zaman tüneli

biraz tavan, biraz ip...
ölmek ne kadar cazip!

yakutsk'ta soğuk hava koşullarındaki yaşamı anlatan güzel videolar çeken bir youtube hesabı.

gerçekten ilginç. izlemenizi tavsiye ederim.

kaynak: youtube.com

2013'te kapatılan goodgame farmer adlı efsane oyunun , fanlar tarafından yeniden yapılmış bir sürümü.

resmi sitesi

lütfen herkes bu projeye maddi manevi sahip çıksın. oyun dünyası kalite olarak git gide düştü. artık eğlence odaklı olmak yerine para hırsıyla yapıyolar her şeyi...

sadece keyif almak için odaklanan eski oyunlara sahip çıkmalıyız. özellikle gamer'ların ekstra sahip çıkması gerekiyor.

babam her zaman haklıdır çünkü babam haklı değilken de haklıdır. haksızlığı ispat edilene kadar babam haklıdır çünkü babamın haksızlığı asla ispat edilemez. ev yasasına göre, bu maddenin değiştirilmesi dahi teklif edilemez.

lezzetli mi..!!? veda ve lezzet..?? öyle mi..?!
(tuhaf bir gastronomik yaklaşım.. yalnız sakın bu kuramınızı bir döner ustasına falan açıp vedalaşmayın, döner bıçağıyla sizi sözlüğe kadar kovalar.)

(bkz: sözlük yazarlarının fotoğrafları başlığının müzeye bağışlanması)

(bkz: o kendini biliyor denilen yazarın hala kendini bilmemesi)

memleketten ankaraya evime dönüş için yola çıkacağım günün sabahı;

- baba ankarada baya bir kış varmış ( yoooo hiç de öyle değil ) bi öğrensen
- ne alaka baba, kış her yerde
- baba yollar nasıl acaba
- karayollarını bir arayıp sorayım

dikkat ederseniz her konuşma başlangıcında baba olduğunu hatırlatır kendisi.

(bkz: yazarların zartlarının fotoğrafları)
(bkz: yazarların zurtlarının fotoğrafları)
(bkz: ülkenin hala erdoğanlar tarafından yönetilmesi)
(bkz: 2250 genel seçimlerini yine erdoğanların kazanması)

benim tahminim böyle olur.

bir yol kat edememek.

hasta hissediyorum
yorgun hissediyorum
bitmiş hissediyorum
sıcak. çok sıcak.
beni tamamen kaplıyor.
nerede soğuk? nerede tekillik? nerede huzur?
ölecekmiş gibi hissediyorum.
keşke.

yerde eriyorum.
yok oluyorum.
acınası, ama önemli mi?
teşekkür edecek bir şey kaldı mı?
...
her şey bitti.

yıl olmuş 2250 halâ mı küfür yasak alüminyum. :)
(bu başlık kesin olur. küfür olmayabilen bir platform da olabileceğine inanamayanlar hep varolacak sanırım.)

sahiden başladığın yere dönmüş olsan keşke. aşman gereken engeller ile ilk karşılaşman olsa. belki o zaman daha cesur yürürsün üzerlerine. tutmazsın kendini. atılırsın güçlü adımlarla.

yenilmiş, yorulmuş, küsmüş olmazsın belki.
belki de unutmak zorunda kalmazsın düşüşlerini.
haksız mıyım?

sağda ve solda birer kulakçık ve karıncık olmak üzere dört odacık var. onların içinde de aşklarımız var. her boşluğa bir tane toplamda dört tane. istiap haddi bu kadar.

az önce babam aradı.

-efendim baba?
-saat 12 oldu oğlum ya.
-baba evdeyim ben sen neredesin?
-hııı, oğlm...



kandil diye eve erken geldim yine yaranamadım.

babam ya, ölürüm sana.

benim arkadaşların da alayı evli. karılarıyla el ele yürüyorlar.
alt katta özkanlar var bizim. adam arabasıyla ilgilenirken eşine aşkım aşkım diye sesleniyor. aşkı da bir metre filan. hadi yalan olmasın 110 cm.. bizim özkan'a kök söktürüyormuş o boyla.

sıkıysa aşkım demesinmiş filan..
özkan benim çocukluk arkadaşımdır bu arada.
ama artık yaşlarımız otuzların ortalarına geldi. ne ben eski benim ne özkan eski özkan.
görünce selamlaşıyoruz hepsi o..

ben bazen görmemiş gibi yapıp kaçıyorum sinsice...
bu hala aşkım, canım, cicim çekiyor kapıda karısına..

hay sana da aşkına da! diyesi geliyor insanın..
evde doyana kadar aşkım de.. bari sokakta deme ya. koca adamsın, kaç yıllık evlisiniz. ne aşkımı...

diğer arkadaşlar da bu modelden. ve artık hiçbiriyle samimiyetimiz yok
bilirim beni severler ama oturup da uzun uzun konuşacak halimiz yok bir yerlerde. herkesin kendine göre işi var.
benim de konuşacak bir şeyim yok zaten evli barklı heriflerle. onların hayatı farklı, benim hayatım farklı. onları evlilik beni de münzevilik çok değiştirdi. dünyalarımız çok farklı.

im laying on the floor
drowning in my red tears
smells like metal
smells like pain
smells like suffer
its finally cold
but im drowning in my warm blood
my heart is hurting so much
i couldnt bear that, im unconscious now
they cant smell it, they are distant to me
im
im just so sorry

kavak yelleri aslı sendromu.

hiç bi deniz'im ya da efe'm olmadığı için tecrübe etmedim. he olsaydı da etmezdim. bana göre yakın arkadaş kardeşten farksızdır, yan gözle bakılmaz. erkeğin soyuna kıran girmedi neticede. bir yığın güven karakteri var. daha henüz o kadar düşmedik yani.

-deniz ben ayrılmak istiyorum.
+ tamam aslı ben biraz da mine'nin ayarlarıyla oynayayım. sen de kitap kapağı açmadan tıp kazan.
- tıp kazandığıma göre efe ben bu sefer de sana aşık oldum.
+ olur kuzu... olur aşkım. (kapçık ağızlı efe sırıtması)

deniz ve efe'nin aşkına değinmeden dizinin bitmiş olması beni bir parça mahvetti şuan.

hele bi gel ben biraz da sana aşık olayım. hele bi gel de gel gör neler olacağını.

aynı yaşta olduğum bir arkadaşım vardı. adam 20 yaşında bardan bi kız kaldırıp korunmadan ilişkiye girmiş kız çocuğu olmuştu. kadın sonra fransaya falan gitmiş kızıyla beraber.

ancak kız da arabeskçiyse mümkündür. "ya benimsin ya toprağın" tehdidini, başdöndürücü iltifat sayacak 'kafada' kız bulmak kolay mı..?!

çok ucuz bir davranış.