2020
2020
yanyana iki 20 pek de estetik duruyordu oysa.
geçen yılbaşı gecesi gözlük şeklindeki tasarımlarını da pek beğenmiştim.
esprili bir yıl beklerken eşek şakalarını sayamaz durumdayım, gerçekten şaka gibi bir yıl, “yok artık daha neler” demekten yorulacağım da hiç aklıma gelmezdi. *
ek: bahsi geçen “yok artık daha neler” insanların olaylar karşısındaki yorum ve tepkileri içindir.*
yanyana iki 20 pek de estetik duruyordu oysa.
geçen yılbaşı gecesi gözlük şeklindeki tasarımlarını da pek beğenmiştim.
esprili bir yıl beklerken eşek şakalarını sayamaz durumdayım, gerçekten şaka gibi bir yıl, “yok artık daha neler” demekten yorulacağım da hiç aklıma gelmezdi. *
ek: bahsi geçen “yok artık daha neler” insanların olaylar karşısındaki yorum ve tepkileri içindir.*
devamını gör...
edinilmiş en kıymetli hayat tecrübesi
ne oldum değil, ne olacağım demeli insan. bunu çok geç anladım. kaybolmuş yıllarıma yanarım yalnızca.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
boşa geçen bir hayat ve pes etme vaktinin geldiğini.
devamını gör...
el alem
gizli yargıçlar topluluğu.
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
adam odadaki her şeyi benimle kırdı. dolabından komodinine, havlularından yastıklarına. beni boğdu boğdu, duvara attı. boğdu boğdu, duvara attı. çığlıklar, yardım çığlıkları, allah’ın belaları! bir kişi be, bir kişi... ben bu aileden değil miyim ya?
-ölümlü dünya
-ölümlü dünya
devamını gör...
ahlak
‘’ kutsal kitaplarda adı sıkça geçen şeytan, gerçek dünyada size ahlak dersi veren bir cahilden başkası değildir.’’ der ünlü düşünür f. nietzsche.
ahlak kavramı öyle bir olgudur ki içinde iyilik, kötülük, vicdani duygular gibi insani kavramları da barındırmakla beraber, kişinin hayat görüşü ve yaşam tarzına göre değerlendirilmesi gerekir. bireysel bir olgu olmasının yanında aynı zamanda toplumlar üstü bir kavramı da ifade eder.
ahlak; kavramının temelini oluşturan yegane şey kişinin kendisidir. ünlü düşünür kant 'ın bu konudaki ahlaki bakış açısı oldukça güzeldir. ona göre; yapılan şeylerin kararı kendi özgür iradeniz tarafından alınıyor ve diğer herkes tarafından yapıldığında hala anlamlı ve mantıklı kalıyor ise yapılan eylem ahlakidir. örneğin yalan söylemek; eğer sürekli yalan söylüyorsanız bu anlamlı ve mantıklı değildir. toplumdaki herkes sürekli yalan söylüyorsa yine anlamlı ve mantıklı bir sonuç ortaya çıkmayacaktır. bu durumda sürekli yalan söylemek de asla ahlaki olmayacaktır.
oysa vicdan ve empati duygusundan yoksun olan insan ahlaki olmayan bu ‘’ yalan ‘’ kavramına da kendince haklı sebepler bulacaktır. belki de ahlaktan sıkça dem vuracak ve karşısındaki bireyin onda olmayan vicdan ve empati duygularını sömürecektir.
ahlak kavramını sarsmayacak biricik şey ise kişinin istemsizce yapmış olduğu hatalar olacaktır. hata yapmanın insana mahsus olduğunu bilen birey bu hatalarından ders çıkaracak ve sonraki yaşantısında bu hatalarını ahlaki temellerini oluşturmada birer basamak olarak kullanmaya gidecektir. ama ahlak kavramını toplumsal ahlaktan bağımsız olarak düşünen insan, vicdan duygusundan da emareler barındırmadığında, yapmış olduğu hatalar ile yüzleşmek yerine yaptığı hatalar ile yüzsüzleşecektir. bu yüzden ahlaki değerlere bağlı kalıp bu kavramın bireysel ve toplumsal yanlarını unutmadan hareket etme gerekliliği bilincinde olmalı buna uygun yaşantıları yaşamaya gayret göstermeliyiz.
ahlak kavramını salt kendi kişisel çıkarları için kullananlar ahlak kavramını zamana ve mekana göre farklı şekillerde yorumlasalar da önemli olan vicdanları susturulabilmektir.
ahlak kavramı öyle bir olgudur ki içinde iyilik, kötülük, vicdani duygular gibi insani kavramları da barındırmakla beraber, kişinin hayat görüşü ve yaşam tarzına göre değerlendirilmesi gerekir. bireysel bir olgu olmasının yanında aynı zamanda toplumlar üstü bir kavramı da ifade eder.
ahlak; kavramının temelini oluşturan yegane şey kişinin kendisidir. ünlü düşünür kant 'ın bu konudaki ahlaki bakış açısı oldukça güzeldir. ona göre; yapılan şeylerin kararı kendi özgür iradeniz tarafından alınıyor ve diğer herkes tarafından yapıldığında hala anlamlı ve mantıklı kalıyor ise yapılan eylem ahlakidir. örneğin yalan söylemek; eğer sürekli yalan söylüyorsanız bu anlamlı ve mantıklı değildir. toplumdaki herkes sürekli yalan söylüyorsa yine anlamlı ve mantıklı bir sonuç ortaya çıkmayacaktır. bu durumda sürekli yalan söylemek de asla ahlaki olmayacaktır.
oysa vicdan ve empati duygusundan yoksun olan insan ahlaki olmayan bu ‘’ yalan ‘’ kavramına da kendince haklı sebepler bulacaktır. belki de ahlaktan sıkça dem vuracak ve karşısındaki bireyin onda olmayan vicdan ve empati duygularını sömürecektir.
ahlak kavramını sarsmayacak biricik şey ise kişinin istemsizce yapmış olduğu hatalar olacaktır. hata yapmanın insana mahsus olduğunu bilen birey bu hatalarından ders çıkaracak ve sonraki yaşantısında bu hatalarını ahlaki temellerini oluşturmada birer basamak olarak kullanmaya gidecektir. ama ahlak kavramını toplumsal ahlaktan bağımsız olarak düşünen insan, vicdan duygusundan da emareler barındırmadığında, yapmış olduğu hatalar ile yüzleşmek yerine yaptığı hatalar ile yüzsüzleşecektir. bu yüzden ahlaki değerlere bağlı kalıp bu kavramın bireysel ve toplumsal yanlarını unutmadan hareket etme gerekliliği bilincinde olmalı buna uygun yaşantıları yaşamaya gayret göstermeliyiz.
ahlak kavramını salt kendi kişisel çıkarları için kullananlar ahlak kavramını zamana ve mekana göre farklı şekillerde yorumlasalar da önemli olan vicdanları susturulabilmektir.
devamını gör...
zartoşt
yazdıklarını değerli ve dikkate alınası bulduğum yazar. çoğunluğun üç maymunu oynadığı bir zamanda cesaretiyle gönlümde taht kurmuştur.
devamını gör...
gece yatmadan önce yapılan son şey
telefonla oynamak. iyice gözlerim gidene kadar oynuyorum. öyle ki bazen yazdığım şeyleri hatırlamıyorum bile. bağımlıyım...
devamını gör...
bir evi daha yaşanılır kılan detaylar
bahçesinin olması.
devamını gör...
kürk mantolu madonna
sabahattin ali'nin kuyucaklı yusuf ve içimizdeki şeytan gibi kültleşen romanlarından biri olan mükemmel eseri.
raif efendi belli bir amaç için babası tarafından apar topar almanya'ya yollanır. gerek kaldığı oteldeki çevresi gerekse kendi umarsızlığıyla amacını unutur ve resim sergilerine, tiyatrolara vs. dadanır.
her şey gittiği bir resim sergisinde karşısına çıkan kadın portresiyle başlar. portre maria puder ismindeki bir kadına aittir ve raif efendi resmi görür görmez ondan oldukça etkilenir. bu kadında onu kendine çeken bir şey vardır. günler sonra saçma bir anda tablodaki kadınla karşılaşır. ertesi günden itibaren ise neredeyse her gün görüşüp konuşmaya başlarlar. olay üzerine olay yaşanırken tahmin edildiği gibi mutlu bir son olmaz maalesef.
iki kez okudum, ikisinde de aynı etkiyi hissettim. sabahattin ali kelimeleri kullanırken "nasıl ruhlarına dokunurum?" diye mi düşünüyor acaba? gün içinde belki de on kez aynı kelimeleri kullanıyor, belki benzer cümleleri kullanıyoruzdur, fark etmiyoruz hiç ama bu adam yazınca cidden bir başka oluyor.
ayrıca maria puder bana fakat müzeyyen bu derin bir tutku filmindeki müzeyyen'i hatırlattı nedense. hayatlar farklı, evet lakin sevgiye olan inançsızlıkları aynıydı. bir de böyle kadınlar aramızda da var.
eğer çok sevgili kürt mantolu madonna'mız biraz daha erken fark etseydi raif'i sevdiğini, belki de araya yıllar* girmezdi. onu da anlıyorum, raif'i daha çok anladığım doğru olsa da. velhasıl okumalısınız. aşk romanları kategorisinde zirvedir bana göre.
not: alıntı cümle bırakılacaktır.
raif efendi belli bir amaç için babası tarafından apar topar almanya'ya yollanır. gerek kaldığı oteldeki çevresi gerekse kendi umarsızlığıyla amacını unutur ve resim sergilerine, tiyatrolara vs. dadanır.
her şey gittiği bir resim sergisinde karşısına çıkan kadın portresiyle başlar. portre maria puder ismindeki bir kadına aittir ve raif efendi resmi görür görmez ondan oldukça etkilenir. bu kadında onu kendine çeken bir şey vardır. günler sonra saçma bir anda tablodaki kadınla karşılaşır. ertesi günden itibaren ise neredeyse her gün görüşüp konuşmaya başlarlar. olay üzerine olay yaşanırken tahmin edildiği gibi mutlu bir son olmaz maalesef.
iki kez okudum, ikisinde de aynı etkiyi hissettim. sabahattin ali kelimeleri kullanırken "nasıl ruhlarına dokunurum?" diye mi düşünüyor acaba? gün içinde belki de on kez aynı kelimeleri kullanıyor, belki benzer cümleleri kullanıyoruzdur, fark etmiyoruz hiç ama bu adam yazınca cidden bir başka oluyor.
ayrıca maria puder bana fakat müzeyyen bu derin bir tutku filmindeki müzeyyen'i hatırlattı nedense. hayatlar farklı, evet lakin sevgiye olan inançsızlıkları aynıydı. bir de böyle kadınlar aramızda da var.
eğer çok sevgili kürt mantolu madonna'mız biraz daha erken fark etseydi raif'i sevdiğini, belki de araya yıllar* girmezdi. onu da anlıyorum, raif'i daha çok anladığım doğru olsa da. velhasıl okumalısınız. aşk romanları kategorisinde zirvedir bana göre.
not: alıntı cümle bırakılacaktır.
devamını gör...
eski fotoğraflara bakarken hissedilenler
"aa baksana bu ben, evet burada gözlerimin içi gülüyormuş "diye tanımlayacağım olaydır. zamanla gözlerimizin feri sönmüş yerini boşluk almıştır.
devamını gör...
aile tarafından üzülmek
üzüldüğünü görmeyecek kadar yakındırlar. bazen anlamak ve anlaşılmak için uzaklaşmak gerekir.
devamını gör...
alkol
geçmişte yaptığınız hataları düşünmekten kafayı yemek üzereyseniz başvurmanız tavsiye edilir. kararında bırakıldığı takdirde düşünmeyi bırakır etrafa da rahatsızlık vermeden bir şekilde uyur gidersiniz.
devamını gör...
yazarların google nick araştırma sonucu
ilk sırada kafa sözlük çıktı*.
devamını gör...
zaman bir algı mıdır yoksa gerçek mi sorunsalı
öğrencilerime okuduğum bir kitap var. ismi bir dakika bu kitapta çocuklara zaman algisindan basit ve günlük yaşamdan örnekler ile bahsediliyor. bir de biz yetiskinler için metis yayınevinden mark witmann in kitabı var. ismi hissedilen zaman bu kitapları okuduğumda zamanın bir algı olduğu fikrini kabul ediyorum. saatler süren bir pikniği aradan zaman geçince arabası kuma gömülen arkadaşa kahkahalar ile guldugumuz an olarak hatilamamiz ama 5 dk süren bir tartışmanın kalpte oluşturduğu hasarı senelerce yük olarak taşımamız bunun en büyük kanıtı olabilir ancak aynı zamanda ulvi , ürpertici ve en önemlisi "gerçek" olduğunu da kabul ettiren ise tek bir cümle oluyor.
"asr´a yemin olsun ki,insan mutlaka bir ziyandadır." asr süresi.
"asr´a yemin olsun ki,insan mutlaka bir ziyandadır." asr süresi.
devamını gör...
freddie mercury
queenin solisti ve britanyalı sanatçıdır. gerçek adı farrokh bulsara'dır.
live aid'teki bu performansı ile inanılmaz bir sesi olduğunu göstermiştir.
live aid'teki bu performansı ile inanılmaz bir sesi olduğunu göstermiştir.
devamını gör...