(bkz: bir de bayıl istersen feriha)
devamını gör...

insanları dibine girmeden tanıyamamak. bakıyor gibi ama bana mı bakıyor? bakıyorsa, tanıdık mı ki? tanıdıksa, sevdiğim birisi mi yoksa hoşlanmadığım birisi mi? sevdiğim birisiyse, gülümsesem iyi olacak, yoksa görmezden geldiğimi düşünmesin. hoşlanmadığım birisiyse, göz göze gelmeseydim keşke. konuşmak zorunda kalacağım şimdi. bana mı el salladı acaba? galiba bana. ben de el sallayım bari. hadi bee tanıdık değilmişki. millete el salladım durduk yere. salak.
saniyeler içinde bu zorlukları yaşanması olasıdır. iş bu durum astigmatla harmanlanmış miyop insan zorluklarıdır.
devamını gör...

“çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarınınkine. şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. olmamalı oysa. ben ölümü sol cebimde taşırım. bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: "selam yavrum, nasılsın? ne zaman geleceksin beni almaya? hazırım."
-charles bukowski
devamını gör...

ters ters cevap vermedikleri sürece hiçbir derdim yok. hatta çoğu zaman onların benimle ne derdi var diye düsünmüsümdür.
devamını gör...

medine'ye varamadım,
gül kokusu alamadım,
ben resule doyamadım,
yoldaşım, yoldaşım,yoldaşım.

dizelerinin sahibi, beşinci boyut dizisinin senaristidir. tek rakibi nihat hatipoğlu'dur.
devamını gör...

başlığı açana ithafen: yazık la kimin çocuğuysa...
devamını gör...

o kadar güzel olmuş ki gülerken sahne kaçıracağım korkusunda kahkalarımı* biriktirip videonun sonunda patlatıyorum *

devamı kesinlikle gelmesi gereken bir montaj olmuş* kafasına kalp atarım ki ben bunun*
devamını gör...

evin ekmek parasını pavyonda yemişsin hissi yaratan durumdur.
(bkz: bir kere de işine yarayan şeyler al kızım)
devamını gör...

salata tabağının dibinde kalan suyu dikip içmek.
devamını gör...

bunu bir tık ileri taşıyarak liseyi şehir dışında veya hiç olmazsa aileden ayrı bir şekilde iyi bir yurtta kalarak okumak diyorum. kattığı olgunluğu ve kendine yetebilirliği üniversitede bile kazanamayan çok insan var çünkü
devamını gör...

yeni öğrendiğim bir deyimi paylaşarak katkı sağlamak istediğim başlık.
chomp at the bit: bir şeyi yapmak için sabırsızlanmak, bekleyememek.
devamını gör...

islam tarihinin en çok tartışılan, en çok sevilen, en fazla tanınması gereken, (peygamberimiz buyurdu ki ; "ben ilmin şehriyim, ali onun kapısıdır. şehre girmek isteyen kapıdan gelsin.") hutbelerini, mektuplarını veya hikmetli sözlerini duyunca bir filozofun ağzından çıktığını düşündüğümüz, ancak ömrü boyunca savaşlarda, muharebelerde bulunmuş biri olduğunu düşününce, hayran olunan bir şahsiyetin bize hediye ettiği hikmetli sözlerin ilki benden gelsin.
"en büyük zenginlik arzuları terk etmektir."
devamını gör...

"bulut mu olsam,
gemi mi yoksa?
balık mı olsam,
yosun mu yoksa?..
ne o, ne o, ne o.
deniz olunmalı, oğlum,
bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla."

(bkz: nazım hikmet ran)

denizi ayrı, maviyi ayrı, marikaki'yi apayrı seviyorum; kendisi gibi güzel bir tema seçmiş yine, pazarı güzel kılan tek şey olduğunu söylemiş miydim daha önce?
devamını gör...

"yukarı doğru sıçamam hanımefendi " repliğiyle kafamda yer etmiş (bkz: netflix) yapımı gerilim filmidir.

toplumsal sınıflaşmaya yaptığı eleştiriler ile oldukça kaliteli mesajlar veren filmin finali biraz zayıf kalmıştı bana göre. çok daha net ve çarpıcı bir fikir ile bitebilirdi..

filmde en beğendiğim kısım ise, platformda olan her kişi için bir yemek belirlenmesi ve herkes hakkı kadarını aldığı takdirde hiç kimsenin aç kalmayacağının vurgulanması. günümüzde de insanlar açgözlülük etmeyip, paylaşmayı öğrenirlerse dünyanın çok daha yaşanabilir olacağını göstermiştir..
devamını gör...

sözlük günaydın, bu geceki nöbeti de devrelerime devrediyor, kendim de dev aynasında görüp deve gibi devriliyorum.
dev-rik cümle kurmuşcasına..
devamını gör...

yine bir kalıp, yine gerici kafalar, yine araştırmadan konuşan insanlar...

belki de fazla önyargılıyım bu tip düşüncelere sahip olan insanlara ancak erkek egemen toplumlarda kadınların bastırılması ve kısıtlanması sebebiyle uzak geçmişten pek kadın yazar örneği veremeyiz, * ki o sisteme rağmen kendince bir şeyler yazmaya çalışan kadınlar da var.

bu konuyu anlamıyorsanız virginia woolf’un “kendine ait bir oda” kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ederim. kitabı okuduğum zaman geçmişte kadınların konumu yüzüme çok sert bir şekilde çarptı, ben günümüz sisteminin hukuksal, haksal ve sosyal açıdan eşit olmadığını eleştirir dururum. o dönemlerde kadınların mutfak robotu ve cinsel bir objeden başka bir şey olarak görülmemesinin yanı sıra * en basit ve insancıl haklardan da mahrum bırakılmışlar. bırakın oturup bir şey okuyabilmeyi, kendi başlarına bile kalamamışlar, kendilerine ait bir odaları bile yokmuş.

günümüzde halen kadınların merdivenleri tırmanarak çıktığı yolları erkekler asansörlerle çıkıyor, buna rağmen çok başarılı kadın yazarlar var. ki 1800/1900’lü yıllarda yazan kadınların çoğu kitaplarını erkek adlarıyla bastırırmış. yani erkek sandığınız yazarların kadın olması da muhtemel.

bu tanıma virginia hanımın bu durumu nasıl örneklediğini kısaca özetleyerek devam edeceğim , kitabı okumayacaklar bu kısmı okumasın zira kitabın belli bir kısmını öğrenmiş olurlar.


edebi alanda yetenekli iki modelleme üzerinden kadınların ataerkil düzende nasıl bastırıldığını anlatmayı hedefleyen virginia woolf, örnek olarak hepimizin bildiği shakespeare‘i seçmiş, bir de kadın olarak doğmuş bir shakespeare modellemesi kullanmış. kitabı okumam üzerinden belli bir zaman geçtiğinden dolayı okuduğum şeyi eksik ya da hatalı anlatabilirim, direkt kitabı okumanızın daha doğru olacağına inanıyorum.

erkek olan shakespeare, onu desteklemeyen babasına karşı çıkıp hayalindeki meslek olan yazarlığı yapabilmek için evini terk eder, tiyatro metni yazar ve elinde metniyle bir tiyatroya gider. edebi açıdan bir deha olması sebebiyle yazdığı tiyatro beğenilir ve oynanmaya başlar, o da yazmaya devam eder. her şey normal ilerler.

ancak shakespeare kadın olsaydı, yine onu desteklemeyen babasına karşı çıkıp yazarlık yapabilmek için evini terk ederdi, yazdığı metni bir tiyatroya götürüp incelemekte görevli insana uzatsa karşısındaki insan bırakın onu muhattap almayı, ağzına geleni söyleyip onu kapı dışarı ederdi. evsiz kalan kadın da sokak köşelerinde sürünür giderdi.


günümüzde hala okutulmayan, kısıtlanan, çalışmasına izin verilmeyen, hayatları kontrol edilen yüz binlerce kadın var. kitap alabilmesi için beş kuruş para verilmeyen, yol gösterilmeyen kadınlar var. çalışabilen kadın sayısı erkeklerden azken kadın yazarların erkek yazarlardan daha fazla olması ya da eşite yakın sayıda olmaları nasıl mümkün olabilir? ki yukarıda başarılı kadın yazarların adları anılmış, bu nedenle aynı isimleri tekrar tekrar söylemekle uğraşmayacağım.

başarılı başarısız bir sürü kadın yazar da var. kabul etmek isteseniz de istemeseniz de kadınlar artık her alanda kendilerini gösterebilmek için daha çok çabalıyor ve çabaları sonuç da veriyor. önyargılarımızı bir kenara bırakmalıyız bence artık. kadınlar şöyleydi, erkekler böyleydi, şu jenerasyon böyle konuşuyor, o jenerasyon böyle gerici diye konuşmayı bırakıp belki de kendimize bakmamız gerekiyor artık.

başarılı kadın yazarların adlarından ve kim olduklarından uzun uzun bahsetmeyeceğim demiştim ama kimse halide edip adıvar’ın adını yakın geçmişte anmamış, hadi bir örnek de benden olsun.
devamını gör...

can oflaz yorumu beni benden alan eser. nasıl sevilmez?


devamını gör...

aslında yumurtaya bulanmış ekmeği , yağlı kağıt serilmiş tepsinin üzerine dizip, fırına atmak daha sağlıklı.
devamını gör...

sonu ölümle biten masal görünümlü kâbustur.
devamını gör...

gezi direnişi sırasında eskişehirde polis ve faşist halk işbirliğiyle 19 yaşında katledilen bir genç.

mağosa limanı (uyan ali’m uyan) türküsünü çok sevmeme rağmen 7 yıldır dinleyemiyorum bu olay yüzünden. yine bir fenerbahçeli olarak ne zaman ali ismail korkmaz, fenerbahçe yıkılmaz tezahüratı yapılsa içim burulur. ah ali’m ah.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim