çaya şeker atmadan içen kişi
alıştıktan sonra hiç şekerli içilemeyen durum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
karanlık kalabalıklarda kaybolmaktan korkan ben,
beyaz yalnızlığımın uçsuz bucaksız özgürlüğünde her geçen gün biraz daha kayboluyorum ve sanırım...
artık yolumu bulmayı da istemiyorum.
beyaz yalnızlığımın uçsuz bucaksız özgürlüğünde her geçen gün biraz daha kayboluyorum ve sanırım...
artık yolumu bulmayı da istemiyorum.
devamını gör...
yunus günçe
13 nisan 1976 almanya doğumlu sinema ve dizi oyuncusu. aynı zamanda dj ve komedyen.number one tv'da başlamış olduğu dj'lik kariyerine radio hot'ta devam etmiştir. trt 1 de uçurtma adlı çocuk programı sunuculuğu yapmıştır. hot tv'de başladığı dejavu adlı tv programı, best tv'de devam etmiştir. trt 1'de yayınlanan koçum benim adlı okul dizisinde gökhan karakterini canlandırmıştır.
aynı zamanda kendi hazırlayıp sahnelediği "kafamda böcekler var" isimli stand-up gösterisini bir çok şehirde sahnelemiştir.
aynı zamanda kendi hazırlayıp sahnelediği "kafamda böcekler var" isimli stand-up gösterisini bir çok şehirde sahnelemiştir.
devamını gör...
ivan ilyiç'in ölümü
ölüm döşeğinde olan bir adamın, fiziksel acılarından ziyade hayatını boşa geçirdiğini düşünmesi sonucu çektiği ruhsal acılarının, sevdiği insanların sağlıklı hallerini içten içe kıskanmasının ve ölüm korkusu nedeniyle yaşadığı ızdırabın anlatıldığı tolstoy romanıdır.
devamını gör...
yolda yürürken durduk yere gülen insan
hep merak ederim ulan ne geldi ki acaba aklına diye? bir de niye bilmem ama bunları görünce bende gülmeye başlıyorum. o yüzden yolda giderken tutmayın kendinizi gülün belki denk gelir de karşılaşırsak durduk yere beni de güldürmüş olursunuz. sevaptır.
devamını gör...
çaya şeker atmadan içen kişi
hayatın tadını biliyordur net...
devamını gör...
5 yıl sonraki kendine not
sevgili kendim,
şimdi sen bunları okuyabiliyorsan eğer yaşam savaşından galip çıkıp ta bugünlere gelebilmişsin. bunun için tebrik ederim demek ki 5 yıl daha yaşayabilmişsin. senin değişmeyecek huylarını bildiğim için şu anda da bir mücadelenin içinde olduğunu çok net söyleyebilirim. çok yoruldun bunun da farkındayım. herşeyi idare etmek ne kadar zor değil mi? tek temennim bu yazıyı okurken hedeflerinden şaşmadan, dimdik durarak, inandığın şeyi başarmış olman. başarı odaklı olduğunu bildiğim için ne şartta olursa olsun onu başarmışsındır tahmin edebiliyorum. ama yapamadıysan da sorun yok daha önce de çok denedin sadece uygun zamana az kalmıştır sabret. kendini geliştirmeyi de bırakma sakın 5 yıl geçti kafam almıyor bahanesini sakın alma üstüne. çokça güldün, çokça eğlendin, çok yer gezdin, çok dertlendin, çok sıkıntılandın, istediğin bazı şeyleri aldın, hayal olarak şimdi kurduğun şeyleri başarmana da ya az kaldı ya da onları da başardın eminim. zaman çok kısa değil mi bak bunları yazalı 5 yıl olmuş. hiçbir karşılaşma tesadüf değildir, sen tesadüfe inanmayan bir insansın. karşılaşıp hayatına aldığın her insan ya cezadır, ya imtihandır ya da bir lütuf. ne olursa olsun her şartta yanında kalanları sakın üzme. sonuçta herkesi yarına götüremiyorsun demek ki bazıları dünde kalmalıymış. dünde kalanlara üzülme. gerçek güzelliği, gerçek değeri, gerçek sevgiyi tanımamış, görmemiş, tatmamış insanların yargıları ne kulağında ne de kalbinde yer etsin. ayrıca hiçbirşeyi başaramadıysan da kendini suçlama sen elinden geleni yaptın. zaman zaman kalbin sıkıştı belki ruhun yorgun düştü. korkma! sen yeniden ışık saçana kadar karanlığında sabırla oturup bekleyebilirim.
ve son olarak, her ne halde ne şekilde olursan ol olduğun halinle muhteşemsin. bunu sana her unutturmaya çalıştıklarında bıkmadan hatırlatmaya devam edeceğim.
sevgiler,
kendin*
şimdi sen bunları okuyabiliyorsan eğer yaşam savaşından galip çıkıp ta bugünlere gelebilmişsin. bunun için tebrik ederim demek ki 5 yıl daha yaşayabilmişsin. senin değişmeyecek huylarını bildiğim için şu anda da bir mücadelenin içinde olduğunu çok net söyleyebilirim. çok yoruldun bunun da farkındayım. herşeyi idare etmek ne kadar zor değil mi? tek temennim bu yazıyı okurken hedeflerinden şaşmadan, dimdik durarak, inandığın şeyi başarmış olman. başarı odaklı olduğunu bildiğim için ne şartta olursa olsun onu başarmışsındır tahmin edebiliyorum. ama yapamadıysan da sorun yok daha önce de çok denedin sadece uygun zamana az kalmıştır sabret. kendini geliştirmeyi de bırakma sakın 5 yıl geçti kafam almıyor bahanesini sakın alma üstüne. çokça güldün, çokça eğlendin, çok yer gezdin, çok dertlendin, çok sıkıntılandın, istediğin bazı şeyleri aldın, hayal olarak şimdi kurduğun şeyleri başarmana da ya az kaldı ya da onları da başardın eminim. zaman çok kısa değil mi bak bunları yazalı 5 yıl olmuş. hiçbir karşılaşma tesadüf değildir, sen tesadüfe inanmayan bir insansın. karşılaşıp hayatına aldığın her insan ya cezadır, ya imtihandır ya da bir lütuf. ne olursa olsun her şartta yanında kalanları sakın üzme. sonuçta herkesi yarına götüremiyorsun demek ki bazıları dünde kalmalıymış. dünde kalanlara üzülme. gerçek güzelliği, gerçek değeri, gerçek sevgiyi tanımamış, görmemiş, tatmamış insanların yargıları ne kulağında ne de kalbinde yer etsin. ayrıca hiçbirşeyi başaramadıysan da kendini suçlama sen elinden geleni yaptın. zaman zaman kalbin sıkıştı belki ruhun yorgun düştü. korkma! sen yeniden ışık saçana kadar karanlığında sabırla oturup bekleyebilirim.
ve son olarak, her ne halde ne şekilde olursan ol olduğun halinle muhteşemsin. bunu sana her unutturmaya çalıştıklarında bıkmadan hatırlatmaya devam edeceğim.
sevgiler,
kendin*
devamını gör...
19 mayıs atatürk'ü anma gençlik ve spor bayramı
ilk, tek ve son liderimiz mustafa kemal atatürk'ü saygıyla anıyorum.
devamını gör...
ülke bölünsün istiyorum
ülke bölünsün istiyorum,
yandaş, yalaka, ve yavşaklar bir tarafa...onurlu, şerefli, emekçi ve vatansever insanlar bir tarafa..
diye çok güzel bir tanımdır.
edit: sevgili yazarlarımızın uyarısı üzerine söylemin sevgili can yücel'e ait olmadığını öğrendim. uyarıda bulunan yazar arkadaşlarıma teşekkür ederim. hata affola..
yandaş, yalaka, ve yavşaklar bir tarafa...onurlu, şerefli, emekçi ve vatansever insanlar bir tarafa..
diye çok güzel bir tanımdır.
edit: sevgili yazarlarımızın uyarısı üzerine söylemin sevgili can yücel'e ait olmadığını öğrendim. uyarıda bulunan yazar arkadaşlarıma teşekkür ederim. hata affola..
devamını gör...
normal sözlük'teki 16. format maddesi kaldırılsın kampanyası
16-) bir yazar bir başlığa (özel bir durum yok ise) en fazla 1 tanım girebilir.
ya benim canım modlarım. aşklarım bir tanelerim. ben başlığı uplamak istiyorum ve ara sıra bir başlığa 1'den bir sürü daha fazla entry girmek durumunda kalabiliyoruz. lütfen kaldırılsın bu madde.
bu bir ifade özgürlüğüdür.
anayasanın 26. maddesinin 1. fıkrasına göre “herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.
devamını gör...
tüm yazarların profilinde kurucu yazması
dün ekşi sözlük 23 nisan nedeniyle herkesin profiline çocuktu ifadesini koydu. sanırım kafa sözlük ben buna kafa atarım diyerek 23 nisanda çocuklara yönetimi devretmeye karar verdi. 23 nisan bayramınız kutlu olsun çocuklar. bugün sözlükte kurucu olarak yazacaksınız.
devamını gör...
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
telefon rehberinden arayacak insan seçemediğin an
devamını gör...
abilere ya da ablalara gitmek
ortaokulda dershaneye giderken birkaç çocuk abilerle namaza gittik falan diyordu hocalara. ben de anlam veremiyordum. fetöcü dershanesiymiş meğer.
devamını gör...
ailenin en küçük çocuğu
şımarık olma ihtimali çok yüksek olan çocuktur. cefasını büyükleri, sefasını o çeker.
devamını gör...
babaya mektup
üzerimizde bir gölge ile büyürüz biz erkekler. yaş aldıkça yaşlanmamak kadınlara özgü bir kapristir elbette ama yaş alsak da yaşlanamamak sadece erkeklerin harcıdır. ne kadar büyürsek büyüyelim bir demokles kılıcı sallanır tepemizde. ne zaman tepemize ineceğini bilemeden, şeytan azapta yaşarız. yaptıklarımız, hep bizden önce, bize çok benzeyen bir adamın hayatının sağlamasıdır çoğu zaman, ya da o adamın yaşadığı hayatın eksiklerini gidermek için piyasaya sürülmüş deneme sürümü gibiyiz sanki. biz büyümeye başlamadan önce babamızın sadece ayaklarını görebilecek kadar aşağılarda kalırız, büyüdükçe belki dizlerine kadar ulaşabiliriz, her halükarda onu ulaşmak için yukarı bakmak zorundayızdır ama biz onun karşısında başımız öne eğeriz. bu yüzdendir ki bir baba ile oğulun göz teması kurması enikonu imkansızdır. siz hep onun önceden yaşamış olduklarını yaşadığınız için, sürekli uyarılırsınız. “biz de zamanında neler yapmadık”lı cümleler kakılır başımıza. “biz sizin yaşınızdayken”li öğüt ve mesaj içerikli cümleler çarpar, sakarlığa meyyal zihnimize.
bir türlü derdini anlatamazsın. çünkü ona karşı sarf edebileceğin cümleler yoktur. savunmaya geçemezsin, kendini anlatamazsın, farklı bir adam olduğunu veya olmaya çalıştığını ifade edemezsin. o dediğim dedik adam, ne kadar büyürsen büyü, hep büyüyünce anlayacağımız cümlelerle savunurlar kendilerin, eğer savunma ihtiyacı duyarlarsa. duymazlarsa eğer sadece üstten bakan bir gülümseme belirir dudaklarının kenarında, bizim bir ucundan tutunup uçurumdan düşmemek için dua ettiğimiz bir gülümseme.
sonra kendi kişiliğin oluşmaya başladığında onun gibi bacak bacak üstüne attığını görürsün, sigarayı onun gibi içersin, onun gibi yürürsün, onun gibi tutarsın çay bardağını ve bu yaptıklarını farkında olmadan yaparsın. fark ettiğinde içinden sarkan buzullar yerle bir olup bulundukları yerden düşüp ve düştüğü yer yine senin içindir.
dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarı olan franz kafka, bu dertten en çok mustarip olan yazarlardan biridir. elbette başka isimler de vardır, dumas’yı sayabiliriz mesela. ama hiçbiri kafka kadar bu etkinin altında ezilmemiştir. kafka babasının karşısında o kadar küçülmüştür ki hayatı boyunca, kendinin onu karşısında “hamamböceği” olarak gördüğü bile olmuştur. kendi fiziksel yetersizlikleri karşısında, babasının olymposvari fiziği daha da fazla ezilmesine neden olmuştur. kafka babasına karşı içinde büyük bir korku beslemektedir. hatta bu korku o dereceye varmıştır ki, yazı yazarken bile ondan korkmayı sürdürmüştür:
“şimdi sana yazıyla yanıt vermeye kalkıyorsam, bu yanıtta da yine pek çok boşluk kalacak, çünkü söz konusu nedeni kaleme alırken, senden duyduğum korku ve bunun yol açacağı sonuçlar sana karşı özgür davranmaktan beni alıkoyacak, konunun büyüklüğü belleğimle zeka gücümü enikonu aşacaktır. “
kafka için babası önünde duran büyük bir duvarlar dizisidir. en önde duran duvarı aşsan da arkasında daha büyük bir duvar belirir ve bu döngüsel bir intihara dönüşene kadar sürer. baba imajından asla kurtulamaz kafka, her an aklındadır, her an önündedir, her an onun için bir engeldir.
“bazen dünya haritasının önüme serilmiş olduğunu ve senin boylu boyunca üzerine uzandığını hayal ediyorum.”
kafka, babasına yazdığı bu büyük ve uzun mektupta bile yeterince açık olmayı başaramamıştır, hep aralık bir kapının ardından seslenir gibi ulaşmaya çalışmıştır babasına. yazı sürecinde babasının etkisinin büyük olduğunu düşünürsek belki bu babaya teşekkür borçluyuzdur.
bir türlü derdini anlatamazsın. çünkü ona karşı sarf edebileceğin cümleler yoktur. savunmaya geçemezsin, kendini anlatamazsın, farklı bir adam olduğunu veya olmaya çalıştığını ifade edemezsin. o dediğim dedik adam, ne kadar büyürsen büyü, hep büyüyünce anlayacağımız cümlelerle savunurlar kendilerin, eğer savunma ihtiyacı duyarlarsa. duymazlarsa eğer sadece üstten bakan bir gülümseme belirir dudaklarının kenarında, bizim bir ucundan tutunup uçurumdan düşmemek için dua ettiğimiz bir gülümseme.
sonra kendi kişiliğin oluşmaya başladığında onun gibi bacak bacak üstüne attığını görürsün, sigarayı onun gibi içersin, onun gibi yürürsün, onun gibi tutarsın çay bardağını ve bu yaptıklarını farkında olmadan yaparsın. fark ettiğinde içinden sarkan buzullar yerle bir olup bulundukları yerden düşüp ve düştüğü yer yine senin içindir.
dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yazarı olan franz kafka, bu dertten en çok mustarip olan yazarlardan biridir. elbette başka isimler de vardır, dumas’yı sayabiliriz mesela. ama hiçbiri kafka kadar bu etkinin altında ezilmemiştir. kafka babasının karşısında o kadar küçülmüştür ki hayatı boyunca, kendinin onu karşısında “hamamböceği” olarak gördüğü bile olmuştur. kendi fiziksel yetersizlikleri karşısında, babasının olymposvari fiziği daha da fazla ezilmesine neden olmuştur. kafka babasına karşı içinde büyük bir korku beslemektedir. hatta bu korku o dereceye varmıştır ki, yazı yazarken bile ondan korkmayı sürdürmüştür:
“şimdi sana yazıyla yanıt vermeye kalkıyorsam, bu yanıtta da yine pek çok boşluk kalacak, çünkü söz konusu nedeni kaleme alırken, senden duyduğum korku ve bunun yol açacağı sonuçlar sana karşı özgür davranmaktan beni alıkoyacak, konunun büyüklüğü belleğimle zeka gücümü enikonu aşacaktır. “
kafka için babası önünde duran büyük bir duvarlar dizisidir. en önde duran duvarı aşsan da arkasında daha büyük bir duvar belirir ve bu döngüsel bir intihara dönüşene kadar sürer. baba imajından asla kurtulamaz kafka, her an aklındadır, her an önündedir, her an onun için bir engeldir.
“bazen dünya haritasının önüme serilmiş olduğunu ve senin boylu boyunca üzerine uzandığını hayal ediyorum.”
kafka, babasına yazdığı bu büyük ve uzun mektupta bile yeterince açık olmayı başaramamıştır, hep aralık bir kapının ardından seslenir gibi ulaşmaya çalışmıştır babasına. yazı sürecinde babasının etkisinin büyük olduğunu düşünürsek belki bu babaya teşekkür borçluyuzdur.
devamını gör...
iş bulamayan kişilerin polis olması
sırf bu sorun yüzünden bekçilik mesleğini çıkarmadılarsa ben de bir şey bilmiyorum.
-yahu her yer polis doldu taştı göze batmaya başladı!
-ee bundan sonrakileri bekçi yapalım gece gezsinler göze de batmazlar.
-süper fikir başganım.
-yahu her yer polis doldu taştı göze batmaya başladı!
-ee bundan sonrakileri bekçi yapalım gece gezsinler göze de batmazlar.
-süper fikir başganım.
devamını gör...
karma puanı sistemi
az önce 500'ü geçtiğimi fark ettiğim puanın sistemidir.
hemen ne alsam diye mağazaya baktım.
elbette fenerbahçe'yi seçtim. herkesten ve her şeyden önce o vardı. hâlâ o var.
hemen ne alsam diye mağazaya baktım.
elbette fenerbahçe'yi seçtim. herkesten ve her şeyden önce o vardı. hâlâ o var.
devamını gör...
sigmund freud
insanlar sizi eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğini söylerler.*
devamını gör...