o kadar işe gidip gelmeme, istanbulun leş otobüs ve metrolarına rağmen mucizevi şekilde hasta olmadım. bir güç tarafından korunduğumu düşünüyorum.
devamını gör...

iletişim başkanı fahrettin altun da attığı tweetle saldırıyı eleştirdi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

akşam saatlerine doğru israil polisi cemaate saldırdı. israil polisi, doğu kudüs'ün eski şehir bölgesinde bulunan mescid-i aksa'daki kıble mescidi'nde yatsı namazı kılan cemaate karşı ses bombaları ve plastik mermi kullandı.öte yandan mescid-i aksa'nın içinde bulunduğu eski şehir bölgesinin şam kapısı ile sahire kapısında da israil polisi filistinli gençlere saldırdı.
yoğun bir şekilde çevrede konuşlanan polis, eski şehir kapılarından kontrollü bir şekilde geçişlere izin verdi. kudüs islami vakıflar idaresi, şu ana kadar harem-i şerif'te yaşanan olaylarda çok sayıda yaralı olduğunu duyurdu.

buradan
devamını gör...

t: şahsımca haydar haydar en güzel yorumlayan gruptur. buradan
ötme bülbül ötme yorumları da efsanedir. o da şuradan
vokal demircan demir'in harika sığmazam performansı buradan çoşku da var sükunet de. hastasıyız böyle müziklerin.
devamını gör...

yapması zor yemesi beş dakika olan yemek
devamını gör...

benim hiç sevemediğim eylem çünkü o kargaşa içinde bütün teyzeler pazar arabalarını ayağımın üzerinden geçiriyor.
devamını gör...

peşin not: bu tanımı yazdım ancak komunist veya sosyalist bir görüşe sahip değilim. tanımın içerisinde kullandığım dil sizi yanıltmasın.

vladimir ilyiç ulyanov. sovyet sosyalist cumhuriyetler birliği'nin öncüsü, sovyet federatif cumhuriyetler birliği'nin kurucusu, ekim devrimi kahramanı ünlü sosyalist devlet adamı. daha sonra komunist olarak nitelemiştir.

"lenin" soyadını alışı hakkında birçok iddia vardır. bunlardan en bilindik olanı 1912 yılında sibirya'da lena nehri'nin yanında öldürülen işçileri görüp, onların anısına bu soyadı kullanması. bazen de devrim'in başlangıç yeri lena ırmağı olarak kabul edildiğinden (aslında leningrad'tır,(st. petersburg) fakat biraz sembolik bir olay bu) lenin soyadını almıştır denir.
fakat gerçek şu ki lenin bu soyadı bu olaylardan önce de kullanmıştır. 1900 yılında sibirya'da sürgünden döndüğünde 1901 yılında acilen yurtdışına çıkmak ister. fakat pasaportu yoktur. bunun üzerine devlet müşaviri n. lenin'in oğlu o. lenin gizlice babasının pasaportu vladimir ilyiç'e verir ve lenin bu pasaportla yurtdışına çıkar. daha sonra adının başındaki "n" ibaresini kaldırır ve lenin olarak kalır.

lenin 22 nisan 1870'de simbirsk'te doğdu. simbirsk'in adı daha sonra onun hatırasına ulyanovsk olarak değiştirildi. sovyetler yıkıldığında tıpkı leningrad'ın adının yeniden st. petersburg yapılması gibi, ulyanovsk'un adının da simbirsk yapılmasına karar verildi. fakat ulyanovsk halkının verdiği büyük tepkiler sonucu bu engellendi. bugün ulyanovsk hala ulyanovsk olarak durmakta.

lenin'in ailesi serfliğin (köleliğin) kaldırılması ile özgürlüğüne kavuşmuş bir soydan gelir. (ilya ulyanov, maria alexandrova) babası fizik öğretmeniydi. 1869'da simbirsk okullarına müfettiş olarak atandı. lenin bu sırada doğdu. daha sonra simbirsk ilköğretim müdür oldu ve 1886'da beyin kanamasından öldü. bu lenin'in hayatında yaşadığı üç büyük trajediden ilkidir. buraya da bir parantez açmak istiyorum, lenin türk'tü söylemleri aslında kısmen doğrudur. babası çoğunlukla türklerin bulunduğu astrakhan'da doğmuştur. hakkındaki görsellerde de hafif çekik gözlü olduğu görülmekte. ancak lenin'in soyu sadece orta asya türkleri'ne değil onlarca ırka dayanıyor. yahudi, iskandinav, türk, oyrat, rus vb. bu olayı incelerken şöyle düşünmemiz gerekiyor. astrakhan bir türk şehri (idi) fakat bu ilya ulyanov'u kesinlikle türk yapmaz, çünkü astrakhan o dönem rusya'daydı ve oradaki herkes ruslaşmıştı. tıpkı atatürk'ün selanik'te doğup, yunan olmaması gibi düşünün bu olayı.
yani lenin rus'tur. atatürk de türk'tür.

neyse, annesi de öğretmendir ve ekim devrimini göremeden ölmüştür. (1 yıl önce).

lenin'in 6 kardeşi vardır. bunlardan 2'si kendisinden büyüktür, diğerleri küçüktür. büyük olan ağabeyi alexandr ulyanov "narodnaya volya" (halkın iradesi) örgütüne üyeydi ve çara düzenlenen bir suikaste adı karıştı. 19 yaşındayken idam edildi. bu lenin'in yaşadığı 3 büyük trajediden ikincisi idi. daha sonra kardeşi olga ulyanov, st. petersburg'ta eğitim alırken, aniden tifodan hayatını kaybetti. bu da yaşadığı üç trajediden üçüncüsüdür.

lenin'in devrimci fikirleri ağabeyi alexandr'dan aldığı düşünülüyor. fakat lenin'in ailesindeki herkes devrimcidir. mesela öğretmen olan babası ilya ulyanov eğitimin herkese eşit ve bedava sunulması gerektiği savunuyordu. diğer kardeşleri de pravda ve iskra'nın kuruluşunda rol oynamış, çeşitli devrimci faaliyetlerde bulunmuştur. bu alexandr'dan önce de alexandr'dan sonra da böyle devam etmiştir. yani lenin'e ailece devrimci diyebiliriz.

lenin de o devrimcilerden biri idi ve marksist-devrimci faaliyetlerinden ötürü kazan üniversitesinden atıldı. daha sonra st. petersburg hukuk fakültesine kayıt oldu ve avukatlık yapmak için lisans aldı. (1891) daha sonra (1891) samara'ya çalışmaya gitti ve 1893'te yeniden st. petersburg'a geldi. artık çalışmak veya kariyer yapmak istemiyordu. marksizm üzerine ilgileniyordu. bu bağlamda 1895'te arkadaşlarıyla birlikte "işçi sınıfının kurtuluşu için mücadele derneği"'ni kurdu. işçilere yapılan zorbalığa son verilmesini, çalışma saatlerinin kısaltılması gerektiğini haykırdı. bunun üzerine 7 aralık 1895'te tutuklandı. 14 ay hapis yattıktan sonra sibirya'ya sürüldü. burada kendisi gibi devrimci olan nadejda krupskaya ile 1898 yılında evlendi. 1900 yılında sürgünden döndü ve 1901 yılında yurtdışına çıktı. prag, zürih, münih, londra gibi birçok yerde markiszm üzerine çalışmalarını sürdürdü. burada daha sonradan rakibi olacak olan (bkz: julius martov) ile karşılaştı ve beraber iskra'yı kurdular. daha sonra (bkz: rusya sosyal demokrat işçi partisi)ni kurdular. fakat lenin'in 1903 yılında çıkarttığı (bkz: şto delat) (bkz: ne yapmalı) kitabı ile parti içinde ayrışmalar yaşandı. lenin'e göre parlementer sistem işçileri oyalamak için oluşturulmuş bir yönetimdi. çünkü burjuva kesimin oyları ile seçilmiş parlemento üyeleri halka hiçbir şey sunmayacak ve burjuvaya yaranacaktı. bu da çok doğru. ama lenin yine de sisteme tam olarak karşı değildi. işcileri temsil eden görevliler olursa ve işçiler de oy kullanabilirse sistem kabul edilebilirdi. öteki türlü hiçbir sorun çözüme kavuşmuyordu. ki halkın nasıl bu durumdan bıkkın olduğu 1905 ayaklanması açık ve net bir şekilde görüldü.

parlementer sistemi ve martov'u destekleyen menşevik (azınlık) lenin'i destekleyenler ise bolşevik (çoğunluk) olarak ayrıldı. fakat devrim sırasında menşeviklerin birçoğu da bolşeviklere katıldı. örnek vermek gerekirse (bkz: lev trotsky)

tüm bunların üzerine 1906'da lenin rusya sosyal demokrat işçi partisi'nin başkanlığına seçildi. 1907 yılında finlandiya'ya orada prag'a daha sonra paris'e ve en son zürih'e gitti. burada çeşitli toplantılara, konferanslara katıldı. lenin'in paris'te kaldığı dönemi anlatan, (bkz: lenin paris'te) adlı bir film vardır.

1. dünya savaşı çıktığında isviçre'deydi. savaş sırasında avrupa'nın diğer sosyal demokrat, sosyalist partileri emperyalist savaşa destek verdi ve emperyalizm'e hizmet verdiler. bunun üzerine lenin partisinin adını rusya sosyal demokrat işçi partisi iken (bkz: komunist parti) olarak değiştirdi. (nisan 1917.) (nisan tezlerinin yayınlanması ile birlikte) ve kendilerini onlardan ayrı tuttu. çünkü lenin'e göre askerler silahlarını hiç tanımadıkları diğer masum askerlere değil, onlara bu cinayetleri işlettiren emperyalist liderlerine ve efendilerine doğrultmaydı. tüm bunların ışığında 2. enternasyonel'den ayrıldı.

savaş devam ederken, şubat 1917'de st. petersburg'ta ağır çalışma koşullarına, fakirliğe vb. birçok şeye karşı bir isyan başladı. kadınların başlattığı isyan, büyüdü ve işçiler de katıldı. daha sonra rus ordusundan askerler de isyana başladı. bu isyanın başlamasında müttefik kuvvetlerin rusya'ya gıda yardımı gönderememesi de etkilidir. bu bağlamda 1915'te (bkz: çanakkale cephesi) açıldı, baltık denizi'nden teşebbüslerde bulunuldu fakat başarısız oldu. rusya'da insanlar açlıktan kırılmaya başladı. bir tarafta virüs, ağır çalışma koşulları, açlık, fakirlik, yaşanmamış hayatlar diğer tarafta zengin züppeler. burjuvalar...
isyan'ın üzerine (bkz: çar 2. nikolai) tahttan çekildi ve tahtı prens mihail'e bıraktı. fakat mihail isyancılara, olan korkusundan dolayı tahta geçemedi. böylelikle monarşi bitti ve geçici hükümet kuruldu.

isyan ve yeni hükümetin kurulması haberlerini alan lenin, hemen isviçre'den (bkz: uzaktan mektuplar)ı gönderdi. burada partiye izlenecek yolu çiziyordu. geçici hükümete kesinlikle destek verilmemesi gerektiğini belirtti. devrim büyümeli ve tam bağımsız bir işçi devleti kurulmalıydı. bu nedenle rusya'ya geri dönmeliydi fakat 1. dünya savaşı'nın ortasında, isviçre'de sıkışıp kalmıştı. bunun üzerine isviçreli komunist (bkz: fritz platten) alman hükümeti ile lenin'in ve yoldaşlarının rusya'ya trenle seyahat edebilmesi için anlaşmaya vardı. almanya'nın bu teklifi kabul etmesinin nedeni doğu cephesi'ni kapatıp, bir an önce tüm birlikleri batıya çekerek, 1. dünya savaşı'nı kazanmasıydı. lenin bu durumdan istifade ederek almanya'dan feribotla isveç'e geçti. buradaki yolculuğu da yine komunist yoldaşları tarafından hazırlanmıştı. isveç'ten de sonra finlandiya'ya daha sonra da nisan 1917'de leningrad'a (st. petersburg'a) geldi. (o dönemki adı petrograd'tı) tren istasyonunda halka bir konuşma yaptı. geçici hükümete kesinlikle ve kesinlikle destek verilmemesi gerektiğini bildirdi. hemen ardından yayınladığı (bkz: nisan tezleri) ile izlenecek yolu gösterdi. bu tezlerde burjuva hükümetinin devrilmesi gerektiğini, işçi ve köylüleri temsil edecek sovyet iktidarının kurulması gerektiğini, 1. dünya savaşı (emperyalist savaş olarak adlandırır.) sırasında avrupa’daki neredeyse bütün sosyal demokratların kendi hükümetlerinin savaş politikalarını desteklemelerinden ötürü sosyal demokrasinin önemini yitirdiğini, bu nedenle rusya sosyal demokrat işçi partisi olan partinin adının komünist parti olarak değiştirilmesi gerektiğini belirtti.

lenin'in almanlarla anlaşıp, rusya'ya gelmesi almanlara kötü durumdan dolayı verilen tavizlerden ötürü, (bkz: alexandr kerenski) ve lenin muhalifleri, lenin'i ve diğerlerini alman uşağı olarak yaftaladı. bunun üzerine 17 temmuz'da troçki şöyle bir konuşma yaptı:

"öyle dayanılmaz bir hava yaratıldı ki artık ne siz ne de biz nefes alamıyoruz. lenin’e ve zinoviev’e alçakça iftiralar atılmakta. lenin devrim için otuz yıldır mücadele ediyor. ben yirmi yıldır halkın ezilmesine karşı mücadele verdim. bunun sonucunda alman militarizmine karşı, nefretten başka bir duygu beslememiz söz konusu bile olamaz. alman militarizmine karşı mücadelem nedeniyle bir alman mahkemesi tarafından sekiz ay hapis cezasına çarptırıldım. bunu herkes bilir. bu salonda bulunan kimse bizim almanların paralı uşağı olduğumuzu söylemesin."

bu sıralarda gösteriler ve isyanlar artarak devam etti. alexadr kerenski önderliğindeki geçici hükümet bu gösterileri çok acımasız bir şekilde bastırdı. bu da isyanların daha da büyümesine yol açtı. (bkz: pravda) gazetesi basıldı, sol görüşlü matbaalar kapatıldı, lenin hakkında idam kararı verildi ve ortam iyice gerildi. güvenlik amaçlı lenin kılık değiştirdi ve finlandiya'ya gitti. ancak çalışmalar devam ediyordu. temmuz ayı sonunda (bkz: devlet ve devrim) adlı eserini yayınladı. gizlice yapılan 6. kongre'de enternasyonalistler bolşeviklere katıldı.
lenin yeniden petrograd'a geldi ve merkez komite'de devrim'in gerekli olduğunı vurguladı. devrime karşı direnenleri tehdit etti. 16 ekim günü yapılan oylamada 10-2 oyla devrim kararı alındı ve bolşevik ihtilali başladı.

silahlı mücadeleler 7 kasım 1917'de petrograd/st. petersburg/leningrad artık hangi adı kullanmak istiyorsanız, orada başladı :) aslında o dönemki adı petrograd'tır. devrimden sonra leningrad olmuştur ancak şehrin asıl st. petersburg'tur. 10.000 kadar kızıl muhafız 8 kasım'da kışlık sarayı'nı ele geçirdi. aslında devrim kasım'da başlamasına rağmen ekim devrimi olarak adlandırılıyor, bunun nedeni merkez komite oylamasının tarihi değildir (16 ekim). bunun nedeni (bkz: jülyen takvimi)nde 7 kasım'ın ekim ayına denk gelmesi.

iktidarın devrilmesi ile lenin çarlık döneminden kalma borçların ödenmesini reddetti. bir dizi reform ve yenilik yaptı. çocuk işçi çalıştırılmasını yasakladı, soyluluk ünvanlarını kaldırdı, çalışma saatlerini 8 saate indirdi. "komünizm, sovyet iktidarı ile tüm ülkeye elektriğin ulaştırılmasıdır." dedi. "sanayinin modern ve ileri teknoloji üzerinde örgütlenmesinin ve kent ile kırsal arasında bağlantı sağlayacak olan elektriğin yaygınlaştırılmasının kent ile kırsal arasındaki ayrımı ortadan kaldıracağını, kırsaldaki kültür düzeyini yükseltmeye olanak sağlayacağını ve ülkenin en ücra köşelerinde bile geri kalmışlığı, cehaleti, yoksulluğu, hastalığı ve barbarlığı yok edeceğini köylülere göstermeliyiz." dedi. ücretsiz evrensel bir sağlık sistemi önerdi. tüm bunlara "ama onlar dinsiz, ama onlar komunuk." diyerek karşı çıkan anadolu insanı da ezilmeyi sonuna kadar hak ediyor. kısacası lenin ruslara güneşli günler gösterecekti fakat henüz iç savaş bitmemişti.

(bkz: bretz-litowski antlaşması) imzalanmak zorunda kalındı. almanlara ve osmanlı'ya önemli tavizler verildi. bu bazılarını huzursuz etti. parti içi bölünmler başladı. bir dizi kötü olay yaşandı. fakat bu tavizler geri alınacaktı. daha sonra yabancı güçler sovyetler'i yıkmak için örgütlendi, sovyetler de daha sonra adı (bkz: kgb) olacak olan (bkz: çeka) adlı güvenlik kurumunu kurdu. sonrasında troçki'nin yönettiği beyaz ordu, polonya, ukrayna savaşları derken lenin 21 ocak 1924'te öldü. iç savaşa fazla değinmeden sadece iç savaş ile ilgili kızıl ordu'nun bir marşını buraya bırakmak istiyorum:


lenin'in ölüm nedeni almanlara verdiği tavizlerden ötürü bir rus tarafından suikaste uğraması ve kurşunun omuriliğine gelmesi ile ilintilidir. lenin o saldırıdan sağ kurtulmuş ancak kurşun o dönemin yetersiz imkanlarından ötürü çıkartılamamıştır. daha sonra kurşun ilerlemiş ve lenin geçici felç geçirmiştir. ilk felçten sonra iyileşmiş, yeniden felç geçirmiştir. ikinci felçte sağ tarafını kısmen kullanamaz hale gelmişti. yine de ayaktaydı derken üçüncü felci geçirdi ve tamamen yatalak oldu. bu sürede karısına vasiyetlerini yazdırdı. vasiyetlerinde stalin'in engellenmesi gerektiğini bildirdi. bu vasiyetname karısı tarafından duyurulmaya çalışıldı fakat stalin bunu engelledi ve halkın bilmesinin önüne geçti, daha sonra troçki'yi de sürgüne yolladı ve çarlık rejimini resmen geri getirdi
devamını gör...

masumlar apartmanı'nda inci'nin dedesini canlandıran kişinin kral şakir'deki remzi'yi seslendiren kişi olması.
devamını gör...

matematiksel esasa göre bütün sayıların onun yan yana gelmesiyle oluşur. yani her sayının dayanağı 1 sayısıdır. örneğin 2 sayısı 1+1 'dir, 4 sayısı 1+1+1+1'dir. bu sonsuza kadar çoğalır gider.
devamını gör...

(bkz: leonardo da vinci)
devamını gör...

her gün aşk acınızı azar azar çekip kendinizi yıpratmaktansa bir gün oturun sabahtan akşama kadar ağlayın onu unutacağım demeyin o gün unutmaya çalışmayın da, bırakın anılar çıksın dışarı, dolsun o gözler, sızlasın o kalp...
güzel günleri, acı ama tatlı günleri, kavga ettiğiniz küstüğünüz günleri düşünün. yani aslında geçmişle hesaplaşın, kendinizle ve onunla da hesaplaşın. geçmişi, olan her şeyi son kez hatırlayıp yaşayın ve benim naçizane fikrim affedin. onu affedin, yaşananları affedin iyi kötü ne varsa ve en önemlisi kendinizi affedin. çünkü affetmeden olmuyor insan kendine ona ve yaşanılanlara kızgın kaldıkça, öfkesi bol oldukça ilerleyemiyor. bir kere kendini affetmeyince kendini sevemiyor hep kızıyor kendine 'nasıl kandım nasıl inandım' diye ama olan oldu. yani demek istediğim bırakın affetmenin iyileştiriciliği sizi de sarıp sarmalasın sonra da önünüze bakın. hayat bu olur öyle şeyler.
devamını gör...

iştahlı bir güne başlamış siniz, günaydın kafadar lar, günaydın simitçi, sanada günaydın sosyete simitci'si.
devamını gör...

bugün doğum günü olan yazar. iyi ki doğmuş. musmutlu bir yıl dileriiiiim*.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gereksiz tartışmalardan uzak dururlar. insanların ne düşündüklerini umursarlar, hiçbirini uygulamazlar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

japonca olan bu kelime, güneş ışıklarının ağaçların arasından sızması anlamına gelir.
devamını gör...

devamını gör...

biz hiçbir kuşağa mensup olamayan geçiş kuşağıyız (1992-1999). biz ne x kuşağı gibi işkolik olabikdik ne z kuşağı gibi anı yaşayabildik ne de y kuşağı gibi teoride iyi olabildik. biz hem sokakta taso oynadık hem de bilgisayar oyunu(knight online, metin2, cs) bağımlısı olduk. biz hep her şeyden azar azar aldık ancak hiçbir şeyden tam anlamıyla alamadık. biz hep her konudan biraz biraz bildik ama hiçbir konudan tam anlamıyla bilemedik.

biz hem (bkz: fight club) izleyip batsın kapitalizm deyip nihilizme kapıldık hem de (bkz: the wolf of wall street) izleyip aslında para önemliymiş deyip paranın peşine takıldık hep bir uçtan bir uca savrulup en sonunda hiçbir uca tutunamadık.
biz ne tam anlamıyla eğlenebildik ne de tam anlamıyla çalışabildik. çünkü biz neredeysek, ne komumdaysak aklımız hep diğer ihtimaldeydi.
çünkü biz biz böyle gördük. biz neye tutunsak hemen yerini onun yenisi aldı ve tutunduğumuz şey anında tarihe karıştı. biz neyi hedeflesek o, biz tam ona ulaşacakken değişti. gün sonunda hep amaçsız kaldık.

işte bundandır, biz ne kollektif bilince inanabildik ne de tam anlamıyla bireysel olabildik.
ne kendimizi feda edecek kadar inançlıydık ne de kendimiz olacak kadar akıllı. biz hep kararsızdık, buydu bizim lanetimiz.
biz o laneti yenemedik yenemedikçe de daha çok derinimize işlemesine izin verdik. işte böyle her gün ya açlıktan öldük, ya oburca her şeyi yiyip, sonunda hiçbir şeye dokunmadık.
devamını gör...

her iki kolumun altını kitaplar ile doldurmak, kitap ayıracı olarak sinema bileti kullanmak, düzenli olarak tiyatroların önündeki bankta oturmak, en yüksek sesli olanından telefonuma sergi bildirimi almak.
sen bu gün entel kalmak için ne yaptın?
çünkü entel olmakla iş bitmiyor entel kalmak da gerekiyor.
devamını gör...

dünya en hızlı zamanlarını yaşarken kimse kısıtlanmak istemiyor haliyle. çünkü şuan ki düzen dinlerin birçoğuna uymuyor. ıslam dini de kıyamete yakın bir tane müslüman kalmayacak diyor. o zamana doğru ilerliyoruz işte.
devamını gör...

kesinlikle türkçe. başlığa baksanıza..
devamını gör...

bir aşk hikayesi anlatacağım şimdi;

sınıfa nakil öğrenci geldi. dersin ortasında müdürle birlikte girdiler sınıfa hepimiz çocuğa bakıyoruz. bütün kızlar nefeslerimizi tuttuk, dersten koptuk, dünya'da değiliz. puşt çok yakışıklı. ömrümde öyle bir çocuk görmemişim. zaten yaşım 11 ne ömrüm olacak. yani televizyonda bile o kadar yakışıklı oğlan yok. amerikan filmlerindekilerden bile yakışıklı; koyu mavi gözleri, dik ve fönlü saçları var. anası 'ben doğurdum' diye gururla hazırlıyor her sabah okula belli ki.
çocuğu oğulcan'ın yanına oturttu sınıf öğretmeni. ben de duvar dibinde köşe oturuyorum montların arasında kaybolmuşum. ilk görüşte aşktı benimkisi. her sabah o mavi gözleri görme şansım vardı, her sabah 'günaydın' diyorduk birbirimize.
en sevdiğim mevsim kıştır. neden biliyor musunuz? yazın duvar dibine kimse mont asmazdı. hırkasını çantasına koyardı herkes.
oğulcan onun en iyi arkadaşı oldu okul boyunca. orta okulda da aynı sınıftaydık. kızların hepsi yanıktı ona ama kezban gibi davranıyorlardı. ben de aşıktım ama hiç sahip olamayacağım bir şey isteyecek kadar şımarık değildim.
ilk okulda bile gerçekçiydim. prenses sanmıyordum kendimi. annesiz, babasız büyüdüğüm için galiba.

bir yaz bisikletle sokak aralarında gezerken bir evin bahçesinde onun esini duydum. aaah tanrım o an hayatımın en mutlu anıydı. nerede yaşadığını öğrenmiştim. sapık gibi onu izledim. hiç benim gibi asi bir çocuk değildi. ailesine karşı çok saygılıydı, bense halen nefret ederim.

ya o gün çok büyük bir keder çöktü ruhuma. orada ondan vazgeçtim.

bir gün sınıfta oğulcan'la birlikte benimle alay etmişlerdi. o gün kopmuştum ondan. mavi gözleri artık beni donduruyordu. ellerim buz kesiyordu.

yıllarca aklıma bile gelmemişken geçen ay adını yazdım google amcaya. sordum nerdedir kimledir? sadece bir fotoğraf vardı linkedn'de.
endüstri mühendisi olmuş. takım elbiseyle fotoğrafı, janti bir bey olmuş. yüzü hiç değişmemiş. saç şekli hala yukarı doğru fönlü.
masmavi gözleri yine parıldıyor.

ilkokulda montuma onun kokusu sinsin diye onun montunun yanına asıyordum benimkini. facebooktan oğulcanla birlikte attığı fotoğrafları arşivliyordum.

hayatınıza böyle biri tesir ettiğinde bir daha eskisi gibi olamıyorsunuz. 11 yaşındaki vurgunu hala anarak yaşıyorum.
daha özel birşey itiraf edeyim; hayalini kurarak mastürbasyon yapamadığım tek erkek odur. psikologlar bunu açıklasın, si ay ey, ef bi ay açıklayın.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim