zaman tüneli

futbolcuyu bahisten tutuklamak, doktoru bıçak parasından tutuklamak gibi, yan gelir o, bırakın yapsın. laissez faire.

bazen benimdir
heyecanlanınca ve büyük sahnedeysem çok olur

dinlemek.

3 liralık kupon yapmış verdiği karşılık 9 lira. bayiden oynayama kalksan dayak yersin.

bu şikeci değil kumarbaz direkt.

oturduğu yerde masa, sandalye, bank, araç koltuğu ne varsa titremesine sebep olur. onunla beraber sallandıkça deniz tutar gibi midem bulanıyor. yapmayın kardeşim, ben seninle beraber tarikat zikrine katılan derviş gibi sallanmak zorunda mıyım?

onur....başka bişey...herkes anlayamaz..

ben yoğursam olmaz mı?

basına yansıyan, bahis oynadığı tutarlar bilgisi doğru ise orta halli bir memur vizyonuna sahip futbolcudur. 500 tl'lik bahis yapnış bir futbolcu, neden bahis yapma ihtiyacı duyar ki ?

paralel evrende dahi gerçekleşmesini beklemediğim taleptir.

dünyada her yıl 30 milyon insan ölüyor. ortalama 50 kg olsa uzaya gönderilecek kütle 1.5milyon ton. uzaya gönderilen maddelerin maliyeti 10bin dolar/kg. oturun hesap edin kaç para lazım bu iş için. bir de dünyadan organik madde ve su kaybedeceksiniz.
ölüleri yok etmenin en güzel yolu zamanla eriyen torbalar içine koymak. torbaların içine bir de ağaç tohumu koyarsanız her ölen için bir ağaç dikmiş olursunuz. ağaç o cesetteki organik tüketir ve mesela ben, cordarone, yaşamıma meşe ağacı olarak devam ederim.

boş beleş bir işe imza atmaktır. nedir ve ne anlamı vardır böyle saçma şarkıların..

gidersen gidersin ne bu şov?
şair burada ben çok yürekliyim mi demek istiyor yaparım ederim derken..

şu ülkeyi böyle saçma şarkılarla mahvettiler zaten.. rezalet.

herif scat fantezisini yazdı yea la.

dünyanın en güzel uykusu
hayat kalitesini yükselten alışkanlıklar

böyle hafifçe sıkacaksın. parmak bir parça içeri doğru gidiyorsa olgundur. tamamen içine geçiyorsa çürümüştür.

(bkz: çüş)

eserimin adı: sevişmek istiyorum

sevişmek istiyorum ulan;
hunharca...
sevişmek istiyorum ulan;
acımasızca...

tenini koklamak, dudaklarını hissetmek
sana doymak, saçlarına yumulmak;
seninle bir olmak...
sevişmek istiyorum ulan, sevişmek istiyorum.

ayaklarını ısırmak, ellerini yalamak.
diline dil atıp;
memintolara kafa atmak.
sevişmek istiyorum ulan, sevişmek istiyorum.

arkandaki dağlarla hasbihal etmek,
yiyecek girintisinin çıkıntısını izlemek;
ardında bıraktığı kokuyu içime çekmek...
sevişmek istiyorum ulan, sevişmek istiyorum.

umarım beğenmişsinizdir. bu hikaye 1700'lü yıllarda yaşayan ahmet adlı büyük büyük babamın büyük büyük anneme yazdığı tarihî bir şiir. içerisinde çok fazla alegori barındıran, dünya sanat tarihine yön verecek bir eser olduğuna inandığım için sizinle paylaşmak istedim. şiirle ilgili detaylı bilgi için soru sorabilirsiniz.

bu şiir, dört kıtadan oluşan lirik bir yapı sergiler ve temelde insanın iç dünyasında yaşadığı sessiz çatışmaları ele alır. şair, sade ama yoğun imgeler kullanarak okuru duygusal bir yolculuğa çıkarır. özellikle ikinci kıtada yer alan doğa betimleri, şiirin atmosferini güçlendirir ve metne dingin bir ritim kazandırır. kullanılan serbest ölçü, metne hem modern hem de özgün bir hava verir. şiirin yayınlandığı dönemde eleştirmenler tarafından büyük övgü almış olması, onun edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırmıştır. ayrıca şiirin kısa sürede geniş bir okur kitlesine ulaşması, dilinin akıcılığı ve evrensel temalarının gücünden kaynaklanır. şairin içsel derinliği ve söyleyiş sadeliği, eseri klasikleşme potansiyeline sahip özel bir şiir hâline getirir. bu yönleriyle şiir, hem akademik çevrelerde hem de edebiyat meraklıları arasında uzun süre tartışılmıştır.

maçların genelinde taraftarın etkisi yüksektir. en basitinden hakem tribünlerden etkilendi, korktu falan diyorlar, ordan pay biçin. takımı iten güç de taraftardır. ayrıca takım istediği kadar yetenekli adam dolu olsun, harika oynasın, stat boşsa o maç keyif vermez. pandemide gördük.

bir bilet,bir forma aldı diye küçümsenen taraftar gibiler bir araya geldiği için o kulüp o oyuncuları satın alabiliyor, o sayede o oyuncu o kulüpte ki başarı getirebiliyor. taraftar forma almasa kulüp icardi'nin maaşı neyle ödenirdi mesela. hayrına oynar mıydı icardi. icardi yoksa o goller olmayacak, o şampiyonluk gelmeyecekti belki de. bunu her sezon ve her oyuncu için düşünebiliriz. topçu maaşlı işçidir. başkan bizim paramızı yöneten kişi. dikkatinizi çekerim taraftarın getirdiği para. burası arap şeyhinin petrol parasıyla satın alıp işlettiği kulüp değil. kaldı ki onlar bile taraftar getirisine muhtaç.

ayrıca üstteki yazarın belirttiği gibi o zaman hayatta hiçbir şeyle övünemezsin ki. mesela cumhuriyeti ilan ettik diyemeyiz çünkü sen orada değildin, yunanı denize döktük de diyemeyiz sen o savaşa katılmadın, katılsan bile tek kişiydin döksen döksen bir kişiyi döktün derlerdi aynı bir forma bir bilet hesabındaki gibi.

futbolu futbolcu oynar, taraftar için oynar ama futbolu ayakta tutan da güzel kılan da futbolcu değil taraftarın ta kendisidir.

geçmişten bir pimanlığın ve gelecekten bir kaygın yoksa rahat uyursun. *