mr. robot
burada dizi hakkında pek birşey yazmıyor. spoiler ya da sıkıcı dizi film yorumu yok. ona göre okuyunuz.
harika final, hariiiiikaaaaaaaaaaaaaaa.
sanırım bu diziyi ilk izlediğimde 2. bölümü yeni yayınlanmıştı. lise 2 veya 3'e gidiyordum. o zamanda bayılmıştım kendisine. zaten başrolde bulunan rami malek abiyi müzede bir gece filminden biliyordum. dünya'nın en iyi filmi olduğu için değil bu arada evde cd'si vardı. çevirip çevirip izlerdim. o filmi kaç defa izlemişimdir hatırlamıyorum bile. pardon ilkokuldaydım ortaokulda bizim eve net gelmişti.
2. sezonun ortalarında filan biranda izlemeyi bıraktım ben bu diziyi. neden bıraktığımı bilmiyorum. galiba sıkılmıştım.
geçen gün netflixte görünce tekrar izleyesim geldi. kaldığım yeri hatırlamadığım ve görsel hafızama (isimleri, okuduğum yazıları çok rahat unuturum ama gördüğüm birşeyi asla ama asla unutmam) aşşırı derecede güvendiğim için son sezonu izlemeye başladım. harikaydı.
şimdi burda uzun uzun dizi eleştirisi yapacak değilim. zaten dizi biteli 2 seneden fazla olmuş. yazılan yazılmış, okunan okunmuştur ama...
sonunu bu kadar iyi toparlamalarını beklemiyordum. son zamanlarda klişe olmayan diğerlerinden ayrılan bir son olmuş. belirli bir sayıda film izlemiş herkes bilir. taa yunan tragetyasından beri tüm hikayeler aslında aynıdır. o yüzden hikayeden çok anlatıcının hikayeyi anlatma şekli için dizi film izleriz. yönetmenler işte bu yüzden önemlidir. film ve dizileri hikayesi, oyuncuları veya görsel efektleri için değil yönetmenin anlatma şekli için izleriz. çoğu kişi bunu bilmez. zaten sinefillik denilen kavramda diğer izleyicilerden burda ayrılıyor. neyse sinema ve televizyon dersi verecek değilim.
kısaca finali mükemmel olan dizi.
harika final, hariiiiikaaaaaaaaaaaaaaa.
sanırım bu diziyi ilk izlediğimde 2. bölümü yeni yayınlanmıştı. lise 2 veya 3'e gidiyordum. o zamanda bayılmıştım kendisine. zaten başrolde bulunan rami malek abiyi müzede bir gece filminden biliyordum. dünya'nın en iyi filmi olduğu için değil bu arada evde cd'si vardı. çevirip çevirip izlerdim. o filmi kaç defa izlemişimdir hatırlamıyorum bile. pardon ilkokuldaydım ortaokulda bizim eve net gelmişti.
2. sezonun ortalarında filan biranda izlemeyi bıraktım ben bu diziyi. neden bıraktığımı bilmiyorum. galiba sıkılmıştım.
geçen gün netflixte görünce tekrar izleyesim geldi. kaldığım yeri hatırlamadığım ve görsel hafızama (isimleri, okuduğum yazıları çok rahat unuturum ama gördüğüm birşeyi asla ama asla unutmam) aşşırı derecede güvendiğim için son sezonu izlemeye başladım. harikaydı.
şimdi burda uzun uzun dizi eleştirisi yapacak değilim. zaten dizi biteli 2 seneden fazla olmuş. yazılan yazılmış, okunan okunmuştur ama...
sonunu bu kadar iyi toparlamalarını beklemiyordum. son zamanlarda klişe olmayan diğerlerinden ayrılan bir son olmuş. belirli bir sayıda film izlemiş herkes bilir. taa yunan tragetyasından beri tüm hikayeler aslında aynıdır. o yüzden hikayeden çok anlatıcının hikayeyi anlatma şekli için dizi film izleriz. yönetmenler işte bu yüzden önemlidir. film ve dizileri hikayesi, oyuncuları veya görsel efektleri için değil yönetmenin anlatma şekli için izleriz. çoğu kişi bunu bilmez. zaten sinefillik denilen kavramda diğer izleyicilerden burda ayrılıyor. neyse sinema ve televizyon dersi verecek değilim.
kısaca finali mükemmel olan dizi.
devamını gör...
bir erkeğin en savunmasız olduğu an
parasız olduğu andır.
devamını gör...
sivas’ta her 5 kızdan birinin göbeğini açması sorunsalı
sivaslı bir kız olarak gururla yaptığım eylemdir. şehir olarak madımak katliamı sebebiyle yobaz olarak anılsak da sivas kızları olarak fazlasıyla laik sayılırız.
devamını gör...
gece sessizliği
insani içindeki gürültüyle bir başına bırakır.
devamını gör...
yazarların kendilerine yaptıkları kötülükler
cesaret edememek ve üzerimdeki ölü toprağını bir türlü atamamak.
devamını gör...
normal sözlük'te küfrün serbest olması gerekliliği
buraya sizin agzinizdan cikacak lagimi okumaya gelmedik.
devamını gör...
en sevilen fikret kızılok şarkısı
bu kalp seni unutur mu?
unutmaz
unutmaz
devamını gör...
migren
başımızdaki genişleyen kan damarları ile ilgilidir ve sıklıkla nedeni psikolojik çatışmalara atfedilir. bazı migrenler allerjilerden kaynaklansa da, aslında migren kardiyovasküler bir hastalık olarak tanımlanır. 'migren kişilik' genellikle agresyon, bastırılmış düşmanlık veya duyusal gerginlik olarak tanımlanır. ayrıca birçok hastanın 'başımın ağrısı için bir sürü test yaptılar bir şey bulamayıp migren dediler' demesinin nedenidir. migren testleri başka hastalıkları ekarte etmek için yapılır. amaç bir şeyler bulamamaktır. bulunmadığı durumda migren bulunmuş olur.
devamını gör...
seni seviyorum demenin farklı şekilleri
"her şeyi unutabilirim ama seni unutmadan ölmek istiyorum."
alzheimer hastası olan bir adamın eşine kurduğu cümle. seni seviyorum'dan daha güzel değil de ne?
alzheimer hastası olan bir adamın eşine kurduğu cümle. seni seviyorum'dan daha güzel değil de ne?
devamını gör...
çağımızın hastalığı
(bkz: hadsizlik)
devamını gör...
dondurmada en iyi ikili
limon kakao çikokata sosuna banıp fıstık ekledim mi 10/10
devamını gör...
günün ünlüsü moderatörümüz
yazarlar tarafından her gün seçilmesi gereken kişidir. biraz da onlar uğraşsın.
devamını gör...
sözlükte hangi sorun için hangi moderatöre mesaj atmalıyız sorunu
moderasyonda bir adet iyilik meleğimiz eksik demişler, (bkz: hazall)'ı almışlar ekibe. o da o işe yarıyor dostum.
devamını gör...
göbeklitepe'deki mastürbasyon yapan adam gravürü
insanların ''euhuehue göbeklitepe 31'' şeklinde tepki verdiği şey. evet aletini tutan erkek betimi var orda tebrikler. bunu fark etmiş olmanız gerçekten inanılmaz.
lise 3 arka sıra komedyası bittiğine göre ciddili yorumumuzu yapalım. arkadaşlar siz 31 diye gülüşürken bilim dünyasının bilhassa da materyalist tarihin kaideleri gördüğünüz şeyler yüzünden sarsılıyor. öncelikle bir yanlışı düzeltelim. burası göbeklitepe değil. ama göbeklitepe'ye oldukça yakın bir başka önemli merkez. göbeklitepe çok önemli bir keşifti, hala da çok önemli. lakin göbeklitepe ile çağdaş ve ondan artı eksi 100-200 yıl farkla iskan edilmiş başka yerler de keşfedildi, keşfediliyor. e peki bundan bize ne derseniz şu anda bilim dünyasının gözü kulağı şanlıurfa'da... her defasında bizleri hayrete düşürecek yeni şeyler çıkmakta sürekli...
göbeklitepe'de antropomorfik oldukça stilize bir insan/erkek betimi mevcuttu. şu hepinizin bildiği t şeklindeki dikmeler. onlar aslında insan. hatta erkek çünkü kollar göbek altında birleşmekte... bu örnek ise çok daha ünik çünkü alçak kabartma tekniğiyle işlenmiş bir kompozisyon ile karşı karşıyayız. vahşi doğanın içerisindeki bir öğe olan insanın kültürel gelişimini görüyoruz. çılgınca teorilerim var lakin onlar burada açıklayacağım şeyler değil. çünkü gerçekten şematik bir tasvirin ötesinde bir kompozisyon ile karşı karşıyayız. hayır uzaylılar değil. uzaylılar diyene yolda yürürken gökten dragon dildo düşsün. (özür dilerim sözlük yönetimi bunu söylemek zorundaydım) burada gördüğünüz şey ise arkadaşlarım insanın üreme kavramına bir kutsallık atfedilmiş olması. başka bir şey değil. hayır şeyinden lazer çıkartıp leoparları yakan uzaylı değil o. bugün de geçerliliğini koruyan en ilkel, en basit ve en temel kavramımız. üreme... üremeye atfedilen kutsallık... ha burada ilginç olan şey, daha erken örneklerde bizler biliyoruz ki kadın doğurganlığı sebebiyle kutsal. ama bu taştepeler olarak literatüre geçmiş olan merkezlerde sürekli antropomorfik tasvirlerde erilliğe vurgu var. o da enteresan yani... inanç kavramındaki cinsel kimliklerin switch olması... paleolitikte kadın kutsal sonrasında neolitik ve yerleşik şehir hayatı ile tanrı eril bir kimliğe bürünüyor...avcı toplayıcı insanlarda kadın başat faktörken yerleşik hayat ile ev ile sınırlandırılıp mülkiyet kavramının bir parçası haline dönüşüyor. muhtemelen mülkiyet kavramının doğması ile kollektif avcı toplayıcı yaşantının yerini alan yeni sistemde kadın da ev ürün hayvan vs. gibi mülk olarak kabul ediliyor. zaten sonrasında da pek çok kültürde ötekileştiriliyor... neyse bunlar çok benim uzmanlık alanıma girmiyor. bir protohistoryacıdan dinlemeniz daha doğru olacaktır.
gerçekten çılgınca... yerleşik hayata adapte olmamış insan topluluklarının inşa ettiği yapılarla karşı karşıyayız. çok üstünkörü bir bakış açısı ile direkt olarak kült yapısı demek kolaycılık olur. kültten fazlası olmuş olmalı... bir kült sistemi var orası şüphesiz. ancak materyalist tarih insan yerleşik hayata geçti, ardından dini buldu der. ama burada iş öyle ilerlememiş... falan... ha tabi günün sonunda bu yerlerin en büyük eksisi türkiye'de bulunuyor olmaları. malum ultra tarih ve kültür bilincine sahip toplumumuz bu eşsiz kültür varlıkları için adeta birer süper tehdit... bir de günümüz teknolojisi falan ileri o da tamam. ancak benim bu konuda ciddi şüphelerim var... hafriyatçılık mantalitesi ile homini homini bir acele ile tabakhaneye bok yetiştirir gibi bu yerlerin kazılması ne kadar doğru ? bakanlık istatistik ve rakamları seviyor lakin günün sonunda var olanı anlamlandıramadan bir acele ile kazıp hafriyatçılık yapmak lise mezunu ortalama herkesin yapabileceği bir şey... çok fazla soru işaretlerimiz var göbeklitepe ve çevresindeki taştepeler hakkında...
tamam çocuklar ''ehuhudfjgh bak sıvazlıyor kanki dfklgj'' modunuza geri dönebilirsiniz. benden şimdilik bu kadar.
edütsch: imla.
lise 3 arka sıra komedyası bittiğine göre ciddili yorumumuzu yapalım. arkadaşlar siz 31 diye gülüşürken bilim dünyasının bilhassa da materyalist tarihin kaideleri gördüğünüz şeyler yüzünden sarsılıyor. öncelikle bir yanlışı düzeltelim. burası göbeklitepe değil. ama göbeklitepe'ye oldukça yakın bir başka önemli merkez. göbeklitepe çok önemli bir keşifti, hala da çok önemli. lakin göbeklitepe ile çağdaş ve ondan artı eksi 100-200 yıl farkla iskan edilmiş başka yerler de keşfedildi, keşfediliyor. e peki bundan bize ne derseniz şu anda bilim dünyasının gözü kulağı şanlıurfa'da... her defasında bizleri hayrete düşürecek yeni şeyler çıkmakta sürekli...
göbeklitepe'de antropomorfik oldukça stilize bir insan/erkek betimi mevcuttu. şu hepinizin bildiği t şeklindeki dikmeler. onlar aslında insan. hatta erkek çünkü kollar göbek altında birleşmekte... bu örnek ise çok daha ünik çünkü alçak kabartma tekniğiyle işlenmiş bir kompozisyon ile karşı karşıyayız. vahşi doğanın içerisindeki bir öğe olan insanın kültürel gelişimini görüyoruz. çılgınca teorilerim var lakin onlar burada açıklayacağım şeyler değil. çünkü gerçekten şematik bir tasvirin ötesinde bir kompozisyon ile karşı karşıyayız. hayır uzaylılar değil. uzaylılar diyene yolda yürürken gökten dragon dildo düşsün. (özür dilerim sözlük yönetimi bunu söylemek zorundaydım) burada gördüğünüz şey ise arkadaşlarım insanın üreme kavramına bir kutsallık atfedilmiş olması. başka bir şey değil. hayır şeyinden lazer çıkartıp leoparları yakan uzaylı değil o. bugün de geçerliliğini koruyan en ilkel, en basit ve en temel kavramımız. üreme... üremeye atfedilen kutsallık... ha burada ilginç olan şey, daha erken örneklerde bizler biliyoruz ki kadın doğurganlığı sebebiyle kutsal. ama bu taştepeler olarak literatüre geçmiş olan merkezlerde sürekli antropomorfik tasvirlerde erilliğe vurgu var. o da enteresan yani... inanç kavramındaki cinsel kimliklerin switch olması... paleolitikte kadın kutsal sonrasında neolitik ve yerleşik şehir hayatı ile tanrı eril bir kimliğe bürünüyor...avcı toplayıcı insanlarda kadın başat faktörken yerleşik hayat ile ev ile sınırlandırılıp mülkiyet kavramının bir parçası haline dönüşüyor. muhtemelen mülkiyet kavramının doğması ile kollektif avcı toplayıcı yaşantının yerini alan yeni sistemde kadın da ev ürün hayvan vs. gibi mülk olarak kabul ediliyor. zaten sonrasında da pek çok kültürde ötekileştiriliyor... neyse bunlar çok benim uzmanlık alanıma girmiyor. bir protohistoryacıdan dinlemeniz daha doğru olacaktır.
gerçekten çılgınca... yerleşik hayata adapte olmamış insan topluluklarının inşa ettiği yapılarla karşı karşıyayız. çok üstünkörü bir bakış açısı ile direkt olarak kült yapısı demek kolaycılık olur. kültten fazlası olmuş olmalı... bir kült sistemi var orası şüphesiz. ancak materyalist tarih insan yerleşik hayata geçti, ardından dini buldu der. ama burada iş öyle ilerlememiş... falan... ha tabi günün sonunda bu yerlerin en büyük eksisi türkiye'de bulunuyor olmaları. malum ultra tarih ve kültür bilincine sahip toplumumuz bu eşsiz kültür varlıkları için adeta birer süper tehdit... bir de günümüz teknolojisi falan ileri o da tamam. ancak benim bu konuda ciddi şüphelerim var... hafriyatçılık mantalitesi ile homini homini bir acele ile tabakhaneye bok yetiştirir gibi bu yerlerin kazılması ne kadar doğru ? bakanlık istatistik ve rakamları seviyor lakin günün sonunda var olanı anlamlandıramadan bir acele ile kazıp hafriyatçılık yapmak lise mezunu ortalama herkesin yapabileceği bir şey... çok fazla soru işaretlerimiz var göbeklitepe ve çevresindeki taştepeler hakkında...
tamam çocuklar ''ehuhudfjgh bak sıvazlıyor kanki dfklgj'' modunuza geri dönebilirsiniz. benden şimdilik bu kadar.
edütsch: imla.
devamını gör...
kitap okuma alışkanlığı
insanlara ve dünyaya farklı açılardan bakmayı öğrenerek kişinin kendisine empati depolaması ve sonunda empat olarak hayatına yaralı bir şekilde devam ederek kendisini kitaplara adaması ve kısır döngü...
devamını gör...
e-yds
ösym tarafından yapılan, önündeki e ile bir ilgisi olmayan, yalnızca istanbul, izmir ve ankara’da girilebilen ancak tüm başvurular 30 saniye içerisinde dolduğu için genelde girilemeyen, binlerce kişiyi mağdur eden sınavımsı.
bu sınava başvuru yapabilenlere plaket verilmeli ve sen bu başvuruyu yapabiliyorsan tüm zorlukları başarabilirsin denilerek sınavı geçti sayılmalı. güya elektronik ama yalnızca üç merkezde o da çok sınırlı sayıda kişi girebiliyor. saçmalıktan başka bir şey değil. dil sınavlarının ertelendiği, ama üniversitelerin dil şartını asla kaldırmadığı bu saçma pandemi döneminde insanları bu denli mağdur edenler utansın.
başvuru yapmanın geçmekten daha zor olduğu sınav.
bu sınava başvuru yapabilenlere plaket verilmeli ve sen bu başvuruyu yapabiliyorsan tüm zorlukları başarabilirsin denilerek sınavı geçti sayılmalı. güya elektronik ama yalnızca üç merkezde o da çok sınırlı sayıda kişi girebiliyor. saçmalıktan başka bir şey değil. dil sınavlarının ertelendiği, ama üniversitelerin dil şartını asla kaldırmadığı bu saçma pandemi döneminde insanları bu denli mağdur edenler utansın.
başvuru yapmanın geçmekten daha zor olduğu sınav.
devamını gör...
ırkçı ve cinsiyetçi başlıklara tanım girmiyoruz kampanyası
ona tanım girme, buna tanım girme, futbol başlığı açma, cinsellik başlığı açma, siyaset başlığı açma... yapma da etme de... şu da bu da... burası sözlük, sözlük. herkes kurallar çerçevesinde istediği başlığı açar, istediği tanımı girer, nedir bu sürekli yazarları bir kısıtlama anlayışınız, cidden anlamsız geliyor. o tarz başlık açmazsın, o tarz başlıklara tanım girmezsin ama insanları sürekli sizin gibi düşünmüyor diye yönlendirmeye ve kısıtlamaya çalışmaya hakkınız yok. burası sizin özel dünyanız değil, herkese açık bir dünya. bu tarz kuralları kendi açacağınız sözlükler de koyarsınız.
kraldan çok kralcı olmak (yöneticiden çok yönetici olmak).
(bkz: bundan bize ne olması)
kraldan çok kralcı olmak (yöneticiden çok yönetici olmak).
(bkz: bundan bize ne olması)
devamını gör...
ruh adam
okumadığım ama okumak istediğim romanlardan biridir.
devamını gör...
yaşlı yazarlar
nükhet duru diyesi siz hep aynı kalacanız de mi? diyorlar, kahkaha atarak teen kardeşlere.
devamını gör...
