normal sözlük aşık atışması
pek bir yaşlıdır bu ablaniz
mavi boncuk takacak hali kalmamis
teletabi diyen jiletle
bir hacilik yolu arsinlariz..
mavi boncuk takacak hali kalmamis
teletabi diyen jiletle
bir hacilik yolu arsinlariz..
devamını gör...
anıtkabir kaça yapıldı biliyor musunuz söylemi
zırvadır fakat günümüz türkiye’sinin bir özetidir.
gücü dış görünüşe bağlayan topluluğumuzda ziyadesiyle bulunan bir insan beyanıdır.
neden insanlar güçlü görünmek için hep ihtişama sarılır?
neden her daim cebindeki paranın 3 katı harcamalar ile kabul görmeye çalışır?
bu bizim toplumumuzda sadece kolay yoldan para kazanan insanlara özgü bir davranış değil, bazen ihtişamlı hayatları görünce ve saçma harcamaları “ herhalde çok kolay kazanıyorlar ve acımadan harcıyorlar” diyorum. belki de yanılıyorum.
beyaz yakalısından, sıradan vatandaşına hep bir harcama, hep bir şatafat isteği…
bunun farkında olan yöneticiler, bu durumu kullanıyor mu? itibardan tasarruf olmaz çünki.
yoksa, bu yöneticiler, toplumun kimyası ile oynayıp bizleri dönüştürdüler mi? porsiyonları küçültelim ki bir saray daha inşa edelim .
nasa, uzaydan türkiye fotoğraflarını çekip “ooo çok saray var, dünyanın en güçlü ülkesi” başlığı ile bütün dünyaya bizi tanıtıyor….
gücü dış görünüşe bağlayan topluluğumuzda ziyadesiyle bulunan bir insan beyanıdır.
neden insanlar güçlü görünmek için hep ihtişama sarılır?
neden her daim cebindeki paranın 3 katı harcamalar ile kabul görmeye çalışır?
bu bizim toplumumuzda sadece kolay yoldan para kazanan insanlara özgü bir davranış değil, bazen ihtişamlı hayatları görünce ve saçma harcamaları “ herhalde çok kolay kazanıyorlar ve acımadan harcıyorlar” diyorum. belki de yanılıyorum.
beyaz yakalısından, sıradan vatandaşına hep bir harcama, hep bir şatafat isteği…
bunun farkında olan yöneticiler, bu durumu kullanıyor mu? itibardan tasarruf olmaz çünki.
yoksa, bu yöneticiler, toplumun kimyası ile oynayıp bizleri dönüştürdüler mi? porsiyonları küçültelim ki bir saray daha inşa edelim .
nasa, uzaydan türkiye fotoğraflarını çekip “ooo çok saray var, dünyanın en güçlü ülkesi” başlığı ile bütün dünyaya bizi tanıtıyor….
devamını gör...
4 ocak 2021 memur ve emeklinin enflasyon zammı
gelir vergisi dilimlerinin sadece %9 arttırıldığı, asgari ücretliye %21 zam yapıldığı bir dönemde, memurlar-emekliler-beyaz yakalılar asgari ücretliye daha da yaklaşmıştır. geçmiş olsun.
devamını gör...
kafa sözlük
kadınlı erkekli bir grup arkadaşın eğlenmek ve bir arada vakit geçirmek için oluşturduğu kar amacı gütmeyen bir platformdur. kurucusu, putin’e yakınlığı ile bilinen @yoldaş benjamin franklin’ dir. kafa sözlük, türkiye’de avrasyacı gençlerin yetişmesine hizmet etmek amacı ile kurulmuş olup kgb’den düzenli olarak fon almaktadır.
tabi ki bunlar birer şaka, putin napsın elin cin ali logolu sözlüğünü allasen?
amacımız; trafiğe, korna seslerine, uzun uzadıya bitmeyen mesailere, toplantılara, kalp sıkışmalara, strese, kirli siyasette, anksiyete krizlerine biraz olsun ara verip soluklanabileceğimiz bir platform yaratmak.
sence de çok hızlı dönmüyor mu dünya ?
(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
tabi ki bunlar birer şaka, putin napsın elin cin ali logolu sözlüğünü allasen?
amacımız; trafiğe, korna seslerine, uzun uzadıya bitmeyen mesailere, toplantılara, kalp sıkışmalara, strese, kirli siyasette, anksiyete krizlerine biraz olsun ara verip soluklanabileceğimiz bir platform yaratmak.
sence de çok hızlı dönmüyor mu dünya ?
(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
devamını gör...
hayatınızın mottosu olan sözler
hiç kimse izlemiyormuş gibi dans et. hiç incinmemiş gibi sev. hiç kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle. ve dünya cennetmiş gibi yaşa.
~mark twain
~mark twain
devamını gör...
keşke konserine gidebilseydim denilen sanatçılar
(bkz: depeche mode).
2001'de exciter tour kapsamında ülkemize geldiklerinde kendilerinin bile beklemediği bir seyirci coşkusuyla karşılaşmışlar; turne kaydını piyasaya sürmeden önce paris yerine istanbul'un ilk seçenek olduğunu belirtmekte fayda var.
(bkz: prodigy).
keith flint'in zamansız aramızdan ayrılışı olmasa belki mümkün olabilirdi.
(bkz: the chemical brothers)
(bkz: gesaffelstein).
konserlerde şarkılarını çok iyi mashup'luyor.*
(bkz: ghost)
(bkz: perturbator).
25 şubat'ta zorlu'ya geliyor.
2001'de exciter tour kapsamında ülkemize geldiklerinde kendilerinin bile beklemediği bir seyirci coşkusuyla karşılaşmışlar; turne kaydını piyasaya sürmeden önce paris yerine istanbul'un ilk seçenek olduğunu belirtmekte fayda var.
(bkz: prodigy).
keith flint'in zamansız aramızdan ayrılışı olmasa belki mümkün olabilirdi.
(bkz: the chemical brothers)
(bkz: gesaffelstein).
konserlerde şarkılarını çok iyi mashup'luyor.*
(bkz: ghost)
(bkz: perturbator).
25 şubat'ta zorlu'ya geliyor.
devamını gör...
nasıl rahibe oldum
bir cesar aira romanıdır.
dondurma benim için dünyanın en anlamsız tatlısıdır. tatlı sayılır mı bilmem. ama ben ona tatlı diyeceğim. elbette pırasa kadar nefretlik bir yiyecek değildir ama olmasa aramam. dondurma benim içim görmezden gelinmesi çok kolay olan, hiçbir zaman aklıma düşmeyen, canımın çekmeyeceği bir şeydir.
hiç rahibe görmedim ben hayatım boyunca. eksikliğini de hissetmedim. din görevlileri ya da din gönüllüleri ile aram hiç iyi olmadı zaten. gerçek ya da sahte, bu kadar inançlı olmak bana fazla geliyor belki de. biliyorum, aranızdan birileri sırat köprüsünden geçmek için beklerken bana bu söylediklerimi hatırlatmak için tetikte bekliyor olacak. olsun. kıldan ince bir köprüden geçecek dengeye sahip olmadığım için cehenneme gideceksem bunu kabullenmek boynumun borcu. sırat karşısında boynum kıldan ince.
hiç rahibe olmadım ben. zaten bildiğim kadarıyla erkekler rahibe olamıyor. bir e harfi fazla geliyor bana ve hemcinslerime. georges perec gülümsemesi atıyorum şu an bu satırları yazarken size. kucağımda okşadığım bir kedi yok. hiç de olmadı aslında. kedilerle birbirimizin özel alanlarına müdahale etmeme anlaşması yaptık.
peki ben dondurmadan rahibeye nasıl geldim? saçma değil mi? bence öyle, en azından bu kitabı okuyana kadar öyleydi. siz de okuyun ve noktaları birleştirerek bir tavşan yapıp o tavşanı takip edin. zaten çok geç kaldık.
dondurma benim için dünyanın en anlamsız tatlısıdır. tatlı sayılır mı bilmem. ama ben ona tatlı diyeceğim. elbette pırasa kadar nefretlik bir yiyecek değildir ama olmasa aramam. dondurma benim içim görmezden gelinmesi çok kolay olan, hiçbir zaman aklıma düşmeyen, canımın çekmeyeceği bir şeydir.
hiç rahibe görmedim ben hayatım boyunca. eksikliğini de hissetmedim. din görevlileri ya da din gönüllüleri ile aram hiç iyi olmadı zaten. gerçek ya da sahte, bu kadar inançlı olmak bana fazla geliyor belki de. biliyorum, aranızdan birileri sırat köprüsünden geçmek için beklerken bana bu söylediklerimi hatırlatmak için tetikte bekliyor olacak. olsun. kıldan ince bir köprüden geçecek dengeye sahip olmadığım için cehenneme gideceksem bunu kabullenmek boynumun borcu. sırat karşısında boynum kıldan ince.
hiç rahibe olmadım ben. zaten bildiğim kadarıyla erkekler rahibe olamıyor. bir e harfi fazla geliyor bana ve hemcinslerime. georges perec gülümsemesi atıyorum şu an bu satırları yazarken size. kucağımda okşadığım bir kedi yok. hiç de olmadı aslında. kedilerle birbirimizin özel alanlarına müdahale etmeme anlaşması yaptık.
peki ben dondurmadan rahibeye nasıl geldim? saçma değil mi? bence öyle, en azından bu kitabı okuyana kadar öyleydi. siz de okuyun ve noktaları birleştirerek bir tavşan yapıp o tavşanı takip edin. zaten çok geç kaldık.
devamını gör...
normal sözlük hunidaşlar kulübü
bu hafta içerisinde 2 tane taze dimağ aramıza katılmıştır.* birisi zaten #1186046 no'lu tanımda belirtmiş olduğum sözlüğün eski topraklarından tutankamonun laneti, birisi de kulübümüze katılmak için çok büyük bir çaba ve kararlı bir duruş gösteren zümrüd-ü anka mahlaslı yazarlarımızdır.
bu iki arkadaşımız kulübümüzün ana fikrini benimsediğinden dolayı üyelik işlemleri oldukça çabuk bitti. tutankamonun laneti leb demeden leblebiyi anlayarak bizim için çok değerli bir kazanım olacağını göstermiştir.
zümrüd-ü anka mahlaslı yazar arkadaşımız ise uzun bir süredir kulübümüzde olan bitenleri takip etmekteydi zaten. kendisinin hali hazırda bir dc kulübü ile bağı varmış ben sonradan öğrendim. bunu özellikle belirtmek istiyorum. kulübümüze üye olmaya bu kadar istekli bir kardeşimizi bana yönlendiren her kim ise ona da ayrıca teşekkürlerimi sunarım. kendisinin hunisini de hazırladık, artık yakın bir zamanda kafasında hunisini göreceğiz.*
kulübümüze artan bu yoğun talepler bizi ziyadesiyle mutlu etmektedir. son olarak, thedansözkiller kardeşimizin moderatörlüğe yükseltilmesinden de ayrıca çok mutlu olduk.
büyürken ayakları yere sağlam basan, kararlı bir duruşu olan ve bu kadar kısa bir zamanda sözlükte alternatif bir platform olmayı başaran kulübümüzün geleceği bembeyaz bir huni kadar parlaktır.
kalın sağlıcakla.
edit: belki üstümüzden tır geçer mahlaslı yazar arkadaşımız tekrar aramıza katılmıştır. kendisine buradan hoşgeldin der hunili fotosunu pp olarak güncelemesini bekleriz.
bu iki arkadaşımız kulübümüzün ana fikrini benimsediğinden dolayı üyelik işlemleri oldukça çabuk bitti. tutankamonun laneti leb demeden leblebiyi anlayarak bizim için çok değerli bir kazanım olacağını göstermiştir.
zümrüd-ü anka mahlaslı yazar arkadaşımız ise uzun bir süredir kulübümüzde olan bitenleri takip etmekteydi zaten. kendisinin hali hazırda bir dc kulübü ile bağı varmış ben sonradan öğrendim. bunu özellikle belirtmek istiyorum. kulübümüze üye olmaya bu kadar istekli bir kardeşimizi bana yönlendiren her kim ise ona da ayrıca teşekkürlerimi sunarım. kendisinin hunisini de hazırladık, artık yakın bir zamanda kafasında hunisini göreceğiz.*
kulübümüze artan bu yoğun talepler bizi ziyadesiyle mutlu etmektedir. son olarak, thedansözkiller kardeşimizin moderatörlüğe yükseltilmesinden de ayrıca çok mutlu olduk.
büyürken ayakları yere sağlam basan, kararlı bir duruşu olan ve bu kadar kısa bir zamanda sözlükte alternatif bir platform olmayı başaran kulübümüzün geleceği bembeyaz bir huni kadar parlaktır.
kalın sağlıcakla.
edit: belki üstümüzden tır geçer mahlaslı yazar arkadaşımız tekrar aramıza katılmıştır. kendisine buradan hoşgeldin der hunili fotosunu pp olarak güncelemesini bekleriz.
devamını gör...
din-i ilahi
500 yıl önce, babür (hindistan ve çevresinde kurulmuş olan, türk-moğol kökenli bir devlet. ürdünlüler bu devlete, "moğol sultanlığı", bâbürlüler kendileri ise "gurakani" derler) imparatoru ekber şah tarafından kurulmuş olan din. dinin amacı, islam, zerdüştlük, budizm, hristiyanlık gibi dinleri birleştirmektir. ekber şah önceleri müslümandı, daha sonra imparatorluğunun birlik içerisinde olmasını istedi ve bunun içinde tüm dinleri birleştirmek adına daha önce hiç görülmemiş bir plan yaptı. bunu gerçekleştirebilmek için de, tüm dinlerden alimleri kendine bağlamaya çalışıyordu. ekber şah, daha sonra zerdüşt oldu ve sarayında ateş yaktırdı. ekber şah, diğer dinlerin temsilcilerini de sarayında bulundurdu. incil öğrenmek istedi, ülkesinde hristiyanların kiliseler kurmalarına izin verdi fakat hristiyan olmadı.
ekber şah, dünya barışını müslümanlara kabul ettirmeye çalışma planları yaptı. bu planı için de, o dönemde halk arasında yayılmış mehdilik fikrini kullandı. ekber şah önce bir ibadethane yaptırdı. bu ibadethaneye farklı konularda tartışmak için sünni ve şii büyüklerini çağırdı. büyüklerin birbirleriyle anlaşamadıkları görüldü, böylelikle müslümanların bu büyüklere güvenleri azaldı. daha sonra hristiyanlar, zerdüştler ve hinduistler davet edildi. hatta ekber şah, burda islam hakkında karşıt görüşler bile bildirebilirsiniz dedi onlara. onlar, "yönettiğiniz bu yüce imparatorluğa islâm gibi bir din uymuyor! islâm, bedevi ulusuna gelmiş bir din! kur'an allah kelâmı (haşa) değildir! vahiy akıl dışıdır!" gibi sözler ettiler. şunu da söyleyeyim ki, bu sözleri eden kişiler, ateşe tapanlar, tanrının oğlu olduğunu zanneden insanlar ve ineği selamlayan insanlardı. yani onlara göre, bunlar mantıklı fakat monoteizm mantıksızdı.
daha sonraları, ekber şahın ilahi bir rütbeye yüceltildiğine dair bir hutbe okunarak, zamanının müctehidi ilan ediliyor. ekber şahın yakın dostu olan, ekber şah zerdüştlüğe meylettiği zamanlarda ekber şahın emriyle sarayında ateş yakan kişi yani ebül-fazl'a göre, ekber şah zamanının imamıydı. yani ekber şah hangi mezhebi seçse, insanlar mecburen o mezhepten olmalıydılar. hatta ünlü bir şeyh de diyor ki, ekber şah, insan-ı kâmildir. kendisine bir lakap veriliyor, hatta dinin, ona itaati emrettiği söyleniyor. insanlar buna inansın diye de, hadisler uyduruluyor. ekber şahın da artık bir dini vardı, hatta takipçileri kendisine secde bile etmişlerdi. brahmanlardan bazıları, ekber şah, tanrının şekli vişnunun dünyada büründüğü şekildir diyerekten onu hindu ilahı yaptılar.
ekber şaha karşı, imam-ı rabbâni çok mücadele etti. ekber şahı eleştirdi, böylece ekber şahın dininin yayılması önlenildi. fakat üst yöneticiler arasında bu din yayıldı.
imam-ı rabbani, açık bir şekilde değil de, üstü kapalı olarak, eserinde ekber şaha "zamanımızdaki bir zalim" diye hitap etmiş, onu hindistanda islam dininin en büyük ülkülerinden olan inekleri kesmeyi yasaklamakla suçlamış, müslümanların camiilerini ve mezarlarını mahvetmekle suçlamış, ayrıca kafirlerin tapınaklarını ve bayramlarını yüceltmekle suçlamıştır.
ekber şah, dünya barışını müslümanlara kabul ettirmeye çalışma planları yaptı. bu planı için de, o dönemde halk arasında yayılmış mehdilik fikrini kullandı. ekber şah önce bir ibadethane yaptırdı. bu ibadethaneye farklı konularda tartışmak için sünni ve şii büyüklerini çağırdı. büyüklerin birbirleriyle anlaşamadıkları görüldü, böylelikle müslümanların bu büyüklere güvenleri azaldı. daha sonra hristiyanlar, zerdüştler ve hinduistler davet edildi. hatta ekber şah, burda islam hakkında karşıt görüşler bile bildirebilirsiniz dedi onlara. onlar, "yönettiğiniz bu yüce imparatorluğa islâm gibi bir din uymuyor! islâm, bedevi ulusuna gelmiş bir din! kur'an allah kelâmı (haşa) değildir! vahiy akıl dışıdır!" gibi sözler ettiler. şunu da söyleyeyim ki, bu sözleri eden kişiler, ateşe tapanlar, tanrının oğlu olduğunu zanneden insanlar ve ineği selamlayan insanlardı. yani onlara göre, bunlar mantıklı fakat monoteizm mantıksızdı.
daha sonraları, ekber şahın ilahi bir rütbeye yüceltildiğine dair bir hutbe okunarak, zamanının müctehidi ilan ediliyor. ekber şahın yakın dostu olan, ekber şah zerdüştlüğe meylettiği zamanlarda ekber şahın emriyle sarayında ateş yakan kişi yani ebül-fazl'a göre, ekber şah zamanının imamıydı. yani ekber şah hangi mezhebi seçse, insanlar mecburen o mezhepten olmalıydılar. hatta ünlü bir şeyh de diyor ki, ekber şah, insan-ı kâmildir. kendisine bir lakap veriliyor, hatta dinin, ona itaati emrettiği söyleniyor. insanlar buna inansın diye de, hadisler uyduruluyor. ekber şahın da artık bir dini vardı, hatta takipçileri kendisine secde bile etmişlerdi. brahmanlardan bazıları, ekber şah, tanrının şekli vişnunun dünyada büründüğü şekildir diyerekten onu hindu ilahı yaptılar.
ekber şaha karşı, imam-ı rabbâni çok mücadele etti. ekber şahı eleştirdi, böylece ekber şahın dininin yayılması önlenildi. fakat üst yöneticiler arasında bu din yayıldı.
imam-ı rabbani, açık bir şekilde değil de, üstü kapalı olarak, eserinde ekber şaha "zamanımızdaki bir zalim" diye hitap etmiş, onu hindistanda islam dininin en büyük ülkülerinden olan inekleri kesmeyi yasaklamakla suçlamış, müslümanların camiilerini ve mezarlarını mahvetmekle suçlamış, ayrıca kafirlerin tapınaklarını ve bayramlarını yüceltmekle suçlamıştır.
devamını gör...
bu gece son
1993 yılında çıkan levent yüksel şarkısı ,sözleri çok güzeldir.
devamını gör...
konuşacak hiç kimsesi olmayan insan
uzun zamandır benim. konuşacak ama! mesajlaşacak, sesli sohbet programları değil. bildiğin böyle çay kahve eşliğinde tatlı tatlı muhabbet edecek, dertleşecek kimsem yok.
devamını gör...
zümrüdüanka
birçok mitolojide farklı isimlerle yer alan bilgelik timsali olmasıyla ve küllerinden doğmasıyla bilinen kuştur. herkes için çeşitli anlamları olabilir ama bu kuşun adını andığımda ben, fawkes'ın kuyruğuna tutunup kendimi albus percival wulfric brian dumbledore'un odasında buluveriyorum. kendisinin evcil hayvanı olan fawkes da bir zümrüdüankadır zira. belki biraz çocukça olabilir ama harry potter serisi de hem çocukluğum hem bugünüm olduğu için keyif alıyorum bu durumdan.
ilk girimden tutup yazarlığa da taşır belki bu kuş beni, bilemeyiz. bakıp göreceğiz.
ilk girimden tutup yazarlığa da taşır belki bu kuş beni, bilemeyiz. bakıp göreceğiz.
devamını gör...
modların bilgisizlik içeren tanımları
modlar bilgili olmak zorunda olmadığından son derece normal tanımlardır.
burası sözlük insanlar bildikleri kadar bilgileri tanım giriyorlar.
burası sözlük insanlar bildikleri kadar bilgileri tanım giriyorlar.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
verdiğin her kederin yüreğimde yeri var,
hangi kitabı açtıysam seni okudum yıllardır,
hangi aynaya baktıysam seni gördüm.
gel desen gelemem.
git desen gidemem.
öl desen kanım akmaz.
anladım artık seni sevmek yüce bir şey;
anladım seni sevmek tanrı'ya yaklaşmak gibi.
ümit yaşar oğuzcan
hangi kitabı açtıysam seni okudum yıllardır,
hangi aynaya baktıysam seni gördüm.
gel desen gelemem.
git desen gidemem.
öl desen kanım akmaz.
anladım artık seni sevmek yüce bir şey;
anladım seni sevmek tanrı'ya yaklaşmak gibi.
ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
sevgilisi olanların zeka seviyesi
ne alaka alüminyum dediğim başlıktır. sevgili ile zekayı nasıl kıyaslıyorsunuz siz allaaasen.
başlık açmış olmak için başlık açmak
başlık açmış olmak için başlık açmak
devamını gör...
hedy lamarr
gerçek adı hedwig eva maria kiesler'dir ve 1930lu yılların en başarılı aktristlerinden biridir ancak modern kablosuz ağlara temel oluşturan icadıyla adını aktristlikten alıp mucitliğe taşımıştır.

nazilerden kaçarak geldiği yerde (1939) yeni bir evlilik yapar ve o güne dek aklında olan "gönderilecek mesajı küçük küçük ayırmak ve farklı frekanslar aracılığıyla bunları karşıya iletmek" fikrini yeniden masaya yatırır. kaderin cilvesi, o güne dek kimsenin inanmadığı teze kompozitör george antheil inanır ve yapılan çalışmalar sonuç verince hedy lamarr, "gizli iletişim sistemi" isimli icadının mucidi olur.
lamarr, icadıyla günümüz internet ağları teknolojilerinin temelini atmıştır.

nazilerden kaçarak geldiği yerde (1939) yeni bir evlilik yapar ve o güne dek aklında olan "gönderilecek mesajı küçük küçük ayırmak ve farklı frekanslar aracılığıyla bunları karşıya iletmek" fikrini yeniden masaya yatırır. kaderin cilvesi, o güne dek kimsenin inanmadığı teze kompozitör george antheil inanır ve yapılan çalışmalar sonuç verince hedy lamarr, "gizli iletişim sistemi" isimli icadının mucidi olur.
lamarr, icadıyla günümüz internet ağları teknolojilerinin temelini atmıştır.
devamını gör...
istediğini düşün ama kimseyi yargılama
insanın hayatta huzur bulması için yapması gereken şeylerin başında gelendir.
devamını gör...
unutulmayan lise anıları
lisede coğrafya hocamıza aşık bir kız vardı. hoca ne yapsa kendi üstüne alınır, hocanın ona ilgi gösterdiğini iddia ederdi. kızım, hoca sana ödev kontrolü görevi veriyor sen hâlâ "bana ilgiliii, gözlerim iri ve güzel" falan diye türlü havalara giriyordun. tek bu hoca için değil üstelik, biri onunla en ufak bir iletişime girsin tüm dünya ona aşık gibi davranıyordu. hâlâ telefonumda "mal" diye kayıtlı numarası.
kendimle ilgili olarak da aklıma ilk gelen; ben genelde lisede derslere hep geç kalırdım ve çoğu zaman uykuma kıyamadığım için okula gitmezdim. o zamanlar uyku düzenim de berbat bir halde tabii(hâlâ öyle de neyse..) bölüm hocamız beni aramış ulaşamamış, sonra arkadaşıma sormuş arkadaşım da muhteşem bir rahatlıkla "hocam uyuyodur yaa o" demiş. hoca "bu saatte mi?" diye şaşırmış. saat öğleden sonra üç falan.. işin kötüsü arkadaşım beni o zamanlar çok iyi tanımış, gerçekten o saatte uyuyordum..
kendimle ilgili olarak da aklıma ilk gelen; ben genelde lisede derslere hep geç kalırdım ve çoğu zaman uykuma kıyamadığım için okula gitmezdim. o zamanlar uyku düzenim de berbat bir halde tabii(hâlâ öyle de neyse..) bölüm hocamız beni aramış ulaşamamış, sonra arkadaşıma sormuş arkadaşım da muhteşem bir rahatlıkla "hocam uyuyodur yaa o" demiş. hoca "bu saatte mi?" diye şaşırmış. saat öğleden sonra üç falan.. işin kötüsü arkadaşım beni o zamanlar çok iyi tanımış, gerçekten o saatte uyuyordum..
devamını gör...
eyluling kalkışması
üstteki yazara katılıyorummmmm. bu yayını kaydedip internete yükleyinnn. sonradan dinleyebilelim. iko'yu kaçırdım.*
devamını gör...
