sessiz ev
nobel ödülü kazanmış tek edebiyatçısıdır orhan pamuk. kitaplarını okuduktan sonra eleştirenlere sözüm yok zira bu edebi zevk meselesidir. benim de eleştirdiğim beğenmediğim kitapları var elbette. yazarlığı üzerine de yapabileceğim eleştiriler var ancak ben bütün kitaplarını okudum ve bu hakkımı saklı tutuyorum. benim sözüm orhan pamuk okumadan eleştirme cüretini gösteren cahil cühela kesime. nobel aldığında hayatında orhan pamuk kitabı görmemiş bir kesim “ siyasi laflarından” ötürü ödülün verildiğini iddia etti. iddianın doğruluğunu yanlışlığını tartışmıyorum, elbette böyle ihtimal var. ben eleştiren kişilerin bu konuda yetkin olmadığı iddiasındayım.
cehennemde her millet kendi kazanında yanarken tepelerinde de bir zebani bekler ve dışarı çıkmaya kalkanları elindeki sopayla kazanın içine geri atarmış. sadece türklerin olduğu kazanın başında zebani yokmuş. bu durum garibine gidince bir kişi sormuş bu serbestliğin nedenini. zebanilerin şahı şöyle cevap vermiş: “ onların başında beklemeye gerek yok, ne zaman biri dışarı çıkmaya çalışsa diğerleri onu bacaklarından çekip kazanın içine sokuyor zaten.” orhan pamuk için de durum budur bence.
gelelim kitaba: benim en aklımda kalan anım bu kitaba dair; kitabı metroda eve giderken okuyordum ve o kadar dalmışım ki kitaba, okuduğum sayfadaki hasan karakteri sarhoş olduğu için ben de kendimi sarhoş sanmaya başlamışım. kapını çaprazında otururken bir yandan kafamdan şunlar geçiyordu: yenimahalle istasyonundayız şimdi, eğer şimdi kalkarsam bu sarhoşlukla hastane durağına geldiğimizde kapıya varabilirim.” sonra sarhoş olmadığım aklıma geldi ve durağa gelince inip ayık bir şekilde evin yolunu tuttum.
velhasılı okuyun da eleştirmeye yüzünüz olsun. bana sorarsanız eğer benim hayran olduğum orhan pamuk kitapları var ve hep var olacak.
cehennemde her millet kendi kazanında yanarken tepelerinde de bir zebani bekler ve dışarı çıkmaya kalkanları elindeki sopayla kazanın içine geri atarmış. sadece türklerin olduğu kazanın başında zebani yokmuş. bu durum garibine gidince bir kişi sormuş bu serbestliğin nedenini. zebanilerin şahı şöyle cevap vermiş: “ onların başında beklemeye gerek yok, ne zaman biri dışarı çıkmaya çalışsa diğerleri onu bacaklarından çekip kazanın içine sokuyor zaten.” orhan pamuk için de durum budur bence.
gelelim kitaba: benim en aklımda kalan anım bu kitaba dair; kitabı metroda eve giderken okuyordum ve o kadar dalmışım ki kitaba, okuduğum sayfadaki hasan karakteri sarhoş olduğu için ben de kendimi sarhoş sanmaya başlamışım. kapını çaprazında otururken bir yandan kafamdan şunlar geçiyordu: yenimahalle istasyonundayız şimdi, eğer şimdi kalkarsam bu sarhoşlukla hastane durağına geldiğimizde kapıya varabilirim.” sonra sarhoş olmadığım aklıma geldi ve durağa gelince inip ayık bir şekilde evin yolunu tuttum.
velhasılı okuyun da eleştirmeye yüzünüz olsun. bana sorarsanız eğer benim hayran olduğum orhan pamuk kitapları var ve hep var olacak.
devamını gör...
35
35 oldum ben. bir küçük kadar işte. ya da tarancı'nın dediği gibi yolun yarısı kadar.
büyüdüm ben. yaşadım. mutluluğu da hüznü de iliklerime dek hissettim. birkaç miras bıraktım birilerinin kalbinde, birkaç yaşama dokundum. iyi biridir diyecekleri kadar iyi yaşadım. gülüşlerin eksik olmasın diyecekleri kadar kahkaha attım.
35 oldum ben. eskiden yaşlı diye düşündüğüm insanların yaşına geldim. ama ruhum yaşlanmadı benim. içimde bir çocuk şarkı söylüyor. susmuyor. yaramazlık yapmak istiyor. muzip şakalar hiç bitmesin istiyor.
aynaya bakınca biraz ihanet hissediyorum sadece. birkaç kırışık oradan göz kırpıyor. ben de diyorum ki gülüşlerimin izisiniz; varsın, olsun. birkaç saç telim beyazlamış, çaresiz sabahları beklerken. olsun diyorum, onlarla olgunlaştım.
35 oldum ben. çocuktum yetişkin oldum. eş oldum, eğitmen oldum, dost oldum, herkes oldum sonra hiç kimse oldum. ben oldum.
büyüdüm ben. yaşadım. mutluluğu da hüznü de iliklerime dek hissettim. birkaç miras bıraktım birilerinin kalbinde, birkaç yaşama dokundum. iyi biridir diyecekleri kadar iyi yaşadım. gülüşlerin eksik olmasın diyecekleri kadar kahkaha attım.
35 oldum ben. eskiden yaşlı diye düşündüğüm insanların yaşına geldim. ama ruhum yaşlanmadı benim. içimde bir çocuk şarkı söylüyor. susmuyor. yaramazlık yapmak istiyor. muzip şakalar hiç bitmesin istiyor.
aynaya bakınca biraz ihanet hissediyorum sadece. birkaç kırışık oradan göz kırpıyor. ben de diyorum ki gülüşlerimin izisiniz; varsın, olsun. birkaç saç telim beyazlamış, çaresiz sabahları beklerken. olsun diyorum, onlarla olgunlaştım.
35 oldum ben. çocuktum yetişkin oldum. eş oldum, eğitmen oldum, dost oldum, herkes oldum sonra hiç kimse oldum. ben oldum.
devamını gör...
john fante
bütün kitapları gayet iyi olmakla birlikte birbirine fazla benzer. bukowsky olmasa muhtemelen tanımazdık. italyan kökenli yoksul bir ailenin çocuğudur. her kitabında bu iki tema vazgecilmezidir. babalar alkolik, anneler süper ahçı ve çocuklar beyzbol delisi.
devamını gör...
sürekli temel atma töreni yapmak
hani ekşi'de yazıyorlar'ta "vatandaşı olmasaydım matrak, komik bir ülke " diye bu durumu özetliyor.
devamını gör...
köylülerin depresyona girmemesi
o kadar çok yapılacak iş var ki anam ne depresyonu modudur
devamını gör...
fatma şahin'in rte'yi başöğretmen ilan etmesi
kendi destekçileri için önemli olsa da dünya için önemi olmayan bir gelişme.
devamını gör...
muhalifler 2023'te de kaybedince ne yapacak sorunsalı
türk milletinin birbirini tokatlayacağını sanan kişinin açtığı dandik başlık. ne bu öfke, ayrıştırma, kin anlamak mümkün değil. doğruya doğru, yanlışa da yanlış demesini bilmediğiniz sürece daha çok sürer bu polemik.
devamını gör...
ukdelerini kendi dolduran yazar
o konuda gerekli bilgiye,donanıma sahip olmadığım için daha sonra başlık girmek istediğim konuları ukdeliyorum, daha sonra dolduruyorum. ben dolduramadan ukdemi dolduran olursa da hiç problem değil daha iyisini yazan oluyor elbet.
devamını gör...
geceye tatsız bir hayat kuralı bırak
yoruluyorsunuz. ve çoğu zaman değmiyor.
uğruna yorulduğunuz insanlar, sizi zor görünce kaçıyor.
uğruna yorulduğunuz insanlar, sizi zor görünce kaçıyor.
devamını gör...
yazarların başardıkları şeyler
erken kalkmak.
şekeri azaltmak.
her gün kitap okumak.
özgüven açısından ilerlemek.
şekeri azaltmak.
her gün kitap okumak.
özgüven açısından ilerlemek.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
içimizden gelen, gelmekte olan belki ruhumuzun inişi çıkışı belki hislerimizin karmaşası kim bilir? yazmak istediğimiz her neyse yazdığımız ince, gösterişsiz, sır saklayabilen defter.
insan neden korkar yalnızlıktan?
hele ki şu zamanda!
samimiyetsiz vıcık vıcık insan topluluklarını elinin tersiyle itmek ve kendi masum dünyanı inşa etmek neden bu kadar zor gelir?
ismi lazım değil sınırı bir adım geçmesine izin verdiğim bir insan türü bir gün bana 'duvarların var senin ve insanları kendi hayatına dahil etmiyorsun' demişti.
ne kadar kıymetli benim için o duvarlar ah bir bilseniz.
ve sınırı bir tık geçirdiğim her insandan sonra daha da güçlenen daha da genişleyen duvarları örmem ne muazzam keyifli anlatamam...
beni dahada güçlendiren, duygularımı soyutlatan, kendisinden uzaklaştırmakla kalmayıp arkasından gelecek tüm insanları daha farklı bir gözle süzmemi sağlayan tüm yol ayrımlarıma buradan çok teşekkür ediyorum. sizler olmasaydınız ben sahtelikler içinde debelenip duracaktım. sizler olmasaydınız ben pembe gözlüklerimi belki hiç çıkaramayacaktım. sizler olmasaydınız sevginin kutsallığını ve her önüne gelene aptalca dağıtılmaması gerektiğini hiç bir zaman öğrenemeyecektim. sizler olmasaydınız insandır hata yapar özüne bakmak lazım palavralarıyla kendimi belki ömrümün sonuna kadar uyutacak her fırsatta canımı acıtanları büyüklük bende kalsın egosuyla ve ezikliğiyle affedecek kendimi gıdım gıdım küçültecektim.
insan kendine yeter mi peki?
yetmiyorsa, yetemiyorsa sıkıntı var bilin bunu. sırf yalnız kalmamak için birilerini tutuyorsa hayatında en büyük kötülüğü en önce kendine yapıyordur. kendini yetiştirememişliğin cezası olarak başka bir kapasitesizi hayatına yük ediyordur. çok acı cümleler değil mi? malesef gerçek bu arkadaşlar!
kendinizi artık kandırmayı bırakın. şöyle bir bakın bakalim etrafınıza. kimi ne için tutuyorsunuz hayatınızda?
ve en acısıda aslında kim sizi ne için tutuyor hayatında?
bazen yol ayrımları iyidir.
değerlendirin anını yakaladığınızda...
insan neden korkar yalnızlıktan?
hele ki şu zamanda!
samimiyetsiz vıcık vıcık insan topluluklarını elinin tersiyle itmek ve kendi masum dünyanı inşa etmek neden bu kadar zor gelir?
ismi lazım değil sınırı bir adım geçmesine izin verdiğim bir insan türü bir gün bana 'duvarların var senin ve insanları kendi hayatına dahil etmiyorsun' demişti.
ne kadar kıymetli benim için o duvarlar ah bir bilseniz.
ve sınırı bir tık geçirdiğim her insandan sonra daha da güçlenen daha da genişleyen duvarları örmem ne muazzam keyifli anlatamam...
beni dahada güçlendiren, duygularımı soyutlatan, kendisinden uzaklaştırmakla kalmayıp arkasından gelecek tüm insanları daha farklı bir gözle süzmemi sağlayan tüm yol ayrımlarıma buradan çok teşekkür ediyorum. sizler olmasaydınız ben sahtelikler içinde debelenip duracaktım. sizler olmasaydınız ben pembe gözlüklerimi belki hiç çıkaramayacaktım. sizler olmasaydınız sevginin kutsallığını ve her önüne gelene aptalca dağıtılmaması gerektiğini hiç bir zaman öğrenemeyecektim. sizler olmasaydınız insandır hata yapar özüne bakmak lazım palavralarıyla kendimi belki ömrümün sonuna kadar uyutacak her fırsatta canımı acıtanları büyüklük bende kalsın egosuyla ve ezikliğiyle affedecek kendimi gıdım gıdım küçültecektim.
insan kendine yeter mi peki?
yetmiyorsa, yetemiyorsa sıkıntı var bilin bunu. sırf yalnız kalmamak için birilerini tutuyorsa hayatında en büyük kötülüğü en önce kendine yapıyordur. kendini yetiştirememişliğin cezası olarak başka bir kapasitesizi hayatına yük ediyordur. çok acı cümleler değil mi? malesef gerçek bu arkadaşlar!
kendinizi artık kandırmayı bırakın. şöyle bir bakın bakalim etrafınıza. kimi ne için tutuyorsunuz hayatınızda?
ve en acısıda aslında kim sizi ne için tutuyor hayatında?
bazen yol ayrımları iyidir.
değerlendirin anını yakaladığınızda...
devamını gör...
sürekli sevildiğini bilmek isteyen insan
yorucudur,boğucudur,sıkıcıdır..gerek yoktur böyle insanlara herkes sevilmek ister ama karşısındakini kimse harcamamalı.yetişkin bir birey bunlarla uğraşmamalı.
devamını gör...
atv'nin dolar olmuş 4 lira repliğini sansürlemesi
doların şimdiki kurunu duyanlara küfür gibi gelmesinden dolayı atv'nin küçük bir latifesi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının sözlüğü sahiplenmesi
ben de yeni bir üye olmama rağmen bu durumu fark ettim. herkes seviyeli bir şekilde fikirlerini yazıyor ve bu gerçekten çok güzel bir şey.
eğer beni de sayıyorsanız ben de sahiplenmeyi düşünüyorum.
eğer beni de sayıyorsanız ben de sahiplenmeyi düşünüyorum.
devamını gör...
michele mouton
1973'ten beri var olan dünya ralli şampiyonası'nda (bkz: wrc) yarış kazanabilmiş tek kadın pilottur..
audi ile yarıştığı 1981 ve 1985 yılları arasında tam 4 adet yarış kazanmıştır, hatta 1982 yılını walter röhrl gibi ralli deyince akla gelen ilk efsanelerden birinin 1 saniye arkasında 2. olarak bitirmiştir.. group b gibi dünyanın en tehlikeli motorsporlarından birinde, aşırı modifiyeli +400 hp'lik otomobillerde gerçek sürücülerin yarıştığı, tabiri caizse yiğidin harman olduğu bir organizasyonda yer alıp bu başarılara imza atmış ve tüm dünya tarafından motorsporlarında kadın pilot denince akla gelen ilk pilotlardan olmuştur..
23 haziran 1951 tarihinde fransa'nın güneyinde doğmuştur.. alplere yakın ve dolayısıyla fransa'da yapılan rallilerin dağ etaplarına yakın yerde doğmuş olmasıyla otomobillere ilgisi başlamış, 1972 yılında arkadaşı jean taibi'nin co-pilotu olarak ralli dünyasına adım atmıştır..
1973'te wrc kurulmuş ve orada da yine ilk yarışlarda co-pilot olarak devam etmiştir.. babasının "sana bir ralli aracı alırım ama bir şartla, co-pilot değil, pilot olarak yarışacaksın" teklifini kabul etmiş ve babasının aldığı alpine a110 ile pilotluk kariyeri başlamıştır.. 1974 fransa etabı ilk pilot olarak katıldığı yarıştır ve 12. olarak bitirmiştir.. bir sonraki yıl aynı etabı 7. olarak bitirmiştir..
her ne kadar büyük başarıları audi takımı ile atmış olsa da ilk başta alpine, fiat, audi ve kariyerinin sonlarında peugeot ile yarışmış olan michele mouton, ralli dışında 1975 yılında le mans'ta 2 litre prototip sınıfını 1. olarak bitirmiş, 1984'te group b'deki araçlardan bile daha yüksek güçte araçların yarıştığı amerika'da pikes peak international hill climb isimli uluslararası tırmanma yarışını kazanmıştır.. bu önemli bir başarıdır, çünkü rakipleri tek koltuklu büyük v8 araçlar iken michele ablamız, group b'de yarıştığı audi sport quattro'suyla yanında da biricik co-pilotu, biricik ablamız fabrizia pons ile katılmıştır.. henri toivonen'in kaza yapması sonucu hayatını kaybetmesi sebebiyle group b'nin yasaklanmasından sonra yarış kariyerini bitirmiş ve günümüzde fia'da ve wrc'de organizasyonların yönetim kadrolarında yer almaktadır.. eski rakiplerinden henri toivonen adına düzenlenen race of champions yarış organizasyonunun kurucularındandır..
allah her petrolhead erkeğe böyle bir eş yada sevgili nasip etsin.*
devamını gör...
çocuk yaparak evliliği kurtarmak
hadi çocuk ile evliliği kurtardınız diyelim, peki o çocuğu kim kurtaracak? diye düşündüren sorunsal. eğer evliliğiniz sağlıklı bir şekilde devam etmiyorsa bırakın inceldiği yerden kopsun. evlilik için çocuk kurban etmek büyük acımasızlık.
devamını gör...
stoacılık
ana temsilcileri şunlardır; zeno ( m.ö 334-262), cleanthes ( mö 303-233), marcus aurelıus (121-180), epıctetus ( 60-117)
temel düşünceler ise şunlardır:
tanrı tüm doğada bulunan mantıklı bir varlıktır.
evrensel bir doğal yasa ve kardeşlik bulunmaktadır.
kendini kontrol etme ve metanet yıkıcı duyguların ( onlara göre duygular yıkıcıdır) üstesinden gelmede önemlidir.
sakin bir şekilde bize verilen rolleri oynamalıyız. tutularımız bizim kontrolümüz altındadır kaderimizi değiştiremesek de.
inayet, bilgiden, erdemden ve kontrol edilemeyen şeylerin kabulünden gelir.
temel düşünceler ise şunlardır:
tanrı tüm doğada bulunan mantıklı bir varlıktır.
evrensel bir doğal yasa ve kardeşlik bulunmaktadır.
kendini kontrol etme ve metanet yıkıcı duyguların ( onlara göre duygular yıkıcıdır) üstesinden gelmede önemlidir.
sakin bir şekilde bize verilen rolleri oynamalıyız. tutularımız bizim kontrolümüz altındadır kaderimizi değiştiremesek de.
inayet, bilgiden, erdemden ve kontrol edilemeyen şeylerin kabulünden gelir.
devamını gör...
10 türk dizisinden 9’unun konusunun aynı olması
gayet normaldir. ülkede rtük sayesinde felsefe yapmak dini eleştirmek yasak. cinsellik ile ilgili konuşmak konu kurmak yasak. devleti politikayı eleştirmek yasak. elde kalan da iktidarın işine gelen tarihi şahsiyetleri yüceltip halkın gazını almak ve aptal zengin oğlan fakir salak kız çapkın erkek namuslu kız dizileri. hem de iki buçuk saat.
devamını gör...