street fighter 2,bizimkiler,yazlıkçılar, tutti frutti,colpo grosso,olacak o kadar, gözcü gazetesi, jetonlu telefon kulübeleri, kupon biriktirme, ödüllü tv yarışmaları,hbb, kanal 6,süper baba,mahallenin muhtarları, hugo vs...
devamını gör...

ağız, lehçe ve şive ayrımı

aslında çoğumuz ağızı şive olarak biliriz ama bu yanlıştır.
aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerinin konuşma diline “ağız” denir. karadeniz ağzı, konya ağzı gibi...

bir dilin izlenebilen tarihi dönemlerine ayrılmış koluna “şive” denilir. dilin şiveleri, ulusu oluşturan insanların zaman içinde farklı coğrafyalara dağılmasıyla ortaya çıkmıştır. türkçenin pek çok şivesi vardır: azerbaycan türkçesi, türkmen türkçesi, kazak türkçesi...

bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan koluna “lehçe” denir. örneğin çuvaş ve yakut lehçeleri.

kaynak: türk dili ve edebiyatı dersi kitabıdır, bilgiler bana ait değildir. ve edebiyat dersinden öğrendiğim bazı bilgileri ekstra olarak kendim ekledim.
devamını gör...

bugün benim doğum günüm...

edit: hepinize çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz, yeni yaş tebrikleriniz için. ben de sizinkileri gelip kutlayacağım. hepinizi çoooook seviyorum. c vitaminli geceler...

bonus edit: şeyma subaşı için uçağı kapatan sevgili. doğum günüm için türkiyeyi kapatan annem.
devamını gör...

1980 darbesinden sonra ingiltere'ye kaçan bir ingiliz ajanıdır. rıza nur'un hatıratlarını ingilizlerin desteğiyle yayınlamıştır.
fes takmakla gurur duyduğunu iddia ediyor. fesin yunan şapkası olduğunu ve osmanlı'ya ilk getirildiğinde dinsizliğin sembolü olduğunu biliyor mu acaba? bence biliyordur. çünkü kendisi ''keşke yunan galib geleydi'' demiştir.
atatürk'e ingiliz ajanı diyor. tam tersine ingilizler atatürk gibi bir adamı istemez. halkın beynini dinle yıkayan, ülkeyi emperyalistlere peşkeş çeken adamları ister. yani ingilizler tıpkı kadir mısıroğlu ve desteklediği vahdettin gibilerini ister. atatürk kaybetseydi, ingilizler kazansaydı yine hilafet, saltanat kaldırılırdı, laiklik gelirdi, alfabe değişirdi falan diyor. tam tersine. ingilizler kazansaydı bunların hiçbirisini yapmazdı. halifeliği ve saltanatı kendi çıkarlarına göre kullanırdı. atatürk'ün yaptığı şey batı tarafından asimile edilmek değil batılıların seviyesine çıkmaktı. batılılar türkiye'nin kendileri gibi modern ve gelişmiş olmasını istemez. beyni dinle yıkanmış, cahil, eğitimsiz, sömürge haline gelmiş bir türkiye ister.
devamını gör...

çok büyük bir ihtimalle çoğu insanın yaşayacağı şeydir, ne kadar yakın olduğuna göre acı derecesi değişir, allah göstermesin diyelim
devamını gör...

başka bir adam.
yaptığı saf sanat. filmlerini her izlediğinizde farklı duygular uyandırabilir. gereksiz metafor ve anlaşılmaz/gereksiz sahne seçimine girmeden, imajlar üzerinden değil kavramlar üzerinden muazzam işler yapıyor. özellikle dogville ve manderlay'da yaptığı şeyler gerçekten sinema adına heyecan verici, her zaman yepyeni bir paradigmayı büyük ve devasa konseptlere dayanmadan kurabileceğinizi ispatlar nitelikte işler bunlar.
kendisi küçük ve minimal olayları olağanüstü bir estetikle süsler... bunu yaparken çarpıcıdır, tansiyonu git gide arttırır ve bizi kurduğu dünyaya alıştırır daha ötesi tamamen inandırır. ondan dolayı dogville ve manderley gibi tiyatro sahnesinde dekorsuz çekilmiş -ki dekorsuz çekilmesi kapısız odalarda yaşanan olayları daha çarpıcı hale getirmiştir- bir filmde dahi seyirci yabancılaşmaz, işin içindedir.
her filmi üzerine uzun uzadıya konuşulabilir. özellikle filme koyduğu diyaloglar medium ile orantılıdır, nbc filmleri gibi sizi filmin içindeyken zorlama roman pasajları okuyormuşcasına rahatsız etmez. diyaloglar filmden ayrı bir romana dönüşmez, filmin bir parçasıdır sadece ve oldukça zekice yazılıp filme yedirildiği için filmdeki ide, çok gerçekçi bir şekilde tartışılır. o tartışmayı seyirci sinemadan çıkınca da yaşamaya devam eder. cevap vermeyişi sizi o mesele etrafında daha çok düşünmeye zorlar.
kendisi ayrıca minimal olayları büyük felsefi dilemmaları aracı kılarak işleyen ve bunu filmin bir parçası haline getirebilen bir sanatçıdır.
estetik ve düşünce bu ikisinin sentezini çok zekice yapabiliyor ve bence bir düşünsel sorunu sinema ile tartışmak eğer bunu yapabiliyorsanız en verimli yoldur. bunu yapabilen sayılı insanlardandır.
yaşayan en büyüklerden biridir bence. seviyoruz kendisini...
devamını gör...

bir zamanlar sevdiğim adamı hayatımın merkezi yapardım. dünyam o olurdu. gerçi bir daha aşık olsam yine aynısını yaparım çünkü iflah olmam. canımı ne kadar yaksa da sevgi denen şu duygudan vazgeçemiyorum.. aşkla ilgili başlıklar beni hep yaşadıklarıma götürüyor, bunu istemiyorum ama edindiğim tecrübeleri görmem açısından da iyi.
ha bunu yaptığımda ne oldu? hiç oldum, o insan ve diğer insanlar için hep hiçtim.. hep hiç olacağım için aşka meşke kapattım kapılarımı.
devamını gör...

ben de o boşluk yok işte mahvediyor beni. varsa da kış gelince bir hüzün çöküyor o başluklara.. baş ağrısı, burun tıkanıklığı ve sinüs dolması, insanda kafa mı bırakıyor. sağlıklı nefes almayı özledim.
(bkz: sinüzit) burada da feryatlarım mevcuttur.
devamını gör...

nice nice 19 mayısları 29 ekimleri 23 nisanları kutlamak dileğiyle... kutlu olsun efenim.
devamını gör...

yeni yazar benden yeni olmasın. saygın kişilik yazdıklarımı beğenir sever güzel tanımlar yapar.
devamını gör...

veli toplantıları.
anne olmanın tek sevmediğim yanı.
devamını gör...

işte.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

esen rüzgarla birlikte bodur ağacın rüzgarla birlikte savruluşu, güneşin bahar geldi imasıyla, bankta kimsesiz , belki de evsiz adamın bankta kolunu yastık yapıp uyuması. kalabalık içinde , onca evin olduğu bu dünyada evsiz , kimsesizliğyle bankta uyuyan adam .. anın fotoğrafı kelimeler olsun istedim . kelimelerim cümlelerim yettiğince .
devamını gör...

özellikle sahil şehir ve kasabalarının sorunlarından birisi.
aslında buna sorun demek doğru bir yaklaşım olmaz.
çünkü onlar masum, onların hiç birşeyden haberi yok ki .
bütün dünyayı talan edip, diğer canlıların da yaşam alanlarını zapt eden doyumsuz insanoğludur sorunun ta kendisi.

sezon açıldığında tatil amacıyla sahillere akın eden ahalide, artık olmazsa olmazlardan biri haline geldi bu dostlardan bir veya birkaçını kucaklarına alıp gelmek.

boş yok, kime baksanız mutlaka ya kendi elinde, ya çoluk çocuğun elinde bir tasma ipi, adeta oyuncak gibi.

15-20 gün, 1 ay, 2 ay derken biten tatili müteakip, sokaklara terkedilen o arkadaşların durumunu ancak görerek anlayabilirsiniz .

hepsi sağda solda, sahipsiz kalmanın verdiği o travmayla, başıboş biçimde yaşam savaşı vermeye çalışıyor.

ancak güzel de bir durum var ,
sahil kesimi insanı, burada görüldüğü gibi çok da rahatsız değil bu durumdan.

hatta büyük çoğunluk, onların idamesi için son derece duyarlı davranmakta.

onlara kızan, bağıran yok, hayatın bir parçası olmuş durumdalar ve birlikte yaşamaktan, hayatı, yaşam alanını paylaşmaktan çok da rahatsız değiller.

bu arkadaşların insanoğluna hükmetme gibi bir şansı yok.
bizleriz tüm dünyaya olduğu gibi, onların da yaşamına hükmeden.

bu sebeple, onların bu muhtaçlıklarını unutmadan, sevgiyle yaklaşır, yaşam haklarına saygı gösterirsek, çok da sorun olmayacaklarını düşünüyorum.

bu arada, onların bu sokak hayatları çok da güzel ve cazip değil.
elbette daha iyi şartlarda yaşamak onların da hakkı,
bu bağlamda, gerek hayvanseverler, gerek yerel yönetimler bazı çalışmalar yürütüyorlar ancak görünen o ki, yetersiz kalıyor bu çabalar.
o sebeple bu konuda faaliyet gösteren gerek bireysel, özel, gerekse resmi oluşumlara verilecek küçücük destekler, hem bu durumdan rahatsız olanlar, hem de o dostlarımız için olumlu sonuçlar doğuracak bir yaklaşım olacaktır...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

şu yaşıma geldim yaratıcı sıfatıyla bir kez bile halimi hatırımı sormadi. bir eksiğim gedigim, ihtiyacım var mı merak etmedi. oğlum niye bütün gün sözlükte sürtüyon, çık dolaş, biraz hava al demedi. aynı babam. teessüf ediyorum kendisine. kırgınım.
devamını gör...

geldim,gördüm,kaçtım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ressamı john atkinson grimshaw tarafından yapılmış, ingiltere'nin leeds kentinde roundhay parkını resmettiği bir çalışma. gökyüzü ve gölün renkleri ile kurumuş ağaç dalları ile tablonun içinde olmak istiyor insan. fotoğraf da değil bir kere, ustaca yapılmış bir resim bile böyle bir manzaraya hayran bırakabiliyor doğrusu.
devamını gör...

benim yaşamaya vakıf olduğum güzel aksiyondur.

öğretmen evine giderdik.
bir de sümerbank kıraathanesi vardı.

satranç turnuvaları düzenlenirdi.

ne güzel günlerdi.

kıraathaneye giderken takım elbise giyer ve kravat takardık.
devamını gör...

mafya bozuntularına hayran olan kitleler.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim