faruk nafiz çamlıbel
sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin
sana kafir dediler, diş biledim hak'ka bile
topladın saçtığı altınları yüzlerce elin
kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile.
sana çirkin demedim ben, kafir demedim
bence dinin gibi küfrün de mukaddesti senin
yaşadın beş sene kalbimde, misafir demedim
bu firar aklına nereden, ne zaman esti senin.
zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine
takılan gönlüm asırlarca peşinden gidecek.
sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine
seni aşkım canavarlar gibi takip edecek.
muhteşem dizelerin yazarıdır.
devamını gör...
gezen tavuk ile oturan tavuk yumurtası arasındaki fark
oturan tavuk diye bir kavram yoktur. kafes tipi üretim vardır. tavuklar çok küçük kafeslerde üreticinin onlara belirlediği gündüz ve gece süreleri içinde yumurtlamaya zorlanırlar. gezemezler böyle bir imkanları yoktur. antibiyotik verileceği zaman toplu şekilde verilir. tavuk çiftliklerinde hergün onlarca tavuk durduğu yerde ölür.
serbest gezen tavuk ise belli bir alan dahilinde gezen, çeşitli otlara ulaşabilen, kafasına göre toprakta eşinebilen bir tavuktur. aynı zamanda serbest gezen tavukların arasında horozlarda olur ve horozlu tavuk yumurtası daima daha lezzetli ve protein açısından besleyici olur.
peki bu nasıl anlaşılır? yumurtayı bir kaseye kırdığınız zaman sarısını dağıtmadan bakarsanız üstünde küçük beyaz bir noktacık görürsünüz bu horozlu yumurtadır.
serbest gezen tavuk ise belli bir alan dahilinde gezen, çeşitli otlara ulaşabilen, kafasına göre toprakta eşinebilen bir tavuktur. aynı zamanda serbest gezen tavukların arasında horozlarda olur ve horozlu tavuk yumurtası daima daha lezzetli ve protein açısından besleyici olur.
peki bu nasıl anlaşılır? yumurtayı bir kaseye kırdığınız zaman sarısını dağıtmadan bakarsanız üstünde küçük beyaz bir noktacık görürsünüz bu horozlu yumurtadır.
devamını gör...
kadıköy belediyesi net işçi maaşının 5275 tl olması
demek ki kaynaklar düzgün yönetilince işçiye hakkı verilebiliyormuş. bu tarz hareketlerin sürekli chp belediyelerinde olması, ileride ülkeyi nasıl yöneteceklerine örnek teşkil eder. alkışlamak gerek.
devamını gör...
dövme yaptırmak
evlilikte yüzük takmak yerine yüzük parmağına dövme yaptırmak daha mantıklı geliyor.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar
körlük- jose saramago
devamını gör...
aylardır bana beğeni atmayan yazar arkadaşımın az önce beğeni atması
demin yeni girdiğim tanımı beğenmesi. burnuma kötü kokular geliyor sözlük, kendisine mesaj attım dönerse sileceğim başlıktır. birazdan morpheus odama girerse şaşırmam.
devamını gör...
gölgede ve güneşte futbol
bir eduardo galeano kitabıdır.
eduardo galeano okumak boyut değiştirmek gibi bir eylemdir. her şeye farklı ve daha insani bir gözle bakmak. neden insan olmamız gerektiğini anlamak ve her eylemin nasıl güzelleştirilebileceğini anlamaktır.
futbol ise bir yaşam tarzıdır. sanıldığı gibi yirmi iki adamın bir topun peşinde koştuğu bir oyuna indirgenemez. bir dönem kalecilik yapmış olan albert camus’nün bildiği her şeyi futboldan öğrendiğini söylemesi gibi doğru bir şekilde izleyen ve oynayan insana çok şey öğretebilir.
hepimiz biliriz ki ‘ futbol asla sadece futbol değildir.’ galeano bu kitapta bize futbolun güzel yanlarının yanı sıra çirkin yanlarını da göstermiş. endüstriyel futbolun içimizdeki samimi futbol aşkını öldürmek için neler neler yaptığını anlatmış. bazı bölümler ise tamamen hafızalara kazınan goller üzerine.
çocukken gölgede ve güneşte oynadığımız futbolun işin içine para ve kar amacı güden şirketlerin karışması ile ne hale geldiğini hala izlemekteyiz. galeano bize başka türlüsünün olduğunu da anlatıyor.
biz iyisi mi galeano’dan okuyalım futbolu ve bizi sevenleri üzmeyelim baba.
eduardo galeano okumak boyut değiştirmek gibi bir eylemdir. her şeye farklı ve daha insani bir gözle bakmak. neden insan olmamız gerektiğini anlamak ve her eylemin nasıl güzelleştirilebileceğini anlamaktır.
futbol ise bir yaşam tarzıdır. sanıldığı gibi yirmi iki adamın bir topun peşinde koştuğu bir oyuna indirgenemez. bir dönem kalecilik yapmış olan albert camus’nün bildiği her şeyi futboldan öğrendiğini söylemesi gibi doğru bir şekilde izleyen ve oynayan insana çok şey öğretebilir.
hepimiz biliriz ki ‘ futbol asla sadece futbol değildir.’ galeano bu kitapta bize futbolun güzel yanlarının yanı sıra çirkin yanlarını da göstermiş. endüstriyel futbolun içimizdeki samimi futbol aşkını öldürmek için neler neler yaptığını anlatmış. bazı bölümler ise tamamen hafızalara kazınan goller üzerine.
çocukken gölgede ve güneşte oynadığımız futbolun işin içine para ve kar amacı güden şirketlerin karışması ile ne hale geldiğini hala izlemekteyiz. galeano bize başka türlüsünün olduğunu da anlatıyor.
biz iyisi mi galeano’dan okuyalım futbolu ve bizi sevenleri üzmeyelim baba.
devamını gör...
seni seviyorum demenin farklı şekilleri
bazen seni seviyorum diyemez insan.
onun yerine;
"dikkat et kendine" der,
"fazla yorma kendini"der,
"hava soğuk, sıkı giyin" der,
"hız yapma dikkatli git" der,
"gidince beni ara" der,
"geç yatma erken kalkacaksın" der,
der der durur…”
dip not: can yücel'e aitmiş gibi duruyor bazı kaynaklarda ama emin olmama yetecek bilgiye erişemedim o yüzden affınıza sığınarak kime ait olduğundan emin olmadığım bir şey paylaşmış bulunuyorum.
paylaşmayabilirdim de ama paylaşmalıymışım gibi de geldi.
katılıyorum çünkü burada yazanlara. insan sevdiklerini merak eder, hep onlar iyi olsun ister.
şu ana kadar bu başlık ile ilgili 26 sayfa tanım okudum ben fakat anlıyorum ki "seni seviyorum" sadece karşı cinse, sevgiliye, eşe söyleyebileceğimiz bir şeymiş gibi düşünülüp ona göre yazılmış hepsi, değil ki aslında!
arkadaşımı da çok seviyorum ben, ailemi de... ve düşünüyorum, dua ediyorum onlar için (duada daha çemberi geniş tutuyorum -tüm dünya- merak etmeyin iyi kalpli herkes benim dualarımdan faydalanabilir) ve merak ediyorum, özlüyorum.
ama evet bazen bizim için çok değerli olup da direkt diyemediklerimiz oluyor. işte onlara yukarıdakileri söylüyoruz.
veya;
"günaydın" diyoruz, "nasılsın" ya da "günün nasıl geçiyor?"
"doktora gittin mi? aman ihmal etme" diyoruz.
"sesin pek iyi gelmiyor, keyfin mi yok?" diyoruz.
anlayan beri geliyor, anlamayan kırk kat yabancı...
bu ara benim tanımlarım bir garip bitirmek istiyor bitiremiyorum. sonra kendi kendine bir yol bulup uzadıkça uzuyor. pofff vallahi.
adettendir bir şarkı ile son vereyim bitiremediğim tanımıma...
çıkmaz sokaklar... * *
ne karanlık odalardan,
ne masallardaki cadılardan korktum,
sensizlikten korktuğum kadar...
*
onun yerine;
"dikkat et kendine" der,
"fazla yorma kendini"der,
"hava soğuk, sıkı giyin" der,
"hız yapma dikkatli git" der,
"gidince beni ara" der,
"geç yatma erken kalkacaksın" der,
der der durur…”
dip not: can yücel'e aitmiş gibi duruyor bazı kaynaklarda ama emin olmama yetecek bilgiye erişemedim o yüzden affınıza sığınarak kime ait olduğundan emin olmadığım bir şey paylaşmış bulunuyorum.
paylaşmayabilirdim de ama paylaşmalıymışım gibi de geldi.
katılıyorum çünkü burada yazanlara. insan sevdiklerini merak eder, hep onlar iyi olsun ister.
şu ana kadar bu başlık ile ilgili 26 sayfa tanım okudum ben fakat anlıyorum ki "seni seviyorum" sadece karşı cinse, sevgiliye, eşe söyleyebileceğimiz bir şeymiş gibi düşünülüp ona göre yazılmış hepsi, değil ki aslında!
arkadaşımı da çok seviyorum ben, ailemi de... ve düşünüyorum, dua ediyorum onlar için (duada daha çemberi geniş tutuyorum -tüm dünya- merak etmeyin iyi kalpli herkes benim dualarımdan faydalanabilir) ve merak ediyorum, özlüyorum.
ama evet bazen bizim için çok değerli olup da direkt diyemediklerimiz oluyor. işte onlara yukarıdakileri söylüyoruz.
veya;
"günaydın" diyoruz, "nasılsın" ya da "günün nasıl geçiyor?"
"doktora gittin mi? aman ihmal etme" diyoruz.
"sesin pek iyi gelmiyor, keyfin mi yok?" diyoruz.
anlayan beri geliyor, anlamayan kırk kat yabancı...
bu ara benim tanımlarım bir garip bitirmek istiyor bitiremiyorum. sonra kendi kendine bir yol bulup uzadıkça uzuyor. pofff vallahi.
adettendir bir şarkı ile son vereyim bitiremediğim tanımıma...
çıkmaz sokaklar... * *
ne karanlık odalardan,
ne masallardaki cadılardan korktum,
sensizlikten korktuğum kadar...
*
devamını gör...
trans bireyleri korumak polisin görevi midir sorunsalı
polisin görevi ırk, din, dil, cinsiyet ayırt etmeden, tehlike anında vatandaşın can ve mal güvenliğini korumaktır. içişleri bakanının süleyman soylu olduğu ülkede tabi başkadır bu işler.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
her hafta ivmesi pozifit artan radyo programı.
sözlük yazarlarınında maşallahı var. *.
sayesinde dün akşam da eğlendik çok şükür.
sözlük yazarlarınında maşallahı var. *.
sayesinde dün akşam da eğlendik çok şükür.
devamını gör...
kalıplaşmış anne cümleleri
ben karışmam babanla anlaşın.
devamını gör...
sözlük yazarlarına gelen son whatsapp mesajı
fesiy hesabım çalınmıştır dikkate almayınız.
devamını gör...
şehirlerdeki başı boş köpekler sorunu
özellikle sahil şehir ve kasabalarının sorunlarından birisi.
aslında buna sorun demek doğru bir yaklaşım olmaz.
çünkü onlar masum, onların hiç birşeyden haberi yok ki .
bütün dünyayı talan edip, diğer canlıların da yaşam alanlarını zapt eden doyumsuz insanoğludur sorunun ta kendisi.
sezon açıldığında tatil amacıyla sahillere akın eden ahalide, artık olmazsa olmazlardan biri haline geldi bu dostlardan bir veya birkaçını kucaklarına alıp gelmek.
boş yok, kime baksanız mutlaka ya kendi elinde, ya çoluk çocuğun elinde bir tasma ipi, adeta oyuncak gibi.
15-20 gün, 1 ay, 2 ay derken biten tatili müteakip, sokaklara terkedilen o arkadaşların durumunu ancak görerek anlayabilirsiniz .
hepsi sağda solda, sahipsiz kalmanın verdiği o travmayla, başıboş biçimde yaşam savaşı vermeye çalışıyor.
ancak güzel de bir durum var ,
sahil kesimi insanı, burada görüldüğü gibi çok da rahatsız değil bu durumdan.
hatta büyük çoğunluk, onların idamesi için son derece duyarlı davranmakta.
onlara kızan, bağıran yok, hayatın bir parçası olmuş durumdalar ve birlikte yaşamaktan, hayatı, yaşam alanını paylaşmaktan çok da rahatsız değiller.
bu arkadaşların insanoğluna hükmetme gibi bir şansı yok.
bizleriz tüm dünyaya olduğu gibi, onların da yaşamına hükmeden.
bu sebeple, onların bu muhtaçlıklarını unutmadan, sevgiyle yaklaşır, yaşam haklarına saygı gösterirsek, çok da sorun olmayacaklarını düşünüyorum.
bu arada, onların bu sokak hayatları çok da güzel ve cazip değil.
elbette daha iyi şartlarda yaşamak onların da hakkı,
bu bağlamda, gerek hayvanseverler, gerek yerel yönetimler bazı çalışmalar yürütüyorlar ancak görünen o ki, yetersiz kalıyor bu çabalar.
o sebeple bu konuda faaliyet gösteren gerek bireysel, özel, gerekse resmi oluşumlara verilecek küçücük destekler, hem bu durumdan rahatsız olanlar, hem de o dostlarımız için olumlu sonuçlar doğuracak bir yaklaşım olacaktır...
aslında buna sorun demek doğru bir yaklaşım olmaz.
çünkü onlar masum, onların hiç birşeyden haberi yok ki .
bütün dünyayı talan edip, diğer canlıların da yaşam alanlarını zapt eden doyumsuz insanoğludur sorunun ta kendisi.
sezon açıldığında tatil amacıyla sahillere akın eden ahalide, artık olmazsa olmazlardan biri haline geldi bu dostlardan bir veya birkaçını kucaklarına alıp gelmek.
boş yok, kime baksanız mutlaka ya kendi elinde, ya çoluk çocuğun elinde bir tasma ipi, adeta oyuncak gibi.
15-20 gün, 1 ay, 2 ay derken biten tatili müteakip, sokaklara terkedilen o arkadaşların durumunu ancak görerek anlayabilirsiniz .
hepsi sağda solda, sahipsiz kalmanın verdiği o travmayla, başıboş biçimde yaşam savaşı vermeye çalışıyor.
ancak güzel de bir durum var ,
sahil kesimi insanı, burada görüldüğü gibi çok da rahatsız değil bu durumdan.
hatta büyük çoğunluk, onların idamesi için son derece duyarlı davranmakta.
onlara kızan, bağıran yok, hayatın bir parçası olmuş durumdalar ve birlikte yaşamaktan, hayatı, yaşam alanını paylaşmaktan çok da rahatsız değiller.
bu arkadaşların insanoğluna hükmetme gibi bir şansı yok.
bizleriz tüm dünyaya olduğu gibi, onların da yaşamına hükmeden.
bu sebeple, onların bu muhtaçlıklarını unutmadan, sevgiyle yaklaşır, yaşam haklarına saygı gösterirsek, çok da sorun olmayacaklarını düşünüyorum.
bu arada, onların bu sokak hayatları çok da güzel ve cazip değil.
elbette daha iyi şartlarda yaşamak onların da hakkı,
bu bağlamda, gerek hayvanseverler, gerek yerel yönetimler bazı çalışmalar yürütüyorlar ancak görünen o ki, yetersiz kalıyor bu çabalar.
o sebeple bu konuda faaliyet gösteren gerek bireysel, özel, gerekse resmi oluşumlara verilecek küçücük destekler, hem bu durumdan rahatsız olanlar, hem de o dostlarımız için olumlu sonuçlar doğuracak bir yaklaşım olacaktır...
devamını gör...
migren
tıbbı tanımı :
sık görülen hastalığın en yaygın belirtilerinin başında ağrı gelir. ense, şakak ya da göz çevresinden başlayan bu ağrı, hareket ettikçe kötüleşebilir, zonklayıcı karakterle seyredebilir ve bu ağrıya eşlik eden bulantı, kusma, ışık ve sese olan rahatsızlık hissi ortaya çıkabilir.
migrende ataklar halinde seyreden baş ağrısı, üç ay içinde ayda on beş günden fazla sıklıkta olur, her ağrı en az 4 saat sürer ve ayda en az 8 gün migren tipi ağrı yaşanırsa bu "kronik migren" olarak tanımlanır.
sık görülen hastalığın en yaygın belirtilerinin başında ağrı gelir. ense, şakak ya da göz çevresinden başlayan bu ağrı, hareket ettikçe kötüleşebilir, zonklayıcı karakterle seyredebilir ve bu ağrıya eşlik eden bulantı, kusma, ışık ve sese olan rahatsızlık hissi ortaya çıkabilir.
migrende ataklar halinde seyreden baş ağrısı, üç ay içinde ayda on beş günden fazla sıklıkta olur, her ağrı en az 4 saat sürer ve ayda en az 8 gün migren tipi ağrı yaşanırsa bu "kronik migren" olarak tanımlanır.
devamını gör...
türklere özgü davranışlar
trafikte yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basmak.
devamını gör...
atm'den parayı alıp sayan insan
babasına bile güvenmeyen insandır.
devamını gör...
fakirliğini tek cümleyle anlat
kafa sözlükte yazarım.
ekşi hep sosyete ve altlarında passat var, burda körler sağırlar misali, yok yok buradaki yazarların gönlü zengin.
ekşi hep sosyete ve altlarında passat var, burda körler sağırlar misali, yok yok buradaki yazarların gönlü zengin.
devamını gör...


