bugün a.b.d'nin nebraska ve iowa eyaletlerinde yaşayan, siouan dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
eskiden ohio vadisinde yaşarken iroquoi'ler tarafından kovulan kabilelerden biridir. bugünkü iowa'nın güneyi, missouri'nin kuzeyi ve nebraska'nın doğusuna yerleştiler.
fransız ve ispanyol'larla ticaret yaptılar. 1800'lerin başlarında beyazlardan kaptıkları salgın hastalık sonucu sayıları düştü. a.b.d hükümeti toprak satılmasını istediğinde iowa'daki topraklarının çoğunu satarak nebraska bölgesindeki yerlerine gittiler.
sioux lakota saldırılarına karşı pawnee'lerle ittifak oldular. sonradan hükümet nebraska'daki toprakları isteyince o topraklarında çoğunu satarak rezervasyonda yaşamayı kabul ettiler.
omaha kabilesinin ismi nebraska eyaletinin en büyük şehrine verilmiştir. malcolm x bu şehirde doğmuştur.
devamını gör...

ee ol tabuysa bizim tabumuz, hiç bi dine inanmıyorum ama ailemden biriyle yatmayı da hiç düşünmedim. sen çok istiyosan ol biz mi tutuyoruz da bize ağlıyosun ? doğacak çocuğun engelli olması ihtimalini artırması çocuk yapmamaları için gayet yeterli bir sebep. her şeye bakmışsın ama aile içi ilişkiler azaldığından bu yana, ölü-sakat doğum oranı ne kadar azalmış ona bakmamışsın. haa gene de sevişmenize engel değil. yazarımızın birilerinden onay almaya ihtiyacı var gibi.
devamını gör...

biri şu an beynimi yerinden söküp, yarın taksa ne güzel olur? azıcık sessizlik yahu, sus be susssss...
devamını gör...

en başta şehrin su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynaklardan biri olan terkos gölü'nü yok edecek olmasıdır. ekolojiye etkisi hakkında kesin bir yanıt verilemediği için onu dahil etmiyorum. ama hele bir kuraklık istanbul'u vursun da, o zaman kanal istanbul'un destekçileri "hani gölümüz?" diye ağlamasınlar sonra boş yere.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

aloo, buyrun. benim.
evet, işkoliğiz, soğuğuz, duygusuzuz, yazmayı severiz ,bilgiye taparız , parayı sevmeyiz ama biriktirmeyi severiz, kıskancız, bazen duygusal, siyahı çok sevdiĝimiz doĝrudur. planlı olduĝumuz rivayet edilir ama plansız da yaşarız. şüpheciyiz bazen değişken fikirlerimiz de vâkidir. okumayı çok severiz.
alooo?.
peki.
iyi günler.
devamını gör...

(bkz: kendim)

narsist olmak çok zor sevgili sözlük.
devamını gör...

bu başlığı açan yazarın psikiyatrik destek alması lazım, gerçekten. iyi misiniz allasen? ölmüş kişiye işkence etsen hissedecek sanki. ayrıca bir insana işkence etmek nasıl içinizden gelebiliyor. ben en nefret ettiğim insanın bile ölürken acı çekmesini istemem. bunu isteyebilmek vahşiliktir.
t: olmaması gereken bir işkence işte.
devamını gör...

kadinlara yuklenen onca seyin ustune, bir de evlenip erkek terbiyeciligi ekleniyor. ozellikle de anne ve babalar ogullari hakkinda “evlenince duzelir” diye dusunuyor ve baski yapiyor, kendilerinin imkani varken yapamadiklarini, evlenince esi yapabilir zannediyorlar.
devamını gör...

en önemlisi unutulmuş:
napim diyip lafı koymak**.
devamını gör...

ben öyle durumlarda havaya bakıyorum. gözlerim doluyor. ben hala sağa sola bakıyorum. çünkü biliyorum ki yanımdaki ile göz göze gelsem durmaksızın akacak o yaşlar. olmuyorsa kalkıp başka bir yere geçip az biraz ağlayıp bastırmaya çalışıyorum krizi. sonra hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya devam.
devamını gör...

çocukken bizi onlarla ilgili ne çok korkuttular. anlamazsın dediler, sıkıcı dediler, uzun dediler... halbuki hayatı anlamlandırmaya çalışanlar için ne anlaşılmaz, ne sıkıcı, ne de uzundular. aksine çabuk bittiler yine de çok şey öğrettiler.
devamını gör...

sözlük radyosu ritmini bulmaya başladı.

gittikçe daha iyi olacağına inanıyorum. saat 21:00'ı iple çekeceğiz bakalım, güzel bir program olacağından eminim.*
devamını gör...

aslında kadın erkek farketmez her ikisininde güven duygusunun çok güçlü olması gerekiyor. kimse güvenmediği insana kendini açamaz ve onunla yola çıkamaz. çok basitmiş gibi görünsede hassas noktadır aslında evliliğin mihenk taşıdır güven ve en çok beklenilen duygudur.
devamını gör...

90'lı yılların pop şarkıları.
devamını gör...

eksik
10 metrekarelik hapishanenizden çıkıp birtakım hislerden veya yalnızca manevi acılardan kaçmak için yürümeye karar veriyorsunuz. birkaç yüz metre ötedeki bir banka oturuyor, gelip geçen insan yığınlarına bakıyorsunuz, soğuk. sürekli gidip gelen tramvaylar raylarından ayrılıp yığınları ezip geçiyor. tanıdık bir ses duyduğunuzu sanıyorsunuz, oysa yalnızca hayal dünyanızdan gelen gaipten bir ses olduğunu fark ediyorsunuz. kalan altı dalınızdan birini feda edip yakıyor, yalınayaklarıyla ve acı dolu gözleriyle etrafa bakan tartıcı çocuğu görmezden gelmek istiyorsunuz, halbuki dakikalardır gözlerine kilitlenmiş bir vaziyettesiniz. yalınayaklı çocuk, tartısı ve acı dolu gözlerini başka bir tramvay durağına götürüyor, ardından seyrediyorsunuz. tam aksi yöne gitmek için ayağa kalkıyor, bir vakitler sizi en derinden yaralayan bir şarkıyı mırıldanarak sakince yürümeye başlıyorsunuz. sakinlik mutsuzluğunuzu anbean, katbekat arttırıyor, dindirmek için bir sigara yakıyorsunuz. bu kez girmeniz gereken sokağın başındaki konteynırın yanında çöpü karıştıran bir kedi ve yaşlı bir kadın görüyorsunuz, hemen birkaç adım ötedeyse evini market arabasına sığdıran, aylardır orada yokluğunu sürdüren evsiz adamı. bu kez utancınızdan hiçbirinin sisli gözlerine aldırış etmiyorsunuz. bir hışımla hapishanenize kendi rızanızla geri dönüyorsunuz. şimdi ise hem kendinizle hem de adeta sizden kendilerini yıkmanızı talep eden dört duvarla başbaşa kalıyorsunuz. dört duvarın her birinde yaşamınızın ayrı bir anısını görüyorsunuz. o anıları yaşatmak istemiyor, aksine yok etmek istiyorsunuz. herkes zihinde mutlu anılar kalır diyor, bunun kocaman bir yalan olduğunu biliyorsunuz. yılların yükünü paslı ayaklarında saklayan sandalyenize oturuyorsunuz, hapishane dışarıdan daha soğuk, çünkü kendinizle başbaşasınız. yine sigara yakıyorsunuz. bu kez acı ve sisli gözler yok, sadece siz varsınız. zihninde yalandan birkaç mutluluk verici anı kurguluyorsunuz. hayal dünyanızın artık sizi tatmin etmediği gerçeğiyle yüzleşiyorsunuz. sigaranızı söndürüp hakikatten daha fazla kopmak için zulanızı kontrol ediyorsunuz. birkaç gün öncesinden kalan tütünle karışık maddeyi hazırlıyorsunuz. birkaç nefes sonra artık onun da vâdesinin dolduğunu anlıyorsunuz. usulca olduğunuz yerde saatlerce oturup ümitsizce zamanın geçmesini bekliyorsunuz. birden kalp atışınız hızlanıyor, işte o an geldi diyorsunuz, yanılıyorsunuz. sizi gittikçe dibe çeken binanın temellerine karşı koyup yatağınıza giriyorsunuz. bu kez uyuyacağım umuduyla gözlerinizi hayattan koparıyorsunuz. zihninizde aynı anda binlerce kişi konuşuyor, siz yalnızca birini dinlemek istiyorsunuz, yapamıyorsunuz. zaman düpedüz geriye doğru akıyor. bir önceki günü, bir önceki ayı, bir önceki yılı, doğduğunuz anı düşünüyorsunuz. en masum, en savunmasız, en katlanılmaz olduğunuz an. şimdi zaman olağan akışına geçiyor. hepsinin en'leri geride kaldı, artık masum, savunmasız ve katlanılmaz değilsiniz. gözlerinizi hayata geri çağırıyorsunuz. karşınızda hiç tanımadığınız soluk yüzlü biri beliriyor aniden, kalp atışınız daha da hızlanıyor, sebebinin korku değil heyecan olduğunu biliyorsunuz. belki de yıllardır beklediğiniz o an bu kez gerçekten gelmiştir diyor zihninizdeki binlerce sesten biri. soluk yüzlü yok olunca bir düş olduğunu anlıyorsunuz. uzun zamandır düş görmüyor, nadirattan gördükleriniz de rehberinizdeki ölü numaralar veya ölümü hatırlatan diğer nesneler. uyuyamayacağınızı anlayınca bu defa zulanızda daha işe yarar bir şeyler arıyorsunuz. aradığınız şeyi buluyor ve kolunuzda ufak bir acıyla yatağa geri dönüyorsunuz. tavan size doğru yaklaşıyor, gökyüzünü görüyorsunuz. gözünüzden nedensiz bir yaş akıyor. silmek için elini götürdüğünüzde kolunuzda bir ağırlık hissediyorsunuz. elinizdeki kimden yadigar olduğunu bilmediğiniz bir 7,65'liği fark ediyorsunuz. işte o an sizi tekrar en masum, en savunmasız, en katlanılmaz olduğunuz güne götürüyor. namluyu şakağınıza dayayıp tetiği çekiyorsunuz. uyandığınızda kendinizi sandalyede sallanır bir vaziyette sol elinizin parmakları arasında bir sigarayla buluyorsunuz. tezgah hiç olmadığı kadar düzenli. üzerine düşünmeden terasa çıkıyorsunuz. 10 yıl önce çatı tahtasına bağladığınız muntazam ipi görüyorsunuz. şaşkınlığınız karşısında sakin kalıyorsunuz. sandalyeyi mutfaktan getirip terasın kapısını kilitliyorsunuz. telefonunuz cebinizde, birileri arıyor, aldırış etmiyorsunuz, birileri kapı ardından sizi seyrediyor ve adınızı haykırıyor, aldırış etmiyorsunuz, çatı üzerinize çökmek üzere, aldırış etmiyorsunuz. gözler ve sesler arasında zihninizdeki o bir sesi bu kez dinlemeyi başarıp yavaşça sandalyenin üstüne çıkıyorsunuz. son dileğinizi aklınıza yazıyor, hiçbir yerde aradığınızı bulamayacağınızı bilerek kendinizi boşluğa teslim ediyorsunuz. hâlâ soğuk.
devamını gör...

milyon yıldır sorgulatan hede.
aşk ekmek miydi,
emek miydi,
sevgi neydi peki?
ben mi güzelim, kafam mı güzel?
acıkan var mı acıkan?
günaydın.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çaylakların da görünmesi çok hoşuma gitti. görüşlerimden nefret edilmesini görüşlerimin önemsenmemesine veya görülmemesine tercih ederim. ekşide favlayan veya yanıt yazan bile yoktu. hatta bildiğin çaylaklarla dalga geçecek başlıklar açıyorlar, üstüne de çaylaktan mesaj almayı kapatıyolardı. sanki yazar olmak büyük vasıf gerektiren bir şeymiş gibi.

edit: bak vasıf gerektirmiyormuş ben de yazar oldum (bkz: swh)
devamını gör...

mod olmuş. hepimize geçmiş olsun.
devamını gör...

yaw burayada mı zulalandı bu sözlüklerden islam tebliğici hastalar ?
la olm burası ve tüm internet forumları vs kimsenin kimseye din tebliği
mecraları değil, siz sahte hesaplarla önce kışkırtmaya yönelik yazılar yazarsınız
birileri cevap verir sonra da mağdur olursunuz, tüm sanatınız bu

bu sözlük yönetiminin bunlara prim yaptırmamasını tavsiye ederim.

o başlıkların çoğunu da bu yobazlar sahte hesaplarından gene kendileri açıyor,

bu kadar.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim