rüzgar nereye eserse oraya koşan, kendini sevmeyen bir kadına takılı kalan, başarılı ve iyi kalpli bir dangalağın hikayesi.

ne kadar da benimkine benziyor. biyografi tarzı olan film ve kitapları severim. süresi uzun olsa da kopmadan izlediğim nadir filmlerden. bana göre buruk bir filmdir. belki de bu burukluğu sebebiyle de sağlam iz bırakmıştır.
devamını gör...

bu filme lise zamanında gecenin bir yarısı televizyonda denk gelmiştim. filmdeki tiplerin tanıdık olmasından dolayı, daha önce duymadığım için şaşırmıştım açıkçası.

film o kadar berbat ve saçma ki acı çekerek bir noktaya kadar izledim. sonra acılar çekerek ölmek üzereyken kanal değiştirdim. hani böyle bekledim de ''nereye bağlanacak lan bu film'' diye. bağlanmıyor abicim adeta göbek deliğinden çıkarılan bir pamuk misali iğrenç ya. her aklıma geldiğinde senaristinden çaycısına ana bacı söverim.

amerikalıların klasik saçma sapan gençlik filmleri vardır. işte ne bileyim tatile giderler yakışıklı kaslı çocuk, gözlüklü şişko, barbi bebek sarışın, normal bir kız ve zenci atlangoç bir tip. üstlerine 3 başlı köpek balığı saldırır falan filan. yani hani bilirsin işte boş filmdir ama kızmazsın. bellidir çünkü ne b*k olduğu. bu bay-e ise b*ktur ama öyle olduğunu gizlemek için uğraşır. kokusu sonra gelir buruna işte o an anlarsın. b*kmuş lan bu dersin.
devamını gör...

çok güzel filmdir. zaten jim carrey çocukluğumdan beri takip ettiğim nadir oyunculardan biridir. hatta filmden etkilenerek daha aktif ve sosyal biri olmak adına her davete olumlu yanıt vererek bir kaç sefer başımı belaya sokmama sebep olmuştur.
devamını gör...

bugün izlediğim tarantino filmidir. aslında uzun zamandır izlemek istiyordum ama hayat stresi işte aklımdan çıkmış. sonra ise ''ulan bir film izlicektim ama neydi ya'' diyerek aylar geçirirken, pat diye aklıma geldi ve izledim.

yani öyle normalde yönetmenine göre film izleyen biri değilim ama tarantino'nun seçimlerini çok seviyorum (ayak fetişi hariç). film de zaten ''ben tarantino filmiyim'' diye hönkürüyor.

bazıları tarafından beğenilen dialogları, tam zıttı hiç sevmedim. uzun ve gereksiz çok fazla dialog içeriyor. filmin hikayeleri bağlama noktaları ve detayları çok iyi. müzikler, oyunculuklar çok iyi ama birine izlemesi için tavsiye edebileceğim bir film değil. ekstra uzun süresiyle ise iyice bayıyor.


ayrıca mia karakterinin anlattığı domates ailesi, catch up / ketçap konulu fıkra adeta facebook'daki teyzelerin güleceği bir mizah seviyesinde. son olarak da o çok övülen dans sahnesi ise aşırı abartılmış bir balon. filmi izlemeden önce gerçekten merak ettiğim bir sahneydi. hani bu sahneyi özel yapan nedir? diye merak ediyordum. izledikten sonra, bir insan bunu övecek kadar zevksiz nasıl olur diye düşündüm.

edit: zeds dead baby sahnesi de dahil onu unutmuşum.
devamını gör...

1995 yılında çekilmiş, çocukluğumun filmlerinden biri. 2017'de 2. filmini, osman cavcı çok acayip bir amatörlükle çekmiş. hatta o kadar amatör olmuş ki, kahvedeki dayıların eline kamera verip çek reis desen, benzer kalitede bir film olurdu.
devamını gör...

hikayesi beklediğim gibi değildi. ben daha çok erşan'ın o noktaya nasıl geldiği, nasıl yetişkin film yıldızı olduğunu gösterirler sanıyordum.

dekor, oyunculuk, müzikler kısacası emek çok büyük. hikayesinin sarmadığı noktalarda sağa sola dikkat ettim hep. en ince detay bile düşünülmesi süper, her yerinden kalite akıyor lakin bence dizilerin beğenilmesinde %75 kadar bir payı olan hikaye çok zayıf kalmış.

hikaye olarak dizinin yarısı erşan'ın normal film çekmeye çalışması iken diğer kısmı ise çektiği yeşilçam parodileri şeklinde ilerliyor.

ayrıca beğenmediğini düzgün bir şekilde belirten insanlara ''sen ne anlarsın'' tarzındaki geri dönüşlerini hiç hoş bulmadım. kendi çevrenize mi yapıyorsunuz abicim bu diziyi/filmi ?

benzeri olaylar önceki filmlerinde kabul edilebilirdi. çünkü ince espriler vardı, taban kültür düzeyinin altındaysanız ya da ne bileyim dikkatli izlemediyseniz, kaçıracağınız düzeyde espriler. erşan kuneri de böyle bir durum mevcut değil.
devamını gör...

6. sezonu çok geç geldiği için önceki sezonlardaki detayları hatırlamak güncel izleyici için zorlaştı. saul goodman karakteri breaking bad'de beğendiğim ve geçmişini merak ettiğim bir karakterdi. dizi saul'u ve arka planda kalmış karakterlerin de geçmişini gösteriyor. breaking bad'in üstüne tatlı niyetine iyi gidiyor.
devamını gör...

animesi ilk çıktığında izlemeye başlamıştım, sarmayınca 4.- 5. bölümlerde bırakmıştım. daha öncesinde bir çok anime izlememe rağmen, bu anime de sürekli atılan nutuklar canımı sıktı. tekrar başladım, finaline kadar dayanmaya çalışacağım.

örnek vermek gerekirse 1. sezon 5. bölüm 13. dakikada eren'in mikasa'ya çektiği nutuk. alçaktan gidip yükselen ses tonu, durduk yere çemkirme, boğazı yırtılana kadar bağırma benzeri sahneler cidden çok var.

yani evet bu gaza getirme, silkeleyip kendine getirme, bağırma, bu işe kendini adama tarzı nutuklar çok çekiliyor animelerde ama attack on titan'da sık ve hep aynı şekilde yer almakta. o kadar animeden sonra kaldıramıyor da olabilirim bu japonların aşırı oyunculuğunu.
devamını gör...

mad max film serisinin 4. filmidir. üçüncü filmden 30 yıl sonra 2015 yılında çekilmiştir. konusu harici her şeyi üst düzey olan filmdir. kostüm, makyaj, dizayn vb. şeylerin hepsi çok iyi. konu bakımından baya yavan kalmış ki bunu aksiyonu iyice dayayarak kapatmaya çalışmışlar gibi. yada o kadar şeyle uğraşırken unutmuş da olabilirler.

en ince detaya bile dikkat edilmiş, ama 30 yıl sonra çıkan film için, giriş sahnesine ufak bir evren tanıtımı bile koyulmamış. bodoslama aksiyon, adeta gelini almaya giden bir düğün konvoyu edasıyla, harala gürele aksiyon. kesinlikle zaman kaybı değil ama efsane olacakken direkten dönmüş bir filmdir.
devamını gör...

uğur yücel'in isteksiz oynadığını düşündüğüm filmdir. yapılan esprileri inatla uzatma ısrarı da can sıkıcı olmuş. espri yapılır, uzatılır, sonra suyuna pilav pişirilir gibi. tadı kaçıyor belli bir yerden sonra.

bunlar dışında beğendiğim filmdir, izlenir, hatta tekrar bile izlenebilir. piyasaya her gün çıkan ortalama komedi filmleri gibi zottirik değildir.
devamını gör...

geçen gün yayınladıkları süper fanların konuştuğu video tam anlamıyla mide bulandırıcı. ağır konuşucam...

video şurada:


toplamışlar 4 kişiyi, neymiş bunlar yüzüklerin efendisinin süper fan'ıymış. aralarında dizi ve evren hakkında muhabbet çevirecekler.
iki zenci biri kız, diğeri gay*, bi tane ortadoğu sıfatlı kaypak bir tip, ve son olarak sol gözü kör engelli bir kız. ulan çekik gözlüyü unutmuşunuz hayırdır amazon ırkçı ş.sizler sizi.

bak bunların zenci gay zart zurt olmasına sinirlenmedim. bunları süper fan diye ortaya atmalarına sinirlendim. gram bilgileri yok evren hakkında. lan ben seri için adam bıçaklarım ben kendime süper fan diyemem sen kimsin ki köpek.

video baştan sonra mide bulandırıcı. hatta videoda olan bir zenci çalı kaşlı bir elemanı dahi silmişler sonradan. herhalde istedikleri gibi hareket etmedi. biz bunu nerden biliyoruz? çünkü gösterilen videonun bazı yerlerinde görünüyor bu arkadaş.

yetmiyor, bu hırbaşları sete götürüyorlar orada mekanları gezdirirken sağ tarafta bir ekip çalışanının işediğini görüyoruz. lan tanıtım videosu be bu. yuh anasını avradını be.

şimdi gelelim süper fan diye ortaya atılan, rol kesen insan artıklarının dediklerine.

ortadoğu sıfatlı kaypak olan zibidi diyor ki; orta dünya zaten hiç barış yaşamadı sürekli ekşın gibi bir şey zırvalıyor.
3. çağda 397 yıl tamamen savaş olmadan geçiyor. daha dicek bir şey yok bu sıfatsıza. zaten kendisi sokuk gibi tiktokumsu videolar çekiyor defol o tarafa.

sonra gelelim zenci gay arkadaşa, youtuberlık ve kitap inceleme işi falan yapıyor ki sıfatına bakarsanız iki şamar atasınız gelir. neyse bu dingil 89 video çekmiş hiç biri lotr hakkında değil. kitap incelemesi yapıyorum diyor hiç bir yüzüklerin efendisi kitabını incelememiş bile.
kendisi sauron'a yürüyor/yavşıyor. sonra tüm ırkların toplanıp saurona karşı savaştığına bunun tüm insan ırklarına hitap ettiğine falan girip diversity denilen çeşitliliği savunuyor. kısaca sjw'lik yapıyor.

gelelim zenci kızımıza, evet o da bir mal. 73 youtube videosu, 652 tiktok videosuyla kendisini aktör, model ve harry potter fan'ı olarak tanımlıyor. tüm bunların içinde nokta kadar lotr evrenine yer yok. ama utanmadan kendisine süper fan diyebiliyor... bu da ''işte benim kızım galadriel'' go girl, go bitch tarzı kafada biri.

son olarak gelelim kör gözlü kızımıza, kendisine yukarda da belirtiğim gibi bir gözünün yerinde sahte göz olduğu için kör diyorum. konuşmasa sorun yok, konuşunca beyninin de yerinde plastik bir şey olduğunu anlıyorsunuz.
kendisinin 652 tiktok, 344 youtube videosu ve 9115 tane tweet'i var. ve tabi tahmin edebileceğiniz gibi bunların hiç birinin bir gramı bile lotr evreniyle alakalı değil. kendisi harry potter fan'ı zira çektiği videolardan bu anlaşılabiliyor. güzelde dans ediyor ama lotr ile hiç alakan yok be yavrum. allah için git ötede dans et.
öyle bir soru soruyor ki video içinde kafamı mabadıma sokmak istedim başaramadım. sorusu şu; yüzüklerin yapılmasının amacı neydi? bak bunu elim ayağım titreyerek yazıyorum. be zalımın kızı, be nankör kedi. yav süper fan'ı bırak, fan olsan, fancık olsan şu soruyu gözün kapalı bilmen gerekir be beyinsiz.

videonun devamında o kadar saçmalamaya devam ediyorlar ki izleyen kim var kim yok dislike yağmuruna tutuyor. koskoca amazon videoyu siliyor. o kadar fake, o kadar beyinsiz, o kadar iğrençler ki beni ırkçı, homofobik yaptınız lan. yeter lan her b*ka kendini dahil etmek zorunda değilsin sktr git kendi evrenini yarat ki bunuda gördük hepsi sinemada çakıldılar. yalancı, sahte, kültür hırsızları.
devamını gör...

ilk üç filmi için adam bıçaklayabilirim. hatta halen daha izlemeyenlerin dövülüp, beğenmeyenlerin ise bir uzay mekiğine koyulup, dönüşü olmaksızın ay'a yollanması taraftarıyım.

bu film hakkında spoiler'sız olan düşüncelerim ise; orta halli bir film olmuş. üçüncü filmden sonra hikayeyi nasıl çevirecekler diye çok merak ediyordum ki ona da kabul edilebilir cevap verilmiş. lakin 3-5 can sıkıcı kısımları da mevcut. bir yanım keşke hiç çekmeselerdi zirvede kalsaydı diyor, diğer yanımda tekrar bu evreni gördüğü için mutlu. açıkçası önceki filmlerin de hatırına 7.0 puanını hak ettiğine, ama kesinlikle daha fazlasını hak etmediğine inanıyorum. filmde de yer alan bazı sahnelerden de anlayabileceğimiz üzere, film warner bros.'un zorlaması üzerine çekilmiş. izleyek mi ne edek? derseniz izleyin zaman kaybı değil, ama beklentinizde olmasın. yapılan göndermeler eski fotoğraflara bakmak gibi nostaljik bir ortam yarattı benim için.

mini edit: sonradan düşündüm de 7 puan çok 5 verdim.


3. filmden sonra barış sağlanınca makinalar kendi aralarında anlaşmazlığa düşüyor. çünkü barış yapmak demek, kendi enerji kaynağı olan insanları serbest bırakmak demek. bu da makineler arasında savaşa yol açıyor. sonra tekrardan bir matrix kurup, bu matrix'i önceki matrixlerde olan mimar gibi birine emanet ediyorlar. bu adam aynı zamanda matrix içinde neo'nun gittiği analist, psikolog gibi bir şahsiyet. neo'yu dizginleyip gerçeği fark etmesini önlüyor ve ona sürekli mavi hapı ilaç olarak veriyor. bu analist arkadaş zamanında bir çoğu kez matrixi kurmuş ve kurduğu matrixlerde neo ve trinity ablamızı birlikte mutlu şekilde yaşatmış, lakin bu matrixler hep çökmüş. sonrasında ise bu son sürümünü kurmuş ve ikisini ayrı olarak tutmaya karar vermiş. neo abimizin kafayı öyle bir yıkamışlar ki önceki matrixleri kendi kafasında tasarlayıp sunduğu bir oyun olarak görüyor. zaten kendisi de başka bir görünüm kazandırılmış, eski ajan smith abimizin altında oyun yapımcısı olarak çalışıyor. ikisi de dış görünüm olarak farklı görünüşlere sahipler çünkü matrixi tasarlayan analist arkadaş eskiyi hatırlatacak her şeyi uzaklaştırmaya çalışmış. neo'yu tekrar gerçekliğe döndürmek isteyenler bu sebepten neo'yu bulmakta zorlanıyor ama tabi sistem açıkları sayesinde buluyorlar. intihar etmek istediğinde edemeyip düşememesi gibi. film ilk filmden o kadar fazla tekrar sahnesi içeriyor ki bazı noktalarda fanmade gibi duruyor.

sonra ne oluyor? neo abimiz artık mavi hapları almayı kesiyor ve kırmızı hapı çakıyor. film bu noktadan sonra makinelerin neo'yu ikna etmeye ve durdurmaya çalışması ile geçiyor. sonunda neo ve trinity matrixi terk etmek yerine orayı kendilerinin istediği gibi düzenlemeye karar veriyorlar. son olarak kötü yola düşmüş merovingian reise de değinmekte fayda var. kendisi silinmemek adına kahrı diyar eylemiş sürgün yemiştir. tabi yine yanında eski matrixlerden kalan değişik hareketler sergileyen sürgün tipler bulunmaktalar. iki sövüp gidiyor reis.
devamını gör...

ortalama bir film ve gereksiz uzun. 2 buçuk saat boyunca anlattığı konuyu 2-3 cümleyle anlatabilirim ve filmi izlemeye gerek kalmaz.

evet günümüzün en önemli konularına değinmiş ama bunu 2 buçuk saat boyunca boğucu bir şekilde yapıyor. ciddi bir durum varken espri kasan tipleri ve aptal politikacıları görmekten yeterince bıkmış bir milletken, izlerken küfür etmeyen yoktur diye umuyorum. ve evet iki buçuk saat boyunca sadece bunun farklı varyasyonlarını görüyoruz.

(bkz: kompozisyon yazarken uzun görünsün diye büyükçe yazıp, fazla boşluk bırakan şahsiyet)

bu arada jennifer lawrence'in oynadığı asi, punkçı, dövmeli, serseri, piercingli olup, zeki olan kız profili dünyada yok kardeşler. klişe bombardımanı gibi geziyor kız filmde.
devamını gör...

bu evrenle zamanında kuzenin bilgisayarında olan dune 2000 adlı oyunda karşılaştım. yaş ve ingilizce bilmememden dolayı hikayesini anlamamıştım. dün 2021 çıkışlı filmini izlememle kafada karanlık olan noktalar aydınlandı. filmi genel olarak beğendim. film, hikayeyi olabildiğince net anlatmaya çalışmış ama keşke film yerine dizi olarak işe girişselerdi. evreni büyük olduğu için bunu belirli bir süreye sıkıştırmaya çalışmalarına rağmen iyi bir iş çıkarmışlar.

sıkı bir yüzüklerin efendisi ve matrix aşığı olmama rağmen, hikayeye giriş ve tanıtım bölümü olarak ilk filmlerini karşılaştırırsak, açıkçası dune filmini daha açıklayıcı ve net buldum. diğer filmler gibi en azından aklımda bin tane soru bırakmadı ama onlar kadarda içine çekemedi. hikaye açısından ise kesinlikle diğerlerinin altında kalacağına eminim.

ilk film aksiyondan ziyade daha çok politik bir savaş şeklinde geçti ki sonraki filmlerde de böyle devam edeceğini düşünüyorum. zaten ilk filmden verilen ipuçları nasıl bir yola doğru gideceğini fazlasıyla belli ediyor. sonraki filmlerini merak ediyorum ama heyecanla beklediğim söylenemez. bildiğimiz ortadoğu'da petrol arama mevzusunun uzayda geçen versiyonu.

ufak bir bilgi; oyunda mentor olarak bize yardımcı olan kişiyi canlandıran oyuncu, aynı zamanda yüzüklerin efendisinde gimli'yi oynayan oyuncudur.
devamını gör...

the harder they fall, senaryoyu boaz yakin ile birlikte yazan jeymes samuel'in yönettiği 2021 amerikan anti-western filmidir. filmde jonathan majors, idris elba, zazie beetz, regina king, delroy lindo, lakeith stanfield, rj cyler, danielle deadwyler, edi gathegi ve deon cole yer alıyor. the harder they fall dünya prömiyerini 6 ekim 2021'de bfi londra film festivali'nde yaptı. 3 kasım'dan beri de netflix'te yayınlanıyor.


filmi geçen günlerde izleme fırsatı buldum ama 20 dakika sabredebildim. film klasik bir hikayeye sahip; ana karakter ve ebeveynleri yemek masasındayken içeri giren kovboylar tarafından öldürülüyor. öldüren kişi çocuğun alnına muazzam nizami bir şekilde haç işaretini usturayla atıyor ve sağ bırakıyor. yani yoksa film olamazdı illa sağ bırakılmalı. sonra çocuk büyüyor ve intikam peşinde koşuyor.

filmin oyuncularının %99 zenci. zenci kovboy ne la? hadi ona eyvallah diyip devam ediyorsunuz. filmdeki diyaloglar tamamen whatsup my nigga seviyesinde ve arkada çalan müzikler bitirim ikili ov ye ov rayt zenciyiz adamım şak al sana mermi taammı madafakı şeklinde. bunu ciddi olarak yapmışlar. at sürüyorsun hoplayıp zıplıyorsun westerndesin lan kovboysun ama üstün jilet, dibine kadar jantisin, saçlar makyajlar, atarlı ablalar, zenci ingilizcesi ma boey, şekil verilmiş sakallar falan ahhhh dayanamıyorum lan. bembeyaz dişleride unutmayalım. çocuğun alnına haç işaretini cnc makinesinde lazerle atsan bu kadar nizami olurdu reis. will smith'i niye çağırmadınız la?

fragman için
devamını gör...

evet ilk izleyişte anlamaman normal sevgili kardeşim çünkü bu olayların öncesi var. öncesi filmlerde değil, animatrix adındaki animede anlatılıyor. filmin kapsadığı felsefe alanı o kadar geniş ki hayran olmamak elde değil. filme sadece vurdulu kırdılı film olarak baktığın zaman bile, o türdeki filmlerden kat kat iyi olduğunu söyleyebiliriz.

nedir abi bunun hikayesi? nedir bu filmi bu kadar iyi yapan? bunu kendi cümlelerimle anlatmak isterdim, lakin bu işi çok daha iyi ve güzel bir biçimde yapan shockvoice adlı youtube kanalından hikayeyi dinlemeniz çok daha iyi olacaktır.

olayların başlangıcı animatrix serisi ;


animatrix serisini izledikten sonra filmi izleyin. sonra tekrar bu arkadaşın kanalına dönüş yapıp, film üzerine yaptığı açıklama ve 5n1k tarzı videoları izleyin.
devamını gör...

dünyasını basitçe anlatmak gerekirse, dünya üzerinde çeşitli binlerce şeytan meyvesi var. bu şeytan meyveleri yiyene çeşitli güçler verirken handikap olarak deniz ile temas edince narkoz etkisi yapıp güçten düşmesini sağlıyor. çeşitli güçlerden kasıt gerçekten aklınıza gelebilecek her şey olabilir mesela element kullanımı yada bir hayvana dönüşme veya deprem yaratabilme.

hikaye korsanlar çağında geçtiği için büyük bir bölüm deniz üzerinde geçiyor. ana karakterimiz bir korsan ve kendisi lastik meyvesini yemiş. son korsanlar kralı olan roger idam edilirken ''hazinemi o adada bıraktım gidin alın'' tarzı bir şey demesinden ötürü, torun tombalak herkesi denize dökmüş, hazinesinin peşine koşturmuştur. ana karakterimizin amacı o hazineyi bulup korsanlar kralı olmaktır. zira hazineyi bulmak için dünyayı gezmek zorunda ve ipuçlarından yola çıkarak, hazineye ulaşmalıdır. önündeki en büyük engellerden bazıları ise kendi gibi diğer korsanlar ve hükümetin askeri olan denizcilerdir. gereksiz uzayan bölümleri kimi zaman bıktıracak düzeye gelse de iyi animedir. bu sebeple puanım 9/10.


keşfetme hikayem ise ;
günlerden bir gün dayımlara misafirliğe gitmiştik. herkese selam verip görüştükten sonra odasında olan abim gibi gördüğüm kuzenin odasına daldım. bir şeyler tıkınıp one piece izliyordu. tabi ben yine görüştükten sonra, ne izliyor lan bu diye ekrana bakmamla çizgifilm izlediğini fark edince, klasik lafı yapıştırdım; ''çizgifilm mi izliyorsun abi'' ama tabi dalga geçer bir tonda değil yoksa şepeşilleyi yeriz.

tam senesini hatırlamıyorum ama one piece o zamanlar daha 300'üncü bölümlerindeydi. kuzen bana anlatınca pek ilgimi çekmedi açıkçası. onun yanında izlediğim bölümler ise boş bölümler olduğu için zaten hiç ilgi çekici değildi. o zamanlar tabi siteler yok, millet torrentden indirip, divxplanetten altyazı çakıyor, arşivliyor. bende kuzenin gazına gelip, zaten boştayım bir bakayım diye aldım, eve gidince bir başladım izlemeye öff. abartısız 5 saat izledim, bir hafta sonra güncele geldim. tabi kuzen bunu duyunca bastı kahkahayı hani çizgifilm milm bir şeyler diyordun dedi. ona buna tavsiye ede ede genişlettim izleyici kitlesini. eee konuşacak adam da lazım öyle daha hoş oluyor.



devamını gör...

ragnar'ın tohumlarının ön plana çıkması ile saçmalıklar başlamıştır.

hele hele ivar hıyartosunun yerde tek başına düşman askerlerine çemkirdiği sahne çok aptalcaydı.
o noktadan sonra bıraktım.
lakin o noktaya dek kral dizidir.
devamını gör...

borat'ın köyü diye gösterilen yer romanyada bir köydür. kendisi oraya gittiğinde hiç rolünden çıkmamış ve tüm köyü trollemistir. tabi köylüler filmi izleyince sinirlenmiştir.

sonradan durumu öğrenen bir alman avukat durumdan haberdar olup, köylüleri dava açmaya ikna edip amerikaya götürmüş lakin hiç bir sonuç alamamışlar. avukat da aldığı parayla, bunlarda kaybettikleri zamanlariyla kalmışlardır.
devamını gör...

diziye sürekli netflix'de denk gelince, eh artık izleyelim dedim. oturdum bu hafta sonu baya bir bölümünü izledim. başlangıç olarak gayet güzel başlamışken, belli bir yerden sonra isyan ettirecek kadar saçma olaylar gelişmeye başladı. klasik türk dizisi kafası yoktur sanmıştım, varmış. klasik arkada müzik çalarken bakışma, üzüşme, şebnem dönmez'in kötü oyunculuğu, hele hele sırf dizi devam etsin diye yapılan mantık hataları öff, acayip can sıkıcı.



hapishanede kavga çıkacağı çok belliyken, iki grup bahçede söz dalaşına girip bakışırken kimse müdahale etmiyor.
kavga başladıktan sonra, tam olarak cennet mahallesinde iki ailenin birbirine girmesi gibi saçma komedi sahneler görüyoruz.
denizin suçlu olup olmadığını tek tanık olan çocuğa sormuyorlar.
yatağın altından çıkan bilekliği oraya kimin koyduğunu kameralara bakıp bulabilecekken bakmıyorlar.
ulan o kadın bilekliği çalsa oraya mı saklayacak? bir insan evladı da demiyor ki, kadını olay mahallinden direkt aldık götürdük diye. hiç mi üstünü aramadınız neresine sokmuş bilekliği acaba?
aynı şekilde olayın kör noktada olduğu söyleniyor, peki bu kör noktaya giden yollarda mı kör kardeş? 2 kişi denizi kovalarken hiç onlara sorulmuyor mesela niye kovalıyordunuz diye? zaten deniz köşeyi döner dönmez şoka giriyor, millet geliyor. lan ne ara taksın bıçağı ayrıca koşarken elinde bıçak görülüyor mu ? yok. yani sırf dizi devam etsin diye b*konu çıkarmışsınız.

deniz de ayrı bir mal. lan seni görüşe çıkarmamak için şişko gardiyan engelliyor. desene bu şişko bana şunu bunu yaptı diye? yok.
kızı kendini derbeder etmiş bekleme sırasında tanıştığı tipin evine gidip uyuyor. baba hiç sormuyor moruk nerde uyudun ? kız belaya koşuyor ki dizi uzasın.
deniz sözde kızına ulaşmaya çalışıyor ama her seferinde baba yada hala çıkıyor. tırı vırı yapacağına anlatsana derdini dingil. illa niye direkt o kişiye söylemek zorundasın ki? kocanı arıyorsun söyle işte. bizim mal kıza söyle şöyle şöyle yapsın çenesini kapasın de. yok ama dizi uzamalı.



kaliteli dizi izleyen insan evladını çıldırtır bu dizi. çayır çimeni izleyin daha iyi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim