normal sözlük yazarlarının karalama defteri
çok yorgunum, hem de çok. ama bu yorgunluk bedenen değil sevgili okur, ruhen bir yorgunluk. ruhum o kadar yorgun ki bunu asla anlayamazsınız, evet asla.
zihnim çok karışık, hep bir düşüncelerin en derinlik noktalarında. sürekli düşünüyor, düşünüyor ama bir sonuca varamıyor bu zihin. bir sonuca varamadığının da farkında ama kendini bir yalana inandırmış işte, bir zamanlar sadece yalandan ibaret olduğunu düşünmüş olduğu bu “hastalıklı düşünce” artık hayatının merkezine kon(ul)muş bir gerçekliğe dönüşmüştü.
bir nevi kendini kandırmaktı belki de bu, kendimi kandırdığımın farkındayım. bazılarınız “kendini kandırdığının farkında olduğunu söylüyorsun, o zaman kendini kandırmamış oluyorsun” şeklinde bana söylevler çekebilir ama hayır hayır işte, bu gözüktüğü gibi değil. içinde bulunduğum durum bir çıkmaz sokaktan ibaret ve buradan çıkmam çok zor, belki bir ihtimal çıkabilirim ama çıkabileceğim noktaya gelene kadar epey daha acı çekeceğim-bunu da gayet aklı başında bir şekilde biliyorum- neyse, bu yazdıklarımın hiçbir manası yok aslında, çünkü beni anlayamayacaksınız. siz sevgili asilzade beyefendiler, hanımefendiler beni anlamanız çok düşük bir ihtimal, ben artık anlaşılma inancımı çoktan yitirdim sadece bunu kendime itiraf etmek kaldı. bir gün, bir gün bunu sizler ne dersiniz ne söylersiniz diye düşünmeden kendime itiraf edeceğim.
ek olarak; koca bir ağız dolusu yetersiz kelimelerden, düşük cümlelerden oluşan koca bir metin, yazı, tanım var karşınızda adını ne derseniz deyin, bu sefer dediklerinizi umursamayacağım -aslında umursuyorum da- neyse…
zihnim çok karışık, hep bir düşüncelerin en derinlik noktalarında. sürekli düşünüyor, düşünüyor ama bir sonuca varamıyor bu zihin. bir sonuca varamadığının da farkında ama kendini bir yalana inandırmış işte, bir zamanlar sadece yalandan ibaret olduğunu düşünmüş olduğu bu “hastalıklı düşünce” artık hayatının merkezine kon(ul)muş bir gerçekliğe dönüşmüştü.
bir nevi kendini kandırmaktı belki de bu, kendimi kandırdığımın farkındayım. bazılarınız “kendini kandırdığının farkında olduğunu söylüyorsun, o zaman kendini kandırmamış oluyorsun” şeklinde bana söylevler çekebilir ama hayır hayır işte, bu gözüktüğü gibi değil. içinde bulunduğum durum bir çıkmaz sokaktan ibaret ve buradan çıkmam çok zor, belki bir ihtimal çıkabilirim ama çıkabileceğim noktaya gelene kadar epey daha acı çekeceğim-bunu da gayet aklı başında bir şekilde biliyorum- neyse, bu yazdıklarımın hiçbir manası yok aslında, çünkü beni anlayamayacaksınız. siz sevgili asilzade beyefendiler, hanımefendiler beni anlamanız çok düşük bir ihtimal, ben artık anlaşılma inancımı çoktan yitirdim sadece bunu kendime itiraf etmek kaldı. bir gün, bir gün bunu sizler ne dersiniz ne söylersiniz diye düşünmeden kendime itiraf edeceğim.
ek olarak; koca bir ağız dolusu yetersiz kelimelerden, düşük cümlelerden oluşan koca bir metin, yazı, tanım var karşınızda adını ne derseniz deyin, bu sefer dediklerinizi umursamayacağım -aslında umursuyorum da- neyse…
devamını gör...
normal sözlük fenomeni olacağını düşündüğünüz yazarlar
kesinlikle "benimdir" demeyeceğim kişi. siz de demeyin bence, kötü duruyor.
aklımda bir isim yok ama genel olarak sözlüklerden gördüğüm kadarıyla, fenomenlik pek de yazdıklarınızın güzelliğiyle ölçülmüyor. fenomenlerin kimisi siyaset konusunda aşırı derece göze batan xtrollerden, kimisi dinle ve dindarlarla ilgili ağır sözler sarf edenlerden, kimisi de başlıklara çarşaf çarşaf fotoğraf koyup cinsel hayatını en ince ayrıntısına dek anlatanlardan çıkıyor.
bu halka normal insanlar pek yaramaz. o nedenledir ki, o kişi ben değilim.
aklımda bir isim yok ama genel olarak sözlüklerden gördüğüm kadarıyla, fenomenlik pek de yazdıklarınızın güzelliğiyle ölçülmüyor. fenomenlerin kimisi siyaset konusunda aşırı derece göze batan xtrollerden, kimisi dinle ve dindarlarla ilgili ağır sözler sarf edenlerden, kimisi de başlıklara çarşaf çarşaf fotoğraf koyup cinsel hayatını en ince ayrıntısına dek anlatanlardan çıkıyor.
bu halka normal insanlar pek yaramaz. o nedenledir ki, o kişi ben değilim.
devamını gör...
lise öğrencilerinin istedikleri sınav notunu seçebilmeleri
niye öğretmenler oturup doğru düzgün online sınav hazırlayamıyorlar mı diye tepki vermek istediğim durum. saçma sapan işler yapmaktan vazgeçmiyorlar. obp üniversite sınavında sıralamayı etkileyen bir faktör ve tabii ki yine haksızlıklar , adaletsizlikler olacak bu kararla.
devamını gör...
en güçlü duygunun nefret olması
en güçlü duygu hissizliktir bana göre. sevgi, nefret, korku... bunlar güçlüdür evet ama yokluğun verdiği boşluğu ve hissizliği hissetmiş bir insan anlayacaktır demek istediğimi. o hissizliği hissettiğiniz an* her şey anlamını yitirir benliğinizde. nefret ve sevgi de geride bakakalır öylece, sessizce.
devamını gör...
carlson deneyi
fizikçi shawn carlson tarafından, astrolojinin bir bilim olup olmadığı tartışmalarına ışık tutabilmek için yapılan deney.
alanında uzman 26 astrologla birlikte yapılan deneyde, astrologlara 100 kişinin doğum haritası verildi ve eşleştirmeleri istendi. tahmin edileceği üzere eşleştiremediler. çünkü astrologlar yalnızca yıldızlara bakar, fal yapar. *
deneyin amacını sorgulayanlar vardı. çoğu kişi deneyin yalnızca "astroloji bilim midir?" sorusuna cevap aramak için olduğunu düşünmüyordu. fakat durum hiç öyle değildi.
shawn carlson, deney sonuçları sonrasından istediği hedefe ulaştı mı, bilinmez. teorisini kanıtlamış olmanın verdiği gururu yaşıyormuşsa demek.
astroloji bilim değildir, ilgi alanıdır!
alanında uzman 26 astrologla birlikte yapılan deneyde, astrologlara 100 kişinin doğum haritası verildi ve eşleştirmeleri istendi. tahmin edileceği üzere eşleştiremediler. çünkü astrologlar yalnızca yıldızlara bakar, fal yapar. *
deneyin amacını sorgulayanlar vardı. çoğu kişi deneyin yalnızca "astroloji bilim midir?" sorusuna cevap aramak için olduğunu düşünmüyordu. fakat durum hiç öyle değildi.
shawn carlson, deney sonuçları sonrasından istediği hedefe ulaştı mı, bilinmez. teorisini kanıtlamış olmanın verdiği gururu yaşıyormuşsa demek.
astroloji bilim değildir, ilgi alanıdır!
devamını gör...
empati yapamayan insan var mıdır sorunsalı
öncelikle kelime manasına bakalım.
empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.
resimag.com/p1/8143bb021ab5.jpeg
peki fizyolojik açıdan empati nasıl gerçekleşir?
empatinin gerçekleşme nedeni beynimizde bulunan ayna nöronlar. giacomo rizzolatti tarafından yapılan bir deneyde üç makak maymununa muz yedirilirken ventral premotor kortekslerindeki sinyaller incelenir. ardından elleri kolları hareket edemeyecek şekilde bağlanan maymunlarımız bir başka maymunun muz yediğini izler. yine aynı bölgelerden sinyal alan bilim adamları oldukça şaşırmıştır.
resimag.com/p1/cdefe5b45d70.jpeg
sonraki süreçte insanlar üzerinde yapılan deneyler aynı nöronların sadece maymunlarda bulunmadığını ortaya çıkarır .
herhangi bir film izlerken gözlerimizin dolması ya da bir yarış izlerken yarışmacılar bitiş çizgisine yaklaştıkça kalp atışlarımızın hızlanması, hep bu yüzdendir.
resimag.com/p1/1bc1c848209a.jpeg
tabii ki de her insanın empati yeteneği bir değildir. kimimiz kendini fazlasıyla geliştirmiş olabilir bu konuda. ama bir insan beyninde bir problem olmadığı müddetçe empati kurabilir. az veya çok.
empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır.
resimag.com/p1/8143bb021ab5.jpeg
peki fizyolojik açıdan empati nasıl gerçekleşir?
empatinin gerçekleşme nedeni beynimizde bulunan ayna nöronlar. giacomo rizzolatti tarafından yapılan bir deneyde üç makak maymununa muz yedirilirken ventral premotor kortekslerindeki sinyaller incelenir. ardından elleri kolları hareket edemeyecek şekilde bağlanan maymunlarımız bir başka maymunun muz yediğini izler. yine aynı bölgelerden sinyal alan bilim adamları oldukça şaşırmıştır.
resimag.com/p1/cdefe5b45d70.jpeg
sonraki süreçte insanlar üzerinde yapılan deneyler aynı nöronların sadece maymunlarda bulunmadığını ortaya çıkarır .
herhangi bir film izlerken gözlerimizin dolması ya da bir yarış izlerken yarışmacılar bitiş çizgisine yaklaştıkça kalp atışlarımızın hızlanması, hep bu yüzdendir.
resimag.com/p1/1bc1c848209a.jpeg
tabii ki de her insanın empati yeteneği bir değildir. kimimiz kendini fazlasıyla geliştirmiş olabilir bu konuda. ama bir insan beyninde bir problem olmadığı müddetçe empati kurabilir. az veya çok.
devamını gör...
fatma şahin'in rte'yi başöğretmen ilan etmesi
kaynak
kaynak-2
--! spoiler !--
gaziantep büyükşehir belediye başkanı fatma şahin, şahinbey ilçesinde düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada mustafa kemal atatürk için kullanılan başöğretmenlik unvanını, akp’li cumhurbaşkanı erdoğan için kullandı.
--! spoiler !--
kişisel yerlerini sağlamlastırmak için, artık gözlerini kör edip, ne yapacaklarını şaşıdılar. yazık şu gelinen hale. millete hizmet etmesi gereken devlet insanları, artık tek bir kişiye hizmet ediyor.
peygamberlik is loading...
kaynak-2
--! spoiler !--
gaziantep büyükşehir belediye başkanı fatma şahin, şahinbey ilçesinde düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada mustafa kemal atatürk için kullanılan başöğretmenlik unvanını, akp’li cumhurbaşkanı erdoğan için kullandı.
--! spoiler !--
kişisel yerlerini sağlamlastırmak için, artık gözlerini kör edip, ne yapacaklarını şaşıdılar. yazık şu gelinen hale. millete hizmet etmesi gereken devlet insanları, artık tek bir kişiye hizmet ediyor.
peygamberlik is loading...
devamını gör...
gecikmiş seçim deneyi ve kuantum silgisi
john archibal wheeler'ın, çift yarık deneyindeki gözlemci etkisinin ne derece önemli olabileceğini anlamak adına yapılmasını önerdiği deney. bu işlere merakı olanların, konuyu daha iyi anlamak adına öncelikle çift yarık deneyi hakkında biraz bilgi edinmesi yararlı olacaktır.
*****
bu çok uzun bir entry olacak. baştan uyarayım sizleri. bana sövmeyiniz, benim bir suçum yok.
önce gecikmiş seçim deneyinden biraz bahsedeyim.
çift yarık deneyinde, elektronun geçtiği yarığı anlamak için bu yarıkların önüne bir ölçüm aleti koyulmuştu. gecikmiş seçim deneyinde bu alet, elektronun nihai durağı olan perdenin arkasına koyulmuş. yani elektron, hangi yarıktan geçeceğinin seçimini yapıp geçtikten ve perdeye düştükten, bir anlamda iş işten geçtikten sonra gözlenecekmiş. bu durumda olması beklenen şey, gözlemci etkisinden arındırılmış bir sonuç görmek çünkü gözlemci devreye, her şey olup bittikten sonra girecek.
beklentimiz 2 ihtimal üzerine kurulu: ya elektron, geçeceği yarığın seçimini etkilemeyecek bir noktada bulunan gözlemcinin varlığından etkilenmeyecek ve dalga deseni gösterecek ya da her şeye rağmen gözlemcinin varlığından etkilenip parçacık, yani kümelenme deseni gösterecek.
normal şartlarda beklentimiz 2. ihtimalin gerçekleşmesi çünkü yukarıda da dediğim gibi, gözlemci olaya dahil olmamış ve elektronun hangi yarıktan geçeceği bilgisini etkilememiş olmalı. ancak deney yapılınca görülüyor ki, elektron seçimini yapıp herhangi bir yarıktan geçtikten çok daha sonraki bir noktada bulunan gözlemciden etkileniyor.
gözlemciden etkilenen elektron, geçmişte yaptığı seçimi mi değiştirdi? ya da farklı bir şekilde sorarsak, gözlem yaptığımızda elektronun geçmişini değiştirebiliyor muyuz?
*****
bu soru, fizikçilerin "ne yapalım? cevabını bulamadık." diyerek peşini bırakacağı türden bir soru değil. bu nedenle konu hakkında deneylere devam ediyorlar ve bu kez farklı bir deney düzeneği ile şanslarını deniyorlar.
burada gerçekten bazılarınıza gereksiz gelebilecek kadar detaya girerek deneyi anlatacağım. bu kısmı (5 yıldızla başlayan diğer bölüme geçerek) atlamak isteyebilirsiniz ama türkçe kaynak bulamayıp da konuyu merak edenlerin işine yarayacak diye düşünüyorum.
önce şu resmi biraz inceleyip, anlatacaklarımı buradan takip ediniz:

- elimizde bir lazer var. a ve b yarıklarının bir tarafına bu lazeri koyuyoruz. bir de kristalimiz var, o da yarıkların diğer tarafında. lazerden gelen ışığı, yani fotonları kuantum dolanıklık ilkesine göre dolanık ikiz fotonlar haline getiriyor. bu dolanık ikizlerin hangi yarıktan geçtiğini gözlemci bilmiyor.
- herhangi bir yarığı seçerek gelen ikizler, glan-thompson prizmasından geçerken birbirinden ayrılıyor ve farklı yönlere gidiyorlar. gittikleri yerlerde bulunan dedektörler sayesinde, perde üzerinde oluşturacakları deseni izleyebiliyoruz.
şeklin en üstünde bulunan d0 dedektörüne gelen bir fotonu düşünün ve yarıklardan çıkan mavi ve pembe çizgileri takip edin. bu dedektöre, her iki yarıktan da foton gelebileceğini gördünüz. yani biz bu dedektöre gelen fotonun hangi yarıktan geldiğini bilemiyoruz. bu durumda perdede görmemiz gereken desen (çift yarık deneyinden biliyoruz ki) bir girişim deseni.
şimdilik bu bilgi aklınızın bir kenarında beklesin.
**
- prizmadan geçtikten sonra ayrılan ikizlerden yukarıdaki d0 dedektörüne gitmeyenler, alt yolu takip edecek demektir. yani bu kez önce ps prizmasından geçecekler. bu prizmaya gelen her foton da yine farklı 2 yoldan birini izleyecek. resimde pembe ve mavi çizgileri takip ederek görebilirsiniz.
sa ve sb olarak gösterdiğim şekiller birer yarı ayna. bunlara gelen fotonlar yansıyabilir de, içinden geçebilir de. %50 ihtimal var yani bu iki durum için. o nedenle 2 ihtimali de ayrı ayrı incelememiz gerekecek.
biliyorum çok karışık ama dayanın arkadaşlar! işin yarısını bitirdik.
1. ihtimal: sb yarı aynasına gelen fotonlar
şekilden takibe devam... bunlar eğer yarı aynadan yansırsa resimdeki büyük b ile gösterilen alttaki dedektöre, yarı aynadan geçerse mb olarak gösterilen tam yansıtıcı yüzeye gelecekler.
2. ihtimal: sa yarı aynasına gelen fotonlar
bunlar yarı aynadan yansırsa büyük a ile gösterilen dedektöre, yarı aynadan geçerse ma olarak gösterilen tam yansıtıcı yüzeye gelecekler.
**
şimdilik tam yansıtıcı yüzeyleri bir kenara bırakalım ve dedektörlere gelmesi ihtimali olan fotonları konuşalım. büyük a ve büyük b dedektörlerine gelen fotonların izleyeceği yolu resimden takip ederseniz şunu göreceksiniz: büyük a dedektörüne gelen fotonlar ancak a yarığından ve büyük b dedektörüne gelecek fotonlar ancak b yarığından geliyor olabilir. bu durumda biz artık hangi dedektöre hangi yoldan geldiklerini bildiğimiz, yani gözlemci etkisini devreye dolaylı da olsa soktuğumuz için, bu fotonların perdede oluşturacağı desen (yine çift yarık deneyinden biliyoruz ki) kümelenme deseni olmalı.
yansıma ihtimallerinden çıkan sonuç bu ama işin bir de yarı aynalardan geçen fotonlarla ilgili kısmı var. ona az sonra geleceğiz.
**
şimdi işlerin karıştığı ve amiyane tabirle zurnanın zırt dediği yere geldik.
en başta d0 dedektörüne giden ikizimizi hatırlayın. bu ikiz girişim deseni oluşturacaktı. büyük a ve büyük b dedektörlerinden birine düşen ikizleri ise kümelenme deseni oluşturacaktı, değil mi? ama öyle olmuyor. ikiz fotonlar, kuantum dolanık oldukları için birbirlerinin davranışından anında etkileniyorlar. d0 dedektörüne giden fotonlar, beklenenin aksine kümelenme deseni oluşturuyor. oysa o dedektöre giden yol çok daha kısa. yani hedefe önce ulaşan ikiz, sonra ulaşanın davranışından etkilenerek desenini değiştiriyor.
error veren varsa, anlayışla karşılarım.
devam ediyoruz. tuhaflıklar henüz bitmedi.
**
az önce yarı aynalardan yansıyan ikizler hakkında konuşmuştuk. şimdi gelelim yarı aynalardan geçerek yola devam edenlere.
yine resimden takip edelim. ma ve mb'nin tam yansıtıcı yüzey olduğunu söylemiştim. yalnız şekilden gördüğünüz gibi bunlardan yansıyan tüm fotonlar ortak yarı ayna olan sc'ye geliyor. bu bir yarı ayna olduğundan, fotonlar yine %50 ihtimalle yansıyacak ya da dosdoğru geçip gidecekler. burada yansıyan fotonlar büyük d, geçenler ise büyük c dedektörüne düşecek.
fakat şimdi şekildeki mavi ve pembe çizgileri izlemeye devam ederseniz göreceksiniz ki, buraya kadar hangi yarıktan geldikleri belli olan fotonların geldiği yolu yine kaybettik çünkü burada öyle bir düzenek var ki hangi yüzeyden nasıl geldikleri yine birbirine karışıyor. o halde başından beri dediğimiz gibi, perdede bir girişim deseni bekliyoruz.
bu son iki dedektöre (büyük c ve d) kuantum silgisi deniyor. bunlara ulaşan fotonların, yarıktan ilk geçişlerinde prizmayla ayrılarak d0'a giden ikizlerinin de bunlardan etkilenerek girişim deseni oluşturmasını bekliyoruz. bu son 2 dedektör, yani kuantum silgileri, fotonların geldikleri yol hakkındaki bilgiyi sildiler.
*****
fizikçiler, dolanık foton çiftinin bir üyesinin, diğerinin geçmişini etkileyip etkilemediğini uzun zamandır tartışıyor. aslına bakarsanız şaşırtıcı görünse de bir açıklaması var. 2 dedektörde oluşan desenleri üst üste bindirip diğer 2 dedektöre de aynı tarife uygulandıktan sonra bunları kıyasladığınızda, aynı deseni verdiklerini görüyorsunuz. yani toplam sonuç, çift yarık deneyindeki sonuçlar aslında aynı.
şahsi yorumum şöyle: dolanık fotonlar kullanılmasını ve bu fotonlar için zaman kavramının bizimki gibi olmadığı gerçeğini düşünürsek, çıkan sonuç belki de şaşırtıcı değil. zira biz dedektöre hangisi önce, hangisi sonra geldi tartışması yaparken, belki de fotonlar için önce-sonra kavramınınbu kadar ufak ölçekteyken bir anlamı yoktur. zira onlar ışık hızında hareket ediyor ve bildiğimiz anlamdaki zaman onlar için duruyor. sonuç olarak dedektörler arasındaki mesafe bizim için fark ediyor ama sonsuz uzun bir mesafe değil ve ışık için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir.
*****
bu çok uzun bir entry olacak. baştan uyarayım sizleri. bana sövmeyiniz, benim bir suçum yok.
önce gecikmiş seçim deneyinden biraz bahsedeyim.
çift yarık deneyinde, elektronun geçtiği yarığı anlamak için bu yarıkların önüne bir ölçüm aleti koyulmuştu. gecikmiş seçim deneyinde bu alet, elektronun nihai durağı olan perdenin arkasına koyulmuş. yani elektron, hangi yarıktan geçeceğinin seçimini yapıp geçtikten ve perdeye düştükten, bir anlamda iş işten geçtikten sonra gözlenecekmiş. bu durumda olması beklenen şey, gözlemci etkisinden arındırılmış bir sonuç görmek çünkü gözlemci devreye, her şey olup bittikten sonra girecek.
beklentimiz 2 ihtimal üzerine kurulu: ya elektron, geçeceği yarığın seçimini etkilemeyecek bir noktada bulunan gözlemcinin varlığından etkilenmeyecek ve dalga deseni gösterecek ya da her şeye rağmen gözlemcinin varlığından etkilenip parçacık, yani kümelenme deseni gösterecek.
normal şartlarda beklentimiz 2. ihtimalin gerçekleşmesi çünkü yukarıda da dediğim gibi, gözlemci olaya dahil olmamış ve elektronun hangi yarıktan geçeceği bilgisini etkilememiş olmalı. ancak deney yapılınca görülüyor ki, elektron seçimini yapıp herhangi bir yarıktan geçtikten çok daha sonraki bir noktada bulunan gözlemciden etkileniyor.
gözlemciden etkilenen elektron, geçmişte yaptığı seçimi mi değiştirdi? ya da farklı bir şekilde sorarsak, gözlem yaptığımızda elektronun geçmişini değiştirebiliyor muyuz?
*****
bu soru, fizikçilerin "ne yapalım? cevabını bulamadık." diyerek peşini bırakacağı türden bir soru değil. bu nedenle konu hakkında deneylere devam ediyorlar ve bu kez farklı bir deney düzeneği ile şanslarını deniyorlar.
burada gerçekten bazılarınıza gereksiz gelebilecek kadar detaya girerek deneyi anlatacağım. bu kısmı (5 yıldızla başlayan diğer bölüme geçerek) atlamak isteyebilirsiniz ama türkçe kaynak bulamayıp da konuyu merak edenlerin işine yarayacak diye düşünüyorum.
önce şu resmi biraz inceleyip, anlatacaklarımı buradan takip ediniz:

- elimizde bir lazer var. a ve b yarıklarının bir tarafına bu lazeri koyuyoruz. bir de kristalimiz var, o da yarıkların diğer tarafında. lazerden gelen ışığı, yani fotonları kuantum dolanıklık ilkesine göre dolanık ikiz fotonlar haline getiriyor. bu dolanık ikizlerin hangi yarıktan geçtiğini gözlemci bilmiyor.
- herhangi bir yarığı seçerek gelen ikizler, glan-thompson prizmasından geçerken birbirinden ayrılıyor ve farklı yönlere gidiyorlar. gittikleri yerlerde bulunan dedektörler sayesinde, perde üzerinde oluşturacakları deseni izleyebiliyoruz.
şeklin en üstünde bulunan d0 dedektörüne gelen bir fotonu düşünün ve yarıklardan çıkan mavi ve pembe çizgileri takip edin. bu dedektöre, her iki yarıktan da foton gelebileceğini gördünüz. yani biz bu dedektöre gelen fotonun hangi yarıktan geldiğini bilemiyoruz. bu durumda perdede görmemiz gereken desen (çift yarık deneyinden biliyoruz ki) bir girişim deseni.
şimdilik bu bilgi aklınızın bir kenarında beklesin.
**
- prizmadan geçtikten sonra ayrılan ikizlerden yukarıdaki d0 dedektörüne gitmeyenler, alt yolu takip edecek demektir. yani bu kez önce ps prizmasından geçecekler. bu prizmaya gelen her foton da yine farklı 2 yoldan birini izleyecek. resimde pembe ve mavi çizgileri takip ederek görebilirsiniz.
sa ve sb olarak gösterdiğim şekiller birer yarı ayna. bunlara gelen fotonlar yansıyabilir de, içinden geçebilir de. %50 ihtimal var yani bu iki durum için. o nedenle 2 ihtimali de ayrı ayrı incelememiz gerekecek.
biliyorum çok karışık ama dayanın arkadaşlar! işin yarısını bitirdik.
1. ihtimal: sb yarı aynasına gelen fotonlar
şekilden takibe devam... bunlar eğer yarı aynadan yansırsa resimdeki büyük b ile gösterilen alttaki dedektöre, yarı aynadan geçerse mb olarak gösterilen tam yansıtıcı yüzeye gelecekler.
2. ihtimal: sa yarı aynasına gelen fotonlar
bunlar yarı aynadan yansırsa büyük a ile gösterilen dedektöre, yarı aynadan geçerse ma olarak gösterilen tam yansıtıcı yüzeye gelecekler.
**
şimdilik tam yansıtıcı yüzeyleri bir kenara bırakalım ve dedektörlere gelmesi ihtimali olan fotonları konuşalım. büyük a ve büyük b dedektörlerine gelen fotonların izleyeceği yolu resimden takip ederseniz şunu göreceksiniz: büyük a dedektörüne gelen fotonlar ancak a yarığından ve büyük b dedektörüne gelecek fotonlar ancak b yarığından geliyor olabilir. bu durumda biz artık hangi dedektöre hangi yoldan geldiklerini bildiğimiz, yani gözlemci etkisini devreye dolaylı da olsa soktuğumuz için, bu fotonların perdede oluşturacağı desen (yine çift yarık deneyinden biliyoruz ki) kümelenme deseni olmalı.
yansıma ihtimallerinden çıkan sonuç bu ama işin bir de yarı aynalardan geçen fotonlarla ilgili kısmı var. ona az sonra geleceğiz.
**
şimdi işlerin karıştığı ve amiyane tabirle zurnanın zırt dediği yere geldik.
en başta d0 dedektörüne giden ikizimizi hatırlayın. bu ikiz girişim deseni oluşturacaktı. büyük a ve büyük b dedektörlerinden birine düşen ikizleri ise kümelenme deseni oluşturacaktı, değil mi? ama öyle olmuyor. ikiz fotonlar, kuantum dolanık oldukları için birbirlerinin davranışından anında etkileniyorlar. d0 dedektörüne giden fotonlar, beklenenin aksine kümelenme deseni oluşturuyor. oysa o dedektöre giden yol çok daha kısa. yani hedefe önce ulaşan ikiz, sonra ulaşanın davranışından etkilenerek desenini değiştiriyor.
error veren varsa, anlayışla karşılarım.
devam ediyoruz. tuhaflıklar henüz bitmedi.
**
az önce yarı aynalardan yansıyan ikizler hakkında konuşmuştuk. şimdi gelelim yarı aynalardan geçerek yola devam edenlere.
yine resimden takip edelim. ma ve mb'nin tam yansıtıcı yüzey olduğunu söylemiştim. yalnız şekilden gördüğünüz gibi bunlardan yansıyan tüm fotonlar ortak yarı ayna olan sc'ye geliyor. bu bir yarı ayna olduğundan, fotonlar yine %50 ihtimalle yansıyacak ya da dosdoğru geçip gidecekler. burada yansıyan fotonlar büyük d, geçenler ise büyük c dedektörüne düşecek.
fakat şimdi şekildeki mavi ve pembe çizgileri izlemeye devam ederseniz göreceksiniz ki, buraya kadar hangi yarıktan geldikleri belli olan fotonların geldiği yolu yine kaybettik çünkü burada öyle bir düzenek var ki hangi yüzeyden nasıl geldikleri yine birbirine karışıyor. o halde başından beri dediğimiz gibi, perdede bir girişim deseni bekliyoruz.
bu son iki dedektöre (büyük c ve d) kuantum silgisi deniyor. bunlara ulaşan fotonların, yarıktan ilk geçişlerinde prizmayla ayrılarak d0'a giden ikizlerinin de bunlardan etkilenerek girişim deseni oluşturmasını bekliyoruz. bu son 2 dedektör, yani kuantum silgileri, fotonların geldikleri yol hakkındaki bilgiyi sildiler.
*****
fizikçiler, dolanık foton çiftinin bir üyesinin, diğerinin geçmişini etkileyip etkilemediğini uzun zamandır tartışıyor. aslına bakarsanız şaşırtıcı görünse de bir açıklaması var. 2 dedektörde oluşan desenleri üst üste bindirip diğer 2 dedektöre de aynı tarife uygulandıktan sonra bunları kıyasladığınızda, aynı deseni verdiklerini görüyorsunuz. yani toplam sonuç, çift yarık deneyindeki sonuçlar aslında aynı.
şahsi yorumum şöyle: dolanık fotonlar kullanılmasını ve bu fotonlar için zaman kavramının bizimki gibi olmadığı gerçeğini düşünürsek, çıkan sonuç belki de şaşırtıcı değil. zira biz dedektöre hangisi önce, hangisi sonra geldi tartışması yaparken, belki de fotonlar için önce-sonra kavramınınbu kadar ufak ölçekteyken bir anlamı yoktur. zira onlar ışık hızında hareket ediyor ve bildiğimiz anlamdaki zaman onlar için duruyor. sonuç olarak dedektörler arasındaki mesafe bizim için fark ediyor ama sonsuz uzun bir mesafe değil ve ışık için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir.
devamını gör...
oruç tutan arkadaşı görüntülü arayıp bir şeyler yeyip içmek
komiklikler şakalar..
devamını gör...
don quixote in his library
1824 yılına tarihlenmiş ve günümüzde ''tokyo fuji art museum'' sanat müzesinde bulunan bu tablo romantik ressam eugene delacroix'in eseri. tuval üzerine yağlı boya ile resmedilmiş sahne 17. yüzyıl ispanyol yazarı cervantes'in yazdığı "don kişot" romanından bir sahnedir. romanın karakteri alonso quijano şövalye romanlarına bağımlıydı ve bir zaman sonra aklını kaybederek kendini don kişot de la mancha olarak, bir şövalye ilan etti. ve maceraya atıldı.
aslında tablodan bahsederken romandan bahsetmemek de olmaz, yazar cervantes bu karakteri la mancha denen bölgeden biri olarak seçti çünkü burası şövalyelikten uzak, anti romantik bir yerdi. bunlar çevirmen john ormsby'in fikirleriydi. cervantes'in de kitabı yazma sebebi şövalyelik kitaplarının kökünü kazımaktı fakat roman dünya çapında ünlenmiştir ve la mancha, romantik şövalyelikle ilişkilendirilmiştir. yazılmış en büyük eserlerden biridir.
tabloda sandalyede oturan, ve önündeki masada bulunan açık kitabı okuduktan sonra düşüncelere dalan kişi don kişot'tur. kendisi bir aristokrat olan alonso kitaplardan o kadar etkilenir ki büyüklerinden kalma zırhlarını kuşanır ve maceraya atılır. eserde de kitaplardan etkilenen don kişot'u görüyoruz. arkasında da kendisi için endişelenen rahibi ve berberi görmekteyiz. üç figürün de yüzünde kayıtsız kalınmayacak bir şaşkınlık ifadesi görünüyor. kitapta bizzat bu anı işaret eden bir bölüm yok fakat romanlardan etkilenen don kişot macerasından dönmüş gözüküyor. kitapları ve şövalye ekipmanları yerde, dağınık bir şekilde duruyor. arkasındaki figürleri umursamıyor, sırtı dönük bir şekilde oturuyor. sol elini yukarıya kaldırmış bir şekilde, zihinsel durumu hakkında açıklayıcı bir tasvir niyetine duruyor sanki.
aslında tablodan bahsederken romandan bahsetmemek de olmaz, yazar cervantes bu karakteri la mancha denen bölgeden biri olarak seçti çünkü burası şövalyelikten uzak, anti romantik bir yerdi. bunlar çevirmen john ormsby'in fikirleriydi. cervantes'in de kitabı yazma sebebi şövalyelik kitaplarının kökünü kazımaktı fakat roman dünya çapında ünlenmiştir ve la mancha, romantik şövalyelikle ilişkilendirilmiştir. yazılmış en büyük eserlerden biridir.
tabloda sandalyede oturan, ve önündeki masada bulunan açık kitabı okuduktan sonra düşüncelere dalan kişi don kişot'tur. kendisi bir aristokrat olan alonso kitaplardan o kadar etkilenir ki büyüklerinden kalma zırhlarını kuşanır ve maceraya atılır. eserde de kitaplardan etkilenen don kişot'u görüyoruz. arkasında da kendisi için endişelenen rahibi ve berberi görmekteyiz. üç figürün de yüzünde kayıtsız kalınmayacak bir şaşkınlık ifadesi görünüyor. kitapta bizzat bu anı işaret eden bir bölüm yok fakat romanlardan etkilenen don kişot macerasından dönmüş gözüküyor. kitapları ve şövalye ekipmanları yerde, dağınık bir şekilde duruyor. arkasındaki figürleri umursamıyor, sırtı dönük bir şekilde oturuyor. sol elini yukarıya kaldırmış bir şekilde, zihinsel durumu hakkında açıklayıcı bir tasvir niyetine duruyor sanki.
devamını gör...
kubbealtı lugatı
geçmiş dönemlerden beri türkçede kullanılan sözcüklerin kapsamlı bir biçimde derlenmesi ile oluşturulan sözlüktür.
üç cilt olarak hazırlanmıştır. etimolojik bir sözlük olmamasına rağmen sözcüklerin etimolojisi hakkında bilgiler ve örnekler de içerir.
üç cilt olarak hazırlanmıştır. etimolojik bir sözlük olmamasına rağmen sözcüklerin etimolojisi hakkında bilgiler ve örnekler de içerir.
devamını gör...
hdp binasına saldırıp vatan kurtarmak
bir de bunların saldırıdan sonra buraya gelip hdp kapatılmalı diyen kan içicileri vardır. kan akmazsa aç kalır bu vampirler.
devamını gör...
dunphy bulgusu
akut apandisit tanısında saptanan öksürmekle sağ alt kadranda ağrı olmasına verilen özel isim.
devamını gör...
çocuklarla girilen komik diyaloglar
emir (5) yeğenim. elimde sigarayla mutfakta yakaladıktan hemen sonra "içmeyin diyorum şunu içiyorsunuz. hepiniz öleceksiniz ben tek basima kalacam bende açlıktan ölecem..." dedi.
yeni neslin küçük çocukları biraz fazla bilmiş oluyor sanırım.
bu arada bizimki diyalogdan ziyade biraz monolog oldu çünkü ben cevap veremedim...
yeni neslin küçük çocukları biraz fazla bilmiş oluyor sanırım.
bu arada bizimki diyalogdan ziyade biraz monolog oldu çünkü ben cevap veremedim...
devamını gör...
piyade er tarık tarcan
hakkında yazılmış uzun bir bilgisel okudum az önce. ailesinin tek çocuğuymuş, koyu fenerbahçeliymiş, maden mühendisliğini bitirmiş. askerlik aradan çıksın diye askere gitmiş. terhisine de 30 gün varmış. kahpe bir saldırıda şehit olmuş. allah rahmet eylesin, nurda yatsın.
gencecik evlatlarımızı toprağa koyuyoruz. içimizde bir anlığına bir sıkıntı yerleşiyor, sövüyoruz, sayıyoruz ve unutuyoruz.
koy kendini anasının yerine, uyuyabilir misin?
koy kendini babasının yerine, gülebilir misin?
koy kendini yarinin yerine, unutabilir misin?
toprağa düşen her evlat bizimmiş gibi davranmalıydık yıllardır. kaybettiğimiz her vatan evladı içimizde yara açmalıydı. kalbimiz yanmalıydı.
hiçbirini yapmadık, sokaklar, caddeler, okullar, parklar şehitlerin adlarıyla doldu. biz hepsini unuttuk.
gencecik evlatlarımızı toprağa koyuyoruz. içimizde bir anlığına bir sıkıntı yerleşiyor, sövüyoruz, sayıyoruz ve unutuyoruz.
koy kendini anasının yerine, uyuyabilir misin?
koy kendini babasının yerine, gülebilir misin?
koy kendini yarinin yerine, unutabilir misin?
toprağa düşen her evlat bizimmiş gibi davranmalıydık yıllardır. kaybettiğimiz her vatan evladı içimizde yara açmalıydı. kalbimiz yanmalıydı.
hiçbirini yapmadık, sokaklar, caddeler, okullar, parklar şehitlerin adlarıyla doldu. biz hepsini unuttuk.
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
"bizim gençliğimiz kuru geçti nihal, mutlu olmayı bilemedik. belki bu yüzden mutlu etmeyi de bilemedik..."
(bkz: kış uykusu/ winter sleep)
(bkz: kış uykusu/ winter sleep)
devamını gör...
yoldaş benjamin franklin uçurulsun kampanyası
bir sözlük düşünün yöneticisi atılsın diye kampanya başlatan.
bu sözlük ikimize dar yoldaş diyen.
yoldaşlıkta bir yere kadar diyen.
git bir sözlük daha kur orda takıl kendi kendine diyen.
t: dogukan muamelesi gören yetkili zat.
bu sözlük ikimize dar yoldaş diyen.
yoldaşlıkta bir yere kadar diyen.
git bir sözlük daha kur orda takıl kendi kendine diyen.
t: dogukan muamelesi gören yetkili zat.
devamını gör...


