sürekli değiştirmeye çalışmak,
zaaflarını kullanmak,
tüketmek,
can yakmaktan çekinmemek.
devamını gör...

her yaşın ayrı bir güzelliği var.
buradan
devamını gör...

en sık görülen iskelet displazisi ve cüceliğin majör sebebidir.
büyüme kıkırdaklarında sorun vardır.
fgfr-3 mutasyonu sonucu epifiz kıkırdakları erken kapanır.
otozomal dominant geçen bir hastalıktır.
hastalarda gövde uzunluğu normalken ekstremite uzunlukları(uzuvları) kısadır.
devamını gör...

uyu şimdi uyuyabilirsen hadi.
devamını gör...

iç sesiniz.
devamını gör...

bu ülkede çocuk olarak, öğrenci olarak, işçi olarak, kadın olarak yaşamak çok zor. kolay olan tek şey psikopatın, ruh hastasının teki olmak; silahla bıçakla elini kolunu sallaya sallaya gezmek. böyleleri daha rahat yaşıyor. etme-bulma dünyası diyorlar ya işte o dünya bu dünya değil maalesef.
devamını gör...

uzmanlara göre sebebinin "haçan eğrisi" olduğu yönünde iddialar mevcut olan durum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu kitabın ününü çok duydum. her sorduğumda tavsiye edilen bir kitaptı. ama kalın olduğu için cesaret edememiş, kitaplıkta aylarca bekletmiştim. şimdi anlıyorum neden ısrarla tavsiye ettiklerini.

kelimeler özenle seçilmiş, cümleler inci gibi dizilmiş, sayfalar ilmek ilmek dokunmuş. kitabın edebiyatımızdaki yerini ve öneminin herkes biliyor. reşat nuri güntekin'e yakışır bir kitap. aşk, ihanet, özlem, üzüntü, sevgi tek bir kitapta ve tek bir insanın duyguları. bu kadar duyguyu üst üste kaldirabilmek zor, bunlarla birlikte yıllarca yaşayabilmek daha zor. bunların üstüne bir de geçim sıkıntısı yüklendimi feride'nin omuzlarına...

çalıkuşu'na açılan bu kitapta bizi feride'nin günlükleri karşılıyor. onun mutlulukları, onun hayal kırıklıkları.. yeri geldi feride'yle sevdim, çalıkuşu'yla daldan dala atladım, gülbeşeker'le kaçtım. nerden bakarsam bakayım kamran'ı suçlu buldum, kitabı okumadım hissettim.

tek suçu ölesiye sevmek olan, naifliğiyle gönlümüzde taht kurmuş bir ipekböceği'ydi o. nasıl kıydılar ona, insan acıtırım diyerek parmaklarının ucuyla okşarken saçlarını, kamran nasıl ihanet etti? nasıl üzmeyi başardı?

feride'nin neredeyse bütün hayatı kaçmakla geçiyor; kendisinden, kamran'dan, geçmişinden. ama kaderinden kaçmayı başaramıyor "aynı duayı birbirinden habersiz eden iki insan er ya da geç kavuşurmuş" birbirlerinin kaderi olurlarmış. evet, feride sarı çiçek romanından sonra kamran'dan nefret etti. ama vazgeçemedi, içinde bir yerlerde onu yaşatmaya devam etti.

her sayfasında kendimden bir parça bulduğum bu kitabı herkese tavsiye ederim.
devamını gör...

harika haber. emeği geçen kim varsa helal olsun !
devamını gör...

dantel diyerek katıldığım başlıktır. orada durmasından başka bir özelliği yoktur.
devamını gör...

bugün ve şu anda bu başlığı ve ilk entrysini gördükten sonra artık karmanın varlığına sorgusuz sualsiz inanırım dediğim durum.

yemekten sonra buraya bir edit gelecek.

tıkınıp geldim editi: arkadaşlar olay şöyle gerçekleşti. hastanede tatbikat yapıyoruz. ben de kamerayla çekim yapıcam. hocanın pembe kod (çocuk kaçırıldığını dair ihbar) alışını çekiyorum. neyse bu mallar saatinde başlayamadı bir türlü. biz de bekliyoruz hocayla. erken çekmeye başlamamı istedi garanti olsun diye. ben de erken diye diye 15 dakika ayakta ve aynı pozisyonda bekliyorum kamerasıyla. tabii başlamışlar tatbikata ama kamera açık ve ben haber alamıyorum çünkü mesajlara bakma imkanım yok. telin şarjı bitmiş zaten tam zamanında, masada duruyor. hocanın cihazla çekim yapıyorum... o kadar bekledikten sonra hoca yorulmuşsundur kapat, ben haber veririm başlayınca dedi. kapattım... ve tekrar açmaya fırsat bulamadan 0.0000001 saniyede kod geldi hoca çıktı. kamera da çekmedi tabii.*

sonuç olarak bir bok olmadı. zaten en önemsiz bölümü çekiyordum. sonra hallettiler. hatta ellerinde dünkü tatbikattan aynı bölüm olduğunu ve montaj yapabileceklerini söylemişlerdi.
önemsiz yani.

ama tabii korktuğum başıma geldi öyle kaldım mal gibi. en ufak bir şeyde bile başarısız olmaktan nefret ederim.

öyle işte sözlük.
devamını gör...

başlığı görünce gözümde canlandı o güzel yürüyüşlerim. hem öyle kısa yürüyüşler de değil, sahil şeridi boyunca 30-35 km kadar yürürüm.

yürüyorum saatime bakmadan, yolun sonu olacak mı diye düşünmeden.
sol tarafımda deniz, sağ tarafımda yeşillik. işte benim için yaşam işte benim için sevinç.
bazen durur seyrederim; martılar uçuşuyor, karabataklar denize dalıp dalıp çıkıyor,
bir kayboluyor bir görünüyorlar. deniz anaları kıyıya geliyorlar.
koşuyorum kumsala. çıkarıyorum ayakkabılarımı, çorabımı.
katlıyorum pantolonumu. yavaş yavaş ilerliyorum suda,
hissediyorum soğukluğunu. diz boyuna kadar ilerliyorum,
gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıyorum. sonra gözlerimi açıp gökyüzünü
seyrediyorum. yaşadığımı hissediyorum. yaşadığımı...

ağzın varken ye, gözlerin varken gör, dilin varken tat al; hissedebiliyorken sev, ellerin varken tokalaş ve yardım et; kolların varken sarıl, ayakların varken yürü hatta koş koşa bildiğin kadar. bugünün tekrarı yok. - servet saygınoğlu
devamını gör...

ölünce başucuma dikilmesini dilediğim ağaçtır.
sene kaç hatırlamıyorum, ben kaç yaşındayım onu da hatırlamıyorum...
o zaman bayramlar kış aylarına denk geliyor. ben de aşığı olduğum köyüme gideceğim için ayrıca mutlu oluyorum.
köyde kerpiç bir evimiz vardı ve senede bir gittiğimiz için annem her gittiğimiz gün aksama kadar o evi tekrar yaşanabilir hale getirmeye çalışırdı. içeriden her seferinde sürüyle akrep süpürdüğünü gözlerimle görmesem inanmazdım. anadolu kadını işte korkar mı akrepten yılandan...
gece olunca da bütün aile yer yataklarında yan yana dizilir uyurduk.
hayatım boyunca bir daha hiç o kadar huzurlu uyumadım. sabah olur pencerenin yakınında bir kumrunun ya da güvercinin çıkardığı seslerle uyanır herkes uyurken ben sesin geldiği yeri bulmaya çalışırdım.
bahçemiz de toprak zemindi doğal olarak.
çamurla neler yapardım neler. arabalar..evler...
bu bahçede üç dut ağacı vardı.
ağaçlar öyle büyüktü ki bahçemize güneş girmezdi bu sebeple. gündüz tam keyiflik alan gece olduğunda ise zifiri karanlık olurdu.
bir gece dışarda yağmur yağarken biz ailece uykudayken gece yarısı uyandım.
o saatte bizim bahçemiz belki de şehrin en karanlık noktasıdır. penceremizin önünde haraket halinde kıvılcım gibi ışıkların geçtiğini gördüm.
kalkıp baktığımda gördüğüm manzara büyüleyiciydi.
yağmur devam ederken bahçemizin zemininde bir bölge göllenmişti. ve o suyun etrafına sayısız ateş böceği yığılmıştı. ateş böcekleri sadece o suyun etrafında değil bahçemizin her noktasındaydı. en başta inanamadım. kapıya çıktım. bahçemiz sanki galaksiye bambaşka bir noktadan bakıyordu. yıldızlar ayaklarımızın altındaydı. bu muazzam ışıkların dalga halinde daha da parlayıp sonra azaldığını görüyordum yer yer.
kardeşlerimi sessizce uyandırıp onlara da gösterdim.
şu yaşıma kadar beni en çok etkileyen ve en mutlu eden şey odur.
ölene kadar da unutmayacağım sanırım.

bu tanımı da can azerbaycandan ne güzel sesler çıktığını bize bir kere daha gösteren şu video ile süsleyelim o zaman.

devamını gör...

işkolik bir burçtur. hepsi mi aynı olur demeyi bıraktım artık. ne kadar başak burcu arkadaşım varsa hepsi işine aşırı sadıklar. izin günlerin de bile çalışanı gördü bu gözler. bunlar dışında iyi anlaştığım bir burçtur.
devamını gör...

bir gece,
gecede bir uyku,
uykunun içinde ben.
uyuyorum,
uykudayım,
yanımda sen..
uykunun içinde bir rüya,
rüyamda bir gece,
gecede ben.
bir yere gidiyorum,
delice.
aklımda sen..
ben seni seviyorum,
gizlice.
el-pençe duruyorum,
yüzüne bakıyorum,
söylemeden,
tek hece..
seni yitiriyorum
çok karanlık bir anda.
birden uyanıyorum,
bakıyorum aydınlık;
uyuyorsun yanımda..
güzelce.
devamını gör...

kar yağıyor. bu gece sıcak şarap içeceğiz demek ki.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

diziye ilk kez başladığımda midem bulanmış kapatmıştım ama doğal yöntemlerle uyuyakalamama sorunum var, illa bir şeyler izleyip sızmam sonra leş gibi uykumu alamamış halde uyanmam lazım. böyle böyle kaç tane dandik yapım bitirdim allah bilir.

bu diziyi de uyku yoksunluğu çektiğim günlerde açtım arkada ses olsun diye, yanlışlıkla sevdim sonradan. tüm bölümlerini izlemiş bulundum. genel ve teknik bilgileri yukarıdaki çok sevgili yazar vermiş, tekrara düşmek istemiyorum, çizgi dizide dikkatimi çeken birkaç detaydan bahsetmek istiyorum.

öncelikle dizi iğrenç. sürekli olarak cinsellikten bahsedilmesi ve bu cinselliğin sınırlarının olmaması, ensest ilişkilerin, pedofilinin ve benzer cinsel problemlerin (bence) çok normalmişçesine dizide kendine yer bulması benim için oldukça itici.
ancak bazı yönlerden de oldukça eğiticiydi. kırmızı saçlı dişi ergenimizin sürekli mutsuz olması ve onun hormon canavarının da "hadi şimdi hiçbir neden yokken annene bağır ve ona sürtük de" gibi talimatlar vermesi ergenliğin sweet but physco yanlarını güzel yansıtmış.

çocukların tüm hislerini açıkça ifade edebilmeleri de çoğu zaman itici olsa da yer yer keyifliydi. kendimizi bu çocukların yüzde biri kadar rahat ifade edebilsek yeterdi. *
devamını gör...

mehmet akif "tek tek sorulsa daha iyi olur" diyerek ilk olumlu işini yaptı.**
devamını gör...

bir günde rahatlıkla bitebilecek bir kitap ama bence kafanın rahat olması gerek kitabı okurken. tekrar okumak istediğim sayılı kitaplardan biri. kitaptan iyiyi almak istersen iyiyi, kötüyü almak istersen kötüyü (yani mesajı) verebilen bir kitap bence. seçim okuyan kişiye kalmış.
devamını gör...

1820 de vuku bulan olay o zamanlar halk domatesin zehirli olduğuna inanıyormuş
tamam abi zehirli olduğuna inanıyorsunuz ama niye dava açtınız domatese
domatesin günahı ne
dava sonucu domates aklanmış nasıl mı buyrun

robert gibbon johnson, domateslerin savunması için mahkeme salonunda oturup bir sepet dolusu domates yedi. salem, new jersey'deki davada izleyiciler, johnson'ın ilk ısırıktan sonra ölmemesine çok şaşırmıştı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim