zaman tüneli
erdoğan'ı çok seven yazarlar
zübüktürler.
devamını gör...
doğal olan kasık kıllarını uzatmaktır
evet abi, uzatın sonsuzca.
yazdık bunları hep. niçin uzatmadığımızı da yazdık.
karışmadığınız bi kılı kalmıştı milletin, ara ara da onu yokluyorsunuz.
çok enteresan gerçekten her şey.
eğer anadan üryan dolaşıyor olsaydık ve kürkümüz olsaydı zaten genital organlarımızın etrafındaki kıl tüy bir sorun yaratmazdı zira hava ile temas halinde olurdu. ama ne yaptık? kürkümüzü kaybedip giyinmeyi icat ettik.
edit: sünnet de ettirmeyin abi çocukları, onu doğalcılara değil allaha dicen, sizin dininiz istiyor bunu. ben mi istiyorum? hangi doğalcı ille de çocuğunun pipisini kestir diye yakana yapıştı?
yazdık bunları hep. niçin uzatmadığımızı da yazdık.
karışmadığınız bi kılı kalmıştı milletin, ara ara da onu yokluyorsunuz.
çok enteresan gerçekten her şey.
eğer anadan üryan dolaşıyor olsaydık ve kürkümüz olsaydı zaten genital organlarımızın etrafındaki kıl tüy bir sorun yaratmazdı zira hava ile temas halinde olurdu. ama ne yaptık? kürkümüzü kaybedip giyinmeyi icat ettik.
edit: sünnet de ettirmeyin abi çocukları, onu doğalcılara değil allaha dicen, sizin dininiz istiyor bunu. ben mi istiyorum? hangi doğalcı ille de çocuğunun pipisini kestir diye yakana yapıştı?
devamını gör...
ilişkisini sözlükte göstere göstere yaşayan tipler
nefreti göstere göstere yaşamakta sıkıntı yok da sevgiyi göstere göstere yaşayınca mı sıkıntı oluyor? valla ben ne kıskanırım, ne kötü bir şey düşünürüm. sevinirim bile.
devamını gör...
sevgisini ifade eden insanı cepte görmek
gebereseciler. (bkz: swh)
devamını gör...
gömlek
no call recently'nin 2009 çıkışlı benim için 10/10 bir albüm olan rutin albümünden hayvani bir şarkı.
yalnızdır
çünkü kimse sormadı nasılsın?
yalnızdır
çünkü kimse sormadı nasılsın?
devamını gör...
unutulamayan okul anıları
ben ortaokuldayken, her fırsatta, mütebessim bir surat ifadesi ile “çocuklar, ben kedileri çok severim. bakın, bir gün sizi dövecek bile olsam, bana yavru bir kedi fotoğrafı gösterirseniz anında yelkenleri suya indirir, hemen her şeyi unuturum” diyen bir müzik öğretmenim vardı. zatıalimin dayak yeme potansiyeli yüksek olduğundan mütevellit müzik defterimin arasında her daim sevimli, yavru bir kedi fotoğrafı bulunduracak kadar ciddiye almıştım bu söylemi.
bir gün beklenilen oldu ve dayak yeme sırası çok şükür bana da geldi. öğretmen hiddetli bir şekilde adımı ünledi ve derhal yanına gitmemi istedi. yerimden kalkarken sıra arkadaşıma göz kırpıp, usulca “izle bak şimdi abini, nasıl şov yapacak” dedim.
öğretmenin yanına gider gitmez çevik bir şekilde cebimden çıkardığım yavru kedi fotoğrafını şeytana haç tutan peder gibi öğretmenin yüzüne tuttum. öğretmen “bu ne oğlum? bu ne? bak bir de dalga geçiyor” diyerek beni önce elimden kaptığı kedi fotoğrafıyla, akabinde diğer elinde tuttuğu bagetle ve son olarak masasının üzerinden aldığı helvacıoğlu marka flütle bir güzel dövdü. sonra “geç yerine otur” dedi.
yerime doğru yürürken, dingin bir ses tonu ve şefkatli bir vurguyla “gel buraya, gel” dedi. sevimli yavru kedi fotoğrafı tesirini geç de olsa göstermeye başladı diye düşünüp, küskün ve özür bekleyen bir tavırla geri döndüğüm esnada sağlı sollu birer tokat daha patlattı. “git otur şimdi” dedi. gittim ve “gerçekten muhteşem bir şovdu” derken gülmekten kırılan arkadaşımın yanına oturdum.
bir gün beklenilen oldu ve dayak yeme sırası çok şükür bana da geldi. öğretmen hiddetli bir şekilde adımı ünledi ve derhal yanına gitmemi istedi. yerimden kalkarken sıra arkadaşıma göz kırpıp, usulca “izle bak şimdi abini, nasıl şov yapacak” dedim.
öğretmenin yanına gider gitmez çevik bir şekilde cebimden çıkardığım yavru kedi fotoğrafını şeytana haç tutan peder gibi öğretmenin yüzüne tuttum. öğretmen “bu ne oğlum? bu ne? bak bir de dalga geçiyor” diyerek beni önce elimden kaptığı kedi fotoğrafıyla, akabinde diğer elinde tuttuğu bagetle ve son olarak masasının üzerinden aldığı helvacıoğlu marka flütle bir güzel dövdü. sonra “geç yerine otur” dedi.
yerime doğru yürürken, dingin bir ses tonu ve şefkatli bir vurguyla “gel buraya, gel” dedi. sevimli yavru kedi fotoğrafı tesirini geç de olsa göstermeye başladı diye düşünüp, küskün ve özür bekleyen bir tavırla geri döndüğüm esnada sağlı sollu birer tokat daha patlattı. “git otur şimdi” dedi. gittim ve “gerçekten muhteşem bir şovdu” derken gülmekten kırılan arkadaşımın yanına oturdum.
devamını gör...
gömlek
japonca シャツ olarak yazılan
devamını gör...
dostlarımızla geleceğiz
bir itirafta bulunmak için geldim.
sözlükte en çok güldüğüm yazar olabilir. açtığı başlıklar falan bazen yarım yarım yarıyor. bazen de yazarlar ciddiye alıp ciddi ciddi cevap veriyorlar başlık altında, dostlarımızla geleceğiz de küsüyor gidiyor falan. tam bir truman show. kendi açtığı troll başlığa gelen cevaplara sinirlenip küsüyor, sonra da 3598. sözlüğü terk edişini gerçekleştiriyor. döngü hiç değişmiyor ama. üç ayda bir aynısını yaşıyoruz.
ghibli tarzını da gördüm. aynı ilkkan yedinci. gözümden hep bir ilkkan canlanıyordu mahlasını görünce, şimdi tamamen emin oldum.
sözlükte en çok güldüğüm yazar olabilir. açtığı başlıklar falan bazen yarım yarım yarıyor. bazen de yazarlar ciddiye alıp ciddi ciddi cevap veriyorlar başlık altında, dostlarımızla geleceğiz de küsüyor gidiyor falan. tam bir truman show. kendi açtığı troll başlığa gelen cevaplara sinirlenip küsüyor, sonra da 3598. sözlüğü terk edişini gerçekleştiriyor. döngü hiç değişmiyor ama. üç ayda bir aynısını yaşıyoruz.
ghibli tarzını da gördüm. aynı ilkkan yedinci. gözümden hep bir ilkkan canlanıyordu mahlasını görünce, şimdi tamamen emin oldum.
devamını gör...
diyalektik materyalizm
sen bir hiçsin, yıldız tozusun sadece...olasılıkların, tesadüflerin sonucusun...dna ların rastgele birleşmiş ve oluşmuşsun...öleceksin ve o dna lar atomlar tekrar döngüye girecek, belki bir çekirgede birleşecek, ama asla öldüğün hale gelmeyecek, çok düşük bir ihtimal o...sonsuz tesadüfler, sonsuz döngüler...belki uranüste senin aynın oluşacak...ne oluyor lan diyeceksin...septirilyonda bir ihtimal, oda uranüste...
devamını gör...
nokia’nın en iyi tuşlu telefonu
benim için 6600'dır çünkü ilk kez öyle bir telefonum olmuştu. symbian'da çılgın atıyorduk uygulama yükle, oyun yükle derken. mmc kart almıştım 128 mb, dünyaları yüklerim diye düşünüyordum. default olarak mp3 çalmazdı, ultramp3 adlı uygulamayı yüklemek gerekirdi. internet kafelere gider 8-10 mp3 attırır bir hafta dinler sonra siler yenilerini attırırdık. vga kameranla halay çeken piksellere sahip ekranınla sen ne güzel telefondun nokia 6600!
devamını gör...
heinrich krippel
ilk atatürk heykelini yapan heykeltıraş. samsun atatürk heykelini(onur anıtı) bundan 3 yıl önce birisi yıkmaya çalışmıştı. o heykeli de yapan abimiz.
devamını gör...
nokia’nın en iyi tuşlu telefonu
n73/n95
5200/5300/5310 xpressmusic
5200/5300/5310 xpressmusic
devamını gör...
neyi anlayınca bilge oluruz sorusu
herkesin anlayamadığını değil
anlamak istenmediğini
anlayınca
anlamak istenmediğini
anlayınca
devamını gör...
neyi anlayınca bilge oluruz sorusu
neyi anlayamayacagini bildiginde. evet.
devamını gör...
neyi anlayınca bilge oluruz sorusu
sokrates var ona bi bakın derim.
devamını gör...
erdoğan'ı çok seven yazarlar
nerede o eski troller?
git ötede sev, kaşıntı tutuyor.
git ötede sev, kaşıntı tutuyor.
devamını gör...
sezaryen doğumun annenin tercihine bırakılması garipliği
sünnetin ebeveynlerin tercihine bırakılması kadar gariptir.
devamını gör...
sezaryen doğumun annenin tercihine bırakılması garipliği
kesip biçilen kadın olduğuna göre onun bedeni hakkındaki bir kararın ona sorulması normal değil mi.
he hadi eş de fikir versin diyelim de, topçulara da soracak değiller be abi. o topçular başkalarının çocuklarının nasıl doğacağına dair pankart taşıyacağına önce gidip kendi eşlerine resmi nikah yapsınlar. özellikle yabancı olanların geneli nikahsız yaşıyor. futbol camiasında adının seks partilerine, tecavüzlere karışması da çok bilinen konudur. yani onlara kalmadı o pankartı tutmak. he eğer onlar elçiyse, ellerine o pankartı tutuşturanlar başkalarıysa, onlar da çocuğun nasıl doğduğuyla ilgileneceğine nasıl yaşadıklarıyla ilgilensinler. çocuklar kötü koşullarda okuyor, gelecek kaygısı taşıyor, konuştuğu anda içeri tıkılıyor, kötü besleniyor, hastanelerde süründürülüyor.
şimdi kadınlar da çıkıp normal olan uzun dönem askerlik diye pankart taşırsa, başta o topçular olmak üzere bordo bedelli çoğu kişi incinir.
he hadi eş de fikir versin diyelim de, topçulara da soracak değiller be abi. o topçular başkalarının çocuklarının nasıl doğacağına dair pankart taşıyacağına önce gidip kendi eşlerine resmi nikah yapsınlar. özellikle yabancı olanların geneli nikahsız yaşıyor. futbol camiasında adının seks partilerine, tecavüzlere karışması da çok bilinen konudur. yani onlara kalmadı o pankartı tutmak. he eğer onlar elçiyse, ellerine o pankartı tutuşturanlar başkalarıysa, onlar da çocuğun nasıl doğduğuyla ilgileneceğine nasıl yaşadıklarıyla ilgilensinler. çocuklar kötü koşullarda okuyor, gelecek kaygısı taşıyor, konuştuğu anda içeri tıkılıyor, kötü besleniyor, hastanelerde süründürülüyor.
şimdi kadınlar da çıkıp normal olan uzun dönem askerlik diye pankart taşırsa, başta o topçular olmak üzere bordo bedelli çoğu kişi incinir.
devamını gör...