çökmüş, köhnemiş, yozlaşmış fransa krallığı'nı ayağa kaldıran ideolojidir. milliyetçiliğin avantajı ülkenin yetenek havuzunu ve kaynak tabanını neredeyse maliyetsiz bir şekilde genişletmesidir. açalım;

modern devletin temelini ordu ve bu orduyu besleyecek vergi ve toprak rejimini sürdüren bürokrasi oluşturur. monarşilerde bu mekanizmaların yönetimi bir avuç aristokrat ve din adamının elindedir. örneğin ordu komutanlıkları ve subaylar aristokratlara ihale edilir, kilisenin elinde bol miktarda toprak vardır vs... halk bunun neresinde diye soracak olursanız, halkı ikiye ayırmak lazım. biri binlerce yıldır ezilen, sıfır siyasal hakka sahip yarı serf statüsündeki köylü, öbürü ise artık değişen teknoloji ve ticaret ile zenginleşen fakat yine de siyasi hakları olmayan burjuvazi. fransız devrimi dediğimiz şey aslında bir burjuva devrimidir. burjuva bu devrimi yapabilmek için halkı yanına çekmiş adına da halk devrimi demiştir. milliyetçilik bu dönemde doğmuştur.

ideolojinin ülke açısından yararı şudur: artık meşruiyeti sorgulanır durumda olan monarşi ve kilisenin yerini daha meşru bir yönetim yani cumhuriyet almıştır. meşruiyet toplumun hak ve sınıfları kendiliğinden kabullenmesi ve itiraz etmemesi demektir. artık kral için savaşmak istemeyen, kiliseye para vermek istemeyen tebaa, cumhuriyet sayesinde vatanları için vergi ödeyen, askerlik yapan yurttaşlara dönüştürülmüştür. bu öylesine büyük bir sinerji yaratmıştı ki, normalde asker bulmakta zorlanan dönem ordularına kıyasla napolyon savaşları döneminde fransa'da yaklaşık 2 milyon kişi askere alınmıştı. yani modern devletin en büyük eksiği olan para ve insan kaynağı sorunu giderilmişti. bu dönemde fransız yurttaşları coşkuyla askere yazılırken, ingilizler sağdan soldan topladıkları çapulcuları, suçluları zorla askere kaydettiriyor, ruslar köylerden topladıkları askerleri zincire vurarak götürüyordu.

ideolojinin ikinci yararı yetenek havuzunun genişlemesidir. eskiden komutan ve subay pozisyonları yeteneklerine bakılmaksızın aristokratların hakimiyetindeyken artık tamamen liyakatle dağıtılır hale gelmiştir. yani kendini kanıtlayan herkes sınırsız bir şekilde basamakları atlayabiliyordu. bunun en büyük örneği napolyon olsa da onunla sınırlı değildir. avrupa'nın bin yıllık tarihinde görülmemiş sayıda yetenekli komutan bu 15 yıllık kısacık dönemde fransa'dan çıkmıştır. sonuç: bütün avrupa'nın işgali.

ideoloji zamanla geri kalmış ulusların gelişmiş uluslarla arayı kapatmak için başvurdukları bir yöntem haline gelmiştir. fin, macar, balkan ve son olarak türk milliyetçiliği hep bu model üzerine kurulmuştur. toplumda büyük bir sinerji yaratan bu girişimle cehaletin kökü kazınmış, dogmacılıkla mücadele edilmiş , eğitim ve sağlık reformları hızla yapılabilir olmuştur. mesela taşra taşra gezen idealist öğretmen figürü bu dönemde ortaya çıkmıştır. alın size düşük maliyetle kalkınma.

ikinci dünya savaşından sonra kalkınmaya dayanan pozitif milliyetçilik yerini reaksiyoner milliyetçiliğe bırakmıştır. kısaca buna popülizm diyoruz. bütün sorunları "ulusun doğal düşmanları"nda gören, soyutlayıcı bir anlayış. günümüzde neredeyse bütün dünya gittikçe kangren haline gelen bu tür bir milliyetçiliğin pençesi altında.
devamını gör...

beni şaşırtmayan eylem.
zira anadolu'da bazı bölgelerde devam eden gelenektir. muş gezim sırasında şahit olduğum olaydı. ekipçe çay içecek bir cafe bulamayınca bir kıraathaneye oturuverdik. oradaki amcalar da o kadar heyecanlı ve neşeli şekilde satranç oynuyorlardı ki. hayran kalmıştım. kalmıştık...
aydın'da da oynanan yerler olduğunu duymuştum. keşke yaygınlaşsa.
devamını gör...

yahya kemal beyatlı, nazım hikmet'in hocası. nazim'ın annesiyle bir süre sonra aşk yaşamaya başlıyorlar. nazım hikmet bunu farkedince derse gelen hocasının cebine bir not bırakıyor. "hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz!"
devamını gör...

1992 tarihli orhan oğuz'un yönetmenliğini yaptığı yeraltı ve drama türündeki film. beyoğlu'nun arka sokakları ile yolda karşılaştığımızda kafamızı çevirdiğimiz, görmek istemediğimiz hatta varlıklarından bile rahatsız olduğumuz insanların hikayesi. bu filmi türk sinemasında bu kadar güçlü yapan şey, birbirine tutunan insanlar benzerliklerinden dolayı değil, aslında farklılıklarından dolayı bir aradalar ve birbirlerinden farklı olmalarına rağmen biz normal insanların(!) gözünde aslında aynılar, kusurlular. bu açıdan gayet güçlü bir mesajı olan film, fikret kuşkan ve mevlüt demiryay'ın muazzam performansı ile birleşince ortaya da kendi janrasında kült bir film çıkıyor.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

- kucağında gır gır eden bir kedi ve üzerinde ince bir battaniye ile uykuya direnmek ama sonunda yenilmek.

- elinde en sevdiğin içecekle, üstü kapalı terasta oturup yağmurun çatıya vurmasından kaynaklı sesleri dinlemek. belki bir yandan da kitap okumak ya da bulmaca çözmek.

- güzel bir manzaraya bakan bir fiskos köşesinde, perdeleri ardına dek açıp en sevdiğin insan ya da insanlarla sohbet etmek, dışarıyı izleyerek.

- mezun olmadan önce yağmurlu havalarda okuldan dönüşler, eve gidip yemek yedikten sonra battaniye ile oturup ısınmalar da hoşuma giderdi.

aklıma gelmeyen şeyler de vardır mutlaka.

bir de yağmurun yağacağı kesin olan bir günde, hava koyu griye dönmüşken dışarıda olmak ve tam yağmurun başladığı anda eve adım atmak sırasında hissettiğim duygu kadar sevdiğim çok az duygu var hayatta. o güven duygusu ve dışarıdaki koyu renkli, karanlık havaya mukabil evdeki sıcak ortam... paha biçilemez bence buna.
devamını gör...

yahu bunların hepsi kankacı.

önce bunu bir bilin.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

herkes herkesi takip ediyor, biri de demiyor ki, ya bay bilmemneniki, sen bu takipçiyi nereden kazandın?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

o onu takip ediyor, o öbürüne direktif veriyor, öbürü ötekisini...

200 takipçisi olan var. ya sen ne yazdın ya? tolstoy musun başımıza?


devamını gör...

başak olmaktan yoruldum. teşekkürler dev hizmet için.

t: günlük burç yorumu.
devamını gör...

birtakım noktalama işaretlerinin kullanımını dil bilgisi kurallarına bakmaksızın özelleştirilmiş anlamlarla değerlendirme sonucu.. ay yoruldum devam ettiremiyorum nolur bunu tanım cümlesi olarak kabul edin.
devamını gör...

hem kendini hem söylemlerini haddinden fazla önemseyen, söylediği şeyin kendisi gibi biri tarafından söylendiği için önemsenmesi gerektiğini sadece düşünmeyip bir de dile getirmiş olan, kendini oksimoron sanan özelliksiz ve başarısız bir moronun kendini tanımlama biçimi.
devamını gör...


gökkuşağının renklerini gövdesinde barındıran bu ağaç endonezya, avustralya, tazmanya, papua yeni gine ve filipinler’e özgüdür. 2 metre çapına ve 80 metre uzunluğa ulaşabilen bu dev ağaç yaşlandıkça rengarenk bir hal alır ve masallardan fırlamış gibi gözükür. “yaşayan sanat eseri” olarak adlandırılan rainbow eucalyptus ağacının yaprakları aromatik yağ üreten bezler içerir ve hoş bir koku bırakır. okaliptus yağının solunum problemleri olan insanlarda hava yollarını açma başta olmak üzere birçok faydası vardır.
devamını gör...

bence bunlardan kurtulmak içinde gelmeli 2. mahmut. ne oluyor ya bu ülkeye. dört-beş kişinin birini yere yatırıp dövmesi ne demek. üstelik çocuk olmasına bile bakmıyorlar. neyi tatmin ediyorlar bu şekilde?
devamını gör...

29 aralık 2020 aylin sözer cinayeti
bugün bu ülkede bir kadın yakılarak katledildi. biz kadınlar bu dünyada daha güçlü olmalıyız. herkese, her şeye karşı çok güçlü olmalıyız. birbirimizi eleştirmek yerine birbirimize destek olmalıyız. kendinizi ezdirmeyin. huzursuz olduğunuz, saygı görmediğiniz ortamları terk etmekten çekinmeyin. en önemlisi susmayın! hiçbir şeyi normalleştirmeyin! bizi bizden başkası kurtaramaz.
devamını gör...

a +bi şeklinde yazılabilen sayılara karmaşık sayı denir . burdaki i , imaginer' den geliyor yani sanal sayı. i ,-1'in kareköküne eşittir . karmaşık sayıya örnek: 5+2i,9-3i, i...
devamını gör...

umarım birkaç sene sonra birileri gelip bu başlıgın altına maske yazar.
devamını gör...

tamamen erkeklerin problemidir. biz kadınları ilgilendirmez.


...erkeklerin de nefsi olduğunu unutman...


ne ala memleket... "nefis" diye bir şey uydurmuşlar (evet, bence uydurma), onun arkasına saklanarak aslında kendilerine hak gördükleri her türlü taciz, tecavüz suçunu işliyorlar ve suçu da mağdur olan kadına atmaya çalışıyorlar. yemiyoruz biz bunu. en basit örneğini söyleyeyim; ben birden fazla kere tacize uğradım, hepsinde de istisnasız üzerimde pantolon ve tişört/gömlek vardı, boldu bunlar, hatlarım belli olmuyordu. açıkta bir yerim yoktu. dans falan da etmiyordum, işimi yapıyordum. bu mantığa göre benim tacize uğramamam lazımdı. demek ki o sözde nefsinize hakim olamamanız için bizim bir yerlerimizi teşhir etmemize gerek yokmuş.

ayrıca o nefsiniz size kuyumcu da soydurmalı bu mantığa göre. kuyumcu dizmiş bütün altınlarını ve takılarını vitrine, sergiliyor. neden girip çalmıyorsunuz? nefsinize nasıl hakim oluyorsunuz? ben söyleyeyim. kuyumcuyu soysan hapse gireceksin, bunu biliyorsun. o yüzden yemiyor hırsızlık yapmak. ama bir kadını taciz ettiğinde ceza almayacağını çok iyi biliyorsun. bu yüzden de kendine bunu hak görüyor, toplumsal bir tepki almanın önüne geçmek için de kendini nefsine hakim olamayan, aciz bir yaratık gibi lanse etmeye çalışıyorsun.

acizsin, evet. nefsin olduğu için değil, karakterin noksan olduğu için.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
"son akşam yemeği" tablosu .
devamını gör...

kedi dünyasının köpek huylusu da denir bu cins için. çok zekidirler ve sahipleriyle sürekli iletişim halinde olmak isterler. hatta bazen yüksek desibelde fazla konuşkan kediler olabilirler. tüy dökmeleri minimumdadır ve alerji yapmayan kedi sınıfındadırlar.
bu türün bazı üyelerinde şaşılık da vardır. kalıtımla aktarılan ırksal bir özelliktir. aslında bu özellik retinalarındaki genetik bir sorundan kaynaklanır.
siyam kedisi üreticileri seçilim yaparak, bunu en aza indirgemeye çalışsa da siyamların anavatanı olan tayland sokaklarında çokça şaşı siyam kedileri bulunmakta.
ve bence olduklarından daha da sevimli ve o boncuk şehla bakışlarıyla daha da masum görünürler.
erkek ve şehla olanlarına siyami ismi çok yakışır :)

buradan
devamını gör...

başbakanın yakasından tutup hesap soruluyordu yahut yazar kasa atılıp protesto ediliyordu.
şimdi mi ?
-yooo dostum , o yazar kasayı adama silivride monte ederler , fabrika çıkışı öyleymiş dersin. o denli güzel işçilik yaparlar , aklın gider.


-bereket artık yazar kasalar küçük.
devamını gör...

(bkz: durduk yere insanı kanser eden şeyler)
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim