gecenin bi vakti sözlüğün karanlık sularında gezerken bir yandan da büyük bir kapta bol nar ekşili ve ekstra limon sıktığım salatamı kaşıklarken sol köşeden gelen "limonluekşilisalata sizi takip etmeye başladı" bildirimiyle sarsılmama neden olan yazar.


yönetimin mesajları okumasından ziyade üyelerin birbirini gözetlediği fikri çık aklımdan *
devamını gör...


"yardımlaşma zorbalığı. içimizden bazıları, ötekilere emretmek ve kendilerini dayatmak yerine, tersine, her fırsatta başkaları için kendilerini paralıyorlardı. tersi bir durummuş gibi gözüküyor, değil mi? oysa tıpatıp aynı şey. bu da yeni bir zorbalık ve aynı şekilde, anarşist ilkelere ters."

"vay canına! nasıl ters?"

"şöyle ki dostum, birine yardım etmek onun yeteneksiz olduğunu kabul etmek olur ya da eğer yeteneksiz değilse, yeteneksizleştirmek ya da öyle olduğunu varsaymak olur. ilk durumda bu bir zorbalıktır, ikinci durumda ise küçümseme. ya başkalarının özgürlüğü kısıtlanır ya da -belki bilinçsizce- ötekinin hor görülecek biri olduğu, özgür olmaya layık olmadığı ya da özgür olamayacağı ilkesinden yola çıkılır."
devamını gör...

makyajsız daha güzelsin.

sanırım bir kadının alabileceği en güzel iltifatlardan biri bu olabilir.
devamını gör...

acun ılıcalı

emrah

demet akalın

ali şan

ve tabiiki nihat doğan (bkz: kambersiz düğün olmaz)
devamını gör...

iki kişi arasındaki ilişkiye burnunuzu sokabilme yetkisini kimden alıyorsunuz?
devamını gör...

beyaz yakalı jargonuna "hibrit misin?" gibi yeni fantastik soru kalıpları katması muhtemeldir.

- selami hibrit misin?
- yok ofisim ben.
- hadi ya. ben full uzaktanım.
- hayırlısı.
devamını gör...

çocukluğum radyo tiyatrosu dinleyerek geçti.
(gülmeyin, ben çocukken televizyon çoktan icat edilmişti)
çok güzel müzikleri ve seslendirmeleri olurdu radyo tiyatrolarının.şimdi storytel gibi uygulamalar bunu karşılayabilir belki, burada da sevdiklerim oldu.
keyiflidir,hayal dünyanızın kapılarını aralar.hele seri( arkası yarın) dinliyorsanız, bir sonraki bölümü dinlemek için hazır beklersiniz.
devamını gör...

bir takım özel düzenek ve ritüel ile ruh davet etme olayıdır.

ben açıkçası ruh denilen şeyin bedenden bağımsız olarak serbestçe gezebilen bir varlık olduğuna inanmıyorum. donanım ve yazılım ilişkisine benzer bir şekilde vücudu işler hale getirebilecek işletim sistemi şeklinde olduğunu kabul ederim. ölüm halinde ise ruhun tekrar dirilinceye kadar uyku halinde işlevsiz kalacağını düşünürüm.

ancak geçmişte fincanla yapılan bir ruh çağırma ortamında bulunmuştum. bilirsiniz harf ve rakamlar yazılan kağıtların daire biçiminde dizilerek ortasına koyulan fincanın hareketleri ile yapılan türden. dört kişiydik ve fincanı kimsenin hareket ettirmediğine eminim. sorular sormuştuk. cevaplar almıştık. tabi gelecekle alakalı cevapların hiçbiri de tutmadı.

bu türden işlerin genellikle safsata olduğunu düşünsem de tecrübe ettiğim bu olayı asla açıklayamayacağım.
devamını gör...

gel bi'dakka gel, valla bişi yapmıcam?

otur bakiym, 2 dakka bi beni dinle yemeğini yaparken.

ben sana yetişemiyorum kadın, o beyninin kıvrımları o kadar güzel, o kadar ürkünç, o kadar değişik ki, çoğu zaman anlayamıyorum da aslında?
soruyorum sana anlamayınca, beni öyle güzel bir şekilde atlatıp kendini yine kenara atıp beni çıkarıyorsun ya ortaya, bazen çok sonra anlayabiliyorum bunu. nasıl yapıyorsun bilmiyorum, ama böyle işte?

kalbini biraz daha yakından tanıyorum sayılır, benimkini andırıyor, aynı yerlerde aynı kıvrımlar, bükümler, yanıklar, yıllar ve yollar..

burada seviyorum, yaşıma başıma bakmadan seviyorum diye laf ediyorlar ya bana, inan derdim değil, sevmek dünyanın en güzel şeyi ve en yüce yaradan benim için.

gitgellerimiz ( gelgit sevmiyorum, böyle daha güzel) arasında, o kavgalar, o cilveler, o mıç mıç'lar arasında fark ettim ki beni yeniden insan yapıyor seni sevmek ve senin tarafından sevilmek, bunu ömür boyu söylerim, hiç utanmadan!

seniseviyorum, biz gibi!

/ hadi inşallah? /

edit : yalanmış maaşallah!
devamını gör...

bulantı - jean-paul sartre
kitabı hiç beğenmemiştim, okuduğum yayından dolayımı bilmiyorum ama çok sıkıcı gelmişti bana..152 gün sürmüştü bitirmem..
devamını gör...

eğer diş çürümüş ya da darbe vb gibi bir durumda zarar görmüşse eğer vücut ölmüş sinirleri yabancı bir cisim olarak görür. bundan dolayıda intihap/irin oluşturur. işte bu durum ya da durumlar olmasın diye o ölmüş olan siniri alıp bir dolgu malzemesi ile doldurmamız gerekir. buna kanal tedavisi denir arkadaşlar. güzel bir anestezi ile hiç bir ağrı hissetmezseniz. duruma göre uzun ya da kısa sürebilir. korkulacak bir işlem olmamakla birlikte geceleri sizi uyutmayan ağrılardan, sızlanmalardan kurtulmanız için harika bir yöntemdir. diş hekimiyim soruları alabilirim. (mesleğimide ifşa ediyorum)
devamını gör...

durdulamaz bir gücün bir nesne olduğunu varsayarsak sonucunda ortaya muhtemelen kuantum çorbasının malzemeleri çıkardı.*

edit: geri sekme durumunu açıklamaya çalışayım. geri sekerse hareket ettirilemeyen şey kazanmış olur çünkü diğer nesne aniden ters yönde ilerleyemez. önce hız kaybeder, durur ve en son ters yönde hız kazanır. yani durmuş olur bir anlığına.
devamını gör...

"uzaklık merdiveni" adlı kozmolojik bir sistem kullanılarak yapılan ölçüm.

uzaklıkların doğru değerlerine mümkün olduğunca yakın ölçülmesi, evrenle ilgili diğer bilgilerin de mümkün olduğunca doğru hesaplanması anlamına gelir. örneğin evrenin yaşı gibi değerler, uzaklıklarla ilgili ölçümlere doğrudan bağlıdır.

uzaklık ölçümlerinde bazı birimlerimiz var. örneğin güneş sistemi içerisindeki herhangi bir uzaklığı astronomi birimi ile ifade edebiliriz. 1 astronomi birimi yaklaşık olarak 150 milyon kilometreye karşılık gelir ve dünya - güneş arasındaki ortalama uzaklık ile belirlenmiştir. uzun uzun "şu kadar milyar bu kadar milyon o kadar yüz bin kilometre" demek yerine mesela 5 astronomi birimi deriz kısaca.

güneş sistemi dışında kalan ve görece yakın olan yıldızların uzaklıklarını paralaks yöntemiyle hesaplarız. hesaplama detaylarına tabii ki girmeyeceğim ama paralaksı 1 olan cismin uzaklığı 1 parsek kabul edilir. yani parsek, bize biraz daha yakın olan cisimler için bir uzaklık ölçüsüdür.

çok daha uzak cisimlerin mesafesini ise ışık yılı kavramıyla ifade ederiz. ışık yılı, ismi insana zaman ölçüsü gibi gelse de, bir uzaklık ölçüsüdür. ışığın 1 yılda aldığı yolu ifade eder ve yaklaşık 9 trilyon kilometredir. bu nedenle çok uzak cisimler için uygun bir birimdir. lafı "324 trilyon kilometre" diye uzatmadan "36 ışık yılı" deriz kısaca.

bunların kendi aralarında dönüşümleri de var tabii her birimde olduğu gibi. örneğin 1 parsek, yaklaşık 3,26 ışık yılına eşittir.

yıldızların uzaklıkları, mutlak parlaklık ve görünür parlaklık gibi değerleri ile parlaklıklarının artıp azalma dönemi üzerinden hesaplanabilir. bir yıldızın uzaklığını ölçmek, onun içerisinde bulunduğu galaksinin uzaklığını da kabaca ölçmek anlamına gelir. bu da bizi hangi galaksinin ne kadar uzaklıkta ve kaç yaşında olduğu gibi bilgilere götürür ki bu da evrenin yaşı için önemli bir parametredir.
devamını gör...

#44151 tanıma cevap olarak evet ben denedim.
devamını gör...

ayrımın ana noktası sebep fiziksel, neden metafizikseldir. (bkz: kategoriler)
sebep bir sürecin başındadır. neden ise o sürecin başındaki gerekçedir. bırakılan cismin düşmesinin nedeni yerçekimi, sebebi ise bırakılmasıdır. neden olarak ''yer çekimi'' metafiziktir beyler bayanlar. yanlış yazmışız uyaran da olmadı.
devamını gör...

altın denge
altın orta her şeyin ortasını bulmak. ortasını düşünmek.
aristoteles'e göre,
mutluluk, us* ile uyum içindeki ruhun aktivitesidir. ruhun etkisiyle insan bir o yana bir bu yana savrulup duracak ama insan dengede kalmak isteyecektir. bunun için aristo adil ölçü kuramını ortaya atmış. örneğin: iletişim için denge, sevecenlik ve canlılıktır. iletişiminiz zayıf ise soğuk ve kaba olarak görülürsünüz.(eksiklik)
sevecenliğiniz aşırılığa kaçtığında ise tavırlarınız şaklabanlık olarak algılanır. (dengesizlik)

erdem bir bilim ise dengede kalmak en akıllıca tercihtir.

yani,
her şeyin fazlası zarar efendim.
devamını gör...

klasik okur ve alıntılarla yaşıyorum
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

düşsel gerçekçilik akımının kurucu üstadıdır. hem o kadar gerçekçidir, hem o kadar fantazi ürünüdür.
devamını gör...

ispanyol şair, yazar. çok sevdiğim bir şiirini paylaşıyorum.

anlar
eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
çok az şeyi
ciddiyetle yapardım.
temizlik sorun bile olmazdı asla.
daha çok riske girerdim.
seyahat ederdim daha fazla.
daha çok güneş doğuşu izler,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
görmediğim bir çok yere giderdim.
dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten.
anlar, sadece anlar. siz de anı yaşayın.
hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
gitmeyen insanlardandım ben.
yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
ölüyorum...

sosyal kargaşalardan uzak kaldığım (bir daha asla kullanmayacağım) son bir aydır her sabah güne bu şiirle başlama kararı aldığım günden beri hayat daha güzel...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim