bilgileriyle, okurken güldüren tanımlarıyla, düşündüren tanımlarıyla olsun hep farkını koydu kendileri.
her gördüğümde hincime değil de cimcime diye okuduğum değerli yazar, umarım hep mutlu olursun.*mutluluk verdiğin gibi... *
devamını gör...

kök salmak; iyice tutunmak, sağlamlaşmak. bir bitki için en zorunlu eylem. durup daha fazla düşündüğümde bir çiçekte ya da bir tohumda duraksıyorum. kök salmadığı zaman ne büyüyor, ne çiçek açıyor, ne de meyve veriyor. köksüzlük; bir çeşit yabanilik, yabanıl olma durumu. daha fazla düşününce iç sesim olaya müdahil oluyor. sesi kulaklarımda: “düşünsene her şeyini borçlu olduğun toprağa yabancısın, kabul edilmiyorsun. hoş karşılanmıyorsun.”

yalnız, huzursuz, darmadağın… belki bir rüzgarla, toprakla olan bağı kopuyor. belki de yağan yağmurla boğuluyor. bir sebebi yokken yolculuk bitiveriyor. kimsesiz ve çaresiz kalıyor. ve buna köksüzlük deniyor.

sonra insan olan yanıma dönüyorum. insan için de böyle olmalı. insanın çocukluktan, hatta doğum anından, itibaren kök salma hikayesi var. ailesinden, çevresinden öğrendiklerini bir zaman sonra tanıştığı insanlar üzerine saçıyor. bu durumda tanıdığı her insan onun için bir toprak. kimi zaman toprakla arasında güçlü bağlar oluşuyor. sonucunda bir sürü meyve, çiçek, bahar oluyor. kimi zaman köksüzlükten şikayet ediyor ve kalıcı olamıyor, sararıp soluyor. kimi zaman dik bir şekilde toprağa kök salarken kimi zaman da toprağa paralel şekilde yayılmacı politika izliyorsun. tıpkı ayrık otları gibi… toprağı kurutuyor, arsız oluyorsun; fakat bunun farkında olmuyorsun. birinin seni kirli elleriyle topraktan sökmesine dek… baktığında ucunda sallanan toprak kırıntıları anıların oluyor. hâlâ nemli, yeni yaşanmış olmalı. bir bakıma bir köşeye atıldığında ucunda kalmış toprak parçalarının nemiyle bir vakit daha geçer gibi… nereye ve ne zamana kadar?..

ne zamandır köklerimi ve kök saldıklarımı, salamadıklarımı, kök saldığım topraktan canım yana yana nasıl söküldüğümü, sonrasında bana ne olduğunu düşünüyorum. kök saldıklarımla bahar bahçelerine dönerken, kök salamadıklarımda nasıl kuruyup gittiğimi, neyi, ne kadar yapamadığımı düşünüyorum. bana kattıklarını bir bir sayıyorum. sanırım bunların hepsi yılın son gününün tezahürü. bir çeşit hesap kitap işi. hoş severken hiçbir zaman hesap kitap yapmadım. severken ayrık otu gibiydim. yayılmacı politika izleyip arsız davrandım. iç sesim “her şeyin fazlası zarardır” diyor.

yarın yeni bir yıla başlayacağız. yeni bir dönüm olacak. yeniden fazlalaşıp, yeniden kök salma çabası içinde olacağım. fazla bir beklenti içinde olmadan, yormadan, yorulmadan, güzel bir toprakta güzel bir kök salmayı, ayaz gördükten sonra zenginleşmeyi, çiğ taneleriyle kuvvetlenmeyi, sıcakla kavrulmayı, yağmur damlalarıyla zenginleşmeyi, en önemlisi kök salıp sağlamlaşmayı diliyorum.

sevebileceğimiz topraklarda buluşmak üzere sevgili sözlük… unutma; kök salamadığın her yerde yalnızsın leylimley…
devamını gör...

adam mı?
pedofili sapık demek istediniz sanırım.
adamın pedofili içim acilen tedavi görmesi ve cezasını çekmesi lazım aynı zamanda çocuğun ailesinin da çocuk istismarına yardım ve yataklıktan cezasını çekmesi gerekiyor.
anaokuluna başlaması gereken çocuk nişan yüzüğü takıyor...
devamını gör...

biriniz yemeği ısmarlayın biriniz tatlıyı, kahveyi. ne sorunsalmış ya.
devamını gör...

etkili ve etkileyici konuşma sanatı.

ara ara üzerine eğildiğim ama pek muvaffak olamadığım konu.
diksiyonumun iyi olduğunu iddia edenler oldu ama iddiadan öteye geçemedi.
kişisel gelişimime önem veren bir insanım fakat istikrarda sanırım sıkıntım var.
bu ara kendime bolca ayırdığım zamanımı bu alanda da kullanmak istiyorum.

tavsiye ve önerilere açığım.
devamını gör...

"kelimelerini yükselt, sesini değil; yağmurdur çiçekleri büyüten, gök gürültüsü değil."
devamını gör...

insanların umudunuzu kırması yüzünden başa gelen durumdur.

bunlardan bir b*k olmaz dersiniz artık. güvenmek uğraşmak muhatap olmak istemezsiniz.
hemen hemen her insan hayatının bir noktasında bu duyguyu yaşar ve insanlardan umudu keser.
kendini dağa taşa verir alkole verir kedi besler köpek besler insanlardan kaçmaya çalışır.
devamını gör...

işte ben :)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bazı insanların ismi olduğu için, farklı amaçlarla ve dolaylı olarak sataşma maksadıyla kullanılmasına karşı olduğum ad. tıpkı kezban veya kâmil gibi...
devamını gör...

bu konuyla ilgili tek şey bırakıyorum:
( daha fazla söze de gerek yok bence)

"havle binti hakîm, kendini peygamber'e hibe eden kadınlardan biriydi. bunun bu davranışı üzerine âişe:

“kadın kendini erkeğe hibe etmekten haya etmiyor mu?” dedi.

"resulum! eşlerinden dilediğini bir süre ihmal edip dilediğini de yanına alabilirsin. kendisinden bir süre uzak durduğun eşlerinden birini tekrar yanına almanda sana bir vebâl yoktur. bu hâl onların sevinmeleri, mahzun olmamaları, yaptığın muameleden hepsinin hoşnud olmaları bakımından daha münasiptir. allah kalplerinizde olan her şeyi bilir. allah alîmdir, halîmdir/her şeyi hakkıyla bilir, müsamahası boldur.”(ahzâb, 33/51)

âyeti inince de âişe:

“yâ rasülallah! vallahi bana öyle geliyor ki, rabb'in (kadınların değil) ancak senin arzunu/rızanı, hoşnutluğunu tahakkuk ettirmek için böyle çabuk davranıyor.” dediğini belirtmiştir.(buharî, nikah, 29; müslim, reda’ 49).

karısı bile gerçeği görmüş .daha bir şey demiyorum.
devamını gör...

düşüncelerin, duyguların, bilginin paylaşıldığı bir sosyal mecra.
ne zaman farklılıkların olduğu bir ortam da bulunsam aklıma (bkz: ercan kesal)'ın (bkz: hükümet kadın) filminde canladırdığı
aziz veysel karakterinin şu repliği gelir:
“bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. değil mi? veyahut da siyah. beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. o yoksa, sen de yoksun. ne anlamın kalır, ne rengin belli olur, ne de tadın…”
devamını gör...

aklımın iplerini saldım.
devamını gör...

hayır ya gitmesin hayııır. sözlükte en sevdiğim yazarlardan biri kendisi. umarım geri döner.
devamını gör...

soru soran kişiyi, sorularla yönlendirerek cevaba ulaştıran zeka.

--- alıntı ---

öğrenci:
 eğer demokrasi çoğunluğun kararını kabul etmekse, adil olan da bu değil midir? mesela yüz kişinin oy kullandığı bir yerde elli bir kişinin kararına mı uymak daha adil ve doğru olur yoksa kırk dokuz kişinin kararına uymak mı? hem çok mümkündür ki daha çok insanın daha az insandan yanılma ihtimali daha azdır. şu halde sizin demokrasiye karşı çıkmanız doğru olmadığı gibi haklı da sayılmaz.

bunun üzerine sokrates her zaman olduğu gibi soru cevap yöntemini kullanarak o öğrencisine önce sorar.

¦ bize söyler misin bilge olmak mı daha zordur yoksa cahil olmak mı daha zordur?

öğrenci:

¦ elbette ve hiç şüphesiz bilge olmak daha zordur. bilge olmak için çok okumak araştırmak ve yorulmak gerekirken cahil olmak için bir şey yapmaya gerek yoktur.

sokrates:

¦ peki o halde bize yine söyler misin toplumlarda cahil insanların sayısı mı çok olur yoksa bilge insanların sayısı mı çok olur?

öğrenci:

¦ elbette ve hiç şüphesiz cahil insanların sayısı fazla olur.

sokrates:

¦ peki bize yine söyler misin bir gemide yüz yolcu bulunsa geminin nerede-nasıl ve hangi yönde yelken açması gerektiğini kaptan mı daha iyi bilir yoksa o yüz yolcu mu?

öğrenci:

¦ eğer yolcular içinde denizcilik bilgisi olan yoksa pek tabi en iyi bilen kaptandır.

sokrates:

¦ peki o halde diyebilir miyiz ki herkes her konuda karar veremez, herkes bildiği yerde konuşmalı ve her iş ehline verilmeli?

öğrenci:

¦ pek tabi olması gereken budur.

sokrates:

¦ peki o halde bize yine söyler misin kimin hangi konuda bilgili olup olmadığını bilmeden sadece çoğunluk oldukları için kararlarını doğru bulmak adil ve doğru olabilir mi? hem sen de kabul ettin ki bir toplumda cahillerin sayısı bilgelerden hep daha çok olur… ''


--- alıntı ---
devamını gör...

el ayak birbirine dolaşır,genelde bir şeyler devrilir.ufak çaplı bir bunalıma girilir.
devamını gör...

sözlükte sohbet ettiğim bir kadın arkadaş (18) kendisinin önce kendisine daha sonra tanıdığı tüm kadın yazarlara yürüdüğünü yazmıştı. başlangıçta kendisini sevmiştim ama bu bilgiden sonra epey soğumuştum. ayrıca 40ına merdiven dayamış adamın bu kadar sözlük meselelerine kafa patlatması da (arkadaşlarıyla anlaşıp belli bir yazara nickaltı linci düzenlemesi) ayrı bir makaraymış maalesef.
devamını gör...

güney afrika'nın melezlerinin bayıldığı amerikalı şarkıcı, söz yazarı, oyuncudur. burada başlık açılmamış, türkiyede pek seveni yok galiba.
whitney elizabeth houston. a.b.d'nin new jersey eyaletinde, 9 ağustos 1963 yılında doğmuştur.
devamını gör...

hayatımın dönüm noktası olan ve arkadaş seçimimde, daha dikkatli olmam gerektiğini öğrenmemi sağlayan bir riyakârlık ya da bana göre kalleşlik örneğini anlatacağım başlık. biraz uzun ve can sıkıcı olabilir. kusura bakmayın.

üniversite zamanları, hayatı daha yeni öğrenmeye başladığım yıllardı. farklı bir şehir, yeni yeni insanları tanımanın vermiş olduğu heyecan... yeni tanıştığım ve memleketlerimizin yakın olduğu bir arkadaşım vardı. bir yıl kadar uzun bir arkadaşlığımız olmuştu. kendisi otobüs yolculuğu yapardı, ben de uçak. bir gün kendisine, beraber yolculuk yapalım demiştim. param yok, uçak bileti alamam dediğinde ben sana alırım dedim ki sorun bu değil. ikimizde öğrenciydik ve durumunun iyi olduğunu da biliyordum ama arkadaş işte kıyamıyorum. yolculuk yapacağımız gün memleketime geldi ve getiren kişi erkek arkadaşı. sorun şu ki erkek arkadaşım dediği kişi aslında ikinci erkek arkadaşı ve birinci erkek arkadaşını tanıyorum. bir şey söyleyemedim o an. bir yerde oturduk yemek yedik, muhabbet ettik. ilk defa orada gördüğüm bir çocuktu ve hayatımda ilk defa bir insanın aşkla bakan gözlerine şahit olmuştum.

daha sonra sorduğumda, üniversiteye gelmeden önce de erkek arkadaşı olduğunu ve çocuğun ona deli gibi aşık olduğunu ve ne isterse aldığını, bunun da hoşuna gittiğini söylemişti. açıkçası çok tuhaf hissetmiştim ama karışmadım ve bir yorumda yapmadım. herkesin kendi hayatı, bana ne diyordum içimden. bir zaman sonra bu arkadaş memleketine gitti ve beni aradı. erkek arkadaşı kaza yapmış. sebebi ise şöyle; elinde bir buket ve hediye ile evine gidip sürpriz yapmak istemiş çocuk, benim arkadaş dediğim insanda habersiz geldi diye hakaret edip evden kovmuş. çocuk ağlayarak ayrılmış oradan. alkol almış ve bariyerlere girmiş.

kendisine, hastaneye gitmesini söylediğim halde gitmedi! durumu nedir öğren dediğim halde umursamadı. hayatımda, sadece bir kere gördüğüm bir çocuk için üzülüp ağladığımda ki ev arkadaşım bile görmediği halde ağladı benimle birlikte ama karşı tarafın gülmesi beni çok sinirlendirmişti. ilk başlarda şoka girdi sandım ama değildi.

bacağı kesildi! 20 gün komada kaldı ve öldü çocuk! ikiyüzlülüğün en kralını gördüğüm cümle ise şu oldu bende: 'benim uğrumda adamlar ölüyor be, bu da son hediyesiydi bana.'*

ben de ikiyüzlüydüm belki de. orada söylemedim gerçekleri, sustum. inanmadım da en başta öldüğüne, internete düşen haberi görünce bile kabullenemedim bir kere gördüğüm insanın öldüğüne. aklıma geldikçe üzülürüm yine. hayat bu kadar basit olmamalı, bir insan bu kadar kolay harcanmamalı.
devamını gör...

kitap pahalılığının insanı sürüklediği aslında doğru olmayan durum. kitaplar bu kadar pahalı olmasaydı zaten kimse korsan kitap basma gereksinimi duymaz kimse de almazdı.bizi bu duruma,korsan kitap almayın diyenler sürüklüyor ama farkında değiller.
devamını gör...

izlenip izlenebilecek en güzel filmlerden bi tanesi. adrien brody nin zaten tüm filmlerini izleyin lütfen. bu filmde bir öğretmeni oynar kendisi, kötü bir okulda aslında çocukların yardım çığlıklarına kulak verir. çocukluk travmalarını kendi içinde affetmiş, kendi gibi geçmişi ve aileleri olan çocukları kurtarma hikayesi ancak, bazıları için geçerli değil. mutlaka izleyin.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim