kendini sosyalist olarak tanımlayan ingiliz yazar george orwell'ın kültleşmiş "sosyalizm eleştirisi" romanıdır.

fabl şeklinde yazılmış bu romanda ahır hayvanlarını "niçin biz de insanlar gibi yataklarda uyumuyoruz?" argümanıyla örgütleyen domuzlar bulunur. her domuz, gerçek hayattaki bir siyasi figürün tezahürüdür. ancak gelin görünki başarıya ulaşan hayvanlar olsa bile yataklarda uyuyabilen yalnızca domuzlar olacaktır.

kitabın viral olmuş cümlesi: bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir olmuştur.
devamını gör...

bir isveç baladı, isveççe öğrenme isteği doğuran şarkılardan. herr mannelig
devamını gör...

tarihe karışmak mı..?!

2010 sonisphere - bjk inönü
2014 metallica - itü maslak
2018 liam gallagher - küçükçiftlik park

oradaydık..! ya siz..?! *
devamını gör...

şuan oynuyor olsa falcao'dan daha faydalı olurdu diye düşünüyorum.
devamını gör...

z kuşağı olacak tabi sözlükte sadece bizim gibi moruklar mı olsun. yazın ablam millet tiktokta embesil hareketler yaparken siz buraya yazın , ben sizi destekliyorum.
devamını gör...

şah hatayi deyişi.

"aman hey erenler mürüvvet sizden
öksüzem garibem amana geldim
şu benim halime merhamet eylen
ağlayu ağlayu meydana geldim

şah'ın bahçesinde men garip bülbül
efkarım artmakta halim pek müşkül
koparmadım asla kokladım bir gül
kafir oldum ise imana geldim

ikilik perdesi yoktur özümde
birliktir muradım özüm süzümde
gece gündüz daim hak niyazımda
kıblegahım şah-ı merdan'a geldim

gönül şahinini saldım havaya
akıl sefinesin vermişim zaya
yüzüm süregeldim men hak-i paya
server muhammed'e selman'a geldim

muhammed ali'nin kullarındanım
al-i aba nesl-i hayderidenim
imam-ı ca'fer'in mezhebindenim
derdimend hatayi dermana geldim"

spotify
devamını gör...

aranızdan bir kişi sütlü'yü üzecek olursa beni kızdırmış olur ve inanın dostlarım beni kızdırmak istemezsiniz. aynı nickaltına ikinci kez tanım girmekten kaçınırım normalde. bu yüzden umarım ciddiye alırsınız uyarımı.
devamını gör...

playlist’inde çok sevdiğin ama uzun zamandır dinlemediğin bir şarkının rastgele çalmaya başlaması. ezginin dalgalarında ruhsal sörf yaparmışçasına mutlu eder.
devamını gör...

hiç geçmeyendir. üzerine yapışır geçmiş. tabi seni sen yapandır bir yandan. acılarını, sevinçlerini sakladığın zaman dilimidir. ama orada takılı kalmak seni diplere doğru çeker. yapılması gereken, geçmişten ders alıp şimdiyi ve geleceği güzel kılmaya çalışmaktır.
devamını gör...

yularını koparan ay pardon iznini alan erkeğin arkadaşlarıyla (arkadaş dediysek öyle herkesle olmaz onayı alınan kişilerle.) uslu uslu zaman geçirmesi.

ikili ilişkiler üzerine artık yazasım yok. lakin zaman zaman okudukça ve örneklerini gördükçe kanım çekiliyor. neden evlenmiyorsuna verilebilecek en güzel yanıt gibisin güzel türkiyemin aşırı kıskanç, aşırı kontrolcü, aşırı saygısız insanları...
devamını gör...

hoca, benim kardeş hasta, diyor.
nesi var? diyorum.
ateşi var çok, diyor. ölecek.
ilaç vereyim mi? diyorum.
hayır, portakal ver, diyor.
portakal yememiştir hiç.

bu diyaloğu ile akılda kalmış ferit edgü romanı.
devamını gör...

yaptık bi' hata.
devamını gör...

mükemmel ve harika ötesi bir rock grubu.
rajaz'ı bi dinlesenize, harika çünkü.
devamını gör...

o kadar karma 30 gün için miymiş? tüh.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

#945837

kendi adıma konuşmam gerekirse birileri beni beğensin diye dekolte verip ona göre giyinmiyorum. her zaman kendimi güzel görmeyi isterim, aynaya baktığımda da beni iyi hissettirecek, kendimi güzel hissetmemi sağlayacak şeyler giyerim. fiziğimin beğenilmesi tabii ki hoş ama fikirlerimin beğenilmesi daha da hoşuma gider.
devamını gör...

mebus paltosu adlı arkadaşın acilen buraya gelmesini düşündüğüm başlıktır.
(bkz: yoldaş benjaminin devlete karşı çıkmaktan kellesinin alınması.)
devamını gör...


“bir kundura dünyanın en tuhaf formudur.”


j.jose millas’ın yazdığı bu olağan dışı roman seni ummadığın yerlere götürecek.
evet,dünyada yalnız değiliz ama millas’a göre bu dünyada bizimle birlikte yaşayanlar ne uzaylılar ne de hayaletler. bizim cansız varlıklar olarak nitelediğimiz ayakkabılar, askılıklar, terlikler, çoraplar… bunlar kendi aralarında bir topluluk oluşturan yarı canlı varlıklar. bitki mi hayvan mı olduğu tam olarak belirlenemeyen deniz yıldızı gibi canlı ile cansız arasındaki yaşam formları.

“sakın yatağın altına bakma”da iki roman okuyacaksınız. biri romanın adı olan, diğeri ise bu romanı okuyanların yaşamlarını anlatan.romandaki herkes takıntılı insanlar. savcı elena rincon ölmüş olan babasıyla telefon konuşmaları yapmakta, yasak aşk yaşadığı adli tabip dünyanın sonuna takıntılı, vicente holgado ayaklarla kafayı bozmuş, holgado’nun masör sevgilisi teressa dolabında yaşayan bir canavarın varlığına inanmakta, teressa’nın annesi hastalık belirtileriyle babası ise alet edrevatla meşgul…

romandaki insanların yolları kıyısından köşesinden kesişmekte. ama asıl dünya yatağın altında dönmektedir. holgado’nun ayakkabıları ayakları kandırarak fare formunda yaratıklara dönüşebilme umudu taşıyan bireysellik peşinde koştukları için birbirlerinden ayrı hareket etme hevesinde olan varlıklardır. amaçları üzerlerinde taşıdıkları bedenden kurtulup özgürlüklerini ilan etmektir.

yukarıda da benzer bir mücadele sürmektedir. vicente ve teressa bir arada oldukları halde birbirlerinden bağımsızdırlar. tıpkı savcı ve adli tabip gibi. vicente teressa’nın ailesiyle yediği bir yemekten sonra ordan koşarak uzaklaşır ve yatağının altına girer. orda bulunduğunda artık ölüdür ve adli tabibe göre korkudan ölmüştür. zira orası hem ayakkabıların vatanıdır, hem de holgado kendini bir yatak altı canavarı olarak görür. bu da demektir ki holgado ölmek için başlangıç noktasına dönmüştür.

holgado’nun ölümüyle ilgili asıl ilginç olan şey ise ayaklarının olamamasıdır. ayaklar holgado’nun ölümünü fırsat bilip ayakkabılarla birlikte özgürlüklerini yaşamaya başlamışlardır. adli tabipse kendini siyah beyaz gören, televizyonunu şöminenin içine koyup asla kapatmayan savcı’nın evinde, yatakta iken savcı’nın korkması üzerine yatağın altına bakmak için eğildiğinde kalp krizi geçirip ölür. savcı’ya göre yatağın altında yatak altı canavarı holgado bulunmaktadır. adli tabibin ölümünde ilginç olan şeyse adli tabibin bir ayağı ile savcı’nın bir ayağının yer değiştirmiş olmasıdır. bunu kimse fark etmez ama savcı bu olaydan sonra topal kalır ve bu onu daha güçlü ve farklı bir insan yapar. artık holgado’dan korkmamaktadır. ayakkabılar ve ayaklar ne yapmıştır bu olaylardan sonra bilinmez ama adli tabibin ayakkabılarından biri savcı’nın balkonunda sokaktan topladığı dul ayakkabılarla sohbet ederek ve en sevdiği yiyecek olan çorapları yiyerek hayatını sürdürür.

“sakın yatağın altına bakma” romanını okuyan herkes 147. sayfada bırakmaktadır okumayı. bir kez de sen dene bakalım.
bu gece yatmadan hemen önce ayakkabılarına iyi geceler dile ya da sakın yatağın altına bakma…
devamını gör...

sizinle aynı durumu yaşamamış insanların düşüncelerini umursamayın.
devamını gör...

tam bir balon olan kayıp gül’dür.

yalan söylemek ne kadar ayıp bir şey. insan utanır yalan söylerken, en azından yüzü bir kızarır. ama kızarmamış işte. bu kitabı yazan da, yayınlayan da, dağıtan da utanmamış yalan söylerken. kötü bir kitap okumak ve buna ek olarak da kandırılmak, aldatılmak, yalanlarla sarmalanmak istiyorsanız bu kitabı kaçırmayın. tam size göre bir kitap. ben itirazlarımı madde madde yazayım en iyisi fazla sinirlenmeden:

1. kitap kötü bir yazarın, yazar bile sayılmayan ama eli kalem tutan biri tarafından karalanmış. edebi yanını tartışmak bana düşmez kitabın bu durumda çünkü öyle bir yanı yok.

2. “ türklerin küçük prensi” mi? ciddi miyiz? edebiyat tanrıları - bunlardan biri de exupery’dir - tepenize yıldırımlar yağdırsın. nasıl bir cüret! nasıl bir cehalet! nasıl bir kibir! nasıl bir şımarıklık!

3. 40 dile falan çevrilmiş kitap!!! yok 400!! bir gazeteci abimiz üşenmemiş araştırmış. yayınevlerini tek tek aramış. çoğu ülkedeki yayınevi para verip kitabını yayınlattığın türden, diğerleri zaten merdiven altı. ya da hiç ortada yok. sahtekarlığa bakın hele!

4. kitap ne anlatıyor allah aşkına! klişe cümleler, eksik kurgu, saçmasapan ifadeler. söyleyebileceğim tek şey: yazıklar olsun.

kötü bir kitap yazmak ayıp değildir. ayıp olan kötü bir kitapla ilgili yalan söylemektir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim