sözlükte sevilen ve sayılan bir yazar olma yolunda yararak ilerleyen yazar.
devamını gör...

antik mısır döneminde, piramitleri yapan kölelere günlük 3 litre bira ve 500 gram ekmek veriyorlardı. efesin 50’lik kutu bira fiyatı 11,75 tl. günde 3 litreden aylık 2.115 tl yapar. 500 gram ekmek 6 tl. bir ayda 180 tl yapar. totalde 2.295 tl’ye tekabül eder. eğer antik mısır kölelerinin ekmeğini ve birasını biraz daha artırırlarsa asgari ücretli türk vatandaşı olabiliyorlar.

edit: sendika benzeri bir şey de varmış antik mısır’da. güneş yılı ikramiyesi ödenmediği için iş bırakmalar, protesto ve yürüyüşler de yapılmış.*
devamını gör...

günümüz türkiye'sine ulaşmak için ortadan kaldırılması gerekenler listesinde ismi en üstlerdeydi. 90'ların başında kaotik olayların yaşanması bir yazarın kitabından çıkabilecek kadar distopik olsa da tamamen gerçek olmasına rağmen yaşananlara zamanla alışmamız daha da distopik bir ruh haline giren bir vatandaş profili çıkardı ortaya. insanlar gerçekleri kurtlar vadisi'nden öğrendiğini sanarak uğur mumcu ve kitapları hiç var olmamış gibi yaşadılar. ve ne gariptir ki vatandaşın bu duruma getirileceği tespitini yıllar öncesinden yapmıştı.
devamını gör...

koskoca adam oldum hala aynı şeyi yapıyorum.

evdeyiz annem, babam, ablamlar bir de eniştem olacak adam var. ayağımla koltuğun üzerine kurulurken oturduğum yerde gıcırtı çıkardım ama böyle sanki ishal olmuş insan osuruğu gibiydi. bütün gözler sanki karşısına namlu tutulmuş ceylan gibi bana bakakalmıştı. sonra hemencecik ayağımla aynı gıcırtıyı çıkardım. salondaki gerginlik bitmiş, çekirdekler çıtçıtlanmaya başlanmış, kısacası hayat normal seyrine geri dönmüştü.

bu bir nevi "bakın ben osurmadım, benden size zarar gelmez" demenin göstergesidir. ev ahalisinin içinde osuran insan, kendisine saygısı olmayan güvenilmez bir kişi imajı verir çünkü...
devamını gör...

olduğu kişi benim kişiliğime, kararlarıma, yaşamıma müdahele etmediği, çevresine zarar vermediği sürece olduğu gibi kabul ederim insanları. bunda bir beis yok, olmamalı da.
devamını gör...

şubat ayı boyunca orijinal dilinde yayımlanacak filmler:
1 şubat pazartesi 21.00 "transit"

2 şubat salı 21.00 "the diving bell and the butterfly" (kelebek ve dalgıç)

3 şubat çarşamba 21.00 "five easy pieces" (beş kolay parça)

4 şubat perşembe 21.00 "anons"

5 şubat cuma 21.30 "about elly" (elly hakkında)

6 şubat cumartesi 21.30 "the butler" (başkanların hizmetkârı) tv'de ilk

7 şubat pazar 21.30 "good day's work" (çalışmak için iyi bir gün)

8 şubat pazartesi 21.30 "mister twister at the pitch" (bizim sınıf sahada)

9 şubat salı 21.00 "salesman" (satıcı)

10 şubat çarşamba 21.00 "admiral" (amiral)

11 şubat perşembe 21.00 "aydede"

12 şubat cuma 21.30 "hostiles" (vahşiler)

13 şubat cumartesi 21.30 "big eyes" (büyük gözler)

14 şubat pazar 21.30 "midnight in paris" (paris'te gece yarısı)

15 şubat pazartesi 21.30 "cloudboy" (niilas'ın öyküsü)

16 şubat salı 21.00 "the wind will carry us" (rüzgar bizi sürükleyecek)

17 şubat çarşamba 21.00 "kuyucaklı yusuf"

18 şubat perşembe 21.00 the silence" (sükut)

19 şubat cuma 22.15 "honeyland" (bal ülkesi)

20 şubat cumartesi 21.30 "looking for eric" (hayata çalım at)

21 şubat pazar 21.30 "the man who knew ınfinity" (sonsuzluk teorisi)

22 şubat pazartesi 21.00 "journeyman"

23 şubat salı 21.00 "the truth" (saklı gerçekler)

24 şubat çarşamba 21.00 "the children of genghis" (cengiz'in çocukları)

25 şubat perşembe 21.00 "çırak"

26 şubat cuma 21.30 "deep rivers" (derin nehirler)

27 şubat cumartesi 21.30 "supa modo" (süper kahraman)

28 şubat pazar 21.30 "black snow" (siyah kar)
devamını gör...

daha fazla önem arz eden ihtiyaçlar varken, gösteriş uğruna önem derecesi düşük bir ürüne veya hizmete harcama yapmak. genellikle üçüncü şahıslar nezdinde kullanılır, doğrudan o kişiyle gelişen diyalogda söylenmez.

- abi bugün arabayı yeniledim, çektim krediyi gittim üst modelini aldım. eskisinden sıkılmıştım.
- !!!
............

-duydun mu? bizim ahmet arabayı yenilemiş.
-kel başa şimşir tarak. adamın giydiği gömleklerin rengi attı, gidip yenilerini almaz param yok diye.
devamını gör...

insanı en çok kendisi yorar. örneğin iş yerinde birisi size hoşlanmadığınız bir şey söylemiştir söylediği sözü düşünmeye başlarsınız, sonra kafanızda kurmaya başlarsınız acaba bu sözle şunu mu söylemek istedi yoksa daha farklı bir şey mi söylemek istedi sonra kendinizi sorgularsınız acaba bunu söylediği için ben böyle düşündüğüm için bende mi bir sorun var diye düşünürsünüz ama bende bir sorun yok yanlış bir şey de yapmadım o zaman sorun onda mı diye sürüp giden bir sarmalın içine sokarsınız kendinizi ve yavaş yavaş bu ve bunun gibi düşünceler ruhunuzu yorar ve sonunda hayata karşı yorgun düşmüşünüzdür. ama bu yorgunluğun en büyük sebebi sizsinizdir çünkü bu düşünme eylemini siz yapmışsınızdır.
devamını gör...

anlayışsız müşteriler.
devamını gör...

siyah, beyaz ve gri ile güzel kontrast oluyor bence.
devamını gör...


bir anne, kızına kendi sezgisinin doğruluğuna güven duyma hissinden daha büyük bir kutsama veremez.

t:her kadının en az bir kez okuması gereken bir kitap.
devamını gör...

twitter aleminde gündem olmus hastag. çok sey yazmak istemiyorum girip twitlere bakinca ben bunlarla ayni dünyada mi yasiyorum diye hayati sorgulayacaksiniz garanti veriyorum.(bkz: swh)
(bkz: baskasi adina utanmak)
(bkz: yilbasi ve noel ayrimini bilmemek)
devamını gör...

biraz yürüyelim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ceketimi yağmurlara astığımdan beri
tehlikeli şiir okur dünyaya sataşırım ben.

(bkz: korkarım)
devamını gör...

nam-ı diğer binge’ li hildegard. kadının hiçbir değeriyle esamesinin okunmadığı 12. yüzyıl avrupası’nda, kutsal roma imparatoru ve papa ile yazışmaları olan, dönemin en büyük katedrallerinde, meydanlarında vaazlar vermiş, alman hristiyan mistisizminin çok değerli bilge kadını.
bir şifacı olarak tıp bilim tarihinde, o yüzyıldan günümüze ulaşan yegane kaynakların da sahibidir. kurduğu manastırda yüzlerce kadın öğrencisi olan, ayrıca yazar, felsefeci, ressam ve bir müzisyendir. hitabeti güçlü cesur bir kadındır fakat yine de bunları yapabilmesine izin verilmesi o zamana kadar görülmemiş bir şeydir. ilginç gelir bana.

hildegard’ ın henüz kelt öğretilerini kaybetmemiş bir alman manastırında eğitim alması ve küçük yaşlardan itibaren gördüğü mistik sanrıları onu bu kadar özel kılmakta etkili olmuştur sanırım. tanrının tezahürleri olarak gördüğünü belirttiği halüsinasyonlarını müzik, resim ve kelimelerine yansıtmış. beni en çok etkileyen o uhrevi müzikleri bestelemiş.



bir adaletsizliğe karşı psikopos’ a yazdığı mektubunda,“dünyada tanrı’nın musikisini susturanlar, cennette meleklerin şarkısının bir parçası olamazlar” cümlesiyle erk” lere karşı dimdik duruşun timsali kadınlardan biri olduğunu göstermiştir.
devamını gör...

munis/" cana yakın, sevimli, uysal, yumuşak." demek.

peki sizce ben munis biri miyim? hayır .

ben bu rütbeyi kendime hiç yakıştırmıyorum sevgili modlar. bu rütbe başka bir yazara verilmeli.
devamını gör...

divan şairlerinin çok kullandığı bir kelime olup aciz bırakmak , güçsüz kalmak anlamlarında kullanılır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hakkında pek çok şey bilip pek az şey anlattığım 1933 doğumlu rus şair. sanıyorum ki voznesenski'nin sunduğu sanat, hayatından ve karakterinden bağımsızdır aslında. şiirin kendisi onun ruhundan bir parça gibi dağılıp kelimelere karışmıştır. şiirlerinde bir parça ruhu vardır ama artık şiirleri ondan bağımsızdır. yanlış anlaşılmasın elbette bu dediğim, şairi kim ise şiiri de ondan ibarettir sadece voznesenski şiirlerini öyle ustaca yazmıştır ki, şiirleri ondan bağımsız olduğunda bile bir anlam içerir. şiir mayakovski'de başlar ve voznesenski'de noktalanır . genç yaşında dahi muhalif bir tavır sergilemiştir ve defalarca sansüre uğramıştır voznesenski. eserlerinde, büyük bir hayranlık duyduğu ve bir süre çıraklık yaptığı pasternak'ın izleri görülür fakat dili kullanışı mayakovski izleri taşır. aslında mimarlık okumuş fakat resime ilgi duyduğu gençlik dönemi haricinde daima yazmaya ilgisi olmuştur.

(bkz: akhillesogo serdtse)
(bkz: antimiri)
(bkz: soblazn)
(bkz: vıpusti ptitsu)

--- alıntı ---

şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana
ne acı bu denli geç rastlamak sana
ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda.

--- alıntı ---
devamını gör...

(bkz: nerd)
kendisini fakülte yıllarından tanırım. narsizmle bezenmiş sosyal problemleri nedeniyle gerçek hekimlik yapmak yerine tus'a abanmış, bir dönem tus dershaneciliği yapmıştır. asistanlık zamanlarında hocalarını bezdirmiş, onları ''bitse de gitse'' moduna sokmuştur. şu an bulunduğu konumda, bilimin kendisiyle ters düşecek tarzda sorumsuz ve beylik çıkışlar yapmasını bir meslektaşı olarak ibretle izliyorum. kendisi bir alanda hoca olacaksa bu ancak magazinsel tıp olabilir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim