zaman tüneli

ankaralıların ıslak hamburgerin ne olduğunu bile bilmemesi.*

sağlıma sokayım, kimseye bir şey olmasın. sanki çok hevesliyim de dünyaya. bu ülkedeki herkes sanki anam babammış gibi beni çok düşünüyor. koskaca bir ebeveyn cehennemi. bana annem ve babam bile karışamaz kaldı ki. siz kimsiniz?

ben doğuştan özgür bir insanım. benim sağlığım kime ne? sanki kendisi hasta oluyor ya da cehenneme gidecek. ölen benim. sana ne?

seküler de değilim ayrıca.

kime kırk yıl kitliyorummmmm

neyse

'sen akp'ye oy vermedin mi.?'
aslında basit bir soru cümlesi.. ama, sorulan kişinin gerek yüz ifadesi, gerek vücut dili ve tepkisi, çoğu kez nedense durumun, göründüğü kadar masum olmadığını düşündürür hep.

fütursuzca geğirmek, hayasızca yellenmek.

#3826381 * içmeyin azizim sonra ananızı babanızı kesersiniz borca düşer sokaklarda ekmek dilenirsiniz!!!1!11!!



hep bu seküler kesim hepp.
zaten sekülerizm içmek demek başka şey değil ideoloji filan değil yani bilinsin.

içinde ben varsam kesinlikle sağlıksızdır o ilişki. çünkü ben sağlıksız bir insanım zaten. kafam gidik. terelelli yani. hop. bağlılık duyumsayamıyorum her şeyden önce. aidiyet veya sahip olma duygusu bende hiç yok. olmadı. hem de ciddiye alamama gibi durumlarım var.

artık günden güne ilişki kurma konusunda zorlanıyorum. son sevgilimi de unutamıyorum zaten. travma her yanım. iyileşmek gibi bir amaç ya da hevesim de yok. iyi olabilirim belki ama istemiyorum.

benimle kurulan ilişki sağlıksızdır.

vocaroo.com/1iFYv5boUT7n

(1. bölüm)
(bölüm adı: göbek)

omar souleyman ve mos def ile damascus diye bir şarkı çıkartmışlar.
hönk ve de zönk.

teşhisini alalı ve ilaç* kullanmaya başlayalı bir aydan fazla olan bir durum. sanırım artık üzerine birkaç kelime ben de söyleyebilirim.

kombine tip olduğum söylendi, özellikle zihinsel hiperaktivite, dikkat eksikliği ve dürtüselliğin yoğun olduğu bir hal bendeki. insanın sürekli adını koyamadığı şeyler oluyor, sanki gözleriniz görmüyor ama bunun tam da farkında değilsiniz gibi. bir şeylerin doğru olmadığını hissediyor ama adını koyamıyorsunuz yani.

benim adını koymam 24 yaşımda oldu, zaten akabinde teşhis alma ve ilaç serüveni başladı.

çok ilginç bir farkındalık bu. benim beynimin farklı çalışması diyerek tanımlamaya çalıştığım durum, gerçekten de öyleymiş, bunun bir adı varmış, bunu yaşayan bir sürü insan varmış diye düşünüyor insan. bunları fark ettikçe de kendimi çok daha iyi anlamaya, kabullenmeye ve daha az yalnız hissetmeye başladım.

teşhisin bu kadar geç gelmesinin sebebi ise, bazı şeyler fark edilse de akademik olarak başarılı olmam ve yüksek işlevli olmamdı.

neyse, kendimi anlama ve tanıma yolculuğumun parçalarından biri de dehb oldu işte. beraber yaşamayı, adlandırmayı öğreniyorum ve gerçekten de anlaşılmış hissediyorum kendimi artık. bu bambaşka bir his.

abi ne olacak bu durum yav?
sorusu kafalarda çılgınca.

buralarda tekrar görmekten mutlu olduğumuz yazar. *

100 gram 300 lira olmuş 4 bira aynı para artık alınmaz halde.çok severim kendisini.

muhtemelen meja'nın alter egosu veya kendisi.

şu yavruyu sevmeyenle selamı sabahı keserim. mucuk.

iş yerinde ve dışarda çok güzel bir gün geçirirsem güle oynaya bir gün olursa sözlükte ağır şeyler yazmak istiyorum duygusal şarkılar dinliyorum duygusal takılıyorum. sanki çok yorulmuş çok gülmüş yeter bu kadar gibi. dinleniyorum böyle . tam tersi olursa daha komik eğlenceli takılıyorum. hep böyle olmuyor tabi her zaman olmuyor ama arada böyle .

yorgos abimizin çektiği tüm filmleri izleyen biri olarak 5 puan verdiğim film. 10 üzerinden 5 puan. gerçekten normalde tüm filmelerini beğenmiş ben bu sefer olmamış dedim. hakkında fazlaca dedikodu var bu film için. güya üç film çekeceğine söz vermiş o sözünü tutmuş yatırımcılara. kimisi diyor ki hayır son üç film üçleme. ben oyuncuların aynı olması dışında fimlerde bir alaka kuramadım. yorgos ise geçenlerde yaptığı açıklamada uzun bir süre dinleneceğini ve film çekmeyeceğini, yorulduğunu söyledi. işin aslını bilemiyorum ve sanki film çekmeye zorlandığı için böyle bir film çıktı diye düşünüyorum.
ben gibi sanatsal filmleri seviyorsanız, burada sanatsal derken konusu değil çekim şeklinden de bahsediyorum. film inanılmaz güzel, renk geçişleri, renk bütünlükleri, sahnelerin güzelliği, çekim açıları, kıyafetler, makyaj, oyunculuklar vs. açısından çok çok sanatsal ve estetik diyebiliriz.
konuya gelirsek bu filmde sonuna kadar iyi bir konu görüyoruz ama mind fuck film çekicem derken bu sefer bana göre eline yüzüne bulaştırmış. tüm filmlerinde hiciv ve kara mizah olmadan kendi ciddiyetiyle eleştirmesi, yargılaması, aşağılaması, semboller kullanması ve akıllarla oynaması her zaman hoşuma gitse de bu film olmamış bence. bence diyorum zira imdb de puanı 7,5.
sevdiğiniz bir yönetmense bence yine de izleyin derim.