26 nisan lezbiyen görünürlük günü
kutlu olsun. lezbiyenlerin ülkemizde devlet başkanı tarafından dahi "lezbiyen mezbiyen" denilerek aşağılandığı bir vaziyette, eşcinsellerin sistematik olarak toplum gözünde değersizleştirildiği bir vaziyette, elbette ki güle oynaya görünürlük gününü kutlayacaklardır.
isteyen istediği kadar gözlerini yumabilir, isteyen istediği kadar at gözlüğü takabilir, ama eşcinseller vardı, varlar ve var olmaya devam edecekler. benimserseniz eğer yaşadığınız dünyayı tanıma açısından biraz yol alabilirsiniz diye düşünüyorum.
bazı yazar arkadaşların da "gözümüze sokmalarının ne alemi var" eleştirilerine şöyle cevap verebilirim: bir grup sistematik bir şekilde baskı görüyorsa, bir refleks olarak bunu savunma ihtiyacı duymasından daha normal bir şey yok.
edit: burada ve diğer mecralarda homofobiklik taslayanların da ağzından salyalar aka aka lezbiyen pornoları izlediğini hepimiz biliyoruzdur sanırım...
isteyen istediği kadar gözlerini yumabilir, isteyen istediği kadar at gözlüğü takabilir, ama eşcinseller vardı, varlar ve var olmaya devam edecekler. benimserseniz eğer yaşadığınız dünyayı tanıma açısından biraz yol alabilirsiniz diye düşünüyorum.
bazı yazar arkadaşların da "gözümüze sokmalarının ne alemi var" eleştirilerine şöyle cevap verebilirim: bir grup sistematik bir şekilde baskı görüyorsa, bir refleks olarak bunu savunma ihtiyacı duymasından daha normal bir şey yok.
edit: burada ve diğer mecralarda homofobiklik taslayanların da ağzından salyalar aka aka lezbiyen pornoları izlediğini hepimiz biliyoruzdur sanırım...
devamını gör...
kötü yazı yazmanın deha göstergesi olması
yazısı çirkin olan, beyni daha eline bile hükmedemeyenlerin kaçış noktası. yaşadıģımız şu gözünü sevdiğim çağında her şey deha belirtisi, herkes dahi ama işte ülkelerin iq seviyesine bakınca gülmeden de duramıyoruz.
devamını gör...
ekler
profiterol ile hem yapım hem tat açısından neredeyse aynılar. demin pastaneden on tane aldım kusana kadar yiyeceğim, çok lezzetli.
devamını gör...
esas hakkında savunma
esas hakkında savunma, savcılığın esas hakkında mütalaasına karşı savunma tarafının beyan ve görüşlerini yargılamayı yapan mahkemeye bildirmesidir. diğer bir deyişle, esas hakkında savunma, ceza mahkemesinde yapılan yargılamada mahkemenin son kararının nasıl olması gerektiği konusunda yapılan son savunmadır.
--- alıntı ---
barandogan.av.tr/esas-hakki...
--- alıntı ---
--- alıntı ---
barandogan.av.tr/esas-hakki...
--- alıntı ---
devamını gör...
fatma şahin'in rte'yi başöğretmen ilan etmesi
tamamen yanlış olan açıklamadır.
üniversite diploması bile tartışılan bir insana, hayatı boyunca yaklaşık 4000 kitap okuyan, 14 kitap yazan, harf devrimi yaparak halkın her kesiminin eğitim almasını isteyen ve bunu başaran ülkemizin kurucusu gazi mustafa kemal atatürk'e ait olan bir sıfatın verilmesi mümkün değildir.
üniversite diploması bile tartışılan bir insana, hayatı boyunca yaklaşık 4000 kitap okuyan, 14 kitap yazan, harf devrimi yaparak halkın her kesiminin eğitim almasını isteyen ve bunu başaran ülkemizin kurucusu gazi mustafa kemal atatürk'e ait olan bir sıfatın verilmesi mümkün değildir.
devamını gör...
toplu taşıma araçlarında kitap okumak
hareket hastalığından muzdarip değilseniz keyifli olan, aksi durumda işkenceye dönüşen eylem.
kitap okuyanların %90'dan fazlası şov peşinde falan değil. okumayı seven insan gittiği her ortamda okur. insanların ne dediği ve düşündüğü umurunda değildir. piknik boyunca, millet hoplayıp zıplarken kitap okuduğumu bilirim. sizi fark bile etmez kitaba dalan kişi. ayrıca günümüzde toplu taşıma ile yapılan yolculuklar, en azılı zaman katillerinden biri olduğundan, bomboş geçen o saatleri kitapla doldurmak, yapılacak en akıllıca işlerden biri.
keşke midem bulanmasa da okuyabilsem. şimdi sırada bekleyen kitap kalmamış olurdu kütüphanemde.
kitap okuyanların %90'dan fazlası şov peşinde falan değil. okumayı seven insan gittiği her ortamda okur. insanların ne dediği ve düşündüğü umurunda değildir. piknik boyunca, millet hoplayıp zıplarken kitap okuduğumu bilirim. sizi fark bile etmez kitaba dalan kişi. ayrıca günümüzde toplu taşıma ile yapılan yolculuklar, en azılı zaman katillerinden biri olduğundan, bomboş geçen o saatleri kitapla doldurmak, yapılacak en akıllıca işlerden biri.
keşke midem bulanmasa da okuyabilsem. şimdi sırada bekleyen kitap kalmamış olurdu kütüphanemde.
devamını gör...
gece 02.30’da yakılan sigara
yetişkin hayatı iğrençtir mottosu ve uykusuzluk sebebiyle birazdan yakacağım, bitmeyen günün son sigarasıdır.
edit: aileden korkacak kadar küçük minnak yazarlarımız; siz içmeyiniz zaten yavyulayım. ciddi diyorum bak kamuspotudur; 18 yaşından küçükler zehirlemeyin kendinizi.
edit: aileden korkacak kadar küçük minnak yazarlarımız; siz içmeyiniz zaten yavyulayım. ciddi diyorum bak kamuspotudur; 18 yaşından küçükler zehirlemeyin kendinizi.
devamını gör...
ırkçılık bir çocukluk hastalığıdır
ırkçılığın ideolojiden öte patolojik olduğunu belirten yaklaşım.
albert einstein'ın bir söylemi vardır:
aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılırlar. halbuki olay bu kadar komplike değildir. insanlar sadece 2'ye ayrılırlar: iyi insanlar ve kötü insanlar…
albert einstein'ın bir söylemi vardır:
aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılırlar. halbuki olay bu kadar komplike değildir. insanlar sadece 2'ye ayrılırlar: iyi insanlar ve kötü insanlar…
devamını gör...
sözlükte en uzun mesajlaşılan karşı cinsin mahlas ifşası
aşkım kusura bakma ama itiraf ediyorum.
(bkz: abdulseyidbincabbar)
(bkz: abdulseyidbincabbar)
devamını gör...
cinsel taciz
13-14 yaşlarında ortaokulu dahi bitirmemişken liseli bir çocuk bana kafayı takmıştı sürekli mesajlar atıyor, evimin önüne gelip beni aileme rezil etmekle tehdit ediyordu. arada sırada sapıkça mesajlar atıyor, baya baya beni taciz ediyordu. korkudan uykularım kaçıyordu ve yaşanan şeyden yine ben suçluluk duyuyor utanıyordum. evimin önüne gelirse ailem, komşularım, arkadaşlarım beni ayıplar sanıyordum. üstüne bir de ben sustukça tacizin ve tehditleri dozu da artıyordu. ben sustukça üstüme geliyordu yani.
işte tam da o an bir aydınlanma yaşadım. eğer benim utanmam gereken bir durum varsa onun da utanması gerekiyordu. sırf erkek olduğu için onun dokunulmazlığı mı vardı?
ortak bir arkadaşımızdan evini öğrendim. kapıyı annesi açtı. o hayvan kapıya geldiğinde yüzünün aldığı şekli hala unutmam. yazdığı mesajları babasına gösterdim. babası iyi bir insandı "teşekkürler kızım önce bana söylediğin için" demişti. o çocuk beni bir daha taciz edemedi. susmaktan, olanların altında ezilmekten vaz geçtiğim anda kendini geri çekti. umuyorum bu olaylar ona ders olmuş ve başka hiç kimseyi taciz etmemiştir.
işte tam da o an bir aydınlanma yaşadım. eğer benim utanmam gereken bir durum varsa onun da utanması gerekiyordu. sırf erkek olduğu için onun dokunulmazlığı mı vardı?
ortak bir arkadaşımızdan evini öğrendim. kapıyı annesi açtı. o hayvan kapıya geldiğinde yüzünün aldığı şekli hala unutmam. yazdığı mesajları babasına gösterdim. babası iyi bir insandı "teşekkürler kızım önce bana söylediğin için" demişti. o çocuk beni bir daha taciz edemedi. susmaktan, olanların altında ezilmekten vaz geçtiğim anda kendini geri çekti. umuyorum bu olaylar ona ders olmuş ve başka hiç kimseyi taciz etmemiştir.
devamını gör...
hazır ayaktayken diye söze giren tip
"ağzımın ortasına çakıver" derse seve seve yapacağım tiptir.
devamını gör...
geceye yöresel bir söz bırak
sası: tatsız, tutsuz
enki:o, bu,şu
-enkini getir çabuk.
zere: aa o öyle mi, hadi ya, tabi ya anlamlarında kullanır.
-seninle konuşmam lazımdı ama bir işim çıktı.
+zere ben de neden aramadın diye düşündüm.
enki:o, bu,şu
-enkini getir çabuk.
zere: aa o öyle mi, hadi ya, tabi ya anlamlarında kullanır.
-seninle konuşmam lazımdı ama bir işim çıktı.
+zere ben de neden aramadın diye düşündüm.
devamını gör...
dizilerin etkisinde kalıp çocuklarına tuhaf isimler veren aileler
sırf bu takıntıdan dolayı annemin en yakın arkadaşının kız çocuğunun adı mira,
erkek çocuğunun ezel...
erkek çocuğunun ezel...
devamını gör...
ilçe olması gereken iller
çankırı ve muş.
devamını gör...
monarşi
bir hükümdarın soya dayalı olarak ve ömür boyu devlet başkanı olduğu yönetim biçimidir. saltanat usulü de denir. monarşik hükümdarlar ülkelere göre kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan gibi çeşitli adlarla anılırlar.
devamını gör...
en müslüm gürsesçi özelliğiniz
sevgisizligine benim de bir kalp vermisligim var.
devamını gör...
la piel que habito
thierry jonquet'in tarantula adlı romanından uyarlanan film. bolca acı, dram, entrika, ihanet, ölüm barındırıyor. bu anlamda bakınca pembe dizi havası taşıyor.konusu itibariyle ilgi çekici. gerilim, rahatsız olma gibi hisleri yaşamak, özgün bir film izlemek isteyenler için biçilmiş kaftan. film müzikleri çok isabetli seçilmiş, bütün gerilimi, acıları akıp giden bir nehir kadar olağanlaştırmış.
---bundan sonrası filmin içeriği hakkında bilgi içeriyor---
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
cerrah, kardeşiyle yasak ilişki yaşayan, birlikte kaçarken araba yandığı için yüzü tanınmaz hale gelen eşini iyileştirmek istiyor.-bu arada cerrah ve kardeşi anne bir kardeşler ve bunu bilmiyorlar. ikisi de annelerinin başka adamlardan yasak ilişkileri sonucunda dünyaya gelmiş.- onun için yoğun araştırmalar yapıyor, çaba gösteriyor ama eşi camda yansımasını görünce dehşete düşüp intihar ediyor. eşine çok aşık olan adamın elinde ona dair tek kalan şey kızları. kızın da annesini intiharını görünce psikolojisi bozuluyor. uzun süren bir tedavi görüyor. yavaş yavaş düzelirken bu defa biri ona tecavüz girişiminde bulunuyor. zaten zayıf bir psikolojiye sahip olan acı dolu ruhu buna dayanamayıp intihar ediyor. babası kızının intikamı için çocuğun peşine düşüyor.
cezalandırma şekli çok ürkütücü. çocuğun bedenini kadın bedenine dönüştürüyor ve hayvandan insana gen aktarımıyla elde ettiği suni deriyle ona yepyeni bir yüz, beden yapıyor. bu arada hayvanlardan insanlara yapılan gen aktarımı etik değil, bir suç. yani çocuğu hem yasak deneyinde kobay olarak kullanıyor, hem de evladının ölümüne neden olan tecavüzcünün ruhunun ait olduğu bedeni çalıyor. hormonsuz vajina ameliyatı falan yapıyor. bu bedeni eşine öykünerek inşa ediyor. işin ilginç yanı adam bu bedene zamanla aşık oluyor. tecavüzcü çocuk da bu durumu kullanarak o evden kurtulmayı başarıyor.adamı ve hizmetçileri sandığı annesini öldürüyor.
kızının sevgisinden dolayı canavar gibi soğukkanlılıkla bu kadar şey yapan adam, sonunda eşinin suretine yenik düşüyor. bir kez daha eşine güvenmenin bedelini ödüyor. kendi yarattığı beden onu öldürürken "sana güvenmiştim, diyor." aşk sevgi ne kadar büyük bir zaaf. insanı ne kadar da savunmasız bir hale getiriyor.
bir de işin anne boyutu var. yasak aşklarının bedelini oğullarının birbirlerine ihanetiyle ve birbirlerini öldürmeleriyle ödüyor. sokaklarda büyüyen diğer oğlu, kazadan sonra eve dönüyor. doktorun yarattığı bedeni görüyor. ölen sevgilisine benzeyen bedene tecavüz ederken kardeşi tarafından öldürülüyor. yasak aşk yaşamasaydı oğullarından biri annesini tanırdı, ona anne derdi. diğeri de kötü koşullarda büyüyüp it kopuk olmazdı. ağabeyini tanısa belki onun eşiyle ilişki yaşamazdı.
tutkular, zaaflar insanın hayatını işte böyle mahvediyor.
---bundan sonrası filmin içeriği hakkında bilgi içeriyor---
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
cerrah, kardeşiyle yasak ilişki yaşayan, birlikte kaçarken araba yandığı için yüzü tanınmaz hale gelen eşini iyileştirmek istiyor.-bu arada cerrah ve kardeşi anne bir kardeşler ve bunu bilmiyorlar. ikisi de annelerinin başka adamlardan yasak ilişkileri sonucunda dünyaya gelmiş.- onun için yoğun araştırmalar yapıyor, çaba gösteriyor ama eşi camda yansımasını görünce dehşete düşüp intihar ediyor. eşine çok aşık olan adamın elinde ona dair tek kalan şey kızları. kızın da annesini intiharını görünce psikolojisi bozuluyor. uzun süren bir tedavi görüyor. yavaş yavaş düzelirken bu defa biri ona tecavüz girişiminde bulunuyor. zaten zayıf bir psikolojiye sahip olan acı dolu ruhu buna dayanamayıp intihar ediyor. babası kızının intikamı için çocuğun peşine düşüyor.
cezalandırma şekli çok ürkütücü. çocuğun bedenini kadın bedenine dönüştürüyor ve hayvandan insana gen aktarımıyla elde ettiği suni deriyle ona yepyeni bir yüz, beden yapıyor. bu arada hayvanlardan insanlara yapılan gen aktarımı etik değil, bir suç. yani çocuğu hem yasak deneyinde kobay olarak kullanıyor, hem de evladının ölümüne neden olan tecavüzcünün ruhunun ait olduğu bedeni çalıyor. hormonsuz vajina ameliyatı falan yapıyor. bu bedeni eşine öykünerek inşa ediyor. işin ilginç yanı adam bu bedene zamanla aşık oluyor. tecavüzcü çocuk da bu durumu kullanarak o evden kurtulmayı başarıyor.adamı ve hizmetçileri sandığı annesini öldürüyor.
kızının sevgisinden dolayı canavar gibi soğukkanlılıkla bu kadar şey yapan adam, sonunda eşinin suretine yenik düşüyor. bir kez daha eşine güvenmenin bedelini ödüyor. kendi yarattığı beden onu öldürürken "sana güvenmiştim, diyor." aşk sevgi ne kadar büyük bir zaaf. insanı ne kadar da savunmasız bir hale getiriyor.
bir de işin anne boyutu var. yasak aşklarının bedelini oğullarının birbirlerine ihanetiyle ve birbirlerini öldürmeleriyle ödüyor. sokaklarda büyüyen diğer oğlu, kazadan sonra eve dönüyor. doktorun yarattığı bedeni görüyor. ölen sevgilisine benzeyen bedene tecavüz ederken kardeşi tarafından öldürülüyor. yasak aşk yaşamasaydı oğullarından biri annesini tanırdı, ona anne derdi. diğeri de kötü koşullarda büyüyüp it kopuk olmazdı. ağabeyini tanısa belki onun eşiyle ilişki yaşamazdı.
tutkular, zaaflar insanın hayatını işte böyle mahvediyor.
devamını gör...
yapılmış en aptalca dalgınlık
eminim buna benzer bir şeyi bir çok kişi yapmıştır. böylesini yapmış mıdır bilmiyorum:
bir elinde çöp torbası, bir elinde içinde annenin lahmacun yaptırtmak üzere hazırladığı harçtan hangisini çöpe atmak? evet. daha da acayibi yanlış torbayı attığını ne zaman fark etmek? evet. pideciye çöpü uzatmak. o kadar dalgın ve beter durumda olmak. pidecinin çöpü açıp dehşetle sana bakması. senin "kaç tane çıkar usta?" diye sorman, iyice s.çıp sıvaman.
bir elinde çöp torbası, bir elinde içinde annenin lahmacun yaptırtmak üzere hazırladığı harçtan hangisini çöpe atmak? evet. daha da acayibi yanlış torbayı attığını ne zaman fark etmek? evet. pideciye çöpü uzatmak. o kadar dalgın ve beter durumda olmak. pidecinin çöpü açıp dehşetle sana bakması. senin "kaç tane çıkar usta?" diye sorman, iyice s.çıp sıvaman.
devamını gör...
nedir bu kadar zor olan sorusu
insandır bence. insan başlı başına zor bir varlık. aklı ve duygusu olan bir varlığın kolay olmasını bekleyemezdik ya zaten.
bu nedenledir ki kendinle uğraşmak zor; içsel bunalımlarınla mücadele etmek, karmaşık duygularına hakim olmak... ve tabi diğer insanlarla uğraşmak zor; sürekli kendini ifade etmeye çalışmak, hep bir kalıba sığdırılmak, yaftalanmak... anlayacağınız varlığımız bir zorluk.
bu nedenledir ki kendinle uğraşmak zor; içsel bunalımlarınla mücadele etmek, karmaşık duygularına hakim olmak... ve tabi diğer insanlarla uğraşmak zor; sürekli kendini ifade etmeye çalışmak, hep bir kalıba sığdırılmak, yaftalanmak... anlayacağınız varlığımız bir zorluk.
devamını gör...
makarna
ana vatanı belirsiz olan gıda maddesi.
tarihi kayıtlar roma, yunan ve çin toplumlarında makarnaya benzeyen bir yiyeceğin varlığından bahsediyor. hatta arpa şehriye milattan önce araplar tarafından üretilmiş. bu nedenle makarnayı da onların ürettiğini iddia edenler olsa da, 14. yüzyılda yazılmış bir yemek kitabında italya'nın sert buğday ile makarna üreten ilk ülke olduğu yazmaktaymış.
yani bu bahislerden, makarna daha önce de vardı ama farklı şekilde üretiliyordu sonucu çıkarmak da mümkün. bu nedenle kökeni belirsiz diyebiliriz. zira önceleri sert buğday değil sert irmik hamurundan üretilirmiş ve ayakla çiğnenerek yoğurulurmuş. makinelerin ortaya çıkışına kadar da böyle devam etmiş.
tarihi kayıtlar roma, yunan ve çin toplumlarında makarnaya benzeyen bir yiyeceğin varlığından bahsediyor. hatta arpa şehriye milattan önce araplar tarafından üretilmiş. bu nedenle makarnayı da onların ürettiğini iddia edenler olsa da, 14. yüzyılda yazılmış bir yemek kitabında italya'nın sert buğday ile makarna üreten ilk ülke olduğu yazmaktaymış.
yani bu bahislerden, makarna daha önce de vardı ama farklı şekilde üretiliyordu sonucu çıkarmak da mümkün. bu nedenle kökeni belirsiz diyebiliriz. zira önceleri sert buğday değil sert irmik hamurundan üretilirmiş ve ayakla çiğnenerek yoğurulurmuş. makinelerin ortaya çıkışına kadar da böyle devam etmiş.
devamını gör...