güzel sevmek
güzel sevdiğini bilemezsin ama güzel sevildiğini bilirsin. eğer tek kelimelik mesajı bile yüzünü güldürüyorsa, aradığında seni bu yaşta şapşiğe döndürüyorsa, senin kendini daha çok sevmene sebep oluyorsa karşındaki insan güzel seviyordur. *
devamını gör...
sakarya'da engelli kıza tecavüz eden baba iki amca ve sevgili
eskiden anne babalar çocuklara yabancılarla konuşma, onlarla bir yere gitme, birsey verirlerse alma diye tembihte bulunurlardı. şimdi çocuklar kendi evlerinde öz ebeveynleri tarafından tecavüze uğruyor. biz nasıl bir ahlakı yozlaşmanın içine doğduk anlamıyorum artık. çocuklar cehennemi yaşamaya geliyor dünyaya.
devamını gör...
sezen aksu
öncelikle türk müziğinin, sanatının kraliçesi. neredeyse herkesin sevdiği en az bir şarkısını ezbere bildiği mükemmel insan.
1954 yılında denizli'de dünyaya geldi. ilköğretimini orada tamamlayıp ailesiyle izmir'e taşındı. sonrasında birçok şarkısına ilham olacak bu şehri ölesiye doyasıya yaşadı özümsedi. sonrasında bir yıl kadar ziraat fakültesi denemesi oldu. kendi benliğini ve potansiyelini kısıtlanmış hissedecek ki üniversiteyi terk etti. okulunu bırakıp 1974 yılında istanbul'a geldi.
ilk çıkış ismi olan sezen selen mahlası ile bir kaset çıkardı. çok tutmayınca bu sefer mahlas da değişti. o zamanki eşi olan ali engin aksu'nun soyadını alan fatma sezen artık bugün de bildiğimiz haliyle sezen aksu adını aldı. 75 ve 76 yıllarında çıkardığı 45'likler ile türkiyenin kalbinde taht kurdu. sonrasında 80'lerde 6, 90'larda 6, 2000'li yıllarda 6 albüm yaptı.
2010'larda ise 3 albümü bitirdi. 2020 aralık itibarı ile de demo2'nin şarkılarını belli bir aralıklarla yayınlamaya devam ediyor. yani 2010-2020 arası 4 albüm çıkardı denebilir.
velhasılkelam bir derya deniz olan bu sanatçı türkiye'nin belleğini, sanat anlayışını, hatta dünyada pop'u bile etkiledi. yunan, ermeni kökenli besteciler ile çalıştı. 2002 yılında türkiye şarkıları konseri ile herkese aynı tonda hitap etmenin önemini, kardeşiliği, eşitliği, insan haklarını savundu. sivas madımak yangınlarını lanetlemek adına 1994 yılında dua adlı şarkıyı yaptı.
müziğin yanında insan olmaya, doğaya, eşitliğe, dünyaya, çevreye de bol bol katkısı oldu. kendi arkasında belki de türkiye'nin en sağlam hayran kitlesini oluşturdu.
1954 yılında denizli'de dünyaya geldi. ilköğretimini orada tamamlayıp ailesiyle izmir'e taşındı. sonrasında birçok şarkısına ilham olacak bu şehri ölesiye doyasıya yaşadı özümsedi. sonrasında bir yıl kadar ziraat fakültesi denemesi oldu. kendi benliğini ve potansiyelini kısıtlanmış hissedecek ki üniversiteyi terk etti. okulunu bırakıp 1974 yılında istanbul'a geldi.
ilk çıkış ismi olan sezen selen mahlası ile bir kaset çıkardı. çok tutmayınca bu sefer mahlas da değişti. o zamanki eşi olan ali engin aksu'nun soyadını alan fatma sezen artık bugün de bildiğimiz haliyle sezen aksu adını aldı. 75 ve 76 yıllarında çıkardığı 45'likler ile türkiyenin kalbinde taht kurdu. sonrasında 80'lerde 6, 90'larda 6, 2000'li yıllarda 6 albüm yaptı.
2010'larda ise 3 albümü bitirdi. 2020 aralık itibarı ile de demo2'nin şarkılarını belli bir aralıklarla yayınlamaya devam ediyor. yani 2010-2020 arası 4 albüm çıkardı denebilir.
velhasılkelam bir derya deniz olan bu sanatçı türkiye'nin belleğini, sanat anlayışını, hatta dünyada pop'u bile etkiledi. yunan, ermeni kökenli besteciler ile çalıştı. 2002 yılında türkiye şarkıları konseri ile herkese aynı tonda hitap etmenin önemini, kardeşiliği, eşitliği, insan haklarını savundu. sivas madımak yangınlarını lanetlemek adına 1994 yılında dua adlı şarkıyı yaptı.
müziğin yanında insan olmaya, doğaya, eşitliğe, dünyaya, çevreye de bol bol katkısı oldu. kendi arkasında belki de türkiye'nin en sağlam hayran kitlesini oluşturdu.
devamını gör...
amazon dizisi önerileri
devamını gör...
eratosthenes
coğrafya kelimesini kullanan ilk kişidir. günümüzdeki libya sınırları içerisindeki kirene şehrinde doğmuştur. atina'da eğitim almıştır.
enlem ve boylam sistemini bulmuştur.
dünya'nın güneş'e olan uzaklığını tam olarak hesaplamıştır.
dünya'nın çevresini %1.6'lık hata ile ölçmüştür.
eratosthenes'in haritası
enlem ve boylam sistemini bulmuştur.
dünya'nın güneş'e olan uzaklığını tam olarak hesaplamıştır.
dünya'nın çevresini %1.6'lık hata ile ölçmüştür.
eratosthenes'in haritası
devamını gör...
cheddarkız
doğum günü kutlanırken utanan, mahçup olan bir insanım ben. görünce ellerimle yüzümü kapatasım geldi.
çok çok değerli ve güzel sözleriniz için müteşekkirim. sadece kuru bir beğeni bildirimi gelse de ben kalbimi bıraktım.
çok çok değerli ve güzel sözleriniz için müteşekkirim. sadece kuru bir beğeni bildirimi gelse de ben kalbimi bıraktım.
devamını gör...
dindarlığınızı tanrıya gösterin bana insanlığınız lazım
bir (bkz: friedrich nietzsche) sözüdür.bir insanı sırf mensup olduğu dine göre veya dindarlığına göre kişiliğini,karakteristik özelliklerini tanımlamanın oldukça yanlış olduğunu düşünüyorum . her şeyden önce insanı insan yapan özellikler evrenseldir.
devamını gör...
dersim isyanı
genç türkiye cumhuriyeti’ne karşı feodal aşiret reisi eşkiya seyit rıza ve taraftarlarının başlattığı isyandır.
dersim bölgesi coğrafi özellikleri ve feodal yapısı dolayısıyla hem osmanlı döneminde hem de cumhuriyet’in ilk dönemlerinde sıkça isyanların görüldüğü bir bölgedir.
1877-1878 osmanlı rus savaşı sırasında da dersim aşiretleri ileri gelenleri işgal altındaki erzincan’da ruslar ile görüşerek yardım teklifinde bulunmuşlar, savaşın devamında hozat ve mazgirt’teki kışlaları yağmalamışlardır.
sevr antlaşması’nın imzalanmasından sonra yörede 1921 yılında koçgiri isyanı baş göstermiş ve bastırılmıştır.
cumhuriyet’in ilanından sonra ortaya çıkan yurttaşlık söylemleri, kast sisteminin sona erdireleceği, köylüye eşit hak ve toprak düşünceleri başta seyit rıza olmak üzere feodal ağaları rahatsız etmiştir.
dersim yöresinin imarı için açılan okullar, sağlık ocakları, yapılan yollar ve köprüler bağımsız kürdistan düşüne sekte vuracağı için 1937 nisanı ayında diğer 5 aşiret reisi ve seyit rıza bir araya gelerek hükümet’e;
‘’ hükümet bizi askerle ıslah etseydi çoktan başlamıştı. asker gönderemez diğer işlerle meşguldür. karakol yapmayacaksınız, köprü kurmayacaksınız, kaza ve nahiye kurmayacaksınız, silahlarımıza dokunmayacaksınız, vergilerimizi pazarlık usulü vereceğiz.’’
içerikli bir ültimatom göndermişlerdir.
elbette bu kadar kapsamlı bir kalkışmayı seyit rıza adında ilkel bir aşiret reisinin organize etmesi imkansızdır.
işin arka planında fransızlar ve onların kaşıdığı hatay meselesi vardır.
o dönemde ingilizler tarafından kurulmuş hoybun cemiyeti adında bir kürt derneği bulunmaktadır.
bu dernek 1935’te halep’te, sonra da kamışlı’da ermenilerin de katıldığı iki gizli toplantı yapmıştır.
bu toplantılarda, hatay meselesi dolayısıyla italyanlar, özellikle de fransızlar bu işin içinde yer almıştır.
burada hatay’ın türkiye’ye katılmasını önlemek açısından önemli kararlar almışlardır.
dersim isyanı da bu kararlar neticesinde doğmuştur.
o tarihten itibaren fransızlar mersin’e peksimet çuvalları içinde silah göndermeye başlamışlardır.
21 mart 1937'de harçik deresi üzerindeki köprü yıkılmış, telefon hattı kesilmiş ve bölgeyi koruyan karakol basılarak 33 asker şehit edilmiştir. bir hafta sonra bu kez seyit rıza kontrolündeki başka bir grup, sin köyünde bulunan telefon hatlarını kesmiş, yeni yapılan ilkokulu yakmış ve karakolu basarak 6 askeri şehit etmiştir.
isyanı avrupa ülkeleri destekler nitelikte yayınlar yapmışlar, londra radyosu kürtlük timsali bir isyan olarak duyurmuştur.
3 mayıs 1937 tarihinde isyan daha çok büyümeden türkiye cumhuriyeti hükümeti ilk tepkisini göstermiş ve türk hava kuvvetleri uçakları aşiret reislerinin toplantıda olduğu keçikesen köyünü bombalamışlardır.
bu bombalamaya ilk kadın savaş uçağı pilotu sabiha gökçen’de katılmıştır.
20 haziran 1937 tarihinde elazığ’a gelen ismet inönü bölge halkına bir duyuru yayınlamıştır.
bu duyuru;
‘’ağalık, derebeylik, şeyhlik, seyitlik kaldırılacak zorbaların mallarına el konulacak, dersim’e yol, köprü, okul yapılacak, askerlik ve vergi düzene konulacak, dersim’i eşkiya yatağı haline getirenler batı vilayetlerine gönderilecek, dersim tamamen boşaltılacak ve burada bakanlar kurulu izni olmadan kimse oturamayacak, memleketin çeşitli yerlerine yerleştirilen dersimliler ev ev dağıtılacaktır.’’ şeklindedir.
24 haziran 1937’den başlayarak isyan edenlerin köyleri yakılmış, isyancılara büyük zayiat verdirilmiştir.
isyanın başlarında 30.000 civarında olan isyancıların sayısı hükümetin kararlı tutumuyla bir anda çözülmüş ve sayıca azalmıştır.
çatışmalar 26-27-28-29 haziran günlerinde şiddetle devam etmiştir.
güçlerini giderek kaybeden isyancılar seyit rıza’nın idaresinde kutu deresi, kızıldağ ve sultanbaba dağları’na sığınmaya çalışmış, bu arada diğer aşiret reisleri yakalanmıştır.
gittikçe sıkışan seyit rıza da küçük oğlu hüseyin’den sonra diğer oğlu hasan’ın da 17 ağustos’ta teslim olması ve ardından sağ kolu ali şir’in 26 ağustos’ta öldürülmesiyle yanında iki kişiyle birlikte 10 eylül 1937 tarihinde silahsız olarak teslim olmuştur. ilk sorgusu erzincan’da yapılan seyit rıza asıl sorgusu için elazığ’a gönderilmiştir.
böylece 1937 yılının mart ayında başlayan dersim isyanı eylül ayında sona ermiştir.
tunceli ağır ceza mahkemesi’nde başlayan mahkeme 15 kasım’da sonuçlanmış, 11 kişi idama, 33 kişi de ağır hapse mahkûm olmuştur. idam mahkûmlarından 4’ünün çok yaşlı olmaları sebebiyle ölüm cezaları 30’ar yıl hapse çevrilmiştir.
15 kasım 1937 tarihinde seyit rıza’nın elazığ buğday meydanı'nda infazı gerçekleşmiştir.

bu harekâtın sona ermesinden sonra kasım ayında cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk bir doğu gezisine çıkmıştır.
dersim isyanı’nda şehit edilen 33 askerin anısına ismini kendisinin koyduğu singeç köprüsü’nün açılışını yapmıştır.
o meşhur fotoğrafı bu köprünün açılışında çekilmiştir.

kaynak
dersim bölgesi coğrafi özellikleri ve feodal yapısı dolayısıyla hem osmanlı döneminde hem de cumhuriyet’in ilk dönemlerinde sıkça isyanların görüldüğü bir bölgedir.
1877-1878 osmanlı rus savaşı sırasında da dersim aşiretleri ileri gelenleri işgal altındaki erzincan’da ruslar ile görüşerek yardım teklifinde bulunmuşlar, savaşın devamında hozat ve mazgirt’teki kışlaları yağmalamışlardır.
sevr antlaşması’nın imzalanmasından sonra yörede 1921 yılında koçgiri isyanı baş göstermiş ve bastırılmıştır.
cumhuriyet’in ilanından sonra ortaya çıkan yurttaşlık söylemleri, kast sisteminin sona erdireleceği, köylüye eşit hak ve toprak düşünceleri başta seyit rıza olmak üzere feodal ağaları rahatsız etmiştir.
dersim yöresinin imarı için açılan okullar, sağlık ocakları, yapılan yollar ve köprüler bağımsız kürdistan düşüne sekte vuracağı için 1937 nisanı ayında diğer 5 aşiret reisi ve seyit rıza bir araya gelerek hükümet’e;
‘’ hükümet bizi askerle ıslah etseydi çoktan başlamıştı. asker gönderemez diğer işlerle meşguldür. karakol yapmayacaksınız, köprü kurmayacaksınız, kaza ve nahiye kurmayacaksınız, silahlarımıza dokunmayacaksınız, vergilerimizi pazarlık usulü vereceğiz.’’
içerikli bir ültimatom göndermişlerdir.
elbette bu kadar kapsamlı bir kalkışmayı seyit rıza adında ilkel bir aşiret reisinin organize etmesi imkansızdır.
işin arka planında fransızlar ve onların kaşıdığı hatay meselesi vardır.
o dönemde ingilizler tarafından kurulmuş hoybun cemiyeti adında bir kürt derneği bulunmaktadır.
bu dernek 1935’te halep’te, sonra da kamışlı’da ermenilerin de katıldığı iki gizli toplantı yapmıştır.
bu toplantılarda, hatay meselesi dolayısıyla italyanlar, özellikle de fransızlar bu işin içinde yer almıştır.
burada hatay’ın türkiye’ye katılmasını önlemek açısından önemli kararlar almışlardır.
dersim isyanı da bu kararlar neticesinde doğmuştur.
o tarihten itibaren fransızlar mersin’e peksimet çuvalları içinde silah göndermeye başlamışlardır.
21 mart 1937'de harçik deresi üzerindeki köprü yıkılmış, telefon hattı kesilmiş ve bölgeyi koruyan karakol basılarak 33 asker şehit edilmiştir. bir hafta sonra bu kez seyit rıza kontrolündeki başka bir grup, sin köyünde bulunan telefon hatlarını kesmiş, yeni yapılan ilkokulu yakmış ve karakolu basarak 6 askeri şehit etmiştir.
isyanı avrupa ülkeleri destekler nitelikte yayınlar yapmışlar, londra radyosu kürtlük timsali bir isyan olarak duyurmuştur.
3 mayıs 1937 tarihinde isyan daha çok büyümeden türkiye cumhuriyeti hükümeti ilk tepkisini göstermiş ve türk hava kuvvetleri uçakları aşiret reislerinin toplantıda olduğu keçikesen köyünü bombalamışlardır.
bu bombalamaya ilk kadın savaş uçağı pilotu sabiha gökçen’de katılmıştır.
20 haziran 1937 tarihinde elazığ’a gelen ismet inönü bölge halkına bir duyuru yayınlamıştır.
bu duyuru;
‘’ağalık, derebeylik, şeyhlik, seyitlik kaldırılacak zorbaların mallarına el konulacak, dersim’e yol, köprü, okul yapılacak, askerlik ve vergi düzene konulacak, dersim’i eşkiya yatağı haline getirenler batı vilayetlerine gönderilecek, dersim tamamen boşaltılacak ve burada bakanlar kurulu izni olmadan kimse oturamayacak, memleketin çeşitli yerlerine yerleştirilen dersimliler ev ev dağıtılacaktır.’’ şeklindedir.
24 haziran 1937’den başlayarak isyan edenlerin köyleri yakılmış, isyancılara büyük zayiat verdirilmiştir.
isyanın başlarında 30.000 civarında olan isyancıların sayısı hükümetin kararlı tutumuyla bir anda çözülmüş ve sayıca azalmıştır.
çatışmalar 26-27-28-29 haziran günlerinde şiddetle devam etmiştir.
güçlerini giderek kaybeden isyancılar seyit rıza’nın idaresinde kutu deresi, kızıldağ ve sultanbaba dağları’na sığınmaya çalışmış, bu arada diğer aşiret reisleri yakalanmıştır.
gittikçe sıkışan seyit rıza da küçük oğlu hüseyin’den sonra diğer oğlu hasan’ın da 17 ağustos’ta teslim olması ve ardından sağ kolu ali şir’in 26 ağustos’ta öldürülmesiyle yanında iki kişiyle birlikte 10 eylül 1937 tarihinde silahsız olarak teslim olmuştur. ilk sorgusu erzincan’da yapılan seyit rıza asıl sorgusu için elazığ’a gönderilmiştir.
böylece 1937 yılının mart ayında başlayan dersim isyanı eylül ayında sona ermiştir.
tunceli ağır ceza mahkemesi’nde başlayan mahkeme 15 kasım’da sonuçlanmış, 11 kişi idama, 33 kişi de ağır hapse mahkûm olmuştur. idam mahkûmlarından 4’ünün çok yaşlı olmaları sebebiyle ölüm cezaları 30’ar yıl hapse çevrilmiştir.
15 kasım 1937 tarihinde seyit rıza’nın elazığ buğday meydanı'nda infazı gerçekleşmiştir.

bu harekâtın sona ermesinden sonra kasım ayında cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk bir doğu gezisine çıkmıştır.
dersim isyanı’nda şehit edilen 33 askerin anısına ismini kendisinin koyduğu singeç köprüsü’nün açılışını yapmıştır.
o meşhur fotoğrafı bu köprünün açılışında çekilmiştir.

kaynak
devamını gör...
intihar etmek
kişinin kendi rızasıyla hayatına son verme eylemidir. saygı duyulması gerektiğini düşünenlerdenim. hatta insanlık içgüdülerini reddedebilen bir canlı olsaydı, objektif olarak en mantıklı ve kolay çözüm olduğunu da görebilirdi.
devamını gör...
sürekli kavga eden bir ailede büyümek
stresle çok erken yaşta tanışmış olmaktır.
bende bıraktığı iz; yüksek sese ve öfkeye olan hassasiyetimdir. bağırarak konuşan insanları duymuyorum.
bende bıraktığı iz; yüksek sese ve öfkeye olan hassasiyetimdir. bağırarak konuşan insanları duymuyorum.
devamını gör...
varoluşçuluk
(bkz: egzistansiyalizm)
egzistansiyalist ne ahlaki değerlere ne de tanrıya inanır o insanın vicdanının olduğunu iyi bir iş yaparsa onu güzelleştirdiğini teskin edip huzurlu kıldığını ancak kötü işin vicdanı sızlattığını söylüyor. peki "varoluş özden önce gelir" diyen egzistansiyalizme şöyle bir soru yöneltirsek:
vicdan varlığın mı yoksa özün, mahiyetin, sıfatın mı bir parçasıdır?
çok açıktır ki vicdan özün bir parçasıdır ve sonradan kazanılan bir sıfattır. her insanda bulunan ve doğuştan gelen bir mahiyet değildir.
eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur. yani biz insanlar bazı şeyler yaparız ve bu, bu şekilde birikerek ilerler. daha sonra bu yaptıklarımızın bir kısmına iyi bir kısmına kötü deriz. iyilik ve kötülük eylem ve uygulamalardan sonra vücuda gelir. bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır. yanisi şu:
iyiliğe ve kötülüğe karar veren "delilleri" yani "bu iyidir, bu kötüdür" dememizi sağlayan şeyleri zaman içerisinde insanların uygulamaları ortaya çıkartmıştır. ve toplumdan topluma doğru ve yanlış kavramları farklılık gösterir. bu yalnızca teizmde geçersizdir.
egzistansiyalizm'de neyin iyi neyin kötü olduğu belli değildir. bir dindar birey tanrı beğenmiyor diye şu iş kötü diyebiliyor, bir radikalist bu işi ahlaki değerler mekanizması ile ölçüp değerlendiriyor ve kötü ya da iyi olduğunu söyleyebiliyor fakat ne yargıya ne tanrıya ne alaka ne de maneviyata inanan egzistansiyalizm hiçbir işin iyi ya da kötü olduğunu söyleyemiyor. zira hiçbir şey insanın eyleminden önce yok ki insanın eylemini onunla ölçüp değerlendirelim.
egzistansiyalizm'in dediği gibi vicdan iyilikte ve kötülükte belirleyici delil olamaz.
egzistansiyalizm'de eylemleri, uygulamaları, işleri iyi ve kötü delillerle ölçmek mümkün değildir. çünkü eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur yani iyi ve kötü deliler de eylem veya uygulamadan sonra vücuda gelir bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır.
eğer bir kimse kötü bir iş yapar fakat iyi bir niyeti varsa iyidir. sartre'dan hangi sebeple iyi niyetin kötü niyetten daha iyi olduğu sorulduğu zaman bir açıklaması yoktur. egzistansiyalist insana özgürlük verdiği ve sonra sorumluluğu arttırdığı ve sorumluluğun var dediği zaman bu sorumluluk kime karşı olmalıdır, kimin karşısında olduğunu söylemeksizin sorumluluğun bir manası yoktur. sorumluluk bir kişinin bir kimseden sorması ve neticede insanın sorumluluk hissetmesi demektir. egzistansiyalizme tanrının da vicdanında olmadığını söylendiği zaman insanı kime karşı sorumlu tutuyor. kimim karşısında olduğunu söylemeksizin sorumlu tutulmanın bir manası yoktur. egzistansiyalist sorumlu tutuluyor ama soran olmadan sorumlu tutan olmaksızın sorumlu tutuluyor.
kısaca egzistansiyalizm sıçmış sıvamış dolayısıyla evrensel ve toplumsal değer yargılarını ortaya koyamamıştır.
egzistansiyalist ne ahlaki değerlere ne de tanrıya inanır o insanın vicdanının olduğunu iyi bir iş yaparsa onu güzelleştirdiğini teskin edip huzurlu kıldığını ancak kötü işin vicdanı sızlattığını söylüyor. peki "varoluş özden önce gelir" diyen egzistansiyalizme şöyle bir soru yöneltirsek:
vicdan varlığın mı yoksa özün, mahiyetin, sıfatın mı bir parçasıdır?
çok açıktır ki vicdan özün bir parçasıdır ve sonradan kazanılan bir sıfattır. her insanda bulunan ve doğuştan gelen bir mahiyet değildir.
eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur. yani biz insanlar bazı şeyler yaparız ve bu, bu şekilde birikerek ilerler. daha sonra bu yaptıklarımızın bir kısmına iyi bir kısmına kötü deriz. iyilik ve kötülük eylem ve uygulamalardan sonra vücuda gelir. bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır. yanisi şu:
iyiliğe ve kötülüğe karar veren "delilleri" yani "bu iyidir, bu kötüdür" dememizi sağlayan şeyleri zaman içerisinde insanların uygulamaları ortaya çıkartmıştır. ve toplumdan topluma doğru ve yanlış kavramları farklılık gösterir. bu yalnızca teizmde geçersizdir.
egzistansiyalizm'de neyin iyi neyin kötü olduğu belli değildir. bir dindar birey tanrı beğenmiyor diye şu iş kötü diyebiliyor, bir radikalist bu işi ahlaki değerler mekanizması ile ölçüp değerlendiriyor ve kötü ya da iyi olduğunu söyleyebiliyor fakat ne yargıya ne tanrıya ne alaka ne de maneviyata inanan egzistansiyalizm hiçbir işin iyi ya da kötü olduğunu söyleyemiyor. zira hiçbir şey insanın eyleminden önce yok ki insanın eylemini onunla ölçüp değerlendirelim.
egzistansiyalizm'in dediği gibi vicdan iyilikte ve kötülükte belirleyici delil olamaz.
egzistansiyalizm'de eylemleri, uygulamaları, işleri iyi ve kötü delillerle ölçmek mümkün değildir. çünkü eylemden önce hiçbir şeyin varlığı yoktur yani iyi ve kötü deliler de eylem veya uygulamadan sonra vücuda gelir bu nedenle delilleri de eylemin kendisi yaratmıştır.
eğer bir kimse kötü bir iş yapar fakat iyi bir niyeti varsa iyidir. sartre'dan hangi sebeple iyi niyetin kötü niyetten daha iyi olduğu sorulduğu zaman bir açıklaması yoktur. egzistansiyalist insana özgürlük verdiği ve sonra sorumluluğu arttırdığı ve sorumluluğun var dediği zaman bu sorumluluk kime karşı olmalıdır, kimin karşısında olduğunu söylemeksizin sorumluluğun bir manası yoktur. sorumluluk bir kişinin bir kimseden sorması ve neticede insanın sorumluluk hissetmesi demektir. egzistansiyalizme tanrının da vicdanında olmadığını söylendiği zaman insanı kime karşı sorumlu tutuyor. kimim karşısında olduğunu söylemeksizin sorumlu tutulmanın bir manası yoktur. egzistansiyalist sorumlu tutuluyor ama soran olmadan sorumlu tutan olmaksızın sorumlu tutuluyor.
kısaca egzistansiyalizm sıçmış sıvamış dolayısıyla evrensel ve toplumsal değer yargılarını ortaya koyamamıştır.
devamını gör...
steteskop
yunanca bir kelime olan stetoskop; stetos (göğüs) ve skopein (bakmak) kelimelerinin birleşmesinden oluşur.
1816 yılında fransız dr. rene theophile hyancinthe laennec tarafından icat edilmiştir.
kalp rahatsızlığı sebebiyle onu ziyarete gelen hastalarının zamanla göğsüne kulağını dayamaya utanan doktor, çocukların bir ağaç kütüğünün bir ucuna vurup çıkan sesi kütüğün diğer ucundan dinlemelerinden ilham alarak silindir tüp içerisini kağıtla doldurup tüpü kadının göğsüne koyduğunda tüpün açık olan ucundan hastanın kalp atışlarını rahatlıkla duyabildiğinin farkına vardı. bu fikirden yola çıkan laennec, 22 santimetre uzunluğunda ve 2.5 santimetre çapında ahşap bir tüp ile ilk gerçek steteskobu icat etti.
1816 yılında fransız dr. rene theophile hyancinthe laennec tarafından icat edilmiştir.
kalp rahatsızlığı sebebiyle onu ziyarete gelen hastalarının zamanla göğsüne kulağını dayamaya utanan doktor, çocukların bir ağaç kütüğünün bir ucuna vurup çıkan sesi kütüğün diğer ucundan dinlemelerinden ilham alarak silindir tüp içerisini kağıtla doldurup tüpü kadının göğsüne koyduğunda tüpün açık olan ucundan hastanın kalp atışlarını rahatlıkla duyabildiğinin farkına vardı. bu fikirden yola çıkan laennec, 22 santimetre uzunluğunda ve 2.5 santimetre çapında ahşap bir tüp ile ilk gerçek steteskobu icat etti.
devamını gör...
anaokul aşkını bir türlü unutamamak
bugün de ne yüzümüze vurdunuz şu fakirliğimizi.
devamını gör...
türk insanının beceremediği şeyler
yaşamak.
devamını gör...
bilgi arttıkça azalan şeyler
kibir.
insan öğrendikçe aslında hiç bir şey bilmediğini anlar.ben bilirim demekten vazgeçer .
insan öğrendikçe aslında hiç bir şey bilmediğini anlar.ben bilirim demekten vazgeçer .
devamını gör...
köy denilince akla gelenler
çıkmaz sokaklar gelir aklıma,
her sokakta kapısının önü kadınlar kahvesi olmuş kapısı açık bir ev,
mahalleden göç etmiş kimsenin artık uğramadığı yıkık dökük evler,
çarşıda bir atatürk heykeli,
her hafta kurulan bir pazar,
müsaitmisiniz diye aramadan çalınan kapılar,
sabah erkenden gelenlerin içtiği köy kahvesindeki süt,yanık yoğurttan ayran,
bağlar gelir aklıma,bağ evleriyle,çocuk sesleriyle şenlenen,
bayramlar gelir aklıma 3-4 ailenin aynı anda ziyaret ettiği,bayramlaştığı,şakalaştığı,
yaşlılar gelir aklıma hepimizi birleştiren,ton ton,sevgi dolu...
her sokakta kapısının önü kadınlar kahvesi olmuş kapısı açık bir ev,
mahalleden göç etmiş kimsenin artık uğramadığı yıkık dökük evler,
çarşıda bir atatürk heykeli,
her hafta kurulan bir pazar,
müsaitmisiniz diye aramadan çalınan kapılar,
sabah erkenden gelenlerin içtiği köy kahvesindeki süt,yanık yoğurttan ayran,
bağlar gelir aklıma,bağ evleriyle,çocuk sesleriyle şenlenen,
bayramlar gelir aklıma 3-4 ailenin aynı anda ziyaret ettiği,bayramlaştığı,şakalaştığı,
yaşlılar gelir aklıma hepimizi birleştiren,ton ton,sevgi dolu...
devamını gör...
heisenberg belirsizlik ilkesi
heisenberg tarafından ortaya atılan ve bir elektronun konumunun ve hızının aynı anda belirlenemeyecegini öne süren ilkedir . heisenberg'e göre bir elektron orbitallerde (elektron bulutu) bulunur
devamını gör...
lord of the portakals miğfer dibi
sözlüğün bir aile ortamına benzediği günlerden kalan, her izlendiğinde gülümseten video.
devamı geleydi eyiydi...
devamı geleydi eyiydi...
devamını gör...

