yeni nesildeki ateizm dalgası

devamül hal minel muhal ya, inşaallah.

yeni nesilde ivme kazanan inançsızlık dalgasının insanları daha özgür bir hayat yaşamaya taşıyacağına inanıyorum. kimsenin inancına karşı bir şeyim yok. ki umrumda da değil zaten. beni etkilemediği sürece insanların neye inandığı beni bağlamaz. fakat şu anda olduğu gibi toplumumuzun büyük kısmının inançlı olup bu inancı, inanmayanlar dahilinde olmak üzere kolektivist bir şekilde yaşamaya çalışmaları insanları kısıtlıyor. bu can sıkıcı olayın birkaç onyılda aşılacağını düşünüyorum. inanç kişiseldir ve kimseyi kişisel inancınız çerçevesinde hayata bakmaya itemezsiniz. herkes birbirine karşı saygılı bir şekilde hayatını sürdürse ne inançlar ne de bilimum şeylere ihtiyacımız olurdu aslında. bu bağlamda yeni neslin sorgulamayan ve kısıtlayan büyüklerindeki inancı terk edeceklerini ve bunun farklı bir toplumu ortaya çıkaracağına inanıyorum. iyi anlamda tabii. sözüm de meclisten dışarı.

ateist oluyorlarsa yine iş yok demektir, agnostik olurlarsa eyvallah ya da samimi bir müslümansalar..

araştırmadan islamiyete inanan insanlardan farkı olmaya güruhtur zannımca.

ateistim ama ahlağa ihtiyacım yok diyorlarsa eyvah eyvah. vicdanlı ve tüm dünyaya saygılı bir dalgaysa gözüm başım üstüne.

kuvvetle muhtemel yeni bir dalga olmaktan ziyade, insanların moderniteyle birlikte kimliklerini dışa vurumunun artmasından ibarettir.

mesela kemal tahir'in esir şehir üçlemesindeki esas oğlan, nezarete atılır. gün ramazanın bilmem kaçı. bu karakterin herhangi bir dini inancı da yok. haliyle yakıyor sigarayı.

ne zaman ki ayak sesi duymaya başlıyor, memurlara ayıp olmasın diye sigarasını söndürüyor.

itikadi olarak alternatif bir inanç kimliği yok çünkü. türksün yahut gavursun. inanmayan ile aradaki fark ameli olarak var, bu da afişe edilmemeye çalışılıyor.

islamın esasında ameli bir inanç disiplini olduğu gözardı ediliyor.
itikaden müslüman olduğunu beyan eden yahut aksini beyan etmeyen insanların ülkemizde büyük bir kısmı, hayatının hiçbir karesine dini eklememiş oluyor.

5 vakit namaz kılan, zekat ve infak emirlerini hakkıyla yerine getiren, haramların tamamından sakınan/sakınmaya çalışan insan sayısı, müslümanların totaline göre hep çok düşük oranlardaydı.

daha önce müslüman olduğunun aksini beyan etmeyen, ancak müslümanlık iddiasında da bulunmayan insanları müslüman kabul ediyorduk bu memlekette.
bu kişiler de "aykırı" gözükmemek için bu zannı bozmuyordu. değişen kısım bu oldu.
artık "aykırı" olmak çoğu hususta yerilen ve baskı uygulanan bir durum olmaktan çıktı. aslen "aykırı" diye nitelendirdiğimiz zümrenin aslında çoğunluk olduğu ortaya çıktı bir nevi.

30 yıl önce insanlara dinini soran bir anket yapılsa, aynısı bugün tekrar yapılsa arada kesif bir fark çıkacağı malum
ancak işin esasında bu denli bir fark olmadığı fark edilebilir.

mevcut hükümet ve sosyal medyanın etkisi

bu başlık vesilesiyle bu ülkede ateist olmanın daha kolay olduğunu da öğrenmiş olduk. zekat vermek zorumuza gidiyor o yüzden bıçaklanmak, diri diri yakılmak, inanmadığımız dinin farzlarından bir ömür sınava sokulmak * gibi bin kat kolay yolları seçiyoruz.

neyse bunlar sakin konuşunca kolay anlaşabileceğimiz gerçekler. asıl konuya gelirsek:

tarafsız yazmaya özen göstereceğim:

- insanların artık, varlık ile ilgili sorularının cevabını aramak için tek kaynağın islam * olmadığı bilgisine erişimi var. din akılla falan kabul edilmez, toplumdan geçer. o yüzden dinler bölgesel olarak yoğunlaşır. eğer sorup soruşturarak kabul edilse dinlerin coğrafi dağılımının homojen olması gerekirdi. yani anadolu gencinin eskiden ana-babasından öğrendiği dini sorgulayan fikirlere bunun yüzde biri kadar bile erişimi yoktu, şimdi -artan ivmeyle- var.

- semavi dinler modern hayat karşısında iyi sınav vermiyor. nüfusun çoğunluğu insan hakları, eşitlik gibi ahlaki değerleri kabul etmeye meyilli. kimisi buna rağmen kendini kapatıyor, kimi dinini buna göre yorumluyor, kimi de "ya kıvırıyorsunuz, gerici işte" diye ateizmi seçiyor. bu üç grup da daima varolacak ama ateizme geçiş eğitimle artacaktır. istatistik bunu gösteriyor.
dinlerin kendi nüfusunu koruma ve artırma yolu doğum. bir çocuğa tüm vicdani seçeneklerini anlatıp kavratana kadar üç tanesi doğarsa alternatifler yetişemez. bu yüzden yüksek doğum oranlarını destekliyorlar.

ha bunlara rağmen din asla bitmez. bin yıl(lar) atlatıp bugüne gelebilmiş bir toplumsal yapı dönüşmeyi, saklanmayı, güçlenmeyi her daim becerir.

insanların varlık, fanilik, iyilik/ kötülük gibi neredeyse doğuştan soruları var ve en hızlı cevabı din veriyor. çok da iyi örgütleniyor. kuzey amerika'da son yılların eğitim tahribatından kendini en iyi koruyan okullar katolik okulları. yahudiler, müslümanlar, ateistler kayıt olmak için yalvarıyor. sahte vaftiz belgesi kovalayan var. zaten ateizmin yenildiği nokta her zaman cemaat oluşturamama noktası. hatta buyur

ama inanan sayısı azalır, ateizm artmaya devam eder, o da bir limite ulaşır. sonrasını sonraki toplum tartışır.

müminleri çok etkilemeyen durum.
atayizler çocuk yapmıyor kedi köpek neyim besliyor.
dini bütünler ise en az 3 çocuk yapıyor.
yani atayizlerde devamlılık yok.

bence olumlu bir gelişmedir, direkt ateist olmaları değil tabi ama fikir çeşitliliği açısından.

isterse unicorn'a tapsınlar. fifi.

birçok gencin, dinin ne olduğunu bilmeden ve sorgulamadan ateist olması bu bağlamda "aptal ateistleri" de beraberinde getiriyor. daha neyi reddettiğini bilmeden bir şeyleri sırf etrafındakiler reddediyor ve bu da seni bazı şeylerden muaf tutuyor diye ateist olan birçok arkadaşım var. +birader sen neden inanmıyorsun? -kanka saçma geliyor ya. +ney saçma geliyor? -ne bilm olm böyle daha rahat dünya fifime minare gluteusuma.
inançsız birisi olarak soru sorabilen inançlı birini soru soramayan inançsız birine yeğlerim. en azından argüman sunuyor elemanlar. bunlarda o da yok. inançla da alakası yok abi bunun. soru sorabilecek zekâyla alakası var.

senin dininde cariye becerme varsa, ben de " anlaştığım karıların hepsini beceririm" mantığı.

allah'ını seversen, adam ehli sunni itikadını reddetmiş ateyist olmuş.

ne yani, ehli sunni kalsaydı cennate mi gidecekti?

velev ki olsun ne olacak ki? bu tür ve ya buna benzer dalgalar tarihin her döneminde olmuştur. abartılacak bir durum da yoktur ortada. batı'dan islama iki eleştiri gelince " oy oy oy yandık , bittik , mahvolduk " psikilojisine giren ezikler gibi komplekse girmeye gerek yok.

bir aralar 100 dolara hıristiyan olan ve incil okumaya başlayan müslümanlar vardı. bunlara da "misyonerler ülkemizi mahvetti herkesi hırıstyan yapacaklar" diye ağlayan , zırlayan tipler vardı. ne oldu? hiç. la zaten 100 dolara hırısiyan olmuş adamın müslümanlığından kime ne fayda gelir ki?

ya da biraz daha geriye gidelim mesela 1880'lü yıllar. o dönem bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmeler karşısında idn öyle zayıf ve savunmasız bir hale gelmişti ve dine öyle bir saldırılar vardı ki neredeyse bütün insanlık " 20 yıl içinde din diye bir şey kalmayacak" sözüne iman eder bilime tapar duruma gelmişti.

ee n'oldu? yıl 2023 ve din hala dimdik ayakta. hatta o zamanki ateistlerin tkimsonik argümanları da daha 1900'lü yıllara bile gelmeden çöp olup gitmişti.

müslüman tabanlı ateistler, müslümana karşı saldırgan bir ateizm ideolojisi çiziyor. mayasında biraz müslümanlık var ya onunla kavga ediyor. bizdekiler öyle en azından (bkz: fatih sultan mehmet'in hristiyan olma ihtimali) fatihe sempati besleme sebebinin ,belki hristiyan olma ihtimaline karşı umut taşıyan şengör gibi bir kitlenin varlığı. çeşitlilik benim de hoşuma gidiyor, fakat kaç kişinin problemi gerçekten yaratıcıyla ya da varoluşla? sanki geçmişimiz ve köklerimizle olan kavgadan ibaret sadece düşüncelerimiz. ben bizim ülkede, inançlı ya da inançsız arasında güç ve birbirini yanlışlama üzerine kurulu amaçsız bir mücadele görüyorum, kucaklayan fikir ve gerçek bir hakikat arayışı değil.