zaman tüneli

çiftli yıllar tekliye göre daha berbat geçiyor ben de resmen beterin beteri. 4 rakamını da sevmiyorum. bir de ilerleyen zamanla daha da geriye gittiğimiz için ileri ki yıllara kutlamalık ya da hoş geldin gözüyle bakamıyorum. "kahretsin yine mi, hemen mi, ne ara ya?" der gibiyim.
bir de son iki basamakla aynı yaşı alıyorum. iki kez çift vurgunu yemek apayrı. 23'ü 2 aydır benimsedim sayılır ama 24'ten pek hoşlanmayacağım.
2024'ü atlayamıyor muyuz şimdi? beni atlamak daha kolay bari bu olsun. 23'te resmen felaket yılıydı ama daha 24 var ıy.
devamını gör...

erkeğin iṣi ölmek. bize koymaz.

savaṣı falan geçtim, ölüm riski olan iṣlerde erkekler çalıṣıyor ve bu nedenle erkeklerin iṣ baṣında ölüm oranı kadınlardan %1000in üzerinde fazla.

oyna devam.
devamını gör...

bütün gün kaynayan tencere. şimdiki hatunlar yapmaz. gerçi ben de olsam yapmam.
devamını gör...

yahu çok net. maddi güç. akraba ziyaretleri, alışveriş gücü. bunları sağladığınızda allahsınız. he bu arada bir yemek yapalım da yiyelim demeyin büyük hata.
devamını gör...

çok severim. annem biz çocukken yapardı, büyüdükten sonra ara ara. ve sonralarda yapmayı kesmişti o yüzden bazen hazır alırdım. o lezzeti olmazdı ama kullanışlıydı. yaş pasta yaparken blender'den geçirip meyveli yapmak daha kolay, kokteyl yaparken içine çilek aromasını katmak. (meyvesi çoğu gdo'lu oluyor.
ve canım dağ çileklerinin vakti sınırlı.) bir de direkt yemek var.
ben bunları kendimce keşfettiğimden beri (birkaç ay önce) birkaç küçük kavanozu bitirdik. normalde kahvaltı öğünü olarak kalınca hemen bitmiyor. çünkü kahvaltıda ne tatlıyla açılış yaparım ne de yemek isterim. daha sonra canım tatlı çekerse minik (1-2 yemek kaşıklık) dondurma kasesine biraz koyar onu yerim. evde de çilek reçelini o kadar seven bir tek ben varım. bu eşsiz lezzeti nasıl sevmezler anlamıyorum. (başka reçelleri seviyorlar; kayısı, incir vs. çilek ve ahududu yanında bunlar ne?)
devamını gör...

arkadaş biyolojik böcek bilimleri adına yapılan araştırmalarda bile biz öldük.
devamını gör...

jukebox gibi adam, at bozuk paranı, istediğin türküyü söylettir..

(bkz: abdurrahim tuncak)
devamını gör...

yaşıyorsan umut var demektir, yarın yeni bir başlangıç olabilir her zaman.
devamını gör...

(bkz: viroloji)
devamını gör...

tamamen bitmiş bir diziyi şu iki bölümle geri döndürmek büyük saygıyı hak ediyor.

hikaye cidden tam olarak sona ermişti oradan buraya gelmesi büyük iş. hikaye küllerinden doğuyor ve bunu hiç zorlama şekilde yapmıyor.

bana göre çıtayı koydukları yerden devam etmişler ilk iki bölüm çok lezzetli şekilde izlettirdi kendini, hikayeyi bağladıkları kısım ve yeni gelen oyuncular diğer bölümler için iştah arttırdı.

aradan geçen yıllardan sonra asla yavan bir tat hissetmedim ve kaldığı yerden devam etti, eğer diğer bölümler bu ilk iki bölüm ayarında olursa bambaşka bir sezon izleriz.

“tadında bırakın yaa” tayfa mutlaka olacaktır ama bu sezon bu şekilde akarsa o tayfa çok az kişiden oluşur söyleyeyim.

onur saylak, hakan günday bildiğimiz gibi. haluk bilginer zaten şahaneyken üstüne erdal özyağcılar eklenmiş. inanılmaz.

ha unutmadan gain üç gün ücretsiz, diziyi takip etmek isteyenler üye olup ilk iki bölümü izleyip iptal edebilirler.
devamını gör...

ilk kez bir otel banyosunda bide gördüm. vay anasını. belki kullanırım bile.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

havalı olsun diye sanırım özel okullarda direktör denmektedir. direktör yarın beni okula davet etti. sanırım oğlanı şutlayacaklar.
devamını gör...

türkiye siyasetinde eksik olan unsur halk sanirim. daha doğrusu halkın siyasetin öznesi olduğunu bilmemesi, bunun farkında olmamasi.halk yoksa hiçbir şey yoktur aslında.
mesela minibüs şoförü yolcu binmeden hareket ediyorsa ve yolcuların hayatını tehlikeye atıyorsa halk bir daha o minibüse binmemeli. çünkü sen yoksan o minibüste yok. ama o minibüs yoksa senin için alternatifler var otobüs , taksi dolmuş vs gibi.
ya da herhangi bir olayda kamu vicdanının ortaya çıkıp yönetime baskı uygulaması ile olayın sonuçlandırılmasını sağlaması gibi -gezi ayaklanmasında bir kebapçı mı hamburgerci mi ne dükkanı kapılarını protestoculara kapattığı icin sosyal medyada linç yemiş ve özür dilemek zorunda bırakılmıştı.
halkların hükümetlerinden korkmaması tam tersi hükümetlerin halkından korkması gerekir.
ne ki türkiye'de halkın kendi gücünden haberdar olmaması yığınların yoksulluk ve sefaleti nesiller boyu tecrübe etmesine yol aciyor . bir de bu yığınların siyaseti genel olarak oy verdiği parti hakkında kendisinin söylediklerinden ya da muhalif grupla ilgili sadece oy verdiği parti'nin söylediklerinden ibaret sayması gibi bir yanılgısı var. bu her zaman kaybetmeye mahkum kılıyor onları. sen halksin be ! en iyisini hak ediyorsun ve onlar yapmak zorundalar.
yumruğunu vur bakalım masaya neler oluyor, bak masaya vururken de söyleyeceğin 3 kelime üstelik , al bak
1 sana
2 oy
3 yok! bak ozaman neler oluyor.

halkın gücü ortalarda görünmüyorsa sürekli kandirilir böyle ve iktidara ve muhalefete güven duymayacagi bir ortama sürüklenir .
haa bu arada bu ülke halkının bir diğer talihsizliği de şu , zafer partisi gibi faşistin önde gideni bir parti kendisinin faşizme çare olacağına inaniyor, chp gibi antidemokratik bir yapı demokrasinin garantisi olacağına inanıyor ve akp gibi allahsız kitapsız bir parti islam'a sahip çıkacağına inaniyor hatta bu skandala konu sanrisina inanmakla kalmıyor halkida inandiriyor ve oy aliyor.
bu halk ne zaman siyasetin öznesi olur , iktidar ve muhalefet partilerine siz yonetemiyorsunuz lan bı sittirin gidin , bırakın biz yöneteceğiz kendi kendimizi der , işte o zaman hayat başlar.
amin amin.
devamını gör...

olacak bir şey için acele etmeye gerek yok. diğer şeylerin olup olmayacağı belirsizken kesinliği tartışılmaz olan ölüme koşmanın mantığını anlayamıyorum. bugün kötüdür hayatın, belki yarın da kötü geçecektir ama bilemezsin ne zaman düzeleceğini, düzelmeyeceğini. gerek yok mayk kısaca. bazen mazoşist olmakta iyidir.
devamını gör...

benim için bu tanıma uygun bir kişi var ilkokuldaki müdürümüz.neredeyse bütün öğrenciler korkardı ondan.taklidi yapılırdı bizim sınıfta.beddu ve argo kullanan biriydi.ama kendisini çok severdim.o da bana karşı babacan biriydi.şiir yazma konusunda ki yeteneğim sayesinde yakınlaştık sanırım.birinci olduğumda genelde beraber giderdik ödül törenine.bana bir kitap vermişti mercan adası diye.sanırım kitap okuma sevgim böyle başladı.şimdi görsem gider elini öperdim.
devamını gör...

armuttan yapılanı çilekten yapılanından daha iyi olan reçel. çilekten herkes yapar çilek reçelini. mühim olan armuttan çilek reçeli yapabilmek. şeker dengesine dikkat etmek lazım ama. çoğu kez fazla şekerli olabiliyor.
devamını gör...

bana yozgat'ı hatırlatır çilek reçeli.küçüktüm.sinobun küçük bir ilçesinde eski bir evde yaşardık.annem babam ve iki kardeşimle.babam mevsimlik işçiydi.istanbula giderdi çalışmaya büyük otobüslerle.hep merak ederdim bu otobüslere binmek nasıl bir his bırakıyor insanda.babam giderdi.bizse dönerdik eski eve.bir gün ilk defa büyük otobüse bindim.yozgatın bir ilçesinde tuğla fabrikasında çalışmaya gidiyordu babam.bizide götürdü.yoğurt bidonları içinde reçeller vardı.kokusunu çok severdim nedense.
devamını gör...

yazın aldım beş kilo çilek ve reçelini yaptım internetten tarifine baka baka. kolaymış, güzel de oldu. suyu bulanık olmasın diye biraz da limon sıkmıştım içine. tek sorun bozulmadan yiyemeyeceğim sanırım.
devamını gör...

#2778015 bu tanım bana "insanın anlam arayışı" kitabını hatırlattı. okumadıysanız mutlaka okuyun. evvettt geceyi kitap tavsiyesiyle noktalayalım. iyi geceler sözlük her şey hayırlısıyla gönlünüzce olsun:)
devamını gör...

konuyu açan kişinin vurguladığı olgular: geç kalmışlık ve geride kalmışlık hissi, potansiyelin harcandığını düşünme ve emeklerin boşa gitmesi.
bu hisler malesef hayat boyu peşimizi bırakmayacak.
öncelikle her şeyin bizim suçumuz olmadığını anlamamız lazım.
biz, geçmiş nesillere kıyasla inanılmaz kaotik ve zor bir dönemde yaşıyoruz.
eskiden türkiye dışa kapalı, belirli bir eğitimin varsa zaten iyi bir iş bulup, o işle yaşamını sürdüyorsun.
80 sonrası dışa açılma süreci ise yeni fırsatlar ve zenginlik olanaklarının ortaya çıktığı bir dönem.
günümüz ise böyle değil. 24 yaşında üniversiteden mezun ol. 25 yaşında evlen. 28-30 yaş arası çocukların olsun, evliliğin ömür boyu sürsün ve bu süre içerisinde ev ve araba edin.
yukarıdaki yaşam öyle ideal bir yaşam değil. bildiğin düz bir yaşam işte.
ancak artık düz bir yaşama sahip olmak ve sürdürmek çok zor.
bakın yukarıdaki arkadaşın yazdıklarına, stresten ve sıkıntından başına neler gelmiş.
üç günlük bir dünya burası, dertlerimiz, kaygılarımız ve yaşamımızın tamamı bir süre sonra yok olacak ve bizi bir yerden sonra kimse hatırlamayacak.
gerçekten düz bir yaşam için bu kadar sıkıntı çekmeye değmiyor.
insanın hayatının her alanında şansı yaver gitmez ki.
ışinde, özel hayatında, sağlığında, arkadaşlığında illa ki sorun olur.
ama hayat o kadar zorlaştı ki bu sorunlarla baş edecek lüksümüz yok.
hayatında sorun olduğu anda ise “değersiz”, “başarısız”, “akılsız” damgalarını direk yapıştırıyorlar.
toplum da giderek acımasızlaştı.
bizler sosyal dünya’ya düşmüş sıradan insanlarız. elimizden geleni yapıyoruz.
bazen işler yolunda gitmediğinde kulağımızı herkese tıkayıp, canımız sağolsun dememiz şart.
yoksa sağ olacak bir canımız kalmayacak…
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim