zaman tüneli

otoriter aile tipinde görülen tutuma çok benzer ancak bu aşırı koruyucu aile tipinde şefkat ve koruma güdüsü disiplinin önünde gelir.

çocuğa gereğinden fazla özen ve kontrol gösterilir. özellikle anneler bu tip tavırlar sergiler. çocuğun kendi yapması gereken işler bile koruyucu anne babalar tarafından yapılır.

bu ailede büyütülen çocuk aşırı duygusal olur. ileri yaşlarda bile etrafına bağımlı olur. toplum içinde kendi başına iş yapma cesareti bulamaz. çocuk anne babasından ayrı kalamaz. ileri yaşlarda bile sürekli anne babasının yanında olmak ister.
devamını gör...

olabilecek en büyük talihsizliklerden biridir kanımca. sen gir internet sitelerinden birine, ekranın aşağısında ''tüm çerezleri kabul et'' butonu belirsin, o butona bas ve bir tane bile fındık, fıstık, antep fıstığı, badem, kaju olmasın. düşünsene, bütün çerezler leblebi. hiç hoş olur muydu? olmazdı elbet. şans nedir? kimin için vardır? bazılarımız için. bazılarımız içinse ş harfinin alttaki çengeli bile yoktur. adı onun için şanstır zaten. herkes için olabilse adı adalet olurdu. kimimiz ev ekonomisinin altını üstüne getiren kajular, zulalanmış antep fıstıkları, ballı buzlu bademler içinde sarhoştan beter hâllere gelirken kimimiz de leblebilerle bakışıp dururuz. çorumlulara küfrederiz bazen, ''ulan meşhur ola ola bununla mı meşhur oldunuz?'' gibisinden...

o butona basan elinize küfredersiniz çorumlulardan sonra. ''okusaydım da mal bulmuş mağribi gibi atlamasaydım hemen'' dersiniz ama iş işten geçmiştir. hiçbir çareniz kalmaz. bulduğunuza şükretmek veya siteye bakma işini başkasına devretmek gibi iki seçenekten başka hiçbir çareniz... bilgisayara bir yumruk indiresiniz gelir de ekonominiz kötüdür, o aklınıza gelir. sonra bilgisayarı kapatır, fişi çeker ve olanları unutmak amacıyla normalde yüzüne bakmadığınız, hatta varlığını bile o an hatırladığınız 500 sayfalık kitabınız yönelir, onu okumaya başlarsınız. o denli meyletmişsinizdir ki şu çerez işini unutmaya, o kitap artık edebiyat tarihinin en sürükleyici kitabıdır. bitiremezseniz bile belli bir sayfaya gelirsiniz. sonraki günlerde yine unutulur o kitap. sizi tüm çerezleri kabul etme pişmanlığını unutup yeni bir fırsat vermiştir ama siz nankörlük edersiniz. hayat da böyledir, o kitaplar hep unutulur da iki gram çerez yiyeceğim diye leblebilere sığınırsınız.

''fıstığına, fındığına, kajusuna tutuldum
şansıma kendimi leblebilerle haşır neşirken buldum
ben ettim siz etmeyin, boş verin tüm çerezleri
ayarlara girin de ayarlayın iyisi mi

ben ki ortamlarda ünlenmiş bahtsız bir bedevi
o leblebileri sevmeye sevmeye kabul etmek mi medeni?
kuruyemişçi haytası bile isteye leblebi koyacak
hadi oradan, yememenin de kabahati bize kalacak

arif olan der ki ''ben bir sorayım müşteriye''
belki boynu kıldan incedir, belki de düşkün zevkine
ne diye dayatırsın o tüm çerezleri kabul et şıkkını?
amma meraklanma, mağdur alır bir gün hakkını

sonlara yaklaşırken bu amaçsız şiirde
internet canıma lânet ettirdi, yorgunum bu şehirde
teknoloji de teknoloji, internet de internet...
bugün de çok şikâyet ettik, allah'ım sen helal et''
devamını gör...

ilgisiz ve kayıtsız ailede görülen tutumdur. aile aşırı rahattır. çocuğun sorumluluklarından kaçma vardır. anne baba çocuğa örnek bir model olamaz. çok çocuklu ailelerde rastlanma ihtimali daha fazladır. ailenin çocuğun dünyasına girmek gibi bir kaygıları yoktur.

bu ailede büyüyen çocuk bencil ve şımarık olur. anne babasının dikkatini çekmek için alışılmadık davranışlar sergiler. aile çocuğa model olamadığı için çocuk kendine başka modeller seçer ve vaktinin çoğunu arkadaşlarıyla geçirir. genç yaşta zararlı alışkanlıklar edinmeye meyilli olur.
devamını gör...

sevgilimle kuruçeşme'de oturduğumuz bir mekandan döndük ama baya ıslandık çünkü boğaz'a yağan yağmur pek insani seviyede değil. rüzgarın etkisiyle beraber taşımaya çalıştığım şemsiyenin sürekli kırılıp durmasıyla baya ıslandım. hesapta şemsiye açtım ama çoraplarımdan kotuma kadar her şeyim sırılsıklam oldu. hayatımda ilk kez cat'lerimin su geçirdiğine tanık oldum. siz düşünün şu an boğaza yağan yağmurun seviyesini.

baktık dışarıda zaman geçirmenin ihtimali yok.. mecburen taksiyle evlerimize dağıldık. bugün- yarın boğaz şeridinden uzak durun. her yerde sel, orada tsunami var.
devamını gör...

yapılacak hiçbir şeyin kalmamasıdır. artık tek çare vazgeçmektir.
devamını gör...

dağın başındayım, su dolduruyorum. hava 6 derece, yağmur yağıyor. dondum.
devamını gör...

tadını sevmediğim, garip bir meyve türü. dolabınızda yiyecek bir şey yoksa, tok tutacak kadar dolgun bir yapısı var ve tatlı olmadığı için ideal bir öğün olabilir. yine de hoşlanmıyorum kendisinden.
devamını gör...

hiç necabet mı verir insana bir üniforma / zer düş palan ursan merkep yine merkeptir ...

edit : mal.
devamını gör...

(bkz: black friday) sebebiyle yazilim kurslarini avrupa capinda 6 günlügüne 10 euroya düsürmüs güzel platform.
devamını gör...

sanırım bir öz saygı sorunudur, kendini kendi kültürünü kendi öz varlığını öz değerlerini önemsizleştiren insan bunun dışında kalan ve gözünde büyüttüğü insanları devleştirmektedir, örneğin yakın çevremde dünyanın öbür ucunda kendi ülkesine ve kendi cebine çalışan , bu fani dünyada kral gibi yaşayan bu ülkeye gram hayrı olmamış bir müzisyen , siyasetçi , fenomen ya da aktör öldü diye hüngür hüngür ağlayan çok kişi tanıdım, kardeşim bırakın da biraz da mirasçıları fanatikleri onun sayesinde cebini dolduran kendi ülkesinin vergi dairesi çalışanları üzülsün
devamını gör...

maddi açıdan sahip olduğum bakış açısıdır kendisi. annem sayesinde birikim yapmaya aşırı antipati geliştirdim.

paraya aşık bir annem var, daha doğrusu anne tarafımın tamamı bu şekilde çarpık bir algıya sahip. ben yanlış yetiştirilmeleri ya da içinde yaşadıkları aile düzeninden kurtulmak istemelerinin tek çıkışının para olması sebebiyle bu kadar paraya düşkün olduklarını düşünüyorum. teyzem, dayım, annem parayı harcamaz, sürekli biriktirirler ama o parayı biriktirmek için kendi hayatlarından ve zevklerinden çalarlar. günün sonunda bir servet sahibi olacaksam ama bu serveti kendi kişisel hayatımdan feragat ederek oluşturacaksam, kalsın; züğürt olmayı yeğliyorum.


ben kendimi ve kendi standartlarımı yükseğe çekebilmek için çalışıyorum. kazandığım parayı sırf kenarda istifleyip, ev ile iş arası yaşayamam, yaşayabilecek insanlardan değilim zaten. kimsenin ne kadar yaşayacağının garantisi yok. garantin olmayan bir hayatta sürekli mal-mülk için zamanından çalmanın kişisel olarak ciddi haksızlık olduğunu düşünüyorum. bugün ölsen, biriktirdiğin tüm para çöp. ne gördün? ne yaşadın? hayatın bankada bir kasan olsun diye boşa gitti.

paraya karşı aşırı gaddarım, tıpkı babam gibi. tabi ki insan para biriktirmeli ama abartı seviyede değil. biriktirmekten çok yaşamalı insan çünkü her birey kendisini mutlu etme odaklı yaşadığında,
koşullar ne olursa olsun melankoliye düşmüyor. cebimde 15tl bile olsa, bir çekirdek alır ; 1 demlik çay demler sevdiklerimle
otururum ama o 15 tl ile kendimi mutlu ederim. " ay aman 15 tl 'de kenara atayım, birikim birikimdir." demem. sadece birikim odaklı olmak tedavi gerektiren bir takıntıdır bana kalırsa.

para kazanır ve deli gibi sevdiklerim için harcarım çünkü kendimi ve onları mutlu etmek için para kazanıyorum. onlardan saatlerce ayrı kalmamı sağlayacak bir dünya düzeninde yaşıyorum. buna tüm dünya " çalışmak" diyor, günde minimum 8'saatimi onlardan ayrı geçiriyorsam, kazandığım parayı kusura bakmayın ama " yardıra yardıra" hepsiyle harcarım.

para kendimden ve sevdiklerimden değerli değil.
devamını gör...

(bkz: avogadro). serbest çağrışım yoluyla.
avokado sayısı kaç çocuklar?
devamını gör...

#2778458 o ilk yazdığın öldü karde$!.
devamını gör...

bacımızın parası bol, aklı kıt herhalde.eczacılık fakültesi gibi zor bir bölümü nasıl bitirmiş şaşılmalı.
attığı ilaçlar, redoxon, bepanten gibi reçete edilmeyen şeyler. reçeteyle verilen ilaçlar kutu kutu sağlık bakanlığında kayıtlı şu numaralı aspirin hangi eczanede bulunuyor bilir bakanlık. asprin örnek. reçeteliyse size verilen ilacın seri numarası dahil her şeyini bilir bakanlık. nerede diye de sorar.
tarihi geçmiş ilaçları bile atamaz eczacı. yasaktır. (siz de atamazsınız. götürüp en yakın sağşık kuruluşuna teslim edeceksniz)
devamını gör...

haluk bilginer, haldun dormen ve ali sunal ortak yapımı 2004 tarihli bir skeçte geçen, bazılarının zoruna giden yadsınamaz acı bir gerçektir. yıllar yılı türkiyede muhalefet, muhalefetmiş gibi davranarak ilgili iktidarı değiştirmeyi istememiştir. bu sarı muhalefet yüzünden akp gibi araptapar, islamofaşist partiler yıllar yılı başta kaldı. muhalefet değişmeden iktidar değişmez. ak millet ittifakının büyük ihaneti, türkiye'mizi mahvetti. (bkz: muhalefetin iktidar olma gibi iddiasının olmaması) (bkz: türkiye'de muhalefetin iktidara hizmet etmesi)
ilgili linkler:
1) aa.com.tr/tr/politika/eski-...
2) facebook.com/DusunenPalyaco...
3) songungazetesi.com.tr/amp/h...
4) bagimsiz.com/iktidar-muhale...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2-2,5 aydır inanılmaz bi okuma kabızlığı içerisindeyim. kırmaya çalışıyorum. ay başında başladığım bu kısacık fantastik kitabı ay sonunda bitirebildim. amazon'dan çok komik bi fiyata alıp acaba bi serinin parçası mı diye korkmuştum ama değil. devamı gelmeye müsait ama...

ben ilk kez brandon sanderson okudum. akılçelen kitaplar'dan çıkmış. çeviri de deniz evliyagil'e ait.

biraz nereden başlasam bilemiyorum. zorlu bir iklimde yaşayan bi köy halkı var. bir de bu zorlu toprakların sahibi bir bey. melekler, şeytanlar, vampirler, kurtadamlar, hayaletler... her şey var bu evrende ama biz 161 sayfalık minik maceramızda hepsine tesadüf etmiyoruz.

ikiz kardeşler var. biri gündüzleri kör oluyor, biri geceleri. ormanın derinlerinde varlık var. kadim ve büyük bir güç. köylülerin ruhlarından besleniyor. tacenda yani güneşin ışıkları ile görme yetisini kaybeden kızkardeş, gece boyu sihirli şarkıları ile köyü koruyor.

ancak bir gece şarkılar işe yaramıyor ve köyde sadece kendisi sağ kalıyor. herkes bu kıyımı köyün züppe efendisi davriel'e bağlıyor. herkes dediğim de kiliseye sığınan rahipler filan canlı. böylece tacenda köyünün ve ailesinin intikamını almak adına, tüm işlerini komik ifritlere yaptıran * bu beyin konağını basmaya gidiyor. böylece ikili köydeki yıkımın izlerini sürmeye başlıyor çünkü asla spoiler sayılmaz, ilk sayfalarda öğreniyoruz ki bu işi davriel yapmamış. hem zaten neden yapsın? köylülerin yetiştirdiği tozsöğüdü çayını çok seviyor ve eğer köylüler ölürse ona kim çay üretir?

brandon sanderson karakter çizme konusunda çok iyi iş çıkarmış. davriel'ın yardımcıları ile konuşma / tartışma tarzı muazzam. herkese tavrı muazzam aslında, beni en çok güldüren bu oldu.

kitabı daha ufak yaşlarda okusam bayılırmışım. şimdi hem elimde çok da süründü, biraz eeeeeh dedim. ama yine de baya keyifli. okuyun okuyun.

aa ayrıca, tematik çizim de geldi:
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hazır yağmur var ve eve kapandık. biraz da kişisel gelişim!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
gitme burdan diyor bana ama heyhaaat!
yollar yine yollar beni bekler.
devamını gör...

bu gerizekalılık neden bu kadar yaygın bu ülkede ? insanlar neden bu gerizekalılığı bu kadar benimsiyor ve seviyor ?
devamını gör...

koç holding'e ait bir kargo şirketi. koçmarket ve koç grubu bünyesindeki çoğu işletmenin taşımacılığını bunlar yapıyor.

henüz daha çok yeniler. organizasyon ağı ve kalite zamanla daha iyi noktaya gelecektir. bence diğer kargo şirketlerine iyi bir alternatif. ben bugüne kadar hiç sorun yaşamadım. hatta market alışverişinde hasar alan ürünler için ücret iadesi bile yaptılar.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim