biri yanında ağlayınca ne yapacağını bilememek
bir tane yumruk at.
( şaka)
( şaka)
devamını gör...
kitaplardaki cümlelerin altını çizmek
(bkz: bi zahmet!)
devamını gör...
get out
ırkçılığa dikkat çekmeyi amaçlayan bir gerilim filmi. yazar arkadaşlarım konusundan bahsetmiş o yüzden ben sadece kendi yorumlarımdan bahsedeceğim.
öncelikle şunu söylemeliyim ki, izlediğim zamanlarda film beni inanılmaz etkilememişti. bunun oyunculuklardan kaynaklandığını düşünüyorum. konu ve işlenişi farklıydı bu yönden etkileyiciydi ama oyunculuk yoktu, karakterler çok donuktu. bir de beni inanılmaz rahatsız eden çok karanlık bir temaya sahip olması ve sahnelerde sürekli gerilim fonu olması. olur olmaz her yere gerilim fon müziği koymuşlar ve "ha çıktı ha çıkacak, hadiii bi'şeyler oluyoor" diyerek izlemiştim filmi. sürekli bir gerilim beklentisi verip yeteri kadar o beklentiyi karşılayamadılar diye düşünüyorum. korku-gerilim tarzı seven biri değilim, eleştirdiğim şey gerilim vermemelerinden ziyade her yerde gerilim müziğinin gereksiz kullanılmış olması. beni inanılmaz içine çeken bir film olmadı, dediğim gibi belki de korku-gerilim sevmediğimdendir. -bu arada film korku türünde asla değildi sadece gerilimdi.-
oscar almış bir filmi izlemiş ve beğenmemiş olduğum için kendimi sorguluyorum. ama vasat bir yapım da diyemem, bana göre boş zamanlarda izlemek için ideal.*
öncelikle şunu söylemeliyim ki, izlediğim zamanlarda film beni inanılmaz etkilememişti. bunun oyunculuklardan kaynaklandığını düşünüyorum. konu ve işlenişi farklıydı bu yönden etkileyiciydi ama oyunculuk yoktu, karakterler çok donuktu. bir de beni inanılmaz rahatsız eden çok karanlık bir temaya sahip olması ve sahnelerde sürekli gerilim fonu olması. olur olmaz her yere gerilim fon müziği koymuşlar ve "ha çıktı ha çıkacak, hadiii bi'şeyler oluyoor" diyerek izlemiştim filmi. sürekli bir gerilim beklentisi verip yeteri kadar o beklentiyi karşılayamadılar diye düşünüyorum. korku-gerilim tarzı seven biri değilim, eleştirdiğim şey gerilim vermemelerinden ziyade her yerde gerilim müziğinin gereksiz kullanılmış olması. beni inanılmaz içine çeken bir film olmadı, dediğim gibi belki de korku-gerilim sevmediğimdendir. -bu arada film korku türünde asla değildi sadece gerilimdi.-
oscar almış bir filmi izlemiş ve beğenmemiş olduğum için kendimi sorguluyorum. ama vasat bir yapım da diyemem, bana göre boş zamanlarda izlemek için ideal.*
devamını gör...
hayattan gram zevk almamak
zevk alınacak bir tarafı kalmadı o yüzdendir. ıyi insan yok. kalıplaşmış kurallara sıkışıp kalmışız. ınsan olmanın değeri kalmadı. nesinden zevk alayım?
devamını gör...
davlumbaz ışığı
aspiratörlerin yaygınlaşmasıyla hayatımıza giren sarı ışık* amerikan oyunu
gece geç saatte uykunuz kaçtıysa mutfağa geçip ışığında cuaranızı tüttürürken sıradan bir eve yuva efekti katar. hüzün ve duygu yükler.
bir de üzerinde çorba kaynarken karanlıkta bir görüntüsü vardır ki ciğerleri dağlar*
gece geç saatte uykunuz kaçtıysa mutfağa geçip ışığında cuaranızı tüttürürken sıradan bir eve yuva efekti katar. hüzün ve duygu yükler.
bir de üzerinde çorba kaynarken karanlıkta bir görüntüsü vardır ki ciğerleri dağlar*
devamını gör...
geceye acı ama gerçek bir cümle bırak
50 sene sonra burası ölülerin günlüğü olarak kalacak.
devamını gör...
yazarların koleksiyonunu yaptığı şeyler
deniz kabuğu. konum ağrı. koleksiyonun ne kadar değerli olduğunu siz düşünün işte.
devamını gör...
person of interest
9/11 sonrasında (bkz: harold finch) tarafından, bir sonraki terörist saldırısını önlemek için yaratılan (bkz: the machine)'in "irrelevant" olarak kategorilediği kişilerin suçlu mu yoksa kurban mı olduğunu anlamaya çalıştığımız dizi. if then else bölümü, harikadır.
tabii şimdi akıllarda şu soru var. bu adamlar terörist saldırısını önleyeceklerdi, noldu da irrelevant mevzusuna el atmaya başladılar. çünkü harold fark etti ki, "everyone is relevant to someone". bunu nathan çok önceden demişti ama işte... biraz vakit aldı harold için anlaması.
tabii şimdi akıllarda şu soru var. bu adamlar terörist saldırısını önleyeceklerdi, noldu da irrelevant mevzusuna el atmaya başladılar. çünkü harold fark etti ki, "everyone is relevant to someone". bunu nathan çok önceden demişti ama işte... biraz vakit aldı harold için anlaması.
devamını gör...
üniversiteyi şehir dışında okumak
eksileri hemen, artıları ileride hissedilen, toplamda büyük faydası olan eylemdir.
devamını gör...
sözlükte çıkacak ilk kavga
günaydın dediğim başlıktır.
zamanında burada döner bıçakları havalarda uçuşuyordu. hey yavrum hey. bu yeni gelenlerin cahilliği ne olacak. *
zamanında burada döner bıçakları havalarda uçuşuyordu. hey yavrum hey. bu yeni gelenlerin cahilliği ne olacak. *
devamını gör...
bir erkeğin giymemesi gereken şeyler
babet çorap.*
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan yazar iticiliği
çok da derdimizdi ya bizi itici bulmanız...
bu arada;
(bkz: profil fotoğrafı koyan yazarın asıl amacı)
(bkz: profil fotoğrafı koymayan yazarın asıl amacı)
(bkz: profil fotoğrafına kendisini koyanların istisnasız troll olması)
(bkz: profile kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı)
(bkz: profiline kendi fotoğrafını koyan kadın)
(bkz: hiçbir yazarın profil fotoğrafının gerçeği yansıtmaması)
(bkz: sürekli profil fotoğrafını değiştiren yazarlar)
ne yapsak o yaptığımız şeyin batacağı bir grup olduğu aşikâr. o yüzden ne yapıyoruz? elalem tarikatını kendi haline bırakıp bildiğimizi okuyoruz.
bu arada;
(bkz: profil fotoğrafı koyan yazarın asıl amacı)
(bkz: profil fotoğrafı koymayan yazarın asıl amacı)
(bkz: profil fotoğrafına kendisini koyanların istisnasız troll olması)
(bkz: profile kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı)
(bkz: profiline kendi fotoğrafını koyan kadın)
(bkz: hiçbir yazarın profil fotoğrafının gerçeği yansıtmaması)
(bkz: sürekli profil fotoğrafını değiştiren yazarlar)
ne yapsak o yaptığımız şeyin batacağı bir grup olduğu aşikâr. o yüzden ne yapıyoruz? elalem tarikatını kendi haline bırakıp bildiğimizi okuyoruz.
devamını gör...
2020'ye veda sözü
2020 aslında seni neden sevdim biliyor musun?
tüketim çılgınlığının hat safhada olduğu bir dünyada insanlara dur demeyi öğrettiğin için,
iş yerlerine saat 9'da gel baskısı yapan yöneticilere, saatin öneminin bile olmadığını öğrettiğin için,
ülkelerin tüketim odaklı somut harcamalar yerine, sağlık ve insan değerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlattığın için,
bir salgın hastalığın aslında herkese eşit mesafede olduğunu sosyal statü fark etmeksizin herkesin bir anda aynı olduğunu gösterdiğin için,
başka bir yaşam tarzının da var olabileceğini gösterdiğin için,
doğanın ne kadar kıymetli olduğunu, insanların doğa karşısında üstün gelemeyeceğini tekrar tekrar gösterdiğin için,
en önemlisi ise insanların her şeye ne kadar da kolay adapte olabileceğini, hayatın değerini ve anlamını onlara sorgulattığın için,
sana teşekkür ederim 2020.
tüketim çılgınlığının hat safhada olduğu bir dünyada insanlara dur demeyi öğrettiğin için,
iş yerlerine saat 9'da gel baskısı yapan yöneticilere, saatin öneminin bile olmadığını öğrettiğin için,
ülkelerin tüketim odaklı somut harcamalar yerine, sağlık ve insan değerinin ne kadar önemli olduğunu hatırlattığın için,
bir salgın hastalığın aslında herkese eşit mesafede olduğunu sosyal statü fark etmeksizin herkesin bir anda aynı olduğunu gösterdiğin için,
başka bir yaşam tarzının da var olabileceğini gösterdiğin için,
doğanın ne kadar kıymetli olduğunu, insanların doğa karşısında üstün gelemeyeceğini tekrar tekrar gösterdiğin için,
en önemlisi ise insanların her şeye ne kadar da kolay adapte olabileceğini, hayatın değerini ve anlamını onlara sorgulattığın için,
sana teşekkür ederim 2020.
devamını gör...
anadol
türkiye' de 54 sene önce bugün seri olarak üretilmeye başlanan otomobildir. ülkemizde seri olarak üretilen ilk otomobil olarak bilinir ama 1958-61 arası nobel 200 adıyla küçük arabalar üretilmiştir.
ilk yerli araba diye de bilinir ama bu da yanlıştır çünkü şasi, motor ve şanzımanı ingiltere'den gelmekteydi.
gerçek anlamda yerli olarak tasarlanan ve üretilen ilk otomobilimiz devrim dir. ancak onda da seri üretime geçilememiştir.
anadol'un üretimine koç holding tarafından 19 aralık 1966'da başlamış, ilk kez 1 ocak 1967'de teşhir edilmiş ve 28 şubat 1967'de satışına başlanmıştır.
arabanın kaportası figerglas tır. arabanın niye saçtan değil de fiberglastan yapıldığının hikayesi ise tamamen para ile ilgilidir:
yerli otomobil üretilmesi için yapılan araştırmalarda sac karoser kalıpların üretilmesi için 50 milyon dolara yakın harcama yapmak gerektiği, her bir otomobilin kalıp maliyetinin de de 4 bin dolar civarında olduğu anlaşılır. bu da neredeyse otomobilin satılabileceği fiyatla aynı olduğu için daha önce vehbi koç' un yurtdışında bir fuarda gördüğü düşük maliyetli fiberglas malzeme de karar kılınır.
halk arasında anadolun kaportasının samandan olduğu ve eşeklerin yediği konusunda efsanelerde vardır. saçtan yapılmadığı için hasar gördüğündd tamiri kolaydır ve anadolunun en ücra köşelerinde bile tamir edilebilir.
üniversitedeyken şuanda istanbul'da akasya avm nin olduğu arazide olan eski otosan fabrikasında staj yapıyordum. o zamanlar anadol üretimi kamyonet olarak devam etmekteydi. şuanda adını tam olarak hatırlayamıyorum herhalde crf atölyesi denen bir yerde de fiberglasın hamuru yapılırdı. ne zaman o atölyenin önünden geçsek bally gibi keskin bir koku gelirdi. o zamanlar bize bu atölyede çalışanlar kanser oluyor dedikleri için bir süre sonra atölyenin önünden dahi geçmemeye başlamıştık.
ilk yerli araba diye de bilinir ama bu da yanlıştır çünkü şasi, motor ve şanzımanı ingiltere'den gelmekteydi.
gerçek anlamda yerli olarak tasarlanan ve üretilen ilk otomobilimiz devrim dir. ancak onda da seri üretime geçilememiştir.
anadol'un üretimine koç holding tarafından 19 aralık 1966'da başlamış, ilk kez 1 ocak 1967'de teşhir edilmiş ve 28 şubat 1967'de satışına başlanmıştır.
arabanın kaportası figerglas tır. arabanın niye saçtan değil de fiberglastan yapıldığının hikayesi ise tamamen para ile ilgilidir:
yerli otomobil üretilmesi için yapılan araştırmalarda sac karoser kalıpların üretilmesi için 50 milyon dolara yakın harcama yapmak gerektiği, her bir otomobilin kalıp maliyetinin de de 4 bin dolar civarında olduğu anlaşılır. bu da neredeyse otomobilin satılabileceği fiyatla aynı olduğu için daha önce vehbi koç' un yurtdışında bir fuarda gördüğü düşük maliyetli fiberglas malzeme de karar kılınır.
halk arasında anadolun kaportasının samandan olduğu ve eşeklerin yediği konusunda efsanelerde vardır. saçtan yapılmadığı için hasar gördüğündd tamiri kolaydır ve anadolunun en ücra köşelerinde bile tamir edilebilir.
üniversitedeyken şuanda istanbul'da akasya avm nin olduğu arazide olan eski otosan fabrikasında staj yapıyordum. o zamanlar anadol üretimi kamyonet olarak devam etmekteydi. şuanda adını tam olarak hatırlayamıyorum herhalde crf atölyesi denen bir yerde de fiberglasın hamuru yapılırdı. ne zaman o atölyenin önünden geçsek bally gibi keskin bir koku gelirdi. o zamanlar bize bu atölyede çalışanlar kanser oluyor dedikleri için bir süre sonra atölyenin önünden dahi geçmemeye başlamıştık.
devamını gör...
tülay german
artık tan yeri ışıdı bize uzun gecelerden sonra
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
sonsuz derdin o karanlıklara, o yalnızlığa, acıya
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
dön de bir bak yükselen güneşe, erişilen mutluluğa
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
yemyeşil artık havalar, sular ve sonsuz bütün sevgiler
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
sonsuz derdin o karanlıklara, o yalnızlığa, acıya
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
dön de bir bak yükselen güneşe, erişilen mutluluğa
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
yemyeşil artık havalar, sular ve sonsuz bütün sevgiler
bilsen, ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana
devamını gör...
sözlüğü bırakmasından korkulan yazar
korkmanıza gerek yok.*
devamını gör...
15 ocak 2021 hollanda hükümeti istifa etmesi
lan bizimkisi vatandaşına ananı da al git dedi, milletten kık çıkmadı vay be ülkeye bak arkadaş, işte ülke dediğin böyle olucak, böyle insanları olucak.
devamını gör...


