yazarların tahammül edemedikleri şeyler

hadsizlik.
hepinizi şişman ederim.

ısrar.
neden yok, hayır, istemiyorum kelimelerinin üstüne ısrar edersiniz ki?

çelişkiler.

bir gün sizinle gevşek gevşek konuşan, random gülmeden duramayan birinin ertesi gün hadsizlikten dem vurması gibi düşünebilirsiniz.

gereksiz alınganlık...

limon yalamak

me, myself and i.

ukalalık anuna kone ya ukalalık.
sevmiyorum ukalaları .ukelele'yi severim ama ukalaları sevmem. sevmem ayrıca sabaha da bırakmam.

sıcak hava ulan geldi yine yapış yapış eden rezil nemli havalar. bi gecelerimiz oluyordu en azından serinde takılmalık, yaz gelince nefes alamamaktan bir şey de yapamıyorsun. all*h belasını versin yazın.

sıralıyorum, hazır mısınız?

- kendini çok önemli sanmak (hiçbirimiz düşündüğümüz kadar çok önemli değiliz. gülünç duruma sokmayın kendinizi. üzülmeyin. hiç kimsenin duygularını okuyamazsınız kalplerinde, ölçü değerleri herkeste değişir, beklentiler de)

- bakış açısı farklılığı yaşandığında 'yha sen beni anlamıyon yaaa' ayağı çekmek (fark edilmiyor çoğu zaman ama son zamanlarda konuştuğum kişilerde bunu fark ettim ve karşıdaki kişiyi anlamaya çalışıyorum ve bazen asla olmayacak gibi geliyor gözüme). hayır canım, ben senin düşünme tarzını merak ediyorum. sen bana olayı anlatırken binbir türlü sekme açılıyor kafamda şu olabilir bu olabilir diye. bir sonuca tek yoldan ulaşabilirsin ama farklı ve dolambaçlı yollar da vardır. dünyayı sonuçta aynı gözlerle görmüyoruz, lütfen.

- kendisini daha akıllı olduğunu düşünüp 'oyun' oynamaya kalkmak. burada iki farklı senaryo olabilir:

1) çocuk ve ondan yaşça büyük bir kişinin arasında: çocuk kendisine göre akıllı davranıp büyüğünü kandırmaya çalışabilir ama büyük de bu yollardan geçtiği için çocuğun ne yapmak istediğini anlar. yaşça büyük kişinin çocuğu kandırmaya çalıştığı durumlarda mevcuttur (ne yazık ki). çocuklar ama bunu çoğu zaman (!) anlayamazlar ve kandırılırlar. bu olaylar da ikiye ayrılır... birisi çocuğun iyiliği için yapılan küçük şakalar (örneğin uçak geliyor lafı veyahut çocuğun hemen iğne vurulmadan önce dikkatinin dağıtılarak ağlamamasını sağlamak), bir diğeri de art niyetli kişilerin kendi çıkarları için (aksi bi sebep aklıma gelmiyor şu an) çocukları etkilemesidir.

2) gelişimini tamamlamış kişiler arasında: aslında bu tarz durumlarda genellikle (!) kendisinin daha akıllı olduğunu düşünen kişi karşıdaki kişinin ne kadar akıllı olduğunu egosundan göremez ve kaybeden taraf olur. kendini üstün göreceğine takım çalışması teklif edilmelidir böylelikle de iki taraf da birbirlerinden herhangi bir zarar görmez, zarar görseler bile beraber batacaklarından dolayı aşırı çaba gösteren iş arkadaşı olabilir.

- söz kesen insanlar. hayır yani, iki saniyecik daha dinlesen ölmüyorsun, emin ol. konuşmanın verimini düşürüyorsun. konuşasım gelmiyor sonra çünkü dinlenmek istenmiyormuşum diyorum (dinlenmeyince ve sözünüz kesildiğinde sesinizin tonunu yükselterek konuşmaya devam edilmesi gerekiyormuş dinlenmek için.) burada ekleme yapmak istiyorum: her düşünceye, belli saygı çerçeveleri altında, (bazı düşüncelere, fikirlere ve görüşlere asla saygı duyulmaması gerek, aklınıza mutlaka birkaç olay geliyordur, ben saymak istemiyorum...) saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum... en azından karşındakinin ne demek istediğini anlayana dek dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. hak verilmese bile bağırarak değil de, karşıya kendi görüşünün sebeplerini açıklamalı, onun bakış açısının niye mantıklı ol(a)madığını kanıtlarıyla gösterilmesi gerektiğinin düşüncesindeyim. olmuyorsa da konuşmayı 'sen haklısın' diye kesmeli... ama anlıyorum, bazı durumlarda sakince insan anlatamıyor çünkü nasıl olur da böyle düşünür diyor...

- karşı tarafa tetiklendiği durumları belirtse bile karşı tarafın bilerek hâlâ tetikleyici sözler söylemesi yada durumlara sokması yada hareketler yapması. yorumsuz bu durum.

- ırkçılık. yorumsuz. bi' bitmediniz.

- ayrımcılık. elim ayağım titriyor karşımda yapılınca veya bana yapılınca. küçükken bu tarz konularda çok hassastım, hâlâ da öyleyim. herkese aynı şartlar verilse asıl göreceksiniz siz kim daha iyi de... maalesef dünya bunun için çok kötü.

- yalanlar... gerçi ben biraz bu konuda karşıyı denetlemek için biraz her tuşa basmayı severim, deliyim çünkü. delirttiniz beni *. nabız ölçmeyi severim. bakalım daha ne kadar ileriye gidecek derim... sonra kafaları çok karışıyor. bana inanmıyorlar... huyum kurusun.

acıtasyona tahammülüm sıfır.

şu ara hiçbir şeye tahammül edemiyorum

beklemek ve belirsizlik..
bir şey iyidir ya da kötüdür, evettir ya da hayırdır. net olmak bu kadar zor değil.

yapmadığım bir şeyden dolayı suclanmak benim tahammül edebileceğim bir durum değil. acayip de korkarım bu durumdan. çocukken bir arkadaşımın parası çalınmıştı herkes benden bilmişti. nasıl üzülmüştüm. dünyaya kusturmuslerdi beni.

yaşına göre davranmayanlara tahammül edemiyorum.gelmişsin 50 yaşına hâlâ çocukça hareketler,gençler gibi ağzı yamulta yamulta konuşmalar hâlâ kendini bir matah sanmalar. geçti senden artık belki sen farkında değilsin ama abes kaçıyor. otur oturduğun yerde unutma taş yerinde ağırdır...

insanlık dışı şeyler

yapaylık
yüzeysellik
gösteriş

tahammül seviyem doldu. hiçbir şeye tahammül edemiyorum.

saygısızlık, iki yüzlülük.

şaka adı altında yapılan küçümseme, saygısızlık ve duygusal manipülasyonlar.

en tahammül edemediğim şey bir insana bir şeyi defalarca anlatmak.