moderasyonda iç savaş çıkma olasılığı
bana ozan tufan videosu attirdiniz ama ya.
olmasi gereken basliga birlestirilmis bir ukdenin kafa sözlük bug’ları sebepli silinmis gozukmesi sorunsalindan kaynakli eseleme cabanizi opuyor, keyifli sozlukler diliyorum.*
olmasi gereken basliga birlestirilmis bir ukdenin kafa sözlük bug’ları sebepli silinmis gozukmesi sorunsalindan kaynakli eseleme cabanizi opuyor, keyifli sozlukler diliyorum.*
devamını gör...
insanların güvenilmez olduğunu düşünmek
gayet yerinde bir düşüncedir. şu an öyle bir devirdeyiz insanları ahlaki yozlaşma maksimum boyutta. baban bile yerine göre sana kazık atabilir. böyle bir devir işte.
bazen dedem eskileri anlatırdı da o nasıl bir hayatmış dede, derdim. fakat şimdi keşke 80 sene önce doğmuş olsaydım diyorum.
anadolunun o mağrur insanları, atlarına binip gittiler.
bazen dedem eskileri anlatırdı da o nasıl bir hayatmış dede, derdim. fakat şimdi keşke 80 sene önce doğmuş olsaydım diyorum.
anadolunun o mağrur insanları, atlarına binip gittiler.
devamını gör...
gençlerin yüzde 76'sının yurt dışında yaşamak istemesi
üniversite mezunlarının işsiz kalmasına yönelik sorulan soruya cumhurbaşkanı erdoğan'nın " her mezun iş sahibi olmak zorunda değil" diye yanıt verdiği ülkede yaşıyoruz. normal değil mi?
devamını gör...
sempatik hitap şekilleri
lordum. en çok bu. bazen de imparatorum.
devamını gör...
lahana bebek
çocukluğumun oyuncağıdır ama ilk çıktığı yıllarda 1950 ler,yani eski versiyonunda bebeğin içine yerleştirilen bir motor verilen her şeyi öğütücü bir şekilde sürülmüş ve pek çok çocuğun parmaklarını ve saçını kaptırdığı için kaldırılmış.
devamını gör...
piknik
sevdiklerinizle birlikte yapıyorsanız harika bir etkinliktir.
piknik bittikten sonra çöplerinizi toplamanız rica olunur.
piknik bittikten sonra çöplerinizi toplamanız rica olunur.
devamını gör...
imla hatası yüzünden yazar engellemek
tdk alım yapacak, size link gönderelim, başvurun.
devamını gör...
herkes mahlasına yakışanı yapsın
bu başlık benim gitmemi gerektiriyor.
devamını gör...
73 milyon yerine 752 milyon tl ödemek
iddialara göre ulaştırma ve altyapı bakanlığının gereğinden fazla ödeme yapması icraati.
ulaştırma ve altyapı bakanlığı’nın mali hesaplarını inceleyen sayıştay denetçileri, adapazarı-karasu limanları ve sanayi tesisleri demiryolu bağlantısı alt yapı inşaatı işinin ihalesinde usulsüzlükler tespit etmesi ile günyüzüne çıkan olayın detayları buradan
ulaştırma ve altyapı bakanlığı’nın mali hesaplarını inceleyen sayıştay denetçileri, adapazarı-karasu limanları ve sanayi tesisleri demiryolu bağlantısı alt yapı inşaatı işinin ihalesinde usulsüzlükler tespit etmesi ile günyüzüne çıkan olayın detayları buradan
devamını gör...
siyah kum sahilleri
volkanik olayların görüldüğü ülkelerde meydana gelen siyah kumlu sahiller, aşınmış lavlar ve volkanik kayaların zaman içinde deniz tuzu ile çözülmesi sonucu ortaya çıkar. koyu renginden dolayı çok fazla ısı absorbe ettiği için güneşlenmek için uygun değildir. yanarsınız mazallah.
bazıları;
punaluu plajı, hawaii
vik plajı, izlanda
siyah kum plajı, kaliforniya
kehena plajı, hawaii
siyah kum plajı, alaska
cahuita plajı, kosta rika
santa domingo plajı, filipinler
bazıları;
punaluu plajı, hawaii
vik plajı, izlanda
siyah kum plajı, kaliforniya
kehena plajı, hawaii
siyah kum plajı, alaska
cahuita plajı, kosta rika
santa domingo plajı, filipinler
devamını gör...
30 yaşından fazla olup kendini genç gören insan
geceleri saymayan insandır. kendine göre haklıdır. aşksız geçen günlerini yaşadım saymıyor da olabilir.
tanrım, kafamda deli sorular.*
tanrım, kafamda deli sorular.*
devamını gör...
intihara teşebbüs eden kişiye ceza verilmesi
karar üzücü olsa da yapılan kanunen doğrudur. hukuki kararlar duygulara göre verilmez.
devamını gör...
kafa film serileri sözlüğün youtube kanalına yüklensin kampanyası
hep destek, tam destek! dediğim kampanya.
devamını gör...
ahmet kaya şarkılarından bir alıntı
acımasız olma şimdi bu kadar,
dün gibi, dün gibi çekip gitme..
bırakta sarılayım ayaklarına,
kum gibi, kum gibi ezip geçme..
dün gibi, dün gibi çekip gitme..
bırakta sarılayım ayaklarına,
kum gibi, kum gibi ezip geçme..
devamını gör...
10 yıl önce bu zamanlar yapılan şey
ilkokul 3. sınıftaydım. arkadaşlarımla pet şişeden veya kola kutusundan yaptığımız toplar ile futbol oynuyorduk.
tanım: 10 yıl önce bu zamanlar yaptığımız şeyleri paylaştığımız başlıktır.
tanım: 10 yıl önce bu zamanlar yaptığımız şeyleri paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
bayram harçlığı etkisi yaratan yayındır. konseptinize sağlık.
devamını gör...
akıl çağı
(bkz: akıl çağı)
sartre'ın özgürlüğün yolları üçlemesinin ilk kitabıdır. ayrıca bu kitap ile nobel ödülü kazanmış ve ödülü kabul etmemiştir.
serinin ilk kitabı mathieu karakteri üzerinden hem kendilerini arayan hem kendilerinden kaçan insanların özgürlüğü arayışları seçimleri yada seçimsizlikleri ve hayatlarını anlamlandırma çabaları etrafında geçer.
- " geçmiş günleri mi özlüyorsun" marcelle kuru bir sesle hayır dedi. o günleri değil. yalnızca o günlerde hayalini kurduğum yaşamı özlüyorum. sy 16
- ve birden " ihtiyarladım" diye düşündü. ihtiyarladım. şurada, bir sandalyenin üzerinde, gırtlağıma kadar kendi yaşamıma gömülmüş oturuyor ve hiçbir şeye inanmıyorum. sy 73
- jacques, özentili bir sevecenlikle mathieu dedi, seni, sandığından çok daha iyi tanıyorum ve bu yüzden de korkuyorum. epeydir, böyle bir şeyi bekleyerek üzüntüdeydim zaten: bu çocuk, senin isteyerek, dileyerek yarattığın bir durumun beklenen sonucudur, şimdi onu yok etmek istiyorsun, çünkü hareketlerinin sonuçlarına katlanmak, bu sorumluluğu yüklenmek istemiyorsun. işte sana gerçeği olduğu gibi göstereyim: belki şu anda yalan söylemiyorsun ama senin yaşamın, bütünüyle baştan sona yalan üzerine kurulu!
mathieu "jacques" dedi, " rica ederim, benim için üzülme! söyle bana , şu kendimden sakladığım, saklamak için yalan söylediğim şey neymiş?" gülümsüyordu.
o yalanla saklamaya çalıştığın şu ki dedi jacques, sen, kendinden utanan bir burjuvasın. ben, uzun tereddütlerden, aranmalardan sonra burjuva bir yaşamda karar kıldım, akıllı uslu bir evlenme yaptım, evlenmek gerek diye evlendim. ama sen, yaradılışınla, zevklerinle, içgüdülerinle burjuvasın, seni evlenmeye iten de işte bu içgüdüler. çünkü, sen benim gözümde zaten evlisin mathieu! sy 153
- sana gençlik yılların için tek kelime söylemiyorum, dedi. hatta bazı kötü maceralara sürüklenmeyecek kadar da akıllıca hareket ettin. ama ben kendi geçmişim için de aynı şeyleri söyleyebilirim. aslında ikimiz de, korsan dedelerimizden kalan içgüdülere uymuş olduk. ne var ki, ben bu içgüdüleri bir seferde, sonuna kadar kullandım ve tükettim. sen ise küçük dozlarla, her gün birazını kullanıyorsun, bir dikişte içip bitirmeye gücün yok. belki de sen, bana oranla daha az korsandın, işte senin şanssızlığında bu oldu. yaşayışın, basit bir temele dayanan ama bitmek bilmeyen bir isyan ve anarşi tiryakiliğiyle, seni düzene, ahlak sağlamlığına ve günü gününe diyebileceğim alışılmış yaşama iten derin ve güçlü bir içgüdü arasındaki çatışmadan ibaret! sonuç şu ki sen, sorumluluğu olmayan ihtiyar bir öğrenci olarak kaldın. ama dostum, biraz dur da kendine bak. otuz dört yaşındasın, saçlarına aklar düşmeye başladı. artık körpecik bir delikanlı değilsin anladın mı ve bu özentili bohem hayatı sana hiç yakışmıyor. zaten, bu bohem hayatı denilen şey de nedir ? bundan yüz yıl önce pek güzel, romantik bir fikirdi herhalde ama bugün artık modası geçmiş, ömrünü tüketmiş bir şey... artık akıl çağındasın, mathieu , akıl çağındasın ya da... ya da olmalısın!
mathieu " yok efendim" dedi. senin akıl çağı diye anlattığın şey, kendimden vazgeçme çağı benim için. ben bunu istemiyorum. sy 156-157
-" bütün ömrümce dişleri sökülmüş olarak yaşadım. " diye düşündü." evet, dişleri sökülmüş. asla ısırmadım, bekledim, bekliyor ve kendimi hep daha sonra gelecek günlere saklıyordum ve şimdi, birden gördüm ki hiç dişim kalmamış. sy 271
-
sartre'ın özgürlüğün yolları üçlemesinin ilk kitabıdır. ayrıca bu kitap ile nobel ödülü kazanmış ve ödülü kabul etmemiştir.
serinin ilk kitabı mathieu karakteri üzerinden hem kendilerini arayan hem kendilerinden kaçan insanların özgürlüğü arayışları seçimleri yada seçimsizlikleri ve hayatlarını anlamlandırma çabaları etrafında geçer.
- " geçmiş günleri mi özlüyorsun" marcelle kuru bir sesle hayır dedi. o günleri değil. yalnızca o günlerde hayalini kurduğum yaşamı özlüyorum. sy 16
- ve birden " ihtiyarladım" diye düşündü. ihtiyarladım. şurada, bir sandalyenin üzerinde, gırtlağıma kadar kendi yaşamıma gömülmüş oturuyor ve hiçbir şeye inanmıyorum. sy 73
- jacques, özentili bir sevecenlikle mathieu dedi, seni, sandığından çok daha iyi tanıyorum ve bu yüzden de korkuyorum. epeydir, böyle bir şeyi bekleyerek üzüntüdeydim zaten: bu çocuk, senin isteyerek, dileyerek yarattığın bir durumun beklenen sonucudur, şimdi onu yok etmek istiyorsun, çünkü hareketlerinin sonuçlarına katlanmak, bu sorumluluğu yüklenmek istemiyorsun. işte sana gerçeği olduğu gibi göstereyim: belki şu anda yalan söylemiyorsun ama senin yaşamın, bütünüyle baştan sona yalan üzerine kurulu!
mathieu "jacques" dedi, " rica ederim, benim için üzülme! söyle bana , şu kendimden sakladığım, saklamak için yalan söylediğim şey neymiş?" gülümsüyordu.
o yalanla saklamaya çalıştığın şu ki dedi jacques, sen, kendinden utanan bir burjuvasın. ben, uzun tereddütlerden, aranmalardan sonra burjuva bir yaşamda karar kıldım, akıllı uslu bir evlenme yaptım, evlenmek gerek diye evlendim. ama sen, yaradılışınla, zevklerinle, içgüdülerinle burjuvasın, seni evlenmeye iten de işte bu içgüdüler. çünkü, sen benim gözümde zaten evlisin mathieu! sy 153
- sana gençlik yılların için tek kelime söylemiyorum, dedi. hatta bazı kötü maceralara sürüklenmeyecek kadar da akıllıca hareket ettin. ama ben kendi geçmişim için de aynı şeyleri söyleyebilirim. aslında ikimiz de, korsan dedelerimizden kalan içgüdülere uymuş olduk. ne var ki, ben bu içgüdüleri bir seferde, sonuna kadar kullandım ve tükettim. sen ise küçük dozlarla, her gün birazını kullanıyorsun, bir dikişte içip bitirmeye gücün yok. belki de sen, bana oranla daha az korsandın, işte senin şanssızlığında bu oldu. yaşayışın, basit bir temele dayanan ama bitmek bilmeyen bir isyan ve anarşi tiryakiliğiyle, seni düzene, ahlak sağlamlığına ve günü gününe diyebileceğim alışılmış yaşama iten derin ve güçlü bir içgüdü arasındaki çatışmadan ibaret! sonuç şu ki sen, sorumluluğu olmayan ihtiyar bir öğrenci olarak kaldın. ama dostum, biraz dur da kendine bak. otuz dört yaşındasın, saçlarına aklar düşmeye başladı. artık körpecik bir delikanlı değilsin anladın mı ve bu özentili bohem hayatı sana hiç yakışmıyor. zaten, bu bohem hayatı denilen şey de nedir ? bundan yüz yıl önce pek güzel, romantik bir fikirdi herhalde ama bugün artık modası geçmiş, ömrünü tüketmiş bir şey... artık akıl çağındasın, mathieu , akıl çağındasın ya da... ya da olmalısın!
mathieu " yok efendim" dedi. senin akıl çağı diye anlattığın şey, kendimden vazgeçme çağı benim için. ben bunu istemiyorum. sy 156-157
-" bütün ömrümce dişleri sökülmüş olarak yaşadım. " diye düşündü." evet, dişleri sökülmüş. asla ısırmadım, bekledim, bekliyor ve kendimi hep daha sonra gelecek günlere saklıyordum ve şimdi, birden gördüm ki hiç dişim kalmamış. sy 271
-
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
döndün, sana kahve yapayım dedin ama yapmadın.
midem bulanıyor dedim, sana churchill yapayım dedin yapmadın.
nasıl dönmek bu kadın?
biliyorum, domuz gibi biliyorum asgari müştereklerde döndüğünü de ne biliym işte?
bakma sen bana, allahın sarhoşu diye adım çıkmış, hakkını veriyorum elimden geldiğince.
peki ne yapacağım ben şimdi?
diyelim ki sana izmiri, urlayı, urlalıyı anlatacağım, içine hiç mi duygu koymayacağım?
diyelim sadece bir renk hakkında bir saat çene çalacağım ama o rengi sende yaşamayacak mıyım?
hiç mi yok doktor?
öyle bir köşeye sıkıştım ki anlatamam.
bu yazdıklarım da hakkımda "ben seni üzüyorum, en iyisi ben tamamen gideyim" kapsamında khk gibi kullanılacak onu da biliyorum.
sadece bir arşipel uzatmak istemiştim sana, buraya gelmek, bunları yaşamak ve yaşatmak için değildi o tanımına cevap yazmam..
melek mosso / kedi.
kim özledi beni?
ayrı bir şarkının sorusu muydu o?
ve sen niye bu kadar güzelken, ve sen hâlâ bu kadar güzelken ben ne yapacağım?
bana hep doktor dediler, her yerde.
ilacımı bulamıyorum şimdi, bi el atsan?
daha neyin olayım......?
midem bulanıyor dedim, sana churchill yapayım dedin yapmadın.
nasıl dönmek bu kadın?
biliyorum, domuz gibi biliyorum asgari müştereklerde döndüğünü de ne biliym işte?
bakma sen bana, allahın sarhoşu diye adım çıkmış, hakkını veriyorum elimden geldiğince.
peki ne yapacağım ben şimdi?
diyelim ki sana izmiri, urlayı, urlalıyı anlatacağım, içine hiç mi duygu koymayacağım?
diyelim sadece bir renk hakkında bir saat çene çalacağım ama o rengi sende yaşamayacak mıyım?
hiç mi yok doktor?
öyle bir köşeye sıkıştım ki anlatamam.
bu yazdıklarım da hakkımda "ben seni üzüyorum, en iyisi ben tamamen gideyim" kapsamında khk gibi kullanılacak onu da biliyorum.
sadece bir arşipel uzatmak istemiştim sana, buraya gelmek, bunları yaşamak ve yaşatmak için değildi o tanımına cevap yazmam..
melek mosso / kedi.
kim özledi beni?
ayrı bir şarkının sorusu muydu o?
ve sen niye bu kadar güzelken, ve sen hâlâ bu kadar güzelken ben ne yapacağım?
bana hep doktor dediler, her yerde.
ilacımı bulamıyorum şimdi, bi el atsan?
daha neyin olayım......?
devamını gör...