dijital kölelik
internetten, sanal dünyadan, sosyal medyadan, ekranlardan kopamamak. her an telefonlara bakmak, işyerinde bilgisayardan kopamayış, eğitimde usul usul bu yöne gidiş, nesnelerin interneti meselesine giderken tümden dijital prangalarla bağlanış.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
yürümesi için elini tutup yardım ettiğim 70 küsur yaşındaki ingiliz teyzenin "seni çapkın" deyip göz kırpması. ben de yol boyunca flört ettim kendisiyle. en son kocasını düelloya davet ediyordum.
devamını gör...
platonik aşk
tam bir delilik.
insanın gerçeği görememesi ama yanlış anlasa dahi gördüğü her şeyi fazla detaylı yorumlamasına sebep oluyor.
"bana mı baktı? neden yanımdan geçti?" sorularına kendince cevaplar vererek* duygularını daha da körüklediği bir çocukluk hali.
benim duygularım tanıyana kadar sürmüştü. tanıyınca uçtu gitti ahah
insanın gerçeği görememesi ama yanlış anlasa dahi gördüğü her şeyi fazla detaylı yorumlamasına sebep oluyor.
"bana mı baktı? neden yanımdan geçti?" sorularına kendince cevaplar vererek* duygularını daha da körüklediği bir çocukluk hali.
benim duygularım tanıyana kadar sürmüştü. tanıyınca uçtu gitti ahah
devamını gör...
ilk öpüşme
herkesin hayatta bir kez yaşadığı olaydır.
devamını gör...
hatıra olsun diye saklanan garip nesneler
köpeğimin dişi.
bizim miniği annesi ölünce sahiplenmiştik. daha 1,5-2 aylıktı aldığımızda. biberonla besledik, birlikte büyüdük resmen. birlikte büyüyünce de onun geçirdiği tüm evreleri onunla birlikte gördüm. mesela köpeklerin dişlerinin yenilendiğini dişini tesadüfen topun üzerinde görünce tecrübe ederek öğrendim.*
efendim şöyle ki; bir gün birlikte bahçede oynuyoruz, attığım topu yakaladı baya sağlam dişledi, hırladı gürledi sonra birden topu bıraktı. topu elime aldım, bir de ne göreyim; ağzında olması gereken diş topta! ilk defa böyle bir şeye şahit olmanın paniği ile hemen babamı alarma geçirip topu, dişi ve miniği veterinere götürdük. veteriner paniğim karşısında baya güldü sonra dik dik baktığımı görünce açıkladı köpeklerin de dişlerinin yenilendiğini.
o gün bugündür saklarım o tek dişi, diğer dişlere denk gelemedim yutmuş ya da düşürmüş olabilir bahçede. ama o ilk dişin yeri ayrı bende.*
bizim miniği annesi ölünce sahiplenmiştik. daha 1,5-2 aylıktı aldığımızda. biberonla besledik, birlikte büyüdük resmen. birlikte büyüyünce de onun geçirdiği tüm evreleri onunla birlikte gördüm. mesela köpeklerin dişlerinin yenilendiğini dişini tesadüfen topun üzerinde görünce tecrübe ederek öğrendim.*
efendim şöyle ki; bir gün birlikte bahçede oynuyoruz, attığım topu yakaladı baya sağlam dişledi, hırladı gürledi sonra birden topu bıraktı. topu elime aldım, bir de ne göreyim; ağzında olması gereken diş topta! ilk defa böyle bir şeye şahit olmanın paniği ile hemen babamı alarma geçirip topu, dişi ve miniği veterinere götürdük. veteriner paniğim karşısında baya güldü sonra dik dik baktığımı görünce açıkladı köpeklerin de dişlerinin yenilendiğini.
o gün bugündür saklarım o tek dişi, diğer dişlere denk gelemedim yutmuş ya da düşürmüş olabilir bahçede. ama o ilk dişin yeri ayrı bende.*
devamını gör...
mutlu eden basit şeyler
radyoda sevdiğin şarkılara denk gelmek.
devamını gör...
michelangelo merisi da caravaggio
1571 doğumlu italyan ressam. ismini doğduğu kasabadan almıştır. "michelangelo merisi caravaggio" gerçek ismidir. 6 yaşında annesini 15 yaşında babasını kaybetmiştir daha sonra hayatı bir türlü rayına girmez zaten .1584’te bergamolu bir ressam olan simone peterzano’nun yanına 4 yıllığına çırak olarak girmiş, ilk deneyimlerini lotto ve giovanni girolama savoldo (1480-1548) gibi sanatçıların yaptılarını incelemekle kazanmış, tiziano’nun öğrencisi iken venedik okulu'yla da ilişki kurmuştur. roma’da çalıştığı dönem yapıtları dramatik bir anlatım sunmayan kendi portreleri ve ölü doğa resimleridir. oldukça çalkantılı bir hayatın izlerini tablolarına yansıtmıştır . caravaggio aynı zamanda güçlü ışık-gölge kullanımı ve resimsel düzenlemeyi dramatik bir açıdan ele alışıyla barok sanatının en özgün uygulayıcılarından biri olmuştur. geleneksel resim ögretilerine ve kilisenin doktrinlerine karşı çıkmış azizleri de sıradan insanlar gibi betimleyerek belayı yine üzerine çekmiştir . zaten çalkantılı olan hayatı 1606 yılında işlediği cinayet ile iyice içinden çıkılmaz bir hâl aldıktan sonra 1610 yılında ölümü eski bir dost gibi selamlamıştır.
(bkz: david with the head of goliath) caravaggio'nun kiliseye kendini affetirmek için çizdiği fakat ne yazık ki yerine ulaştıramadan öldüğü eser olması sebebiyle bende yeri ayrıdır.
(bkz: souper à emaüs)
(bkz: bacchus)
(bkz: the seven works of mercy)
(bkz: the beheading of st john the baptist)
(bkz: scudo con testa di medusa)
(bkz: david with the head of goliath) caravaggio'nun kiliseye kendini affetirmek için çizdiği fakat ne yazık ki yerine ulaştıramadan öldüğü eser olması sebebiyle bende yeri ayrıdır.
(bkz: souper à emaüs)
(bkz: bacchus)
(bkz: the seven works of mercy)
(bkz: the beheading of st john the baptist)
(bkz: scudo con testa di medusa)
devamını gör...
eminem
dağın tepesindeki beyaz bölgedir. yaşayan efsanedir.
devamını gör...
hukuk okumak
2 yılda yaşlandırdı beni ama kendimi başka bir bölümde hayal bile edemiyorum. sayısalken eşit ağırlığa geçiş yapmıştım hayatımda verdiğim en doğru kararlardan birisiydi. ilk sene özellikle de dönemin başları benim için çok zordu. birçok kez okulu bırakmayı düşündüm. çünkü aklımın bir köşesinde ekonomi okumak vardı. çok saygı duyduğum hocamız 3-4 hafta süre verin demişti kendinize zorlanmanız çok doğal demişti. çünkü hukuk eğitimi yeni bir dil öğrenmek gibi. birden bire kendini daha önce duymadığın teirmlerin, soyut ve ağır konuların içinde buluyorsun. ama tabii alışıyorsun ben bile alıştım. okulu bırakmayı düşünen ben geçen sene çok da güzel ortalama yaptım. o yüzden sebat edin, çalışın, çok çalışın. iyi ki hukuk yazmışım iyi ki de hukuk okuyorum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının stres atma yöntemleri
benim için yüzmek... kafamı suya gömüyorum ve sanki bu dünyadan uzaklaşmış gibi geliyor bana. hırsımı da kulaçlardan alıyorum. normal günlük limitim 2. km olmasına rağmen 3-3.5 km yüzdüğüm oluyor. kollarım ağrıyınca kendime geliyorum. kafamda muhasebe yaparken yavaş yavaş dinginleşiyorum.
konuşup, başkalarına derdini anlatmak diyen olabilir ama bana göre değil sanırım. çünkü o zaman daha çok sinirleniyorum ki bana faydası olmuyor. en güzeli kendi içinde, başka bir alemde halletmek...
alkol almakta diğer yazarlar söylenir. nasıl iyi geldiğini merak ediyorum çünkü alkol almayı çok severim ama sedece eğlenceli ve keyifli iken... modum düşükken hiç çekici gelmiyor bana....
dünde de sinirli idim, gidip yüzdüm, gelip ve sakinledim. böyle böyle huzur bulacağız sanırım...
konuşup, başkalarına derdini anlatmak diyen olabilir ama bana göre değil sanırım. çünkü o zaman daha çok sinirleniyorum ki bana faydası olmuyor. en güzeli kendi içinde, başka bir alemde halletmek...
alkol almakta diğer yazarlar söylenir. nasıl iyi geldiğini merak ediyorum çünkü alkol almayı çok severim ama sedece eğlenceli ve keyifli iken... modum düşükken hiç çekici gelmiyor bana....
dünde de sinirli idim, gidip yüzdüm, gelip ve sakinledim. böyle böyle huzur bulacağız sanırım...
devamını gör...
yalnızlar için çok özel bir hizmet
murat gülsoy kitabıdır.
içinde yaşadığımız bu çağ için sürekli bir ad bulduğumun farkındayım hem incelemelerimde hem iletilerimde ve bundan hiç rahatsızlık duymuyorum. hatta görüyor ve artırıyorum: deneyimlediğimiz bu çağa “ yalnızlar çağı” diyebiliriz.
icat edilen her yeni alet, teknolojinin bütün “ nimetleri” bizi yalnızlaştırmaktan başka işe yaramıyor. insan olmayı seven ama mevcut haliyle insanlıktan nefret eden biri olarak bu durum benim için fazlasıyla mutluluk verici fakat uzun vadede bu yalnızlıklar bizi depresif rüzgarların önünde savrulan zavallı papatyalara çevirecek. yani seviyor- sevmiyor fallarını zavallı maktulleri olacağız rüzgarın hışmından kurtulunca.
yalnız kaldıkça kendimizi kalabalıklaştırmak için yöntemler arıyoruz. internet aleminin hayalet kullanıcıları olarak kendimize sanal şehirler kurup yeni hayatlar idame ettirme derdine düştük. ya da kıyamete doğru birey birey yürüme hevesinin tam olarak ne zaman kursağımızda kalacağını bekliyoruz.
murat gürsoy, yalnızlar için çok özel bir hizmet sunuyor bu çağı sağaltmak için belki de. zihninize bir ölüyü yükleyip sizi yalnızlığınızdan kurtarmayı vaat ediyor. ama bu tenhalık içinde zihnimiz bu kadar kalabalıkken içeride bir de ölü ile hasbıhal etmek kolay bir şey olabilir mi?
bence denemelisiniz. hizmet bedeli kıyamet günü ödeme planınız dahilinde faturanıza yansıtılacaktır.
içinde yaşadığımız bu çağ için sürekli bir ad bulduğumun farkındayım hem incelemelerimde hem iletilerimde ve bundan hiç rahatsızlık duymuyorum. hatta görüyor ve artırıyorum: deneyimlediğimiz bu çağa “ yalnızlar çağı” diyebiliriz.
icat edilen her yeni alet, teknolojinin bütün “ nimetleri” bizi yalnızlaştırmaktan başka işe yaramıyor. insan olmayı seven ama mevcut haliyle insanlıktan nefret eden biri olarak bu durum benim için fazlasıyla mutluluk verici fakat uzun vadede bu yalnızlıklar bizi depresif rüzgarların önünde savrulan zavallı papatyalara çevirecek. yani seviyor- sevmiyor fallarını zavallı maktulleri olacağız rüzgarın hışmından kurtulunca.
yalnız kaldıkça kendimizi kalabalıklaştırmak için yöntemler arıyoruz. internet aleminin hayalet kullanıcıları olarak kendimize sanal şehirler kurup yeni hayatlar idame ettirme derdine düştük. ya da kıyamete doğru birey birey yürüme hevesinin tam olarak ne zaman kursağımızda kalacağını bekliyoruz.
murat gürsoy, yalnızlar için çok özel bir hizmet sunuyor bu çağı sağaltmak için belki de. zihninize bir ölüyü yükleyip sizi yalnızlığınızdan kurtarmayı vaat ediyor. ama bu tenhalık içinde zihnimiz bu kadar kalabalıkken içeride bir de ölü ile hasbıhal etmek kolay bir şey olabilir mi?
bence denemelisiniz. hizmet bedeli kıyamet günü ödeme planınız dahilinde faturanıza yansıtılacaktır.
devamını gör...
türklerin hiç denizcilik şarkısı olmaması
denizin altı için bile var.
"denizin dibinde hatçam demirden evler"
"denizin dibinde hatçam demirden evler"
devamını gör...
aynı evde yaşıyormuş gibi entryler
çıkın gidin evimden kira fatura vermiyor evimde yaşıyorsunuz.
devamını gör...
turab
mahlasını sürekli heyhatheyhat diyerek okuyorum. bu sebeple neye hayıflandığını anlayamıyorum yok eğer böyle değilse kendisi gelip bu konuya açıklık getirmelidir.
öz yazargillerden, bir yazar.
öz yazargillerden, bir yazar.
devamını gör...
tarihi şahsiyetler yazar olsa açacağı başlıklar
leydi godiva: at üstünde çıplak gezmemin şaka maka işe yaraması
devamını gör...
hoşlanılan kızın gömlek cebinde uzun tekel 2000 görmek
son bir yıldan uzun süredir kullandığım sigaradır tekel 2000 uzun, gayet güzel bir sigaradır. bundan öncesinde de 2 yıl lark mavi uzun kullandığımdan ötürü alıştığım bir tabirdir "kamyoncu musun kız" esprisi.
devamını gör...
en son mutlu hissedilen an
bir saat önce kahve içerken.
devamını gör...
celal şengör'ün ilber ortaylı'ya dipsiz kuyu pezevenk demesi
kahkaha attıran görüntüdür. kahkaha attıran son kelimesi ve söyleyiş ifadesi olmakla birlikte tanımın kendisi ortaylı için çok doğrudur.
devamını gör...