yazarların sınav anıları

üniversitede kopya çekeceğimdir. senelerce milletin sıranın üstüne bilgileri yazmasına özenmişimdir ve koyu renkli keçeli kalemle yazıldığında yazıların sadece doğru ışıkla görülebileceğini, yani sınav görevlilerinin göremediğini öğrenmişimdir. koşup rastgele bir keçeli kalem almışımdır. sırayı bir güzel yazılarımla donattıktan sonra kağıtlar dağıtılmıştır ve sınav başlamıştır. ön yüzünün yarısında sorular yazan kağıdımın diğer yarısını doldururken bir sorun yok gibidir ama arka sayfayı çevirdiğimde, tüm o kopyalarımın ters olarak kağıdın arkasına geçtiğini şokla fark etmişimdir. koyu yeşil yazılar kağıdın tüm arka yüzünü doldurmuştur. meğerse kopyacı arkadaşlar, çabuk kuruyan özel keçeli kalemler kullanıyorlarmıştır. bunu sonradan öğrenmişimdir.

o kağıttan kurtulmam gereklidir ama bu nasıl olacaktır. kağıdı yırtıp, kağıdım yırtıldı diye yeni kağıt istemek aklıma gelmiştir. sınıfta da çıt çıkmamaktadır. kağıdı nasıl yırtsam diye düşünürken, her çıkan küçük gürültüde kağıdı kısım kısım yırtıp kimsenin dikkatini çekmeden bunu başarmışımdır. hocalar da bişey diyemeden kağıdımı iyice buruşturup çöp tenekesine atmışımdır, ve "kağıdım yırtıldı, yeni kağıt alabilir miyim?" demişimdir ve buna izin verilmiştir. 20-30 dakika kayıpla da olsa sınavı alnımın akıyla, kağıdı kendi bilgilerimle doldurarak ve neticesinde yüksek bir notla geçmişimdir. elbette yeni kağıdımı masaya koymadan önce tüm o keçeli kalemli kısımları silmek zorunda kalmışımdır.

lisede kopya çektigimden şüphelenen fizik hocam
beni öğretmen masasına oturttu. garip olanı ise masada çantası açık ve içinde sınav kağıdı vardı cevapları tükenmez kalemle yazılmış. sınavdan 70 alacak kadar baktım. biraz çantayı kurcaladım tabi kağıdı tam göremiyordum. ve daha niceleri anlatsam inanmazsınız. sınav esnasinda soru çözmeyi bırakıp beni izleyenler bile olurdu. ama üniversitede hiç kopya çekmedim. lisede zaten okul puanımın yarıya düşmesi ile bunların bedelinde kendi içimde ödedim.

lisede, din sınavında öğretmen cevapları söyleyip bunları yazın arkadaşlar kimse din hakkında bir şeyler bilmek zorunda değil demişti.

evet almancadan hiçbir şey bilmiyordum ve dillere ilgisi olan bir kankamın işaretlediklerini direk kopyaladım ama sınavda grup varmış *. 25 sorudan 4 doğrum çıktı ve 16 aldım. neyseki daha sonra canım hocam durumu anladı ve beni tekrar sınava soktu ve bu sefer 40 aldım.

dönem boyunca bize slayt atan kıymetli akademisyen hocamızın son 3 hafta yurt dışında olması sebebi ile ders işlememesi üzerine herkesin slaytlardan çalışarak girdiği final sınav sorularının slaytlar ile hiç alakası olmadığını görüp şaşırmıştık. tüm sınıf isyan edince hocamız isyanımıza karşılık anlamsız şekilde slaytlardan soramadım yurt dışında olma sebebimle demişti. düşünceli adam kendi içinden düşünmüş her şeyi bütün dönem alakasız şeylere çalışmışız. tüm sınıfın ortalaması o sınav ile düşmüştü.

( çok enteresan bir anım yokmuş onu fark ettim idare edin)

ablamın liseye geçiş sınavında babamla bahçeden çıkıp harika 2 saat geçirmiştik. dondurma yedik. miniş miniş yürüdük. babam bi'ton öğüt verdi.

turizm otelcilik okuduğum yıllar... işletme dersinin sınavındayız. gözetmen öğretmen de başka dersten bir hocamız. kâğıtlar dağıtıldı. 5 soru sorulmuş.

10 dakika geçti geçmedi, benim işim bitti, hepsini yaptım. "hocam çıkabiliyor muyuz?" diye sordum. kadın baktı bana boş gözlerle ve "bitirdin mi?" dedi. evet deyince "kontrol et cevaplarını" dedi. onu da yaptığımı söyledim. henüz sınava yeni gelenler vardı. doğal olarak bırakmadı beni. "bekle, hocanız gelsin o zaman, ona sorup çıkarsın" dedi.

az sonra hoca geldi. "anlamadığınız soru var mı? şöyle bir bakın hepsine" falan diyor daha... gözetmen hoca beni gösterdi o sırada ve "hocam arkadaş bitirmiş, çıkabilir mi şimdi?" dedi. adam bana baktı şaşkın şaşkın. aramızdaki diyalog şöyle oldu:

- bitirdin mi??
- evet.
- hepsini yaptın?
- evet hocam.
- kontrol et cevaplarını.
- onu da yaptım.
boynunu büküp masum masum bakarak:
- ?!? biraz ayıp olmuyor mu?

hahah neden ayıp oluyorsa artık... gerçi haklı adam. oturmuş hazırlamış o kadar. 10 dakika nedir yani? işte bunlar hep hızlı okuma ve yazmanın faydaları...

neyse, birkaç dakika daha bekletti beni dışarıdan yeni gelenler nedeniyle. sonra bıraktı.

sözel ya da fazla sayı içermeyen derslerin gözünü seveyim be! 10 dakikada yazar çıkardım ne güzel. astronomide o kadar çabuk çıkamıyorduk hiç. 5 sayfa cevap kâğıdı verdiğimi biliyorum astrofizik dersinde.

2009 öss'de önümde oturan kızın saçlarını rahat 15-20 dk.inceledim.

ilk üniversite sınavım. sabaha kadar babamın tv sesi eşliğinde uyuyamamışım.
-kodlamayı yaparken dikkat edin! dışarı taşırma yapmayın!
-tamam dedikten sonra soru kitapçığı dağıtılsın diye beklerken uyumuşum.
-yavrum ne yapıyorsun?
-uyuyorum.
-ne uyuması?
-uykum var, uyuyorum.
-kalk sınavını çöz.
-az daha uyuyum çözerim.

vize sınavındayım, sene 2001. çok geç başladım sınava çalışmaya, yetiştireceğim diye önceki gece birkaç saat uykuyla idare edip gün boyu da çalışmayı sürdürdüm. sınav saati 18:15.

derken sınava girdim. sınavın ortasında birden başım anormal dönmeye başladı ama başım bir o yana bir bu yana gidiyor. uykusuzluk ve gerilim nedeniyle dengem oynadı diye düşünerek kendime kızarken sınıfta bağırışlar başladı. anladım ki deprem oluyor, 12 kasım 2001 düzce depremi. büyüklük 7.2, ankara zangır zangır sallandı.

zaten 99 yılındaki gölcük depreminin anıları taze, sınıfta herkes ayaklanıp dışarı çıkmak kendini güvenli bir yere atmak istedi. sınav gözetmeni sınavdan çıkmak yassah dese de oğlanı adeta ezerek dışarı koridora çıktık. 10 15 dk sonra sakinleşince tekrar düzen sağlandı ve sınıfa dönüp sınava devam ettik.

bu da böyle bir anımdır...

bir sınava çalışmayı son geceye bırakıp, hiç uyumadan, sabaha kadar klasik müzik eşliğinde çalışmıştım.
gün aydınlandı. sabah oldu. sınav saati geldi. sıraya oturdum. soruları yanıtlamaya başladım.
ama, bir baktım ki evde dinlediğim müziklere benzer klasik müzikler yankılanıyor amfide.
art arda kafamın içinden çalıp tüm amfiye yayılan beethoven, mozart müzikleri....
amfideki o değişik ambiyansı ve esintiyi unutamam.
çok aristokratik bir atmosferde sınav yapılıyordu.
o kadar gerçekçiydi ki anlatamam.
neyse bütün gün uyumadığın için geçici ve normal bir şey telaş yapma dedim içimden. panik olmamaya çalışarak kendime telkin vererek sınavı bitirdim. geçtim sınavdan ama, çok acayip bir deneyimdi. bir daha o olaydan sonra hiç uyumadan sınava girmedim.

hiç iyi anılarım yok o yüzden kötü şeyleri yazmak istemiyorum. bir tane dümdüz anım var en son girdiğim açıköğretim sınavında tüm sınıf kadındık. 20 kişi falandık. bu anı ne işinize yarar bilmiyorum.
bir tane iyi anı geldi. üniversitedeyken son bir dersim kalmıştı onu verirsem geçecektim deli gibi çalışmış olmama rağmen bir formül aklıma gelmedi. yanımda hiç tanımadığım bir çocuk beni koluyla dürttü sınav kağıdını önüme doğru açtı ondan bakıp yaptım sınavı geçmiştim. çok sağol çocuk o gün sana teşekkür edememiştim utanmıştım. allah yolunu açık etsin

2 arkadaş kopya çekmiştik. kopya çekerken hoca anlamadı sanıyorduk ama anlamış. kağıdına bakılan arkadaşa 100, 100 alanın kağıdına bakıp bana cevapları söyleyene 80, bana da 60 vermişti hoca.

yks sınavına gidiyordum. o kadar heyecanlıyım ki, sınava gideceğime ganyan bayisine gidip atyarışı oynamışım. sonra eve geldim, trt de soruların çözümünü dinledim. benim kuponla alakası yok. kazanamadım o sene istediğim bölümü.

sene 2000. lisede beni çok seven ve sınavlara çokta önem vermeden karne notu veren edebiyat hocamızın sınavında sıranın altından defteri açıp kopya çekiyordum. hoca farketmiş bunu ve yanıma gelip eğilerek sıranın altına baktı sonra gülümseyerek dönüp gitti masasına. yerin dibine geçtim. sınavı bıraktım. hocanın yüzüne bakamıyorum. sınav sonuçları açıklandı. 4 ya da 5 soru vardı ama 1 tanesini yapmış diğerini de kopyayla doldurmaya başlamışken bırakmıştım sınavı. haliyle 20 falan bekliyorum ama 85 geldi. dersten sonra konuştuk hocayla. kopya çekmek bilgi hırsızlığıdır ve senin buna ihtiyacın yok. hele benim dersimde hiç yok. sözlüye kalktığında sorularıma doğru cevap vereceğini umduğum için bu notu veriyorum dedi. sözlüden iyi not aldım evet ve lisede bir daha kopya çekmedim. üniversitede birkaç kez çekme teşebbüsüm oldu ama onda da sonuca ulaşamadım :)

2015 lys'de
sabahın köründe zaten sınav yapıyorlar
sağ tarafımda oturan kız bir kustu, allah kahretmesin 1 saat konsantre olamadım
sonuç : ilk 50.000'e girdim sdmmfmfm
tüm başarım bu ahaha
o da başarıysa
edit: kusmasaydı 20.000 tıkım vardı silah gibiydim

normalde dikkati aşırı dağılan ve çevredeki sesten sıcak soğuktan aşırı etkilenen biriyim. üniversite sınavında dersaneden bir arkadaşımla aynı sınıfa denk geldik. kız iki önümde oturuyordu. sınav sırasında bir ara yerde gezinen bir paspas görüp anlık şaşırsam da sınavdan asla kopmayıp devam ettim. sınav sonrasında soruları tartışmak için dersaneye gittim hemen. ordaki diğer arkadaşlardan öğrendim ki kız sınav boyunca yerlere falan hep kusmuş , yerleri temizlemek için personel gelip paspasla temizlemişler ve ben sınav boyunca bunu asla duymamışım. işte sınav sırasında böyle olun arkadaşlar. yanınızdaki ölse de şov devam etmeli.

sınav görevlilerini kendimin kendim olduğuna ikna edememiştim, o zamandan beri varoluşsal sancılar yaşamıyorum.

üni 3. sınıfım. vizelere gideceğim. çalıştım hazırlandım, herşey tıkırında. ankara'da öğrenci evim var. o hafta ablam ankara'ya geldi haliyle bende kalıyor. buna anahtar verdim. kafamıza göre girip çıkıyoruz. sabah kalktım. kapı kapanma ve kilitlenme sesi duydum. neyse kahvaltıyı yaptım, toplu taşıma kartımı aldım,kapıyı açacağım kapı kilitli. benim anahtar yerinde yok. (bu akıllı benim anahtarı da almış farkında olmadan) eve gelse gitse beni çıkarsa ben yetişemem. velhasıl ev 1. katta. alt kat bahçe. fakirliğin de verdiği özgüvenle balkona çıkarsın. alt katın demirine basarsın aşağı bi atlarsın. çötönk! dizim çeneme vurdu.... azcık bi göz kararması ve acı sonrası metrodayım. okulun yolunu tuttum sınava girdim ve çok şükür sonuçta geçtim.

en güzel sınav anım. üniversite yıllarında zaten kalacağıma emin olduğum dersin sınavına sırf ortalamayı düşürmek için girmiş olmamdı.
kağıdı verdim. dönüp arkama bile bakmadım.