zaman tüneli

şimdi reklamlar;

çağıran, çağırgan kökünden gelen eski bir öz türkçe askeri ünvan, aslında sadece askeriyede de kullanılmaz çoğu alanın çavuşu vardır , hamam yada mutfak çavuşu gibi, ve mana olarak emri altındakilerin düzgün çalışmasından sorumlu olup, onların görevini düzgün yapmaları konusunda düzenleyici işlevi görüp, daha üst rütbeli bir amire hesap veren alt sorumlu olarak nitelenebilir

bu arkadaş ne yazsa okutuyor kendini. hep yazın hep okuyalım.*

karadereli panda ukdesi.

dyrenium adı ile de bilinen yüksek tansiyon veya şişliğin tedavisi için sıklıkla tiazid diüretiklerle kombinasyon halinde kullanılan potasyum tutucu bir diüretiktir.

bence asıl sorması gereken soru şu insan ömrü 150 yıl olduğunda insanın işlevsel ömrü kaç yıl olacak yani 70'ine gelen herkes üretken olmaktan çıkıp hastalıklarla boğuşacaksa insan ömrünü 150 seneye çıkartmanın bir esprisi yok ama insan ömrü 150 seneye çıktığında 70 yaşında bir insan 30 yaşında gözükecekse ve 30 yaşında birinin çalışma gücüne ve enerjisine sahip olacaksa süper

1. sınıfı bitirdiğimde karnemi annemlerin gardrobuna saklamıştım. bir daha hiç bulunamadı. o evden taşındık yine de çıkmadı. 1 sınıf karnem sırra kadem bastı. kim bilir belki şimdi simülasyonun başka bir yerinde başka bir çocuk kendine ait olmayan bir karneyi ailesinin gardrobunda buluyor...

etimolojik kökeni;
yunanca anthropo (insan) ve metrikos (ölçme) sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş olup; insan vücudunun ölçüleri ile ilgilenen teknik/ alan.



buradan

ailenizin biraz batılı formatta olması lazım. haftasonu kır evine gidip evi size bırakıyor, yazın da bir iki ay yazlığa göçüyor olması lazım. o zaman kralsınız. hayvan gibi masraf çıkartıp vasat takılacağınıza hayvan gibi harçlığınız, belki arabanız olur. yoksa 7/24 ana baba evde bayar. hele o saatte geldin, bu saatte kalktın bunaltıyorlarsa çok fena.

ha şu da var, standart yurtta o saatte girilir bu saatte çıkılır yarı hapis hayatı yaşayıp "özgürüm" sanan da çok. ya da parasız öğrenci evinde makarna- batak takılıp "ya hayatı yaşıyoruz" sanan da.

sonuçta para meselesidir o keyif. aileniz hususi ev tutup yağdırmıyorsa, ilk seçenek idealdir.

burada da yazılmış: #2363448

amerika orijinli tek sanat dalı jazzdır , ama blues hemen onun ardından gelir derler. amerikan müzik kültürünü en çok etkileyen blues müziği adını , belirli bir notanın çeyrek ya da yarım ton kadar esnetilmesiyle oluşan blue note dan alır. blue note hem hüznü içerdiği için hem de bu esneme/ bending özelliği ile yorumcuya dilediği gibi doğaçlama ve syncopation- senkop denilen hece yutması olanağı verdiği için her şarkıcının her şarkısını her söyleyişinde benzersiz kılar. bencede blues müziğin diğerlerinden farkı ve benzersizliği kesinlikle buradan geliyor. dinah washington'da tüm zamanların kadın şarkıcıları arasında blues'un kraliçesi ünvanını alan tek şarkıcı.

ruth lee jones , nam-ı diğer dinah washington 1924 alabama doğumlu. gospel söyleyerek büyüyor , şarkı yarışmalarında birincilikler alıyor derken bir gün sesini dinlemesi için billy holiday'e götürülüyor ve sahne hayatı başlıyor . hayatı boyunca hem çok sevilip hem de sanatını ucuza satıyor diye en çok eleştirilen kadın şarkıcı da o, kimi kaynaklara göre dinah'ın 1948 ile 1961 yılları arasında r&b listelerine 45 şarkısı giriyor ve bunların 16'sı 1948 ile 1950 arasında en iyi 15 sıralaması yer alıyor.

uzun süre uykusuzluk ve kilo problemi nedeniyle aldığı sayısız ilaç çok erken yaşta ölümüne neden olurken , bizim gibi bir jenerasyonun onun şarkılarıyla ama onsuz büyümesine neden oldu.

varsa günahları affolsun bir daha öyle bir ses gelmeyecek çünkü bu dünyaya.

4 yıl önce evimden bir not defteri yokoldu. akşam masadaydı sabah kalktım yok. bakın hiçbir açıklaması yok. çok tarttım tartıştım kesinlikle yok.

bildiğin bug.

ay yapay bir uydu, o kadar kusursuz yuvarlak başka nasıl olsundu

-siz de mi partiden sıkıldınız?
+ yoo, ne alaka?
-........

-siz de mi partiden sıkıldınız?
+evet ya, bitse de gitsek.
-.........

-siz de mi partiden sıkıldınız?
+hahaha ya ben çok gülmüştüm o karikatüre.
-hangi versiyonuna.
+hani şey diyordu....


işte karikatürden anlayan, mizahi algıları her daim açık dişi birey. öyle birini buldun mu sohbet konusu bulmakta zorlanmazsın. tek sıkıntı onu bulmak zor.

son yedigim pogacada zeytin vardi 4 5 tane.

diyecek bir şeyiniz varsa söyleyin yoksa hiç kasmayın.
sonra saçma sapan yerlere evriliyor muhabbet.

tost makinesi atmistim sonra cevap vermisti muhabbet dondu biraz. deidm ki niye hala fotograf istemedin? dedi ki niye isteyeyim o tiplerden degilim. ben de iyi dedim. en sevdigim arkadaslarim listesinde simdi de.

aylar oldu arkadaş olalı. bugüne kısmetmiş. uzun sürdü evet. sırtımı aksaray a verince uzun sürüyor bı yere gitmesi.

görüşür görüşmez derin mevzulara girdik. sanki bir saattir mühim bı konu konuşuyorduk sonra ara verdik 5 dk sonra tekrar başladık mevzuya gibi oldu.

güzel insan. sağlam dost. ben hararetli hararetli anlatırken içinden " nerden catttık bu sinir hastasına" demediyse ne olayım hahaha. bakalım. arkadaşı kandırabilirsem bı de arnavutkoye gideceğiz lakin bu sıra yogunmus. oraya da gideriz. hem belki başka arkadaşindahahshshdbddb

bir gün adaletli şekilde yazar olacaklarına inandığım arkadaşların yaptığıdır.
özellikle omzu güzel olanların*

çok güzeller ama dikkati dağıttıklarını düşünüyorum. trafik kazalarına sebebiyet verebilirler.