normal sözlük’te moderatör olmak
zor olduğunu düşündüğüm şey. genel olarak hep aktif durumdalar ve uğraştıkları yazar tipleri belli onlar kendini biliyor. fazlasıyla sabır gerektirdiğini düşünüyorum.
devamını gör...
bir anda gelen ingilizce konuşma isteği
iki dil bilen insanın beyni bir dil bilen insandan daha farklı çalıştığı bilim tarafından açıklandığına göre ingilizce öğrenmek için neyi bekliyorsunuz?
dili öğrenmenin en iyi yolu konuşmaktır. gönül isterdi ki hepimiz ingilizce öğrenebilmek için ana dili ingilizce olan ülkelere gidip yaşayabilelim ama ne yazık ki olasılıklar dahilinde değil şuanlık eğer paranız varsa ana dili ingilizce olan öğretmenlerle ekran başından konuşabileceğiniz uygulamaları satın alarak yapabilirsiniz bunu ama yoksa da üzülmeyin.
hangi seviyede olursanız olun kendi kendinize bile olsa konuşun, konuşmaya çalışın, günlük hayattaki en basit şeyleri özellikle ingilizce düşünerek(türkçe düşündüklerinizi ingilizceye çevirirken zorlanabilirsiniz çünkü ingilizce bilginiz türkçe bilginiz kadar donanımlı değil) anlatmayla tasvir etmeyle başlayın ama dışınızdan, aynı zamanda telaffuzu geliştirmek için de düzenli şekilde paragraflar okuyun, grammere takılmayın mükemmel olmanıza gerek yok, türkiye’de öğretilen grammer bilgisini anadili ingilizce olan bir amerikan bile sizin kadar bilmiyor zaten.
ana dili ingilizce olan dizileri türkçe alt yazıyla izlemeyin, ingilizce izleyerek hem kelimelerin, deyimlerin ve günlük dilde konuşulan deyişlerin yazılışlarını hem de telaffuzlarını öğrenmiş olursunuz. hiçbir şey anlamıyorsanız bile pes etmeyin zamanla kuşağınız aşina olacak alışacaksınız.
benim ingilizcemi geliştirmemde en büyük katkısı olan ve konuşma dili basit düzeyde olan diziler;
ilk olarak seinfeild ve modern family, ardından b99, friends, the office, the good place, himym da gelebilir belki.
dili öğrenmenin en iyi yolu konuşmaktır. gönül isterdi ki hepimiz ingilizce öğrenebilmek için ana dili ingilizce olan ülkelere gidip yaşayabilelim ama ne yazık ki olasılıklar dahilinde değil şuanlık eğer paranız varsa ana dili ingilizce olan öğretmenlerle ekran başından konuşabileceğiniz uygulamaları satın alarak yapabilirsiniz bunu ama yoksa da üzülmeyin.
hangi seviyede olursanız olun kendi kendinize bile olsa konuşun, konuşmaya çalışın, günlük hayattaki en basit şeyleri özellikle ingilizce düşünerek(türkçe düşündüklerinizi ingilizceye çevirirken zorlanabilirsiniz çünkü ingilizce bilginiz türkçe bilginiz kadar donanımlı değil) anlatmayla tasvir etmeyle başlayın ama dışınızdan, aynı zamanda telaffuzu geliştirmek için de düzenli şekilde paragraflar okuyun, grammere takılmayın mükemmel olmanıza gerek yok, türkiye’de öğretilen grammer bilgisini anadili ingilizce olan bir amerikan bile sizin kadar bilmiyor zaten.
ana dili ingilizce olan dizileri türkçe alt yazıyla izlemeyin, ingilizce izleyerek hem kelimelerin, deyimlerin ve günlük dilde konuşulan deyişlerin yazılışlarını hem de telaffuzlarını öğrenmiş olursunuz. hiçbir şey anlamıyorsanız bile pes etmeyin zamanla kuşağınız aşina olacak alışacaksınız.
benim ingilizcemi geliştirmemde en büyük katkısı olan ve konuşma dili basit düzeyde olan diziler;
ilk olarak seinfeild ve modern family, ardından b99, friends, the office, the good place, himym da gelebilir belki.
devamını gör...
13 eşini aynı anda hamile bırakan adam
13 kadını aynı anda nasıl hamile bırakabilir olum, niagara şelalesi mi bu?
devamını gör...
göğsüne oturan fille yaşamak
konu ile ilgili cok bilgim yok, ama tahminimce once sebebini arastirmak ve ogrenmek, sonrasinda o sebebi yok etmeye calismak, yok edilemiyorsa da kabullenmek lazimdir diye dusunuyorum. her gece her gece bu fille yasamak olmaz.
devamını gör...
yanlış anlaşılan şarkı sözleri
anladığım: haydi gel benimle ol
oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki resmimize
doğrusu: haydi gel benimle ol
oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize
oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki resmimize
doğrusu: haydi gel benimle ol
oturup yıldızlardan bakalım dünyadaki neslimize
devamını gör...
taxi driver
taxi driver, 1976 yapımını, yönetmenliğini martin scorsese'nin yaptığı film. başrolünü robert de niro, cybill shepherd, jodie foster ve harvey keitel paylaşmıştır. film 4 dalda oscar'a aday olmuş ve cannes film festivali'nde en iyi filme verilen altın palmiye ödülünü kazanmıştır.
devamını gör...
aşk 101
2. sezonunu az önce bitirdiğim dizi. yukarda arkadaşlar dizi hakkında bilgi vermiş o yüzden direkt yorumlamaya geçiyorum.
bu sezonu ilk sezona göre daha basit, özenilmemiş buldum ama yine de sıkılmadan tek oturuşta izledim. şaka yapmıyorum bölümlerde ara bile vermeden 8 saat boyunca oturup izledim.
bazı bölümleri çok iyi bazı bölümleri çok basit buldum. açıkçası çok fazla gereksiz sahne vardı zaten bölümü 50 dakikalık dizi çekiyorsunuz biraz daha doldurulabilirdi diye düşündüm. yine de yansıttıkları doksanlar havası, soundtrack güzeldi.
ilk olarak osman'ın eşcinsel karakter olduğu iddialarından sonra, üstünü kapatmak amaçlı heteroseksüel ilişki yaşattıklarını düşünüyorum. yaratılan ilişki bana göre basitti. içime işlemedi, ama burcu ve kemal hocanın uzak mesafe ilişkisi yaşayıp her gün birbirlerini aramak için sabırsızlıkla bekledikleri telefon sahnelerinde duygusallaştım.
ikinci olarak bazı sahnelerde günümüz jargonları kullanılıyordu gözüme batmadı değil. dikkat edilebilirdi diye düşünüyorum. zira 90lı yıllarda kimsenin ''valla kemal'in de kokteylini içmeyen de ne biliyim'' gibi bir cümle kuracağını sanmıyorum.
gözüme batan detaylardan sonra biraz da güzel detaylardan bahsetmek istiyorum özellikle sınav stresi, o dönemin korkunçluğu, öğrencilere yapılan ayrımcılık ve baskı çok güzel anlatılmıştı. o dönemleri atlattığım için bir kez daha şükrettim izlerken. sadece isyan sahnesini abartı buldum.
dizi boyunca sinan'ın sahnelerinde üzüldüm de üzüldüm özellikle yangın sahnesinde bıkmışlığını üzüntüsünü hissettikçe karnıma yumru oturdu bi tık ağlamış olabilirim.
yetişkin hallerinin olduğu sahneler de çok hoşuma gitti. açıkçası o deli divane aşktan sonra eda ve kerem'in evlenmiş olabileceğini düşünüyordum. ışık ve sinan'ın evlenmesi şaşırttı çünkü sinan'ın sahnelerinden sonra kafasına sıkma ihtimalinin yüksek olduğu kanısına varmıştım kendimce. sonuç olarak güzel diziydi tadında ve güzel bitti ama ben güzel sonlardan hoşlanan bi insan değilim vurucu bir darbe bekledim gelmedi. olsun. en azından tadında bitirdiler.
bu sezonu ilk sezona göre daha basit, özenilmemiş buldum ama yine de sıkılmadan tek oturuşta izledim. şaka yapmıyorum bölümlerde ara bile vermeden 8 saat boyunca oturup izledim.
bazı bölümleri çok iyi bazı bölümleri çok basit buldum. açıkçası çok fazla gereksiz sahne vardı zaten bölümü 50 dakikalık dizi çekiyorsunuz biraz daha doldurulabilirdi diye düşündüm. yine de yansıttıkları doksanlar havası, soundtrack güzeldi.
ilk olarak osman'ın eşcinsel karakter olduğu iddialarından sonra, üstünü kapatmak amaçlı heteroseksüel ilişki yaşattıklarını düşünüyorum. yaratılan ilişki bana göre basitti. içime işlemedi, ama burcu ve kemal hocanın uzak mesafe ilişkisi yaşayıp her gün birbirlerini aramak için sabırsızlıkla bekledikleri telefon sahnelerinde duygusallaştım.
ikinci olarak bazı sahnelerde günümüz jargonları kullanılıyordu gözüme batmadı değil. dikkat edilebilirdi diye düşünüyorum. zira 90lı yıllarda kimsenin ''valla kemal'in de kokteylini içmeyen de ne biliyim'' gibi bir cümle kuracağını sanmıyorum.
gözüme batan detaylardan sonra biraz da güzel detaylardan bahsetmek istiyorum özellikle sınav stresi, o dönemin korkunçluğu, öğrencilere yapılan ayrımcılık ve baskı çok güzel anlatılmıştı. o dönemleri atlattığım için bir kez daha şükrettim izlerken. sadece isyan sahnesini abartı buldum.
dizi boyunca sinan'ın sahnelerinde üzüldüm de üzüldüm özellikle yangın sahnesinde bıkmışlığını üzüntüsünü hissettikçe karnıma yumru oturdu bi tık ağlamış olabilirim.
yetişkin hallerinin olduğu sahneler de çok hoşuma gitti. açıkçası o deli divane aşktan sonra eda ve kerem'in evlenmiş olabileceğini düşünüyordum. ışık ve sinan'ın evlenmesi şaşırttı çünkü sinan'ın sahnelerinden sonra kafasına sıkma ihtimalinin yüksek olduğu kanısına varmıştım kendimce. sonuç olarak güzel diziydi tadında ve güzel bitti ama ben güzel sonlardan hoşlanan bi insan değilim vurucu bir darbe bekledim gelmedi. olsun. en azından tadında bitirdiler.
devamını gör...
kut-u lâyemût
ölmemeye yetecek miktardaki yiyecek için kullanılan osmanlıca ifade.
devamını gör...
normal sözlük bahar etkinliği
etkileşimi ve sözlüğün kalitesini arttırmaya yönelik düşünülmüş gayet güzel bir etkinlik.
uzun ve içi dolu dolu tanımlar yazmaya çoğunlukla zaman bulamasam da en azından buna zaman ayırabilen sevgili yazarlarımız okuduğumu bilsinler isterim.
okunmak; hediyeler ve karma puandan daha büyük bir motivasyon kaynağı benim için. benim gibi düşünenler de olduğuna eminim. ve benim gibi sessizce okuyanlar olduğuna da eminim.
yazdıkça da okudukça da çoğalır insan.
uzun ve içi dolu dolu tanımlar yazmaya çoğunlukla zaman bulamasam da en azından buna zaman ayırabilen sevgili yazarlarımız okuduğumu bilsinler isterim.
okunmak; hediyeler ve karma puandan daha büyük bir motivasyon kaynağı benim için. benim gibi düşünenler de olduğuna eminim. ve benim gibi sessizce okuyanlar olduğuna da eminim.
yazdıkça da okudukça da çoğalır insan.
devamını gör...
the simpsons
geleceği öngördüğü şeklinde hitaplara maruz kalan*, 1990 yılından bu yana hayatımızı renklendirmeye devam eden, matt groening tarafından yapımcılığı üstlenilen, efsanevi yetişkin çizgi filmi, sitcomu.
devamını gör...
arkadaşın gay olduğunu öğrenmek
homofobiklik kokan tanım. seni neden arzulasın kardeşim sen her kadını veya her kız arkadaşını arzuluyor musun. lgbt sadece cinsellik değildir.
devamını gör...
geberen rasim'in şişko kızı mısın
tipik klavye delikanlısı işte. tankı da egzosuna bez tıkayarak durdurduklarini zannediyor bu gerizekalilar. ulan o tank istese dümdüz ederdi alayınızı da konu başka yerlere gidiyor, susuyorum. önünde klavyeyi gören, ıspanak yiyen temel reis zannediyor kendini. böyle sikko tiplere cevap bile vermeyiniz.hoşt deyiniz, giderler.
devamını gör...
prezervatif hap ve spirale rağmen doğan bebek
cesur yürek william wallace'ın özgürlük diye bağırdığı sahne gibi elinde spiralle doğan bebektir.. umarım doğru bir coğrafyada doğmuşsundur canım bebek.
devamını gör...
ülkeye tuvalet kağıdı kadar faydası olmayan insanlar
bi dakka bi dakka tuvalet kağadı çok pahalı bu insanlar o kadar etmez!
devamını gör...
türkiye iş bankası kültür yayınları
türkiye’nin en kaliteli yayinevidir.
öncelikle tercüme eserleri önüne gelene yaptırmaz. genel itibari ile tercüme edilecek eserin dili üzerine profesör olmuş kişileri görebilirsiniz.
saçma sapan kapak tasarımları yoktur. modern klasikler serisinde alışıkdık hasan ali yücel dizisinden farklı tasarımlar vardir ancak her biri oturup izlemelik desem yeridir.
bugüne kadar okuduğum hiç bir kitaplarında yazım veya baskı hatası görmedim. işlerini ne kadar titiz yaptıklarının göstergesi.
öncelikle tercüme eserleri önüne gelene yaptırmaz. genel itibari ile tercüme edilecek eserin dili üzerine profesör olmuş kişileri görebilirsiniz.
saçma sapan kapak tasarımları yoktur. modern klasikler serisinde alışıkdık hasan ali yücel dizisinden farklı tasarımlar vardir ancak her biri oturup izlemelik desem yeridir.
bugüne kadar okuduğum hiç bir kitaplarında yazım veya baskı hatası görmedim. işlerini ne kadar titiz yaptıklarının göstergesi.
devamını gör...
sevme sanatı
ruhbilimci erich fromm'un kaleme aldığı ve sevgi üzerine düşünceler barındıran çok güzel bir kitap.
sevgiyi çoğunlukla kuramsallığa dayandırır. kuramsallık diyorsam aklınıza bilimsel bilimsel şeyler gelmesin hemen. akıcı, sade ve anlaşılır bir dille yazıldığından deneme tarzında olmuş. sevgi nedir, sevgi nasıl uygulanmalıdır gibi sorulara cevap verir. zaten yazar ön söz içerisinde bundan bahseder;
••
bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isteyenleri umut kırıklığına uğratacaktır. tersine, burada gösterilmek istenen şey; sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır.
••
okurken "nereden çıktın karşıma?" diye bağırasınız geliyor, test edildi, onaylandı. altını çizdiğim birkaç cümleyi de yazmadan geçmeyeyim;
••
insanın sevimli olmak için yaptıklarının çoğu başarılı olmak, dost edinmek ve başkalarını etkilemek için yaptıklarıyla aynıdır.
•
sevgi ta derinden özlenen bir şeyken, öbür şeylerin hepsi sevgiden daha önemli sayılır. başarı, ün, para, güç -bunları elde etmek için varımızı yoğumuzu veririz; sevmeyi öğrenmek içinse hiçbir şey yapmayız.
•
yalnızlık duygusunun bilinçte belirmesi huzursuzluk yaratır; gerçekte bütün huzursuzlukların kaynağı budur.
edit: imla.
sevgiyi çoğunlukla kuramsallığa dayandırır. kuramsallık diyorsam aklınıza bilimsel bilimsel şeyler gelmesin hemen. akıcı, sade ve anlaşılır bir dille yazıldığından deneme tarzında olmuş. sevgi nedir, sevgi nasıl uygulanmalıdır gibi sorulara cevap verir. zaten yazar ön söz içerisinde bundan bahseder;
••
bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isteyenleri umut kırıklığına uğratacaktır. tersine, burada gösterilmek istenen şey; sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır.
••
okurken "nereden çıktın karşıma?" diye bağırasınız geliyor, test edildi, onaylandı. altını çizdiğim birkaç cümleyi de yazmadan geçmeyeyim;
••
insanın sevimli olmak için yaptıklarının çoğu başarılı olmak, dost edinmek ve başkalarını etkilemek için yaptıklarıyla aynıdır.
•
sevgi ta derinden özlenen bir şeyken, öbür şeylerin hepsi sevgiden daha önemli sayılır. başarı, ün, para, güç -bunları elde etmek için varımızı yoğumuzu veririz; sevmeyi öğrenmek içinse hiçbir şey yapmayız.
•
yalnızlık duygusunun bilinçte belirmesi huzursuzluk yaratır; gerçekte bütün huzursuzlukların kaynağı budur.
edit: imla.
devamını gör...
karakteri çekici olan insan
dünyalara bedel insandır. olduğundan daha güzel/yakışıklı, daha zeki, daha sevilesi, daha fantastik, çok garip, bir acayip ve vazgeçilmez görünür. büyülüdür adeta. hayatınız bir hamursa, o kişinin toz olmasını ve onu hamurunuza karıştırmayı isterken bulursunuz kendinizi. evet. daha korkunç örnekler vermeden tanımı sonlandırıyorum.
devamını gör...



