17 haziran 2021 hdp izmir il binasına yapılan saldırı
not: onursuz bir korkak tarafından gerçekleştirilmiş terörist saldırı.
mahsun bir kadını öldürmüş.
saldırıyı gerçekleştiren teröristin fotoğrafları çıktı.
her zamanki gibi hilal bıyıklı ve her zamanki gibi devlet ile içli dışlı!
suriye’ye gitmiş ve islamcı terörist gruplarla ilişlili.
olay yerine gelen polis...
sizce polis gözetiminde olmayan bir tane bile hdp binası var mıdır?
gece gündüz polis gözetiminde olan bir yere silahlı saldırı oluyorsa o işin içinde orayı gözetleyenler de vardır.
süslü süleyman artık çıkıp "ohhh ohhhh hdp binalarına saldırı oluyor ohhhh... üstelik de adam öldürüyorlar ohhhh" diye bir açık bekliyorum.
"kürtleri de sevmemek nasıl olsa ırkçılık değil"
her gün yapılan ve birilerini mutlu eden saldırılardan biridir.
*********
"hdp'nin kapatılmasının elzem olduğunu gösteren durum. ortalığı karıştırmayın hdp'yi kapatın."
bila kayd u sart
*********
böyle insanlar ile yaşamak zor gerçekten.
mahsun bir kadını öldürmüş.
saldırıyı gerçekleştiren teröristin fotoğrafları çıktı.
her zamanki gibi hilal bıyıklı ve her zamanki gibi devlet ile içli dışlı!
suriye’ye gitmiş ve islamcı terörist gruplarla ilişlili.
olay yerine gelen polis...
sizce polis gözetiminde olmayan bir tane bile hdp binası var mıdır?
gece gündüz polis gözetiminde olan bir yere silahlı saldırı oluyorsa o işin içinde orayı gözetleyenler de vardır.
süslü süleyman artık çıkıp "ohhh ohhhh hdp binalarına saldırı oluyor ohhhh... üstelik de adam öldürüyorlar ohhhh" diye bir açık bekliyorum.
"kürtleri de sevmemek nasıl olsa ırkçılık değil"
her gün yapılan ve birilerini mutlu eden saldırılardan biridir.
*********
"hdp'nin kapatılmasının elzem olduğunu gösteren durum. ortalığı karıştırmayın hdp'yi kapatın."
bila kayd u sart
*********
böyle insanlar ile yaşamak zor gerçekten.
devamını gör...
roland faunte
1997 doğumlu, 2018'de kendi başına kaydettiği sewing kit albümündeki parçalarla karşımıza çıkan amerikan müzisyen. faunte gerçek soyadı değil, uydurmuş onu. geçmişte bipolar bozukluk/depresyon tanıları konulmuş kendisine ve müziğini de yaşadığı bu süreçlerden etkilenerek yapmış. radiohead'in en sevdiği grup olduğunu söylüyor her seferinde. şu an için fazla öne çıkan biri değil, instagram'da dm'lere falan cevap veren ayarda bir tanınırlığı var.* ama bence müziği gayet güzel, tadında. hele kendi çabalarıyla kaydettiğini göz önüne alırsak. en sevdiğim şarkısı olan happy life'ı da buraya bırakıyorum.
devamını gör...
geceye az bilinen bir şarkı bırak
tabii biliniyordur illaki ama bizim yaş grubu pek bilmez diye düşünüyorum. şöyle buyrun:
devamını gör...
kadınlara tavsiyeler
lüzum yok canlarım etmeyiniz. kadınlar olarak nerede ne yapacağımızı biliriz.
devamını gör...
çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu tamam mı
sokak röportajı yapan bir abinin muhteşem açıklaması.
devamını gör...
aynı nehirde iki kez yıkanılmaz
herakleitos değişmeyen tek şey değişim yasasıdır demiş ve bu yasaya logos demiştir. her şey akıyor ve bir nehirde iki defa yıkanılamaz diyerek desteklemiştir.
devamını gör...
yapınca herkes sana bakıyormuş gibi hissettiren eylem
yanlış yöne doğru yürüdüğünü fark ettiğinde geri dönmeye çalışmak.
devamını gör...
sen şimdi kaça gidiyorsun sorusu
misafirlikte çocuğu darlayan komşu sorusu. teyze çocuğu bir sal yahu. okuyor işte bırak kızına mı alacan? napacan...
devamını gör...
agora meyhanesi radyo yayını
üzülerek söylüyoruz: teknik bir aksaklıktan dolayı bugünkü yayın ilerleyen bir tarihte gerçekleşecektir. bu hafta, geçen haftaki yayının tekrarıyla sizlerle beraber olacağız...
geçen haftaki yayınla alakalı bilgiye buralardan ulaşabilirsiniz: 20 şubat 2021 agora meyhanesi radyo yayını ve #467274
geçen haftaki yayınla alakalı bilgiye buralardan ulaşabilirsiniz: 20 şubat 2021 agora meyhanesi radyo yayını ve #467274
devamını gör...
ahmet cemil
mai bir gecede hayallere kapılıp siyah bir gecede acı gerçeklerle yüzleşen karakter.
devamını gör...
kız arkadaşına mini etek giydirip sokaklarda gezen tip
barbie bebek mi giydiriyorsunuz alüminyum yavaş!
devamını gör...
moda diye giyilen şeyler
garip görünen ve kimsenin kral çıplak diyememesinden ötürü göz kanatan aksesuarlar, kombinler ve parçalardır.
örneğin erkeklerde kısa paça. eskiden böyle pantolonu kısa olanlara, yazık, durumu yok derdik.
şükür, azalarak bitti ama erkeklerin bir giydikleri ucu allaha bakan, etli pide gibi uzun, parlak kösele ayakkabılar. sinbad reloaded gibi, o neydi öyle ya..
örneğin erkeklerde kısa paça. eskiden böyle pantolonu kısa olanlara, yazık, durumu yok derdik.
şükür, azalarak bitti ama erkeklerin bir giydikleri ucu allaha bakan, etli pide gibi uzun, parlak kösele ayakkabılar. sinbad reloaded gibi, o neydi öyle ya..
devamını gör...
profil ve kapak resmini boş bırakan yazarlar
anonimlik olgusu ruhlarına işlemiş olan yazarlardır..
devamını gör...
gafil ne bilir
jandarma tarafından fellik fellik aranmanıza ve kendi köyünüze kendi köylünüz tarafından 6 ay girme yasağıı almanıza sebep olan mehter marşı.*
şirin bir ege köyü benimki, eskiden bağ vardı tütün vardı, şimdi hiçbir b*k yok, gençler zaten kaçmış, yarı ölü bir köydü.
ta ki çeşme, alaçatı'da ev alamayan bu yüzden de arkadaşlarına instagram' da hava atamayan cihangir entelleri tarafından öğrenilinceye kadar.
5-10 sene önce sokaklarında mezarlığa doğru bakan ihtiyarlar ve 2-3 uyuz itten başka kimsenin olmadığı bu köy şimdilerde "italyan usta tarafından pizza yapım kursu, sanat atölyeleri, yetişkinlere gece masalları" düzenleyen tiplerle dolu.
benim dökükköy oldu mu sana entelköy?
benim memleket insanı da uyanık, içine it bağlasan durmaz eski evleri "aaaa, rumlardan kalma 150 yıllık sakız tipi ev" diye kakaladı bunlara, neşeleri yerinde.
bir bayram günü sabah çok erken vakitte köyde olmam lazım, bi aile işi. tabanı yanık it gibi koşturduğumdan dolayı aile büyükleri bana kakaladı işi ses etmedim, gece güvendik'te içtik, biraz uyudum yola çıktım.
köye tam gireceğim, bayram namazına kalkmayan entel dantel köy sakinlerine bi şaka yapayım dedim, hem de namaza gitmelerine vesile olurum, bedavadan sevap point yüklenir haneme, win win yani?
köyün tam girişinde durdum, arabadan daha pahalı ses sistemini açtım, başladım bunu bangır bangır çalarak köy içine yanında akşemsettin olan fatih gibi ağır ağır girmeye. kapılar, pencereler açılıyo paldır küldür, itler uluyo tam bi curcuna!
ben ne bileyim, yaptım işimi bastım gittim öbür taraftan ıldırı tarafına hatunun yanına, arkamdan jandarma aranmış, şikayetçi olunmuş, jandarma* peşime düşmüş bir sürü olay?
insanlara sevap yolunu açmak da kolay değil bu coğrafyada onu anladım.
şimdiki planım bir gece yarısı alaçatı'ya ortodoks ilahileri ile giriş yapmak, sonrasında xios' a kaçarım artık bu sefer çay/şeker /sigara ile ikna edemem jandarmayı.
şirin bir ege köyü benimki, eskiden bağ vardı tütün vardı, şimdi hiçbir b*k yok, gençler zaten kaçmış, yarı ölü bir köydü.
ta ki çeşme, alaçatı'da ev alamayan bu yüzden de arkadaşlarına instagram' da hava atamayan cihangir entelleri tarafından öğrenilinceye kadar.
5-10 sene önce sokaklarında mezarlığa doğru bakan ihtiyarlar ve 2-3 uyuz itten başka kimsenin olmadığı bu köy şimdilerde "italyan usta tarafından pizza yapım kursu, sanat atölyeleri, yetişkinlere gece masalları" düzenleyen tiplerle dolu.
benim dökükköy oldu mu sana entelköy?
benim memleket insanı da uyanık, içine it bağlasan durmaz eski evleri "aaaa, rumlardan kalma 150 yıllık sakız tipi ev" diye kakaladı bunlara, neşeleri yerinde.
bir bayram günü sabah çok erken vakitte köyde olmam lazım, bi aile işi. tabanı yanık it gibi koşturduğumdan dolayı aile büyükleri bana kakaladı işi ses etmedim, gece güvendik'te içtik, biraz uyudum yola çıktım.
köye tam gireceğim, bayram namazına kalkmayan entel dantel köy sakinlerine bi şaka yapayım dedim, hem de namaza gitmelerine vesile olurum, bedavadan sevap point yüklenir haneme, win win yani?
köyün tam girişinde durdum, arabadan daha pahalı ses sistemini açtım, başladım bunu bangır bangır çalarak köy içine yanında akşemsettin olan fatih gibi ağır ağır girmeye. kapılar, pencereler açılıyo paldır küldür, itler uluyo tam bi curcuna!
ben ne bileyim, yaptım işimi bastım gittim öbür taraftan ıldırı tarafına hatunun yanına, arkamdan jandarma aranmış, şikayetçi olunmuş, jandarma* peşime düşmüş bir sürü olay?
insanlara sevap yolunu açmak da kolay değil bu coğrafyada onu anladım.
şimdiki planım bir gece yarısı alaçatı'ya ortodoks ilahileri ile giriş yapmak, sonrasında xios' a kaçarım artık bu sefer çay/şeker /sigara ile ikna edemem jandarmayı.
devamını gör...
sevilen latince deyişler
omnes vulnerant ultima necat
(hepsi yaralar sonuncusu öldürür)
(hepsi yaralar sonuncusu öldürür)
devamını gör...
dark city
blade runner gibi sapına kadar bilim-kurgu özellikleri taşıyan, ancak sin city kadar karanlık, insanı düşünmeye iten, dönüp dolaşıp "insan" ve "ruh" kavramının üzerinden çıkarımlar yapan harika bir yapım... hayatınızın merkezinde, sizi yöneten neler var hiç düşündünüz mü? dark city bambaşka yaklaşıyor bu olaya..
rufus sewell. william hurt. jennifer connelly, 24 ve lost boys'dan tanıdığımız kiefer sutherland...
karşınızda alex proyas denilen deha'nın yönettiği, dark city.
dark city hakkında ne düşünüyorum...
en başta bu filme saygı duyuyorum.. zira film, amerikan film endüstrisinin hoşuna gidecek ve hayvanlar gibi para kazandıracak şekilde klişe de yapılabilirdi. işlenen konu bok edilmeye çok ama çok müsait bir çizgide..
kesinlikle kolaya kaçılmamış. binlerce kez aynılarını dinlediğimiz diyalog satırları yerine sadece seyirciyi düşünmeye iten diyaloglarla bezenmiş.
bu film, yaşadığımız ve "gerçeklik" olarak addettiğimiz şeyi irdelemek konusunda matrix gibi bir yapıma esin kaynağı olmuştur. hem de milyonlarca kurşun, binlerce dövüş hareketi katmadan, nokia - duracell reklamları yapmadan (ki yanlış anlaşılmasın, matrix bence hiç de kötü bir yapım değildir, sadece "olmamış" diyebileceğim noktalara da sahiptir)
çağrışımlar yapmama neden oldu dark city..
hepimiz arada sırada düşünürüz, neyiz biz, amacımız ne, nereye gidiyoruz? film içten içe sadece yaşadığım hayatı, bulunduğum, nefes aldığım, acılar çektiğim, sevindiğim, seviştiğim, yani bir şekilde kendisiyle etkileşimde bulunduğum hayatı değil, bunun amacını düşünmemi sağladı.
bizi insan yapan neydi?
farklı olmamızı sağlayan şey?
hani deli gibi aradıkları ruh var ya, keşfederlerse insanı neyin insan yaptığını bulabileceklerini düşündükleri,
onun gerçekten zihnimde, hatıralarımda, tecrübelerimde mi şekillendiğini, yoksa insan olarak dünyaya gelmenin bir getirisi mi olduğunu düşündüm..
hepimiz farkedemediğimiz şeylerden bir şekilde çekiniriz ya, hayatımızın bize söylenmeyen bir amacı olabilir miydi?
belki de dark city'de bulunan "yabancı" (bilerek uzaylı kelimesini kullanmıyorum, çünkü gerçekten tam anlamıyla "yabancı" portresi çizilmiş..) teması sadece yönetmenin elinde bir enstrumandı?
bilemiyorum, belki de amerikan sinemasının yöntemlerini sorgulamaya başladım bu aralar. ancak;
eğer bugün "dark city" deyince aklımıza "ghost in the shell", "blade runner" hatta "donnie darko" gibi isimler geliyorsa,
izlemeye değerdir bu film.
rufus sewell. william hurt. jennifer connelly, 24 ve lost boys'dan tanıdığımız kiefer sutherland...
karşınızda alex proyas denilen deha'nın yönettiği, dark city.
dark city hakkında ne düşünüyorum...
en başta bu filme saygı duyuyorum.. zira film, amerikan film endüstrisinin hoşuna gidecek ve hayvanlar gibi para kazandıracak şekilde klişe de yapılabilirdi. işlenen konu bok edilmeye çok ama çok müsait bir çizgide..
kesinlikle kolaya kaçılmamış. binlerce kez aynılarını dinlediğimiz diyalog satırları yerine sadece seyirciyi düşünmeye iten diyaloglarla bezenmiş.
bu film, yaşadığımız ve "gerçeklik" olarak addettiğimiz şeyi irdelemek konusunda matrix gibi bir yapıma esin kaynağı olmuştur. hem de milyonlarca kurşun, binlerce dövüş hareketi katmadan, nokia - duracell reklamları yapmadan (ki yanlış anlaşılmasın, matrix bence hiç de kötü bir yapım değildir, sadece "olmamış" diyebileceğim noktalara da sahiptir)
çağrışımlar yapmama neden oldu dark city..
hepimiz arada sırada düşünürüz, neyiz biz, amacımız ne, nereye gidiyoruz? film içten içe sadece yaşadığım hayatı, bulunduğum, nefes aldığım, acılar çektiğim, sevindiğim, seviştiğim, yani bir şekilde kendisiyle etkileşimde bulunduğum hayatı değil, bunun amacını düşünmemi sağladı.
bizi insan yapan neydi?
farklı olmamızı sağlayan şey?
hani deli gibi aradıkları ruh var ya, keşfederlerse insanı neyin insan yaptığını bulabileceklerini düşündükleri,
onun gerçekten zihnimde, hatıralarımda, tecrübelerimde mi şekillendiğini, yoksa insan olarak dünyaya gelmenin bir getirisi mi olduğunu düşündüm..
hepimiz farkedemediğimiz şeylerden bir şekilde çekiniriz ya, hayatımızın bize söylenmeyen bir amacı olabilir miydi?
belki de dark city'de bulunan "yabancı" (bilerek uzaylı kelimesini kullanmıyorum, çünkü gerçekten tam anlamıyla "yabancı" portresi çizilmiş..) teması sadece yönetmenin elinde bir enstrumandı?
bilemiyorum, belki de amerikan sinemasının yöntemlerini sorgulamaya başladım bu aralar. ancak;
eğer bugün "dark city" deyince aklımıza "ghost in the shell", "blade runner" hatta "donnie darko" gibi isimler geliyorsa,
izlemeye değerdir bu film.
devamını gör...
hayaldi gerçek oldu
çok hayal kuran biri olarak diyebilirim ki çoğu hayalim de gerçekleşti, çok şükür.. bence hayallerin gerçekleşmesinin sırrı, o hayalin içine girmek, yani o hayal gerçekleşse nasıl hissedersen şimdi de öyle hissetmek. o duyguya şimdiden girebiliyorsan, "yok ya saçmasapan şeyler bunlar, benim hayalim gerçekleşmez ki" diye kendini sabote etmiyorsan ve hayalini gerçekleştirmek için gereken aksiyonu alıyorsan o hayali olmuş bil...
devamını gör...
bizim yaşımızda ebeveynlerimiz
babam askerdeymiş annem de evlilik hazırlıklarıyla uğraşıyormuş. bense hâlâ hayatımda ne yapacağımı çözemedim.
devamını gör...
23 mart 2021 uzaktan eğitimin kalıcı hale gelmesi
internete erişim sağlayamayan, evde iki ya da daha fazla çocuğu olup yeterli miktarda bilgisayar, tablet veya telefon olmayan, köy okullarına bile zar zor giden öğrencilerin sağlıklı bir eğitimden mahrum kalmasını bir kenara bırakıyorum. bu nedenler bile bu açıklamanın ne kadar yanlış; bu kararın ne kadar adaletsiz olduğunu gözler önüne seriyor zaten. bir de bir yıldır evde olan, dışarı adım atamayan, öğretmenlerinin yüzünün neye benzediğini dahi bilmeyen öğrenciler var.
asosyal bir nesil yetişiyor. her ne kadar ülkedeki eğitim kalitesinin yeterli olmadığını konuşsak da bir çocuğun kendini en iyi yetiştireceği yer okuldur. yeteneklerini, ilerlemek istediği alanı, sevdiği dersleri en iyi okulda öğrenir. sabah kalkıp yatağında ders dinleyen öğrenciden ne bekleyebilirsiniz ki? okuldaki konsantrasyon evde olmuyor. ben üniversite öğrencisiyim ve ben bile memnun değilim bu konudan. okulda aldığım verimi ben evde alamıyorken küçücük çocuklar ne yapabilir? lisedeki o arkadaş ortamını bilmeden sene geçiren bir kardeşim var, benim kurduğum dostlukları kuramayan bir kardeşim var. ders biter bitmez bilgisayar başında oynayan asosyal bir nesil yetiştirmeyi nasıl göze alıyorsunuz? çok yanlış bir karar, çok.
asosyal bir nesil yetişiyor. her ne kadar ülkedeki eğitim kalitesinin yeterli olmadığını konuşsak da bir çocuğun kendini en iyi yetiştireceği yer okuldur. yeteneklerini, ilerlemek istediği alanı, sevdiği dersleri en iyi okulda öğrenir. sabah kalkıp yatağında ders dinleyen öğrenciden ne bekleyebilirsiniz ki? okuldaki konsantrasyon evde olmuyor. ben üniversite öğrencisiyim ve ben bile memnun değilim bu konudan. okulda aldığım verimi ben evde alamıyorken küçücük çocuklar ne yapabilir? lisedeki o arkadaş ortamını bilmeden sene geçiren bir kardeşim var, benim kurduğum dostlukları kuramayan bir kardeşim var. ders biter bitmez bilgisayar başında oynayan asosyal bir nesil yetiştirmeyi nasıl göze alıyorsunuz? çok yanlış bir karar, çok.
devamını gör...