zaman tüneli
sabaha bir türkü bırak
devamını gör...
müslüman kardeşler
senelerce destekle büyüt sonra terör örgütü ilan et. el kaide de olduğu gibi.
devamını gör...
the return
odysseia'yı konu alan film. bildik hikaye, odysseus yolculukta kaybolur, geri dönünce dilenci kılığında tanınmaz, taliplilerle savaşarak kraliçe penelope'ye kendini tanıtır vs. vs. juliette binoche bu filmde çok güzeldir, 61 yaşında olmasına rağmen hem güzellikte hem oyunculukta döktürmüştür.
çekimler biraz sanat filmi tadında olmuş, hikayeyi bilenlere sıkıcı gelebilir ama ben beğendim.
çekimler biraz sanat filmi tadında olmuş, hikayeyi bilenlere sıkıcı gelebilir ama ben beğendim.
devamını gör...
müslüman kardeşler
abd'de teksas'tan sonra florida valiliği de hem kendilerini hem de cair'i terör örgütü ilan etti. link
önümüzdeki yıllarda hangi ülkelerin abd anayasal düzenini zor kullanarak değiştirmek için çuvalla para harcadığı ortaya çıkacak. ab ülkelerinde istediği gibi at koşturmaya alışmış islamcılar, bu işin sonunda elektrikli sandalyede kızartılma ihtimalinin de olduğunu henüz fark etmediler herhalde.
***
"amerika'dan nefret eden düşman ülkelere artık vergi mükelleflerinin parası harcanmayacak. bm'de bize karşı oy kullanırsanız, ‘amerika'ya ölüm’ sloganı atarsanız veya amerikan karşıtı stk'lara fon sağlarsanız, ilişkileriniz kesilir. nokta.”
marco rubio, video
önümüzdeki yıllarda hangi ülkelerin abd anayasal düzenini zor kullanarak değiştirmek için çuvalla para harcadığı ortaya çıkacak. ab ülkelerinde istediği gibi at koşturmaya alışmış islamcılar, bu işin sonunda elektrikli sandalyede kızartılma ihtimalinin de olduğunu henüz fark etmediler herhalde.
***
"amerika'dan nefret eden düşman ülkelere artık vergi mükelleflerinin parası harcanmayacak. bm'de bize karşı oy kullanırsanız, ‘amerika'ya ölüm’ sloganı atarsanız veya amerikan karşıtı stk'lara fon sağlarsanız, ilişkileriniz kesilir. nokta.”
marco rubio, video
devamını gör...
it's what's inside
bir greg jardin filmidir.

filmin senaryosunu da yönetmen greg jardin yazmıştır. filmde brittany ogrady, james morosini, gavin leatherwood, nina bloomgarden, alycia debnam carey, reina hardesty, devon terell, david thompson ve madison davenport rol almıştır.
bir grup eski arkadaş bir parti için yeniden bir araya gelirler. bir arkadaşlarının düğünü öncesi verdiği bu partiye katılan genç insanlar yine eski zamanlardan kalma bir arkadaşları olan ve oyunlar oynamayı çok seven forbes isimli arkadaşlarını anar sürekli ve o anda da forbes elinde bir çanta ile eve gelir.
bu çanta oradaki insanlara yeni bir oyun imkanı sağlar. ancak bu oyun oldukça tehlikeli bir oyundur. zira çantanın içindeki makineye bağlanan bu insanlar yine makineye bağlı olanlardan biri ile beden değiştirmektedir.
sorunsuz geçilen ilk turdan sonra kişisel garezler, gizli aşklar, kıskançlıklar, intikam duyguları ve gömülü kalması gereken sırlar açığa çıkar ve elbette ki ortalık bir anda toz duman olur.
aslında iyi bir fikir bulmuş senarist, ortalamanın üzerinde bir senaryo yazmış ama maalesef ki filmi kötü çekmiş. üstelik oyunculuklar da vasatın altında kalmış.

filmin senaryosunu da yönetmen greg jardin yazmıştır. filmde brittany ogrady, james morosini, gavin leatherwood, nina bloomgarden, alycia debnam carey, reina hardesty, devon terell, david thompson ve madison davenport rol almıştır.
bir grup eski arkadaş bir parti için yeniden bir araya gelirler. bir arkadaşlarının düğünü öncesi verdiği bu partiye katılan genç insanlar yine eski zamanlardan kalma bir arkadaşları olan ve oyunlar oynamayı çok seven forbes isimli arkadaşlarını anar sürekli ve o anda da forbes elinde bir çanta ile eve gelir.
bu çanta oradaki insanlara yeni bir oyun imkanı sağlar. ancak bu oyun oldukça tehlikeli bir oyundur. zira çantanın içindeki makineye bağlanan bu insanlar yine makineye bağlı olanlardan biri ile beden değiştirmektedir.
sorunsuz geçilen ilk turdan sonra kişisel garezler, gizli aşklar, kıskançlıklar, intikam duyguları ve gömülü kalması gereken sırlar açığa çıkar ve elbette ki ortalık bir anda toz duman olur.
aslında iyi bir fikir bulmuş senarist, ortalamanın üzerinde bir senaryo yazmış ama maalesef ki filmi kötü çekmiş. üstelik oyunculuklar da vasatın altında kalmış.
devamını gör...
sabaha bir türkü bırak
orhan hakalmaz/salın da gel
ölü toprağını atın üzerinizden..
ölü toprağını atın üzerinizden..
devamını gör...
günaydın sözlük
bu sabahki sözümüz pablo neruda' dan;
"sevdiğimiz insanların
sevgisini hissetmek
hayatımızı besleyen güneş gibidir..."
sevgi insanın içini ısıtan güneş gibidir.kıymetini bilmek gerekir.sahip çıkın sevdiklerinize,çokça sarılın.çünkü sarılmak mutluluğu ikiye katladığı gibi acıyı da ikiye böler..
günaydın sözlük..
"sevdiğimiz insanların
sevgisini hissetmek
hayatımızı besleyen güneş gibidir..."
sevgi insanın içini ısıtan güneş gibidir.kıymetini bilmek gerekir.sahip çıkın sevdiklerinize,çokça sarılın.çünkü sarılmak mutluluğu ikiye katladığı gibi acıyı da ikiye böler..
günaydın sözlük..
devamını gör...
acı veren en büyük şey nedir sorusu
birilerinin mabadının iki yanağı arasına sıkışmış yargı, adaletsizlik, haksızlığa uğrama, hakkını savunabileceğin hiç bir merci olmaması.
ingilizci akp mhp ve tarikatları ülkeden dehlemezseniz hepiniz bu acıyı yaşayacaksınız sırayla, siz yaşamasanız çoluğunuz çocuğunuz yaşayacak.
ingilizci akp mhp ve tarikatları ülkeden dehlemezseniz hepiniz bu acıyı yaşayacaksınız sırayla, siz yaşamasanız çoluğunuz çocuğunuz yaşayacak.
devamını gör...
ölülerin roketle uzaya gönderilmesi
bir türlü ölemeyen koltuğuna kök salmış fosilleri uzaya göndermenin daha mantıklı olduğunu düşündüğüm öneri. maymun falan yollanacağına bi işe yarasınlar.
devamını gör...
sabaha bir türkü bırak
devamını gör...
ideal ilişki nasıl olmalıdır sorusu
ideal ilişki kişiden kişiye göre değişir. çünkü beklentiler ve ilişki dinamikleri her ilişkide farklılık gösterir.
benim için ideal ilişki tıpkı iş ortaklığı gibidir. her konuda birbirimize ortağız. ve ilişkimiz karşılıklılık içeriyor olmalı. bir o kadarda uyumluluk tabii ki.
benim için ideal ilişki tıpkı iş ortaklığı gibidir. her konuda birbirimize ortağız. ve ilişkimiz karşılıklılık içeriyor olmalı. bir o kadarda uyumluluk tabii ki.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük. havalar yine bildiğimiz gibi, gri ve yağmurlu. masa lambam eşliğinde kahve içip çalışmaya başladım. sabahları ışık açma mevsimleri gelince bir depresif hissediyor insan.
devamını gör...
stüdyo ghibli
bir colin odell ve michelle le blanc kitabıdır.
kitabın üst başlığı hayao miyazaki ve isao takahata filmleridir. dünyada geniş bir hayran kitlesine sahip olan, kendi çizim tarzından ve film dilinden asla ödün vermeyen stüdyo ghibli ve elbette ki bu stüdyonun kurulmasında büyük emeği geçen hayao miyazaki ve isao takahata ile ilgili çok güzel bir kitaptı.
kitap önce stüdyo ghibli kurulmadan evvel çekilen filmlere odaklanıyor. ancak hayao miyazaki sanatını istediği şekilde icra edemediğini, stüdyo baskısı nedeniyle bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldığı için yavaş yavaş yeni bir stüdyo kurma fikrine ısınıyor.
sonraki bölümde ise stüdyo ghibli'nin çalışma tarzı, sanat anlayışı, bilgisayar teknolojisine temkinli ama pragmatik yaklaşımı ve elbette bu dönemde çekilen ve harikalar yaratan filmler anlatılıyor uzun uzun.
üzerinde durulan filmler özellikle princess mononoke, komşum totoro, yürüyen şato ve ruhların kaçışı isimli filmler oluyor doğal olarak.
hayao miyazaki, isao takahata, goro miyazaki ve elbette stüdyo ghibli filmlerinin hayranı olan herkesin okurken büyük keyif alacağı, hacimsiz ama çok güzel bir kitaptır.
kitabın üst başlığı hayao miyazaki ve isao takahata filmleridir. dünyada geniş bir hayran kitlesine sahip olan, kendi çizim tarzından ve film dilinden asla ödün vermeyen stüdyo ghibli ve elbette ki bu stüdyonun kurulmasında büyük emeği geçen hayao miyazaki ve isao takahata ile ilgili çok güzel bir kitaptı.
kitap önce stüdyo ghibli kurulmadan evvel çekilen filmlere odaklanıyor. ancak hayao miyazaki sanatını istediği şekilde icra edemediğini, stüdyo baskısı nedeniyle bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldığı için yavaş yavaş yeni bir stüdyo kurma fikrine ısınıyor.
sonraki bölümde ise stüdyo ghibli'nin çalışma tarzı, sanat anlayışı, bilgisayar teknolojisine temkinli ama pragmatik yaklaşımı ve elbette bu dönemde çekilen ve harikalar yaratan filmler anlatılıyor uzun uzun.
üzerinde durulan filmler özellikle princess mononoke, komşum totoro, yürüyen şato ve ruhların kaçışı isimli filmler oluyor doğal olarak.
hayao miyazaki, isao takahata, goro miyazaki ve elbette stüdyo ghibli filmlerinin hayranı olan herkesin okurken büyük keyif alacağı, hacimsiz ama çok güzel bir kitaptır.
devamını gör...
japonya da yaşanan 7.6 şiddetinde deprem
istanbul da olsaydı sabah kalkınca şehiri yerinde bulamazsın işte medeniyet ilim bilim böyle bir şey
youtube.com/shorts/0NYW-1ao...
youtube.com/shorts/0NYW-1ao...
devamını gör...
pearl harbor baskını
pearl harbor baskınından 45 dakika önce japon uçakları radarda görülmüştü fakat ciddiye alınmadı alınsaydı eğer 45 dakikada çok şey değişebilirdi .
benim hoşuma gidense bu hikayenin bizimle olan ilgisi...
baskından sağlam kurtulan tek gemi, hastane olarak kullanılan solace'dir. üzerinde hac işareti olduğu için japonlar bu gemiyi es geçmişlerdir. bu gemiyi, 1948 yılının ekim’inde türkiye satın alır ve gemiye ankara ismi verilir..
ankara gemisi new york’tan iskenderiye’ye yaptığı turistik seferlerle1950’li, 60’lı yıllarda altın dönemini yaşar..
1970’li yılların sonlarında da, kazan dairesinden makinelerine, ısıtma tesisatından aydınlanma sistemine dek oldukça sıkıntılar yaşamaya başlayan gemi beşiktaş açıklarına çekilir
ulaştırma bakanlığı 1981’de aldığı bir kararla ankara’yı söküme gönderir. ankara’nın hikayesi aliağa’da böylece biter....
benim hoşuma gidense bu hikayenin bizimle olan ilgisi...
baskından sağlam kurtulan tek gemi, hastane olarak kullanılan solace'dir. üzerinde hac işareti olduğu için japonlar bu gemiyi es geçmişlerdir. bu gemiyi, 1948 yılının ekim’inde türkiye satın alır ve gemiye ankara ismi verilir..
ankara gemisi new york’tan iskenderiye’ye yaptığı turistik seferlerle1950’li, 60’lı yıllarda altın dönemini yaşar..
1970’li yılların sonlarında da, kazan dairesinden makinelerine, ısıtma tesisatından aydınlanma sistemine dek oldukça sıkıntılar yaşamaya başlayan gemi beşiktaş açıklarına çekilir
ulaştırma bakanlığı 1981’de aldığı bir kararla ankara’yı söküme gönderir. ankara’nın hikayesi aliağa’da böylece biter....
devamını gör...
magic farm
bir amalia ulman filmidir

filmin senaryosunu da yönetmen amalia ulman yazmıştır. filmde chloe sevigny, joe apollonio, simon rex, alex wolff, camila del campo, guillermo jacubowicz ve filmin senarist ve yönetmeni amalia ulman rol almıştır. film berlin uluslararası film festivalinde lgbt temalı filmlere verilen teddy ödülüne aday gösterilmiştir.
bir belgesel ekibi bir müzisyen ile ilgili belgesel çekmek için san cristobal'a gitmeye karar verir. ancak oraya vardıklarında güney amerika neredeyse her yerde sen cristobal isimli bir şehrin ya da kasabanın olduğunu ve aslında yanlış san cristobal'a geldiklerini anlarlar. yani ortada belgeselini yapabilecekleri bir müzisyen yoktur.
bunun üzerine ekip sahte bir belgesel çekmek konusunda uzlaşır. bu bölgede trend olduğunu iddia ettikleri ve bu konuda yerel halkı ve kaldıkları otelin resepsiyon görevlisini de ikna ettikleri anlamsız bir dansın belgeselini çekmeye başlarlar.
tüm bunlar olurken ekip kendi sorunları ile de yüzleşmekte ve yerel halk ile derin etkileşimlere girmektedir.
aslında izlemeye başladığımda konu çok ilgimi çekmiş olsa da bu filmi çok yavan buldum. hatta çekilen bazı sahneler bana oldukça amatör geldi.
vasatın altında bir filmdi benim için.

filmin senaryosunu da yönetmen amalia ulman yazmıştır. filmde chloe sevigny, joe apollonio, simon rex, alex wolff, camila del campo, guillermo jacubowicz ve filmin senarist ve yönetmeni amalia ulman rol almıştır. film berlin uluslararası film festivalinde lgbt temalı filmlere verilen teddy ödülüne aday gösterilmiştir.
bir belgesel ekibi bir müzisyen ile ilgili belgesel çekmek için san cristobal'a gitmeye karar verir. ancak oraya vardıklarında güney amerika neredeyse her yerde sen cristobal isimli bir şehrin ya da kasabanın olduğunu ve aslında yanlış san cristobal'a geldiklerini anlarlar. yani ortada belgeselini yapabilecekleri bir müzisyen yoktur.
bunun üzerine ekip sahte bir belgesel çekmek konusunda uzlaşır. bu bölgede trend olduğunu iddia ettikleri ve bu konuda yerel halkı ve kaldıkları otelin resepsiyon görevlisini de ikna ettikleri anlamsız bir dansın belgeselini çekmeye başlarlar.
tüm bunlar olurken ekip kendi sorunları ile de yüzleşmekte ve yerel halk ile derin etkileşimlere girmektedir.
aslında izlemeye başladığımda konu çok ilgimi çekmiş olsa da bu filmi çok yavan buldum. hatta çekilen bazı sahneler bana oldukça amatör geldi.
vasatın altında bir filmdi benim için.
devamını gör...
bruce dickinson
bruce dickinson aynı zamanda pilottur ve bir dönem easyjet ve british airways'de pilotluk yapmıştır.
bir diğer gereksiz bilgi ise brian may'in bir dönem liverpool john moores ünüversitesi'nde rektör olarak görev yapmasıdır.
bir diğer gereksiz bilgi ise brian may'in bir dönem liverpool john moores ünüversitesi'nde rektör olarak görev yapmasıdır.
devamını gör...

