yazarların itiraf köşesi
bomboş geçirdiğim ilk gençlik yıllarım için kızgınım kendime. yirmi yedi yaşıma geldiğimde fark ettim, o güne değin yaşadığım hayatın içinde yaşlanmak istemediğimi. bir telaş başladı sonra.
sonra otuzla tanıştım ki hiç hoş değildi bu tanışma benim için. dikkat ettiniz mi söylerken bile dolu dolu çıkıyor ağızdan otuz sayısı.
onca yılı geride bırakmışken ne sığdırdım geçen zamana. rüzgarda savrulan yaprak elbisesini nasıl giyindim, nasıl yakıştırdım kendime. neden durup bi bakmadım.
o yıllarda da başka kızgınlıklarım vardı elbet. kendimi kendime iliklemiştim.
otuz. bu öylesine bir sayı değil. bir dönüm noktası benim için. klavye döküm olarak düzeltiyor inatla, o da olur. otuzdan sonra ne kadar kaldığını bilmediğim zamanın bana ait olan bölümünü bilinçli tüketici farkındalığıyla yaşıyorum. öyle yaptığımı umuyorum en azından.
sonra otuzla tanıştım ki hiç hoş değildi bu tanışma benim için. dikkat ettiniz mi söylerken bile dolu dolu çıkıyor ağızdan otuz sayısı.
onca yılı geride bırakmışken ne sığdırdım geçen zamana. rüzgarda savrulan yaprak elbisesini nasıl giyindim, nasıl yakıştırdım kendime. neden durup bi bakmadım.
o yıllarda da başka kızgınlıklarım vardı elbet. kendimi kendime iliklemiştim.
otuz. bu öylesine bir sayı değil. bir dönüm noktası benim için. klavye döküm olarak düzeltiyor inatla, o da olur. otuzdan sonra ne kadar kaldığını bilmediğim zamanın bana ait olan bölümünü bilinçli tüketici farkındalığıyla yaşıyorum. öyle yaptığımı umuyorum en azından.
devamını gör...
türk rock tarihinin en iyi solosu
erkin koray-cemalim
cem karaca-gecenin karasını
şunları dinlerken büyülenmemek elde değil.
cem karaca-gecenin karasını
şunları dinlerken büyülenmemek elde değil.
devamını gör...
yazarların yaptığı en büyük dalgınlık
bölüm başkanının odasından çıkarken kapıyı çalmak.
devamını gör...
normal sözlük'ün diğer kafa platformlarıyla olan ilişkisi
hiçbir şekilde olmayan ilişkidir.
devamını gör...
çocuk sahibi olmak
kendini gerçekleştirmenin ete kemiğe bürünmüş halidir.
sorumluluk sahibi olmanın ne demek olduğunu anlatır.
sıkmayan, tatlı, tatmin dolu bir sorumluluktur o.
kimse olmadığında yüzüne sanki bu dünyanın mucizesiymişsin gibi bakan 2 tane pırıl pırıl gözdür.
anlatacakları bitmeyen tatlı dildir.
sakın ölme diyen korkak kalptir.
en kıymetli emanettir.
dileyen herkese, dilediği zamanda nasip olmasını istediğim, içi dünyalar kadar dolu olan sahipliktir.
sorumluluk sahibi olmanın ne demek olduğunu anlatır.
sıkmayan, tatlı, tatmin dolu bir sorumluluktur o.
kimse olmadığında yüzüne sanki bu dünyanın mucizesiymişsin gibi bakan 2 tane pırıl pırıl gözdür.
anlatacakları bitmeyen tatlı dildir.
sakın ölme diyen korkak kalptir.
en kıymetli emanettir.
dileyen herkese, dilediği zamanda nasip olmasını istediğim, içi dünyalar kadar dolu olan sahipliktir.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının şiirleri
nihayet kavuştun
hayal ettiğin yere
nihayet kavuştun
en sevdiğin yere
orada çok rahatsın
kimse üzemez seni
sen mutlu ol yeter ki
ben ardında beklerim.
şiir pek de kaliteli değil gördüğünüz üzere, çünkü ben bu şiiri 12 yaşında yazmışım, dedem öldükten bir ay sonra. onun için yazmışım.
hala bu şiirde de dediğim gibi ardında bekliyorum dedeciğim, mutlu olmana duacıyım, seni özlüyorum ve eksikliğini de hissediyorum. sen gittiğinden beri hep bir yerimiz eksik kaldı, yapayalnızım ben artık. arkasına yaslanacağım koca çınarımı kökünden kesmişler gibi hissediyorum, yıllardır. daha biz seninle çok anı paylaşacaktık, ne senin edebiyat bilginden yararlanabildim, ne sevgine doyabildim, seni tam tanıyabildim... bunlar için çok küçüktüm.
ama yine de çok güzel anılar biriktirdik seninle, bahçemizde uzanıp yıldızları izledik, tavşanlarımız etrafta hop hop zıplarken meyveler toplayıp yedik, kitap fuarlarına gittik. bizim eve her yaklaştığında bir ıslık öttürürdün, duyduğumuzda kardeşimle koşa koşa aşağıya inerdik, kapıyı ilk açabilmek için yarışırdık. bana dergiler aldın, çikolatalar, tatlılar ama en önemlisi bana paralarla elde edemeyeceğim çok şey kattın, beni mutlu bir çocuk yaptın, kişiliğimi oturttun, kitap okuma sevgisi aşıladın, beni umursanıyor hissettirdin... elinden gelebilecek her şeyi layıkıyla yerine getirdin.
seni çok seviyorum dedeciğim, umarım benimle gurur duyuyorsundur, sana layık bir torun olabilmişimdir. iyi ki seni tanıdım, çocukluğumu seninle beraber yaşadım. bazen keşke yanına gelebilsem diyorum, zaten doğru düzgün yaşadığım da söylenemez, hiçbir şey kaybetmezdim.
hayal ettiğin yere
nihayet kavuştun
en sevdiğin yere
orada çok rahatsın
kimse üzemez seni
sen mutlu ol yeter ki
ben ardında beklerim.
şiir pek de kaliteli değil gördüğünüz üzere, çünkü ben bu şiiri 12 yaşında yazmışım, dedem öldükten bir ay sonra. onun için yazmışım.
hala bu şiirde de dediğim gibi ardında bekliyorum dedeciğim, mutlu olmana duacıyım, seni özlüyorum ve eksikliğini de hissediyorum. sen gittiğinden beri hep bir yerimiz eksik kaldı, yapayalnızım ben artık. arkasına yaslanacağım koca çınarımı kökünden kesmişler gibi hissediyorum, yıllardır. daha biz seninle çok anı paylaşacaktık, ne senin edebiyat bilginden yararlanabildim, ne sevgine doyabildim, seni tam tanıyabildim... bunlar için çok küçüktüm.
ama yine de çok güzel anılar biriktirdik seninle, bahçemizde uzanıp yıldızları izledik, tavşanlarımız etrafta hop hop zıplarken meyveler toplayıp yedik, kitap fuarlarına gittik. bizim eve her yaklaştığında bir ıslık öttürürdün, duyduğumuzda kardeşimle koşa koşa aşağıya inerdik, kapıyı ilk açabilmek için yarışırdık. bana dergiler aldın, çikolatalar, tatlılar ama en önemlisi bana paralarla elde edemeyeceğim çok şey kattın, beni mutlu bir çocuk yaptın, kişiliğimi oturttun, kitap okuma sevgisi aşıladın, beni umursanıyor hissettirdin... elinden gelebilecek her şeyi layıkıyla yerine getirdin.
seni çok seviyorum dedeciğim, umarım benimle gurur duyuyorsundur, sana layık bir torun olabilmişimdir. iyi ki seni tanıdım, çocukluğumu seninle beraber yaşadım. bazen keşke yanına gelebilsem diyorum, zaten doğru düzgün yaşadığım da söylenemez, hiçbir şey kaybetmezdim.
devamını gör...
tüm zamanların en karizmatik cümlesi
"geldikleri gibi giderler!" mustafa kemal atatürk.
devamını gör...
pilav yapmanın incelikleri
103 tane inceliği yoktur kesinlikle.
devamını gör...
omurilik
omurganın içinde bulunan kanal boyunca uzanan merkezi sinir sisteminin foramen magnumdan bel omuruna kadar uzanan beyinden giden ve gelen uyarılar için bir yol oluşturan motor ve refleks yanıt sağlayan bölümdür.
devamını gör...
kadir şeker
adam öldürmenin elbette bir cezası vardır, verilmeli. fakat bunu yapan birçok insan elini kolunu sallaya sallaya sokakta geziyor.adaletse herkese eşit davranmalı. kaç tane kadın cinayeti işlendi, katillerinin kaçı hapiste acaba. bu ülkede adalet gerçekten olsaydı bu olaya bu kadar tepki gelmezdi zaten.
devamını gör...
deli yürek izlemiş efsane nesil
şimdinin liselilerin izlediği mafya dizilerini gömmemesi gereken, onlarla empati kurması gereken nesildir.
ben erkek kardeşimle izlerdim kenan'ı, o yüzden gömmüyorum gençlerin kabadayılı dizilerini.
en son oğlumla (bkz: dayı) filmini izledim, bayıldım.
ben erkek kardeşimle izlerdim kenan'ı, o yüzden gömmüyorum gençlerin kabadayılı dizilerini.
en son oğlumla (bkz: dayı) filmini izledim, bayıldım.
devamını gör...
aşırı okuyan biriyle sohbet etmek
sohbet edemezsin diyeceğim ama açmam gerek "neden" diye..
lisede felsefe dersinden dönem ödevimi aldım.. normalde kötü olduğun dersi seçersin ama düşün artık, kötü dersim yokmuş meğer..sen misin o yiğit dedi herhal öğretmen "hegel'in varlık anlayışı"nı ödev olarak verdi..
başladım araştırmaya: tinin görüngübilimi mi dersin mantık mı dersin estetik-mekanik-doğa mı? en son aleksandr kojave'ye kadar düştüm.. e n'apayım anlamıyorum hegel'i!
o zamanlar üsküdar'da ikinci el kitap satın aldığım bir kitapçı vardı.. deniz fenerinin biraz gerisindeki caminin yanında açıyordu tezgahını*.. ona ödevimden bahsettim.. o da doğu-batı dergisine yazılar yazan bir adamla tanıştırdı sonraki günlerde.. adamdan ciddi yardım istiyorum.. ruh, tin, gheist, diyalektik.. insan bi ağzını açmaz mı? cık! sadece iyi gidiyorsun dedi..
tamam, ödevden tatmin edici not aldım ama, o çok okuyan, yazan insanla tek kelime konuşamadım..çınaraltı'nda buluşup buluşup çay içtik sadece..
(sonradan bu sessizliğinin sebebini öğrendim tabi, o da bu konulara kafa yoruyormuş meğer, ne de olsa acelesi yok, yavaş yavaş düşün tabi).
lisede felsefe dersinden dönem ödevimi aldım.. normalde kötü olduğun dersi seçersin ama düşün artık, kötü dersim yokmuş meğer..sen misin o yiğit dedi herhal öğretmen "hegel'in varlık anlayışı"nı ödev olarak verdi..
başladım araştırmaya: tinin görüngübilimi mi dersin mantık mı dersin estetik-mekanik-doğa mı? en son aleksandr kojave'ye kadar düştüm.. e n'apayım anlamıyorum hegel'i!
o zamanlar üsküdar'da ikinci el kitap satın aldığım bir kitapçı vardı.. deniz fenerinin biraz gerisindeki caminin yanında açıyordu tezgahını*.. ona ödevimden bahsettim.. o da doğu-batı dergisine yazılar yazan bir adamla tanıştırdı sonraki günlerde.. adamdan ciddi yardım istiyorum.. ruh, tin, gheist, diyalektik.. insan bi ağzını açmaz mı? cık! sadece iyi gidiyorsun dedi..
tamam, ödevden tatmin edici not aldım ama, o çok okuyan, yazan insanla tek kelime konuşamadım..çınaraltı'nda buluşup buluşup çay içtik sadece..
(sonradan bu sessizliğinin sebebini öğrendim tabi, o da bu konulara kafa yoruyormuş meğer, ne de olsa acelesi yok, yavaş yavaş düşün tabi).
devamını gör...
kafa izni
buraya büyük umutlarla kaydolmuştum ancak sözlük gerçketen çok kalitesiz. bu yüzden yazmama kararı aldım. belki de kalitesiz olan benimdir, bilemiyorum.
aşağılamak için söylemiyorum bunu.
tartışamıyoruz bile sözlükte, tartışma kültürü yok çoğu kullanıcı da. öğrendiklerini, her okuduğunu doğru sana bir kitle var burada ve asla yeni bakış açılarına açık değiller. belki de ben deliyimdir bilemiyorum.
neyse herkese teşekkür ederim yine de.
umarım tartışmaya, yeni fikirlere ve bakış açılarına açık hale gelebelirisiniz.
o zaman bu sözlük de çok daha kaliteli olacaktır.
sözlükte kankacılık oynayanları da benim gibi kafa izni almaya davet ediyorum.
aşağılamak için söylemiyorum bunu.
tartışamıyoruz bile sözlükte, tartışma kültürü yok çoğu kullanıcı da. öğrendiklerini, her okuduğunu doğru sana bir kitle var burada ve asla yeni bakış açılarına açık değiller. belki de ben deliyimdir bilemiyorum.
neyse herkese teşekkür ederim yine de.
umarım tartışmaya, yeni fikirlere ve bakış açılarına açık hale gelebelirisiniz.
o zaman bu sözlük de çok daha kaliteli olacaktır.
sözlükte kankacılık oynayanları da benim gibi kafa izni almaya davet ediyorum.
devamını gör...
ingilizce bilmeyenlerin cahil olduğu gerçeği
devamını gör...
bir şiirin tamamını anlatan tek mısrası
devamını gör...
epiktetos
fikirleri hayatımda önemli bir yer tutan saygı duyulası biridir. yaşadığı dönemde bir çok toplumda mağaralara çöp adamlar çizilirken o nasıl oldu da günümüzde bile ulaşılamayan yüksek düşünce gücüne ulaştı.
bana kılavuz olan fikirleri için 2000 sene öncesine, kendisine selamlar. fikirlerinle yaşamaktasın.
'' seçim seninse özgürsündür ve seçim seninse başka kimseyi suçlayamazsın.''
“mutluluk ve özgürlük, bir tek ilkenin açık seçik anlaşılması ile başlar: bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri kontrol edemeyiz.”
epiktetos
bana kılavuz olan fikirleri için 2000 sene öncesine, kendisine selamlar. fikirlerinle yaşamaktasın.
'' seçim seninse özgürsündür ve seçim seninse başka kimseyi suçlayamazsın.''
“mutluluk ve özgürlük, bir tek ilkenin açık seçik anlaşılması ile başlar: bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri kontrol edemeyiz.”
epiktetos
devamını gör...
bir günlüğüne suç işlemek serbest olsaydı
birilerine suikast düzenlerdim. başarılı olamam ve yeterince suç işlemiş gibi hissetmezsem eğer üstüne bir de banka soyardım. vişneden böyle şeyler beklemezdik demeyin suç deyince aklıma birden fazla şey geldi neyse daha fazla yazmayayım bu kadar suç bünyeme fazla bile. başlık ben neymişim dememe sebep oldu.
(bkz: ben kimim)
(bkz: ben kimim)
devamını gör...
guccifer
ismini "gucci'nin tarzı ve lucifer'ın ışığı"ndan aldığını söyleyen, bilgisayarla ilgili herhangi bir uzmanlığı bulunmadığı halde amerika birleşik devletleri başkanlarını, başkan adaylarını, siyasetçileri hackleyen kişi. gerçek adı marcel lazăr lehel.
tekrar söylüyorum; bu adamın kodlama bilgisi yok. ancak aşırı büyük bir sabrı var. hani bir yerlere üye olurken güvenlik soruları sorulur ya insanlara; en sevdiğiniz hayvanın adı, en sevdiğinizi öğretmeninizin adı, tuttuğunuz takım gibi... işte marcel, ünlü isimlerin sosyal medya hesaplarına girmeye çalışır ve bu soruların cevaplarını tahmin etmeyi dener. ne yazık ki çoğumuz bu soruların yanıtlarını unutmamak için bunlara doğru cevaplar veririz. marcel de insanların bu zaafından yararlandı.
örneğin soru "okuduğunuz ilkokulun adı neydi?" ise marcel insanların biyografilerinden bu bilgiyi bulup sorunun doğru cevabını giriyordu. bulamadığı zamanlarda ise kişinin doğduğu, yaşadığı yere yakın olan tüm okulların adlarını tek tek deniyordu. sonunda da bir şekilde istediği bilgiyi elde ediyordu. işte bu şekilde birçok önemli ismin hesabını ele geçirmeyi başardı. sonra da kendine guccifer adını aldı.
baktı ki guccifer, romanya'daki hesapları bir şekilde ele geçirebiliyor, büyük oynamaya karar verdi ve george w. bush'un e-mail hesabını ele geçirdi ve içeriğini paylaştı. ardından da colin powell'ın hesabını ele geçirdi. onun görüştüğü biriyle olan gizli ilişkisini ortaya döktü.
ancak bu "başarı" kendisine fazla gelmiş olmalı ki kendi kendini ele verdi ve kim olduğunu açıkladı. ardından da tabii ki yargılandı. ajanlıkla suçlandı. başka hackleme davalarından da sorumlu tutulmaya çalışıldı. beraat etti ama yine başka hesap ele geçirme davaları nedeniyle 52 ay hapis cezasına çarptırıldı. dava 2016'da görüldüğünden guccifer şu an serbest. eğer rahat durmayı başarırsa serbest kalmaya da devam edecek doğal olarak.

görselin kaynağı
tekrar söylüyorum; bu adamın kodlama bilgisi yok. ancak aşırı büyük bir sabrı var. hani bir yerlere üye olurken güvenlik soruları sorulur ya insanlara; en sevdiğiniz hayvanın adı, en sevdiğinizi öğretmeninizin adı, tuttuğunuz takım gibi... işte marcel, ünlü isimlerin sosyal medya hesaplarına girmeye çalışır ve bu soruların cevaplarını tahmin etmeyi dener. ne yazık ki çoğumuz bu soruların yanıtlarını unutmamak için bunlara doğru cevaplar veririz. marcel de insanların bu zaafından yararlandı.
örneğin soru "okuduğunuz ilkokulun adı neydi?" ise marcel insanların biyografilerinden bu bilgiyi bulup sorunun doğru cevabını giriyordu. bulamadığı zamanlarda ise kişinin doğduğu, yaşadığı yere yakın olan tüm okulların adlarını tek tek deniyordu. sonunda da bir şekilde istediği bilgiyi elde ediyordu. işte bu şekilde birçok önemli ismin hesabını ele geçirmeyi başardı. sonra da kendine guccifer adını aldı.
baktı ki guccifer, romanya'daki hesapları bir şekilde ele geçirebiliyor, büyük oynamaya karar verdi ve george w. bush'un e-mail hesabını ele geçirdi ve içeriğini paylaştı. ardından da colin powell'ın hesabını ele geçirdi. onun görüştüğü biriyle olan gizli ilişkisini ortaya döktü.
ancak bu "başarı" kendisine fazla gelmiş olmalı ki kendi kendini ele verdi ve kim olduğunu açıkladı. ardından da tabii ki yargılandı. ajanlıkla suçlandı. başka hackleme davalarından da sorumlu tutulmaya çalışıldı. beraat etti ama yine başka hesap ele geçirme davaları nedeniyle 52 ay hapis cezasına çarptırıldı. dava 2016'da görüldüğünden guccifer şu an serbest. eğer rahat durmayı başarırsa serbest kalmaya da devam edecek doğal olarak.

görselin kaynağı
devamını gör...
fizik
geri dönebilseydim okumayı ve öğrenmeyi seçeceğim bilim dalı.
devamını gör...
insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler
dinlemeyen insan. dur benim de bu evrende kapladığım bir hacmim var beni niye yok sayıyorsun arkadaşım?
devamını gör...