ahmet özhan’ın gerekirse yarım ekmek yeriz açıklaması
bakalım sırada ki ne diyecek beklemediyiz. gunde bir bardak su falan için derler.
devamını gör...
ölmesi gereken türk gelenekleri
bindallı kıyafet.
devamını gör...
sıkılmaktan sıkılmak
insanı yavaş yavaş,yaşayan ölüye dönüştüren durum.
(bkz: zombi)
ayrıca:
(bkz: sen kaç beni tanıdılar)
(bkz: zombi)
ayrıca:
(bkz: sen kaç beni tanıdılar)
devamını gör...
dw türkçe'nin çerkes asimilasyon haberi
alman istihbârat örgütü bnd'nin propaganda kolu olarak hizmet eden medya kuruluşu görünümlü bir espiyonaj oluşumdur dw.
dün paylaştığı haberde de ülkede ne kadar dini farklılık varsa belirterek sözde demokrasi havariliği yapıyordu.
tabi burada en büyük suç mültecileri tutmak için bunlardan aldığı paralarla sefa süren akp iktidarınındır. ülkede bağımsız tek bir medya kuruluşu bırakmadılar. ortalık ajanların cirit attığı bir çöplüğe döndü.
dün paylaştığı haberde de ülkede ne kadar dini farklılık varsa belirterek sözde demokrasi havariliği yapıyordu.
tabi burada en büyük suç mültecileri tutmak için bunlardan aldığı paralarla sefa süren akp iktidarınındır. ülkede bağımsız tek bir medya kuruluşu bırakmadılar. ortalık ajanların cirit attığı bir çöplüğe döndü.
devamını gör...
kuzu no honkai
tamamen boş beleş bir animedir. konusu şudur.
iki tane velet bulunmakta, bunlar öğretmenlerine aşık, bir gün bu veletlerden biri "lan madem hocalarımıza yavşıyamıyoruz, gel biz manita olalım." diyor ve sıkıcılıkla dolu bölümler başlıyor.
bölümlerinin mantığı seviş + psikolojik dram kas + ağla ve seviş + aldatarak seviş olarak ilerlerken, anime size hiçbir şey sunmuyor.
karakterlerin ses sanatçılar ve çizimler çöp değil en azından, buna bir lafım yok fakat zaten anime 23 dakikaysa 15 dk çok az hareket görüyoruz, kısaca 15 dk boyunca resim izliyoruz desem yeridir.
finaline doğru merakla gidiyorum, üst düzey bir final yapsalar bile (ki bu yapıtta nasıl bir final çıkabilir a** dedirtmiştir) puanıma pek bir etkisi olmayacak.
çünkü animede ne olay örgüsü var, ne bir düşünce var, araya ufak psikolojik durumları açıklayan sahneler sokuşturulmuş olsa bile, izleyicilerin anlamadığına yemin edebilirim.
velhasıl kelam, güzel bir anime değildir. turkanimedeki 1k olan beğenisine bakmayın. mal puanıda aynı oranda abartıdır.
seviş + seviş + daha çok seviş animesi. puan yakında eklenecektir.
iki tane velet bulunmakta, bunlar öğretmenlerine aşık, bir gün bu veletlerden biri "lan madem hocalarımıza yavşıyamıyoruz, gel biz manita olalım." diyor ve sıkıcılıkla dolu bölümler başlıyor.
bölümlerinin mantığı seviş + psikolojik dram kas + ağla ve seviş + aldatarak seviş olarak ilerlerken, anime size hiçbir şey sunmuyor.
karakterlerin ses sanatçılar ve çizimler çöp değil en azından, buna bir lafım yok fakat zaten anime 23 dakikaysa 15 dk çok az hareket görüyoruz, kısaca 15 dk boyunca resim izliyoruz desem yeridir.
finaline doğru merakla gidiyorum, üst düzey bir final yapsalar bile (ki bu yapıtta nasıl bir final çıkabilir a** dedirtmiştir) puanıma pek bir etkisi olmayacak.
çünkü animede ne olay örgüsü var, ne bir düşünce var, araya ufak psikolojik durumları açıklayan sahneler sokuşturulmuş olsa bile, izleyicilerin anlamadığına yemin edebilirim.
velhasıl kelam, güzel bir anime değildir. turkanimedeki 1k olan beğenisine bakmayın. mal puanıda aynı oranda abartıdır.
seviş + seviş + daha çok seviş animesi. puan yakında eklenecektir.
devamını gör...
türkan
haberim olunca üzüldüğüm atarlı prenses.kelimeler yetersiz kalıyor.orda da mutlu olmasını ümit ediyorum.
devamını gör...
2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kehanet bırak
tutuklanma hakkımı başka bir yerde kullanmak isterim.
devamını gör...
her ortamda canının istediği gibi davranan ve konuşan kişiler
patavatsız oluşlarını genelde “ben rahat bir insanım” şeklinde meşrulaştırmaya çalışan insanlardır.. *
devamını gör...
radyoaktivite
kararsız atom çekirdeklerinin kararlı duruma gelmek için yaptığı bozunma olayı.
buraya biraz detay yazayım.
durup dururken bir çekirdek neden bozunuma uğramak ister? tabii ki durup dururken değildir bu. çekirdek, proton ve nötronların bulunduğu kısmıdır atomun. nötronlar elektriksel olarak yüksüzdür ama protonlar için aynı şeyi söyleyemeyiz. bunlar pozitif yüklü parçacıklardır.
iki parçacık aynı türden yüklere sahipse aralarında bir itme kuvveti oluşur. yani iki parçacık da pozitif ya da iki parçacık da negatif yüklüyse bunlar birbirini itecektir. eğer biri pozitif diğeri negatif yüklüyse birbirlerini çekerler.
belirli bir proton sayısına kadar çekirdekte bir sıkıntı yaşanmaz. atom numarası ve dolayısıyla proton sayısı artmaya başladıkça bu itme kuvvetleri problem oluşturmaya başlar. öyle bir atom numarası * ve proton sayısına geliriz ki artık itme kuvvetleri, protonların bir arada durmasını neredeyse imkânsız hale getirir. bunun sonucu olarak da atom, çekirdeğinden proton atmak ister. ancak bu öyle kolay bir iş değildir. çünkü...
burada ilginç bir durum geçerli. normal şartlarda elinizde 1 kiloluk bir yük varsa, aynı elinize 1 kiloluk yük daha alırsanız, elinizde toplam 2 kilo olur. fakat atom çekirdeği ilginç bir şekilde, içindeki parçacıkların toplam kütlesinden daha düşük bir kütleye sahiptir. zira burada bir bağlanma enerjisi söz konusudur ve bunun sorumlusu çekirdek içinde geçerli olan güçlü nükleer kuvvetlerdir. bu kuvvetlerin etkisi altındaki protonlar, normalde sahip olduklarından daha düşük kütle değerine sahip olurlar. eğer bir protonu çekirdekten atmaya çalışırsanız, çekirdeğin biraz enerji kazanması ve protonun serbest hale geçebilmek için esas kütlesini geri kazanması gerekir. nötron için de bu durum geçerlidir.
ancak güzel bir çıkış yolu vardır: çekirdekten tek bir proton ya da tek bir nötron atmak yerine bir alfa parçacığını atmak. yukarıda söylediğim durum bu parçacık için geçerli değildir çünkü bu zaten kendi içerisinde özerk diyebileceğimiz sıkı bağlı bir yapıdır. kendi başına sahip olduğu bağlanma enerjisi yeterince büyüktür. çekirdek de sırf protonlardan kurtulmak için nötronları kaybetmeyi göze alır. böylece çekirdekten 2 proton birden atılmış olur ve elektriksel itme kuvveti, her atılan protonla beraber biraz daha hafifler. çekirdek gittikçe kararlı duruma yaklaşır.
buraya kadar anlattığım olay, alfa bozunumu sürecidir ve çok ağır atomlarda gerçekleşir.
***
alfayı gördük. beta bozunumunda neler olur?
burada da çekirdek içerisindeki dengesiz parçacık dağılımı söz konusudur. örneğin azot 7 protonu ve 7 nötronu olan hafif bir elementtir. karbon-14 ise 6 proton 8 nötrona sahiptir. yani her ikisi de toplamda aynı nükleon sayısına sahipse de, birindeki denge durumu diğerinde bulunmaz. zayıf nükleer kuvvetlerin öncülüğüyle bozunum gerçekleşir ve kararsız olan karbon atomu, 1 elektron ve 1 nötrino yayarak kendisini kararlı olan azot atomuna dönüştürür.
atom numarası 18 olan elemente geldiğimizde, bu elementin de nötron sayısını artırmaya yönelik bozunuma uğradığını görürüz. flor-18, yine 1 elektron ve 1 nötrino eşliğinde oksijen-18'e dönüşür. bu da bozunum geçirmenin ikinci yoludur.
üçüncü ve son yol da bir nötronun, bir protonun yerini almasıdır. elektron yakalama adı da verilen bu süreç sonunda, çekirdek etrafındaki elektronlardan biri kapılarak protonlardan biriyle nötron oluşturur. kütle numarası biraz daha büyük * atomlarda görülür.
***
bu iki bozunum türünden birine uğrayan çekirdekler, uyarılmış enerji seviyelerinden temel enerji seviyesine dönerken foton yayarlar. bu da gama bozunumudur.
alfa ve beta bozunumları, başlangıçtaki element ile son ürün olan elementin birbirinden farklı olduğu süreçlerken, gama bozunumu sonunda element başlangıçta da sonda da aynı elementtir, değişime uğramaz.
buraya biraz detay yazayım.
durup dururken bir çekirdek neden bozunuma uğramak ister? tabii ki durup dururken değildir bu. çekirdek, proton ve nötronların bulunduğu kısmıdır atomun. nötronlar elektriksel olarak yüksüzdür ama protonlar için aynı şeyi söyleyemeyiz. bunlar pozitif yüklü parçacıklardır.
iki parçacık aynı türden yüklere sahipse aralarında bir itme kuvveti oluşur. yani iki parçacık da pozitif ya da iki parçacık da negatif yüklüyse bunlar birbirini itecektir. eğer biri pozitif diğeri negatif yüklüyse birbirlerini çekerler.
belirli bir proton sayısına kadar çekirdekte bir sıkıntı yaşanmaz. atom numarası ve dolayısıyla proton sayısı artmaya başladıkça bu itme kuvvetleri problem oluşturmaya başlar. öyle bir atom numarası * ve proton sayısına geliriz ki artık itme kuvvetleri, protonların bir arada durmasını neredeyse imkânsız hale getirir. bunun sonucu olarak da atom, çekirdeğinden proton atmak ister. ancak bu öyle kolay bir iş değildir. çünkü...
burada ilginç bir durum geçerli. normal şartlarda elinizde 1 kiloluk bir yük varsa, aynı elinize 1 kiloluk yük daha alırsanız, elinizde toplam 2 kilo olur. fakat atom çekirdeği ilginç bir şekilde, içindeki parçacıkların toplam kütlesinden daha düşük bir kütleye sahiptir. zira burada bir bağlanma enerjisi söz konusudur ve bunun sorumlusu çekirdek içinde geçerli olan güçlü nükleer kuvvetlerdir. bu kuvvetlerin etkisi altındaki protonlar, normalde sahip olduklarından daha düşük kütle değerine sahip olurlar. eğer bir protonu çekirdekten atmaya çalışırsanız, çekirdeğin biraz enerji kazanması ve protonun serbest hale geçebilmek için esas kütlesini geri kazanması gerekir. nötron için de bu durum geçerlidir.
ancak güzel bir çıkış yolu vardır: çekirdekten tek bir proton ya da tek bir nötron atmak yerine bir alfa parçacığını atmak. yukarıda söylediğim durum bu parçacık için geçerli değildir çünkü bu zaten kendi içerisinde özerk diyebileceğimiz sıkı bağlı bir yapıdır. kendi başına sahip olduğu bağlanma enerjisi yeterince büyüktür. çekirdek de sırf protonlardan kurtulmak için nötronları kaybetmeyi göze alır. böylece çekirdekten 2 proton birden atılmış olur ve elektriksel itme kuvveti, her atılan protonla beraber biraz daha hafifler. çekirdek gittikçe kararlı duruma yaklaşır.
buraya kadar anlattığım olay, alfa bozunumu sürecidir ve çok ağır atomlarda gerçekleşir.
***
alfayı gördük. beta bozunumunda neler olur?
burada da çekirdek içerisindeki dengesiz parçacık dağılımı söz konusudur. örneğin azot 7 protonu ve 7 nötronu olan hafif bir elementtir. karbon-14 ise 6 proton 8 nötrona sahiptir. yani her ikisi de toplamda aynı nükleon sayısına sahipse de, birindeki denge durumu diğerinde bulunmaz. zayıf nükleer kuvvetlerin öncülüğüyle bozunum gerçekleşir ve kararsız olan karbon atomu, 1 elektron ve 1 nötrino yayarak kendisini kararlı olan azot atomuna dönüştürür.
atom numarası 18 olan elemente geldiğimizde, bu elementin de nötron sayısını artırmaya yönelik bozunuma uğradığını görürüz. flor-18, yine 1 elektron ve 1 nötrino eşliğinde oksijen-18'e dönüşür. bu da bozunum geçirmenin ikinci yoludur.
üçüncü ve son yol da bir nötronun, bir protonun yerini almasıdır. elektron yakalama adı da verilen bu süreç sonunda, çekirdek etrafındaki elektronlardan biri kapılarak protonlardan biriyle nötron oluşturur. kütle numarası biraz daha büyük * atomlarda görülür.
***
bu iki bozunum türünden birine uğrayan çekirdekler, uyarılmış enerji seviyelerinden temel enerji seviyesine dönerken foton yayarlar. bu da gama bozunumudur.
alfa ve beta bozunumları, başlangıçtaki element ile son ürün olan elementin birbirinden farklı olduğu süreçlerken, gama bozunumu sonunda element başlangıçta da sonda da aynı elementtir, değişime uğramaz.
devamını gör...
turbun büyüğü heybede
gölgede kalmış gizli bir tehlikenin varlığını belirtmek amacıyla söylenmiş " bunlar nedir ki? asıl fırtına bundan sonra kopacak " anlamına gelen deyim.
devamını gör...
şaka başlığı diye girilen başlığın gerçek haber çıkması
solda dikkatiniz çeken, daha girip okumadan yüzünüze bir tebessüm yerleştiren; seni şakacı artısını vermek için girdiğinizde ise genelde muz cumhuriyetinde yaşadığınızı hatırlatan bir haberle karşılaştığınız başlık.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çizimleri
bütün çizim yapan yazarları kıskandığım başlıktır. çok aşırı kıskandım ne güzel şeyler var.
benim ınstgram sayfam var kitap okuyup paylaşıyorum oraya hayrına logo çizecek yazarlar portakal atsın be.
madem yeteneklisiniz burada gösteriyorsunuz hayır işi yapın lütfen.
benim ınstgram sayfam var kitap okuyup paylaşıyorum oraya hayrına logo çizecek yazarlar portakal atsın be.
madem yeteneklisiniz burada gösteriyorsunuz hayır işi yapın lütfen.
devamını gör...
yasak olan şeylerin daha çekici gelmesinin nedeni
çimlere basma yazısı her yerde vardır ama o çimlere bizim insanımız basar. kurallar çiğnenmek için vardır gibi çağ dışı bir anlayıştan ötürü çekici geldiği kanaatindeyim. sözlük için konuşacak olursak eğer küfür yasak argo yasak ama önemli bir kısım halen bu yasağı nasıl delerim onun peşinde.
edit: ulan adem bile o kadar meyvenin arasından yasak olanı yemedi mi biz daha ne konuşuyoruz ki.
edit: ulan adem bile o kadar meyvenin arasından yasak olanı yemedi mi biz daha ne konuşuyoruz ki.
devamını gör...
sarışın ve mavi gözlü avrupalılar
ukrayna'nın eski başsavcı yardımcısı david sakvarelidze‘nin bir elbise askısı kadar zekası, bir hediyelik eşya ambalajı kadar merhameti olduğunu ve ırkçılığın modernin de ötesine geçmiş birçok avrupalının kemiklerine kadar işlendiğinin göstergesi olan tanımlamasıdır.
hep aklıma yılmaz erdoğan’ın bana bir şeyhler oluyor oyununda geçen şu sözleri gelir böyle durumlarda:
“ zulüm kimse zalimlik yapmadığında biter, mazlumlar dahil.”
boğazımıza kadar pisliğe battığımız bir dünyada yaşıyoruz artık. birileri öldürünce önce ırkına bakıyoruz ki yanlışlıkla hak etmeyen biri için üzülmeyelim ama bu beyin özürlü bürokrat işi daha farklı bir boyuta taşıyıp üzüleceği kişilerin robot resmini de çizmiş.
o zaman sezai karakoç üstadım haklı mıydı? biz geleceğin kara gözlü zalimleri mi olacağız? sarışın değilim ben, mavi gözlü de değilim. demek ki bir israil askeri beni öldürse kimse üzülmeyecek bana. peki bu kadar yavan bir ırkçılığın çözümü bir peruk ve bir çift lens olabilir mi?
ortadoğu halkları gibi medeni olmayan insanların değil avrupalıların öldürüldüğünü söyleyen bir de su yatağı kadar aklı olmayan amerikalı açıklama yapmış aynı zaman diliminde. modern insan ölüyor diye avrupa ve amerika gözyaşları içinde. üzülmelerine sözüm yok, ben de üzülüyorum savaşta ölen herkes için.
ama ben içinde merhamet duygusu olan bir insan olduğum için fiziksel özelliklerine göre ayırmıyorum üzüleceğim insanları. afrikalılar ölünce de, asyalılar ölünce de, avrupalılar ölünce de aynı yakıcılıkta gözyaşı dökebilirim ben. yeterince medeni olmadığımı kabul etmek için artık çok geç olabilir belki de.
belki nükleer bir savaş başlatıp bu gezegeni boşlukta savrulmaya bırakma zamanı gelmiştir. bu gezegen artık ne bu kadar büyük bir aptallığı ne de bu kadar derin bir zulmü kaldıracak durumda.
pahada ağır yükte hafif ne varsa yüklenin, gezegen battı batacak, gitme zamanı geldi.
hep aklıma yılmaz erdoğan’ın bana bir şeyhler oluyor oyununda geçen şu sözleri gelir böyle durumlarda:
“ zulüm kimse zalimlik yapmadığında biter, mazlumlar dahil.”
boğazımıza kadar pisliğe battığımız bir dünyada yaşıyoruz artık. birileri öldürünce önce ırkına bakıyoruz ki yanlışlıkla hak etmeyen biri için üzülmeyelim ama bu beyin özürlü bürokrat işi daha farklı bir boyuta taşıyıp üzüleceği kişilerin robot resmini de çizmiş.
o zaman sezai karakoç üstadım haklı mıydı? biz geleceğin kara gözlü zalimleri mi olacağız? sarışın değilim ben, mavi gözlü de değilim. demek ki bir israil askeri beni öldürse kimse üzülmeyecek bana. peki bu kadar yavan bir ırkçılığın çözümü bir peruk ve bir çift lens olabilir mi?
ortadoğu halkları gibi medeni olmayan insanların değil avrupalıların öldürüldüğünü söyleyen bir de su yatağı kadar aklı olmayan amerikalı açıklama yapmış aynı zaman diliminde. modern insan ölüyor diye avrupa ve amerika gözyaşları içinde. üzülmelerine sözüm yok, ben de üzülüyorum savaşta ölen herkes için.
ama ben içinde merhamet duygusu olan bir insan olduğum için fiziksel özelliklerine göre ayırmıyorum üzüleceğim insanları. afrikalılar ölünce de, asyalılar ölünce de, avrupalılar ölünce de aynı yakıcılıkta gözyaşı dökebilirim ben. yeterince medeni olmadığımı kabul etmek için artık çok geç olabilir belki de.
belki nükleer bir savaş başlatıp bu gezegeni boşlukta savrulmaya bırakma zamanı gelmiştir. bu gezegen artık ne bu kadar büyük bir aptallığı ne de bu kadar derin bir zulmü kaldıracak durumda.
pahada ağır yükte hafif ne varsa yüklenin, gezegen battı batacak, gitme zamanı geldi.
devamını gör...
normal sözlük’te tanımlarını sevdiğiniz yazarlar
forumsal yazmayan ve tanım sonuna nokta koyan yazarlar.
devamını gör...
kadın kısmının sürekli bir yerlerini boyaması
erkek kısmının sürekli bir yerlerini kadın kısmının işlerine sokmaya çalışması.
gelin şekerim sizi de boyayalım biraz değişiklik olsun, renk gelsin yüzünüze.
gelin şekerim sizi de boyayalım biraz değişiklik olsun, renk gelsin yüzünüze.
devamını gör...
bir günlüğüne karşı cins olunsa yapılacaklar
yaradan bunun önlemini kız yaratarak almış.
ama ilk işim boxer ile sokağa çıkmak olurdu. hayırdır yani erkek olacağız değil mi? errrrkkekk. otobuste aç bacakları otur, iki sümkür hakk puu, ayakta işemek, ayna karşısında kendini izlemek gibi sıradan düşünceleri kenara bırakalım. bunu zaten yaparız. libido efendim ama nitelikli sapık değiliz sonuçta. her şey usulünce. pavyon hayatını, bar hayatını bir erkeğin gözünden yaşamak ne kadar güzel olurdu * olmadı sağa sola laf at, dayak ye.
döşüm killi olacaksa gömleğin ilk iki üç düğmesini de açarım hee baştan diyeyim. karşı cins üzerinde bir şey deneyeceğim. şu yıllardır bahsedilen şey doğru mu değil mi onu öğrenmem lazım.
sonra askerlik ortamı, erkek öğrenci evi/yurdu gibi ortamlara hızlı bir geçiş yapardım. bazı muhabbetleri açar, rahat rahat goygoyculuk yapardık. neticede 40 yılın başında bir errrkekkk olmuşuz.
bikini derdin de yok çek alta bi şort atla denize. hani şu keşke erkek olsaydın diyen hatunların arasına dal. öhö.haz önemli efendim.
iyi ki kadın yaratılmışım, içimden iblis çıktı. pis iblis. kışt kışştt.
ama ilk işim boxer ile sokağa çıkmak olurdu. hayırdır yani erkek olacağız değil mi? errrrkkekk. otobuste aç bacakları otur, iki sümkür hakk puu, ayakta işemek, ayna karşısında kendini izlemek gibi sıradan düşünceleri kenara bırakalım. bunu zaten yaparız. libido efendim ama nitelikli sapık değiliz sonuçta. her şey usulünce. pavyon hayatını, bar hayatını bir erkeğin gözünden yaşamak ne kadar güzel olurdu * olmadı sağa sola laf at, dayak ye.
döşüm killi olacaksa gömleğin ilk iki üç düğmesini de açarım hee baştan diyeyim. karşı cins üzerinde bir şey deneyeceğim. şu yıllardır bahsedilen şey doğru mu değil mi onu öğrenmem lazım.
sonra askerlik ortamı, erkek öğrenci evi/yurdu gibi ortamlara hızlı bir geçiş yapardım. bazı muhabbetleri açar, rahat rahat goygoyculuk yapardık. neticede 40 yılın başında bir errrkekkk olmuşuz.
bikini derdin de yok çek alta bi şort atla denize. hani şu keşke erkek olsaydın diyen hatunların arasına dal. öhö.haz önemli efendim.
iyi ki kadın yaratılmışım, içimden iblis çıktı. pis iblis. kışt kışştt.
devamını gör...
sigmund freud
4 yıl önce tanıdığım zaman "adam insanlardan nefret ediyor, bi garip" dediğim, şimdiyse bir farkımın kalmadığı psikiyatrist. şahsi olarak aşk yoktur libido vardır cümlesine pek katılmıyorum. anlatılmak istenen değil de, cümle yanlış.
devamını gör...
lise hocalarına yıllar sonra söylemek istenenler
beden hocama, bak bakim, takla atmadan da fit kaldım demek isterdim.
denge tahtası bana göre değil.
düşmek istemiyorum.
okulun çevresinde, canım çıkana kadar koşmak istemiyorum.
yoruldum, benim canım tatlı.
sporu sevmiyorum, beden dersi diyorum işte.
beden eğitimi demiycem.
benim bedenimi, ben eğitirim, sal beni.
denge tahtası bana göre değil.
düşmek istemiyorum.
okulun çevresinde, canım çıkana kadar koşmak istemiyorum.
yoruldum, benim canım tatlı.
sporu sevmiyorum, beden dersi diyorum işte.
beden eğitimi demiycem.
benim bedenimi, ben eğitirim, sal beni.
devamını gör...

