merdumgiriz_
açılışı yapayım.* tanımlarını okurken kendimi bulduğum yazar arkadaşımız. yaptığı çıkarımlarda da kendisini haklı buluyorum. kaleminiz daim olsun efenim.
devamını gör...
portakal vs mandalina
mandalina diyerek katıldığım versustur.
devamını gör...
kadın filozof olmaması
kadın dünyevi işleri yapan olarak görülmüştür. düşünmek onun işi değildir, çünkü bir filozof dünyevi işlerden bağımsız olmalıdır ve kendini düşünmeye adamalıdır. bunun yanında köleden ve hatta hayvandan daha aşağı görülen bir varlıktan söz ediyoruz burada. filozof olmayıp eşit bir şekilde insanca yaşasaydı da yeterdi aslında.
devamını gör...
normal sözlük cadıları
burada ne oluyor lan hiçbir şey anlamadım ben. cadılar kim ? bu soğuk savaş niye? kim yürümüş kim reddetmiş? laf sokan çıksın başlık kasıyor.
t: kimden bahsedildiğini anlayamadığım bir takım cadı sıfatlı insanlar.
t: kimden bahsedildiğini anlayamadığım bir takım cadı sıfatlı insanlar.
devamını gör...
normal sözlük'te türkçe öğretmeni aramak
deveye hendek atlatmaktır. yok mu bir türkçe öğretmeni eyy sayın yazarlar?
devamını gör...
erkeklerin gizemli konuşma sebebi
erkek denen canlı ile gizemi aynı cümle içinde kullanmak isterseniz gizem sadece kadın adı olur. erkeklerin gizemle vs. ne işi olur. bakmayın siz o ıssız adam edalı olanlara. erkek denen canlı olabildiğince düzdür.
devamını gör...
normal sözlük klasik müzik veri tabanı
devamını gör...
sabah evden çıkarken gelen bir şey unutmuşum hissi
ben de tam tersi mutlu uyandığım ve zamanımı iyi kullandığım evden erken çıktığım günlerde bir şeyi unuttum hissi oluyor. artık gerginlik ve telaş ile yaşamaya nasıl alıştıysa bünyem...
bir donem sık sık yaşıyordum ki defalarca apartmandan çıkıp köşeyi donmus olmama rağmen geri dönüp evi kontrol etmiştim.
bu konuda biraz araştırma yapınca çevresi tarafından sürekli uyarı alan kontrol odaklı insanlarla yaşayanlarda daha sık yaşanan bir durummus. kendine güven duyma ile ilgili yani. bir başka kaynakta b12 eksikliği ve unutkanlikla ilgili başka durumların bu hissi desteklediğini söylüyordu.
bunu yaşamamak için bir kaç gün uyandigimdan itibaren her işimi dikkatle yapıp her aşamanın sonrasında yüksek sesle tekrarladım. örneğin; çayın altını kapattim. ütünün fişini çektim vb. bir kaç gün sonra yüksek sesle konuşmasam bile evden çıkmadan önce bir kez evin odalarını gezip emin olunca dışarı çıktığımda "acaba ??" diye sorsam da kendimi geri dönmemek konusunda ikna etmek daha kolay oluyordu.
vesvese şeytan tarafından insana musallat olan bir durummuş.
ayetel kürsi, nas ve felak sürelerini okumak da kabin sakinlesmesine yardımcı oluyor.
enes b. mâlik tarafından rivâyet edilen bir hadiste hz. peygamber şöyle buyurmuştur: "evinden çıkarken ,şu duâyı okuyan kişiye bu duâ kâfidir. o adam muhafaza altına alınır. şeytan da o adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir. o duâ: bismillâhi tevekeltü alallâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh'tır" (tirmizi, daavât, 34)
kaynak: www.sorularlaislamiyet.com
bir donem sık sık yaşıyordum ki defalarca apartmandan çıkıp köşeyi donmus olmama rağmen geri dönüp evi kontrol etmiştim.
bu konuda biraz araştırma yapınca çevresi tarafından sürekli uyarı alan kontrol odaklı insanlarla yaşayanlarda daha sık yaşanan bir durummus. kendine güven duyma ile ilgili yani. bir başka kaynakta b12 eksikliği ve unutkanlikla ilgili başka durumların bu hissi desteklediğini söylüyordu.
bunu yaşamamak için bir kaç gün uyandigimdan itibaren her işimi dikkatle yapıp her aşamanın sonrasında yüksek sesle tekrarladım. örneğin; çayın altını kapattim. ütünün fişini çektim vb. bir kaç gün sonra yüksek sesle konuşmasam bile evden çıkmadan önce bir kez evin odalarını gezip emin olunca dışarı çıktığımda "acaba ??" diye sorsam da kendimi geri dönmemek konusunda ikna etmek daha kolay oluyordu.
vesvese şeytan tarafından insana musallat olan bir durummuş.
ayetel kürsi, nas ve felak sürelerini okumak da kabin sakinlesmesine yardımcı oluyor.
enes b. mâlik tarafından rivâyet edilen bir hadiste hz. peygamber şöyle buyurmuştur: "evinden çıkarken ,şu duâyı okuyan kişiye bu duâ kâfidir. o adam muhafaza altına alınır. şeytan da o adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir. o duâ: bismillâhi tevekeltü alallâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh'tır" (tirmizi, daavât, 34)
kaynak: www.sorularlaislamiyet.com
devamını gör...
arthur
başlığı görünce hüzünlenenlerdenim. çok severdim.
devamını gör...
bir anda her şeyi unutacakmış gibi olma hissi
neredeyse her gün aklıma düşen bir his. arabayı kullanmayı bir sonra ki gün unutursam? klavye kullanmayı bir kaç saat sonra unutursam ? gibi düşüncelere dalıyorum google'da araştırdığımda (bkz: anskiyete) bozukluğu olarak çıkıyor. ama tam olarakta öyle değil gibi. işin içinden çıkamadım.
devamını gör...
tezer özlü
''sizin düzenininizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yanım yok. aranızda dolaşmak için giyiniyorum. hem de iyi giyiniyorum. iyi giyinene iyi yer verdiğiniz için.''
nedense bana intihar ederek öldüğü izlenimi veren çocukluğun soğuk geceleri ve bir intiharın izinde kitaplarının yazarı.
nedense bana intihar ederek öldüğü izlenimi veren çocukluğun soğuk geceleri ve bir intiharın izinde kitaplarının yazarı.
devamını gör...
geceye bir kedi bırak
bety'le sabah erkenden vet.e gidiyoruz. sonunda tavsiyeler üzerine yakın sayılabilecek (1 saat uzaklıkta) bir yerde veteriner bulduk. bu gece biraz huzursuzuz. sürekli mırıldanıyor ve ağlıyor ağrısı var sanırım. şimdi biraz uyudu işte. yarın buradan güzel güzel haberlerimizi duyuracağız abileri, ablaları. siz ona iyi dileklerinizi sunup, dualarınızı etmeyi unutmayınız lütfen.
(bety kanserle savaşıyor.)
herkeslere umutlu, huzurlu geceler.

(bety kanserle savaşıyor.)
herkeslere umutlu, huzurlu geceler.


devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ses tonları
sevdigini uzenlere, evet sizlere soruyorum.. insan sevdigini hic uzer mi?
devamını gör...
sen abdülhamit'i savundun
+ sen abdulhamit'i savundun.
- hayır savunmadım.
+ çıkar göster!
- hayır savunmadım.
+ çıkar göster!
devamını gör...
bir iş yerinden soğutan nedenler
mobbing.
iltimas.
haksızlık.
vb.
iltimas.
haksızlık.
vb.
devamını gör...
oruç aruoba'dan bir alıntı bırak
yaşamın, kendi kendine ağırlık haline getirdiğin şeylerin altında ezilmenin süreci olacak.
de ki işte.
de ki işte.
devamını gör...
maruz kalınmak istenmeyen sorular
birçok soru var böyle ama son zamanlarda, yani çalışmak durumunda kaldığım dönemin başından itibaren, çalıştığım her yeni iş yerinde ya da iş bünyesinde tanıştığım her insanla aramda geçen diyaloglar hep aynı. tahmin edileceği üzere karşı taraf bu söz konusu maruz kalınmak istenmeyen soruları soruyor:
birinci soru: "ee, madem meslek sahibisin, neden burada bu işi yapıyorsun?"
(cevap veririm)
ikinci soru: "anne baba neci, neredeler?"
(cevap veririm, detay vermesem de verdiğim genel cevaptan annemle babamın ayrı olduğu açığa çıkar)
üçüncü soru: "birbirlerine hayırları olmamış, sana da mı faydaları yok, yardım etmiyorlar da mı çalışıyorsun?"
(biraz sinirlenirim, yansıtmadan cevap veririm, diyalog soru cevap formatından çıkıp benim adıma "acıyan" ifadeler kullandıkları, benim de "yapacak bir şey yok, başımın çaresine bakıyorum" ana fikirli ifadeler kullandığım bir şekle bürünür, sonra da biter.)
yaklaşık on kez bu konuşmayı yapmışımdır, daha doğrusu kendimi bu konuşmanın içinde bulmuşumdur. bunların birçoğu meraklı ve işgüzar insanlardı, ama bir iki tanesi gerçekten beni merak ederek ve anlamaya çalışarak yaklaştı. geçenlerde müşterinin biri erken geldi, yanımdakilerle sohbet ederken dikkatini çektim, yine o klasik diyalog yaşandı. anlattım, benzer cümleler duydum ama adam halime yazıklanmak yerine benim ne kadar sorumluluk sahibi ve güçlü birisi olduğuma odaklandı. işletme sahibine beni övdü bir süre, biraz çekindim. lafını yarıda kesip bana döndü ve "sizi utandıracak bir şey söylemiyorum umarım?" dedi kibar bir şekilde. bilakis memnun olduğumu, çalışmaktan da utanmadığımı söyledim. hala her geldiğinde selam verip hal hatır sorar misal. ama herkes böyle değil işte. çoğunlukla sizin hikayenizdeki zayıflığınızı görüp, yarın öbür gün bunu size karşı kullanabilmek için bilmek isterler. böyle insanların sorduğu düz bir "nasılsın?" a bile maruz kalmak istemiyorum artık.
birinci soru: "ee, madem meslek sahibisin, neden burada bu işi yapıyorsun?"
(cevap veririm)
ikinci soru: "anne baba neci, neredeler?"
(cevap veririm, detay vermesem de verdiğim genel cevaptan annemle babamın ayrı olduğu açığa çıkar)
üçüncü soru: "birbirlerine hayırları olmamış, sana da mı faydaları yok, yardım etmiyorlar da mı çalışıyorsun?"
(biraz sinirlenirim, yansıtmadan cevap veririm, diyalog soru cevap formatından çıkıp benim adıma "acıyan" ifadeler kullandıkları, benim de "yapacak bir şey yok, başımın çaresine bakıyorum" ana fikirli ifadeler kullandığım bir şekle bürünür, sonra da biter.)
yaklaşık on kez bu konuşmayı yapmışımdır, daha doğrusu kendimi bu konuşmanın içinde bulmuşumdur. bunların birçoğu meraklı ve işgüzar insanlardı, ama bir iki tanesi gerçekten beni merak ederek ve anlamaya çalışarak yaklaştı. geçenlerde müşterinin biri erken geldi, yanımdakilerle sohbet ederken dikkatini çektim, yine o klasik diyalog yaşandı. anlattım, benzer cümleler duydum ama adam halime yazıklanmak yerine benim ne kadar sorumluluk sahibi ve güçlü birisi olduğuma odaklandı. işletme sahibine beni övdü bir süre, biraz çekindim. lafını yarıda kesip bana döndü ve "sizi utandıracak bir şey söylemiyorum umarım?" dedi kibar bir şekilde. bilakis memnun olduğumu, çalışmaktan da utanmadığımı söyledim. hala her geldiğinde selam verip hal hatır sorar misal. ama herkes böyle değil işte. çoğunlukla sizin hikayenizdeki zayıflığınızı görüp, yarın öbür gün bunu size karşı kullanabilmek için bilmek isterler. böyle insanların sorduğu düz bir "nasılsın?" a bile maruz kalmak istemiyorum artık.
devamını gör...
kendi kendine konuşmak
bazı zamanlar güzel bazı zamanlarsa gereksiz muhabbetlere sebebiyet veren durumdur. eğer içinizdeki tek kişi ile konuşuyorsanız sonuç yine 'siz'in istediğiniz şekilde sonlanır. bu muhabbetin pek faydası olmaz. zihninizde olan şeyleri tekrar etmiş olursunuz sadece. ama sohbet masası kurup birden fazla 'siz' ile konuşuyorsanız işte o zaman tadından yenmez.* içinize dert olan konuyu yatırırsınız masaya, önce mantık çerçevesinde bakarsınız. daha sonra duygusal, tarafsız, yaratıcı... gibi devam edersiniz. yani işin özü verimli bir kendi kendine konuşma eylemi istiyorsanız 6 tane 'siz' i oturtun masaya, hepsine uygun şapkaları giydirin.* sonra başlayın konuşmaya. ha o da yetmez kavga çıkarsa kim ayıracak derseniz 2 kişi daha oturtabilirsiniz masaya. son olarak bu eylemi topluma açık bir yerde yapacaksanız maske takın. birde deli değilim, şimdiden belirtmek isterim.*
devamını gör...