geceye ilginç bir bilgi bırak
adolf hitler, lev troçki, tito, sigmund freud ve josef stalin birbirlerinden habersiz bir şekilde 1913 yılında viyana'da bulunmuşlardır.
devamını gör...
celebrant sorularınızı yanıtlıyor
benim de birkaç sorum olacak;
celebrant kim?
neden celebrant?
ben neden onu merak ediyorum?
öğrenince elime ne geçecek?
neden böyle bir uygulama var sözlükte?
işsiz misiniz?
teşekkürler.
celebrant kim?
neden celebrant?
ben neden onu merak ediyorum?
öğrenince elime ne geçecek?
neden böyle bir uygulama var sözlükte?
işsiz misiniz?
teşekkürler.
devamını gör...
ali ekber çiçek
yaşamımın sonlarında bana birisi bana en çok gurur duyduğun şeyler nedir diye sorsa sanırım listenin başına ali ekber çiçek'le çağdaş olma durumunu söylerim.
kanaatimce büyük ozanımız avrupa'da doğsaydı dahi besteciler arasında yer alırdı. ingiltere'de doğsaydı sadece haydar haydar bestesi için bile sir ünvanı kazanırdı. fransa'da yaşasa her sene devlet nişanları verilirdi.
türkiye'de doğduğu için doğduğuna pişman edilmiştir. yaşamına ve ruhuna saygıyla.
kanaatimce büyük ozanımız avrupa'da doğsaydı dahi besteciler arasında yer alırdı. ingiltere'de doğsaydı sadece haydar haydar bestesi için bile sir ünvanı kazanırdı. fransa'da yaşasa her sene devlet nişanları verilirdi.
türkiye'de doğduğu için doğduğuna pişman edilmiştir. yaşamına ve ruhuna saygıyla.
devamını gör...
mizah seviyesi yükseltilebilir mi sorunsalı
gergin bir milletin, kasıntı çocukları ile yaşıyoruz.
insanların fotoğraflarına bakabilirsin, sürekli bir kaş havada, sürekli bir ciddiyet, sürekli bir gerginlik.
sanırım proporsiyon bozulmasın diye her zaman dik durmaya çalışıyorlar, eee sopa yutmadıklarına göre sırtı dik tutmak için çok gergin olmaları gerekiyor.
senlennnn aynı kaderi paylaşıyorum sevgili lahmacuncunun kurumu. yıllardır espri yaparım, yıllardır offfff püfffff tepkilerine maruz kalırım.
bazen cidden manasız ve alakasız komikliklerime kahkaha atan insanlar oluyor, işte bu çok dikkatli davranılması gereken insan tipidir. mutlaka bir çıkarı vardır, köprüyü geçene kadar ayı'ya güzelim diyen, riyakar insan tipidir. uzak dur.
neyse ülkenin mizah seviyesi yükselemez, insanlar tebessümden aciz, sürekli ağlıyorlar.
gençlerde para yok, aşk yok, merhamet yok, gelecek kaygısı sorunu ile günün tadını çıkarmaya mecalleri yok.
bütün bu sıkıntılı hayata, ülkeye rağmen hayata dair küçük ayrıntılar yakalayarak gülmeye çalışan biz, yani ben, sen ve sanırım bir kaç kişi daha var, işte bizler bu hayatı yaşanılır kılıyoruz. en azından kendimiz için yaşanılır kılıyoruz, devrimci miyiz neyizzzz....
mutsuz insanlara gülümsemeyi aşılayamayız, ne diyordu cem adrian, ve mizah... şimdi görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız....
insanların fotoğraflarına bakabilirsin, sürekli bir kaş havada, sürekli bir ciddiyet, sürekli bir gerginlik.
sanırım proporsiyon bozulmasın diye her zaman dik durmaya çalışıyorlar, eee sopa yutmadıklarına göre sırtı dik tutmak için çok gergin olmaları gerekiyor.
senlennnn aynı kaderi paylaşıyorum sevgili lahmacuncunun kurumu. yıllardır espri yaparım, yıllardır offfff püfffff tepkilerine maruz kalırım.
bazen cidden manasız ve alakasız komikliklerime kahkaha atan insanlar oluyor, işte bu çok dikkatli davranılması gereken insan tipidir. mutlaka bir çıkarı vardır, köprüyü geçene kadar ayı'ya güzelim diyen, riyakar insan tipidir. uzak dur.
neyse ülkenin mizah seviyesi yükselemez, insanlar tebessümden aciz, sürekli ağlıyorlar.
gençlerde para yok, aşk yok, merhamet yok, gelecek kaygısı sorunu ile günün tadını çıkarmaya mecalleri yok.
bütün bu sıkıntılı hayata, ülkeye rağmen hayata dair küçük ayrıntılar yakalayarak gülmeye çalışan biz, yani ben, sen ve sanırım bir kaç kişi daha var, işte bizler bu hayatı yaşanılır kılıyoruz. en azından kendimiz için yaşanılır kılıyoruz, devrimci miyiz neyizzzz....
mutsuz insanlara gülümsemeyi aşılayamayız, ne diyordu cem adrian, ve mizah... şimdi görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız....
devamını gör...
tüm yazarların profilinde kurucu yazması
ben anlamam valla yarın bir gün silersiniz falan yıkarım sözlüğü. kurucuyum artık kimse kaldıramaz beni bu koltuktan.
devamını gör...
yol
yesil olani;
alisilageldik korku unsurlarini icermeyen, drama agirlikli bir stephen king romani.
ayrica 1999 yilinda cekilmis, 4 dalda oscar adayligi bulunan efsane film. (bkz: the green mile)
--- alıntı ---
"karanliktan korkuyorum patron lutfen isigi kapatma."
--- alıntı ---
alisilageldik korku unsurlarini icermeyen, drama agirlikli bir stephen king romani.
ayrica 1999 yilinda cekilmis, 4 dalda oscar adayligi bulunan efsane film. (bkz: the green mile)
--- alıntı ---
"karanliktan korkuyorum patron lutfen isigi kapatma."
--- alıntı ---
devamını gör...
yazarların evlenmek istememe nedenleri
herkes doğru insanı bekliyor, herkes anlayış ve kabul edilmek istiyor yalnızca. kimse birine doğru insan olmayı önemsemiyor, kimsenin umrunda değil birine iyi gelmek ya da incitmemek. hep iyilik, sevgi, mutluluk beklentisi, en iyi etiketlere sahip olsun iki yüzlülüğü kimse vadetmiyor asla karşısındakine güzel şeyleri. ben böyleyim deyip çekiliyor herkes, ne gönlü var kimsenin değişmeye dönüşmeye ne de daha iyi bir insan olmaya gayreti. bir insanın sevgisine karşı sorumluluk hissedilmiyor, önemsenmiyor bile, kaybetme endişesi taşınmıyor. o yoksa başkası olur nasıl olsa deniliyor sanki bir nesneden bahseder gibi. halbuki o nesenenin sesi soluğu var, canı bile acıyor çoğu zaman...
uzunca bir süredir bir imzadan başka ifadesinin olduğunu düşünmüyorum, yapay tüm evlilikler olabildiğine suni. yol arkadaşlığı değil birçoğu rastgele bir yan yanalık; bir parça yalnız kalmama korkusu bir tutam da sevilmeye olan muhtaçlık işte. kimse evlenmesin artık, kimse kimsenin yarası da olmasın. kapatalım bu mevzuyu.
uzunca bir süredir bir imzadan başka ifadesinin olduğunu düşünmüyorum, yapay tüm evlilikler olabildiğine suni. yol arkadaşlığı değil birçoğu rastgele bir yan yanalık; bir parça yalnız kalmama korkusu bir tutam da sevilmeye olan muhtaçlık işte. kimse evlenmesin artık, kimse kimsenin yarası da olmasın. kapatalım bu mevzuyu.
devamını gör...
mitoloji
dinlerin şekil alması konusunda önemli rol oynamıştır.
devamını gör...
babanın ölmesi
biri beni ne zaman şakasına denize itse babamın kaybı gelir aklıma.
17 yaşındayım. babam ankarada kanser tedavisi görüyor. babannem evi satmış, oğlunu bir kaç ay daha fazla yaşatmak için öğrendiği her şeyi pişirip taşırıyor. keçiboynuzları, ısırgan otları, kaplumbağa kanları. bense kiliste yatılı okuyorum, fen lisesine 4. olarak girmişim, denemelerde ise sondan 4. falanım.
müdür odasına çağırdı bir gün, dedim sıçtık; geçen hafta yurtta viski yuvarlamıştık kesin biri öttü. gittim odasına, içerde gördüğüm ama hiç konuşmuşluğumun olmadığı bir akrabamızla oturuyor. müdür, babanın yanına gönderelim bu dönem seni, dersleri düşünme dedi, olur hocam dedim. bu kadar iyilik beklemiyordum tabi bu dalyaraktan. şaşırdım. akrabam aldı beni, bindik otobüse gittik ankara'ya. akrabamla sıkıcı ve alakasız bir ısınma turu yaptık, saçma oldu ve sonrasında yol boyunca hiç konuşmadık.
sabah babannemin evine geldik, kapıda bir sürü ayakkabı, ben hala anlamıyorum. içeri girdiğimde tanımadığım bir sürü insan ağlıyor, sonra sonra tanıdık geliyor yüzler, ama hala anlamıyorum. arkamdan gelerek baban öldü diyor kuzenim ağlayarak. sonra diyorum ki abi arkamdan gelip itmeyin denize, üşüyorum.
çıkıp botanikte bir banka oturuyorum, bir sigara yakıyorum, 5 dakika sonra bir adam geliyor yanıma, monolog bir sohbetten sonra avrupa'da ibnelerin nasıl sikiştiğini anlatıyor, ''ayak tırnağından başlayıp saçının teline kadar yalıyorlar, yok böyle bir şey''.
17 yaşındayım. babam ankarada kanser tedavisi görüyor. babannem evi satmış, oğlunu bir kaç ay daha fazla yaşatmak için öğrendiği her şeyi pişirip taşırıyor. keçiboynuzları, ısırgan otları, kaplumbağa kanları. bense kiliste yatılı okuyorum, fen lisesine 4. olarak girmişim, denemelerde ise sondan 4. falanım.
müdür odasına çağırdı bir gün, dedim sıçtık; geçen hafta yurtta viski yuvarlamıştık kesin biri öttü. gittim odasına, içerde gördüğüm ama hiç konuşmuşluğumun olmadığı bir akrabamızla oturuyor. müdür, babanın yanına gönderelim bu dönem seni, dersleri düşünme dedi, olur hocam dedim. bu kadar iyilik beklemiyordum tabi bu dalyaraktan. şaşırdım. akrabam aldı beni, bindik otobüse gittik ankara'ya. akrabamla sıkıcı ve alakasız bir ısınma turu yaptık, saçma oldu ve sonrasında yol boyunca hiç konuşmadık.
sabah babannemin evine geldik, kapıda bir sürü ayakkabı, ben hala anlamıyorum. içeri girdiğimde tanımadığım bir sürü insan ağlıyor, sonra sonra tanıdık geliyor yüzler, ama hala anlamıyorum. arkamdan gelerek baban öldü diyor kuzenim ağlayarak. sonra diyorum ki abi arkamdan gelip itmeyin denize, üşüyorum.
çıkıp botanikte bir banka oturuyorum, bir sigara yakıyorum, 5 dakika sonra bir adam geliyor yanıma, monolog bir sohbetten sonra avrupa'da ibnelerin nasıl sikiştiğini anlatıyor, ''ayak tırnağından başlayıp saçının teline kadar yalıyorlar, yok böyle bir şey''.
devamını gör...
nina simone
t: hayatı boyunca insanlık değerlerinin önde gelen savunucularından biri olmuş, arkasında birçok muazzam eser bırakmış olan abd'li şarkıcı. maalesef, ölümünden birkaç yıl önce meme kanserine yakalanmış, 2003 yılında fransa'da uykusunda vefat etmiştir. asıl ismi eunice kathleen waymon'dır. hakkında birçok kitap yazılmış, bir de belgesel çekilmiştir.
her ne kadar en bilineni olsa da ilk dinlediğim günden beri en sevdiğim parçası. bugünlerde daha bir anlamlı: ain't got no, i got life
ne me quitte pas yorumu da harikadır: buradan
tavsiye: gece dinlemeyin, dertsizi dert sahibi yapar.
her ne kadar en bilineni olsa da ilk dinlediğim günden beri en sevdiğim parçası. bugünlerde daha bir anlamlı: ain't got no, i got life
ne me quitte pas yorumu da harikadır: buradan
tavsiye: gece dinlemeyin, dertsizi dert sahibi yapar.
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
sevgili normal sözlük yazarları,
dergi ekibi olarak öncelikle katkıda bulunan, kıymetli yazılarını bizlerle paylaşan her bir yazara çok teşekkür ediyoruz. paylaştıklarınız bizler için çok kıymetli ve belirli zaman aralıkları ile bunlara dergide yer vermek, onları sözlük dergi'nin bir parçası yapmak da öyle. zamanla emek verdiğiniz o metinleri dergi bünyesinde göreceksiniz.
ancak takdir edersiniz ki bazı yazıları üzülerek yayımlayamıyoruz. peki bize hüzne boğan bu kararı almamızdaki sebep ne derseniz?
öncelikle daha önce sözlük dergisi duyurularındaki #610615 no'lu tanımda belirli kriterler belirlemiştik, bu kriterlere uymayan ya da pek kısacık yazılmış metinleri yayımlamamak gibi bir politikamız var. ama inanıyoruz ki siz çok daha iyilerini yazacak ve de o sayfalardaki yerinizi alacaksınız.
sevgilerimizle...
sözlük dergi mürettebatı
kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışa vurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
dergi ekibi olarak öncelikle katkıda bulunan, kıymetli yazılarını bizlerle paylaşan her bir yazara çok teşekkür ediyoruz. paylaştıklarınız bizler için çok kıymetli ve belirli zaman aralıkları ile bunlara dergide yer vermek, onları sözlük dergi'nin bir parçası yapmak da öyle. zamanla emek verdiğiniz o metinleri dergi bünyesinde göreceksiniz.
ancak takdir edersiniz ki bazı yazıları üzülerek yayımlayamıyoruz. peki bize hüzne boğan bu kararı almamızdaki sebep ne derseniz?
öncelikle daha önce sözlük dergisi duyurularındaki #610615 no'lu tanımda belirli kriterler belirlemiştik, bu kriterlere uymayan ya da pek kısacık yazılmış metinleri yayımlamamak gibi bir politikamız var. ama inanıyoruz ki siz çok daha iyilerini yazacak ve de o sayfalardaki yerinizi alacaksınız.
sevgilerimizle...
sözlük dergi mürettebatı
kategori sınırlaması olmadan her türden yazılarınızı, denemelerinizi, dışa vurumlarınızı ve iç dökmelerinizi de [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
devamını gör...
sözlükte kendin olmak
bir yazar sayesinde farkına vardığım durum. nickini söylemek isterdim fakat sözlüğün sonsuz girdabında kaybettim bile. bir başlığa tanım girerken asıl düşünceni söylemekten imtina göstermek, kısa, öz, şakaya vurarak yapılan tanımlar benim kaçışlarımdı. sözlüğe değer vererek, diğer insanların bakış açısındansa kendi açından yazabilmek çok önemli diye düşünüyorum. gerçekten bahsetmekten mutluluk duyduğumuz, anlatırken heyecandan özensiz ve kelime seçimine bile dikkat edilmeden kendimizi kusursuz ifade edebildiğimiz mevzularda yazmak, insanların yargılarını düşünmemek.. tamamıyla saf (sadece kendi fikirlerinizden oluşan) bir sözlük hesabı oluşturmak olarak tanımlayabilirim bu durumu.
devamını gör...
tc vatandaşlığından çıktığı için sevinen adam
herkesin kendi tercihidir, bizi zerre ilgilendirmez.
devamını gör...
kafa içi basıncı
kiba yani kafa içi basıncı artması ise şöyle tanımlanabilir. kafatası beyin, kan ve omurilik sıvısını(bos) içeren sınırlı bir alandır. bu üç bileşenin volümü ve basıncı denge halindedir ve bu durum normal kafa içi basıncını oluşturur. bu üç bileşenden birinin artışı, diğerlerinin volümünde değişikliğe neden olur. kafa içi basıncı arttığında beyin dokusunun genişleyebileceği alan olmadığından, bos'un yer değiştirmesi, emilimin artması, üretimin azalması ve serebral kan akımının azalması ile kompansasyon sağlanır.
devamını gör...
müzik
çoğu insanı hayata bağlayan yegane dayanak.
devamını gör...
lgbt
cinsel yönelimleri yüzünden sürekli mental ve fiziki şiddete maruz kalan topluluk.
devamını gör...
tarih bilmeyen kişilerin özellikleri
tarihe hevesli ama tarihi bilmeyen kişilerin özellikleri.
- taraflı anlatım
bir kişi size herhangi bir olayı xleri yendik yok ettik veya şerefsiz yler bizi şurada yendiler tarzında birşeyler anlatıyorsa bu kişi büyük ihtimalle olayla ilgili pek bir şey bilmiyordur.
- bugünün şartlarıyla olayları yorumlamak
bu ülkemizde sürekli yapılan birşey. adam sırf politik görüşünü kanıtlamak için böyle salakça birşey yapıyor.
- alternatif tarih
yine o kişi size xi kaybetmeseydik kesin şimdi dünyaya hükmediyorduk veya y yöneticisi gitmeseydi kesin çok güçlü olurlardı tarzında bir şeyler söylüyorsa şöyle yüzüne okkalı bi...
neyse ona böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyleyin.
sen tarihçimisinde bunları söylüyorsun deseniz haklısınızdır. ben ne tarih okuyorum* ne de tarihle ilgili bir çalışmaya yapıyorum. ne de birilerine cahil diyecek kadar bilgiliyim. ama aklı var mantık var be kardeşim. masal mı anlatıyorsunuz?
- taraflı anlatım
bir kişi size herhangi bir olayı xleri yendik yok ettik veya şerefsiz yler bizi şurada yendiler tarzında birşeyler anlatıyorsa bu kişi büyük ihtimalle olayla ilgili pek bir şey bilmiyordur.
- bugünün şartlarıyla olayları yorumlamak
bu ülkemizde sürekli yapılan birşey. adam sırf politik görüşünü kanıtlamak için böyle salakça birşey yapıyor.
- alternatif tarih
yine o kişi size xi kaybetmeseydik kesin şimdi dünyaya hükmediyorduk veya y yöneticisi gitmeseydi kesin çok güçlü olurlardı tarzında bir şeyler söylüyorsa şöyle yüzüne okkalı bi...
neyse ona böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söyleyin.
sen tarihçimisinde bunları söylüyorsun deseniz haklısınızdır. ben ne tarih okuyorum* ne de tarihle ilgili bir çalışmaya yapıyorum. ne de birilerine cahil diyecek kadar bilgiliyim. ama aklı var mantık var be kardeşim. masal mı anlatıyorsunuz?
devamını gör...
k-pop dinleyen biriyle arkadaşlık etmek
insanları müzik tarzları için ötekileştirmeye çalışmak çok gereksiz bir hareket.
kpop, k-rap, hiphop, türkü, klasik müzik gibi birçok tarzda ve çeşitli dilde şarkı dinliyorum. kpop sadece bts'den ibaret değil mesela, ve kpop sadece pop şarkılardan da oluşmuyor fakat insanlar pek araştırmadıkları ve ön yargılı olup dinlemeye tenezzül etmedikleri için ''kpop dinleyen biriyle arkadaşlık etmek'' adlı bir başlık açıp dinleyenleri ötekileştirebiliyor.
21. yüzyıldayız, kendi renginize kimse sahip olmak zorunda değil. bir şeyi eleştirmeye çalışmadan önce lütfen hakkında bilgi sahibi olun, eğer bir kore idol grubu billboard'da ödül alıp sahneye çıkıyorsa, unicef'de konuşma yapabiliyor ve grammy'ye aday gösteriliyorsa, bunu bilmemek ve bu olayları takip edip kore müziğini dinleyenleri ötekileştirmeye çalışmak sizin eksikliğiniz ve gülünç duruma düşmenizdir.
kpop, k-rap, hiphop, türkü, klasik müzik gibi birçok tarzda ve çeşitli dilde şarkı dinliyorum. kpop sadece bts'den ibaret değil mesela, ve kpop sadece pop şarkılardan da oluşmuyor fakat insanlar pek araştırmadıkları ve ön yargılı olup dinlemeye tenezzül etmedikleri için ''kpop dinleyen biriyle arkadaşlık etmek'' adlı bir başlık açıp dinleyenleri ötekileştirebiliyor.
21. yüzyıldayız, kendi renginize kimse sahip olmak zorunda değil. bir şeyi eleştirmeye çalışmadan önce lütfen hakkında bilgi sahibi olun, eğer bir kore idol grubu billboard'da ödül alıp sahneye çıkıyorsa, unicef'de konuşma yapabiliyor ve grammy'ye aday gösteriliyorsa, bunu bilmemek ve bu olayları takip edip kore müziğini dinleyenleri ötekileştirmeye çalışmak sizin eksikliğiniz ve gülünç duruma düşmenizdir.
devamını gör...
birçok başlığın uzay içerisinde kaybolması
bir gerçek.
bazıları okunmamış, bazılarına yorum yapılmamış, haklarında soru bile sorulmamış, kendi hallerine bırakılıp boynu bükülmüş başlıklar var. bazılarında da uzun uzun emek verilerek yazılmış ama hiç yüzüne bakılmamış tanımlar var.
"niye sürekli cinsiyetçi başlık açılıyor, niye bilgi içerikli, bilimsel başlık açılmıyor?" diyenleri bekliyoruz özellikle. tamam, bu tür başlıklarda belki sürekli tanım girilip muhabbet edilecek bir durum yok. fakat bazı başlıklara özellikle her bilgiyi eklemiyorum ki birileri de kalanları yazsın, herkesin katılımı olsun. ne yazık ki kimse yazmıyor.
kendi adıma konuşayım:
(bkz: beyaz cüce)
(bkz: evrenin çapı)
(bkz: termodinamik çevrim)
(bkz: süper volkan)
(bkz: ampul)
(bkz: korona)
(bkz: el dorado)
(bkz: döngüsel kuantum kütle çekim teorisi)
(bkz: alexei yagudin)
(bkz: evgeni plushenko)
(bkz: oort bulutu)
(bkz: graft versus host hastalığı)
(bkz: tekillik)
(bkz: flynn etkisi)
daha çok var ama bu kadarı yeterli. bu sadece benim profilimdekilerin birkaçı. kim bilir başka yazarlarda da daha ne başlıklar var aynı durumda olan.
bazıları okunmamış, bazılarına yorum yapılmamış, haklarında soru bile sorulmamış, kendi hallerine bırakılıp boynu bükülmüş başlıklar var. bazılarında da uzun uzun emek verilerek yazılmış ama hiç yüzüne bakılmamış tanımlar var.
"niye sürekli cinsiyetçi başlık açılıyor, niye bilgi içerikli, bilimsel başlık açılmıyor?" diyenleri bekliyoruz özellikle. tamam, bu tür başlıklarda belki sürekli tanım girilip muhabbet edilecek bir durum yok. fakat bazı başlıklara özellikle her bilgiyi eklemiyorum ki birileri de kalanları yazsın, herkesin katılımı olsun. ne yazık ki kimse yazmıyor.
kendi adıma konuşayım:
(bkz: beyaz cüce)
(bkz: evrenin çapı)
(bkz: termodinamik çevrim)
(bkz: süper volkan)
(bkz: ampul)
(bkz: korona)
(bkz: el dorado)
(bkz: döngüsel kuantum kütle çekim teorisi)
(bkz: alexei yagudin)
(bkz: evgeni plushenko)
(bkz: oort bulutu)
(bkz: graft versus host hastalığı)
(bkz: tekillik)
(bkz: flynn etkisi)
daha çok var ama bu kadarı yeterli. bu sadece benim profilimdekilerin birkaçı. kim bilir başka yazarlarda da daha ne başlıklar var aynı durumda olan.
devamını gör...
oryantalizm
19 yy ikinci yarısında itibaren batılı sanatçıların doğuyu yakından görüp doğu şehirlerini inceleyip eserlerinde realist bir şekilde yansıtmaya gittikleri akımdır.özellikle ressamları çoğu resimlerde vaha,çöl,harem sahneleri, yiğitliği yansıtan savaş ve av sahneleri gibi doğuya özgü konulara ağırlık vermişlerdir.
örnekler;


örnekler;


devamını gör...