kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
doğanın merkezidir, 2mm'lik bir tohumdan onlarca metrelik bir deve dönüşebilir, dönüşürken doğayı içine katar, etrafındaki suyu, toprağı mineralleri harmanlar, doğanın ona büyümesi için sunduklarını doğaya, büyüdüğü zaman geri verir,meyve verir bebekleri yaşatır, oksijen verir canlılara nefes olur, doğanın kendisinden bir nevi kredi çeker ve faiziyle öder.
iskandinav mitolojisinde tanrının ayağı dalında asılıdır, türk mitolojisinde kovuğundan bebek çıkar, yunan mitolojisinde sarmaşıkları bir silahtır, hapishanedir, silahtır, doğumdur, ölümdür, ilktir ve sondur, hayatın kendisidir, doğar, besler ve ölür.
devamını gör...
oksijen ve meyve-bitki kaynağıdır.
devamını gör...
bazen şöyle görüntüler sunar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ağaçlar yeryüzünün gökkubbeye yazdığı şiirlerdir. ama biz onları devirir ve boşluğumuzu kaydedebilmek için kâğıda dönüştürürüz...
devamını gör...
bilim insanları büyük ağaçların etraflarindaki küçük ağaçlara besin su sağladığını tespit etmiş.
ee bunu bana sorsaydiniz söylerdim zaten. iki metre toprak taş kum kaziyoruz o sıcakta etrafta su yok. hiç sıfır. o kurak yerde 20 cm bir ağaç nasıl yaşar. yanındaki büyük ağaçlar işte ona su yiyecek kaşarlı köfte meyve suyu veriyor demek ki.
bir nevi dayanışma ya da onun tohumundan olduğu için evladı gibi. birbirleriyle konuşuyorlardır da kesin.
devamını gör...
gölgem oldun
gönlümde yeşerdin
ilk çiçek açan ağızcım
herşeye rağmen bende gövden gibi dimdik duracağım .
devamını gör...
orhan veli kanık ve oktay rifat tarafından necip fazıl'a yazılan taşlama niteliğinde şiirdir. necip fazıl, o zamanlar yönettiği ağaç isimli dergisinde yayınlamak üzere orhan veliden ve oktay rifattan birer şiir göndermelerini ister. aradan zaman geçer, şiirlerin yayımlanmadığını gören şairler fazıldan şiirlerini geri ister. necip fazıl aldığı şiirleri iade etmeyince "ağaç" dergisine ithafen bu şiir kaleme alınır.


ağaca bir taş attım;
düşmedi taşım,
düşmedi taşım.
taşımı ağaç yedi;
taşımı isterim,
taşımı isterim!

oktay rifat – orhan veli kanık

(ağustos 1937 / varlık, 15.09.1937)
devamını gör...
şu başlığa bile şiir eklenmiş, ağacı tanımlayan tek bir tanım yok.
her şeyi şiirselleştirmesek keşke.


ağaç kesmesi kolay, yetiştirmesi ve büyütmesi zor olan çok yıllık kalın bitkidir.
dünyanın akciğerleri ormanlardır, ormanları da ağaçlar oluşturur.
meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki olarak tanımlanır.


aynı zamanda ağaçlar uçurum kenarlarına ve benzeri dikildikleri yerlere göre heyelan, toprak kayması, sel gibi doğal afetleri de engeller.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
bugün geçmişten süregelen ağaçlarımı anmak istediğim için bu tanımı yazıyorum.

ağaçlar çocukluğumdan beri beni o kadar etkilerdi ki uzun uzun izlerdim onları, anlamaya çalışırdım konuşurdum dinlerdim.. kolay bulunmaz bir çocuktum yani sürekli kaybolurdum ortadan, kimseyi görmek istemeyen kendi kendine küsüp kendi kendine barışan bir çocuk. ve genelde içinden çıkılmaz sorunlar içinde büyüdüm, köyde yaşıyor oluşum da cabasıydı. “ömürleri nasıl bizimkilerden uzunsa ağaçların, düşünceleri de öylesine bizimkilerden uzundur” der herman hesse ağaçlar kitabında. benim için de bu böyleydi insan bazen düşünüyor, abartmıyor musun diye soruyor kendine ara ara ama öyle bir şey değil, bir ağacı dinleyebilmenin şerefi bilhassa kıymetli.

yol kenarında uzunca bir evimiz var köyde, ağaçları biraz solmuş ama duruyor öylece, okumuş olanlar bilir bir tanımda anlatmıştım dedemin kıymetli mirası dut ağacını, işte bu dut ağacının olduğu ev. yol kenarında olan bu evin yoldan tarafında küçük dut ve uzunca bir garipdost var yan yana ki aynı zamanda evin sonunda o büyük dut ağacının biraz yakınında bir garipdost daha var. onlarla büyüdüm desem yeri galiba, nasıl uzun zaman sonra gördüğümde arkadaşlarımın büyüdüğünü değiştiğini farkettiysem onların halleri de zihnimde canlanır istediğim zaman. çünkü ben bu canım garipdostların meyveleriyle çok tüftüf oynadım, çok arkadaşımı alnından vurdum (böyle söyleyince biraz garip olsa da çok keyifli bir oyundur, her şey mübah oyunlarının en güzelidir diyebilirim.). arkadaki dut ağacı bizim dama çıkmak için kullandığımız merdivenimizdi, sessiz sedasız çıkar bir delilik olarak güneş enerjisinin camından kayar sonra da asmadan üzümleri toplar aynı ağaçtan geri inerdik. garipdostlar o kadar uzundu ki direküstü olan evimizin bütün kahkahalarına, gözyaşlarına, cenazelere, düğünlere, misafirlerine, bizlere şahittir. o eve her gidişimde ilk olarak pencereleri açıp garipdostlara bakıyorum. (çok baydı diye düşünüyorsanız kusura bakmayın ben özlemişim hatırladığımı yazmam lazım) onun dışında evin önündeki küçük bahçede bir zeytin ağacı vardı tekerlekten salıncağımı astığım, limon ağaçları mandalina portakallar ve tabî bir de elma ağacı vardı. o elma ağacı çürüyünce kesildi ve maalesef tadını da bir daha hiç bir elmada bulamadım. evin aşağısına doğru orman tarafında üç de büyük incir ağacı vardı, nasıl anlatayım evden büyükler öyle geniş.. içine giriyorsun seni dışardan gören olamaz ve başına çıkıyorsun daldan dala iki ağacı gezersin öyle çok dalları var. işte burası benim full ağladığım yer, köyde bir yere kaybolacaksam o yer burasıydı, yere sırtüstü uzanır yaprakları izlerdim.

her gittiğim yurtta yaşadığım evlerde ilk olarak bir kaç ağaç sahiplenirim kendime, rahatlatıcı bir şey benim için. şimdi çoğunlukla yaşadığım yerse civarın en yüksek tepesi. burada zamanın çoğu çalışmakla geçse de soluklanmak için kendimi attığım yerler yine ağaç diperi falan oluyor. bugün bahçelere sulama yapmak için evden çıktım, suyu halledip bütün dağın eteğini dolanmışım. taş armudu ağacı var arka yüzdeona gittim hâlâ olmamış kekre bir tadı var, biraz daha ilerde leyleklerin göç durağı olan bir ağaç daha var ne ağacı olduğunu bilmiyorum ama çok asil gelir hep gözüme, bugün oturdum yanına bir iki türkü dinledim ki böyle ağaçlara ancak türkü yakışır, sonra da kalktım eve döndüm.
yani diyeceğim o ki ağaçlar çoğu insana huzur verir ve kimileri bunu hiç farketmeden yaşar, zamanla usul usul ölür. ağaçları farkedebilmeniz dileğiyle..

bir kaç fotoğraf bırakayım bu saate kadar uyuyamayanlara içiniz açılsın, geride kalanlaraysa iyi geceler.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
yaratıcının bize bağışladığı en önemli nimettir. tabi, bu nimet betonlaşmış kentlerde dışlanmıştır.
devamını gör...
ağaç dünyadaki en güzel şeylerden birisidir ve dünyada sayılı güzel şey vardır ve bunların sayısı 10'u geçmez. işte ağaç da bu güzelliklerden birisidir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ağaç" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim