bir insanın kendisine yapabileceği en büyük iyilik
net kendini sevmektir.
devamını gör...
ölmüş insanların sosyal medya hesapları
aynı rehberdeki numarası, gönderdiği son mesajı gibi can acıtır. silse silemez insan bakıp dursa kendine yazık eder. ölüm, kalan için ne zor bir imtihan.
devamını gör...
midye dolma
nasıl yaşadığını, su habitatında ne iş yaptığını, nasıl çıkarıldığını, nasıl satıldığını düşünmeden yenmesi gereken yiyeceklerin en başında gelen, yanına bira da olursa insanı zevkten dört köşe eden naaalet güzel deniz mahsulü. nedense sağlıksız şeyler hep böyle lezzetlidir.
devamını gör...
fitre kahve
kendisi ayrı, ilk entrysi ayrı yaran başlıktır.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının ilginç alışkanlıkları
lahmacuna sarılı adana yemek gibi skandal bir alışkanlığım var.
devamını gör...
normal sözlük tavla turnuvası
sözlükte bu tarz etkinliklerin artması sevindirici. tavla oynamayı bilmediğim için üzülerek katılamayacağımı bildiriyorum. ama kim bilir? belki gaza gelir fuzzy lee'den ders alır bir saatte öğrenir katılırım. umarım eğlenceli ve kalabalık bir turnuva olur.*
devamını gör...
8 mart dünya emekçi kadınlar günü
tarihte bugün , 8 mart dünya kadınlar günü dür. kutlu olsun.
şu an hayatta olan kadınlar da ,bugünü özel olarak kutlayacak duyguyu ve heyecanı bıraktılar mı acaba ?
insan olmanın vasfını taşımayan zalim ve kalbi kararmışlar var olduğu sürece, çoğu kadın bugünü ve diğer günleri istediği gibi güzel yaşayıp kutlayamayacak.
kadının yaşama sevincinin elinden alınmadığı ve sözde değil özde insan olunduğu o gün, sevgiyle kutlanır.
emine supçin in dediği gibi ,
dinle küçüğüm: ağaca güvenebilirsin. bilirsin ki elma ağacı elma verir, erik değil.
hayvanlara güvenebilirsin; çünkü aslan, aslan gibi davranır maymunluk etmez.
ama insana güvenemezsin; zira o, yüzüne gülümserken arkasında hançer gizleyebilen tek yaratıktır.
şu an hayatta olan kadınlar da ,bugünü özel olarak kutlayacak duyguyu ve heyecanı bıraktılar mı acaba ?
insan olmanın vasfını taşımayan zalim ve kalbi kararmışlar var olduğu sürece, çoğu kadın bugünü ve diğer günleri istediği gibi güzel yaşayıp kutlayamayacak.
kadının yaşama sevincinin elinden alınmadığı ve sözde değil özde insan olunduğu o gün, sevgiyle kutlanır.
emine supçin in dediği gibi ,
dinle küçüğüm: ağaca güvenebilirsin. bilirsin ki elma ağacı elma verir, erik değil.
hayvanlara güvenebilirsin; çünkü aslan, aslan gibi davranır maymunluk etmez.
ama insana güvenemezsin; zira o, yüzüne gülümserken arkasında hançer gizleyebilen tek yaratıktır.
devamını gör...
güne bir şiir bırak
istersen hiç başlamasın
bu hikaye eksik kalsın
onca yaraların ardından
yeni bir aşk yaratamazsın
örselenmiş bir çocukluk
işte benim bütün hikayem
kaç sevda geçse de yüreğimden
bu yıkıntıları onaramazsın.
istersen hiç başlamasın
geç kalmışız birbirimize
yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
dönemeyiz artık ilk gençliğimize
istersen hiç başlamasın
söz verelim kendimize * *
aynı zamanda yeni türkü tarafından bestelenip yorumlanmıştır. linkini de usulca bırakıyorum buraya *
istersen hiç başlamasın...
bu hikaye eksik kalsın
onca yaraların ardından
yeni bir aşk yaratamazsın
örselenmiş bir çocukluk
işte benim bütün hikayem
kaç sevda geçse de yüreğimden
bu yıkıntıları onaramazsın.
istersen hiç başlamasın
geç kalmışız birbirimize
yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl
dönemeyiz artık ilk gençliğimize
istersen hiç başlamasın
söz verelim kendimize * *
aynı zamanda yeni türkü tarafından bestelenip yorumlanmıştır. linkini de usulca bırakıyorum buraya *
istersen hiç başlamasın...
devamını gör...
köpek
bu tanım başlığa girdikten sonra kalbimde biriken kocaman bir özlem için yazılmaya başlandı.bu hikaye paşa'nın hikayesi. ve onu yaşatmak için kaleme alındı.
2016 yazının son demlerinde şehirler arası bir yolculuk esnasında yapılan bir molada kesişti yollarımız. biraz dinlenmek için edremit körfezinde ramiz köfte'de durduğumuz vakit restoranın sahibi yanımıza geldi ve kendisi de eski bir motosiklet kullanıcısı olduğu için bizimle uzun uzun sohbet etti. o esnada sürekli duyduğum bebek havlamaları dikkatimi çekti. gittim, iki minik tatlı şey sıçramaya başladı kutunun içinde. biraz oynaşıp seviştik. sonra köfteci bey arka tarafta sahiplendiği bir sürü köpekle tanıştırdı beni. sonra paşa'dan bahsetmeye başladı. biraz hastaydı ve ayağında bir eğrilik vardı. özel bir ilgi ile iyileşirdi ama evde bakım gerekiyordu. kız kardeşine bakardı da paşa onun için zor olacaktı. dedi ki sen sahiplensen hayatını kurtarırsın. * tamam ama nasıl gidicez motosikletle olmaz ki, dedim. ben onu size yollarım, dedi. gerçekten de iki gün sonra paşa şehrimdeydi. kendisi tam bir sokak köpeği. kırmanın da kırması. ama kendine has bir tatlılığı vardı. yoo hayır, bunun benim oğlum olduğu için kayırmamla alakası yok, belki çok azıcık. ama bakın haksız mıyım?

iki buçuk ay boyunca evde ana-oğul takıldık. çokça sarmaş dolaş günlerdi, gece o ağlıyor ben kucağıma alıp uyutuyordum, sabahları gözlerimi açana dek sessizce bekliyor, uyandığım anda coşkuyla oyun için havlamaya başlıyordu. o iyileştikten sonra da ailemin bahçesinde yaşamaya başladı. oraya sık sık gittiğim için de bağımız hiç kopmadı. ve her kavuşmamız büyük çığlıklar ve havlamalar ile oldu. paşa kocaman bir köpek ve baba olduktan sonra bile üzerime atlayıp beni yere yığıp el ele tutuşmadan bırakmadı.
hatta kendisi tam bir çakal olduğu için her zaman ilgiyi üzerinde tutmaya da bayılırdı. şimdi küçük bir anı geliyor. bir gün ozi ile paşa'yı kontrol etmek ve de biraz vakit geçirmek için bahçeye gittik. paşa ayağını sakatlamış. çok üzüldük. babamı aradım veterinere götürmek için. o da biraz bekleyelim, dedi. çünkü sıpa bebekken motosikletle gezerken büyünce arabaya binmekten korkar olmuştu ve ancak büyük mücadeleler ile arabaya bindiriliyor ancak sarılarak yolculuk yapıyordu. neyse biz oradan annemin eşarbını bulup ayağına sardık. o da topallaya topallaya üç ayağının üzerinde oynadı. ertesi gün komşumuz dedi ki; bu köpek seni kandırıyor, sen gider gitmez dört ayağının üzerinde koşmaya başladı. *
sonra geçen kış tatil için gittiğimde annem dedi ki sana bir şey söylemem lazım, paşa yok, 15 gündür yok. belki döner diye bekledim, söylemedim sana dedi. sonra bekledik. barınağa da baktık belki karışıklık olmuştur diye, yoktu. biz bekledik, o gelmedi. oğlum gitti. *
2016 yazının son demlerinde şehirler arası bir yolculuk esnasında yapılan bir molada kesişti yollarımız. biraz dinlenmek için edremit körfezinde ramiz köfte'de durduğumuz vakit restoranın sahibi yanımıza geldi ve kendisi de eski bir motosiklet kullanıcısı olduğu için bizimle uzun uzun sohbet etti. o esnada sürekli duyduğum bebek havlamaları dikkatimi çekti. gittim, iki minik tatlı şey sıçramaya başladı kutunun içinde. biraz oynaşıp seviştik. sonra köfteci bey arka tarafta sahiplendiği bir sürü köpekle tanıştırdı beni. sonra paşa'dan bahsetmeye başladı. biraz hastaydı ve ayağında bir eğrilik vardı. özel bir ilgi ile iyileşirdi ama evde bakım gerekiyordu. kız kardeşine bakardı da paşa onun için zor olacaktı. dedi ki sen sahiplensen hayatını kurtarırsın. * tamam ama nasıl gidicez motosikletle olmaz ki, dedim. ben onu size yollarım, dedi. gerçekten de iki gün sonra paşa şehrimdeydi. kendisi tam bir sokak köpeği. kırmanın da kırması. ama kendine has bir tatlılığı vardı. yoo hayır, bunun benim oğlum olduğu için kayırmamla alakası yok, belki çok azıcık. ama bakın haksız mıyım?

iki buçuk ay boyunca evde ana-oğul takıldık. çokça sarmaş dolaş günlerdi, gece o ağlıyor ben kucağıma alıp uyutuyordum, sabahları gözlerimi açana dek sessizce bekliyor, uyandığım anda coşkuyla oyun için havlamaya başlıyordu. o iyileştikten sonra da ailemin bahçesinde yaşamaya başladı. oraya sık sık gittiğim için de bağımız hiç kopmadı. ve her kavuşmamız büyük çığlıklar ve havlamalar ile oldu. paşa kocaman bir köpek ve baba olduktan sonra bile üzerime atlayıp beni yere yığıp el ele tutuşmadan bırakmadı.
hatta kendisi tam bir çakal olduğu için her zaman ilgiyi üzerinde tutmaya da bayılırdı. şimdi küçük bir anı geliyor. bir gün ozi ile paşa'yı kontrol etmek ve de biraz vakit geçirmek için bahçeye gittik. paşa ayağını sakatlamış. çok üzüldük. babamı aradım veterinere götürmek için. o da biraz bekleyelim, dedi. çünkü sıpa bebekken motosikletle gezerken büyünce arabaya binmekten korkar olmuştu ve ancak büyük mücadeleler ile arabaya bindiriliyor ancak sarılarak yolculuk yapıyordu. neyse biz oradan annemin eşarbını bulup ayağına sardık. o da topallaya topallaya üç ayağının üzerinde oynadı. ertesi gün komşumuz dedi ki; bu köpek seni kandırıyor, sen gider gitmez dört ayağının üzerinde koşmaya başladı. *
sonra geçen kış tatil için gittiğimde annem dedi ki sana bir şey söylemem lazım, paşa yok, 15 gündür yok. belki döner diye bekledim, söylemedim sana dedi. sonra bekledik. barınağa da baktık belki karışıklık olmuştur diye, yoktu. biz bekledik, o gelmedi. oğlum gitti. *
devamını gör...
normal sözlük kadınlarının güzel olmadığı gerçeği
sözlük kurulalı daha 10 ay oldu 2.5 yıllık tecrübesi olan yazarlar var.
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı bebeler)
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı bebeler)
devamını gör...
uzun boyun önemli olma nedeni
bu hayatta iyi vakit geçirebileceğin, iyi anlaşabileceğin, ömrünün sonuna kadar iyi kötü tüm anıları beraber yaşamak isteyeceğin, sağlıklı bir ilişki kurabileceğin, onun genlerini taşımasını isteyeceğin bir çocuğun olabilme ihtimali olan birisi bulundu da bir tek boyu sorun olması ne acı. üstelik insanın bununla alakalı yapabileceği hiçbir şeyi yokken. erkeklerin kadının kendisinden daha kısa olsun, kadınların da kendisinden daha uzun olsun diye önemsediği bir kriter olması çok saçma. veya kendin için sorun değil de insanlar ne der diye düşünülüyorsa da saçma. (oyle düşünen insanların zaten kendilerine ait bir hayatı yoktur, başkaları için yaşıyordur).
devamını gör...
bbc’nin paylaştığı türkiye’de dışarı çıkabilenler fotoğrafı
fotoğraf linki aşağıda ,sadece bir kaç saniye bakmanızı rica ediyorum. sonrası allah kerim...
yerin dibi
yerin dibi
devamını gör...
yüz felci
ortaokulda geçirdiğim hastalık. banyodan çıkınca saçımı kurutmak yerine önce acıkan karnımı doyurmak istemem arasında yaptığım seçimin de sonucudur aynı zamanda.* sen git bir tabak makarnayla açık pencerenin önünde ıslak saçların havluya sarılmış otur. aman tanrım ne feci bir histi, o yaşta tabi. evde de yalnızım, anlamlandırmaya çalışıyorum olan biteni.
bir iki saat içinde yüzümde değişiklikler hissetmeye başladım mesela göz kapağımın biri daha yavaş kapanıyordu sanki, gülmeye çalışıyorum yüzümün bir tarafı kıpırdamıyor derken komşumuza fırlayıp gittim. durumu anlattım hemen fark etti, annem babam işteydiler, çağırıldılar ve hemen doktora gidildi. yüz felci. duyma kaybı var mı diye de bakıldı, nedendir bilmem. doktor beni tembihledi sakız çiğneyeceksin hep, ne kadar çok çiğnersen o kadar iyi. o zamanlar küçük olduğumdan ne kadar sürede geçti tam hatırlamıyorum ama ortaokulda fen öğretmeninin yüzümü fark edip beni tahtaya kaldırmasını net hatırlıyorum.
şimdiki çocuklar gibi değildi o zaman çocuklar ya da ben mi çok şanslıydım bilmiyorum ama akran şiddetine maruz bırakmadılar beni hiç, sadece o öğretmenin yaptığına çok kızıyorum dönüp düşününce.
neyse işte ana fikir hemen doktora gidin ve sabah akşam sakız çiğneyin. benimki tamamen geçti ama kalıcı olanlar da var.*
bir iki saat içinde yüzümde değişiklikler hissetmeye başladım mesela göz kapağımın biri daha yavaş kapanıyordu sanki, gülmeye çalışıyorum yüzümün bir tarafı kıpırdamıyor derken komşumuza fırlayıp gittim. durumu anlattım hemen fark etti, annem babam işteydiler, çağırıldılar ve hemen doktora gidildi. yüz felci. duyma kaybı var mı diye de bakıldı, nedendir bilmem. doktor beni tembihledi sakız çiğneyeceksin hep, ne kadar çok çiğnersen o kadar iyi. o zamanlar küçük olduğumdan ne kadar sürede geçti tam hatırlamıyorum ama ortaokulda fen öğretmeninin yüzümü fark edip beni tahtaya kaldırmasını net hatırlıyorum.
şimdiki çocuklar gibi değildi o zaman çocuklar ya da ben mi çok şanslıydım bilmiyorum ama akran şiddetine maruz bırakmadılar beni hiç, sadece o öğretmenin yaptığına çok kızıyorum dönüp düşününce.
neyse işte ana fikir hemen doktora gidin ve sabah akşam sakız çiğneyin. benimki tamamen geçti ama kalıcı olanlar da var.*
devamını gör...
kredi kartı limiti
düzenli ödedikçe artar o limit, tutamazsın yani.
ta ki patlayana kadar, sonra gelsin mesajlar, 0212 alan kodu ile başlayan numaralardan aramalar, avukat ofisleri ile yapılan hafif tehditvari konuşmalar.
son 3 yıldır yok kredi kartım ve kafam o kadar rahat ki anlatamam. param varsa harcıyorum, internet alışverişi yapacaksam düz banka kartına parayı atıp yapıyorum. ve bu benim hesap yapabilmeme imkan tanıyor, gereksiz bir çok harcamanın önüne geçiyor.
kredi kartı pişmanlıktır, kullanmayınız. tabi bu bir tavsiye sadece.
ta ki patlayana kadar, sonra gelsin mesajlar, 0212 alan kodu ile başlayan numaralardan aramalar, avukat ofisleri ile yapılan hafif tehditvari konuşmalar.
son 3 yıldır yok kredi kartım ve kafam o kadar rahat ki anlatamam. param varsa harcıyorum, internet alışverişi yapacaksam düz banka kartına parayı atıp yapıyorum. ve bu benim hesap yapabilmeme imkan tanıyor, gereksiz bir çok harcamanın önüne geçiyor.
kredi kartı pişmanlıktır, kullanmayınız. tabi bu bir tavsiye sadece.
devamını gör...
normal sözlük şikayet hattı
(bkz: lucifer)
(bkz: hazreti berkecan)
gibi sözlüğü uludağ sözlüğe benzetmeye çalışan kişilere hala moderatörler hiç bir işlem vb. şeyler yapmıyor.
şu an ne kadar sözlüğün hali iyi olsa da bunlar gelecek aylar'da başınıza dert olur, benden söylemesi.
edit : şu yukarıdakiler kadar troll olmasa'da trolleyen birisi daha var
(bkz: kulanici)
(bkz: hazreti berkecan)
gibi sözlüğü uludağ sözlüğe benzetmeye çalışan kişilere hala moderatörler hiç bir işlem vb. şeyler yapmıyor.
şu an ne kadar sözlüğün hali iyi olsa da bunlar gelecek aylar'da başınıza dert olur, benden söylemesi.
edit : şu yukarıdakiler kadar troll olmasa'da trolleyen birisi daha var
(bkz: kulanici)
devamını gör...
yazarlara göre iyiliğin tanımı
tam olarak nietzsche'nin dediği gibi:
"ne çok gülmüşümdür, keskin pençeleri olmadığı için kendilerini iyi zanneden zayıflara."
iyi dediklerimizin kimi iyi olmak zorundadır, kimi sahiden iyidir. kimine ne yaparsan yap kötü olmazsın, kimine ne yaparsan yap yaranamazsın.
iyi ve kötü tanımı menfaat ve çıkarların olduğu bu dünyada yapılamaz maalesef. 7 milyarlık dünyada cennetin vaadedilmediği bir tane din bile yok benim bildiğim?
"ne çok gülmüşümdür, keskin pençeleri olmadığı için kendilerini iyi zanneden zayıflara."
iyi dediklerimizin kimi iyi olmak zorundadır, kimi sahiden iyidir. kimine ne yaparsan yap kötü olmazsın, kimine ne yaparsan yap yaranamazsın.
iyi ve kötü tanımı menfaat ve çıkarların olduğu bu dünyada yapılamaz maalesef. 7 milyarlık dünyada cennetin vaadedilmediği bir tane din bile yok benim bildiğim?
devamını gör...
komşunun verdiği ikram tabağını boş verememek
karşı dairede kalan öğrencilerden tabağı geri istemek zorunda kaldığım durumdur koyacak bir şey bulamamışlar. olsun dedik hepimiz öğrenciyiz.
devamını gör...
bitcoin
yazmayayım yazmayayım diyorum da kendimi tutamadım en sonunda. yaklaşık 10 yıl önce yazılım firmasında çalışan bir arkadaşımın sistemenin hacklenmesi sonucu hackerların ağı kilitlemesi. açmak için bitcoin ödeme istemeleri ve arkadaşımın yuvarlak bir paraya olsun diye fazlaca bitcoin alıp kenarda 78 bitcoin kalan hesabınıa yıllarca girmeyip şifresini vs. unutması. kenarda hala duran bir 78 bitcoin var ama kapının anahtarı kayıp.
devamını gör...
yayın önerisi
haftada bir gazetelerdeki güzin abla köşesi gibi bir program yapılsa nasıl olur ki bilemedim.insan ordakileri okuyunca içinden saçma saçma cevap veresi geliyor,eğlenceli bir güzin abla neden olmasın.
devamını gör...
palermo
godfather’in memleketidir. hemen hemen her yere yuruyerek gidebileceginiz kucuk bir sehirdir. her adimda polis arabalarin olmasi, gitmeden onceki “mafya sehridir” onyargisini destekleyen his uyandiriyor. bazi sokaklari hem sirin hem de biraz urkutucuydu.
kendi cektigim birkac fotografi da eklemek isterim. (subat, 2020).




yerli pizzalari hamsili pizzadir ve dikdortgen dilim olarak servis ederler.
kendi cektigim birkac fotografi da eklemek isterim. (subat, 2020).




yerli pizzalari hamsili pizzadir ve dikdortgen dilim olarak servis ederler.
devamını gör...