zaman tüneli

hiçbir şey çünkü aşkım yok. yok.

hayatı gereğinden fazla ciddiye alma biçimidir

kankama verdiğim en geçersiz öğüt

çetleşmenin yeni popüler olduğu zamanlarda geçen film. genelde rastlanmış olaylar üzerine bir film olup based on true story olabilirmiş o derece.

bunu yapabiliyor musunuz gerçekten ya?
ben uyuyakalıyorum çünkü. yeterince üzgün değil miyim acaba?

bir bilim insanının yanında yetişmek isterdim.

araştırmacı olmak en büyük hayalimdi, şimdi ise yavaştan gerçek oluyor gibi.

(bkz: masumların katli)

kalbiniz mi kırık, işler kötüye mi gidiyor, artık her şeyin sonu olduğunu mu düşünüyorsunuz, kendinizi boğuluyor gibi mi hissediyorsunuz? bu filmi izleyin.
90'lı yıllar benim için bir çok şeyin altın yıllarıydı. filmler, kitaplar, animeler, oyunlar, yeni açılan tv kanalları.
ve bu film, 90'lı yıllardan kalbime kazınmış bir çok güzide filmden birisidir.
şimdi birbirlerini tekrarlayan filmlerin ve oyunların aksine benzersiz bir konusu olan filmdir kendileri.

bitirdiğinizde bir süreliğine sizi alıp götürdüğü bambaşka bir dünyanın sıcaklığını içinizde hissedeceksiniz. 10 yıllar geçse de her neslin seveceğini düşündüğüm filmlerdendir.

meg ryan ve tom hanks'in güzel bir ikili olduğu bu filme hangi yaş grubunda olursanız olun bir şans verin derim.

asperger sendromlu ve 160 iq puanına sahip alman bir kadın kadar sinirlerimi bozabilen kişi az olmuştur. ingiltere'de büyüdüğü için ingilizcesi çok iyiydi. benim de ingilizcem iyidir. neyse, her tartışmamızda eline verdim. önüne gerçekleri fırlattım. ki forumda da binlerce kişi okumuştur tartışmalarımızı. yani yanılsam biri uğrayıp düzeltirdi. ama yok böyle bir kendinden eminlik. hala da kendini haklı görüyordur eminim. asperger sendromlu 4 kişiyi gözlemleme fırsatım oldu. biri malum celal hoca. yok, bunlara karşı bir tartışmayı kazansanız da kaybedersiniz. robotla tartışıyorsunuz zira. olan sizin sinirlerinize olur.

sensin agrasif

sonsuzluk kavramını bile tam olarak kavrayamamışken tanrının sonsuzluğundan bahsetmek ne kadar doğru bilmiyorum...

bu manyak, manyak da e peki buna aşık olup binlerce mektup yazan kadınlar ne ?

sanırım artık bir iddaamız var.

nova

aşkın sevginin kıymetini, anlamını bilmeyen kişidir. inandırdığı kişiyi sadece bir eğlence olarak gören kişidir. kalpsizdir, gönül gözü kördür, sözleri yılandan çıkıyor gibidir. insanlık namına bir ağırlığı yoktur. zavallıdır.

a milli takım kadrosu aldığı galibiyetler ve başarılı oyunları ile hepimizin yüzünü güldürdü ve bütün yorumcular futbolda yeni ve parlak bir nesil geliyor görüşünde birleştiler. hepimiz için geçerli bu.
yeni nasıl geliyor ama nereden geliyor?
almanya karşısında ilk golü atan.
ferdi kadıoğlu, hollanda alt yapısından yetişme.
ikinci golü atan,
kenan yıldız, almanya alt yapısı.
üçüncü golü atan,
kenan sarı, fransa alt yapısı.
kaptan kaan ayhan da almanya'da yetişme.
ferdi ve kenan türkçe bilmiyor ingilizce röportaj veriyorlari
18 kişilik kadroda yurt dışında yetişmiş başka futbolcularda var.
alınan sonuçlar hepimizi sevindirse de olayı çok abartmaya gerek yok.
bu kadro ve başarı bize birşey demek istiyor.
acaba ne?...

uzun bir eylemsizlik, atalet ve sıkıntının ardından doğar. nötrlükten sonra gelen negatifliktir. değişim sinyalidir. adeta bir mevsim geçişine işaret eder gibidir. karşınıza çıkan ilk kişiyi kim olduğuna bakmaksızın omuzlarından tutup duvara fırlatmak gibi mülteci istekleriniz olur biraz.

misal eşkıya filminde, filmin sonuna kadar sakinliğini koruyan eşkıya'nın finale doğru içindeki agresifin yeniden canlanmasıyla omzuna çarpan adamı hiç duraksamadan çekip vurduğu bir sahne var. işte o sahne çok komik.