra giymez olduk, mini etek giymeye başladılar.
- yani cumhuriyetten dolayı mı böyle olduğunu düşünüyorsunuz hocam? giymek istedikleri için giyinmiyorlar mı? herhangi bir silah zoru mu olmuş mini etek giyilsin diye?
+ hayır canım öyle olmamış tabi ama bozulmalar olmuş. toplum olarak bozulmuşuz.
-allah serbest bırakmamış mı hocam seçim konusunda? herkesin zorla siyah peçe giymesi islama uyuyor mu? ayrıca hocam bence çok kibirliyiz. duyuyorum hep para topluyorsunuz, cami yapacağız, kuran kursu yapacağız diye, bir kere de kimsesizlere yurt gibi bir şey yapalım, ihtiyaç sahibi birinin elinden tutalım demiyorsunuz. cemaatsiz camiyi ne yapacaksınız? neden sokak köşelerinde uyuşturucu batağında olanlar konusunda ya da gerçekten yardıma ihtiyacı olanlarla ilgili bir şey yapmıyorsunuz? atatürk'e takmışsınız, her şeyin günahı onun boynuna. siz şuan serbestsiniz neden peçe giymiyorsunuz peki? geçenlerde camiye sığınan birine tekin görünmüyor diye yardımcı olmamışlar, garibim gece gündüz demeden giderken köprünün altındaki evsizlere denk gelmiş, onlar yardımcı olmuşlar. müslümanlardan nefret ediyorum diye sayıklıyormuş adam. allah'ın evine sığınıp yardım isteyen birine yardımcı olmak gerekmez miydi? ötelemek kibir değil mi hocam?
+ canım adın ne senin? çok haklısın gerçekten, senin gibi gençlere ihtiyacımız var. benim senin gibi kapalı olup aynı zamanda chpli olan öğrencilerim vardı, çok normal bu. ihtiyacı olan herkese yardım etmeliyiz, bize bu yakışır. bütün programlarımıza gel muhakkak.
konuşma bu şekilde son buldu. aslında daha fazlası vardı net hatırlayamadığım için aktaramadım hepsini, özet hali diyebiliriz. anlayacağınız programın başında yeşeren umutlarım programın sonunda söndü. ben bir daha gelmemek üzere uzaklaştım oradan. ha program sana ne kattı derseniz, endişeyle baş etme konusunda birkaç şey ve bu şekilde düşününce chpli olduğumuz bilgisini kattı. baya aydınlanmış bir şekilde evimin yolunu tuttum. eve vardığımda hevesli bir şekilde "nasıldı program? beğendin mi?" diye soran anneme , "bayıldım, teşekkür ederim. ama nolur bir daha böyle bir şeye yazdırma beni" dedim. ne olduğuna dair merakını geçirmek için de her şeyi anlattım. "bir kere beni şaşırt özözünedanışır. iki dakika susamadın mı? biliyordum böyle bir şey yapacağını" diye azarlarımı da bir güzel yedim. neyse anacığımızdan gelenler başımızın üstüne, sonuçta kadın yaptığına pişman olmuş.*
bu da böyle ilginç bir anımdır. o günden sonra bir kere daha babamla ısrarlara dayanamayıp gitmek durumunda kaldık. orada da "dinimize göre evet oyu vermemiz gerekiyor" cümlesinden sonra aynı anda ortamı terk etmişiz. garip yani, allah bu milleti dini siyasete alet edenlerden kurtarsın diyeyim. herhangi bir cümlemle bilmeden birilerinin kalbini kırdıysam eğer kusura bakmayın. esen kalınız.*
üniversiteye hazırlandığım sene evden hiç çıkmadığımdan olsa gerek annem tarafından okların hedefi haline getirilmiştim. o kadar çıkmıyordum ki d vitaminim sıfırlanmıştı neredeyse. ben halimden memnun olduğumdan olsa gerek fark edemiyordum annemin endişesini. bir kere onunla bir yere gittim, "kızım beni çok mutlu ettin benimle gelerek" dedi. ama görseniz ağlaması yakın o kadar duygulanmış, baya üzüldüm, demek ki baya takılıyor buna diye düşündüm.
aradan günler geçti annem geçen kendisiyle dışarı çıkmış olmamdan cesaretle "özözünedanışır, üniversiteliler için kahvaltı programı varmış, bir psikolog geliyormuş endişe ile baş etme konusunda da program olacakmış. arkadaşlar bahsedince ben de benim kızım var o da gelir dedim, seni yazdırdım gider misin?" dedi. ama nasıl hevesli bir görseniz. "anne gitmek istemiyorum, kusura bakma gerçekten" dedim başta, bu sefer "yazdırdım artık ayıp olur, sayıya göre hazırlanıyormuş her şey" tarzında ısrara girişti. baktım olacağı yok, hevesi kırılmasın diyerekten kabul ettim.
gideceğim yer dini bir dernek olduğundan sanırım ön yargılıydım. sabah kalktım gidiyorum ama "canımı sıkan bir şey olmaz inşallah, şu gün çabucak bitsin" diyorum kendi kendime. neyse vardım, her şey çok güzel hazırlanmış. sohbet güzel, konuşmacı çok güzel konuşuyor, tanıştığım insanlar sıcakkanlı, hiçbir problem yok. "özözünedanışır, çok ön yargılı insansın, günahlarını almışsın" diye kendime kızıyorum içimden. ben böyle kendi kendime konuşurken konuşmacı kadın sunumunu bitirmiş veda ediyor, ben de kurduğu son cümlede takılı kaldım. "cumhuriyet dönemi bizi ne gavurlaştırdı ne de müslümanlaştırdı, ne olduğumuzu bilemedik." tarzında bir cümleydi sanırım. bütün iyi düşüncelerim yıkıldı. diyorum ki bu konu ne alaka, nereden geldi bu cümle. "aklınızda bir soru işareti varsa sorun mutlaka" diye de ekledi kadın. ben de ondan cesaret alarak sorayım bari, belki yanlış anlamışımdır diye düşündüm. kadının etrafının boşalmasını bekliyorum, kalabalıkta ne olur ne olmaz ortalık karışmasın diye.
hocanın etrafı boşaldı, bende fırsattan istifade koştum yanına;
-hocam en son kullandığınız cümle kafama takıldı. ne demek istediniz tam olarak ?
+canım bizim o zamanlar bir kıyafetimiz vardı, siyah peçe giyiyorduk. cumhuriyetten sonra giymez olduk, mini etek giymeye başladılar.
- yani cumhuriyetten dolayı mı böyle olduğunu düşünüyorsunuz hocam? giymek istedikleri için giyinmiyorlar mı? herhangi bir silah zoru mu olmuş mini etek giyilsin diye?
+ hayır canım öyle olmamış tabi ama bozulmalar olmuş. toplum olarak bozulmuşuz.
-allah serbest bırakmamış mı hocam seçim konusunda? herkesin zorla siyah peçe giymesi islama uyuyor mu? ayrıca hocam bence çok kibirliyiz. duyuyorum hep para topluyorsunuz, cami yapacağız, kuran kursu yapacağız diye, bir kere de kimsesizlere yurt gibi bir şey yapalım, ihtiyaç sahibi birinin elinden tutalım demiyorsunuz. cemaatsiz camiyi ne yapacaksınız? neden sokak köşelerinde uyuşturucu batağında olanlar konusunda ya da gerçekten yardıma ihtiyacı olanlarla ilgili bir şey yapmıyorsunuz? atatürk'e takmışsınız, her şeyin günahı onun boynuna. siz şuan serbestsiniz neden peçe giymiyorsunuz peki? geçenlerde camiye sığınan birine tekin görünmüyor diye yardımcı olmamışlar, garibim gece gündüz demeden giderken köprünün altındaki evsizlere denk gelmiş, onlar yardımcı olmuşlar. müslümanlardan nefret ediyorum diye sayıklıyormuş adam. allah'ın evine sığınıp yardım isteyen birine yardımcı olmak gerekmez miydi? ötelemek kibir değil mi hocam?
+ canım adın ne senin? çok haklısın gerçekten, senin gibi gençlere ihtiyacımız var. benim senin gibi kapalı olup aynı zamanda chpli olan öğrencilerim vardı, çok normal bu. ihtiyacı olan herkese yardım etmeliyiz, bize bu yakışır. bütün programlarımıza gel muhakkak.
konuşma bu şekilde son buldu. aslında daha fazlası vardı net hatırlayamadığım için aktaramadım hepsini, özet hali diyebiliriz. anlayacağınız programın başında yeşeren umutlarım programın sonunda söndü. ben bir daha gelmemek üzere uzaklaştım oradan. ha program sana ne kattı derseniz, endişeyle baş etme konusunda birkaç şey ve bu şekilde düşününce chpli olduğumuz bilgisini kattı. baya aydınlanmış bir şekilde evimin yolunu tuttum. eve vardığımda hevesli bir şekilde "nasıldı program? beğendin mi?" diye soran anneme , "bayıldım, teşekkür ederim. ama nolur bir daha böyle bir şeye yazdırma beni" dedim. ne olduğuna dair merakını geçirmek için de her şeyi anlattım. "bir kere beni şaşırt özözünedanışır. iki dakika susamadın mı? biliyordum böyle bir şey yapacağını" diye azarlarımı da bir güzel yedim. neyse anacığımızdan gelenler başımızın üstüne, sonuçta kadın yaptığına pişman olmuş.*
bu da böyle ilginç bir anımdır. o günden sonra bir kere daha babamla ısrarlara dayanamayıp gitmek durumunda kaldık. orada da "dinimize göre evet oyu vermemiz gerekiyor" cümlesinden sonra aynı anda ortamı terk etmişiz. garip yani, allah bu milleti dini siyasete alet edenlerden kurtarsın diyeyim. herhangi bir cümlemle bilmeden birilerinin kalbini kırdıysam eğer kusura bakmayın. esen kalınız.*
devamını gör...
5.
liseye gidiyordum ve ben liseyi yatılı olarak okudum. 4 kişilik bir arkadaş grubumuz vardı.her neyse bizi birgün bir yazar konferans veriyordu ve oraya götürdüler(isim vermeyeyim).aynı zamanda psikolog olduğu için adam dedi ki bir sorunuz sorununuz varsa konferans sonunda soruları alacağım ve sorunlarınıza cevap arayalım birlikte falan dedi.tabi ergenlik istemediğin kadar psikolojik sorunlarımız var aile vs..konferans bitti biz tin tin gittik adamın yanına merhaba nasılsınız dedik adam etrafa baktı (beni kurtarın dercesine) bize baktı kusura bakmayın ben çok terledim iyi akşamlar dedi ve gitti.neye ugradigimizi şaşırdık yurtta ne konuştunuz diyenlere de attık salladik.diyemedik ki adam bizi sallamadı diye.bu da böyle bı anımdi.
devamını gör...
6.
bir keresinde, çok çok daha küçükken, artemis ve apollon u araştırıyordum. onlar hakkında sayısız kitaplar ve internet yazısı okumuştum, theoi diye bu aralar keşfettiğim ve de tavsiye ettiğim detaylı site dışında. baktığım site ve kitapların hiçbirinde "dione" adlı bir tanrıça geçmiyordu. bilmeyenleriniz için, dione artemis ve apollon un doğumunda bulunup, yardımcı olan tanrıçalardan biri.
yaz mevsimiydi ve o gece rüyamda görkemli, altın bir salondaydim. devasa bir salon. tavanı bulutların da ötesindeydi. sarışın bir erkek çocuğu hestia olduğunu bildiğim tanrıçanın yanında gülümseyerek piyano çalıyordu. artemis'i gördüm mü hatırlamıyorum. daha sonra perspektif bir anda salonun girişinde bekleyen birkaç kadının arkasına geçti. birkaç kadındı ve ben ortalarında duruyor, sadece kafalarını görüyordum. önümde gözlerimi kamaştıracak derecede büyük bir ışık huzmesi vardı. kalın bir erkek sesi(muhtemelen zeus a aitti)"dion- veya dio-" diye başlayan bir isim söyledi ve uyandım.
ertesi sabah çeşitli forumlara, sitelere, topluluklara baktıktan sonra (ben kelimenin dionysios olduğunu düşünüyordum) dione yi buldum. daha sonra onun aslında apollo ve artemis in doğumunda yer aldığını öğrendim ve taslar yerine oturdu. hayatım boyunca onu hiç duymadigima ve okumadigima yemin edebilirim. belki normal, ancak benim için oldukça garipti.
yaz mevsimiydi ve o gece rüyamda görkemli, altın bir salondaydim. devasa bir salon. tavanı bulutların da ötesindeydi. sarışın bir erkek çocuğu hestia olduğunu bildiğim tanrıçanın yanında gülümseyerek piyano çalıyordu. artemis'i gördüm mü hatırlamıyorum. daha sonra perspektif bir anda salonun girişinde bekleyen birkaç kadının arkasına geçti. birkaç kadındı ve ben ortalarında duruyor, sadece kafalarını görüyordum. önümde gözlerimi kamaştıracak derecede büyük bir ışık huzmesi vardı. kalın bir erkek sesi(muhtemelen zeus a aitti)"dion- veya dio-" diye başlayan bir isim söyledi ve uyandım.
ertesi sabah çeşitli forumlara, sitelere, topluluklara baktıktan sonra (ben kelimenin dionysios olduğunu düşünüyordum) dione yi buldum. daha sonra onun aslında apollo ve artemis in doğumunda yer aldığını öğrendim ve taslar yerine oturdu. hayatım boyunca onu hiç duymadigima ve okumadigima yemin edebilirim. belki normal, ancak benim için oldukça garipti.
devamını gör...
7.
tarih: 2003-2004 güz döneminin ilk ayları
konum: şişli'de bir öğrenci evi
saat: 22:30-23:00 suları
olay: evlerine yeni taşınmış olan ben ve ev arkadaşım, paramız tv almaya yetmediği için tv'de izlemek istediğimiz bir film, dizi ya da maç vs olursa ya arkadaşlara gidiyorduk ya da evin az aşağısındaki kahveye. bu arada evin tam konumu şişli'deki kalp vakfına birkaç yüz metre uzaklıkta, şimdi oralarda yükselen koca gökdelenlerin hemen dibinde. neyse... her ne kadar ikimiz fenerbahçeli de olsak futbol maçı izlemeyi seviyoruz. o akşam da gs'nin olimpiakosla şampiyonlar ligi grup maçı var. hadi dedik kahveye inelim maçı izleyelim. o dönemde kapalı alanlarda sigara içme yasağı olmadığından dolayı çay sigara eşliğinde maçımızı izliyoruz efendi efendi.
telefonum çalmaya başladı. ev sahibimiz arıyordu. konuştuk yaklaşık 1 dakika. abi aşağı kahvede maç izliyoruz. acil gelmemize gerek var mı sorusuna hayır cevabı aldıktan sonra telefonu kapattım. kapattıktan sonra ev arkadaşım ne olduğunu sordu merakla. şaşkın bakışları arasında sigaramdan derin bir nefes çektikten sonra; "apartmanda yangın çıkmış. ev sahibi kapıyı kırıp içeri girmiş. kapıyı o halde görünce şaşırmamamız için aramış. detayını gidince anlatır." dedikten sonra olayla ilgili başka birşey konuşmadan maça döndük.
eve giderken bizim birkaç sokak ötemizde oturan ev sahibini aradık ve geldi. kapının dili dışarda. kilitli değilken anahtarla açmaya gerek kalmadan parmağımızla dili geriye kaydırıp açmaya başlamıştık o günden sonra. epey faydasını da gördük. bu durumu bilen arkadaşlar biz evdeyken kapıyı çalmayıp bizi 5 metre yürüme zahmetinden kurtarırdı. her neyse gelelim evin durumuna. banyonun içi yoğun dumandan simsiyah olmuştu. 2 gün temizleyip evin tüm pencerelerini açarak anca havalandırmıştık. bizim üstün olay çözme yetilerimize göre iki kat üstte oturan ergen arkadaş ailesinden gizli sigara içerken yanlışlıkla -veya bilerek- izmariti söndürmeden boşluğa sallamış. bizim havalandırma penceresi de açık olduğundan tüm duman içeri girmiş. kapıyı çalan komşular ses alamayınca bizim zehirlendiğimizi düşünmüşler. ev sahibi de kapıyı kırarak girmiş içeri. tabi onunla beraber tüm apartman da. her yer ayak izi doluydu. banyodan su atarak söndürmüşler ateşi.
itfaiyeyi aradılar mı? ya da ev sahibine kim haber verdi? gibi soruları hiç sormadık ne birbirimize ne de komşulara. tek düşüncemiz o yangını çıkaran veledi bulmaktı. faili meçhul bir olay olarak kaldı.
konum: şişli'de bir öğrenci evi
saat: 22:30-23:00 suları
olay: evlerine yeni taşınmış olan ben ve ev arkadaşım, paramız tv almaya yetmediği için tv'de izlemek istediğimiz bir film, dizi ya da maç vs olursa ya arkadaşlara gidiyorduk ya da evin az aşağısındaki kahveye. bu arada evin tam konumu şişli'deki kalp vakfına birkaç yüz metre uzaklıkta, şimdi oralarda yükselen koca gökdelenlerin hemen dibinde. neyse... her ne kadar ikimiz fenerbahçeli de olsak futbol maçı izlemeyi seviyoruz. o akşam da gs'nin olimpiakosla şampiyonlar ligi grup maçı var. hadi dedik kahveye inelim maçı izleyelim. o dönemde kapalı alanlarda sigara içme yasağı olmadığından dolayı çay sigara eşliğinde maçımızı izliyoruz efendi efendi.
telefonum çalmaya başladı. ev sahibimiz arıyordu. konuştuk yaklaşık 1 dakika. abi aşağı kahvede maç izliyoruz. acil gelmemize gerek var mı sorusuna hayır cevabı aldıktan sonra telefonu kapattım. kapattıktan sonra ev arkadaşım ne olduğunu sordu merakla. şaşkın bakışları arasında sigaramdan derin bir nefes çektikten sonra; "apartmanda yangın çıkmış. ev sahibi kapıyı kırıp içeri girmiş. kapıyı o halde görünce şaşırmamamız için aramış. detayını gidince anlatır." dedikten sonra olayla ilgili başka birşey konuşmadan maça döndük.
eve giderken bizim birkaç sokak ötemizde oturan ev sahibini aradık ve geldi. kapının dili dışarda. kilitli değilken anahtarla açmaya gerek kalmadan parmağımızla dili geriye kaydırıp açmaya başlamıştık o günden sonra. epey faydasını da gördük. bu durumu bilen arkadaşlar biz evdeyken kapıyı çalmayıp bizi 5 metre yürüme zahmetinden kurtarırdı. her neyse gelelim evin durumuna. banyonun içi yoğun dumandan simsiyah olmuştu. 2 gün temizleyip evin tüm pencerelerini açarak anca havalandırmıştık. bizim üstün olay çözme yetilerimize göre iki kat üstte oturan ergen arkadaş ailesinden gizli sigara içerken yanlışlıkla -veya bilerek- izmariti söndürmeden boşluğa sallamış. bizim havalandırma penceresi de açık olduğundan tüm duman içeri girmiş. kapıyı çalan komşular ses alamayınca bizim zehirlendiğimizi düşünmüşler. ev sahibi de kapıyı kırarak girmiş içeri. tabi onunla beraber tüm apartman da. her yer ayak izi doluydu. banyodan su atarak söndürmüşler ateşi.
itfaiyeyi aradılar mı? ya da ev sahibine kim haber verdi? gibi soruları hiç sormadık ne birbirimize ne de komşulara. tek düşüncemiz o yangını çıkaran veledi bulmaktı. faili meçhul bir olay olarak kaldı.
devamını gör...
8.
en son köy hayatı yaşamamış bir dostumu ve sevgilisini evime çağırmıştım. tabi hayatında hiç kaza yakından görüp tanışmamış birisi. evimin bahceşine doğru rahat rahat , artisli artisli sevgilisinin yanında yürürken benim kaz sürüme yaklaşmaya çalıştı. o sırada kazlarımın yeni yeni yavruları olmuştu. bundan rahatsız olan kazlar bir anda ses çıkarıp direk dostumun üstüne koşarak atlamaya çalıştılar. bir anda ne olduğunu anlamadan sevgilisini unutarak benim yanıma kaçmaya çalıştı ve sonra olan oldu işte. herkes bir anda gülerken sevgilisi ona tokat atıp terk ediyordu. zar zor kızı iknâ edip barıştırmıştık ve bir daha kaza yaklaşmadı :)
devamını gör...
9.
4-5 yaşlarındaydım; aydın merkezde yaşarken abimle bir kayayı kaldırmıştık (yuvarlamıştık yani) zorla ve altından kocaman bir yılan çıkmıştı. biz de bunu tuttuk ve annemlere koşturduk: "bakın ne bulduuuuuuk!" falan diye sevinçle bağırarak. annem korkudan bembeyaz oldu. allahtan yılan kış uykusundaymış, zuhahah.
devamını gör...