ufak bir çocukken dördüncü katında yaşadığımız apartmanın ışık düğmelerine yetişemediğimden ışığın sönmesi ile korkudan hareketsiz kalıp ağlamaya başlıyordum. o yaşta ışık yanar yanmaz kaç saniyede söneceğini, sönene kadar giriş kapısına ulaşmam için ne kadar hızlı inmem gerektiğini hesaplanmıştım. keşke o zaman da olsaydı.

tanım: hareketleri algılayan sensörler sayesinde herhangi bir düğmeye basmayı gerektirmeden aydınlatan lambadır.
devamını gör...

türkiye iş bankası kültür yayınlarının hasan ali yücel klasikleridir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"bugünlerde hırsızlık yapasım var.
mesela yaşamdan bir gün çalmak istiyorum, bana suç ortaklığı yapar mısın?
korkma zamanın içini beraber dolduracağız. bir filme gideriz belki.
belki ocak soğuğunda sahilde birlikte üşür sokuluruz birbirimize ısınmak için.
göz göze bakar uzaklara dalarız, boş boş tebessüm eder sımsıkı sarılırız belki.
başka yaşamlardan çalınmış bir günü hoyratça kullanırız.
bittiğinde gün teslim oluruz zamana. kaldığımız yerden devam ederiz mutsuzluğumuza…"
sabahattin ali
devamını gör...

"yürek yok" dedi yaşlı adam. "fakat zamanla senin yüreğin de silinip gidecek. yüreğin silinip gittiğinde yitirmişlik hissi de kalmaz, çaresizlik de. gidecek yeri olmayan aşk da kaybolur gider. geriye yaşam kalır. sessiz ve durgun bir yaşam."

haruki murakami - haşlanmış harikalar diyarı ve dünyanın sonu
devamını gör...

günaydın kafa sözlük ahalisi, günaydın sanal kankilerim. geç yatıp erken kalkan biri olarak hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle...öptüm.
devamını gör...

zamanlama önemlidir. insan ilk şoktan sonra kendi içine kapanır. haliyle onu anlat diyerek darlamak mantıklı degildir. yapacağın sey de susmak, onun çözülmesini beklemek. ona yalnız degilsin ben burdayim hissiyatini vermek olay. bu da onda bir destek guc saglayacak.haliyle cozulme baslayacak.

unutmayın; bazen varlığımız karşıdaki insana verebileceğimiz güçtür. susmayı etkili kullanmak lazim.*acele,bencillik bizi hataya götürür.
devamını gör...

bir quentin tarantino filmidir. benim için efsane bir filmdir. çok lezzetli çok keyifli bir film yapmış tarantino abi. tabi en iyi filmi değil ama tarantino kalitesinde bir film.

konu olarak bir köle beyefendinin manitasını aramasını anlatıyor. manitasını kaçırıp çalıştırıyorlar ve karakterimiz manitasını kurtarmaya çalışıyor.

özellikle bu filmde kullanılan müzikler bir başkadır gerçekten inanılmaz uyumlu ve inanılmaz güzel müzikler seçmiş tarantino.
kesinlikle izlenmesi gereken bir film.
şimdi filmden aklımda kalan güzel kısımları spoilerli şekilde yazayım.


öncelikle sen manyak mısın biarder bir insan kendi filminde kendini niye patlatır adam havaya uçtu lan.
doktor abi kazıklandığı için gururundan di caprionun elini sıkmıyor ya orada ayakta alkışladım.
di caprionun alexandar dumasın zenci olduğunu öğrendiğinde ki yüz ifadesi efsaneydi.
ayrıca filmde tarantinonun bütün ırkçılara bol bol geçirmesi çok güzeldi.
devamını gör...

illa dürtecek, illa huzursuz edecek.
görüldüğü üzere yalnızca kaçan değil, adamdan uçan da kurtulamıyor.
devamını gör...

sadece üç yıl evli kalabildiği ve veremden kaybettiği eşine yazdığı mektup o öldükten sonra bulunmuştur. mektup etkileyici bir aşki anlatır.

“sevgilim, seni delicesine seviyorum.
bunu duymayı ne kadar sevdiğini biliyorum ama bunu yazma sebebim sadece senin sevdiğini bilmem değil. bunu yazıyorum çünkü bu satırları sana yazıyor olmak içimi ısıtıyor.
sana en son yazdığımdan beri aradan ne kadar da çok zaman geçti. neredeyse iki yıl… beni affedeceğini biliyorum çünkü nasıl biri olduğumu biliyorsun: inatçı ve gerçekçi. yazmamın bir anlamı olmayacağını düşündüm.
ama biricik eşim yapmakta geciktiğim şey aslında doğru olandı. zaten geçmişte bunu çok yapmıştım. sana seni sevdiğimi söylemek istiyorum. seni sevmek istiyorum ve her zaman da seveceğim.


sen öldükten sonra seni sevmenin ne anlama geldiğini anlamakta zorlanıyorum ama hala sana rahat hissettirmek ve seninle ilgilenmek istiyorum. senin de beni sevmeni ve benimle ilgilenmeni istiyorum.
seninle konuşacağım sorunlarım olsun, seninle çözelim istiyorum. ne yapmalıyız? birlikte kıyafet yapmayı ya da çinceyi öğrenebiliriz. şimdi bir şey yapamaz mıyım? hayır, sensiz tamamen yalnızım ve sen sadece bir hayalden ibaretsin.
hastayken benim ihtiyacım olduğunu düşündüğün ve vermek isteyip veremediğin şeyler yüzünden endişeliydin. oysa endişe duymana gerek yoktu. sana önceden de söylediğim gibi ortada gerçek bir ihtiyaç yoktu çünkü seni çok farklı şekilde ve çok fazla seviyordum. şimdi bu daha da gerçek, şimdi bana hiçbir şey veremezsin. ben seni hala seviyorum ve başkasını sevmem için önümde bir engel olarak duruyorsun ama senin orada durmanı istiyorum. sen ölü halinle bile hayattaki çoğu şeyden daha güzelsin.


biliyorum, sen olsan aptalca davrandığıma beni ikna ederdin. benim mutlu olmamı isterdin. bir kız arkadaşımın bile olmadığına şaşıracağına bahse girerim. bunu ne sen düzeltebilirsin ne de ben. neden böyle olduğunu anlamıyorum. yalnız kalmak istemiyorum. çok güzel kızlarla da tanıştım ama bir iki buluşmadan sonra hepsi gözüme kül gibi gözüktü. geriye kalan tek şey sendin ve gerçektin.
sevgili eşim, seni çok seviyorum.
eşimi seviyorum ve o ölü.
rich.
not: bunu gönderemediğim için beni affet ama yeni adresini bilmiyorum.”
devamını gör...

insanda kütüphane memuru olmak ne güzeldir hissi yaratan rahatlatıcı eylemdir.
devamını gör...

can sıkıntısından online listesindeki yuvarlaklara bakmak eylemini gerçekleştirir iken* aklıma gelen durum. aynaya bakmak gibidir, masumdur diğer insanlara çatmaktan ama bir o kadar da bencilcedir gerçi bencil olmakta zorunluyuz.
devamını gör...

edit; ben yazdım.


lale tarlası bu
ama gül de olabilir.
rengin yediden çok
kenarlar hep keskindir çare yok.

tebessüm mü yoksa acı bir iç çekiş mi
weya ne?
ansızın bir bildirim gelir.
ince bir mutluluk ardından
ne güzel, ne güzel, yazar olmak...
devamını gör...

uzaktan görüp gelenler
kırk yıllık saz üstadı kesilmişler
bir hevesle gelip giderler
umurumda bile olmaz nükleer denemeler
devamını gör...

aslında "düşmanın aptal, dostun da akıllı olsun" şeklinde bir subliminal mesaj içeren god mode bazlı temenni.

yoksa düz anlamıyla hayat oldukça zor geçecektir, hatta muhtemelen geç(e)meyecektir.
devamını gör...

gün içerisinde gereğinden fazla karbonhidrat tüketmeyip en az 4 saat önceki öğününüzde sadece sebze yediyseniz, süt ve süt ürünlerini kestiyseniz, saati geldiğinde gerçekten acıkmak gibi gerçekten uykunuz geldiğinde uyursanız, tam karanlık odanızda, 5 saatlik derin ve tam kalite bir uykudan sonra kendi kendinize, dinç bir şekilde uyanıyorsunuz, eğer bu beslenme şeklini sürdürebilirseniz, devamında bütün hormonlarınız düzene giriyor, psikoloji filan hepsi düzeliyor, ne takıntı kalıyor, ne eski sevgili, kafanız çalışmaya başlıyor, saçma sapan şeylere takılmıyorsunuz, işler güçler hızlanıyor, ve bu süre zamanla 4 saate iniyor, günün kalanını düşünebiliyor musunuz, üstelik daha enerjik oluyorsunuz... tecrübeyle sabit.
ben yapabiliyormuyum, her zaman değil, bu kafayı yaşadığım halde birde..
devamını gör...

haylazlıktır.
arada yapmak lazım.
akıllı ol akıllı ol nereye kadar.
devamını gör...

dağlar dağlar ve aynalı kemer.
devamını gör...

merhabada 'h' harfinin olması
devamını gör...

“yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. rüzgarı sevdiğini söylüyorsun, rüzgar çıkınca pencereni örtüyorsun. işte bundan korkuyorum çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun.”
-shakespeare
devamını gör...

orhan kemal'in 1954 yılında yazdığı eserdir. incecik bir kitaptan insan ne kadar etkilenirse, kendisini karakterlerin yerine ne kadar koyabilirse işte o kadar bütünleşir kitapla.

72. koğuş, bir böcek gibi ezilen, artıklarla beslenen, çoğu zaman aç yatan ve kabuslar gören mahkumların kaldığı yerdir. olaylar 2. dünya savaşı sırasında 72. koğuştaki ahmet kaptan'ın varlığını dahi unuttuğu, uzun süredir ses soluk çıkmadığından öldü sandığı annesinden 150 lira almasıyla başlar. o zaman ve o koğuş için büyük bir miktardır 150 lira. bu yüz elli lirayla ne yapılır, yatak yorgan alınır, sıcak yemek yenir, hatta belki başka koğuşa geçebilmek için bir şans denenir, kumar bile oynanır. ahmet kaptan başta daha farklı değerlendirir parasını. ''kardaş malı ortakluk'' der. gerçekten kardeşlerinin yerine koyar koğuştakileri. artık ezilmeyelim, az da olsa birlikte sıcak yemek yiyelim düşüncesindedir.

kitabı okuduktan sonra düşündüm de, belki de fazla zorluyoruz, ince eleyip sık dokuyoruzdur. belki de mutluluk uzun bir aradan sonra birlikte yenen etli kuru fasulyedir. belki, tok yatan midelerdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim