alışkanlıktır.
ben de uzun cümleler arasında bir şeyler ararım genelde.
bulduklarım:
* * * *
devamını gör...

hayatımın dönüm noktası olan ve arkadaş seçimimde, daha dikkatli olmam gerektiğini öğrenmemi sağlayan bir riyakârlık ya da bana göre kalleşlik örneğini anlatacağım başlık. biraz uzun ve can sıkıcı olabilir. kusura bakmayın.

üniversite zamanları, hayatı daha yeni öğrenmeye başladığım yıllardı. farklı bir şehir, yeni yeni insanları tanımanın vermiş olduğu heyecan... yeni tanıştığım ve memleketlerimizin yakın olduğu bir arkadaşım vardı. bir yıl kadar uzun bir arkadaşlığımız olmuştu. kendisi otobüs yolculuğu yapardı, ben de uçak. bir gün kendisine, beraber yolculuk yapalım demiştim. param yok, uçak bileti alamam dediğinde ben sana alırım dedim ki sorun bu değil. ikimizde öğrenciydik ve durumunun iyi olduğunu da biliyordum ama arkadaş işte kıyamıyorum. yolculuk yapacağımız gün memleketime geldi ve getiren kişi erkek arkadaşı. sorun şu ki erkek arkadaşım dediği kişi aslında ikinci erkek arkadaşı ve birinci erkek arkadaşını tanıyorum. bir şey söyleyemedim o an. bir yerde oturduk yemek yedik, muhabbet ettik. ilk defa orada gördüğüm bir çocuktu ve hayatımda ilk defa bir insanın aşkla bakan gözlerine şahit olmuştum.

daha sonra sorduğumda, üniversiteye gelmeden önce de erkek arkadaşı olduğunu ve çocuğun ona deli gibi aşık olduğunu ve ne isterse aldığını, bunun da hoşuna gittiğini söylemişti. açıkçası çok tuhaf hissetmiştim ama karışmadım ve bir yorumda yapmadım. herkesin kendi hayatı, bana ne diyordum içimden. bir zaman sonra bu arkadaş memleketine gitti ve beni aradı. erkek arkadaşı kaza yapmış. sebebi ise şöyle; elinde bir buket ve hediye ile evine gidip sürpriz yapmak istemiş çocuk, benim arkadaş dediğim insanda habersiz geldi diye hakaret edip evden kovmuş. çocuk ağlayarak ayrılmış oradan. alkol almış ve bariyerlere girmiş.

kendisine, hastaneye gitmesini söylediğim halde gitmedi! durumu nedir öğren dediğim halde umursamadı. hayatımda, sadece bir kere gördüğüm bir çocuk için üzülüp ağladığımda ki ev arkadaşım bile görmediği halde ağladı benimle birlikte ama karşı tarafın gülmesi beni çok sinirlendirmişti. ilk başlarda şoka girdi sandım ama değildi.

bacağı kesildi! 20 gün komada kaldı ve öldü çocuk! ikiyüzlülüğün en kralını gördüğüm cümle ise şu oldu bende: 'benim uğrumda adamlar ölüyor be, bu da son hediyesiydi bana.'*

ben de ikiyüzlüydüm belki de. orada söylemedim gerçekleri, sustum. inanmadım da en başta öldüğüne, internete düşen haberi görünce bile kabullenemedim bir kere gördüğüm insanın öldüğüne. aklıma geldikçe üzülürüm yine. hayat bu kadar basit olmamalı, bir insan bu kadar kolay harcanmamalı.
devamını gör...

rahatsız ukdesi

yeni nesil olması ya da yenileşmiş eski nesil olması muhtemel tipitip.

ah nerede o parfümlü mektuplar.
her yerde duygusuz emojiler.*
devamını gör...

'insanların şarkısını duyuyor musun?' veya 'duyuyor musun sesi' şeklinde türkçe'ye çevrilebilen, fransızcası ise 'à la volonté du peuple' olup sefiller müzikallerinden aşina olduğumuz bir özgürlük şarkısıdır.

anne hathaway,hugh jackman ve russel crowe' un başrolünde yer aldığı 2012 yapımı les misérables filminde en etkileyici sahnelerden birinde ve final sahnesinde bu muhteşem şarkıyı duymaktayız. final sahnesinin görkemi hakkında söylenecek pek bir söz yok sanırım, zaten bu müzikalin bir sahnesini diğerlerinden ayırt etmek büyük haksızlık olacaktır.

marşın ingilizce versiyonu şöyledir; (her şey bir yana, 1.35'teki o anlık sahne bile o kadar çok şey anlatıyor ki)


orijinali ise fransızcadır;
devamını gör...

an itibariyle heyecanla bekliyorum. ay acaba bana nasıl bir rütbe verilecek*. açıkçası en çok merak ettiğim olaylardan biri bu. rütbe biraz daha lakap gibi olduğundan ve ben de lakapları genelde sevdiğimden acaba benimki ne olur diye şuan oturmuş düşünmekteyim*
"daha yeni geçtin 10.000 karma puanı bir dur be zalım" dediğinizi duyar gibiyim. ama ne yapayım, burayı seviyorum ve ben fazla meraklı bir insanım*.
devamını gör...

...yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir...”
...
bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. anlıyor musun?
aynı kitaptan "senin mutlu olmana ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler"
uçurtma avcısı- khaled hosseini
devamını gör...

"kim takar* yalova kaymakamını?" sözüyle ağızlara pelesenk olmuş, günümüzde yalova artık il olduğu için bulunmayan makamdır.

bu sözün rivayetlere göre, birçok millete örnek olmuş yürüyen köşk ve yalı köşkün sahibi, yalova'yı çok seven ulu önder mustafa kemal'in yalova'ya ziyareti halk tarafından haber alındığı sıralar ortaya çıktığına inanılır.

rivayete göre, ilçeye yeni atanmış yalova kaymakamı, henüz tanınmadığı için halkın nabzını ölçmek için yalova sokaklarını gezmeye başlar. yolda gördüğü ayakkabı boyacısına ayakkabını boyatırken sorar:
-duydun mu yalova'ya yeni kaymakam atanmış
+kim takar* yalova kaymakamını be adam. gazi geliyor şehre gazi!

(bkz: hey maşallah)
(bkz: senin o ağzını yerim ben)
devamını gör...

"ne işim var lan burada? sen kimsin?"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

italyan piyanist ludovico einaudi'nin en sevdiğim eseridir. nuvole bianche, beyaz bulutlar manasına gelir.

beni çok* farklı diyarlara alıp götürür. hüzünlüyken, hüznüme daha da hüzün katar.
güzel anıları hatırlarken onları daha da güzelleştirir. bulunduğum duygu haline göre etkileri farklı olan büyülü bir eserdir benim için.
einaudi'nin buna neden beyaz bulutlar ismini verdiğini düşündüm. kendimce bir anlam buldum.
bulutlar geçip giderler. kaybolurlar. oluşurlar. tıpkı insan gibi diyebilir miyiz ?**
peki neden beyaz ?* bebekken saftır insan. beyaz da saflığı temsil eder.*
her bulut gökyüzünde izlediği yol boyunca belirli şekiller alır. ta ki içindekileri boşaltıp kaybolana kadar.
o son şekli ile veda eder gökyüzüne bulut. bunu insana benzetirsek eğer hayat boyunca ilerlediğimizde
herkesin kendi çapında yaşadığı badireler ile bir karakteri olur. bu karakter her gün, her saat, her dakika değişir.
bir düşünceyle, bir olayla ve bilmediğimiz bir gün son halimiz ile göçüp gideceğiz buradan.
belki de ludovico tüm hayatı sığdırdı bu esere. tüm yaşanmışlıkları, geçip giden ömrü.
belki de bu nedenledir eserin bende hayatı gözden geçirme etkisi bırakması.** tabi bilemeyiz ama nedense böyle düşündüm.**
devamını gör...

okuduğunuz romanın türüne göre hayal gücünüzü genişletir, ufkunuzu açar. kelime haznenizi arttırır. düşünme yetinizin kuvvetlenmesini sağlar.

okuyun, okutturun efenim.
devamını gör...

(bkz: mal beyanı)
devamını gör...

matematik'te,dairesel dik bir koni'yi eğimli yüzeyine paralel bir düzlemle keserek elde edilen eğridir.
devamını gör...

zorundayım, almazsam ölecekmişim öyle dediler.
devamını gör...

ne bileyim ben? bakın beğenilerim yerlerde...
t: öğrenmeye gelen masum yazar.
devamını gör...

uyumak mı bayılmak mı çözemediğim bir evreydi, hiçliğin içinde yüzmek gibi.
devamını gör...

devamını gör...

şu zihniyete bakın. işine gelmeyen, kendi gibi olmayan insanı direkt vatan haini ilan etmek bir tek bu ülkede olsa gerek. inancım yok, vatan haini miyim bence hayır çünkü gerek kendim gerek yaşadığım ülke gerek de bu dünya için güzel ve yararlı şeyler yapmaya çalışıyorum. savaşı desteklemiyor olmam veya bu ülke uğruna can vermiyorum diye hain mi oldum şimdi? nazım hikmet'in dediği gibi eğer bu yaptıklarım vatan hainliği ise ben vatan hainiyim.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bunu nasıl yapmışlar?
ankara ve tofaş diyorum ve susuyorum.
devamını gör...

(bkz: belediye çalışıyor)
devamını gör...

beğendiğim tanımları aynı zamanda güldüğüm benzetmeleri olan hoş sohbet yazar arkadaşım.severek takip ediyorum kendisini.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim