normal sözlük yazarlarının çektiği fotoğraflar
yılda 2000'den fazla biyometrik ve vesikalık çekiyorum. 150 düğünde çift başı 1000 kare çeksem artı 150000 daha yapar. okul, etkinlik, kişisel portre, ürün gibi ekstra işlerden de 100000 kare çeksem etti sana 252000 kare. tanıma gelecek olursak ekmek teknesinden başka birşey değildir.
devamını gör...
sanatın burjuva için olması

16-18. yüzyıl arasındaki turquerie oryantal modası.
doğrudur. cehalet burjuvanın anlamını bilmemekten kaynaklanıyor. üzgünüm ama bunu da akp getirdi. burjuvayı aristokratla karıştırıyorlar. bi ara monşer kullanımı vardı aydın doğan gibi adamlara monşer dediler. dilde yozlaşmalar olabilir ama bu kadar da olmaz yani, burjuvanın fransa'da devrime ön ayak olan ve o dönemki ekonomik krizden en çok etkilenen toplumsal sınıf olduğunu dejenere etmek çok anadolu kafası işi. tdk yine usturuplu davranmış, kentsoylu olarak çevirmiş. yani burjuva demek gökdelen gören köylü demek. paranız olması şart değil, krizde boğuluyor olmanız da şart değil. orta direk...
jön türkler var bir de. yüz yıllık yanlış anlaşılma. bi diğer örneği için; (bkz: sans numero/@et voila)
bu arada bu tarz dil yozlaşmaları avrupada yok değil. binbir gece masalları, fransaya ortaçağ dolaylarında osmanlı kaynaklarından geçmiştir. fransız seyyahlar da bakıyo ki osmanlı'da saray var harem var kostümler benzer isimler aynı, dolayısıyla binbir gece masallarını türk hikayesi zannediyor. 19. yüzyıla kadar birçok sanatsal eserlerde bu masalın anlatımı osmanlı hanedanlığı üzerinden oluyor ve avrupada bir turquerie akımı başlıyor. neyse. velhasıl burjuva sensin, benim. sanat da hepimiz için. voilà!
devamını gör...
şarkılarda sorulan en zor soru
devamını gör...
yeni evli çiftin ne zaman çocuğu olacak sorunsalı
her girilen ortamda "nasılsınız ? alışabildiniz evliliğe ? " sorularından sonra muhakkak yapıştırılan soru. o soruya ne cevap verdiğinizinde bir önemi yoktur aslında. hele eski topraksa karşınızda size bunu soran korkun.
- daha yeni biraz zama…
+yaş geriye gitmiyor evladım.
-henüz düşünmüyoruz.
+şimdiki gençlerin dilinde de hep aynı laf...
-işlerimiz yoğ..
+ iş hep olur, ama çocuk öyle mi sonra siz istersiniz allah korusun olmaz...
-bizde istiyoruz ama kısmet.
+hayırlısı yavrum, siz isteyin olur.
- daha yeni biraz zama…
+yaş geriye gitmiyor evladım.
-henüz düşünmüyoruz.
+şimdiki gençlerin dilinde de hep aynı laf...
-işlerimiz yoğ..
+ iş hep olur, ama çocuk öyle mi sonra siz istersiniz allah korusun olmaz...
-bizde istiyoruz ama kısmet.
+hayırlısı yavrum, siz isteyin olur.
devamını gör...
bilinmeyen bir kadının mektubu
"sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"
bir kadının ağzından yazılmış mektuplardan oluşan bir kitap, karşılıksız bir aşkın duygu seline ortak ediyor okuyucuyu. kitap ayracı kullanmanıza gerek kalmadan bir çırpıda bitireceğiniz bu eserden sonra kalbinizde bir parça burukluk ile veda edecektir kitap sizlere.
kitapta kadının duyguları ve yaşamış olduğu yoğun hisler öylesine ustaca işlenmiş ki hem bu aşkı kıskanıyor hem de yazara hayran oluyorsunuz.
'sana, beni asla tanımamış olan sana...' cümlesi ile başlayan, bir ömrünü sadece o adamı sevmeye adamış bir kadının hikayesi bu. adamla ilgili her türlü anıya, nesneye kutsal gözü ile bakıp, içindeki aşkı her gün daha da alevlendiren bir aşkın kurbanının sözleri.
adamın vurdumduymazlığı ve sevgisizliği karşısında kadının yoğun ve özel duyguları ustaca işlenmiştir yazar tarafından. öyle aşıktır ki kadın, mezarda olsam ve beni çağıracak olsan o gücü kendimde bulurum diye seslenir adama.
bu kısa ama bir o kadar yoğun eser, kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum. yazarın duygu aktarımını harika bir şekilde gerçekleştirdiği, elinizden düşürmeden bitirebileceğiniz mükemmel bir eser.
bir kadının ağzından yazılmış mektuplardan oluşan bir kitap, karşılıksız bir aşkın duygu seline ortak ediyor okuyucuyu. kitap ayracı kullanmanıza gerek kalmadan bir çırpıda bitireceğiniz bu eserden sonra kalbinizde bir parça burukluk ile veda edecektir kitap sizlere.
kitapta kadının duyguları ve yaşamış olduğu yoğun hisler öylesine ustaca işlenmiş ki hem bu aşkı kıskanıyor hem de yazara hayran oluyorsunuz.
'sana, beni asla tanımamış olan sana...' cümlesi ile başlayan, bir ömrünü sadece o adamı sevmeye adamış bir kadının hikayesi bu. adamla ilgili her türlü anıya, nesneye kutsal gözü ile bakıp, içindeki aşkı her gün daha da alevlendiren bir aşkın kurbanının sözleri.
adamın vurdumduymazlığı ve sevgisizliği karşısında kadının yoğun ve özel duyguları ustaca işlenmiştir yazar tarafından. öyle aşıktır ki kadın, mezarda olsam ve beni çağıracak olsan o gücü kendimde bulurum diye seslenir adama.
bu kısa ama bir o kadar yoğun eser, kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum. yazarın duygu aktarımını harika bir şekilde gerçekleştirdiği, elinizden düşürmeden bitirebileceğiniz mükemmel bir eser.
devamını gör...
dil
>dil (organ)
>dil (lisan)
>tdk'ya göre farsça gönül, yürek demektir.
bazı dil bilimcilere göre eski toplumlar hakkında tahmin edilenden çok daha fazla bilgi veren anlaşma yöntemidir. kaynağı hatırlayamamakla birlikte toplumlarda özellikle de eski toplumlarda en çok telaffuz edilen kelimeler genelde kısa (az harfli) ve/veya kolay telaffuzlu olurdu.
-ana,
-ata,
-su,aş,
- ya da türkçe'deki kişi ve/veya işaret zamirleri,
-ova,
-ada,
-kan,
-at,et,
-al, ak, kara,
-şen/şan/ün,
-han, kaan,
-han/hane, ev
-ulu, kut, vb...
elbette buradaki ölçüt en azından bilindiği kadarıyla öz türkçe olmasıdır. dolayısıyla türkler'in göçebelik, aile vb. ya da iktidara bakışları üzerine görece bilgi edinmek görece mümkündür.
daha da enteresanı her ne kadar tdk en azından sözlüğünde tanımlamasa da türkçe'de anti/a ekleri vardır. mesela?
eylemlere, me/ma ya da meme/mama ekleri getirilerek anti-tersi anlamı ekler. elbettte her me/ma/meme/memek bu anlama gelmeye de bilir ancak
ör:
yap->-/+
yapma->+/-
yapmama(n/k/sı..)->+/-
et->-/+
etme->+/-
etmeme(n/k/si..)->-/+
+/- yazmanın sebebi ise eylemden önce gelen kelime olumsuzsa eylem olumsuz, tersinde de olumlu olur.
-yemek yaptım ya da tembellik yaptım. gibi..
dahası ingilizce öğrenirken bize hep denen ingilizce'de: özne+yüklem+nesne+belirteç+zaman şeklindeyken türkçe de özne .... yüklemdir. yani işi yapanlar ortakken ingiliz eylemi ortaya koyup sonrasında açıklıyor. biz ise tersine özneyi belirtip diğer detayları verip en son eylemi söylüyoruz. yani yabancılar gibi olanı önce değil en son söylüyoruz..yani biz işi yapanı, sonrasında olanları ve en sonunda da işi(eylemi) söylüyoruz. ingilzce de yapan ve iş sonrasında olanları veriyor. bu açıdan ingilize kıyasla işi uzatıyoruz. bu açıdan da lafı uzatmayı secdiğimiz ya da işin olup-olmadığındansa önceliğimiz işin nasıl olduğu çıkarımı yapılabilir. ve bu durum tdk'nın mı müdahalesi yoksa eskiden beri mi bilmemekle birlikte bu duruma ilk getiren/lerin aklı.
edit: bu kısaltma ile çok kullanım arasındaki bağ çok mu ütopik geldi? hâlâ yapıyoruz.. mustafa'yı musti, mehmet ali'yi mali, mehmet'i memo vb.. kısaltmaları samimi olduklarımıza karşı hâlâ kullanmıyormuyuz?
>dil (lisan)
>tdk'ya göre farsça gönül, yürek demektir.
bazı dil bilimcilere göre eski toplumlar hakkında tahmin edilenden çok daha fazla bilgi veren anlaşma yöntemidir. kaynağı hatırlayamamakla birlikte toplumlarda özellikle de eski toplumlarda en çok telaffuz edilen kelimeler genelde kısa (az harfli) ve/veya kolay telaffuzlu olurdu.
-ana,
-ata,
-su,aş,
- ya da türkçe'deki kişi ve/veya işaret zamirleri,
-ova,
-ada,
-kan,
-at,et,
-al, ak, kara,
-şen/şan/ün,
-han, kaan,
-han/hane, ev
-ulu, kut, vb...
elbette buradaki ölçüt en azından bilindiği kadarıyla öz türkçe olmasıdır. dolayısıyla türkler'in göçebelik, aile vb. ya da iktidara bakışları üzerine görece bilgi edinmek görece mümkündür.
daha da enteresanı her ne kadar tdk en azından sözlüğünde tanımlamasa da türkçe'de anti/a ekleri vardır. mesela?
eylemlere, me/ma ya da meme/mama ekleri getirilerek anti-tersi anlamı ekler. elbettte her me/ma/meme/memek bu anlama gelmeye de bilir ancak
ör:
yap->-/+
yapma->+/-
yapmama(n/k/sı..)->+/-
et->-/+
etme->+/-
etmeme(n/k/si..)->-/+
+/- yazmanın sebebi ise eylemden önce gelen kelime olumsuzsa eylem olumsuz, tersinde de olumlu olur.
-yemek yaptım ya da tembellik yaptım. gibi..
dahası ingilizce öğrenirken bize hep denen ingilizce'de: özne+yüklem+nesne+belirteç+zaman şeklindeyken türkçe de özne .... yüklemdir. yani işi yapanlar ortakken ingiliz eylemi ortaya koyup sonrasında açıklıyor. biz ise tersine özneyi belirtip diğer detayları verip en son eylemi söylüyoruz. yani yabancılar gibi olanı önce değil en son söylüyoruz..yani biz işi yapanı, sonrasında olanları ve en sonunda da işi(eylemi) söylüyoruz. ingilzce de yapan ve iş sonrasında olanları veriyor. bu açıdan ingilize kıyasla işi uzatıyoruz. bu açıdan da lafı uzatmayı secdiğimiz ya da işin olup-olmadığındansa önceliğimiz işin nasıl olduğu çıkarımı yapılabilir. ve bu durum tdk'nın mı müdahalesi yoksa eskiden beri mi bilmemekle birlikte bu duruma ilk getiren/lerin aklı.
edit: bu kısaltma ile çok kullanım arasındaki bağ çok mu ütopik geldi? hâlâ yapıyoruz.. mustafa'yı musti, mehmet ali'yi mali, mehmet'i memo vb.. kısaltmaları samimi olduklarımıza karşı hâlâ kullanmıyormuyuz?
devamını gör...
bilinen en şaşırtıcı tarihi bilgi
napolyon şiddetli basurdan muzdaripti. hatta sonunu getiren waterloo savaşını şiddetli ağrılardan ötürü yönetemediği ve bu yüzden kaybettiği savunulur.
devamını gör...
türkiye’de eksikliği en çok hissedilen şey
saygı..
devamını gör...
esas hakkında savunma
esas hakkında savunma, savcılığın esas hakkında mütalaasına karşı savunma tarafının beyan ve görüşlerini yargılamayı yapan mahkemeye bildirmesidir. diğer bir deyişle, esas hakkında savunma, ceza mahkemesinde yapılan yargılamada mahkemenin son kararının nasıl olması gerektiği konusunda yapılan son savunmadır.
--- alıntı ---
barandogan.av.tr/esas-hakki...
--- alıntı ---
--- alıntı ---
barandogan.av.tr/esas-hakki...
--- alıntı ---
devamını gör...
aşk evliliği vs mantık evliliği
mantığa tümüyle yatan birine aşık olana dek evlenmemek.
devamını gör...
clementine
80'li yıllarda trt'de yayımlanan fransız-japon ortak yapımı çizgi filmdir.
clementine adlı yatılı okulda okuyan kızımız, hemera isimli doğa üstü güçleri olan arkadaşın küresiyle zamanda yolculuk yaparak başı dertte olanlara yardım eder.
çizgi filmin özelliği, çocuklara çeşitli kültürlerin tanıtmasıdır. bir gün antik mısır'ın çöllerinde koşarken, bir diğer macerada japon geleneksel savaşçıları samuraylarla, bazen italya'da, bazen kızılderililerle, bazen de leonardo da vinci'nin hayatına bakış atarken izlersiniz.
fakat gelgelelim, her macerada kötü adamlar var. baş kötümüz alevden malmoth isimli yaratık. cehennemde yaşıyor ve karakteri kendisine uygun kişileri seçerek clementine'in başına sarıyor. elemanlar başarısız olunca da solucanımsı yılanımsı bir şeye çevirerek cehenneme atarak hesap soruyor.. kimileri için travma yaratmış olsa da aslında güzel çizgi filmdi. güzel bir giriş şarkısı vardı.
clementine adlı yatılı okulda okuyan kızımız, hemera isimli doğa üstü güçleri olan arkadaşın küresiyle zamanda yolculuk yaparak başı dertte olanlara yardım eder.
çizgi filmin özelliği, çocuklara çeşitli kültürlerin tanıtmasıdır. bir gün antik mısır'ın çöllerinde koşarken, bir diğer macerada japon geleneksel savaşçıları samuraylarla, bazen italya'da, bazen kızılderililerle, bazen de leonardo da vinci'nin hayatına bakış atarken izlersiniz.
fakat gelgelelim, her macerada kötü adamlar var. baş kötümüz alevden malmoth isimli yaratık. cehennemde yaşıyor ve karakteri kendisine uygun kişileri seçerek clementine'in başına sarıyor. elemanlar başarısız olunca da solucanımsı yılanımsı bir şeye çevirerek cehenneme atarak hesap soruyor.. kimileri için travma yaratmış olsa da aslında güzel çizgi filmdi. güzel bir giriş şarkısı vardı.
devamını gör...
yazarların kendilerini teselli etmek için kullandığı cümleler
her işte bir hayır vardır. kader, gayrete aşıktır. umut var ol. dene. bir daha dene. olmaz deme bir olduran vardır. sabret.dayan.daha güzel günler yakın.
devamını gör...
fotoelektrik olay
fotoelektrik olay ışığın metalden elektron koparması sonucu diye tanımlanabilir. kopmuş elektronlara fotoelektron denir.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
bugün yine mutfakta eşsiz yeteneğimi konuşturduğum bir gün sevgili yazarlar.

evet yukarıda da görmüş olduğunuz üzere yine tüm marifetimi, dibini tutmuş tencereye döktürdüm.
efendim olay şöyle gelişti; ocağa mercimekleri koyup haşlanmak üzere kendi hallerine bırakarak bilgisayar başına geçtim. kısık ateşe koyduğum için sülalem rahat modunda takılıyorum tabi. sonra burnuma birtakım yanık kokuları gelmeye başladı. bu sırada çoktan ocakta bir şeyin pişmekte olduğunu unutan ben, komşularıma saydırmaya başladım "yahu ne biçim insanlar hiç mi havalandırma kullanmıyorlar yanan yemeğin kokusu benim eve doldu..... yanan? yemeğin? kokusu? benim? eve?" evet tam o sırada aydınlandım ve yanan yemeğin benim yemeğim yanık kokusu dolan evin benim evim olduğunu anladım.
anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz.*

evet yukarıda da görmüş olduğunuz üzere yine tüm marifetimi, dibini tutmuş tencereye döktürdüm.
efendim olay şöyle gelişti; ocağa mercimekleri koyup haşlanmak üzere kendi hallerine bırakarak bilgisayar başına geçtim. kısık ateşe koyduğum için sülalem rahat modunda takılıyorum tabi. sonra burnuma birtakım yanık kokuları gelmeye başladı. bu sırada çoktan ocakta bir şeyin pişmekte olduğunu unutan ben, komşularıma saydırmaya başladım "yahu ne biçim insanlar hiç mi havalandırma kullanmıyorlar yanan yemeğin kokusu benim eve doldu..... yanan? yemeğin? kokusu? benim? eve?" evet tam o sırada aydınlandım ve yanan yemeğin benim yemeğim yanık kokusu dolan evin benim evim olduğunu anladım.
anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz.*
devamını gör...
derdini kimseyle paylaşmayan insan
ne demiş üstad: derdimi anlatmam dertsiz insana, dert çekmeyen dert kadir kıymet bilemez.* bu nedenle çoğuna dert anlatmak rahatlatmaz bilakis arttırabilir . benzer yaraları olan insanlar anlayabilirler birbirlerini. ne demişler hem insanın acısını insan alır.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
devamını gör...
insanlar neden ölünce kıymete biner sorunsalı
"çünkü varlık yokluktan ve her şey sıfırdan her zaman büyük ve kıymetlidir." şeklinde cevaplanası ebedi ve ezeli sorunsal.
devamını gör...
tsk'de din işleri subaylığı için kadro açılması
tsk'nın laikliğin garantörü olduğu günlerin geride kaldığını gösteren saçma olay.
devamını gör...
evlenilecek erkek vs eğlenilecek erkek
hep kızları mı kategorileştireceksiniz. buyurun size nurtopu gibi bir başlık. gelsin bakalım görüşler.
devamını gör...
