bu sözü söyleyen kişi şu anda milyon pişman olmuştur. beatles, bob dylan, pink floyd, led zeppelin, queen... bu tür müzisyrnler/gruplar adeta bu adama tepki olarak var olmuş bence...
kedit: imla
devamını gör...

belli etsem benle beraber mi üzülecekler? aksine mutlu olacak çok insan var cevremde.
devamını gör...

"göz var nizam var" değil,
"göz var izan var."

(izan: anlayış, anlama yeteneği.)
(nizam: düzen, kural)
devamını gör...

ne desem bilmiyorum. nerden başlasam, nasıl tanımlasam.

dünyanın en güzel şeyi mi sahiden? bir daha düşün, herkes için öyle mi? en masum, en saf, en yalansız, en temiz yıllar... pür neşe, coşku? ya mutluluk? kimimiz sağlıklı, huzurlu, olması gerektiği gibi çocukluklar yaşıyoruz evet. iyi ki de öyle. minnet! ama lanet olsun ki her çocuk bu kadar şanslı olamıyor. sanırım genel geçer bir tanım yapacaksak "yetişkinliğe erişebilenler için hayatlarının en önemli dönemi" diyebiliriz sadece. gerisi tamamen subjektif. iyi, kötü, travmatik, mutlu. dünyada ne kadar insan varsa o kadar çocukluk var. hepsinin ise tek bir ortak noktası : çocukluk hayatın kaynağı. insanlığın tabula rasa'sı.

şimdi gelelim benim bunları neden yazdığıma. dünkü yayının etkisinden çıkamadım hala. şu 2 saate yakın süre favori farelerimizi ve çizgi filmleri konuştukları, bizim de her çaldıkları şarkıyla "hay aklınızla bin yaşayın yaa" dediğimiz yayından bahsediyorum evet.* çok büyük bir keyifle çok da kısa olmayan bir yol giderek çocukluğuma gittim ve yayını dinledim, sonra da biraz daha oyalanıp yatmaya karar verdim. buraya kadar her şey çok süperdi aslında. yatmadan önce "bu gece çok güldüm yeaa" diyerek aynada kaz ayaklarımı kontrol edecek kadar çok eğlendiğim güzel bir gece geçirmiştim, mutlu mesut uyumam gerekiyordu. yattım, çok da uykum var. ama dalamıyorum bir türlü. bilim bakalım neden? bu çok süper gecede gittiğim çocukluğumdan kopup, kazık kadar haliyle yatağında yatmakta olan bana sirayet etmek üzere bir öcü arkadaşımız ziyaretime gelmek istemiş çünkü! allahın belası deprem fobim! 10 yaşımdan beri hayatımda olan, ancak çok sevdiğim ve güvendiğim insanlar tarafından deprem olacak mı bu gece soruma verilen hayır, olmayacak, kesinlikle olmayacak, güven bana vb. bir cevapla güç bela savuşturabildiğim benim sevgili travmam! bana bu cevabı verebilecek çok mükemmel bir insan seviyorum neyse ki. iyi ki. daldım uykuya. sabahsa yerinde yeller esiyordu korkularımın. geriye sadece yayının beni götürdüğü yerlerdeki mutlu anıların pozitifliği kalmış. çok harika! yazmam lazım bunu.

benim çocukluğum türlü zıpırlıklarla dolu. mutlu, pozitif bir çocukluk. dışa dönük, enerjik ve muzip bir çocuktum ben. yaramaz mıydım evet. ama bana anlattıkları hikayelerde de benim hatırladıklarımda da baskın olan hep büyümüş de küçülmüş, yaşına, boyuna bakmadan insanlara laf sokan bir tip. 4. sınıfa giderken 6. sınıfa giden bir çocuğa aşık olan kız arkadaşımın kırılan gururunu yerden toplamak için tenefüste ortaokulların katına çıkıp (sırf o kata çıkmak bile inanılmaz gelirdi bize o dönem) mezkur çocuğun sınıfına dalarak elimdeki meyve suyunu çocuğun üstüne dökmüş hiçbir şey demeye tenezzül etmeden çıkıp gitmiştim sınıftan bir keresinde. hayır cesursun anladık da salaksın be kızım. tek başına o sınıfa çıkıp ilgili eylemi gerçekleştirdiğinde çocuğa aşık olan ve reddedilenin sen olduğun düşünülecek haliyle, hiç bunu hesap etmiyor musun? etmiyorsun, biliyorum. sinirimden ağlamıştım kendimi ifade edeceğim diye. "hayır hayııır tolga'yı seven ben değilim!!!" hoş, bunu hesap edecek kişi olsan, düzenlenen paten yarışmasında en yakın rakibinde aranda en az 200 mt fark varken son 50 mt'de kaymayı bırakıp yeni izlediğin ve aşık olduğun cameron'un rose'lu jack'li sahnesini tek başına performe edeceksin diye ikinciliğe razı gelmek zorunda kalmazdın sen! yahu bu nasıl bir kendini bilmezlik. beylikdüzü'nde titanic vardı da biz mi binmedik?

neyse efendim 7'sinde neyse 70'inde de o insan.*
bu da böyle bir hanımdır.
devamını gör...

şu an japonya'daki bir kafede keyifle kahvemi yudumlamak isterdim (edit: japonya kalp ben)
devamını gör...

bu başlıkları gördükçe sizin tanıştıklarınız kadınsa ben neyim diye düşünüyoeum*.

ne istediğini bilmemek karakter özelliğidir, kadınlarda bulunan fazladan x kromozomu* ile alakalı değildir*. lütfen şu kadınları bir salın artık. her gün açılan şu kadın, kadın böyledir, kadının şöyle olması başlıklarından bıktık artık.
devamını gör...

bim poşetiyle a101 e girmek
devamını gör...

en azından bazıları gibi babamız mecliste diyip cürük raporu almıyoruz. hatta ve hatta testis kanseri ile cürük raporu alıp bir yıl sonra cocugum doğmadı. ve hatta bu sözde hastalık ile ilgili tedavi süreci bile görülmedi ama olsun rabbim şifa verdi. bu belgeler mi bi rabbim bilir başkasınında bilmesine gerek yok zaten.
(bkz: ahmet burak erdoğan)
devamını gör...

okulda kayyuma yer yok sözleriyle gündeme damga vurdular, boğaziçi bir kale elimizden ne geliyorsa yapmalıyız.
üniversiteler özerk kurumlar olmalıdır, siyasetle yönetilemez!

direne direne kazanmalıyız.
devamını gör...

"bu ne şıklık" cümlesinin de aralarında oldugu cümlelerdir. ne kadar hoş olmuşsun, çok güzel görünüyorsun mu demek isteniyor ve teşekkür mü etmeliyim bu cümleye karşılık olarak? yoksa inceden yapılan bir iğneleme var da hayırdır niçin bu kadar özendin mi demek isteniyor? tam olarak anlayamıyorum. ama kendimi hep açıklama yapmak durumunda ve rahatsız hissederim bu cümleyi duyunca. iltifatlarımızda net olalım ey insanlar.
devamını gör...

termal içlik.
devamını gör...

bir çocuğu her anlamda eğitmek, manevî değerlerini güçlendirip topluma kazandırmak bile çok zorken 3 çocuk neyin nesidir?
devamını gör...

amasya'da bulunan özçekim yapan şehzade heykeli. gerçek olsa ne derdi acaba? * (bkz: "padişah babamla cihad keyfisiii")
resimag.com/p1/6a92499ab9d4.jpeg
devamını gör...

inandığı allah'tan dindarlara din nasip etmesini ister.

"descartes'in şu cümlesi oldukça meşhurdur: "düşünüyorum, o halde varım". bu, descartes'in şüphesidir. descartes, önce her şeyden şüphe etmiş, sonra böyle demiştir. fakat şüphe etmekte olduğum hususunda şüphe edemem. öyleyse ben varım ki şüphe ediyorum, şu halde ben varım. sonra da "düşünüyorum, o halde varım." cümlesiyle tanındı, ünlendi ve bütün öğreti veya doktrinini bu cümlesine dayalı olarak ispatlayıp geliştirdi.
ikinci söz gide'in sözüdür: "hissediyorum, o halde varım".
üçüncü söz de albert camus'nun şu sözüdür: "başkaldırıyorum, o halde varım". bu daha doğrudur. aslında "var" olmanın bu üç ölçütünden her biri doğrudur. o, düşünüyor; vardır ki düşünüyor. duyumsayan, hisseden kimse vardır ki hissediyor. başkaldıran kişi vardır ki başkaldırıyor, isyan ediyor. fakat burada üç tane "imek" (var bulunmak) vardır. insana özgü olan en üstün var oluş, "başkaldırıyorum, o halde varım" dır. "

düşünmenin, hissetmenin, sorgulamanın ve hatta baş kaldırmanın insana özgü bir yükümlülük olduğunu anlatır.

"çünkü devrimci din, gerici dini kendiliğinden yok eder...
tipki ilmin cehaleti, ışığın karanlığı...yok ettiği gibi."

ve ebuzer'i şöyle anlatır;

büyük bir inkılapçıdır; soyluluğa, baskıya, zorbalığa, adam kayırmacılığa, yoksulluğa ve imtiyaza karşıdır!
phroudhon'dan daha iyi konuşan bir kimse. hedef şudur:
"bu halk uyansın ve dinin, onlara yutturulan ve çıkar için araçsallaştırılan bir şey olmadığını bilsin!" ayrıca hayatin da onların yaşadığı hayat olmadığını bilsin. ebuzer'in şu mesajını halka ulaştıralım:

"evinde yiyecek ekmeği bulunmadığı halde insanlar üzerine yalınkılıç yürümeyen kişiye hayret ederim."

"sizi rahatsız etmeye geldim...!"

din istismarcılarını, cahilleri, düşünmeyenleri, hakkını bilmeyenleri, hakkını aramayanları, kula boyun eğenleri rahatsız etmeye gelmiş devrimci bir düşünür.

"okuyun diyor, okuyun.
çünkü mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor."
devamını gör...

toprağın altındaki solucan dahi bir şeyleri sürekli sorguluyor. taş değilsin ya. elbette sorgulamalı.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kant'ın saf aklın eleştirisi'nde merkeze aldığı kavramlardan..

öncelikle trensendental belli bi bilgi türünün adıdır kant için. terimin işaret ettiği bilgi a priori olanın koşulunun 'mahiyeti' hakkındadır. biraz dıdısının dıdısıdır. ancak merkezidir çünkü evrensel olan a priori bilginin imkanının dayanağıdır. kant tabi ki burda zaman ve mekanın a priori imkanı peşinde koşarak bilimin kıçını kurtarmaya çalışmakta. şu çok önemlidir; kant, transendent ve transendental arasında ayrım yapar. transendent ile tecrübe ötesi kastedilirken, transendental ile tecrübenin a priori unsurlarını işaret eder.

transendental estetik bölümü sae'de kısa tutulmuş ancak üzerine çokça yazılmış bi bölüm. kant'ın burdaki estetikten kastı sanatsal olan değil, kelimenin yunanca* kökenindeki anlamında 'duyu, algı' anlamında kullanır. kant zaten konuya sezgiyi açıklayarak başlar*. sezgi kant için nesneyle olan doğrudan bi ilişkidir ve asla mistik bi yönü yoktur. çünkü nesne sezginin nedenidir ona göre. metinde ciddi muğlaklıklar olsa da norman smith, allen wood gibileri de böyle yorumluyolar. kısaca zihinden bağımsız olarak nesnenin kavranması denilebilir sezgi için. sezgiden kaynaklı bilginin tasarımlarını algılama kapasitesine de 'duyu yetisi' der. işte bu duyu yetisi, sezginin olmazsa olmazıdır. sezgisel bilgi ancak duyu yetisiyle elde edilebilir. (tabi burda fenomenler ve kategoriler falan da giriyo da devreye) kant'ın transendental estetik'teki asıl amacı sentetik a priori'nin kesinliğini göstermek, daha açık söylemek gerekirse zaman ve mekanın a priori olduğunu gösterek duyu yetisini tüm kategorilerden bağımsızlığını ilan ettirip saf sezgiye ulaştırmak..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

doğalgaz faturası 500 lira geldi. sanki termik santral işletiyorum anasını satayım.
devamını gör...

baba evde olunca, evde gerginlik olmuyorsa o evde huzur vardır.
babalar; babalığı, kocalığı despotluk zanneden babalar...
devamını gör...

o olmak istediğindir.
sen onun olmak istediğisindir.
siz birbirinizi tamamlayansınızdır.
bir o kadar da kendiniz olmayansınızdır.
gibi saçma cümleler kurmak istediğim başlık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim