zaman tüneli

şuan piyasada bir nakit ve döviz krizi yaşanıldığı için bankaların verdiği faiz ne kadar iştah kabartıcı gibi gözükse de reel piyasadaki enflasyonun çok altında bu durumda asla kâr edildiği söylenilemez. birde tam tersine bankaların verdiği kredi faizleri ve enflasyonun yansıtıldığı değişken faizler de dahil olmak üzere arada ki fark yüksek olmasına rağmen reel piyasa karşısında negatif etkide kaldığı için önümüzdeki günlerde merkez bankası tekrar faiz artışına gitmesi gerekiyor. şuan baskılanan döviz kuru ve piyasa karşısında bu etkiyi pozitife geçirebilmek için merkez bankasının büyük çaplı bir faiz artışı yapması gerekir. fakat bu da piyasayı aniden büyük çıkmaza sokacağı için kademeli olarak faiz artışına gidiliyor. buda dışa ithalalata bağımlı ve de zararı kârının çok üstünde olan (zombi şirketler)in iflaslarıyla işsizliğin daha da artacağı anlamına geliyor. seçime kadar bu baskı devam ettirilmeye çalışılsa da yabancı yatırımcıların gelmesini bırak yerli yatırımcı bile kaçıyor. yani her an herşey olabilir. merkez bankasının net rezervleri zaten ortada üstüne üstlük 200 milyar doların üstünde olan kısa vadeli dış borç için nereden finansman sağlanacağı belli değil asgari ücretlinin, emeklinin tabutuna çoktan çivi çakıldı. memurlar da can çekişiyor şuan da kısacası diyeceğim elinizde bir iğne bile olsa satmayın...

korku, heyecan, aşk, ve seks'dir.
spor ise belli bir zaman diliminde yapmayınca kişiden kişiye değişir.

dolapta jambon stok, şarabı da kaptım geldim, şömineyi de yakacam, çıtır çıtır
oooh miissss.

...
yoruldum çok yoruldum
siz benim neler çektiğimi
nereden bileceksiniz
...

gelenekler , kanunlardan daha bir katıydı. kanunda affetme , beraat ettirme hakkın var ama gelenekte bu yoktu. geleneği koyan halk ; kendi kurallarının delinmesine , değiştirilmesine izin vermiyor ve dedikodu sağanağı altında insanları ezip geçiyordu.

muhsin ilyas subaşı / aşk prensesleri de öldürür

masalsı bir hava yaratılmış. güzel görüntüler yakalanmış ama içi dolu bir şey beklemeyin. hiç bir duygu verilmiyor. ben çizgi film izler gibi seyrettim. kedi fareyi ne zaman yakalayacak, kuş kafese ne zaman girecek, güzel kız kameraya ne zaman bakacak soruları ile izledim. estetik görüntüler, renkli giyim kuşamlar, göz alıcı renler, dekorlar, dikkat çekici kadın ve erkek figürü var. dramatik bir hikayeyi komedi tadında vermek istemişler sanırım. yönetmenlerine lafım yok adamlar bu zamana kadar hep iyi iş çıkardılar, güzel çektiler de senaryo kısmında ciddi sıkıntılar var. ya da 2 saatlik bir anlatış biçimi bu hikayeye pek uygun değilmiş gibime geldi. uzun bir dizi geçmişi ile ister istemez kıyası yapılan film için her şey hava da kalmış diyebilirim. keşke bihter in hikayesini değil de daha önce hiç yazılmamış bir kadının hikayesini anlatsalarmış belki biraz daha anlaşılabilir olurdu. bu şekilde olmadı efendim.

gelelim oyunculara,
osman sonant çok güzel giden oyunculuk kariyerini bu film ile baltalamış olabilir. sıcak kafa dan sonra bu nasıl bir kafa? bu film de adnan bey, sönük ve yapay yaratılmış hiç bir derinliği olmayan karakter. bu rol için çok tanınmamış bir oyuncu tercih edilebilirdi.
matmazel tam da kitaptaki gibi ebru özkan tarafından canlandırılmış. kendisine bu rol çok yakışmış lakin rolünün çok olmayışı beni üzdü.
beni artık yeni yüzler heyecanlandırıyor: dikkatimi çeken peyker rolünde yer alan kişi nezaket erden oldu mesela. çok karakteristik bir yüzü var. öte yandan nihal karakterini canlandıran helin kandemir de, nihal in o masum ve dik tarafını güzel yansıtmış.
farah zeynep abdullah ile boran kuzum un uyumunu pek beğenmedim açıkçası. bihter kadınsı, behlül çocuksu kaldı. bence behlül'ü oynayan oyuncu kesinlikle doğru bir tercih değildi. boran kuzum un ifadeleri çok masumca, bu karakteri taşıyamadığını düşünüyorum. bihter deki geçişler hissedildi ama behlül donuk kaldı bu hikayede.
söyleyeceklerim bu kadar izlerseniz iyi seyirler..

ıyy hayale bak be. tam varoş alert, tam.
hayal dünyası iki karışlık karıların erotizme dair düşünceleri de böyle feci klişe olur genelde. fantezisini sorsak "ımm tavanı ayna kaplatmak, sonraaaa arabada sevişmek" falan derler hep. bravo. yaratıcı.

uzakdoğu asya hristiyanlığı yani nesturilik mezhebini takip eden kişi. bu mezhebi yayan abiler sırtlarına bir cübbe geçirip bastonlarıyla dolanırlardı*. "bir lokma, bir hırka." misali gittikleri yerlerde yeme/barınma ihtiyacı karşılığı dini anlatırlar, bu ikisi dışında maddi bir karşılık kabul etmezlerdi. bu güçlü adanmışlık sebebiyle mezhep yayıldı, öyle ki al-i cengiz'den çağatay hanedanı'nın bazı hükümdarları bile nesturi hristiyan oldu. rahipler yuan hanedanı kurucusu kubilay han'ı da iknaya çalışsalar da başaramadılar, kubilay tüm dinlere müsamahalı tengrizm'e mensup* bir hükümdar olarak öldü. eğer bunu yahut islam'ı kabul etseydi çok yüksek ihtimalle çin'i de kabul ettiği inanca dönüştürebilirdi.

cumartesi tatil ama haftaiçi 09-17 değil, 09-18 çalışacaksın deseler?

kula kulluk etmeye gelmişiz.

sana yalan söylediğim için senden nefret ediyordum. çünkü tek isteğim kelimelerle oynamak, hayal kurmaktı. oysa gerçekte neye ihtiyacım var biliyor musun? hepinizin cehenneme gitmesine, işte buna! huzur lazım bana. kimse beni rahatsız etmesin diye tüm dünyayı hemen şimdi tek meteliğe satarım. bu dünya mı batsın, yoksa benim çayım mı eksik kalsın diye sorsalar dünyayı boş ver derim, yeter ki çayımı içeyim. bunu biliyor muydun?

nasturi, heretik bir papaz olan nestoriusun nesturilik olarak bilinen marjinal dini fikirlerinin takipçilerine verilen addır. nasturi hristiyanlık yani...

fernando pessoa / huzursuzluğun kitabı

oyuncu listesinde thomas jane, ving rhames, elsa pataky, mark hosack, chris yen, french stewart, leland orser, doug hutchison, gregory harrison, william abadie, eileen ryan penn, david andriole ve patrick treadway gibi oyuncuların olduğu 2009 yapımı gerilim/polisiye türündeki bu filmin yönetmenliğini ise russell mulcahy yapmıştır.

eski ve zor filmlerden izlemesi zevkli değildi öylesine bir şey yokken baktım. iyi seyirler.

hiç öpmiiim cnm, çekimdeyim.

günaydın sözlük

ey yetkili ve yetkisizler!!
bu kutsal günde boş boş iş başı yaptığını düşünenler,
bu günü iş adı altında boşa kürek çekmekle geçirenler,
burada olmasaydım nerelerde neler yapardım diyenler..

haklısınız dostlar, her daim yanınızdayım.. bu kadar gereksiz bir çalışma günü görmedim. cuma görse utanır.. kendini en sonuncusu görüyordu, haksız değil miydi?
çalışmak neydi? emekti..
emek sömürmek ayıp değil miydi?

ey insafsızlar... bugünü iş literatüründen kaldırın bir daha da adını anmayın!!
cumartesi hep bizimdi, siz aldınız adı batasıcalar..
cumartesime dokunma!!
cumartesime dokunan eller kırılsın. püüüüüü

#2780742 tam da bu tanımdakileri farklı cümlelerle yazmaya gelmiştim. imzamı atmakla yetineceğim:)
umarım anlam yüklemeye değecek "şeyler" ve "insanlar" olur hayatınızda.

entry girme konusunda (bkz: günaydın mesajı flört müdür) başlığının açık ara arkasında kalan başlık.
demek ki neymiş? erdoğanın dış ilişkilerimizi nasıl yönettiği halkımızın s...nde değilmiş.

düşünebiliyorum öyleyse varım.