protein sindiriminin başladığı ve besinlerin geçici olarak depo edildiği, hem kimyasal hem de mekanik sindirimin gerçekleştiği organımızdır.

yapısal olarak içten dışa doğru mukoza, düz kas ve bağ doku tabakası bulunur, dış kısmı periton adı verilen zar ile örtülüdür,
midenin yemek borusuna bağlı olan kapakçıklı kısmına kardia, ince bağırsağa bağlandığı kapakçıklı kısma ise pilor denir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
midenin çalışması:
besin mideye geldiğinde mide vagus siniri tarafından uyarılır ve mide, mide öz suyunun salgılanması için kana gastrin hormonu salgılar, kanla taşınan gastrin hormonu mide bezlerine etki ederek(sindirim enzimlerini salgılayan hücrelerinin uyarılması) mide öz suyu salgılanır. mide öz suyunun içinde pasif bir enzim olan pepsinojen, hcl, su ve mukus bulunur. farklı hücreler tarafından salgılanan pepsinojen ve hcl ilk olarak midenin boşluğunda karşılaşırlar ve inaktif olan pepsinojen enzimi hcl ile birlikte aktif bir enzim olan pepsine dönüşür. pepsinojen ve hcl'nin farklı hücreler tarafından salgılanarak aynı güzergahtan gelmemesinin sebebi ise pepsinojenin pepsine dönerek mideye kadar gittiği süre boyunca diğer dokulara tahribata yol açmasını önlemektir.

peki bu aktivatör olan hcl'nin başka görevi var mıdır? var.
midenin asitliğini arttırır ve asidik özelliğiyle asite karşı dayanaksız mikropları yokederek antiseptik bir özelliğe sahiptir.
hcl'nin asidik özelliğinden midenin zarar görmemesi için mide öz suyunun içerisinde bulunan mukuslar ise midenin zarar görmesini engeller, ayrı yeten midenin iç yüzeyinde örtülü bir yapıda olarak bulunan mukus tabakası birkaç günde kendini yenileme özelliğine sahiptir.

midenin sindirimine geri dönecek olursak; pepsin enzimi ve su ile birlikte hidrolize uğrayan proteinlerin peptit bağlarını kopartarak proteinleri polipeptitlere(pepton) parçalanır. önemli bir husus olarak da proteinler midede polipeptitlere kadar parçalanır, proteinlerin amino asitlere kadar parçalandığı yer ince bağırsaktır ve midede karbonhidrat ve yağ sindirimi görülmez. midede sindirilen besinler kimus adı verilen asidik bir ph'a sahip olarak bulamaç şeklinde onikiparmak bağırsağına gönderilir( bundan sonraki işlemler ince bağırsağa ait olduğu için devamını ince bağırsak tanımımda bahsedeceğim.)

midede hormonal, sinirsel ve mekanik etki vardır. hormonal gastrin, sinirsel vagus siniri, mekanik etki ise besinlerin mide duvarına çarpıp salgı üretimisini uyarmaktır.

mide hücreleri çok az miktarda lipaz enzimi üretir(yağların sindiriminde kullanılan enzim) fakat midenin asidik ph'ı yüzünden bu enzimler midede herhangi bir şekilde çalışamaz ayrıca tükürüğümüzün içinde bulunan amilaz enzimleri de(karbonhidratların sindiriminde kullanılan enzim) besinlerle birlikte mideye geldiğinde lipaz gibi ph seviyesinden dolayı çalışamaz.
kamu spotu olarak: asitli içecekler, sigara, alkol ve fazla kilolar midemizin en büyük düşmanıdır.
devamını gör...

gülse birsel'in türk sitcom tarihine armağanıdır. her bölümü en az beş kere izlenmiştir. keşke çok çok çok daha uzun sürseydi.
devamını gör...

yapmak istediğim ama dil seviyem yeterli olmadığı için yapamadığım iştir.

eminim ki hem eğlendirir hem de öğretir.
devamını gör...

cinsiyet fark etmeksizin türkiye'dir.

gerçi buna olgunlaşmak denemez pek. daha ziyade içimdeki çocuğu öldürüp ciğerini yediler resmen. demans durumundakiler gibi, ölsem de kurtulsam modundayım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

varoluşsal kaygıları olan biri video çekmeye tenezzül edip de intihar etmez. önemsizdir ki onun için bu durum. sonuçta onu kimse anlamayacaktır, değil mi? bu adam, arkasından konuşmak gibi olmasın, varoluşun v'sini anlamış bile değildi. tabii ki bana göre. kafası karışıktı. madem onun için her şey önemsizdi, o halde nasıl gömüleceği de bir önem arz etmemeliydi. ama onun için ediyordu. sadece, o çok sakin görünen adamın içinde ciddi bir öfke vardı ve onu da hayatıyla bastırdı.
devamını gör...

murathan mungan 'a ait mükemmel şiirdir.


istersen hiç başlamasın
bu hikaye eksik kalsın
onca yaraların ardından
yeni bir aşk yaratamazsın
örselenmiş bir çocukluk
işte benim bütün hikayem
kaç sevda geçse de yüreğimden
bu yıkıntıları onaramazsın
istersen hiç başlamasın
geç kalmışız birbirimize
yanlış kapılarla geçmiş bunca yıl dönemeyiz artık ilk gençliğimize
istersen hiç başlamasın
söz verelim kendimize.



yeni türkü 'nün bestesiyle daha da güzelleşmiştir kalbimi bırakıyorum bu şarkıya en sevdiklerimden.

devamını gör...

“evlenirsen, pişman olursun; evlenmezsen yine pişman olursun; evlenirsen ya da evlenmezsen, her iki şekilde de pişman olursun, evliysen ya da evli değilsen yine pişman olursun. hayatın çılgınlıklarına gül, pişman olursun; ağla, pişman olursun, hayatın çılgınlıklarına gül ya da ağla, iki şekilde de pişman olursun. kendini asarsan pişman olursun, asmazsan yine pişman olursun; kendini as ya da asma, her iki şekilde de pişman olursun. kendini astın, yine pişman olursun; kendini asmadın, yine pişmansın; astın ya da asmadın, her şekilde pişmansın. işte, pratik aklın özeti budur.”
*

anlaşılan o ki hayat bize ne kadar az seçenek sunarsa o kadar çok pişman oluyoruz. bu pişmanlık sarmalından çıkmanın tek yolu, bu ikili zinciri kırıp sonsuz ihtimal denizine açılmamız olarak görünüyor.

sınırlı seçenekleri olan bir olguda, aklımıza gelen bu sınırlı sayıdaki seçeneği tek tek deneyimledigimizde hissedeceğimiz tek duygu, o seçeneği deneyimlemenin verdiği haz ve bu deneyimin sonunda hazzın bitmesiyle hissedilen pişmanlıktır. yani haz varsa pişmanlık kaçınılmazdır.

“memnuniyet dün gibidir, gelip geçer”*
devamını gör...

neredeyse hiç başıma gelmeyen olay. başlıktan farkedebiliyorum, baktım girersem sinir hastası olacağım girmiyorum o başlığa kafam rahat devam ediyorum.
devamını gör...

şark kurnazı kafasıyla düşünen müteahhittir.

colorado üniversitesinden orta asya tarihi ihtisaslı profesör jürgen von hildebrand bu konuyu şöyle anlatıyor.

"...qin hanedanlığı bu adamı müteahhit olarak seçerken epey fevri davranmıştı. xin-dhoung isimli bu kurnaz müteahhit, her 10 metrede bir kullanılması gereken üç araba çimento çuvalının maliyetli olduğunu görerek tek arabaya indirmiş ve sanayiden tedarik ettiği alçıpan ile duvarları bir güzel doldurmuştu, geri kalan ödeneği de usulsüzlük ederek cebe indirmişti. nasıl olduysa bu durumu fark edip erkenden müdahale eden hanedanlık, xin-dhoung'nu idam etmek için hücreye atar fakat dhoung gece vakti hücrenin parmaklıklarını bükerek kaçar ve rize'ye doğru yol alır. qin hanedanlığı bu durumu görünce küplere biner ve çin seddini yıkıp bu sefer japon mühendisleri tutarlar. xin-dhoung'un rize'de yaptığı kalıcı konutlar yüzyıllar boyunca varlığını devam etse de, dayanıksız olduğu ve yapımında sahil kumu katıldığı gerekçesiyle yıkılıp imara açılır. nitekim, huylu huyundan vazgeçmemiştir."

orta asya uygarlıklarının yükselişi (1976)
devamını gör...

paranın cinleri adlı incecik kitabında dönemin politikası ve tarihini de kendi anılarıyla harmanlayarak pek güzel işler.

ayrıca birçok şiiri bestelenmiştir. bir iki örnek:

(bkz: olmasa mektubun)
(bkz: fırtına)
devamını gör...

kime '' merhaba '' dediysem tanımadan, bakmadan, konuşmadan '' defol '' dedi.
devamını gör...

e posta gönderirken karşımıza çıkan bir terimdir. cc açılımı carbon copy şeklindedir. cc amacı bir mailin kopyasını diğer kişilerle kolayca paylasabilmektir. bir de gizli olanı vardır, paylaşılan kişiler birbirlerini göremez.(bkz: bcc)

ayrıca cc, cubic centimeter yani santimetreküp kısaltmasıdır.
devamını gör...

bizim zamanımızda sbs vardı. 3 yıl girdik. üçünde de de düştüm. hatta 8. sinifta girdiğimde merdivenden çıkarken arka arkaya 3 kez düştüm. malesef üzerimde böyle bir uğursuzluk var sınavlarda mutlaka ya düşerim ya da çok önemli bir eşyamı unuturum. büyük bir acı içinde başladım sınava. ellerimin içine taş girmişti dizim kanamisti. hayret birşey ya. ilk sene de sınava almiyorlardi. belgedeki fotoğrafıma benzemiyormusum. acayip korkmuştum.
devamını gör...

1940 kuşağı - acılı kuşak* veya fedailer mangası*- toplumcu şairlerinden hasan izzettin dinamo'nun kavga şiirleri isimli şiir derlemesinin oldukça güzel bir şiiri. onun talihsiz yaşamına biraz göz atmak yetecektir şüphesiz bu şiiri daha net kavrayabilmek için ama daha kötüsü dönüp insanlara bakmak da yeterli olacaktır. ne yazık, ne yazarlığının ne şairliğinin kıymeti pek bilinmiştir zaten. şiirlerinde nazım'ın, mayakovski'nin, shelley'nin ve hatta bazen vergilius maro'nun bile izlerine rastlamak mümkün. ben hasan izzettin dinamo'yu kurtuluş savaşı yıllarını büyük bir ustalıkla anlattığı ve toplamda 15 cilt olan( kutsal isyan 8, kutsal barış 7 ciltten oluşmaktadır ki günümüzde 5-4 olarak 9 cilt halinde de yeni baskısını bulmak mümkün) kutsal isyan ve kutsal barış ile tanıdım, sonrası çorap söküğü gibi geldi zaten bu yüzden şaşırıyorum sanırım kıymetinin bilinmemesine çünkü bu dili bilmesem onu okumak için şüphesiz öğrenirdim. türk edebiyatı'nın unutulmuş bahtsız şairi insanın kahpesi şiirinde şöyle buyuruyor:


insanın kahpesi,
ne arslana, ne kaplana benzer.

insanoğlunun kahpesi,
ilk bakışta sana bana benzer.


insanoğlunun kahpesi,
arslandan, kaplandan yırtıcı.
insanoğlunun kahpesi,
her yanda haklı, her işte haklı,

hem de gürültücü, patırtıcı.

onca sıfırdır
doğanın her güzel yarattığı,
ya da sanatçının her güzel dediği,
dana beynini beğenmez
insan beynidir yediği.

sabrımızı yer kıtır kıtır
çerez yerine.
cellattan bile daha kaygusuzdur
namuslu insanın üzüntülerine...

devamını gör...

kendine değer vermek. her şeyden önemli olduğunun farkında olmak ve en önemlisi kendini sevmek.
devamını gör...

çok kez karşılaştığım durumdur.gariban anacığım beni yakışıklı oğlum diye seviyor,seviyor.ben bi özgüvenle doluyorum,anlatamam.sonra ayna karşısına geçiyorum. bi bakıyorum ki kendimden tiksiniyorum.ilerde evlenir de baba olursam,çocuğumda benim gibi olursa ona bunu düzgün bi şekilde anlatacağım ve tipin,yakışıklılığın bu kadar önemli olmadığını anlamasını sağlayacağım.
devamını gör...

saçlarım nefes alamayacak, özellikle yaz aylarında hızlıca yağlanacak.....
tam kapanmada hissedilen(u: ): peçeye alışkındım da eldiven takma zorunluluğu canımı sıkıyor.. kara çarşaf giyinmenin raconlarını sindireceğiz, elhamdülillah...
devamını gör...

2 ya da daha fazla ışık kaynağından gelen ışığı birleştirerek bir girişim deseni oluşturan ve bu sayede incelenen cisme ilişkin bilgiler veren ölçüm aleti. başka herhangi bir aletle ölçülemeyecek kadar küçük değişimleri hassas şekilde ölçebildiklerinden, temel bilimlerin bazılarına yaptıkları katkı oldukça büyüktür.

ilk interferometre michelson morley deneyinde, yani 19. yüzyılda kullanılmıştı. günümüzde elbette daha gelişmiş teknolojili olanları kullanılıyor, fakat temel fikir o zamanlarda kullanılan ile hemen hemen aynı.

aletin çalışma prensibi kısaca şöyle:

kaynaktan gelen tek renkli bir ışık demeti (yani lazer), yönlendirici bir merceğe ulaşır. mercek bu ışık demetini, kendisinden eşit uzaklıktaki 2 ayrı aynaya gönderir. aynadan yansıyarak geldiği yere geri dönen aynı fazdaki 2 ayrı ışık demeti, burada birbirini "iptal eder". ışık bir elektromanyetik dalgadır ve herhangi bir dalganın sahip olduğu doğaya sahiptir. bu durum, bu iki ışık demetinden (yani dalgalardan) birinin tepe noktası, diğer demetin (yani dalganın) çukur noktasıyla çakıştığı için ortaya çıkar ve bir "sönümleme" olayıdır. böylece dedektörde hiç ışık gözlenmez.

kütle çekim dalgalarında ise durum farklıdır. interferometrenin iki koluna ulaşan dalgalar uzayı harekete geçirip dalgalandırdığından, bu kollarda uzayıp kısalma hareketine neden olurlar. dalgalar geçip gidene kadar bu uzama kısalma durumu tekrarlanır. bu durum, demetlerin aynı fazda olması durumunu bozar ve ışık demetlerinin geriye eşit sürede yansımasını engeller. böylece dalga tepelerinin sönümlenmek yerine üst üste bindiği noktalar ortaya çıkar. sonuç olarak dedektöre ışık düşer.

olaya ilişkin 1 dakikalık kısa ve basit bir animasyon:
devamını gör...

hani durakta bir otobüsü beklersin beklersin beklersin, dakikalar geçer ama gelmez, en sonunda "yeter be" diyip başka bir otobüse binersin. tam bindikten sonra da arkadan beklediğin otobüsün geldiğini görürsün ya heh iste o benim hayatım.
devamını gör...

eritrosit membranında bulunan ankrin,spektrin,band3-4 proteinlerinin eksikliğine bağlı oluşan hastalıktır.
eritrositler bikonkav hali bozulur,sferosit haline gelir.
klinikte hastalarda genelde sarılık,splenomegali(dalak büyümesi),safra taşı görülür.

genç bir hastada safra taşı saptanması durumunda araştırılmalıdır.

tanı aşamasında mchc düzeyinin yüksekliği ayırt edicidir.
bir diğer yöntem ise ozmotik frajilite testidir.hipotonik ortamda sferositlerin kolayca parçalanması mekanizmasına dayanır.

tedavide mutlak splenektomi(dalağın cerrahi yolla çıkarılması) endikasyonu vardır.
ancak bu sferositoz oluşumunu değil hemoliz yani anemi oluşumunu önler.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim