kanıt da olsa inanmayan inanmamaya devam eder. iş kanıt meselesi değil:

eğer, onlara gerçekten melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık, allah dilemedikçe (kendileri de istemedikçe), onlar yine de inanmayacaktı. fakat onların çoğu (yaptıkları cahilliğin kendilerini nereye götüreceğini) bilmezler.

-enam süresi, 111. ayet-
devamını gör...
hemen ayet açıyorsunuz ya. karşı taraf da az değil 'varsa var' kafasında.

yoksa da yok hatta.

şöyle ansızın bir beşiktaş barında keşke 5 kadın 2 erkek bu konuyu tekila şatlarken tartışabilsek. çok nefis konular. muhabbet hiç bitmeyeceği için hemen taksiyle falan paldır küldür eve geçer, salonda müzik açardık loş ışıkta. çok derinsel konular çünkü.

allah varsa neden sevişmiyoruz falan diye bağlardık konuyu mis gibi.

başka sözlüklerde hemen sevişiyorlar. bu sözlüğü şu türden konularda yetersiz buluyorum. noluyoo size canikom böyle.
devamını gör...
nereden geldiğimizi araştırırken harcadığımız çabayı, şu anda yaşadığımız dünyayı nasıl güzelleştiririz diye harcasak inanın hem biz hem gelecek nesiller daha mutlu, daha hoşgörülü,daha adil bir dünyada yaşarlar.
devamını gör...
şu linklerde de bazı örneklerini görebileceğiniz kanıtlardır:

www.canertaslaman.com/wp-co...

www.miracles-of-quran.com/
devamını gör...
mlsf
(bkz: yok)
devamını gör...
konuyu bence en "ince" anlatan tanım kelenderis'e ait. hem katılıyor hem kutluyorum.
devamını gör...
benim varlığım.
devamını gör...
2 taşı üst üste koysan, bu kendiliğinden oluşmuş desen inanmayacak ateyistlerin " allah'ı göster de inanalım" şeklinde istediği kanıt.
devamını gör...
yok kardeş , yok ulan.
var olsa kanıtlamak için bu kadar uğraşır mıydın ?
bir düşün.
devamını gör...
"1.) doğru hüküm vardır.
2.) bilgi, doğru hükümdür.
3.) bilgi, bilen'e muhtaçtır.
4.) bilen vardır.
5.) bilgi, bilen'in bilmesiyle var edilir: bilen, bilgiyi var edendir. bilgi, bilen tarafından sürekli var edildiğine göre; bilen, var eden'dir.
6.) bilen ve var eden, her şeyin bilen'i ve var eden'idir.
7.) ancak zamanı, mekanı, gökleri ve yeri kuşatan her şeyin bilen'i olabilir.
8.) zamanı ve mekanı, gökleri ve yeri kuşatan en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
9.) bilen ve var eden; en yüce'dir, en büyük'tür, tek'tir.
10.) en büyük, en yüce ve tek olan tek tanrı'dır, allah'tır.

ilk 4 maddeyi anlamakta güçlük çekenler için:
1) doğru inanç vardır.
2.) doğru inanç, doğru inananın inancıdır.
3.) doğru inanan vardır.
4.) doğru inanç bilgi, doğru inanan bilen'dir. " şeklindeki ispattır.

not:
william kingdon clifford'a atfedilen ''bir şeye yetersiz delile dayanarak inanmak, herkes için, her zaman ve her yerde yanlıştır.'' sözü dikkate alınarak doğru inancın doğruluğuna ahlaki bir özellik verildiğinde, yani; doğru inanç, bir önermeye yeterli delile dayanarak inanma olarak tanımlandığında sokrates'ın ''doğru inanç bilgidir.'' tanımına yaptığı itirazdan ve edmund gettier'in ''gerekçelendirilmiş doğru inanç bilgidir.'' tanımına yaptığı itirazdan etkilenmeyen bir ''doğru inanç bilgidir.'' tanımı elde edilir.
devamını gör...
kurandaki bazi mucizelerden ve hadislerdeki bazi mucizelerden meraklisina bahsedecegim.

a. kurandaki mucizeler:

1. olm d....k geçmeyin ben normalde böyle şeylere inanan biri değilim ama, şakkı kamer'i araştırırken vikipedi'ye bakıp bi iddia gördüm. bazı müslümanlar, galiba kurancılar, vakit yaklaştı ve ay yarıldı diyen ayetten kuran sonuna kadar geçen ayet sayısı 1389, bu miladi 1969 yapar, aya insanlık ilk 1969da ayak bastı, ayrıca bu sure kamer, 54cü sure, ayetse birinci, astronotlar da aydan 17:54:01de ayrılmış, hani 54:01 hesabı.

üşenmedim, ayetleri saydım, harbiden 1389 çıktı.
miladi sitesinden çevirince 1969 yaptı.
inssnlar harbiden ilk 1969da aya gitmiş.
ayrıca galiba harbiden 17:54:01de ayrılmışlar. bakın ne yazıyo nasa'nın sitesinde:

"the lm lifted off from the moon at 17:54:01 ut on 21 july after 21 hours, 36 minutes on the lunar surface. after docking with the csm, piloted by michael collins, at 21:34:00 ut, the lm was jettisoned into lunar orbit at 00:01:01 ut on 22 july. the fate of the lm is not known, but it is assumed that it crashed into the lunar surface sometime within the following 1 to 4 months."

bu lm de, aya inen ilk insanlı uzay aracı lunar eagle'mış.

bence tesadüf bu arada, ya da tevafuk mu işte neyse. madem biliyo, 54:01, o 17 nerde? saat önemli bence. kamer suresinin 3'cü ayetine kadar kelimeleri sayarsanız galiba 17 oluyo ama neden bunu yapalım ki. ama yine de kayda deger bir olay meraklisina.

2. bizzat kendi kesfettigim olay:

şu aya iniş mucizesi için ayetleri sayarken, kurandaki çok garip bir olaya denk geldim. belki siz de fark etmemişsinizdir. yemin ederim ki bunu ben keşfettim ve şuan keşfettim ama belki fark eden bir başkası da olmuştur.

cuma ve munafikun sureleri birbiri ardına geliyor, ikisi de 11 ayet
bunlardan 1 sure sonra birbiri ardına talak ve tahrim sureleri geliyor, ikisi de 12 ayet.
bunlardan da 1 sure sonra kalem ve hakka sureleri geliyor, ikisi de 52 ayet.
bunlardan 1 sure sonra nuh ve cin sureleri geliyor, ikisi de 28 ayet. herhalde bunlar hepsi tedadüf değil. her 1 sure başı aynı ayet kadar 2 sure geliyor.

kıyamet suresi 40 ayet, bundan 2 sure sonra yine 40 ayetli nebe suresi geliyor. üstelik, kıyamet suresi inen 31ci sure, ve kendisinden bir sonra gelen sure, yani insan suresinin ayet sayısı 31. kıyamet suresinden 2 sure sonra gelen 40 ayetli nebe suresi, 40+40, yani inen 80ci sure.

şimdi, kıyametten 2 sure sonra geldi nebe değil mi? bunu aklınızda tutun. 2 sure sonra.

nebeden 3 sure sonra 19 ayetli infitar suresi geliyor. ve infitar'dan 2+2, 4 sure sonra yine 19 ayetli olan ala suresi geliyor. tesadüf mü?

peki 19 ayetli ala suresinden 4+4,8 sure sonra yine 19 ayetli alak suresinin gelmesi de mi tesadüf?

2, 4, 8. kat kat ilerliyor.

devam edelim,

inen 11ci sure olan duhan suresi 11 ayet.

inşirah suresiyle tin suresi birbiri ardına geliyor, ikisi de 8 ayet. bu iki sureden 2 sure sonra yine birbiri ardına, yine 8 ayetli beyyine ve zilzal sureleri geliyor. bu iki sureden 2 sure sonra yine 8 ayetli tekasür suresi geliyor. tekasürün üstündeki o 2 sure, adiyat ve karia sureleri, her ikisi de 11 ayet. tekasürden sonra 3 ayetli asr geliyor, asrdan 2+2, 4 sure sonra yine 3 ayetli kevser geliyor. yetmedi mi? 3 ayetli asrdan sonra gelen sure hümeze, 3+3+3, 9 ayet. tesadüf mü? 3 ayetli kevserden sonra gelen sure kafirun, 3+3, 6 ayet.

kadir suresi inen 5x5, 25ci sure. ayet sayısı 5.

5 ayetli filden, 5 sure sonra 5 ayetli tebbetin gelmesi de mi tesadüf?

ya 5 ayetli filden 5 ayetli tebbete kadarki arada olan o 5 sureden, 3cüsünün yani kevserin ayet sayısının 3, ve inen 3x5, 15ci sure olması? ya kevserden sonra gelen 3+3,6 ayetli kafirunun inen 6x3, 18ci sure olması?

ya kevserden sonra gelen kafirundan sonra gelen iki surenin, birinin 3, diğerinin 5 ayetten oluşması?

ya 3 ayetli nasr suresiyle kurandaki son sure olan nasın arasında 3 sure olması, ve nasın 3+3, 6 ayetten ibaret olması?

3. نَتَوَفَّيَنَّكَ

bu sözün anlamı, seni vefat ettirsek demektir.
kuranmeali arapça kelime arama kısmından aratınca, bu sözün kuran'da 3 kere geçtiğini görürüz.

yunus, rad, mümin sureleri.

yunus 10, rad 13, mümin 40'cı suredir.
10+13+40=63. yani hz. muhammed'in vefat ettiği yaş.

4. şu cennet cehennem kuranda 77 kez geçer muhabbeti yanlış.
ama cennet 76, cehennem 77 kez geçer.

5. kuranda 7 gök ifadesi 7 kez geçer.
günler kelimesiyse 30 kez. gün kelimesi 365 değil, 415 kere geçiyor.

b. hadislerdeki mucizeler:

1. bizans'ın fethini haber vermesi:

resulullah: "sizler arap yarımadasını fethetmek için savaş yapacaksınız, allah onun fethini kolaylaştıracak, sonra fars diyarının fethi için savaşacaksınız, allah onun da fethini kolaylaştıracak, sonra rumlarla savaşacaksınız, allah onun da fethini kolaylaştıracak, sonra deccal'le savaşacaksınız, allah onu da kolay kılacaktır." buyurdu. nafi bin utbe şöyle dedi: "ey cabir! biz, rumlara karşı zafer kazanılana kadar deccal'in çıkacağını zannetmiyoruz!" - müslim

bizans yani rumlar, fatih devrinde sona erdirildi. imparator konstantin de savaş sırasında öıdürüldü. yani bu hadisin haberi 800 yıl sonra gerçek çıktı.

2. istanbul'un fethini haber vermesi:

resulullah'ın çevresinde toplanmış hadislerini yazdığımız bir esnada ona: "hangi şehir önce fethedilecek, kostantiniyye mi yoksa rumiyye mi?" diye soruldu. allah resulü: "hiraklin şehri (yani kostantiniyye) önce fethedilecek!" buyurdular. (müsnedi ahmed)

yine fatih, bu haberden 800 yıl sonra istanbul'u fethetti. rumiyye galiba roma şehridir. yani allahu a'lem roma da fethedilecek. ki gercekten peygamberin dedigi gibi ıstanbul, roma'dan once fethedildi.

3. moğol-abbasi savaşından haber vermesi

"şüphesiz geniş yüzlü, küçük gözlü, sanki yüzleri deriden kalkan gibi olan bir kavim benim ümmetimi, arap yarımadasına sokuncaya kadar üç kere sürecek, birincisinde onlardan kaçanlar kurtulacak, ikincisinde bir kısmı helak olup bir kısmı kurtulacak, üçüncüsünde ise onlardan geri kalanların hepsi kılıçtan geçirilecek."

rasûlullah'a: onlar kimlerdir, ya rasulullah diye sordular, "onlar türklerdir, nefsim elinde olan allah'a yemin ederim ki atlarını müslümanların camilerinin direklerine bağlayacaklar." bu­yurdu.

burdaki tarifler moğol, tatarları gösteriyor ki, moğol istilası başladığında bazı alimler de bunu bu hadis'e yormuşlar. hadiste belirtildiği gibi, moğollar ve abbasiler arasında savaşlar yaşanmış, en sonunda bunlar bağdat'a saldırıp on binlerce kişiyi öldürmüş, halifeyi halıya sarıp atlara çiğnetmiş, abbasilere son vermiş, şehri yağmalamış ve islamın altın çağını kapatmışlardır. bağdat katliamında moğol ordusunun 40.000'den fazlası türk'tü. bence bu hadis bu katliamla mutabık olduğundan gaybi haber olarak yorumluyorum. savaşın detaylarına çok da hakim değilim.

4. osmanlı'nın kuruluşundan haber vermesi

"şüphesiz ki, ümmetimden hükümdarlığı ve allah'ın onlara bahşettikleri şeyleri ilk alacak olan beni kantura'dır." (taberani)

beni kantura, bazı alimlerin belirttiği ve galiba bazı hadislerde geçtiği üzere türklerdir. şimdi bu hadis her 2 yönden mucizedir.

1. bu hadis, beni kantura'nın müslüman olduğu düşünülürse mucizedir. çünkü hilafeti osmanlı devraldı, abbasiler dağılınca islam'ı osmanlı temsil etti.

2. beni kantura müslüman değil dersek, gene mucize. e çünkü moğollar, abbasi hakimiyetine son verdiler. cengiz han türk değil desek bile, nihayetinde türküm diye dolaşıyordu. orduda 40.000den fazla türk var. vahşi tatarlar var bir yanda.

yani hadis her 2 yönden bir olayın habercisi. ki taberani, 918'de, yani moğol istilası ve osmanlı'dan 300-400 yıl önce vefat etmiş. uydurma deseniz de elinizde kalıyor. nasıl uydurmuş falan diye.

5. rum suresi mucizesi. bu zaten cok bilindik diye pek detaya girmeyecegim. hem kuran hem hadis mucizesidir.

6. buharide geçen bu hadis'e bakın: ebu hureyre'nin nakline göre resulullah: "hicaz topraklarında bir ateş çıkıp, busra'daki develerin boyunlarını aydınlatmadıkça kıyamet kopmayacaktır" diye haber vermiştir.

şimdi buhari'nin en ünlü şerhi olan fethül bari şerhini, 1300 ve 1400lerde yaşamış ibn hacer yazdı. o bu hadisin şerhinde bakın neler yazıyor:

"nevevi şöyle der: şam halkı nezdinde bu ateşin çıktığı bilgisi tevatür derecesindedir. ebu şame, zeylü'r-ravdateyn isimli eserde şöyle der: 654 yılı şaban ayının başlarında medine-i münevvere'den mektuplar geldi. bu mektuplarda sahihayn'da yer alan haberi tasdik eden büyük bir olayın açıklaması yer almaktaydı. ebu şame, bu hadise yer verir ve şöyle der: sözkonusu yangını gören kimselerden güvendiğim birisi bana o ateşin ışığında çölde kitap yazdığını haber verdi. "busra'daki develerin boyunlarını aydınlatmadıkça ..." ibnü't-tin şöyle demiştir: yani bu ateşin bulunduğu yerden gelen ışığı şam toprakları hududu içinde yer alan busra'daki develeri aydınlatacaktır."

şimdi dostlar 654 yılı hicridir, miladi 1256 yapar. bu olay uydurulmuş olamaz mı? hayır çünkü ebu şame zaten bu olayın çağdaşıdır ilaveten başka görgü tanığı müellifler bunu kitaplarına almışlar. kaydediyim ki bu olay gizemli bi olay değil, medine'deki bir volkanın patlaması olayıdır.

olaydan 190 yıl kadar sonra yaşamış olan tarihçi semhudi(birazdan olayın tanıklarının kitaplarına da bakacağız bu arada) şöyle yazıyor:

"yanardağ patlamasının öncesinde cemâziyelâhir ayının başlangıcında medine’de meydana gelen ve günlerce süren birçok büyük deprem oldu. (pazartesi, 1 haziran 654 hicrî 1256 miladî). başlangıçta sarsıntılar hafifti ve medine’nin bütün sakinleri onları hissetmedi. salı günü cemâziyelâhir’in ikinci günü (2 haziran 654 hicrî), depremler daha güçlü hale geldi. çarşambq günü, (3 haziran 654) gecenin üçüncü kısmında (gündoğumu ve günbatımı arasındaki üç kısmın üçüncüsü, gece 2 ilâ 6 arası) en büyük deprem meydana geldi, bu da şehrin sakinlerini korkuttu. gecenin kalan zamanı boyunca yer sarsıntıları devam etti. cuma günü (5 haziran 654) büyük bir olay oldu, yer ve evlerin çatıları sallandı. o gün esnasında 18 deprem kaydedildi. öğlen vakti medine’de en büyük deprem hissedildikten sonra, atmosfere dağılan siyah sis bulutları ile sarılı bir ateş göründü. en büyük ateş medine’nin güneyindeki ufku kaplamıştı. lav akıntısı önüne çakılları, taşları ve ağaçları katarak ilerledi. kırmızı-mavi renginde kaynayan bir nehir gibiydi, gürleme sesleri çıkarıyordu. lav akıntısı vadi eheline’nin kuzeyine doğru hareket etti. bu ateşin ışığı mekke, busrâ ve teymâ’dan görüldü. tarihçiler, ateşin 3 ay boyunca devam ettiğini yazdılar. lavlar taşlık bir araziye indi ve yerden bir mızrak boyundaydı. lav akıntısı tamamen durduğunda, yağmurlu mevsimde büyük bir göl meydana getiren bir su bendi oluşturdu."

imam nevevi, bu olay yaşandığında 22-23 yaşlarındaydı. şöyle diyor: “bilakis, bu olay müstakil kıyamet alametlerindendir, 654 yılında, bizim zamanımızda medine’de bir ateş çıktı. taşlığın arkasından, medine’nin doğu tarafından çıkmış son derece büyük bir ateşti. bu olay, tüm şam ve sâir memleketler nezdinde tevatüren sabittir, bilinir. medine ehlinden buna hâzır olan birisi de bunu bana bildirdi."

bu arada imam nevevi de şam bölgesinde yaşıyordu.

yine olaydan 45 yıl kadar sonra doğmuş olan ibn kesir şöyle yazıyor: “târih ehli ve diğer insanlar bundan bahsettiler. bu, 654 senesinde tevatüren vuku bulmuş bir vak'adır. şeyhü’l hadis ve zamanının tarihçilerin imamı olan şihabüddin abdurrahman bin ismail, nâm-ı diğer ebu şâme, tarihinde dedi ki: “doğrusu bu ateş, 654 senesinin 6 cemaziyelahir cuma günü zuhur etti, bir aydan fazla bir süre devam etti.” ve ebu şâme; medine’nin doğusunda, uhud’un karşısındaki şazâ vadisi tarafından bu ateşin nasıl zuhur ettiği ile alakalı medine ehlinden gelen mütevatir mektuplardan bahsetti; gerçekten bu ateşin, o vadileri doldurduğunu, hicaz’ı yeyip bitiren ateşler çıkardığını ve medine'nin bu yüzden sarsıldığını, ateş çıkmadan 5 gün önce rahatsız edici sesler duyduklarını söyledi, bu ilk olarak pazartesi günü, ayın başında başladı. cuma gününe kadar gece gündüz demeden aralıksız devam etti, sonra şazâ vadisinin yanındaki bu yer; dört mil eninde, dört fersah uzunluğunda, derinliği yarım kâme ( 90 cm) olan muazzam bir ateş ile dolup taştı, kaya tıpkı kurşun gibi olana dek eriyor, sonra siyah kömür gibi oluyordu. bu ateşin ışığının teymâ’ya kadar vardığını söyledi, öyle ki geceleyin insanlar bu ateşin ışığında yazıyordu ve sanki hepsinin evinde kandil vardı. insanlar bunun parıldamasını mekke'den (allah orayı şerefli kılsın) de gördüler."

bu arada ibn kesir'in bahsettiği şam'da ikamet etmiş olan ebu şame de kitabında bizzat bu patlamadan bahsetmiş olup, olay yaşandığında 52-53 yaşındaydı.

yine ibn kesir şöyle yazıyor: "busrâ’ya gelince, bana kâdıl kudât sadreddin ali ibni ebî kâsım teymî hanefî dedi ki: safiyuddîn isimli busrâ’daki müderrislerden biri olan babam bana bildirdi, busrâ şehrinde bulunan birden çok ârabî de (bedevî) bu gecenin kuşluk vaktinde ona; hicâz bölgesinden çıkan bu
ateşin ışığında develerin boyunlarını gördüklerini bildirdi. şeyh şihâbüddin (ebû şâme), medine ehlinin bu günlerde mescid-i nebevî’ye sığındığını, işledikleri günahlardan allah'a tövbe ettiklerini,
nebi'nin kabri yanında bağışlanma dilediklerini söyledi."

şunu da not düşeyim, yine 1255-1256 yıllarında bağdat'da sel baskını da meyda geldi. patlama olayı o kadar meşhur olmuç ki, ibn kesir, şairlerden birinin bu olay üzerine yazdığı şiiri nakleder:

“şâirlerden bazılarının, hicâz’da çıkan bu ateş ve bağdat'ı su basması konusunda yazdıkları şiirlerden birisi şudur: “murâdı, mahlûkatta bir ölçü ile cârî olan, hicâz’ı ateş ile yaktığı gibi bağdat’ı da sularla boğan allah'ın şanı ne yücedir!"

olay yaşandığında 58-59 yaşlarında olan ıraklı tarihçi ibnüs sai ise 1256 yılında yani olay yaşandığında şöyle dedi: "receb’in 18’inde, cuma günü, yani bu sene, vezirin önünde oturuyordum, sonra ona nebi'nin şehrinden bir mektup geldi, kaymâz el-alevî el-hasenî el-medenî diye bilinen bir elçi ile beraber. mektubu ona uzattı, o da okumaya başladı. mektupta cemâziyelâhir’in ikisi, salı günü medine’de deprem olduğu hatta rasulullah’ın kabr-i şerîfinin bundan dolayı sarsıldığı, yüksek ve sert demir sesleri işitildiği, zincirlerin yerinden oynadığı, ateşin medine’ye 4 fersah (16 km) mesafede ortaya çıktığı, dağların tepeleri gibi cüruf (volkan atığı) püskürttüğü yazıyordu, 15 gün böyle devam etti. elçi dedi ki: ben gelenden beri kesilmedi, hala o hâl üzere devam ediyordu. ona hangi yöne doğru bunları püskürttüğünü sordum. o da dedi ki: doğu tarafına doğru. yemen eşrâfından bir kimse ve ben bu ateşin üstünde bir delik açtık, içine hurma yaprağı attık ama onu yakmadı. fakat taşları yakıyor ve eritiyordu. ve bu ismi geçen elçi, kaymaz, yanmış kayadan bir şey çıkardı, çıkardığı şey hem renk olarak hem de hafiflik olarak kömür gibiydi."

yine ibnüs sai, medine kadısının deprem olduğunda harem bölgesine gittiklerinden, bağışlanma dilediklerinden, medine naibinin tüm kölelerini azat ettiğinden, tüm zulümleri terk ettiğinden, deprem duruncaya kadar bağışlanma dileyenlerin hiç bitmediğinden, ama ateşin hiç kesilmediğinden bahseder.

olay yaşandığında 41-42 yaşlarında olan kurtubi ise şöyle yazıyor: "büyük bir ateş zuhur etti ve olayın başlangıcı bütük bir zelzele ile oldu."

yine şöyle yazıyor: "bazı dostlarım bana: medine'ye beş günlük mesafeden bu ateşi gerçekten havaya yükselmiş halde gördüm dedi."

ve yine yazıyor: "bu ateşin mekke’den ve busrâ’nın dağlarından görüldüğünü işittim."

not: bu patlama 52 gün, yani 1 ay 22 gün sürmüş galiba. bu patlama harrat rahat adlanan volkanik arazide gerçekleşmiş.

1256 patlaması wikipedia english'in harrat rahat maddesinde de var.

harrat rahat suudi arabistan'ın en büyük volkanik alanı olup, en son da 1256 patlamasında patlamıştır.... yani nerdeyse 800 yıldır patlamıyor.

7. cabir anlatıyor: "resulullah: "ırak ehline bir ölçeklik yiyecek ve tek dirhemlik paranın gelmeyeceği zaman yakındır!" buyurmuşlardı. "nerden?" diye soruldu. "acem diyarından. onlar bunu yasaklayacak." - müslim

araplar arasında arap olmayanlara, yani yabancılara acem denir.

bu hadis'e göre yabancı ülkeler, ırak'a yiyecek ve para göndermeyerek ambargo uygulayacaklardır.

ve, 1990 ırak ambargosu. ülkeye sadece acil durumlarda yiyecek sokulabilecekti. halk arasında açlık başladı ve ırak hükumeti, ücretsiz gıda dağıtmak zorunda kaldı. ticaret durduruldu, ırak'a silah ticareti yasaklandı. ekonomik düşüş başladı. ırak dinarı değer kaybetti. bu ambargoda ölen çocuk sayısı, hiroşima atom patlamasında ölen çocuk sayısından fazladır. sadece petrol satarak gelir elde etmelerine izin veriliyordu. bu ambargoyu da, birleşik milletler gübvrmgmjüynç uyguladı. adı her neyse işte amk.

tum bu anlattiklarim musluman olmamin temel sebepleri olmasa da musluman olmamdaki etkenlerden bazilari.

kisaca inancimi temellendirmeye calistim. elestirileri olan yazarlar varsa dm'ye gelip saygi cercevesinde elestirebilirler.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
içeriğinde pek de ikna edebilen savlar bulunamayan başlık. bu da her şeye muktedir bir tanrı fikri için çelişkili bir durumdur zaten.
devamını gör...
allah yok din yalan. ellah, aslında arabın ay tanrısı'dır ve gerçekte bir puttur. (bkz: al ilah) (bkz: el ilah) (bkz: allah yok din yalan peygamberler şarlatan)
devamını gör...
pascal'ın kumarı'ında kullanılan iskambil kağıtları kanıtlar.
devamını gör...
nerede denk gelsem aynı şeyi yazıyorum ya da söylüyorum. kim neden bu kanıtlara ihtiyaç duyuyor anlamıyorum. inanıyorsan vardır. kanıta ihtiyacın yoktur. inanmıyorsan zaten hiç gerek yok. hiçkimse çıkıp da, "bak doğru söylüyor, bunlar hep allah'ın varlığına kanıt, ben yanlış düşünüyormuşum" demeyecek zaten. bakın dalganıza.
devamını gör...
ahanda budur:



(bkz: osho)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"allah'ın var olduğuna dair kanıtlar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim