zaman tüneli

ünlü olmakla yalnız kalmak, birbirini dışarlayan özellikler değil ki; aptallık ve zekilik için insanı zorlayacak seçenekler olsun. yalnızlığından şikayetçi tonla ünlü var. şöhretin doruğunda zirvedeki yalnızlığı yaşamak denilen bir şey var..
keza yalnız aptallar var, ünlü ve zeki yığınla insan var.. sıfatların dördünü de yazıp, bunlardan hangi iki özellikte olmak istersiniz diye sorulsa daha yerinde olurdu.. (zeki bir aptal olmayı isteyebilecek aptallar olup olmayacağını da anlardık.)

düşündüm düşündüm bulamadım, demek ayrılmazmışım vay be

almayı da atmayı da özlediğim mesaj.

dünyanın gelmiş geçmiş en büyük illüzyon numaralarından birine kanmaktır. normaldir yani. *

ne kadar itici bir kelime değil mi?
ö ve ü harflerini aynı kelimede kullanınca insana bir tiksinti veriyor.

kötü olmanın şartı da bence akıldır yani aklın sürekli fesatlığa çalışması bence bir zeka işaretidir. tabii bu zekayla ne yapılacağı tamamen kişinin vizyonuna bağlı. o kötücül zekayla insanların ayağını kaydırarak iş yerinde bir numara da olunabilir ya da görümceye büyü de yapılabilir tercih tamamen kişiye bağlı.

ben kötü olamıyorum çünkü yeteri kadar akıllı olduğumu düşünmüyorum o yüzden iyi zannediyorlar halbuki günümü zor bitiriyorum kaldı ki bi de fesatlık yapayım..

güzel haberler alacağımız bir gün olmasını temenni ederim. iyi geceler.

yaş ilerledikçe sıkıldıkça atacak insan arayan bekar erkek mesajıdır....

psikoloji bilimi dünyasının ''çocukluğa inme'' yöntemi ve elektronik cihazlar dünyasının ''kapatıp tekrar açma'' yöntemi, nedensiz/kavranamaz başarılı sonuçlar üreterek yerleşmiş tutumlar kategorisine girmişlerdir.

bir high-tech cihazda anlaşılamayan aksama gözlendiğinde kimse bunun yeniden çalıştırmayla giderilebileceğine primvermez. ama deneyim defalarca göstermiştir ki; kapatıp tekrar açma işe yarar. nedensiz/kavranamaz başarı bu dur.

işte; psikolojide ''çocukluğa inildiğinde ne değişecek ki? geçmişi değiştirmek mümkün değilken, ''geri sarıp yeniden başa dönmek neden işe yarasın'' derken. deneyimler defalarca bunun işe yaradığını göstermiştir.

ne yapması gerektiği hakkında hiç bir fikri olmayan psikoterapist ''çocukluğa inelim'' der. bu karanlığa kurşun işe yarar. ama neden işe yaradığı hakkında hiç bir fikri yoktur uzmanımızın. aç/kapa, in/çık, bas/çek, ırva/zırva...

bazen oluyor.. miyuuuuuuuuuw diye aniden fırlayıp beni de korkutuyorlar. o pis kokuya nasıl sabrediyorlar anlamak imkansız.

yok her yerde mama var zaten.. bunların hobisi çöplerle oynamak.

yazdıklarımı siliyorum:>

bu yukarıda bulunan karbonhidrat bombaları hanımlara inşallah göğüs kısmında meme olarak katkıda bulunuyordur göbek kısmında meme olarak dönüyorsa kendi topuklarına sıktıklarının umarım farkındadırlar diye düşündüren yemeklerdir. çiğ köfteyi yapan seni hariç tutuyorum.

musmutlu bir pazar sabahına uyanmak dileğiyle herkese tatlı rüyalar

çok konuşuyor olmak.

ne selamı direkt dertleşmeye başlıyorum etrafı da hiç önemsemiyorum sonuçta o bir kedi yani gayet yeterli bir şahsiyet.

kediler çok mistik varlıklar ve bence her şeyi hissediyorlar. genelde nereye gitsem onlar bana selam verirler. açık alanda isek muhakkak yemeğime ortak olurlar. bankta otursam hemen sırnaşır ve kafa selamı çakarlar. özetle kedilerle selamlaşmak mümkündür ve ben onların tüylü götlerini yerim.

ben tam olarak kendim gibi birini istediğim için heralde ayrılmazdım

ben anlatırım onlar dinler. yargılamadan, akıl vermeden sadece dinlerler. ben de ödül mamalarını veririm. iki taraf da karlı. ne ala.

bunu ciddi ciddi düşünebilmek için zır deli olmak gerekir. kendimle sevgili olduğumu nasıl düşünebilirim ki. iki tane kendim olacak sonuçta. nasıl bir ilişki lan bu.

derdinizi seve bilirim dm.

yenilen yine biz oluruz.