6 mayıs 1972
annesine;
“ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne, beni göreceksin.” demişti.
6 mayıs sabahı ayaklarının altında olan tabureyi tekmelemeden önce ise;
“ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.”
celladına bırakmadı. ah be deniz
yusuf geldi dar ağacına. mağrur ve kendinden emin ve yüksek sesle;
“ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum. sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. biz halkımızın hizmetindeyiz. sizler amerika’nın hizmetindesiniz. yaşasın devrimciler! kahrolsun faşizm!” diye haykırdı.
celladına bırakmadı. ah be yusuf
hüseyin kendi çıktı tabureye. ulucanlar cezaevinde herkes duydu onun sesini;
“ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım.bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım.bundan sonra bu bayrağı türk halkına emanet ediyorum.
yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. kahrolsun faşizm.”
celladına bırakmadı. ah be hüseyin
bir şarkı bırakalım gökyüzüne, belki duyarlar diye.
“duvarlarda yazı, haberlerde ölüm
çocuk aklım ilk kez karıştı.
silahlar satıldı.
denizler asıldı.”
söz ve müzik: erdal yıldırım
solist: aslı gökyokuş
buradan
“ve nerede birileri özgür olmak için mücadele ediyorsa, onların gözüne bak anne, beni göreceksin.” demişti.
6 mayıs sabahı ayaklarının altında olan tabureyi tekmelemeden önce ise;
“ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.”
celladına bırakmadı. ah be deniz
yusuf geldi dar ağacına. mağrur ve kendinden emin ve yüksek sesle;
“ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum. sizler, bizi asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. biz halkımızın hizmetindeyiz. sizler amerika’nın hizmetindesiniz. yaşasın devrimciler! kahrolsun faşizm!” diye haykırdı.
celladına bırakmadı. ah be yusuf
hüseyin kendi çıktı tabureye. ulucanlar cezaevinde herkes duydu onun sesini;
“ben şahsi hiçbir çıkar gözetmeden halkımın mutluluğu ve bağımsızlığı için savaştım.bu bayrağı bu ana kadar şerefle taşıdım.bundan sonra bu bayrağı türk halkına emanet ediyorum.
yaşasın işçiler, köylüler ve yaşasın devrimciler. kahrolsun faşizm.”
celladına bırakmadı. ah be hüseyin
bir şarkı bırakalım gökyüzüne, belki duyarlar diye.
“duvarlarda yazı, haberlerde ölüm
çocuk aklım ilk kez karıştı.
silahlar satıldı.
denizler asıldı.”
söz ve müzik: erdal yıldırım
solist: aslı gökyokuş
buradan
devamını gör...
normal sözlük'teki en iyi kapak fotoğrafı
şu ana kadar 9 adet ''en iyi kapak fotoğrafı bendedir" iddiası ortaya atılmış olup, sayının gittikçe artacağından endişe edilmektedir.
devamını gör...
her meyveyi yoğurtla yiyebilmek
ilk duyduğumda çok fazla önyargılı olduğum fakat elmayı remdeleyip yedikten sonra hayranı olduğum eylemdir.
devamını gör...
iskilipli atıf hoca
istiklal mahkemelerinin sallandırdığı bir sarıklı.
üzüldük mü? tabii ki hayır.
üzüldük mü? tabii ki hayır.
devamını gör...
nazım hikmet ran
ideolojik şiirleri pek ilgimi çekmese de geri kalan şiirlerinde dudak uçuklatacak kadar iyi olduğunu düşünürüm hep size bir şiirini bırakıyorum. nasiplenirsiniz:
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
- baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
ve artık
biliyorum:
toprağın
yüzü güneşli bir ana gibi
en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...
sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
kadın sustu.
sarıldılar
bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...
ayrıldılar...
nazım hikmet - bir ayrılış hikayesi
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
- baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
ve artık
biliyorum:
toprağın
yüzü güneşli bir ana gibi
en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...
sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
kadın sustu.
sarıldılar
bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...
ayrıldılar...
nazım hikmet - bir ayrılış hikayesi
devamını gör...
kitap alıntıları
duygusal hapisten kurtulmanın anahtarı nedir? basitçe; düşünceleriniz duygularınızı yaratır, o zaman duygularınız, düşüncelerinizin doğru olduğunun kanıtı olamaz. hoş olmayan duygular sadece olumsuz bir şey düşündüğünüzün ve ona inandığınızın göstergesidir. duygularınız, yavru ördeklerin annesini izlemesi kadar mutlak biçimde düşüncelerinizi izler. ama yavru ördeklerin sadakatle izlemesi, annenin gittiği yeri bildiğini göstermez.
iyi hissetmek, yeni duygudurum tedavisi - dr. david burns
iyi hissetmek, yeni duygudurum tedavisi - dr. david burns
devamını gör...
kitap alıntıları
durmak imkansızdı, geri dönmek de, önümde mutluluk ve hayat kandırmacasından, ıstırap ve ölümün gerçekliğinden ve tamamıyla yok oluştan başka bir şey olmadığını görmezden gelmek de öyle.
tolstoy - itiraflarım.
tolstoy - itiraflarım.
devamını gör...
geceye z kuşağının bilmediği bir bilgi bırak
meslek lisesi mezunları, meslek yüksekokulu ya da fakülte okumadan kolaylıkla iş bulabiliyordu.
devamını gör...
10 kasım
kendi isteğimle andığım ender günlerden biri benim için. ortadoğu çöplüğünde böyle bir ülkenin kurulmasına liderlik ettiği için kendisine sonsuz kez teşekkürler. şu an az da olsa nefes alabiliyorsak sebebi o'nun ilkeleridir.
devamını gör...
yardım kategorisi
her türlü yardım ihtiyacınız için kullanabileceğiniz kategoridir.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.
müzik ve takip butonunun hemen arasında yer almaktadır.
yardım başlığı açmanın, normal başlık açmaktan hiçbir farkı yok.
tek yapmanız gereken, yardım başlığı açarken tanım kutusundaki yardım butonuna tik koymak.
açtığınız başlık, #yardım kategorisinde yayına girmiş olacak.
bu kategoride format zorunluluğu bulunmuyor.

devamını gör...
gezegen
gezegen terimini tanımlamak önemlidir, çünkü bu tür tanımlar güneş sistemimizin kökenleri, mimarisi ve evrimi hakkındaki anlayışımızı yansıtır.
bir gezegen üç şey yapmalıdır:
1-bir yıldızın yörüngesinde olmalıdır (kozmik mahallemizde, güneş).
2-küresel bir şekle sokmak için yeterli yerçekimine sahip olacak kadar büyük olmalıdır.
3-yerçekimi, güneş'in etrafındaki yörüngesine yakın benzer büyüklükteki diğer nesneleri temizleyecek kadar büyük olmalı.
evrende sadece sekiz gezegen vardır. güneş sistemimiz içerisinde yukarıdaki üç şartı sağlayan gök objelerine gezegen denir.
güneş sistemi dışında yer alan bu cisimlere öte gezegen denir.
bir gezegen üç şey yapmalıdır:
1-bir yıldızın yörüngesinde olmalıdır (kozmik mahallemizde, güneş).
2-küresel bir şekle sokmak için yeterli yerçekimine sahip olacak kadar büyük olmalıdır.
3-yerçekimi, güneş'in etrafındaki yörüngesine yakın benzer büyüklükteki diğer nesneleri temizleyecek kadar büyük olmalı.
evrende sadece sekiz gezegen vardır. güneş sistemimiz içerisinde yukarıdaki üç şartı sağlayan gök objelerine gezegen denir.
güneş sistemi dışında yer alan bu cisimlere öte gezegen denir.
devamını gör...
tiktok hesabı olmayan ezik insan
benimdir.
teşekkürler sayın yazar. sayende ezik olduğumu öğrendim.
teşekkürler sayın yazar. sayende ezik olduğumu öğrendim.
devamını gör...
oya küçümen bora ebeoğlu
1987'de gup denk adıyla müziğe başlayan ikili, 90ların değişik soundlu şarkılarına ses vermişlerdir. sevme zamanı, saraylı, tasvir-i şikayet gibi şarkıları vardır.
devamını gör...
serial experiments lain
present day. present time. hahaha -
insanda izlediğini anlayıp anlamadığını tam olarak anlayamama hissi uyandıran o çılgın yapımlardan.
neon genesis evangelionı izledikten sonra o ayarda bir şeyler arıyordum, karşıma çıktı. zaten izleme listemdeydi, oturdum izledim, iki günde bitti.
gerçeklikle sanal alem arasındaki çizginin bulanıklaşması, insan beyninin/bilincinin nöronlar arasındaki elektriksel impulslardan ibaret oluşunun bunu mümkün kılması muhabbeti; lain'in o metruk bir yere dönüşmüş odasında, vıcık vıcık su içerisinde, matrix'tekine benzeyen koca koca kablolar arasında, suratına bilgisayar ekranının ışığı vururken ekrana boş boş bakışları... animenin sadece konusu ve karmaşıklığı değil, atmosferi de insanı etkiliyor gerçekten. tavsiye edilir.
şu da insanı bağımlısı yapan muhteşem kapanış müziği: tooi sakebi
insanda izlediğini anlayıp anlamadığını tam olarak anlayamama hissi uyandıran o çılgın yapımlardan.
neon genesis evangelionı izledikten sonra o ayarda bir şeyler arıyordum, karşıma çıktı. zaten izleme listemdeydi, oturdum izledim, iki günde bitti.
gerçeklikle sanal alem arasındaki çizginin bulanıklaşması, insan beyninin/bilincinin nöronlar arasındaki elektriksel impulslardan ibaret oluşunun bunu mümkün kılması muhabbeti; lain'in o metruk bir yere dönüşmüş odasında, vıcık vıcık su içerisinde, matrix'tekine benzeyen koca koca kablolar arasında, suratına bilgisayar ekranının ışığı vururken ekrana boş boş bakışları... animenin sadece konusu ve karmaşıklığı değil, atmosferi de insanı etkiliyor gerçekten. tavsiye edilir.
şu da insanı bağımlısı yapan muhteşem kapanış müziği: tooi sakebi
devamını gör...
solucan deliği
kendisi başlı başına o kadar derin ve ilginç bir konu ki, "neden buna solucan deliği ismini vermişler?" diye merak edecek fırsatım bile olmamış, onu fark ettim geçenlerde. hakikaten, neden "solucan"dı? durup düşününce alakasız gibi geliyor ama aslında değil. çok yaratıcı ve basit bir tasvirden geliyor.
"solucan deliği"nin isim babası john wheeler. çıkış noktası ise elmalardaki solucanlar. ama şimdilik solucanları bir kenara bırakıp, bir de karıncalara geçelim. elmanın yüzeyinde yürüyen bir karınca düşünün. bu karınca için o elmanın yüzeyi evrenin bütünüdür. eğer ki bu söz konusu elmanın içinden bir de solucan geçmişse, karınca dostumuzun elmanın bir noktasından öteki noktasına gitmek için artık iki alternatifi olur. birincisi yüzeyde dolanmak. ikincisi ise solucanın açmış olduğu deliğin içinden geçerek gitmek. solucan deliği alternatifi elbette ki daha kısa; hatta karıncanın elma evrenindeki en kısa yol bu. lakin şöyle de bir durum var ki, solucan deliğinin içinden geçtiği elmanın iç kısmı karıncanın evreninin bir parçası değil. çünkü karıncanın evreni bu elmanın iki boyutlu olan yüzeyi. elmanın üç boyutlu bütünsel yapısı değil. elmanın iç kısmı da dolayısıyla bir üç boyutlu ya da hiperuzay oluyor bu durumda. elmanın iç yüzeyi karınca evreninin bir parçası değil, evet. peki ya deliğin başlangıç ve bitiş noktalarının yüzeyle kesiștiği noktalar? çünkü deliğin iç çeperleri de tıpkı yüzey gibi iki boyutlu; bu iç çeperlerin ve giriş çıkışların elma yüzeyiyle kesiștiği noktaların da karınca evrenine dahil olması gerekmez mi? gerekmeli gibi duruyor, ama değil. bu kısımlar karınca evreninin bir parçası değildir; karıncanın kendi evreninde a noktasından b noktasına ulaşma amacına hizmet eden bir kısa yoldur. iki yakayı bağlayan bir köprü gibi.
"solucan deliği"nin isim babası john wheeler. çıkış noktası ise elmalardaki solucanlar. ama şimdilik solucanları bir kenara bırakıp, bir de karıncalara geçelim. elmanın yüzeyinde yürüyen bir karınca düşünün. bu karınca için o elmanın yüzeyi evrenin bütünüdür. eğer ki bu söz konusu elmanın içinden bir de solucan geçmişse, karınca dostumuzun elmanın bir noktasından öteki noktasına gitmek için artık iki alternatifi olur. birincisi yüzeyde dolanmak. ikincisi ise solucanın açmış olduğu deliğin içinden geçerek gitmek. solucan deliği alternatifi elbette ki daha kısa; hatta karıncanın elma evrenindeki en kısa yol bu. lakin şöyle de bir durum var ki, solucan deliğinin içinden geçtiği elmanın iç kısmı karıncanın evreninin bir parçası değil. çünkü karıncanın evreni bu elmanın iki boyutlu olan yüzeyi. elmanın üç boyutlu bütünsel yapısı değil. elmanın iç kısmı da dolayısıyla bir üç boyutlu ya da hiperuzay oluyor bu durumda. elmanın iç yüzeyi karınca evreninin bir parçası değil, evet. peki ya deliğin başlangıç ve bitiş noktalarının yüzeyle kesiștiği noktalar? çünkü deliğin iç çeperleri de tıpkı yüzey gibi iki boyutlu; bu iç çeperlerin ve giriş çıkışların elma yüzeyiyle kesiștiği noktaların da karınca evrenine dahil olması gerekmez mi? gerekmeli gibi duruyor, ama değil. bu kısımlar karınca evreninin bir parçası değildir; karıncanın kendi evreninde a noktasından b noktasına ulaşma amacına hizmet eden bir kısa yoldur. iki yakayı bağlayan bir köprü gibi.
devamını gör...
haydut
insanların yoluna çıkarak silah zoruyla can ve/veya mallarını alan kişi.
devamını gör...
doğru uyku şekli
kişiden kişiye hatta yaşa bağlı olarak değişecek şekil. bu nedenle kendiniz bulmalısınız.
eskiden yüz üstü, burnumu yastığa gömerek uyumak en rahatıydı benim için. şimdi onu yapınca nefes alamıyorum. yine, tek bacağımı iyice yukarı çekerek yüz üstü uyumayı da çok severdim ama şimdi öyle uyuyunca, bazı günler dizimi oynatamıyorum ağrıdan.
ne yapıp edip yöntemi kendiniz bulacaksınız arkadaşlar, yapacak bir şey yok.
eskiden yüz üstü, burnumu yastığa gömerek uyumak en rahatıydı benim için. şimdi onu yapınca nefes alamıyorum. yine, tek bacağımı iyice yukarı çekerek yüz üstü uyumayı da çok severdim ama şimdi öyle uyuyunca, bazı günler dizimi oynatamıyorum ağrıdan.
ne yapıp edip yöntemi kendiniz bulacaksınız arkadaşlar, yapacak bir şey yok.
devamını gör...
tuhaf takıntılar
genellikle yürürken çizgilere basmamaya çalışırım.
devamını gör...
hamile kediye tekme atmak
gereksiz ve saçma bir başlık. bunu okudum ve üzüldüm eline ne geçti?
devamını gör...