sen gelme ulan ayı
kibra feyzo filminden gülümseten bir replik.
kafa sözlüğe gelmek isteyen abazan ekşici yazarlara da denmesi münasiptir.
kafa sözlüğe gelmek isteyen abazan ekşici yazarlara da denmesi münasiptir.
devamını gör...
sözlükteki kan aranıyor duyuruları
hem başlık yukarıda kalsın hem de ihtiyaç olursa diye kendiminkini de yazayım. 0 rh- kendime yetecek kadar bile kanım yok muhtemelen ama ihtiyaç olursa diye dursun burada.
devamını gör...
nil karaibrahimgil
üniversite okurken reklam filmi çekimiyle meşhur olmuş şarkıcı ve söz yazarı.
sesi ile değil de şarkı sözleri ile insana dokunan bir yanı olduğunu düşünüyorum. kendisi de kelimelerle arasındaki bağı zaman zaman çıktığı programlarda anlatmış. kolektif talks konuşmasında ''boğaziçi'nde bir grubum vardı ama adı köpüktü, hemen dağıldık'' diye bir espri yapar. yine kız gibi tedx konuşmasında, ''kelimelerin büyü olduğunu duymuştum eskiden. kelimeler gerçekten büyü. kariyerinin çok büyük bir kısmında kelimeleri kullanan biri olarak söyleyebilirim ki; gerçekten kelimeler karşıdaki insana büyü yaparlar ve biz eğer kız gibi kelimesini bir şeyi yalapşap yapmak, 'adam gibi' kelimesini de bir şeyi doğru düzgün yapmak olarak kullanırsak; bu o kelimeleri, o sıfatları cinsiyet ayrımına sokmak ve aynı zamanda 'kız gibi' kelimesiyle karşı tarafı güçsüzleştirmek, küçümsemek demek olur.''
kelimeleri doğru kullanmanın önemini bilse de yazarlık konusunda başarısız. şarkıları ve katıldığı programları severek dinlediğim için 'nil'e hayat dersleri' kitabında büyük bir beklentim vardı ama boş bir balon olduğunu okuyunca fark ettim. hürriyet gazetesi köşe yazılarının derlemesi olduğunu öğrenince sadece ticari amaçla yazıldığını ispat etti bence.
yıllara rağmen içindeki enerjiyi kaybetmeyip şarkılarına yansıttığın için teşekkürler, lütfen şarkılarınla devam et...
sesi ile değil de şarkı sözleri ile insana dokunan bir yanı olduğunu düşünüyorum. kendisi de kelimelerle arasındaki bağı zaman zaman çıktığı programlarda anlatmış. kolektif talks konuşmasında ''boğaziçi'nde bir grubum vardı ama adı köpüktü, hemen dağıldık'' diye bir espri yapar. yine kız gibi tedx konuşmasında, ''kelimelerin büyü olduğunu duymuştum eskiden. kelimeler gerçekten büyü. kariyerinin çok büyük bir kısmında kelimeleri kullanan biri olarak söyleyebilirim ki; gerçekten kelimeler karşıdaki insana büyü yaparlar ve biz eğer kız gibi kelimesini bir şeyi yalapşap yapmak, 'adam gibi' kelimesini de bir şeyi doğru düzgün yapmak olarak kullanırsak; bu o kelimeleri, o sıfatları cinsiyet ayrımına sokmak ve aynı zamanda 'kız gibi' kelimesiyle karşı tarafı güçsüzleştirmek, küçümsemek demek olur.''
kelimeleri doğru kullanmanın önemini bilse de yazarlık konusunda başarısız. şarkıları ve katıldığı programları severek dinlediğim için 'nil'e hayat dersleri' kitabında büyük bir beklentim vardı ama boş bir balon olduğunu okuyunca fark ettim. hürriyet gazetesi köşe yazılarının derlemesi olduğunu öğrenince sadece ticari amaçla yazıldığını ispat etti bence.
yıllara rağmen içindeki enerjiyi kaybetmeyip şarkılarına yansıttığın için teşekkürler, lütfen şarkılarınla devam et...
devamını gör...
saçmalama sınırı olmayan kişi
kendi limitini aşar, fakat var olduğu evrenin sınırını aşamaz. ayrıca deli değilse bu kadar saçmalaması da pek önerilmez.
devamını gör...
bu yazara yakın zamanda çok fazla beğeni yaptığınız için oyunuz kaydedilmedi
eğer herhangi yardımcı algoritmalardan yararlanmadan, direkt belli bir zamana bağlı olarak işliyorsa çok büyük hata. hatta sözlüğü bildim bileli yapılan geliştirmeler arasında yarardan çok zarar getireceğini düşündüğüm tek yenilik. ve hatta bir gecede cahil kaldık.
zamanında bu konu hakkında bir iki kelâm etmiştim: #381985. kısaca şöyle demişim: "yeni keşfettiğim ya da hâlihazırda takip ettiğim yazarların ben yokken neler yazdığını açarım, (genelde muhteşem insanlar olduklarından ve muhteşem şeyler yazdıklarından) keyifle okurum ve doğal olarak da oylarım." mevzubahis alışkanlığımı da yitirmedim. hâlâ daha mürekkep yalamak adına yaptığım favori hobilerimden biri.
mesela, bu aralar sözlüğü okumaya pek vaktim olmuyor. başlıklar arasında gezinecek zamanım olmadığından, en azından takip ettiğim yazarları okumaya gayret gösteriyorum. var olsunlar, bu insanlar da genelde ürettikçe üreten bilgi ve deneyim fabrikaları oldukları için, yazdıkça yazmış oluyorlar. okuyorum, beğeniyorum ve hakkını vermek, oylamak istiyorum; ne yapacağım? yer imlerine kaydedip zamanın geçmesini mi bekleyeceğim? böyle saçmalık olur mu?
o yüzden, böyle bir sistem illa var olacaksa, girilerin uzunluğuna ve tahmini okunma sürelerine göre ayarlanabilir misal. eğer insanların okumadan oylamasından yakınıyorsak ve buna karşın önlem alıyorsak, okuyarak oylayan insanları da düşünmek gerek. ya da başlı başına oylama anonim kılınıp, yalnızca favoriler herkese açık görünebilir. böylece "çok oylayayım da millet de beni oylasın" düşüncesi geçerliliğini yitirir. ya da bunların dışında çeşitli yöntemler de geliştirilebilir elbette.
ama tahmin ettiğim gibi, örneğin "bir yazara 30 dakikada verilebilecek maksimum oy 5'tir" gibi basit bir sistemse, işte böylesi kolaya kaçmak olur ve sistemi hakkıyla kullanan insanları da olumsuz etkiler. zaten hakkıyla okuyup oylayan bir avuç insan var, onları da bu şekilde oylamaya küstürürsek, zaten pek de sağlıklı olmayan etkileşimi iyice mahvetmiş olmaz mıyız? herhalde oluruz.
zamanında bu konu hakkında bir iki kelâm etmiştim: #381985. kısaca şöyle demişim: "yeni keşfettiğim ya da hâlihazırda takip ettiğim yazarların ben yokken neler yazdığını açarım, (genelde muhteşem insanlar olduklarından ve muhteşem şeyler yazdıklarından) keyifle okurum ve doğal olarak da oylarım." mevzubahis alışkanlığımı da yitirmedim. hâlâ daha mürekkep yalamak adına yaptığım favori hobilerimden biri.
mesela, bu aralar sözlüğü okumaya pek vaktim olmuyor. başlıklar arasında gezinecek zamanım olmadığından, en azından takip ettiğim yazarları okumaya gayret gösteriyorum. var olsunlar, bu insanlar da genelde ürettikçe üreten bilgi ve deneyim fabrikaları oldukları için, yazdıkça yazmış oluyorlar. okuyorum, beğeniyorum ve hakkını vermek, oylamak istiyorum; ne yapacağım? yer imlerine kaydedip zamanın geçmesini mi bekleyeceğim? böyle saçmalık olur mu?
o yüzden, böyle bir sistem illa var olacaksa, girilerin uzunluğuna ve tahmini okunma sürelerine göre ayarlanabilir misal. eğer insanların okumadan oylamasından yakınıyorsak ve buna karşın önlem alıyorsak, okuyarak oylayan insanları da düşünmek gerek. ya da başlı başına oylama anonim kılınıp, yalnızca favoriler herkese açık görünebilir. böylece "çok oylayayım da millet de beni oylasın" düşüncesi geçerliliğini yitirir. ya da bunların dışında çeşitli yöntemler de geliştirilebilir elbette.
ama tahmin ettiğim gibi, örneğin "bir yazara 30 dakikada verilebilecek maksimum oy 5'tir" gibi basit bir sistemse, işte böylesi kolaya kaçmak olur ve sistemi hakkıyla kullanan insanları da olumsuz etkiler. zaten hakkıyla okuyup oylayan bir avuç insan var, onları da bu şekilde oylamaya küstürürsek, zaten pek de sağlıklı olmayan etkileşimi iyice mahvetmiş olmaz mıyız? herhalde oluruz.
devamını gör...
bartonella baciliformis
tatarcık ile bulaşan, eritrositleri enfekte eden oroya ateşi etkenidir.
devamını gör...
140journos
terör sevici journals.
şehit olan tek bir askerin haberini yapamaz.
evet yapmaz değil yapamaz. onlar bu kadar journals.
şehit olan tek bir askerin haberini yapamaz.
evet yapmaz değil yapamaz. onlar bu kadar journals.
devamını gör...
çirkin kalplilere tavsiyeler
bir kedinin başını okşayın, inanılmaz bir sevgi kalplerinizi ele geçirecektir.
devamını gör...
medeniyete canavar diyen marş
bu başlığı açan yazara neşet ertaş'tan (bkz: cahildim dünyanın rengine kandım) sözlerini armağan ediyorum.
medeni denilen batı'nın uyguladığı vahşetleri anlatmak için az bile söylemiş üstad mehmet akif ersoy. batılılar sadece kendi çıkarlarını düşünürler. fransızların, ingilizlerin anadolu'ya gelip kadınlarımıza çocuklarımıza saldırması medeniyet değil düpedüz şerefsizliktir, namussuzluktur. insanların iyi insan olması ya da kötü insan olması ideolojisi ile bağdaştırılamaz. islamcı anlayışa sahip mehmet akif ersoy hiç bir zaman kendisiyle çelişmemiştir.inandığı doğruların peşinde koşmuş, fırıldak gibi güç merkezinin etrafında dönmemiştir. istiklâl marşı'nın içinde türk kelimesi geçmiyor diyen arkadaşlar ise türk ulus devletinin kuruluşu konusunda bilgi sahibi olmalıdır. osmanlı ümmete dayanan bir ülkeydi. cumhuriyetin ilanına kadar çoğu kimse türk olduğunun bilincinde değildi. şu da vardı dönemin koşullarında bu asla çok görülemezdi. ayrıca bahsettiği millet türk milletinin ta kendisidir. ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım, dizeleriyle ingiliz halkını kast etmediği aşikardır.
mehmet akif ersoy'a dil uzatmak hiç kimsenin haddine değildir.
medeni denilen batı'nın uyguladığı vahşetleri anlatmak için az bile söylemiş üstad mehmet akif ersoy. batılılar sadece kendi çıkarlarını düşünürler. fransızların, ingilizlerin anadolu'ya gelip kadınlarımıza çocuklarımıza saldırması medeniyet değil düpedüz şerefsizliktir, namussuzluktur. insanların iyi insan olması ya da kötü insan olması ideolojisi ile bağdaştırılamaz. islamcı anlayışa sahip mehmet akif ersoy hiç bir zaman kendisiyle çelişmemiştir.inandığı doğruların peşinde koşmuş, fırıldak gibi güç merkezinin etrafında dönmemiştir. istiklâl marşı'nın içinde türk kelimesi geçmiyor diyen arkadaşlar ise türk ulus devletinin kuruluşu konusunda bilgi sahibi olmalıdır. osmanlı ümmete dayanan bir ülkeydi. cumhuriyetin ilanına kadar çoğu kimse türk olduğunun bilincinde değildi. şu da vardı dönemin koşullarında bu asla çok görülemezdi. ayrıca bahsettiği millet türk milletinin ta kendisidir. ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım, dizeleriyle ingiliz halkını kast etmediği aşikardır.
mehmet akif ersoy'a dil uzatmak hiç kimsenin haddine değildir.
devamını gör...
kahvaltıda dayak yemek
genellikle lafla yenilen dayaktır. çapaklı gözlerle zeytine çatal batırırken aile bireylerinden mütemadiyen laf işitirsin. neyse ki afyonun henüz patlamamıştır.
devamını gör...
limon küfü
küf deyince akla direkt yeşil gelir. fakat bu çok hafif yeşil renk barındıran bir sarı tonudur.
devamını gör...
bim bam bom
yasemin kumral’ın sevilen bir şarkısıdır.
“bana dayanabilmem için bir şey söyleyin, herhangi bir şey. hayattan vazgeçmemek için bir neden, lütfen” dedi genç kız.
bal porsuğu anlattı o nedeni…
genç kız düşündü biraz …”aslında iyi şeylere inancımı tamamen yitirmiş durumdayım. neden bu kadar kötü dünya. elimde kaybedecek hiçbir şey yok. tamam. intihar etmekten vazgeçtim. kendimi odama kilitleyip günlerce duvarları izlemek istiyorum. kimseyle konuşmak istemiyorum.”
bal porsuğu nasihatler verdi genç kıza.
...sevgilisiz günlerimizde değil, sevgisiz yaşadığımız günler çaresiz hissederiz kendimizi.
neden çaresiz olduk deriz.
“insanlar kötüydü, kitaplara sığındım” deriz cemil meriç gibi.
içimiz daralır, bakarız yıldızlara… "ne yapalım, kısmet değilmiş” deriz, ararız bir teselli.
“gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur” deriz ali lidar gibi.
“çaresizlik zindanındayım. kendi arzumla girdim, kapısını kilitledim, anahtarını da fırlatıp attım” deriz haruki murakami gibi.
ramiz dayı’yı dinle…”asıl engel sana geçit vermeyen seni umursamayan seni yutan hayattır asıl engel.
asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, birini iyi edecek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır.
her seçim bir çaredir aslında, asıl çaresizlik verdiğin seçimin zehirli meyvesidir.
elinden bir şey gelmeyince kabullenmek kolaydır.
asıl çaresizlik kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır. çünkü asıl çaresizlik çareyi geçirmişken eline, avuçlarının içinden kaçırmaktır”.
ağlamak, çaresizlik karşısında vücudun verebildiği en hızlı tepkidir, ağla hadi.
genç kızın gözleri doldu, bal porsuğuna sarılıp ağladı…“insan bazen sadece acısının dinmesini değil, acısını anlayan birine ihtiyaç duyar. dediğiniz çıktı diyeceğim günü bekleyeceğim büyük bir sabırla.”
bal porsuğu “şems-i tebrizi’ye kulak ver” dedi.
dilin kıymetini “arif” olandan,
gözün kıymetini “ âmâ ” olandan,
sözün kıymetini “lâl” olandan,
ekmeğin kıymetini “aç” olandan,
aşk’ın kıymetini “hiç” olandan öğren.
bal porsuğu genç kızı kucaklarken
“sabırla sınanır, tövbeyle yıkanır, duayla erermiş kalp vuslat-ı rızaya
nefs-i terbiye ederek varılırmış arz'a
kişi sevdiğinin rengine boyanır der hz. mevlana.
o gitti ama özlemini bırakıp da gitti
senin tüm renklerini alıp da gitti.
de ki;
kapına geldim huzurundayım ey benim güzel mevla
çare sende
duygularımın aynısını yaşatma sakın ona."
genç kız şaşırdı…”ama beni çok üzdü, aynısını yaşasın, aşka düşsün, canından bıksın, hayat boyu bir kez olsun gülmesin."
bal porsuğu cevap verdi “çöllere çiçek tohumları ekme, gözyaşların ile o tohumları sulama.
iki cihandan da uzaklaşıp kendinden vazgeçme.
yazmışsa ilahi kalem, sana kabullenmek düşer, bırak nefsin takdire boyun eğmeyi bilsin,
gerçek sevgiyi bul ve her günü sevgi günü diye kutla.”
genç kız sevgilisi tarafından aldatılıp terk edildiği için çaresiz hissediyordu o zamanlar.
sonra hayallerindeki beyaz atlı prensi bulup, evlendi…ve şimdi aşkının meyvesi bebişini şu şarkıyı dinleyerek emziriyor. *
oldu en sonunda oldu bim bam bom
rüyalarım gerçek oldu bim bam bom
duyduk duymadık demesin hiç kimse
işte ilan ediyorum herkese
oh oh oh çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
şimdi benim de bir sevgilim var
kim demiş kimse ona bakmaz diye
kimse onu koluna takmaz diye
evde kalmaktan kurtulamaz diye
çatlasın patlasın dönsün deliye.
suratım asıkmış hiç gülmezmişim
iki laf etmesini bilmezmişim
doğrusu hiç mi hiç çekilmezmişim
gördünüz mü meğerse ben neymişim
bim bam bom çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
bim bam bom çatlasın düşmanlar
artık benim de bir sevgilim var
ne yapsam nafile bu iş olmazmış
benden daha çirkini bulunmazmış
yüz yıl bekar kalsa beni almazmış
milyonlar versem yanımda durmazmış
hah hah ha dinleyin dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
benim de artık bir sevgilim var.
“bana dayanabilmem için bir şey söyleyin, herhangi bir şey. hayattan vazgeçmemek için bir neden, lütfen” dedi genç kız.
bal porsuğu anlattı o nedeni…
genç kız düşündü biraz …”aslında iyi şeylere inancımı tamamen yitirmiş durumdayım. neden bu kadar kötü dünya. elimde kaybedecek hiçbir şey yok. tamam. intihar etmekten vazgeçtim. kendimi odama kilitleyip günlerce duvarları izlemek istiyorum. kimseyle konuşmak istemiyorum.”
bal porsuğu nasihatler verdi genç kıza.
...sevgilisiz günlerimizde değil, sevgisiz yaşadığımız günler çaresiz hissederiz kendimizi.
neden çaresiz olduk deriz.
“insanlar kötüydü, kitaplara sığındım” deriz cemil meriç gibi.
içimiz daralır, bakarız yıldızlara… "ne yapalım, kısmet değilmiş” deriz, ararız bir teselli.
“gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur” deriz ali lidar gibi.
“çaresizlik zindanındayım. kendi arzumla girdim, kapısını kilitledim, anahtarını da fırlatıp attım” deriz haruki murakami gibi.
ramiz dayı’yı dinle…”asıl engel sana geçit vermeyen seni umursamayan seni yutan hayattır asıl engel.
asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, birini iyi edecek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır.
her seçim bir çaredir aslında, asıl çaresizlik verdiğin seçimin zehirli meyvesidir.
elinden bir şey gelmeyince kabullenmek kolaydır.
asıl çaresizlik kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır. çünkü asıl çaresizlik çareyi geçirmişken eline, avuçlarının içinden kaçırmaktır”.
ağlamak, çaresizlik karşısında vücudun verebildiği en hızlı tepkidir, ağla hadi.
genç kızın gözleri doldu, bal porsuğuna sarılıp ağladı…“insan bazen sadece acısının dinmesini değil, acısını anlayan birine ihtiyaç duyar. dediğiniz çıktı diyeceğim günü bekleyeceğim büyük bir sabırla.”
bal porsuğu “şems-i tebrizi’ye kulak ver” dedi.
dilin kıymetini “arif” olandan,
gözün kıymetini “ âmâ ” olandan,
sözün kıymetini “lâl” olandan,
ekmeğin kıymetini “aç” olandan,
aşk’ın kıymetini “hiç” olandan öğren.
bal porsuğu genç kızı kucaklarken
“sabırla sınanır, tövbeyle yıkanır, duayla erermiş kalp vuslat-ı rızaya
nefs-i terbiye ederek varılırmış arz'a
kişi sevdiğinin rengine boyanır der hz. mevlana.
o gitti ama özlemini bırakıp da gitti
senin tüm renklerini alıp da gitti.
de ki;
kapına geldim huzurundayım ey benim güzel mevla
çare sende
duygularımın aynısını yaşatma sakın ona."
genç kız şaşırdı…”ama beni çok üzdü, aynısını yaşasın, aşka düşsün, canından bıksın, hayat boyu bir kez olsun gülmesin."
bal porsuğu cevap verdi “çöllere çiçek tohumları ekme, gözyaşların ile o tohumları sulama.
iki cihandan da uzaklaşıp kendinden vazgeçme.
yazmışsa ilahi kalem, sana kabullenmek düşer, bırak nefsin takdire boyun eğmeyi bilsin,
gerçek sevgiyi bul ve her günü sevgi günü diye kutla.”
genç kız sevgilisi tarafından aldatılıp terk edildiği için çaresiz hissediyordu o zamanlar.
sonra hayallerindeki beyaz atlı prensi bulup, evlendi…ve şimdi aşkının meyvesi bebişini şu şarkıyı dinleyerek emziriyor. *
oldu en sonunda oldu bim bam bom
rüyalarım gerçek oldu bim bam bom
duyduk duymadık demesin hiç kimse
işte ilan ediyorum herkese
oh oh oh çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
şimdi benim de bir sevgilim var
kim demiş kimse ona bakmaz diye
kimse onu koluna takmaz diye
evde kalmaktan kurtulamaz diye
çatlasın patlasın dönsün deliye.
suratım asıkmış hiç gülmezmişim
iki laf etmesini bilmezmişim
doğrusu hiç mi hiç çekilmezmişim
gördünüz mü meğerse ben neymişim
bim bam bom çok şükür dostlar
benim de artık bir sevgilim var
bim bam bom çatlasın düşmanlar
artık benim de bir sevgilim var
ne yapsam nafile bu iş olmazmış
benden daha çirkini bulunmazmış
yüz yıl bekar kalsa beni almazmış
milyonlar versem yanımda durmazmış
hah hah ha dinleyin dostlar
benim de artık bir sevgilim var
hırsından çatlasın düşmanlar
benim de artık bir sevgilim var.
devamını gör...
sohbet ederken keyif duyulan insan tipi
randomuma randomla, emojime emojiyle, stickerima sticker ile yanıt veren insandır.
en güzel sohbetler, yanında en rahat saçmalayabildiğin insanlarla yapılır. hadi eyv.
en güzel sohbetler, yanında en rahat saçmalayabildiğin insanlarla yapılır. hadi eyv.
devamını gör...
sözlüğü tanıtıyoruz kampanyası
üstteki kahvaltıda ne yemiş, alttakinin adını tahmin et gibi başlıklar azaldığında memnuniyetle ve hiç düşünmeden yapacağım eylemi içeren kampanya. şimdilik bende bile bir "acaba?" payı var.
devamını gör...
sen okumuş adamsın bilirsin denince yaşanan tedirginlik duygusu
içten dualar edilir, lütfen sorduğu şeyi bileyim diye. bu gerilim hiçbir filmde bulunmayan türdendir. düşüncesi bile ürpertti.
devamını gör...
memleketinizi tek kelime ile anlatın
havhav.
devamını gör...
yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkar sorunsalı
bilim bunun cevabını verdi. yumurtadan tavuğun çıkması için önce o yumurta üstünde kuluçkaya yatılması gerek yani ilk tavuk vardı. yumurta değil.
devamını gör...
ton balığı konusunda kimsenin kral çıplak diyememesi
bir süredir farkında olduğum tartışmasız gerçeklik. şu ton balığı denilen meret gerçekte hiçbir halta benzemiyor, o kadar tuz, karabiber, limon takviesine karşın beklenen performansı bir türlü sergileyemiyor, ama dünyanın parasına yeryüzündeki irili ufaklı her markette satılmaya da devam ediyor. ton balığı lobisi çok güçlü sanırım. sabaha kadar benden haber alamazsanız polisi arayın.
devamını gör...
normal sözlük kullanım kılavuzu
kokpit sekmesi, 27 aralık 2020 kafa sözlük güncellemesi sebebi ile en kısa süre içinde görselleri ile güncellenecektir...
edit: güncellenmiştir...
edit: güncellenmiştir...
devamını gör...
hayatta bir kez olsun yapmak istenilen meslek
şimdi yazılanları okudumda, bende haber spikerliğine yükseldim, ama birgün bile yüreğim kaldırmazdı sanırım haberleri okumaya, ölenleri, sürünenleri okuduktan sonra şimdide hava durumu demekde ne biliyim, zor iş.
devamını gör...