dudaklarımı soyuyorum. kötü bir huy.
devamını gör...

beytepe kampüsü ormanın içine kurulu olan, kampüsünde oksijenden karnınızın acıktığı, kızılay’a yağmur yağarken beytepe kampüsüne kar yağan türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri.
devamını gör...

yoldaş’ın kafasına bir gün ağaçtan portakal düşmüş. aha demiş buldum! turuncu! zaten asıl adı albert yoldaş benjamin franklin’dir.
devamını gör...

özlenen simalardan biridir. kazayı okur okumaz içim bir kötü oldu, çok geçmiş olsun efendim. umarım en kısa zamanda sağlığınıza kavuşursunuz.

hoş geldiniz, değerlisiniz.
devamını gör...

sesinde huzur var resmen. iyi yayınlar sevgili marikaki. buradayız.*
devamını gör...

eksik bir şey mi var? hayatımda
gözlerim neden sık sık dalıyor?
eksik bir şey mi var? hayatımda
gökyüzü bazen, ciğerime doluyor…
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"nar'ın babası"nın şiiridir.

sis

iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim :
biri hepimizle göz göze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde

kimsenin kimseye gözü değmiyorsa, şiir niye ?

(bkz: nar)
devamını gör...

19 eylül gaziler gününde üst üste 2. kez avrupa şampiyonu türkiye ampute milli takımı! tebrikler bizim çocuklar daha nice başarılarınız olsun! canlı yayın
devamını gör...

yağlıboya resimlerde yapılan bir hatayı telafi etmek ya da ressamın hoşuna gitmeyen bir kısmı değiştirmek için o kısmın üstüne astar atıp yeniden resmetmesidir. aslında pentimentonun tam karşılığı bu değildir. zamanla tablo kurur, üstteki boya silikleşir ve telafi edilmeye çalışılan kısım belli belirsiz ortaya çıkar. işte buna pentimento adı verilir. ayrıca bazı ressamların bu etkiyi vermek için bile isteye kullandığı bir tekniktir. özellikle insan figürlerinde ruhu temsil eden bir izlenim bırakıyor bende.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

geçenlerde kardeşimin (13) erkek arkadaşlarının birinde gördüm bu kitabı. harıl harıl okuyordu ve okuduğu sayfa şöyle bir şey;
e (erkek), k (kadın)

e: benimle birlikte ol. şimdi.
dudaklarını boynuma değdirdi. öpmeye ve tişörtümün eteğini sıyırmaya başladı vs.
k: istemiyorum, bırak!
durmadı, devam etti.
k: hayır, olmaz, istemiyorum!
dudaklarını boynumdan çekip dudaklarıma değdirdi. sanırım bu iyi bir şeydi.
••

"cidden mi?" diye sorasım geldi. adam seni terk etmesin diye onunla birlikte oluyorsun, öncesinde istemediğin halde vücuduna dokunuyor ve sen buna "iyi bir şeydi" mi diyorsun? üstelik bunu yazan bir kadın. bu tür erkeklere ilgi duyan kadınlar olduğu sürece cinayetler bitmez ki. üstelik zihni fikirleri almaya gayet müsait, davranışlarını çevreye göre ayarlayan yaştaki çocuklar okuyor bunları. kardeşimin arkadaşının gözlerini görmeliydiniz, fal taşı gibi açılmış. kaybedeceklerini anlatıp okumasını engelledim ama acaba ne kadar etkili oldu?
neyse, umarım herkesten önce aileler bilinçli olur. en büyük pay onlara düşüyor.
devamını gör...

sıfır.

şahsen engellemeyi sevmiyorum neden engelleyeceğim. karşıt görüşleri okumayı cahil tanımları okumayı çok seviyorum.
bütün kötü yazarları engellersem her yer iyi yazar dolar ve tadı çıkmaz.
devamını gör...

maalesef-mansur ark (inadı bırak)
adam zirvede bıraktı..
devamını gör...

bir david fincher şaheseridir. se7en kadar bilinmiyor, fight club kadar konuşulmuyor belki ama gone girl oldukça derin aforizmalara sahip bir eserdir. bir suç hikayesidir. hem de ne suç!

amy dunne ve nick dunne adlı karakterlerimizle beraberiz. bu ikisi evli bir çift. adam kadını aldatıyor, kadın da intikam alıyor. bunu söyleyeyim bir.

amy'nin icraatları * karşısında insanın ağzı açık kalıyor. se7en'da john doe'nun arabada olduğu sahne bi beni heyecanlandırmıştı bu kadar. bir de "what's in the box?!" kısmı. ama gone girl tüm gidişatıyla, özellikle sonuyla aşırı düşündürücü bir film. evlilik üzerine de düşünebilirsiniz mesela. insan hakkında da. keskin yorumlar yapmaktan kaçınıyorum çünkü epey oldu diyebilirim izleyeli.

ama net olarak denebilir ki bu kitapta antagonist ve protagonist yer değiştirir. okuyucu veya izleyici (kitabını da göz önünde bulunduruyorum burada.) önce birisinden nefret eder, sonra ötekisinden. sonra tam tersi olur durum. asıl sorunlu karakteri de böylelikle görüyoruz.

kısmen güzel bir teması var. izlenebilir. ben kitabını okumadım ve okumayı da düşünmüyorum çünkü kalın denebilir... 432 sayfa diyor google. eh, kalın tabii. onu okuyacağıma 100 sayfalık şaheserleri okurum. hem polisiye roman okuyasım da yok. ama okumak isteyen olursa anlarım çünkü gone girl epey mantıklı bir senaryoya sahip.

filmin girişi şu şekilde: when i think of my wife, i always think of the back of her head. i picture cracking her lovely skull, unspooling her brain, trying to get answers. the primal questions of a marriage: what are you thinking?

açıkçası sahneyi hatırlayınca tüylerim diken diken oluyor... çünkü bu sözler son derece derin sözler esasında. ne düşünüyor insanlar? bu soruya cevap verebilecek bir gücümüz, bilimimiz olsa veyahut bir başka imkanımız, o zaman zaten her şey çözülürdü. hiçbir dert kalmazdı. ama hayat bu. hayatın ta kendisi. elden bir şey gelmez, yapılacak şey, her zaman tetikte olmaktır. evliliklerde de böyledir bu. insan tetikte kalmalıdır. içten içe en azından. ve bu içten içe tetikte kalma durumu mevcut olmasa dahi insan evrimine işlemiştir.

söyleyeceklerim aşağı yukarı bu kadar işte... akışta gördüm diye yazdım bi hevesle.
devamını gör...

kadıköy'de acayip sarhoş olduğum bir gün , arkadaşımla ev kiralamıştık. hiçbir sıkıntı yoktu. çok temizdi. eve gidemeyecek kadar kötü olmasaydım kalmazdım. işin açıkçası benim seks kasedim düşmedi hiçbir yere. sizinde düşmez reis rahat ol. ama iyice araştır.
devamını gör...

hazırsan çıkalım balım.
devamını gör...

bütün sözlük yazarları olabilir aslında. hepinizi merak ediyorum. kimsiniz kimlerdensiniz? kafamda deli sorular.
devamını gör...


aldırma söylenen o sözlere
sen dağıt etrafa mis kokunu
umudu, sevgiyi, özlemlerini ve hasretleri
devamını gör...

buradan


hidrobiyolog levent artüz, marmara denizi'nin yüzeyini kaplayarak endişeye neden olan müsilajına (deniz salyası) ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "bu münferit bir olay değil, bir zincir, bir sonuç. bundan sonra da böyle anomaliler göreceğiz. marmara denizi 1989 yılında öldü. gördüğümüz, bir cesedin çürümesidir" dedi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim