aşk acısı çekenlere tavsiyeler
bir kere o çektiğin acı aşk acısı değil..
önce onun ne olduğunu bir anla..
o senin çektiğin acı; onu görmeye, konuşmaya, dokunmaya alışan beyninin, bunları yaşayınca uyuşan yerlerinin, aynı şeyleri tekrar istemesi, ve bulamadığı için, sürekli sana gönderdiği yokluk hissi.. ok, önce buna ikna et kendini..
sonra;
şu an ayrı olduğunuza ve bunları sadece sen istediğine göre, o istemiyor,
matematiksel olarak bu böyle maalesef..
şimdi;
elimizde seni istemeyen birisi var,
birde artık onun kendi isteği ile senin tekrar yaşayamayacağını artık bildiğin ve bildiği halde hala tutturan bir beynin var..
işte o beynini vücudunla özellikle ellerinle senkron sağlayabileceğin, senin için daha hayırlı, daha faydalı bir işle meşgul edersen, aşk acısıda geçer, herşey geçer..
resim yap, çöplerden heykel yap, git kapının önünü süpür, aç youtube da bul birşey, meşgul ol lütfen..
öncellikle rehavet insanı dahada aşağı çeken birşey, öyle duygusal müzik dinleyip, yatıp oturup, kendini daha da aşağı çekme.. bir kere hem fiziksel hem duygusal ayakta dur.. kan dolaşımını yavaşlatma..
kendine mutluluk üret, dans et, en çok güldüğün şeyleri izle.. (onurgokcek1)
bunları böyle yemek tarifi gibi yazıyorum ama, öğrenmem için acı olduğunu zannettiğim çok şeyide yaşadığımı bil..
kendine saygı duyan bir insan, kimsenin üzmesine izin vermez, senin ne kadar değerli, ve sevilmeye layık bir insan olduğunu, seni üzmeden anlayacak o kadar çok insan varki bu dünyada, bunu sakın unutma.
önce onun ne olduğunu bir anla..
o senin çektiğin acı; onu görmeye, konuşmaya, dokunmaya alışan beyninin, bunları yaşayınca uyuşan yerlerinin, aynı şeyleri tekrar istemesi, ve bulamadığı için, sürekli sana gönderdiği yokluk hissi.. ok, önce buna ikna et kendini..
sonra;
şu an ayrı olduğunuza ve bunları sadece sen istediğine göre, o istemiyor,
matematiksel olarak bu böyle maalesef..
şimdi;
elimizde seni istemeyen birisi var,
birde artık onun kendi isteği ile senin tekrar yaşayamayacağını artık bildiğin ve bildiği halde hala tutturan bir beynin var..
işte o beynini vücudunla özellikle ellerinle senkron sağlayabileceğin, senin için daha hayırlı, daha faydalı bir işle meşgul edersen, aşk acısıda geçer, herşey geçer..
resim yap, çöplerden heykel yap, git kapının önünü süpür, aç youtube da bul birşey, meşgul ol lütfen..
öncellikle rehavet insanı dahada aşağı çeken birşey, öyle duygusal müzik dinleyip, yatıp oturup, kendini daha da aşağı çekme.. bir kere hem fiziksel hem duygusal ayakta dur.. kan dolaşımını yavaşlatma..
kendine mutluluk üret, dans et, en çok güldüğün şeyleri izle.. (onurgokcek1)
bunları böyle yemek tarifi gibi yazıyorum ama, öğrenmem için acı olduğunu zannettiğim çok şeyide yaşadığımı bil..
kendine saygı duyan bir insan, kimsenin üzmesine izin vermez, senin ne kadar değerli, ve sevilmeye layık bir insan olduğunu, seni üzmeden anlayacak o kadar çok insan varki bu dünyada, bunu sakın unutma.
devamını gör...
efendisi yüzük olanın cehennemi mordor olur
shire yolu yokuştur peksimetleri tokuştur
devamını gör...
tamirci çırağı
roman okuyan tamirci çırağı gibi fiktik bir figürü literatüre sokmuş bir şarkıdır.
-oğlum cafer ne okuyon yine?
-anna karaninayı okuyorum usta,
-ha evet, bence tolstoy bu romanında rus realizminin en iyi örneklerinden birini sergilemiş.
-öyle vallla sebati usta, sürrealist ya da geç dönem realist akımın aksine, romantik ögeleri çok yerinde kullanıyor.
-evet, hem de direk ütopik yaklaşımlar yerine bağdaştırıcı ütopik tavırları da görmezlikten gelemeyiz caferciğim.
- doğru usta, çok yerinde bir saptama oldu bu.
-peki oğlum, tüpçü sabrinin pikapının yatak sarması konusunda gerçekçi yaklaşımını öğrenebilir miyim?
-evet usta, sanırım pikapın sübapları gümbürdemiş, yani bu durumda tüpçü sabriye trajik gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmak gerekecek, eğer yalnızca biri olsaydı revizyonist bir yaklaşımla improvize bir şekilde yeniden yoluna koyabilirdik fakat, fakat usta... tüm sübapların eğrik bir hale gelmesi sizin de yüksek takdirinizdir ki...
-anlıyorum... anlıyorum evlat,bu durumda tüpçü sabriye bu trajik yaşanmışlığı tüm çıplaklığıyla anlatmaktan başka br çare gözükmemekte... ahh zavallı sabruşka nizamettinyeviç... oysa ki henüz taksitlerini bile yeni ödemişti, yazık, bu onun için tam bir yıkım olacak.
-anlıyorum.
-oğlum cafer ne okuyon yine?
-anna karaninayı okuyorum usta,
-ha evet, bence tolstoy bu romanında rus realizminin en iyi örneklerinden birini sergilemiş.
-öyle vallla sebati usta, sürrealist ya da geç dönem realist akımın aksine, romantik ögeleri çok yerinde kullanıyor.
-evet, hem de direk ütopik yaklaşımlar yerine bağdaştırıcı ütopik tavırları da görmezlikten gelemeyiz caferciğim.
- doğru usta, çok yerinde bir saptama oldu bu.
-peki oğlum, tüpçü sabrinin pikapının yatak sarması konusunda gerçekçi yaklaşımını öğrenebilir miyim?
-evet usta, sanırım pikapın sübapları gümbürdemiş, yani bu durumda tüpçü sabriye trajik gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatmak gerekecek, eğer yalnızca biri olsaydı revizyonist bir yaklaşımla improvize bir şekilde yeniden yoluna koyabilirdik fakat, fakat usta... tüm sübapların eğrik bir hale gelmesi sizin de yüksek takdirinizdir ki...
-anlıyorum... anlıyorum evlat,bu durumda tüpçü sabriye bu trajik yaşanmışlığı tüm çıplaklığıyla anlatmaktan başka br çare gözükmemekte... ahh zavallı sabruşka nizamettinyeviç... oysa ki henüz taksitlerini bile yeni ödemişti, yazık, bu onun için tam bir yıkım olacak.
-anlıyorum.
devamını gör...
yazarların pişmanlık unsurları
devamını gör...
muğla'da sevgilisi tarafından vurularak öldürülen 23 yaşındaki kadın
hayatının baharında bir çiçek daha soldu gitti bu dikenler ile dolu dünyadan, artık söyleyecek söz bulamıyorum.
mekanı cennet olsun.
mekanı cennet olsun.
devamını gör...
kızını zorla tesettüre sokan aile
yukarıdaki bir yazarın hâyâl ürünü dediğinde aslında gözlerini bu tür olaylara ne kadar kapattığını gördüğüm ve maalesef ki çevremdeki insanların bizzat yaşadığı durumdur. bu, güya dinî açıdan çocuğuna iyilik yaptığını düşünen güruh, aslında o çocuğun birey oluşunu hiçe saymaktadır. bunun maalesef ki en kötü örneğine bizzat tanıklık ettim. henüz ilköğretim öğrencisi iken en yakın arkadaşlarımdan birinin ailesi bu zorlamanın yolunu yapmaktaydı. ardından liseye geçtiğimizde arkadaşıma onuncu sınıftayken "eğer kapanmazsan bir daha okula gidemezsin" şeklinde tehditler savurup, üstüne üstlük şiddet uyguladı. arkadaşım ne kadar dirense de başarılı olamadı. polise gitmeye karar verdik şiddetten ötürü ama maalesef aile ile arasının yapılıp eve yollandığı durumlar o kadar çoktu ki arkadaşım daha fazla şiddet görmekten korktu. öğretmenleri araya girmeye çalıştı ama aile iyice diretti ve bir de bu süre zarfında ben aleviyim diye benimle görüştürmedi. zorla görüşüyor, kardeşlerimiz aracılığı ile not yazıyorduk birbirimize. arkadaşımın telefonuna el koymuşlardı çünkü. sonra ne mi oldu? bu kadın maalesef kapandı. ailenin yüzü güldü ve kendince gururla çocuğunu okula yolladılar. arkadaşım kapalı kaldı o evden ayrılana kadar, evlendikten sonra ise ilk hazır olduğu anda tesettürden çıktı. ve şu mutlu da olsa ailesinin ona yaşattığı psikolojik travmaların etkisini hâlâ sürdüren bir birey olarak hayatına devam etmeye çalışıyor. yarın bir gün kendi isteğiyle kapanır mı bilmem ama bu kadınların sağlıklı bir birey olmasını nasıl bekleriz bir toplum olarak ki?
işte tam bu noktada piaget'nin ve erikson'ın kuramlarını tekrar tekrar okumakta fayda var. ayrıca sorunlu ailelerin ve özellikle beynini din bürümüş, gözü kör olmuş ailelerin ve tüm bunları yaparken bir yandan da kendi karısını başka kadınlarla aldatan adamların ciddi bir tedaviye ihtiyacı var. siz tedavi olmadığınız sürece hastalıklı bireyler yetiştirme yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz çünkü.
ekleme yapayım: şu an bu bahsettiğim ve kızları ile beni aleviyim diye görüştürmeyen aile, beni yolda gördüğünde benimle konuşma girişimlerinde bulunuyor. konuşuyorum ben de, onlar gibi değilim, hem belki utanırlar diye düşünüyorum. umarım utanıyorlardır bir nebze.
işte tam bu noktada piaget'nin ve erikson'ın kuramlarını tekrar tekrar okumakta fayda var. ayrıca sorunlu ailelerin ve özellikle beynini din bürümüş, gözü kör olmuş ailelerin ve tüm bunları yaparken bir yandan da kendi karısını başka kadınlarla aldatan adamların ciddi bir tedaviye ihtiyacı var. siz tedavi olmadığınız sürece hastalıklı bireyler yetiştirme yolunda emin adımlarla ilerliyorsunuz çünkü.
ekleme yapayım: şu an bu bahsettiğim ve kızları ile beni aleviyim diye görüştürmeyen aile, beni yolda gördüğünde benimle konuşma girişimlerinde bulunuyor. konuşuyorum ben de, onlar gibi değilim, hem belki utanırlar diye düşünüyorum. umarım utanıyorlardır bir nebze.
devamını gör...
helada cep telefonuyla oyun oynamak
tuvalette sıkılmanızı önleyen durumdur.
fakat zamana dikkat etmek gerekir.
tuvalette fazla oturmak basura sebep olabilir.
fakat zamana dikkat etmek gerekir.
tuvalette fazla oturmak basura sebep olabilir.
devamını gör...
sağlam türk filmleri
eşkıya...
devamını gör...
iz bırakan kitap cümleleri
eğer silemeyeceksen geçmişimin tozlu raflarına üfleme. sonra sen gidiyorsun, ben boğuluyorum o tozların içinde. (bukre-kahraman tazeoğlu)
devamını gör...
aleyna yurtkölesi
devamını gör...
canlı yayın açılış programı
'yani' kelimesini o kadar çok kullanıyorlar ki kanser olmama ramak kaldı. asalak kelimeleri bu kadar çok kullanmasalar keşke.
devamını gör...
ilk sayfasında kendisine bağlayan kitap
okudukça okuyasın gelir. hem hemen bitmesini istersin hem de hiç bitmesin. kitabın içinde yaşayabilmek istersin.
devamını gör...
aaahh belinda
türk sinemasının en beğendiğim ve başarılı bulduğum filmlerinden biri. buradan sonra söyleyeceklerim spoiler.
müjde ar'ın oynadığı naciye(serap) karakteri bize hiç de yabancı olmayan bir tabloyu sunuyor. 2 çocuklu, bankada çalışan, orta direk bir ailenin anne karakteri. hayali tiyatrocu olmak fakat gerçekler evde çocuklara yemek yap, kayınvalidenin huyuna git, kocanın gönlünü hoş tut, en büyük eğlencen cümbür cemaat gidilen piknikler olsun tadında bir hayat. bulunduğu şartlarda hayatta kalmak için bir tür hayalde yaşıyor naciye. onu canlı tutan, devam etmesini sağlayan hayaller. öyle ki naciye bu hayallerde serap* oluyor. naciye içine düştüğü hayatı kabullenmeye başladığında serap'a yeniden kavuşuyor. en çaresiz olduğu anda, artık hiç umudu kalmayıp pes ettiğinde başlıyor serap'ın hayatı. aksi halde naciye devam edemez. içine düştüğü cehennem gibi hayatta devam edebilmesi için tutanacak yegane şey kafasında kurduğu bu alternatif hayat. çok çok güzel.
not: ayrıca filmin açılışında bahsedilen asiye nasıl kurtulur oyunu da atıf yılmaz tarafından sinemaya uyarlanmış ve oyuncu kadrosu aynı. kesinlikle izlenmesi gereken güzel bir çalışma.
müjde ar'ın oynadığı naciye(serap) karakteri bize hiç de yabancı olmayan bir tabloyu sunuyor. 2 çocuklu, bankada çalışan, orta direk bir ailenin anne karakteri. hayali tiyatrocu olmak fakat gerçekler evde çocuklara yemek yap, kayınvalidenin huyuna git, kocanın gönlünü hoş tut, en büyük eğlencen cümbür cemaat gidilen piknikler olsun tadında bir hayat. bulunduğu şartlarda hayatta kalmak için bir tür hayalde yaşıyor naciye. onu canlı tutan, devam etmesini sağlayan hayaller. öyle ki naciye bu hayallerde serap* oluyor. naciye içine düştüğü hayatı kabullenmeye başladığında serap'a yeniden kavuşuyor. en çaresiz olduğu anda, artık hiç umudu kalmayıp pes ettiğinde başlıyor serap'ın hayatı. aksi halde naciye devam edemez. içine düştüğü cehennem gibi hayatta devam edebilmesi için tutanacak yegane şey kafasında kurduğu bu alternatif hayat. çok çok güzel.
not: ayrıca filmin açılışında bahsedilen asiye nasıl kurtulur oyunu da atıf yılmaz tarafından sinemaya uyarlanmış ve oyuncu kadrosu aynı. kesinlikle izlenmesi gereken güzel bir çalışma.
devamını gör...
ucemak
telefon kafa sözlük bildiri haberlerini artılara boğan yazardır, elleri dert görmeyesecidir. sahi eksi butonu olsaydı, neler gönderirdi , kim bilir ? :)
devamını gör...
sözlüğü bırakmasından korkulan yazar
korkmanıza gerek yok.*
devamını gör...
jane eyre
charlotte brontenin kaleme aldığı 19.yüzyılda ingiltere de geçen romandır. küçük yaşta yetim kalan jane , yengesi ve 3 çocuğuyla yaşamaya başlar yengesi ile anlaşamayınca yengesi onu katı bir yatılı okula gönderir. çok akıllı ve dik başlı olan jane on yıl orada eğitim görür hayatının baharında olduğunun farkına varınca yeni dünyalara açılmak ister. rochester malikanesinde öğretmen olarak işe başlar orada evin sahibi olan edward rochester'ın bakımında olan kıza hem ablalık hem öğretmenlik yapar. evin gizli efendisi rochester'a aşık olur ama her şey o kadar basit ve kolay değildir onun kapsını çalmayı bekleyen acı silsilesi bekliyordur.
kitabı bitirdiğimde gerçekten çok fazla reşat nuri'nin çalıkuşu romanına benzetmiştim, bir kaç gün sonra filmi olduğunu fark ettim ve izlemeye başladım. ortam çok iyi yapılmış ama oyuncu seçimleri ana karakterler dışında iyi düşünülmüş olduğunu düşünmüyorum eğer kitabını okumadıysanız izlemenizi tavsiye etmiyorum. ana olay örgüsünde geçen olayları geçiştirilmiş ve sonu kitaba göre iyi bağlanmadığını aynı sonu yazmadığını söyleyebilirim
benim kendi yorumum ise kitap gotik akımını yansıtan iyi kaleme alınmış, olay örgüsü sağlam bir kitap. ilahi adalet duygusu ön planda idi. beni etkiledi bir şans vermenizi tavsiye derim.
kitabı bitirdiğimde gerçekten çok fazla reşat nuri'nin çalıkuşu romanına benzetmiştim, bir kaç gün sonra filmi olduğunu fark ettim ve izlemeye başladım. ortam çok iyi yapılmış ama oyuncu seçimleri ana karakterler dışında iyi düşünülmüş olduğunu düşünmüyorum eğer kitabını okumadıysanız izlemenizi tavsiye etmiyorum. ana olay örgüsünde geçen olayları geçiştirilmiş ve sonu kitaba göre iyi bağlanmadığını aynı sonu yazmadığını söyleyebilirim
benim kendi yorumum ise kitap gotik akımını yansıtan iyi kaleme alınmış, olay örgüsü sağlam bir kitap. ilahi adalet duygusu ön planda idi. beni etkiledi bir şans vermenizi tavsiye derim.
devamını gör...
sözlük yazarlarının akıl sır erdiremediği olaylar
vücudumu hareket ettirmek.
mesela parmağımı oynatıyorum ama öyle bir komut verdim mi? yok, düşündüm mü? hayır
ama istedim ve o hareket ediyor yada kolum yada bacağım yada diğer bir uzvum, sanki tanrıdan diliyorum ve kabul oluyor gibi şakkadanak.
daha kendi vücudumu anlayamadım. hahaha.
mesela parmağımı oynatıyorum ama öyle bir komut verdim mi? yok, düşündüm mü? hayır
ama istedim ve o hareket ediyor yada kolum yada bacağım yada diğer bir uzvum, sanki tanrıdan diliyorum ve kabul oluyor gibi şakkadanak.
daha kendi vücudumu anlayamadım. hahaha.
devamını gör...
normal sözlük seni seviyorum mesajı etkinliği
tanım: yalnızlık kafasına vurmuş olan bir arkadaşın yapmaya çalıştığı aktivite.
şahsi yorum: kalkışmayın böyle şeylere.
şahsi yorum: kalkışmayın böyle şeylere.
devamını gör...
ice (yazar)
karşılaştığım her başlıkta fikirlerine katıldığım, sırf bu yüzden "zaten ice hanım demiş diyeceğini." diyip tanım girmeme gerek bırakmayan, mantıklı entryleri olan bir yazar.
ek olarak, sempatik birine benziyor.
takip edilesi, karması bol olsun ki öyle*
ek olarak, sempatik birine benziyor.
takip edilesi, karması bol olsun ki öyle*
devamını gör...
