pig
2021 yapımı, yönetmenliğini michael sarnoski’nin yaptığı ve nicholas cage, alex wolff’un başrollerde olduğu amerika yapımı dram filmi.
google efendide , sonu sürprizli filmler diye arattığımda çıkan filmdi. her ne kadar sürprizler olsa da çok ağır giden bir film. replikleri 2/3 sayfa falandır sanırım. daha çok görsel ağırlıklı ve gerçekten artık hızlan diyecek kadar ağır ilerliyor. hele sonlara doğru, her kelimenin sonunda uzun boşluklar ile 1 saat 32 dakikayı doldurmuşlar. yeterince gömdüm mü? hayır… filmi izleyenler, güneş battıktan sonra izlesinler , çünkü neredeyse tüm film boyunca karanlık hakim. bu karanlık atmosferi fantastik veya gerilim filmlerinde sevsem de, bu tür filmlerde iyice boğuyor insanı.
gelelim olumlu kısmına. zavallı nicholas’ı nasıl yaparız da çirkinleştiririz demişler ve iyi bir iş çıkarmışlar. üstü başı film boyunca pis, saçı başı dağınık ve insanın içinden ‘lütfen bir elini yüzünü yıka en azından’ diyesi geliyor. ama oyunculuğu gerçekten iyiydi. izleten zaten alex ile ikisi. onun haricinde filmde pek bir şey bulamadım. bazı yerler açıkta kaldı, neler olduğunu öğrenemedim. dram filmlerini sevmediğimden belki de bilmiyorum. bu türü sevenler farklı değerlendirebilirler.
konusunu anlatmadım tabi*. rob, ormanın içinde , derme çatma bir kulübede domuzuyla birlikte yaşamaktadır. bu domuz , özel bir domuz,çünkü trüf mantarı bulabiliyor. bu bulduklarını da her hafta, amir adlı adam almaya geliyor ve karşılığında ona yiyecek getiriyor. ormanın içinde yaşayan adam parayı ne yapsın zaten*. neyse efendim, bir akşam bazı kişiler gelip , domuzunu kaçırıyorlar. rob da amir’den yardım istiyor ve domuzu bulmak için şehre kadar geliyorlar. amir, orada anlıyor ki, rob aslında başka bir adam. ünlü ama ne konuda ünlü olduğunu söylemeyeyim; zaten filmdeki tek sürpriz bu.
hala izlemek isteyen olursa, imdb puanı fena değil:7,1/10. beğenen çokmuş demek ama benim tarzın olan bir film değil, o nedenle nötr kalacağım. iyi seyirler.
google efendide , sonu sürprizli filmler diye arattığımda çıkan filmdi. her ne kadar sürprizler olsa da çok ağır giden bir film. replikleri 2/3 sayfa falandır sanırım. daha çok görsel ağırlıklı ve gerçekten artık hızlan diyecek kadar ağır ilerliyor. hele sonlara doğru, her kelimenin sonunda uzun boşluklar ile 1 saat 32 dakikayı doldurmuşlar. yeterince gömdüm mü? hayır… filmi izleyenler, güneş battıktan sonra izlesinler , çünkü neredeyse tüm film boyunca karanlık hakim. bu karanlık atmosferi fantastik veya gerilim filmlerinde sevsem de, bu tür filmlerde iyice boğuyor insanı.
gelelim olumlu kısmına. zavallı nicholas’ı nasıl yaparız da çirkinleştiririz demişler ve iyi bir iş çıkarmışlar. üstü başı film boyunca pis, saçı başı dağınık ve insanın içinden ‘lütfen bir elini yüzünü yıka en azından’ diyesi geliyor. ama oyunculuğu gerçekten iyiydi. izleten zaten alex ile ikisi. onun haricinde filmde pek bir şey bulamadım. bazı yerler açıkta kaldı, neler olduğunu öğrenemedim. dram filmlerini sevmediğimden belki de bilmiyorum. bu türü sevenler farklı değerlendirebilirler.
konusunu anlatmadım tabi*. rob, ormanın içinde , derme çatma bir kulübede domuzuyla birlikte yaşamaktadır. bu domuz , özel bir domuz,çünkü trüf mantarı bulabiliyor. bu bulduklarını da her hafta, amir adlı adam almaya geliyor ve karşılığında ona yiyecek getiriyor. ormanın içinde yaşayan adam parayı ne yapsın zaten*. neyse efendim, bir akşam bazı kişiler gelip , domuzunu kaçırıyorlar. rob da amir’den yardım istiyor ve domuzu bulmak için şehre kadar geliyorlar. amir, orada anlıyor ki, rob aslında başka bir adam. ünlü ama ne konuda ünlü olduğunu söylemeyeyim; zaten filmdeki tek sürpriz bu.
hala izlemek isteyen olursa, imdb puanı fena değil:7,1/10. beğenen çokmuş demek ama benim tarzın olan bir film değil, o nedenle nötr kalacağım. iyi seyirler.
devamını gör...
doğum günü kutlanmayan insan
bugün yani 21 mart doğum günümdü* fakat gün boyu hiç kimse tarafından hatırlanmadığı için bir kişi bile kutlamadı*. insan bir tuhaf hissediyormuş, tarif edemediğim nötr bir his.
edit: sadece hissettiklerimi paylaştım fakat birçok güzel insan mesajlarıyla beni mutlu etti, var olun.
edit: sadece hissettiklerimi paylaştım fakat birçok güzel insan mesajlarıyla beni mutlu etti, var olun.
devamını gör...
insan
yek katre-i hûnest, sâd hezârân endîşe
tek damla kan ve bin bir endişedir.
*
devamını gör...
ideal troll
sözlüğe eğlence katan, diğer yazarlara, onların sınırları dikkate alarak sataşan, özel yazışma ile anlaşılabilen trolldür.
gönlümde böyle bir kaç tane troll var.
onlar kendilerini biliyor.*
gönlümde böyle bir kaç tane troll var.
onlar kendilerini biliyor.*
devamını gör...
antalya'da kadın polise sarkıntılık eden turist
bu dedesinin kim olduğu belli olmayan adamı , orda indirmeyen polise ne diyeyim, şeref yoksunu bu herif kendi ülkesinde bir polise bunu dediğinde kıçından kan alırlar.
dilerim götürmüşler merkeze , göstermişlerdir herkese , kadın nasıl istenir.
dilerim götürmüşler merkeze , göstermişlerdir herkese , kadın nasıl istenir.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
nazım hikmet'in yaşamaya dair adlı şiirinin 3. bölümü:
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...
bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
böylesine sevilecek bu dünya
"yaşadım" diyebilmen için...
devamını gör...
ekşi sözlük yazarlarının sürekli mesaj atması
mesaj alımınız kapalı olursa özelden rahatsız falan da edemezler.
devamını gör...
bonn
zamanında batı almanya'nın başkenti idi fakat bu gün bulunduğu eyaletin başkenti dahi değildir bununla beraber şehirde hala konsolosluklar, birleşmiş milletler merkezi vs. bulunmaktadır.
eski başkent olması nedeniyle elit nufüs daha fazladır.
batı almanya'daki diğer şehirlere nazaran daha sakindir ortasından ren nehri geçer ve nehir boyunca yürüme ve bisiklet yolları vardır yürümesine doyum olmaz.
ve eski şehir yedi tepe üzerine kuruludur bu özelliği hem onu istanbul ile kardeş şehir yapar hemde almanya'nın klasik dümdüz şehirlerinden ayırır.
eski başkent olması nedeniyle elit nufüs daha fazladır.
batı almanya'daki diğer şehirlere nazaran daha sakindir ortasından ren nehri geçer ve nehir boyunca yürüme ve bisiklet yolları vardır yürümesine doyum olmaz.
ve eski şehir yedi tepe üzerine kuruludur bu özelliği hem onu istanbul ile kardeş şehir yapar hemde almanya'nın klasik dümdüz şehirlerinden ayırır.
devamını gör...
aşı olduktan sonra gelen çiplendim hissi
beleş çip dağıtıyorlar de millet aşılansın,al sana kampanya.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
güzelcim bir hafta da teoman günü mü yapsak? çok canım çekti.*
devamını gör...
128 milyar dolar nerede sorusuna akp'nin yanıtı
coin'e yatırdık demeye utandıklarını düşünüyorum.
berat bey akıllıdır. parayı en bilinen ve dalgalanan coinlere yatırdığını düşünüyorum.
kârını çekip, parayı aldığı gibi yerine koyacaktır. bence üzerine fazla gitmeyelim, coin piyasası uçarsa parayı 10'a bile katlayabilir.
iyi davranışlarda bulunalım, eleştirmeyelim ve susalım, kârından piyasaya sıcak para sokabilir, paramız değerlenebilir.
sadece biraz sebat etmek gerekiyor, sevgili romalılar*.
sebat edelim, türk ekonomisi şahlanacak!
berat bey akıllıdır. parayı en bilinen ve dalgalanan coinlere yatırdığını düşünüyorum.
kârını çekip, parayı aldığı gibi yerine koyacaktır. bence üzerine fazla gitmeyelim, coin piyasası uçarsa parayı 10'a bile katlayabilir.
iyi davranışlarda bulunalım, eleştirmeyelim ve susalım, kârından piyasaya sıcak para sokabilir, paramız değerlenebilir.
sadece biraz sebat etmek gerekiyor, sevgili romalılar*.
sebat edelim, türk ekonomisi şahlanacak!
devamını gör...
artı oy aldıkça gaza gelen yazar
benim. artı gelince sokağa çıkıp christiano ronaldo'nun gol sevincindeki gibi seviniyorum. bazen de evde dizlerimin üstünde kayıyorum sevinçten.
devamını gör...
çocukken kendinizi en havalı hissettiğiniz an
havalı hissetmeme rağmen uzun bir süre acısını duyduğum andır.
mahallede bir serseri vardı o zamanlar. adı sultan’dı. ailesinin böyle bir gerizekalıya neden sultan adını verdiğini o zaman da anlamamıştım, şimdi de anlamam.
bu sultan denen mahluk mahalleyi haraca kesmiş, kendinden küçükleri döven, ona buna bulaşan bir ergendi. ben de o zamanlar çelimsiz bir çocuktum. 10 yaşlarında falandım.
yine bir gün mahallede benden küçük çocuklar ve kardeşimle otururken bir duvarın üstünde, birden sultan çıkıverdi ortaya. elinde ince bir çubukla fişuuuuv fişuuuuv diye sesler çıkarak bize yaklaştı. sonra elindeki çubukla çocukların bacaklarına vurup yoluna devam etti.
ama karşısındakilerin hepsi ezik değildi. no sir. daha bir gece önce back to the future’u izlemiştim ve marty mcfly’ın babası george mcfly’ın biff tannen’ı bir yumrukta yere serdiği sahne zihnimde dönüp duruyordu.
o hırsla arkasını dönüp gitmekte olan ve benden yaklaşık 20 santim uzun olan sultan’a doğru koştum ve iki yumruğumla sırtına vurarak kavgayı başlattım.
aslında ben kavgayı başlattığımı düşündüm çünkü böyle bir dayağın bir başlangıcı olmalı ve sonsuza kadar çocuklara masal formunda anlatılmalıdır.
yediğim şey dayaktan öte bir şeydi. bütün enstrümanları bedenimde olan bir senfoni orkestrasıydı sanki. sürekli depremler ve dev dalgalarla boğuşan bir güney asya ülkesi gibiydim. uzaydan dünyaya bırakılan korumasız bir felix baumgartner’dım.
bu dayak bana o kadar iyi gelmişti ki varoluşsal kaygılarım ve kemalettin tuğcu acılarımı bir hafta kadar unuttum.
ama o gün o çocukların kahramanı oldum ve unutmayın kimse bana tavuk diyemez.
mahallede bir serseri vardı o zamanlar. adı sultan’dı. ailesinin böyle bir gerizekalıya neden sultan adını verdiğini o zaman da anlamamıştım, şimdi de anlamam.
bu sultan denen mahluk mahalleyi haraca kesmiş, kendinden küçükleri döven, ona buna bulaşan bir ergendi. ben de o zamanlar çelimsiz bir çocuktum. 10 yaşlarında falandım.
yine bir gün mahallede benden küçük çocuklar ve kardeşimle otururken bir duvarın üstünde, birden sultan çıkıverdi ortaya. elinde ince bir çubukla fişuuuuv fişuuuuv diye sesler çıkarak bize yaklaştı. sonra elindeki çubukla çocukların bacaklarına vurup yoluna devam etti.
ama karşısındakilerin hepsi ezik değildi. no sir. daha bir gece önce back to the future’u izlemiştim ve marty mcfly’ın babası george mcfly’ın biff tannen’ı bir yumrukta yere serdiği sahne zihnimde dönüp duruyordu.
o hırsla arkasını dönüp gitmekte olan ve benden yaklaşık 20 santim uzun olan sultan’a doğru koştum ve iki yumruğumla sırtına vurarak kavgayı başlattım.
aslında ben kavgayı başlattığımı düşündüm çünkü böyle bir dayağın bir başlangıcı olmalı ve sonsuza kadar çocuklara masal formunda anlatılmalıdır.
yediğim şey dayaktan öte bir şeydi. bütün enstrümanları bedenimde olan bir senfoni orkestrasıydı sanki. sürekli depremler ve dev dalgalarla boğuşan bir güney asya ülkesi gibiydim. uzaydan dünyaya bırakılan korumasız bir felix baumgartner’dım.
bu dayak bana o kadar iyi gelmişti ki varoluşsal kaygılarım ve kemalettin tuğcu acılarımı bir hafta kadar unuttum.
ama o gün o çocukların kahramanı oldum ve unutmayın kimse bana tavuk diyemez.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
martılar aslında etçildirler onlara simit yemeyi türkler öğretmiştir.
devamını gör...
çizgi film izleyen dede
30-40 sene sonra olmayı planladığım.
devamını gör...
rastgele kişilere günaydın mesajı atma organizasyonu
organizasyon tam uymadı da, anladınız siz
olay şu. her sabah sözlükten rastgele kişilere günaydın mesajı atıyoruz. "kesinlikle art niyet yoktur"
olay şu. her sabah sözlükten rastgele kişilere günaydın mesajı atıyoruz. "kesinlikle art niyet yoktur"
devamını gör...
sezenler olmuş
bu şarkı adeta mideme yumruk yemiş etkisi ile gözlerimde mazinin özlemi...
çok özledim seni anneannem...*
çok özledim seni anneannem...*
devamını gör...
tanımlarını kimin oyladığını kontrol eden yazar
benim gibi, bildirimleri kontrol eden yazardır. gayet doğaldır, sonrasında o yazarın profiline gidilerek, tanımlarına bakılır, düşünce yapısı anlaşılmaya çalışınılır.
devamını gör...
bebe yağı
benim de bebeklerden çok kadınların kullandığını düşündüğüm ürün.
sanıldığı kadar etkili bulmuyorum. sürdükten sonra pehlivan gibi hissettiriyor ve emilmiyor.
sanıldığı kadar etkili bulmuyorum. sürdükten sonra pehlivan gibi hissettiriyor ve emilmiyor.
devamını gör...
