insan neden okumalı sorunsalı
insan önce kendini okumalı, evreni okumalı. sonra kitap yapraklarını istiyorsa okumalı. anlamak, anlamlandırmak için.
devamını gör...
söve
yapıların, evlerin dış cephelerinde bulunan, kapı ve pencere yüzeylerinin etrafını çerçeve şeklinde kaplamak ve mimari açıdan estetik görünüm sağlamak amacıyla kullanılan yapı malzemelerine verilen isim.
devamını gör...
unutulamayan reklam sloganları
tut şunun ucunu döşeyelim abi mutfağa banyoya ulaşalım abi hiç bi şey olmaz fırat bu abi.
devamını gör...
hiçbir konuda yazacak bir bilgiye sahip olmadığı için sürekli kadınlar hakkında başlık açan yazarlar
kadınla yatıp kadınla kalkan,
cinsel yönden aç ve bu dürtünün esiri olmuş , kadını cinsel bir obje dışında başka bir role oturtamayan, geri kalmış ülkelerin geri kalmış kafalarının eseri.
hatta öyle ki, cinsellik artık kadın imajının da ötesine geçmiş.
daha önceki gün, ' sivasta 30 erkeğin ilşkisi ' şeklinde bir başlık vardı, belki hala yazan çizen vardır bilmiyorum,
3-4 gün sözlükte hit oldu, hiç olmadığı kadar entry girişi yapıldı başlığa.
yani bel altı olsun da nasıl olursa olsuna kadar düşmüş bir toplumuz maalesef biz.
kadın faktörü de bundan en kötü biçimde etkilenen bir faktör .
cinsel yönden aç ve bu dürtünün esiri olmuş , kadını cinsel bir obje dışında başka bir role oturtamayan, geri kalmış ülkelerin geri kalmış kafalarının eseri.
hatta öyle ki, cinsellik artık kadın imajının da ötesine geçmiş.
daha önceki gün, ' sivasta 30 erkeğin ilşkisi ' şeklinde bir başlık vardı, belki hala yazan çizen vardır bilmiyorum,
3-4 gün sözlükte hit oldu, hiç olmadığı kadar entry girişi yapıldı başlığa.
yani bel altı olsun da nasıl olursa olsuna kadar düşmüş bir toplumuz maalesef biz.
kadın faktörü de bundan en kötü biçimde etkilenen bir faktör .
devamını gör...
sami şekeroğlu
türkiye'nin ilk sinema profesörleinden ve arşivcilerindendir.
1937 yılında elazığ'da doğdu. ilk ve ortaokul eğitimini elazığ'da tamamladı. liseyi, o zamanlarda siyasi sebeplerden dolayı doğuya sürülen önemli isimlerinin toplandığı elazığ lisesi'nde okudu. burada aldığı eğitimin çok kaliteli ve kendisi için de çok değerli olduğunu her fırsatta dile getirir.
istanbul devlet güzel sanatlar akademisi'nde resim eğitimi aldı. eğitimi esnasında sinemaya olan ilgisi günden güne arttı ve 1962 yılında türkiye'nin ilk sinema kulübü olan kulüp sinema 7'yi kurdu. akademi'deki bazı hocaların, sinemanın sanat olmadığını düşündükleri için kulübe karşı çıkmasına rağmen sami şekeroğlu, akademi içinde küçük bir odada kulübü açık tuttu. bu hareketlerinden dolayı birçok kez de okuldan atıldı.
kulüpte, sinema tartışmalarının yanı sıra sami şekeroğlu'nun ve arkadaşlarının kendi çabalarıyla arşiv çalışmaları da başladı. unutulmuş, bakımsız kalmış filmlerin de peşinden giderek bir arşiv kurdu.
1967 yılında kulüp, türk film arşivi adını aldı. arşivin kuruluş amacı, “sinema sanatının sürekliliğini sağlamak ve sinemanın tarihsel gelişim çizgisine yararlı olabilmek için her türlü sinematografik belgeyi derleyip gelecekte de seyredilip incelenebilmesi için titizlikle korumak, bu amaca bağlı olarak öncelikle türk sinemasına ait ürünleri derlemek korumak, böylece ulusal bir sinema arşivi kurulmasını sağlamak film gösterileri düzenleyerek sinemanın gelişimini izlemek ve bu gelişimi sağlayan belli başlı yapıtlar üzerinde inceleme imkânını açmak, sinemanın tarihi, estetiği, sosyolojisi üzerine yayınlar yapmak, türkiye’de ve diğer ülkelerdeki sinema kuruluşlarıyla yukarıdaki amaçlar çerçevesinde işbirliği yapmak” şeklinde belirlendi.
ciddi bir büyüklüğe ulaşan arşivi, 1969 yılında karşılıksız olarak akademi'ye devretti ve devlet güzel sanatlar akademisi film arşivinin kurucusu oldu. bu devirle artık arşiv, bir devlet kurumu oldu.
1967'de fıaf'a(uluslararası film arşivleri federasyonu) üye olan arşiv, 1973'de yetkili ve asil üye mertebesine kabul edildi.
1974 yılında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesinde, türkiye'deki ilk sinema eğitimini başlattı. yine sinema-tv merkezinde türkiye'nin ilk sinema müzesini kurdu. 1985 yılında toprak adamlar adında, hocası neşet günal'ı konu alan, deneysel bir belgesel film çekti.
bugün hala,84 yaşında, msgsü sinema-tv bölümünde, 1974 yılında balmumcu'da inşa edilen binada ders vermektedir. film arşivi ise yine aynı binada muhafaza edilmektedir.
1937 yılında elazığ'da doğdu. ilk ve ortaokul eğitimini elazığ'da tamamladı. liseyi, o zamanlarda siyasi sebeplerden dolayı doğuya sürülen önemli isimlerinin toplandığı elazığ lisesi'nde okudu. burada aldığı eğitimin çok kaliteli ve kendisi için de çok değerli olduğunu her fırsatta dile getirir.
istanbul devlet güzel sanatlar akademisi'nde resim eğitimi aldı. eğitimi esnasında sinemaya olan ilgisi günden güne arttı ve 1962 yılında türkiye'nin ilk sinema kulübü olan kulüp sinema 7'yi kurdu. akademi'deki bazı hocaların, sinemanın sanat olmadığını düşündükleri için kulübe karşı çıkmasına rağmen sami şekeroğlu, akademi içinde küçük bir odada kulübü açık tuttu. bu hareketlerinden dolayı birçok kez de okuldan atıldı.
kulüpte, sinema tartışmalarının yanı sıra sami şekeroğlu'nun ve arkadaşlarının kendi çabalarıyla arşiv çalışmaları da başladı. unutulmuş, bakımsız kalmış filmlerin de peşinden giderek bir arşiv kurdu.
1967 yılında kulüp, türk film arşivi adını aldı. arşivin kuruluş amacı, “sinema sanatının sürekliliğini sağlamak ve sinemanın tarihsel gelişim çizgisine yararlı olabilmek için her türlü sinematografik belgeyi derleyip gelecekte de seyredilip incelenebilmesi için titizlikle korumak, bu amaca bağlı olarak öncelikle türk sinemasına ait ürünleri derlemek korumak, böylece ulusal bir sinema arşivi kurulmasını sağlamak film gösterileri düzenleyerek sinemanın gelişimini izlemek ve bu gelişimi sağlayan belli başlı yapıtlar üzerinde inceleme imkânını açmak, sinemanın tarihi, estetiği, sosyolojisi üzerine yayınlar yapmak, türkiye’de ve diğer ülkelerdeki sinema kuruluşlarıyla yukarıdaki amaçlar çerçevesinde işbirliği yapmak” şeklinde belirlendi.
ciddi bir büyüklüğe ulaşan arşivi, 1969 yılında karşılıksız olarak akademi'ye devretti ve devlet güzel sanatlar akademisi film arşivinin kurucusu oldu. bu devirle artık arşiv, bir devlet kurumu oldu.
1967'de fıaf'a(uluslararası film arşivleri federasyonu) üye olan arşiv, 1973'de yetkili ve asil üye mertebesine kabul edildi.
1974 yılında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesinde, türkiye'deki ilk sinema eğitimini başlattı. yine sinema-tv merkezinde türkiye'nin ilk sinema müzesini kurdu. 1985 yılında toprak adamlar adında, hocası neşet günal'ı konu alan, deneysel bir belgesel film çekti.
bugün hala,84 yaşında, msgsü sinema-tv bölümünde, 1974 yılında balmumcu'da inşa edilen binada ders vermektedir. film arşivi ise yine aynı binada muhafaza edilmektedir.
devamını gör...
kaynamış sütün üzerindeki ince kaymak tabakası (yazar)
ben birilerinin gitmesine sözlükteki tabiri ile uçurulmasına zor alışıyorum. tanıdık isimler çünkü mahlasları görmeden bile artık yazım tarzından anlıyorsun kim olduğunu, sevsende sevmesende alışıyorsun yazarlara. çok yazan burada çok vakit geçiren daha çok girebiliyor böyle olaylara gayet normal. kaymağın bu sözlüğü sevdiğini düşünüyorum o yüzden sürekli konuştu,yazdı,atarlandı,delirdi. tarzını fevri bulurum o ayrı. bu da hayattaki sınavı olsun onun ne diyeyim.
burası mühim değil gerçi mühim olan kendi hayatın. bu yazı sana bir şekilde ulaşır. insanları doğru tanı. onun bunun dolduruşuna gelme. ha bir de ağzından çıkan kelimelere dikkat et sen kırarsan seni de kırarlar. incitirsen incinirsin. bir lafınla dağları devirirsin çam yararsın ama yararına değil kendine ve çevrene açtığın yarayla kalırsın.
gitmesine üzüldüm kafa sözlüğe ait bir renkti. kendisini frenleyebilirse kanımca tekrar gelebilir. hayat sana doğru hisler versin. yanlışlıkla oldu kusura bakma demeyeceğin zamanlar diliyorum.. insanlarla olan güzel muhabbetin hiç eksilmesin, kötülerle de başa çıkmasını öğrenmelisin.
burası mühim değil gerçi mühim olan kendi hayatın. bu yazı sana bir şekilde ulaşır. insanları doğru tanı. onun bunun dolduruşuna gelme. ha bir de ağzından çıkan kelimelere dikkat et sen kırarsan seni de kırarlar. incitirsen incinirsin. bir lafınla dağları devirirsin çam yararsın ama yararına değil kendine ve çevrene açtığın yarayla kalırsın.
gitmesine üzüldüm kafa sözlüğe ait bir renkti. kendisini frenleyebilirse kanımca tekrar gelebilir. hayat sana doğru hisler versin. yanlışlıkla oldu kusura bakma demeyeceğin zamanlar diliyorum.. insanlarla olan güzel muhabbetin hiç eksilmesin, kötülerle de başa çıkmasını öğrenmelisin.
devamını gör...
çin'in yapay güneşi çalıştırması
xinhua ajansının haberine göre,çin ulusal nükleer kurumu (ccnc), çin'in en büyük ve gelişmiş nükleer füzyon deneysel araştırma cihazı hl_2m tokamak'ın, hidrojen ve ağır hidrojen gazlarını kullanarak güneş'te meydana gelen doğal tepkimelerin benzerlerini elde etmek için tasarladığını açıkladı.
bilim insanlarının güçlü bir temiz enerji kaynağının kilidini açma potansiyeline sahip olduğunu ümit ettiği hl-2m tokamak'ın başarıyla çalıştırıldığı belirtildi.buradan
bilim insanlarının güçlü bir temiz enerji kaynağının kilidini açma potansiyeline sahip olduğunu ümit ettiği hl-2m tokamak'ın başarıyla çalıştırıldığı belirtildi.buradan
devamını gör...
dadaş
her ne kadar erkek kardeş olarak kullanılsa da erzurum insanında yiğit ve delikanlı anlamını karşılıyor. haysiyet, samimiyet, cesaret, vefa, sadakat, saygı ifadesidir. sivas'ta yiğido , batı anadolu'da efe , ankara'da kardaş hitaplarının yöresel karşılığıdır.
devamını gör...
film gibi şarkı klipleri
mabel matiz'in klipleri. özellikle de çukur ve mendilimde kırmızım var. kısa metrajlı film yarışması olsa ödül alırmış.
devamını gör...
milena'ya mektuplar
franz kafka'nın aşkı milena jesenska'ya yazdığı mektupların derlendiği kitap. kafka; vasiyet olarak yakın arkadaşından ölümünün ardından içinde bu mektupların da olduğu birkaç romanının, günlüklerinin ve el yazılarının yakılmasını istemiş. ancak arkadaşı kafka'ya verdiği sözü tutmamış ve bu kitap da elimize böylece ulaşmış. tabii kafka bunu ne kadar isterdi, orası tartışılır.*
çok hevesle aldığım ancak nadiren yarım bıraktığım kitaplardan birisi oldu. özellikle bir yerden sonra, mektupları yalnızca franz kafka'nın ağzından okuduğumuz için olay örgüleri birbirinden çok kopuk ve akıcılığı yok. ayrıca gerçekten duygusal olarak ağır bir kitap olduğunu düşünüyorum. aşkın bu kadar yoğun tasvir edildiği cümleler romantizmden hoşlanmayan insanlar için yorucu gelebilir. yine de övüldüğü kadar olmasa da insanın içine işleyen pek çok kısmı var ve bu sebeple okunmaya değer.
çok hevesle aldığım ancak nadiren yarım bıraktığım kitaplardan birisi oldu. özellikle bir yerden sonra, mektupları yalnızca franz kafka'nın ağzından okuduğumuz için olay örgüleri birbirinden çok kopuk ve akıcılığı yok. ayrıca gerçekten duygusal olarak ağır bir kitap olduğunu düşünüyorum. aşkın bu kadar yoğun tasvir edildiği cümleler romantizmden hoşlanmayan insanlar için yorucu gelebilir. yine de övüldüğü kadar olmasa da insanın içine işleyen pek çok kısmı var ve bu sebeple okunmaya değer.
devamını gör...
sözlükteki dişi birey sayısı
dişi kelimesi hayvanlar için kullanılan ve üreme erginliğine ulaşmış olan demek. hadi insan içinde kullanalım da diğer kısım da sıkıntılı.
(bkz: sözlüğün kadın popülasyonu)
(bkz: sözlüğün kadın popülasyonu)
devamını gör...
kendime saygım var davranışları
gerektiği yerde susmayı bilmek.
devamını gör...
nymphe (yazar)
devamını gör...
evdekilere küsüp kızınca yapılanlar
susup yemek yemem*
devamını gör...
dahlia
anayurdu meksika olan, compositae familyasından 12 alt türü olan bir çiçek cinsidir. cins ismi dahlia. çeşitli renklerde benim çok beğendiğim ve çok güzel çiçekler açan bu çiçek cinsi 18. yüzyıl sonunda avrupa'ya getirilmiş. süs bitkisi ve peyzaj işlerinde sıklıkla kullanılan bir çiçektir. birbirinden farklı renk ve çeşitlerine bakmanızı öneririm.
devamını gör...
unutulmaz kurtlar vadisi replikleri
sen cambaza bak oyununu bilir misin, aslanım?
devamını gör...
dinleyenin ruh halini yükselten müzikler
dinlendiğinde insanın modu her şekilde yükselir ki!
devamını gör...
üstteki yazarın ismini tahmin et
doğrusu tanımlarından cinsiyetini bile ayırt edemedim. sallıyorum bakalım.
(bkz: mahmut)
(bkz: mahmut)
devamını gör...
haftada 4 gün çalışma denemesinin başarıyla sonuçlanması
araştırmacılar, izlanda'da yapılan ve dünyanın şimdiye kadarki en büyük haftada 4 gün çalışma denemesinin büyük başarıyla sonuçlandığını ve ingiltere'de de test edilmesi gerektiğini belirtti.

izlanda'da yapılan bir araştırma kapsamında, ülkenin çalışan nüfusunun yüzde 1'inden fazlası, toplam ücrette herhangi bir azalma olmadan haftalık çalışma süresini 35-36 saate indiren pilot programa katıldı.
uygulama, işçiler, ofis çalışanları, hastane ve sosyal hizmetler çalışanları dahil iş yerleri ve standart olmayan vardiya düzenlerinde 09.00-17.00 saatlerinde çalışan farklı gruplardan oluşturuldu.
haftada 4 günü kapsayan çalışma denemesinin ardından izlanda'daki sürdürülebilirlik ve demokrasi derneği (alda) ve ingiltere'deki autonomy adlı düşünce kuruluşlarının yayımladığı ortak analiz, 2015'ten 2019'a kadar süren ve 2 bin 500'den fazla kişinin katıldığı denemelerin üretkenliği ve refahı artırdığını ortaya koydu.
denemeye katılan işçilerin refahının bir dizi göstergede önemli ölçüde iyileştiği, stres ve tükenmişliğin yanı sıra sağlık, iş ve yaşam dengesinin hemen hemen pilot programa katılan tüm gruplarda önemli ölçüde iyileştiğini gösterdi.
öte yandan, araştırmacılar, denemeye dahil edilen iş yerlerinin çoğunda üretkenlik ve hizmet sunumunun aynı kaldığını veya iyileştiğini gözlemledi.
buradan
devamını gör...
yazarların en sevdiği mevsim
yazı çok severim böyle sıcak ama biraz da yüzüne vuran o rüzgar. bir de sanırım en çok ilkbahar. böyle ne sıcak ne soğuk kuşlar cıvıldıyor uykuda olan orman uyanıyor ağaçlar çiçek açıyor doğa çok farklı çok ayrı bir güzel oluyor ilkbaharda.
devamını gör...