arada sırada radyo yayını
öncelikle iyi yayınlar, eğlenceli bir program olması dileğiyle.
luci kardeşim senin iq seviyeni az çok tahmin edebiliyorum.*
meja ile ise pek kontakt kuramadım ama bilimle uğraşan kim varsa şapkamı çıkarırım.
seninle şöyle çatır çatır bilimsel bir tartışma yapmak isterdim. *
soru olarak; enso endeksi nötr olduğu yıllarda, nao endeksi pozitif fazda kaldığında yazları oraj mevsimi genelde doğu avrupa'da kalıyor.
ama bu yaz basra baskın gelecek gibi görünüyor.
buna dayanarak yine marmara merkezli bir yaz mevsimi yaşayabiliriz diyebilir misin ?
teşekkür ederim.
luci kardeşim senin iq seviyeni az çok tahmin edebiliyorum.*
meja ile ise pek kontakt kuramadım ama bilimle uğraşan kim varsa şapkamı çıkarırım.
seninle şöyle çatır çatır bilimsel bir tartışma yapmak isterdim. *
soru olarak; enso endeksi nötr olduğu yıllarda, nao endeksi pozitif fazda kaldığında yazları oraj mevsimi genelde doğu avrupa'da kalıyor.
ama bu yaz basra baskın gelecek gibi görünüyor.
buna dayanarak yine marmara merkezli bir yaz mevsimi yaşayabiliriz diyebilir misin ?
teşekkür ederim.
devamını gör...
olasılık
matematikte çoğu öğrencinin zorlandığı, çok kolay sorularının yanında sağlam sorularının da olduğu bir konu başlığıdır.
t: bir olayın gerçekleşme veya gerçekleşmeme durumuna denir.
t: bir olayın gerçekleşme veya gerçekleşmeme durumuna denir.
devamını gör...
domestic hıyar
haydaaa 3 gün sözlüğe girmedim sevdiğim yazarlar tek tek gitmiş. noluyor abicim? bırakıp gidiyorsunuz tek tek üzüyorsunuz beni.
yolun açık olsun umarım geri dönersin.
yolun açık olsun umarım geri dönersin.
devamını gör...
battaniye şefkati
offf tanrım, ne de çok dağılmış yüreğim. topla topla bitmez ki şimdi bu. ama benim gönlüme çekidüzen vermem lazım. bir yerden başlamam gerek. bir yerden. kolaydan zora doğru... ne de olsa başarının hazzı motivasyonu da getirir. hadi başla bakalım.
aaaa aaa sen burada mıydın? çok uzun zaman geçmiş. ne zamandır seni hiç elime almamışım oysaki çocukluğumda en çok sarındığım sendin. ne zaman yetişkinler etrafta kalabalık olsa hemen örtüverirdim üzerimi seninle. sonra gelsin maceralar. dünyayı dolaşırdık birlikte. gidemediğimiz bir ülke, tatmadığımız yiyecek ve oynamadığımız oyun kalmamıştı. üzerindeki tozlar ilmeklerine dek işlemiş. ne çok zaman ihmal etmişim seni. büyüdükçe imkanlarım arttıkça birazını gerçekleştirdim, biliyor musun düşlerin. ama işte yetişkinlik zor zanaat çoğunu unuttum ya da elimden gelmedi. güzelsin sen. seni yeniden temizleyip paklayıp tekrar alayım omzuma. hem bir hayalim olur belki. badem krakerli neşeli bir tane...
ımmm bu, bu ne peki. parça parça, ilmek ilmek ayrılmış olan. sen hangi duyguydun. tanıyamaz oldum seni. kolaydan zora... şimdi bir dur. sen biraz dur.
aaa aaa bir dakika bir dakika sen hemen omzuma mı geçiverdin. ama anlaşmıştık. hüzünlü bir hal, sürekli olunca iyi gelmiyordu bana. canım hüzün battaniyem gel seni güzelce katlayalım ve şuraya kaldıralım. birazcık zamana ihtiyacım var. biliyorsun zor günler önümde. çok iç içe olucaz.
ve işte şefkat battaniyesi sana artık veda zamanı. çok zaman kaldın omzumda. öyle çok sarındım ki sana tenim oldun zamanla. bu yüzden artık bir kenara bırakmam lazım seni. seni ve hayıflanma battaniyesini. bir adım ötesi biraz bencillik. çok uzun bir zamanı önce o, bu, şu diyerek geçirmiş bir insan olarak biraz zor. ama başarabalirim. birazcık inanç sonra hepsi gelir. *
aaaa aaa sen burada mıydın? çok uzun zaman geçmiş. ne zamandır seni hiç elime almamışım oysaki çocukluğumda en çok sarındığım sendin. ne zaman yetişkinler etrafta kalabalık olsa hemen örtüverirdim üzerimi seninle. sonra gelsin maceralar. dünyayı dolaşırdık birlikte. gidemediğimiz bir ülke, tatmadığımız yiyecek ve oynamadığımız oyun kalmamıştı. üzerindeki tozlar ilmeklerine dek işlemiş. ne çok zaman ihmal etmişim seni. büyüdükçe imkanlarım arttıkça birazını gerçekleştirdim, biliyor musun düşlerin. ama işte yetişkinlik zor zanaat çoğunu unuttum ya da elimden gelmedi. güzelsin sen. seni yeniden temizleyip paklayıp tekrar alayım omzuma. hem bir hayalim olur belki. badem krakerli neşeli bir tane...
ımmm bu, bu ne peki. parça parça, ilmek ilmek ayrılmış olan. sen hangi duyguydun. tanıyamaz oldum seni. kolaydan zora... şimdi bir dur. sen biraz dur.
aaa aaa bir dakika bir dakika sen hemen omzuma mı geçiverdin. ama anlaşmıştık. hüzünlü bir hal, sürekli olunca iyi gelmiyordu bana. canım hüzün battaniyem gel seni güzelce katlayalım ve şuraya kaldıralım. birazcık zamana ihtiyacım var. biliyorsun zor günler önümde. çok iç içe olucaz.
ve işte şefkat battaniyesi sana artık veda zamanı. çok zaman kaldın omzumda. öyle çok sarındım ki sana tenim oldun zamanla. bu yüzden artık bir kenara bırakmam lazım seni. seni ve hayıflanma battaniyesini. bir adım ötesi biraz bencillik. çok uzun bir zamanı önce o, bu, şu diyerek geçirmiş bir insan olarak biraz zor. ama başarabalirim. birazcık inanç sonra hepsi gelir. *
devamını gör...
emre gönlüşen
spor spikeri ve spor programı sunucusudur.
iyi bir futbol seyircisi eğer maçı stadda izlemiyorsa televizyon karşısındayken iki beklentisi vardır: güzel bir maç izlemek ve maçı iyi bir spikerin anlatması. güzel bir maçın garantisi yoktur, hele de türkiye süper lig maçlarını takip ediyorsanız. maçın gidişatı size iyi ya da kötü bir oyun izletir. yani maç başlamadan önce iyi olup olmayacağını bilmek mümkün değildir. ancak iyi bir spikerin anlatacağını bilmek mümkündür ve bu da sizi maç öncesinde ya sinir krizine sokar ya da içinizde maça dair umutlar yeşertir. örneğin; maçı aykut ince anlatıyorsa o maçta ne kadar pozisyon ya da gol olduğunun pek de bir önemi yoktur.

emre gönlüşen içinizde umut yeşerten spikerlerden biriydi. onun anlattığı maçlar sanki daha bir keyifli geçerdi. hem ses tonu hem de anlatım tarzıyla maçın içinde olmanızı sağlar ve bazı spikerler gibi de futbolcunun 97 kardeşin 35.’si olduğu gibi saçma bilgilerle zaman geçirmeye çalışmazdı.
sunduğu televizyon programlarında taktığı gözlükleri ile çok sevimli de bir görüntüsü olan gönlüşen her zaman kibar her zaman ince bir insandı. ardından herkesin iyi şeyler söylediği bir insan olması da bunun bir sonucu olsa gerek.
emre gönlüşen 2020 yılında ikinci kez yakalandığı kolon kanserini bu sefer yenemeyerek hayatını kaybettiğinde televizyonda spor programı yapan herkesin ağlamaklı bir sesle programları devam ettirdiğini asla unutamam.
müzikle de yakın bir ilişkisi olan emre gönlüşen birkaç programında the beatles ve the rolling stones’dan bahsederek beni programlarına daha çok bağlamıştı.
mesleğe başlama nedeni adanaspor’un maçlarını anlatmak olan emre gönlüşen güzel de bir adanaspor taraftarıydı.
iyi bir futbol seyircisi eğer maçı stadda izlemiyorsa televizyon karşısındayken iki beklentisi vardır: güzel bir maç izlemek ve maçı iyi bir spikerin anlatması. güzel bir maçın garantisi yoktur, hele de türkiye süper lig maçlarını takip ediyorsanız. maçın gidişatı size iyi ya da kötü bir oyun izletir. yani maç başlamadan önce iyi olup olmayacağını bilmek mümkün değildir. ancak iyi bir spikerin anlatacağını bilmek mümkündür ve bu da sizi maç öncesinde ya sinir krizine sokar ya da içinizde maça dair umutlar yeşertir. örneğin; maçı aykut ince anlatıyorsa o maçta ne kadar pozisyon ya da gol olduğunun pek de bir önemi yoktur.

emre gönlüşen içinizde umut yeşerten spikerlerden biriydi. onun anlattığı maçlar sanki daha bir keyifli geçerdi. hem ses tonu hem de anlatım tarzıyla maçın içinde olmanızı sağlar ve bazı spikerler gibi de futbolcunun 97 kardeşin 35.’si olduğu gibi saçma bilgilerle zaman geçirmeye çalışmazdı.
sunduğu televizyon programlarında taktığı gözlükleri ile çok sevimli de bir görüntüsü olan gönlüşen her zaman kibar her zaman ince bir insandı. ardından herkesin iyi şeyler söylediği bir insan olması da bunun bir sonucu olsa gerek.
emre gönlüşen 2020 yılında ikinci kez yakalandığı kolon kanserini bu sefer yenemeyerek hayatını kaybettiğinde televizyonda spor programı yapan herkesin ağlamaklı bir sesle programları devam ettirdiğini asla unutamam.
müzikle de yakın bir ilişkisi olan emre gönlüşen birkaç programında the beatles ve the rolling stones’dan bahsederek beni programlarına daha çok bağlamıştı.
mesleğe başlama nedeni adanaspor’un maçlarını anlatmak olan emre gönlüşen güzel de bir adanaspor taraftarıydı.
devamını gör...
junko furuta
beni dehşet içinde bırakan hikaye. nasıl iğrenç bir dünyada yaşadığımızın kanıtı.
devamını gör...
araba alınca hayvan kesip plakaya kan süren tip
allahın ona verdiği imkandan ötürü şükreden, onun rızasını kazanmak için parasının kalan kısmıyla kurban kesip
ihtiyacı olana dağıtan hayır severdir.
içinde yüzlerce yıl öncesinden kalan paganlığından dolayı
nazara maruz kalmamak için bir damla kurban kanından da medet uman klasik bir türktür.
ihtiyacı olana dağıtan hayır severdir.
içinde yüzlerce yıl öncesinden kalan paganlığından dolayı
nazara maruz kalmamak için bir damla kurban kanından da medet uman klasik bir türktür.
devamını gör...
güne bir söz bırak
ben,saplanan oku çıkarmak yerine kalktım, oku atanı sordum. işte yenilmek böyle bir acı ile başladı...
devamını gör...
danimarka'da kuran yakan aşırı sağcı
mushaf yakınca islam'ın bittiğini sanan zihniyet ile kola dökünce doların düştüğünü sanan zihniyet arasında fark var mı cidden? sorusunu sorduran olaydır.
devamını gör...
hz. muhammed
yaptığı her işte bir hayır olan kimse
devamını gör...
adile naşit
hep güzel kahkasıyla aklımda kalan değerli bir sanatçı.
devamını gör...
love bombing
narsisizm bağlantılı olduğu düşünülen love bombing’in türkçe karşılığı aşk bombardımanıdır. hayatınıza yeni giren kişiyle aranızda çok güçlü bir tutku yakalamanız, ilgi görmeniz ve ardından sevgi yoğunluğunun bir anda bitip ilişkinin sonlanması anlamına gelmektedir.
daha çok sorunun sizde olduğuna ve başarısız olduğunuz kanaatine vardıran kişi aşkınızın bir nevi katilidir. love bombing olduğu nasıl anlaşılır diyorsanız, ilişkinin başlangıcına ve gidişatına dikkat edin.
başlangıçta her şey bir rüya gibidir, hayatınızın en güzel en değerli anlarını yaşıyor, onun size sırılsıklam aşık olduğunu düşünüyorsunuz. öyle ki elinizi sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor, ayağınıza hediyeler seriyor ve her günü aşk dolu geçirmenize sebep oluyor. egonuza oynayarak bir nevi sizde uyuşturucu etkisi yapıyor.
ayağınızı yerden kesen bu kişi sizi fark etmeden manipüle ederken, çevrenizde gerçek dışı bir illüzyon yaratıyor. siz tam bu anların tadını çıkarmaya başladığınız anda her şey bir anda biterek, rüya sona eriyor. ilişkiniz en güzel şekilde başlarken nasıl bittiğini bir türlü anlayamıyor ve kendinizi suçluyorsunuz.
yeni başlayan ilişkinizde love bombing’in olup olmadığını ve dikkatli olmanızı gerektiren belirtiler ise şöyledir:
• sizi sebepli sebepsiz hediyelere boğması
• her an ve her dakika arama ve mesaj yağmuruna tutması
• sadece sizin değerli diğer insanların ise değersizmiş gibi hissetmenize neden olması
• her yaptığınızı takdir etmesi
• aşırı korumacı ve kıskanç olması
• sürekli sizi övmeye çalışıp iltifat etmesi
devamını gör...
günaydın sözlük
ya buraya birisi de yogaya yönelik bir içerik koymamış. kınıyorum hepinizi. güne yoga ile başlayan hiç mi yazar yok?*
vallahi buraya günaydın yazıp millete pozitif bir enerji vermektense yoga içeren bir tanım girin daha çok faydanız olur. her şeyi de ben mi söyleyeceğim?
vallahi buraya günaydın yazıp millete pozitif bir enerji vermektense yoga içeren bir tanım girin daha çok faydanız olur. her şeyi de ben mi söyleyeceğim?
devamını gör...
büyük normal sözlük buluşması
kafa kafelerde kafa dergisi elde, kafada kasketle karşılayalım kafacı kardeşleri, kafa kafaya kafeinli kahveleri karşılıklı kapıştıralım.
devamını gör...
tanımlarını kimin oyladığını kontrol eden yazar
açık oy verildiği için gayet normal biridir. biri ilk defa oy vermişse bakılır bu kim diye. sanki mahalleye yeni taşınmış komşu gibi...arada oylayan varsa da yine bakılır, mahallede neler olmuş bitmiş ondan öğrenilir.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
moralim bozuktu tam oturup ağlıyacaktım kalktım ve bir tencere sarma sarıp yedim. hayatta bazen güçlü olmak gerekir. her şeyin canı cehenneme.
devamını gör...
kafa filmler radyo yayını
üst edit: okuduğu bölüm sinema ile ilgili olmayı bırak yanından bile geçmeyen ve sadece film izleyecek boş zamanı olan -kısaca hayatsız- biri tarafından hazırlandığı için asla ama asla içindeki 200 filmin her birinin iyi olduğu kesin olmayan bir liste bırakıyorum buraya. muhtemelen 30 tanesi hariç -onları yazmazsam içimde kalırdı diye yazdım- herkesin kesin izlediği filmleri koymamaya özen gösterdim çünkü hem radyo yayını için faydam dokunsun hem de izleyecek film bulamayanlar için yardımcı olur. liste tamamen karmaşık her türden film var yani konusuna veya türüne bakmadan film açıp ya ben ailemle izleyecektim porno çıktı bu diyerek başımın etini yiyen olursa bozuşuruz, bu liste ken park filmi ile başlıyor arkadaşlar...
ben ken park önerebilirim ama siz onu bu şartlar altında inceleyebilir misiniz bilemiyorum.* o yüzden onun yerine belki equilibrium, santa sangre, spalovac mrtvol, the last seduction, la historia oficial, god on trial olabilir. 60'lara gidelim dersek le trou tadından yenmez. az bilinen bir şaheser olan un condamne a mort s'est echappe ou le vent souffle ou il veut olabilir. he was a quiet man, get out veya 70'lere gidersek vanishing point olabilir. nolan'ın following filmi bana kalırsa izlenmeden ölünmemesi gereken listesine elinin tersi ile geçirip gider öyle güzel. ghostdog: the way of the samurai ve tarantino'nun jackie brown filmi de listenin başını bence garanti çekerdi. the class yine rahat girer gibi listeye. romeo is bleeding için kararsızım. citizen kane, zodiac, the turin horse olabilir. bu listeye donnie darko eklersem lost highway eklemediğim için utanmam gerekir onu da sıkıştırıyorum araya bir yere. good bye lenin, in bruges, high noon, the magnificent seven hatta direkt shichinin no samurai. butch cassidy and the sundance kid, chinatown ve normalde listeye sondan başlasam bile eklemezsem içimde kalacak olan goodfellas.
not: asla film zevki olduğunu iddia etmeyen biri tarafından acele ile karalanmış bir listedir ciddiye alınması önerilmez. sevdiğim çoğu filmi zaten yazacaklarını bildiğimden eklemiyorum yoksa bu liste quentin tarantino, david fincher, béla tarr ve stanley kubrick filmografisine dönerdi.* kubrick demişken paths of glory ve full metal jacket ekleyeyim kenara köşeye eğer unutulursa diye. 70'lerde çekilmiş catch-22 fena olmaz ama kitabı okumayanlar için film zaten koca bir karmaşa o öyle çok düşülmesi önerilen bir bataklık değil. un condamne a mort s'est echappe ou le vent souffle ou il veut önerip cool hand luke yazmamak yine büyük ayıp onu da ekleyeyim. hatta aslında escape from alcatraz da olabilir. don siegel filmlerinden söz açılmışken şuraya hell ıs for heroes gibi bir şaheseri de bırakıyorum. daha fazla paul newman görmek isteyen bünyeler için the long, hot summer, the verdict ve the hustler kesinlikle izlenmesi gereken listesinde.
ben burayı aklıma geldikçe güncellerim.
edit: çöplük gibi olan film arşivimi açtım sevgili yazarlar hepimize geçmiş olsun dileklerimle. neo-noir, hapishaneden kaçış, dram, komedi, mahkeme filmi, western, spaghetti western, bilim kurgu vs. demeden karmakarışık bir liste, ben bu listeyi 11 yıldır zahmet edip bir kere türüne göre düzenlemedim şimdi de düzenleyebilecek potansiyeli kendimde görmeyerek başlıyorum.*
annie hall, sin city, barry lyndon ve raging bull ile açılışı yapıyorum. before the devil knows you’re dead ve drugstore cowboy yine listenin ortalarında bence kendine güzel bir yer edinir. the color of money, devil's advocate, watchmen, trainspotting, the life of david gale, kynodontas, the magnificent ambersons hatta belki the lobster bile zorlasa neden olmasın. hiç seven, fight club veya taxi driver yazmama gerek yok hepimiz izledik teşekkürler. lotr -allah belanı versin peter jackson- veya harry potter hakkında da tek kelime etmek istemiyorum veya godfather ya da interstellar hakkında da ama klişeler klişesi bile olsa a clockwork orange bu listede olmayı bence hak ediyor. memento, 12 angry men ve repulsion yazmamış olabilirim önceden yazdıysam iki kere izlemekten zarar çıkmaz. sleepers, rope, north by northwest, the birth of a nation, rashomon, to kill a mockingbird yine klişenin dibini sıyırarak eklediğim filmlerden. sigaramı bitirir devam ederim ben listeye birazdan.*
edit2: stalker ve los cronocrimenes ile devam edelim hatta andrey tarkovski demişken the killers yine gölgede kalmış efsanelerdendir, izlemeden ölürseniz gözünüz arkada kalır muhtemelen. voyage in time yine bence listenin sonlarında pastanın üzerindeki çilek gibi duracak bir film. o kadar tarantino dedik, kan dedik, komedi unsuru yüksek vahşet dedik ama gidip reservoir dogs ekleyeceğim çünkü neden olmasın. primal fear, the judge hatta belki de listenin en şahane filmi olmaya aday the thirteenth floor yine yazmasam delirecektim tadında ufak bir ekleme. reversal of fortune, cache, road to perdiction, higher learning, american history x, jubei ninpucho, this is england belki bilindik ama yazılmazlar diye kıyamayıp ekliyorum. in cold blood, being john malkovich, le chat du rabbin, trumbo, the hateful eight, murder in the first, the aviator, le professionnel şimdilik ekleyeceklerimden. çok yoruldum sözlük, üşenmezsem sonra yine güncellerim.
edit3: presume coupable, persona, the last temptation of christ, otherlife, bad lieutenant, the rainmaker, pitch black, the endless, the holy mountain, frequency, the butterfly effect, mr. nobody olabilir. yani bu listeye girmez ama fena film olmadığı için belki looper. mulholland dr., lethal weapon, eyes wide shut, total recall, minority report, psycho, beetlejuice, manhunter, whiplash, the fly, scott pilgrim vs. the world, level 16, amour diyerek listeyi geçici bir süre burada noktalıyorum. üşenmezsem gece yazarım devamını, yani umarım yazarım.
edit4: knights of the south bronx ile devam edeyim hatta sevimli bir satranç filminden sonra "senin satranç oyununda yaşıyordum ama sen kuralları değiştirip duruyordun" tadında güzel bir dram filmi the broken circle breakdown iliştireyim şuraya. allahın belası felix van groeningen -bana sağlam bir psikoloji borçlusun belçikalı- filmlerinden devam edersek de helaasheid der dingen yine ağlanacak halinize gülmeye zorluyorlar beni tadında bir film. satranç dedik, film falan dedik, izlemeden ölmeyin dedik o yüzden the luzhin defence ve bobby fischer against the world hadi hatta belki bir parça da pawn sacrifice ve searching for bobby fischer olur. gegen die wand, seven pounds, pandoranın kutusu veya insanı televizyonun içine çekip suratını dağıtan incendies yine oldukça güzeldir. yine yazmasaydım delirecektim temalı bir film olarak django unchained.
tarantino batağına girdiğimde çıkamadığım için adamın filmografisini yazayım da şuraya kurtulayım.* buradan sonrası tamamen tarantino batağı, ben uyarayım da sonra ne boş yaptın demesinler. tarantino filmlerini iki bölüme ayırabiliriz aslında;
realer than real ve movie movie veya diğer adıyla movie in movie. aslında elmore leonard universe, shaft un. falan da var ama çok kafa karıştırmasın. bunları ikiye ayırıyorum çünkü gerçeklikten biraz daha uzak, komedi unsuru yüksek vahşet filmlerini sevenlerle daha gerçekçi filmleri seven insanlar var ve tarantino'nun istisnasız her filmi ölmeden önce izlenilecekler listesine gandalfgiller torpili ile altın yıldızlı olarak gireceği için olur da işsizin biri buraya kadar okumuşsa diye kolaylık sağlamak istiyorum. hızlıca realer than real ve movie movie nedir onu da açıklamam gerekirse eğer ikisi de kendine ait evrenler ama movie movie daha çok realer than real evreninde yani tarantino gerçekliğinde sinemada izlenen filmler gibiler. yani nasıl biz gidip sinemada film izliyorsak realer than real evreninde geçen filmdeki bir karakter de aynı şekilde movie movie evreninde geçen bir filmi gidip sinemada izleyebiliyor.
not: listede sadece yönetmenliğini tarantino'nun yaptığı filmler değil senaryosunu yazdığı filmler de var.
realer than real: once upon a time in hollywood, true romance, pulp fiction, inglorious basterds, django unchained, reservoir dogs natural born killers. not: django biraz muğlak ama shaft evreni ile bağlantısı var diye onu da eklemek gerek bence.
movie movie: from dusk till dawn i-ii-iii, kill bill vol1-vol2, death proof, the hateful eight.
hatta tarantino/ rodriquez evrenini de buraya iliştireyim, her film izlemeden ölünmemesi gereken listesinde. neden çünkü ben seviyorum ve bu benim listem.*

kaldığımız yerden devam edelim. nightcrawler, apocalypto, the children of huang shi, sliding doors, les misérables, blinkende lygter, nineteen eighty four, le battement dailes du papillon, 13 tzameti, airlift, nun va goldoon, el cuerpo, awake, blood simple., everything is illuminated, the darwin awards, a shot at glory listenin sonlarında belki biraz zorlarsak ortalarında kendine yer bulabilir. coherence yazmadıysam şimdiye kadar ayıp bana. hamlet liikemaailmassa ile şimdilik ufak bir su molası veriyorum, ben de insanım sözlük. üstelik üşengeç bir insan.
edit5: ariel ve legends of the fall ile başlayalım. aslında teen slasher batağına da düşebilirdik ama onu da sevmeyeni tam sevmiyor boşuna küfür yemeye gerek yok tanımadığımız insanlardan. mandariinid, the raid 2 berandal, voskne mennesker, the treasure of silver lake, yojimbo, a nightmare on elm street*, drag me to hell, cidade de deus, deutschstunde, carrie, secret window, sweeney todd: the demon barber of fleet street, sleepy hollow, ocean's eleven, scarface, ocean's twelve, 12 years a slave hatta aslında ismi bile psikolojik olarak çökmeme sebep olan a river runs through it bile olur ya. the evil dead, l'instinct de mort, germinal, dirty harry, in the line of fire, salmer fra kjøkkenet, the conjuring olabilir. beni 30'lu yılların sonuna gönderin diyen sıkıntılı arkadaşlarımız için metropolis ekliyorum buraya hatta hazır siberpunk demişken ex machina, westworld*, strange days, existenz, johnny mnemonic, a.ı. artificial ıntelligence falan da ekleyelim çünkü neden olmasın. wazir, a nyomozo, rosemary's baby, mad max beyond thunderdome, vozvrashcheniye, 12*, trilogia i to livadi pou dakryzei, insomnia, hereditary, les invasions barbares, 11 14, being ron jeremy, ultimo metro. pred dozhdot, la migliore offerta ve x-men serisinin tamamı.*
ben ken park önerebilirim ama siz onu bu şartlar altında inceleyebilir misiniz bilemiyorum.* o yüzden onun yerine belki equilibrium, santa sangre, spalovac mrtvol, the last seduction, la historia oficial, god on trial olabilir. 60'lara gidelim dersek le trou tadından yenmez. az bilinen bir şaheser olan un condamne a mort s'est echappe ou le vent souffle ou il veut olabilir. he was a quiet man, get out veya 70'lere gidersek vanishing point olabilir. nolan'ın following filmi bana kalırsa izlenmeden ölünmemesi gereken listesine elinin tersi ile geçirip gider öyle güzel. ghostdog: the way of the samurai ve tarantino'nun jackie brown filmi de listenin başını bence garanti çekerdi. the class yine rahat girer gibi listeye. romeo is bleeding için kararsızım. citizen kane, zodiac, the turin horse olabilir. bu listeye donnie darko eklersem lost highway eklemediğim için utanmam gerekir onu da sıkıştırıyorum araya bir yere. good bye lenin, in bruges, high noon, the magnificent seven hatta direkt shichinin no samurai. butch cassidy and the sundance kid, chinatown ve normalde listeye sondan başlasam bile eklemezsem içimde kalacak olan goodfellas.
not: asla film zevki olduğunu iddia etmeyen biri tarafından acele ile karalanmış bir listedir ciddiye alınması önerilmez. sevdiğim çoğu filmi zaten yazacaklarını bildiğimden eklemiyorum yoksa bu liste quentin tarantino, david fincher, béla tarr ve stanley kubrick filmografisine dönerdi.* kubrick demişken paths of glory ve full metal jacket ekleyeyim kenara köşeye eğer unutulursa diye. 70'lerde çekilmiş catch-22 fena olmaz ama kitabı okumayanlar için film zaten koca bir karmaşa o öyle çok düşülmesi önerilen bir bataklık değil. un condamne a mort s'est echappe ou le vent souffle ou il veut önerip cool hand luke yazmamak yine büyük ayıp onu da ekleyeyim. hatta aslında escape from alcatraz da olabilir. don siegel filmlerinden söz açılmışken şuraya hell ıs for heroes gibi bir şaheseri de bırakıyorum. daha fazla paul newman görmek isteyen bünyeler için the long, hot summer, the verdict ve the hustler kesinlikle izlenmesi gereken listesinde.
ben burayı aklıma geldikçe güncellerim.
edit: çöplük gibi olan film arşivimi açtım sevgili yazarlar hepimize geçmiş olsun dileklerimle. neo-noir, hapishaneden kaçış, dram, komedi, mahkeme filmi, western, spaghetti western, bilim kurgu vs. demeden karmakarışık bir liste, ben bu listeyi 11 yıldır zahmet edip bir kere türüne göre düzenlemedim şimdi de düzenleyebilecek potansiyeli kendimde görmeyerek başlıyorum.*
annie hall, sin city, barry lyndon ve raging bull ile açılışı yapıyorum. before the devil knows you’re dead ve drugstore cowboy yine listenin ortalarında bence kendine güzel bir yer edinir. the color of money, devil's advocate, watchmen, trainspotting, the life of david gale, kynodontas, the magnificent ambersons hatta belki the lobster bile zorlasa neden olmasın. hiç seven, fight club veya taxi driver yazmama gerek yok hepimiz izledik teşekkürler. lotr -allah belanı versin peter jackson- veya harry potter hakkında da tek kelime etmek istemiyorum veya godfather ya da interstellar hakkında da ama klişeler klişesi bile olsa a clockwork orange bu listede olmayı bence hak ediyor. memento, 12 angry men ve repulsion yazmamış olabilirim önceden yazdıysam iki kere izlemekten zarar çıkmaz. sleepers, rope, north by northwest, the birth of a nation, rashomon, to kill a mockingbird yine klişenin dibini sıyırarak eklediğim filmlerden. sigaramı bitirir devam ederim ben listeye birazdan.*
edit2: stalker ve los cronocrimenes ile devam edelim hatta andrey tarkovski demişken the killers yine gölgede kalmış efsanelerdendir, izlemeden ölürseniz gözünüz arkada kalır muhtemelen. voyage in time yine bence listenin sonlarında pastanın üzerindeki çilek gibi duracak bir film. o kadar tarantino dedik, kan dedik, komedi unsuru yüksek vahşet dedik ama gidip reservoir dogs ekleyeceğim çünkü neden olmasın. primal fear, the judge hatta belki de listenin en şahane filmi olmaya aday the thirteenth floor yine yazmasam delirecektim tadında ufak bir ekleme. reversal of fortune, cache, road to perdiction, higher learning, american history x, jubei ninpucho, this is england belki bilindik ama yazılmazlar diye kıyamayıp ekliyorum. in cold blood, being john malkovich, le chat du rabbin, trumbo, the hateful eight, murder in the first, the aviator, le professionnel şimdilik ekleyeceklerimden. çok yoruldum sözlük, üşenmezsem sonra yine güncellerim.
edit3: presume coupable, persona, the last temptation of christ, otherlife, bad lieutenant, the rainmaker, pitch black, the endless, the holy mountain, frequency, the butterfly effect, mr. nobody olabilir. yani bu listeye girmez ama fena film olmadığı için belki looper. mulholland dr., lethal weapon, eyes wide shut, total recall, minority report, psycho, beetlejuice, manhunter, whiplash, the fly, scott pilgrim vs. the world, level 16, amour diyerek listeyi geçici bir süre burada noktalıyorum. üşenmezsem gece yazarım devamını, yani umarım yazarım.
edit4: knights of the south bronx ile devam edeyim hatta sevimli bir satranç filminden sonra "senin satranç oyununda yaşıyordum ama sen kuralları değiştirip duruyordun" tadında güzel bir dram filmi the broken circle breakdown iliştireyim şuraya. allahın belası felix van groeningen -bana sağlam bir psikoloji borçlusun belçikalı- filmlerinden devam edersek de helaasheid der dingen yine ağlanacak halinize gülmeye zorluyorlar beni tadında bir film. satranç dedik, film falan dedik, izlemeden ölmeyin dedik o yüzden the luzhin defence ve bobby fischer against the world hadi hatta belki bir parça da pawn sacrifice ve searching for bobby fischer olur. gegen die wand, seven pounds, pandoranın kutusu veya insanı televizyonun içine çekip suratını dağıtan incendies yine oldukça güzeldir. yine yazmasaydım delirecektim temalı bir film olarak django unchained.
tarantino batağına girdiğimde çıkamadığım için adamın filmografisini yazayım da şuraya kurtulayım.* buradan sonrası tamamen tarantino batağı, ben uyarayım da sonra ne boş yaptın demesinler. tarantino filmlerini iki bölüme ayırabiliriz aslında;
realer than real ve movie movie veya diğer adıyla movie in movie. aslında elmore leonard universe, shaft un. falan da var ama çok kafa karıştırmasın. bunları ikiye ayırıyorum çünkü gerçeklikten biraz daha uzak, komedi unsuru yüksek vahşet filmlerini sevenlerle daha gerçekçi filmleri seven insanlar var ve tarantino'nun istisnasız her filmi ölmeden önce izlenilecekler listesine gandalfgiller torpili ile altın yıldızlı olarak gireceği için olur da işsizin biri buraya kadar okumuşsa diye kolaylık sağlamak istiyorum. hızlıca realer than real ve movie movie nedir onu da açıklamam gerekirse eğer ikisi de kendine ait evrenler ama movie movie daha çok realer than real evreninde yani tarantino gerçekliğinde sinemada izlenen filmler gibiler. yani nasıl biz gidip sinemada film izliyorsak realer than real evreninde geçen filmdeki bir karakter de aynı şekilde movie movie evreninde geçen bir filmi gidip sinemada izleyebiliyor.
not: listede sadece yönetmenliğini tarantino'nun yaptığı filmler değil senaryosunu yazdığı filmler de var.
realer than real: once upon a time in hollywood, true romance, pulp fiction, inglorious basterds, django unchained, reservoir dogs natural born killers. not: django biraz muğlak ama shaft evreni ile bağlantısı var diye onu da eklemek gerek bence.
movie movie: from dusk till dawn i-ii-iii, kill bill vol1-vol2, death proof, the hateful eight.
hatta tarantino/ rodriquez evrenini de buraya iliştireyim, her film izlemeden ölünmemesi gereken listesinde. neden çünkü ben seviyorum ve bu benim listem.*

kaldığımız yerden devam edelim. nightcrawler, apocalypto, the children of huang shi, sliding doors, les misérables, blinkende lygter, nineteen eighty four, le battement dailes du papillon, 13 tzameti, airlift, nun va goldoon, el cuerpo, awake, blood simple., everything is illuminated, the darwin awards, a shot at glory listenin sonlarında belki biraz zorlarsak ortalarında kendine yer bulabilir. coherence yazmadıysam şimdiye kadar ayıp bana. hamlet liikemaailmassa ile şimdilik ufak bir su molası veriyorum, ben de insanım sözlük. üstelik üşengeç bir insan.
edit5: ariel ve legends of the fall ile başlayalım. aslında teen slasher batağına da düşebilirdik ama onu da sevmeyeni tam sevmiyor boşuna küfür yemeye gerek yok tanımadığımız insanlardan. mandariinid, the raid 2 berandal, voskne mennesker, the treasure of silver lake, yojimbo, a nightmare on elm street*, drag me to hell, cidade de deus, deutschstunde, carrie, secret window, sweeney todd: the demon barber of fleet street, sleepy hollow, ocean's eleven, scarface, ocean's twelve, 12 years a slave hatta aslında ismi bile psikolojik olarak çökmeme sebep olan a river runs through it bile olur ya. the evil dead, l'instinct de mort, germinal, dirty harry, in the line of fire, salmer fra kjøkkenet, the conjuring olabilir. beni 30'lu yılların sonuna gönderin diyen sıkıntılı arkadaşlarımız için metropolis ekliyorum buraya hatta hazır siberpunk demişken ex machina, westworld*, strange days, existenz, johnny mnemonic, a.ı. artificial ıntelligence falan da ekleyelim çünkü neden olmasın. wazir, a nyomozo, rosemary's baby, mad max beyond thunderdome, vozvrashcheniye, 12*, trilogia i to livadi pou dakryzei, insomnia, hereditary, les invasions barbares, 11 14, being ron jeremy, ultimo metro. pred dozhdot, la migliore offerta ve x-men serisinin tamamı.*
devamını gör...

