1.
minotaurus
bir zulüm ve barbarlık hikâyesidir minotaur'un başından geçenler. pek çok söylence vardır hakkında lakin hepsi hemen hemen aynı sonla biter. en bilinenlerinden birisi şudur;
ayran gönüllü zeus, fenikeli prenses europa'ya aşık olur. lakin prenses, zeus efendiye pek yüz vermez. baş tanrılık gururu incinen zeus, ret edilmeyi kendisine yediremez ve prensesi büyüleyerek beyaz bir boğa'ya dönüştürür ve sırtına aldığı gibi girit adasına götürür. bu beyaz boğa her ne hikmetse minos'u doğurur. neticede yunan tanrılarının hikmetinden sual olunmaz ama arkadaş bu kadarı da fazla. neden io gibi ineğe çevirmiyorsun da boğaya çeviriyorsun prensesi? neden cinsiyet ayarları ile oynuyorsun kadının? hadi oynadın neden doğum yapmasına sebep oluyorsun? derdin ne senin? yani aşk acısı bu kadar mı gözünü döndürür bir tanrının? artı sen zaten sürekli aşık oluyorsun, her ret edilişinde böyle abidik gubidik işlere girişirsen tabi yunan mitolojisinin içinden çıkılmaz. magazin bültenine döndürmüşsün koca mitolojiyi. mürekkep yalamış onca adamı/kadını da paparazziye çevirdin. ayıp vallahi!
neyse zeus'dan olma, boğadan doğma bu minos efendi, sonrasında girit kralı olur. poseidon'dan, deniz tanrısının bizzat kendisine adamak için bir kurban göndermesini rica eder. poseidon'da minosu kıramaz ve al minnoşum şu dev boğa senin olsun diyerek ona muhteşem görünümlü beyaz bir boğa gönderir. minos kıyamaz boğa'ya, bağışlar boğanın canını. sanırım burada kan çekiyor ve ondan kıyamıyor boğaya. adam boğadan doğmuş neticede, genetik kodları olayı farkında olmadan ret ediyor.
tabi bu durum poseidon'un kulağına gidiyor, hiddetleniyor, zaten sinirli adam. njord kadar geniş ve sakin bir tanrı değil. sen bana bu saygısızlığı nasıl yaparsın diyor ve minos'un karısı pasiphae'yi boğaya aşık ediyor. vallahi psikopat bu yunan tanrıları, şu intikam alma şekline bakar mısınız? garibim pasiphae'de aşktan gözü dönmüş vaziyette atina'nın ünlü mucidi deadalus'un yanında alıyor soluğu; ''aman mucit canım mucit derdime bir çare'' diyerek inceden giriyor meseleye. ''ben bu boğanın yanına nasıl yaklaşırım bana bir güzellik yapman lazım'' diyerek de mucide göz dağı veriyor. kadın kraliçe sonuçta. deadalus zeki adam, boğayla aynı boyutlarda içi boş bir inek tasarlıyor ve pasiphane bu ineğin içine girerek boğaya yaklaşıyor ve hedefine ulaşıyor. bu enteresan birliktelikten asterion adını verdiği bir evladı oluyor. evlatta evlat ha. yarı insan yarı boğa. anasının da babasının da özelliklerini almış. kusursuz bir melez (!)
ama minos bu sefer genetik kodlarını dinlemiyor, başlarım böyle işe diyor ve deadalus'u yanına çağırıyor. al şunu bir yere hapset gözüm görmesin bu veledi diyor. arkadaş sanki seni boğa doğurmadı. ne istiyorsun zavallı sabiden. gaddar herif.
bunun üzerine deadalus bir labirent tasarlıyor ve garibim asterion buraya hapsediliyor. çocuk labirentte yaşamaya başlıyor. minos sabiyi insan eti ile beslemeye başlıyor. başka hiç bir şey yemesine izin verilmiyor. böylece bir canavar yaratmanın inceliklerini de minos'tan öğrenmiş oluyoruz. belki bu çocuk sevgi dolu bir ortamda yetişse, iyi bir eğitim alsa bu hallere gelmeyecekti. kim bilir...
beyefendinin et stoku da atina şehri bu arada. adam, olayı bildiğiniz şenliğe çevirmiş. atina'dan 7 erkek 7 kadın kurban edilmek üzere 9 yılda bir girit'e gönderiliyor. bunun sebebi de vakti zamanında atinalıların minos'un oğullarından birini öldürmesi. intikamın böylesi görülmemiştir herhalde.
son kafilede theseus adında bir genç var. adam gönüllü olmuş kurban edilmek için. kafasında kırk tilki dolaşıyor. minotaur'u öldürmeye ant içmiş. ama oda ne, aşk yine kapıyı çalıyor tatammm minos'un kızı ariadne theseus'a ilk görüşte aşık oluyor. onun labirentten çıkabilmesi için de ona bir top iplik veriyor, ipliğin diğer ucunu tutup dışarıda beklemeye başlıyor. peki fikir kimin? daedalus'un... adam olayın her aşamasında var. boş ineği yapmasan çocuk doğmayacak. labirenti yapmasan çocuk canavara dönüşmeyecek. ama ona da kızamıyorsun emir kulu neticede. en azından bu noktada hayırlı bir iş yapıyor.
theseus, bu sayede yolunu rahatça bularak minotaur'u öldürüyor ve böylece yıllardır süregelen zulüm, hem yaratık açısından hem de atinalılar açısından son buluyor.
mutlu son...
ayran gönüllü zeus, fenikeli prenses europa'ya aşık olur. lakin prenses, zeus efendiye pek yüz vermez. baş tanrılık gururu incinen zeus, ret edilmeyi kendisine yediremez ve prensesi büyüleyerek beyaz bir boğa'ya dönüştürür ve sırtına aldığı gibi girit adasına götürür. bu beyaz boğa her ne hikmetse minos'u doğurur. neticede yunan tanrılarının hikmetinden sual olunmaz ama arkadaş bu kadarı da fazla. neden io gibi ineğe çevirmiyorsun da boğaya çeviriyorsun prensesi? neden cinsiyet ayarları ile oynuyorsun kadının? hadi oynadın neden doğum yapmasına sebep oluyorsun? derdin ne senin? yani aşk acısı bu kadar mı gözünü döndürür bir tanrının? artı sen zaten sürekli aşık oluyorsun, her ret edilişinde böyle abidik gubidik işlere girişirsen tabi yunan mitolojisinin içinden çıkılmaz. magazin bültenine döndürmüşsün koca mitolojiyi. mürekkep yalamış onca adamı/kadını da paparazziye çevirdin. ayıp vallahi!
neyse zeus'dan olma, boğadan doğma bu minos efendi, sonrasında girit kralı olur. poseidon'dan, deniz tanrısının bizzat kendisine adamak için bir kurban göndermesini rica eder. poseidon'da minosu kıramaz ve al minnoşum şu dev boğa senin olsun diyerek ona muhteşem görünümlü beyaz bir boğa gönderir. minos kıyamaz boğa'ya, bağışlar boğanın canını. sanırım burada kan çekiyor ve ondan kıyamıyor boğaya. adam boğadan doğmuş neticede, genetik kodları olayı farkında olmadan ret ediyor.
tabi bu durum poseidon'un kulağına gidiyor, hiddetleniyor, zaten sinirli adam. njord kadar geniş ve sakin bir tanrı değil. sen bana bu saygısızlığı nasıl yaparsın diyor ve minos'un karısı pasiphae'yi boğaya aşık ediyor. vallahi psikopat bu yunan tanrıları, şu intikam alma şekline bakar mısınız? garibim pasiphae'de aşktan gözü dönmüş vaziyette atina'nın ünlü mucidi deadalus'un yanında alıyor soluğu; ''aman mucit canım mucit derdime bir çare'' diyerek inceden giriyor meseleye. ''ben bu boğanın yanına nasıl yaklaşırım bana bir güzellik yapman lazım'' diyerek de mucide göz dağı veriyor. kadın kraliçe sonuçta. deadalus zeki adam, boğayla aynı boyutlarda içi boş bir inek tasarlıyor ve pasiphane bu ineğin içine girerek boğaya yaklaşıyor ve hedefine ulaşıyor. bu enteresan birliktelikten asterion adını verdiği bir evladı oluyor. evlatta evlat ha. yarı insan yarı boğa. anasının da babasının da özelliklerini almış. kusursuz bir melez (!)
ama minos bu sefer genetik kodlarını dinlemiyor, başlarım böyle işe diyor ve deadalus'u yanına çağırıyor. al şunu bir yere hapset gözüm görmesin bu veledi diyor. arkadaş sanki seni boğa doğurmadı. ne istiyorsun zavallı sabiden. gaddar herif.
bunun üzerine deadalus bir labirent tasarlıyor ve garibim asterion buraya hapsediliyor. çocuk labirentte yaşamaya başlıyor. minos sabiyi insan eti ile beslemeye başlıyor. başka hiç bir şey yemesine izin verilmiyor. böylece bir canavar yaratmanın inceliklerini de minos'tan öğrenmiş oluyoruz. belki bu çocuk sevgi dolu bir ortamda yetişse, iyi bir eğitim alsa bu hallere gelmeyecekti. kim bilir...
beyefendinin et stoku da atina şehri bu arada. adam, olayı bildiğiniz şenliğe çevirmiş. atina'dan 7 erkek 7 kadın kurban edilmek üzere 9 yılda bir girit'e gönderiliyor. bunun sebebi de vakti zamanında atinalıların minos'un oğullarından birini öldürmesi. intikamın böylesi görülmemiştir herhalde.
son kafilede theseus adında bir genç var. adam gönüllü olmuş kurban edilmek için. kafasında kırk tilki dolaşıyor. minotaur'u öldürmeye ant içmiş. ama oda ne, aşk yine kapıyı çalıyor tatammm minos'un kızı ariadne theseus'a ilk görüşte aşık oluyor. onun labirentten çıkabilmesi için de ona bir top iplik veriyor, ipliğin diğer ucunu tutup dışarıda beklemeye başlıyor. peki fikir kimin? daedalus'un... adam olayın her aşamasında var. boş ineği yapmasan çocuk doğmayacak. labirenti yapmasan çocuk canavara dönüşmeyecek. ama ona da kızamıyorsun emir kulu neticede. en azından bu noktada hayırlı bir iş yapıyor.
theseus, bu sayede yolunu rahatça bularak minotaur'u öldürüyor ve böylece yıllardır süregelen zulüm, hem yaratık açısından hem de atinalılar açısından son buluyor.
mutlu son...
devamını gör...