21.
8-9 yaşlarındayım o zamanlar. dediler ki cemile vefat etmiş. beyninde tümör varmış meğer. onu son kez gördüğümde başın çok acıyomu diye sormuştum. o da bazen çok acıyor demişti. annesi beni her gördüğünde hala ağlar. çünkü bilirim ki onun da aklına gelen hep aynı şeydir. çok üzgünüm canım arkadaşım..
devamını gör...
22.
intihar eden vakalarda yaşadığım durum.
birçoğu ümidini kesercesine yapıyor bunu. kötü his, alışılan gerçeklik.
birçoğu ümidini kesercesine yapıyor bunu. kötü his, alışılan gerçeklik.
devamını gör...
23.
yıllardan bir gün, hatırlamıyorum her zamanki gibi.
mahallede oturuyoruz. aynı insanlar, aynı muhabbet, aynı merdiven, aynı boşluk. birimiz eksiktik sadece.
merak diye bir şey yoktu bizde. gelen gelir gelmeyen umrumuzda değil. o gün birimiz gelmemişti. merak etmedik, gelir dedik, muhabbetimize devam ettik. evinin önünden geçtik turlarken, ışıklarının yanmadığını hatırlıyorum. neredeler diye düşünmedik bile.
ertesi gün mahalleye geldik. iki kişi eksikti bu kez. diğer eksik olan da onların mahalledendi. yine merak yok, her şey buz gibi.
aradan yarım saat geçtikten sonra diğer eksik olan geldi elinde sigarayla. bizim oralardayken sigara içmezdi bir akrabası görür diye. sigara yaktığından anladık bir şeyler olduğunu. dün ölmüş dedi gelir gelmez. ailesi alıp kütahya'ya götürdü cenazeyi bu öğlen dedi. ne olmuş dedik, gazı poşete koyup da vurmuş dedi. kıştı, aralık civarı.
mahallede oturuyoruz. aynı insanlar, aynı muhabbet, aynı merdiven, aynı boşluk. birimiz eksiktik sadece.
merak diye bir şey yoktu bizde. gelen gelir gelmeyen umrumuzda değil. o gün birimiz gelmemişti. merak etmedik, gelir dedik, muhabbetimize devam ettik. evinin önünden geçtik turlarken, ışıklarının yanmadığını hatırlıyorum. neredeler diye düşünmedik bile.
ertesi gün mahalleye geldik. iki kişi eksikti bu kez. diğer eksik olan da onların mahalledendi. yine merak yok, her şey buz gibi.
aradan yarım saat geçtikten sonra diğer eksik olan geldi elinde sigarayla. bizim oralardayken sigara içmezdi bir akrabası görür diye. sigara yaktığından anladık bir şeyler olduğunu. dün ölmüş dedi gelir gelmez. ailesi alıp kütahya'ya götürdü cenazeyi bu öğlen dedi. ne olmuş dedik, gazı poşete koyup da vurmuş dedi. kıştı, aralık civarı.
devamını gör...
24.
bu tanım kelimeler ile süslenmez, bu acı da o kelimeler ile ifade edilmez.
arkadaşın gider, sen yalnız kalırsın. acı da her zaman yoklamak için orada kalır.
ilk kez yedi yaşımda bir kamyon altında, alınmayan bir önleme yitirmiştik arkadaşımı. biraz daha büyüyünce yine bir kamyona motosikletle çarpan bir başka arkadaşımı. bir diğeri yine trafik kazasında marmara'ya uçmuştu. ve sonuncusu da emniyet kemeri takmadığından arabanın altında yitirmişti canını. bunlar sadece sözcükler. bir olayın akışı ve sonucu. içinde çok daha fazlası.
bu yüzden arkadaşın gider, sen olmadık bir yerde tekrar yüzleşirsin yokluğunla.
arkadaşın gider, sen yalnız kalırsın. acı da her zaman yoklamak için orada kalır.
ilk kez yedi yaşımda bir kamyon altında, alınmayan bir önleme yitirmiştik arkadaşımı. biraz daha büyüyünce yine bir kamyona motosikletle çarpan bir başka arkadaşımı. bir diğeri yine trafik kazasında marmara'ya uçmuştu. ve sonuncusu da emniyet kemeri takmadığından arabanın altında yitirmişti canını. bunlar sadece sözcükler. bir olayın akışı ve sonucu. içinde çok daha fazlası.
bu yüzden arkadaşın gider, sen olmadık bir yerde tekrar yüzleşirsin yokluğunla.
devamını gör...
25.
ruhu boşluğa iten bir bitiş.
lise 1'de bir sınıf arkadaşım vardı. o zamanlar nöbetçilik olayı olurdu hala var mı bilmiyorum. neyse efem birbirimizi nöbet çizelgesi sayesinde tanıdık ve çok yakın arkadaş olduk. sınıfın çok sessiz, sakin bir beyefendisiydi kendisi.
nöbetçilikle başlayan serüven uzun muhabbetlere, çeşitli oyunlara, beraber ders çalışmalara dönüştü. birbirimize her şeyimizi anlatırdık. 2. sınıfa geçtiğimizde bir haber aldım. hemde o kadar ciddiyetsiz, lakayıt, sırıtarak aldığım bir haber. 'sevgilin ölmüş kız hahahah, annesi vurmuş başından.'
o an beynimden vurulmuşa döndüm. kimden bahsediyordu bu değişikler? ne demeye çalışıyorlardı? kim ölmüştü? kimi annesi beyninden vurmuştu? bu nasıl şakaydı? yanıma koşa koşa bir arkadaşım geldi o ara ağlaya ağlaya. 'banu, coşkun ölmüş' dedi. yerin ayağımın altından kaydığını hatırlıyorum. sonrası yok.
coşkun'un babası askerdi. annesi babasının beylik tabancasıyla önce yatakta uyuyan oğlunu sonra kendini vurmuş. nedenini hiç bilemedik. zaten bir problemlerinin olup olmadığını da bilmiyorduk. ara sıra annesiyle diyaloglarından bahsederdi. ama hiç dikkatimi çeken bir olay olmamıştı.
bu gidiş sorası günlerce kabus gördüm. 'coşkun' diye bağırarak uyandığım, sabahlara kadar uyuyamadığım gecelerim oldu. o iki pisliğin tavrı hep gözümün önündeydi.
hala düşündükçe çok üzülürüm. bu insanlar nasıl bu kadar kötü kalpli olabiliyor diye. gidene mi üzüleyim, kalanların pis, kokuşmuş kalbine mi?
aynı ikiliyi daha sonra müdür yardımcımızın vefat törenindede bu tarz bir tutumla anımsıyorum. hepimiz üzgün töreni beklerken onlar 'biz internet kafeye gidiyoruz kankalar siz burda ölü bekleyin puhahaha. ' diye uzaklaştı.
coşkun, benim ilk giden arkadaşım. o kadar yakın olup beni bırakan ilk arkadaşım. travmam. bu sene vefat eden sevgili veterinerim, abim de bir nevi arkadaşım sayılırdı. derdimi anlattığım, derdini dinlediğim. iki üç günde bir yanına uğrayıp, çayını kahvesini içtiğim. onun gidişi de çok hırpalamıştı beni.
ne denebilir ki? geriye sadece yaşanan güzel anılar ve özlem kalıyor.
hasretle... can arkadaşım ve güzel yürekli abim...
lise 1'de bir sınıf arkadaşım vardı. o zamanlar nöbetçilik olayı olurdu hala var mı bilmiyorum. neyse efem birbirimizi nöbet çizelgesi sayesinde tanıdık ve çok yakın arkadaş olduk. sınıfın çok sessiz, sakin bir beyefendisiydi kendisi.
nöbetçilikle başlayan serüven uzun muhabbetlere, çeşitli oyunlara, beraber ders çalışmalara dönüştü. birbirimize her şeyimizi anlatırdık. 2. sınıfa geçtiğimizde bir haber aldım. hemde o kadar ciddiyetsiz, lakayıt, sırıtarak aldığım bir haber. 'sevgilin ölmüş kız hahahah, annesi vurmuş başından.'
o an beynimden vurulmuşa döndüm. kimden bahsediyordu bu değişikler? ne demeye çalışıyorlardı? kim ölmüştü? kimi annesi beyninden vurmuştu? bu nasıl şakaydı? yanıma koşa koşa bir arkadaşım geldi o ara ağlaya ağlaya. 'banu, coşkun ölmüş' dedi. yerin ayağımın altından kaydığını hatırlıyorum. sonrası yok.
coşkun'un babası askerdi. annesi babasının beylik tabancasıyla önce yatakta uyuyan oğlunu sonra kendini vurmuş. nedenini hiç bilemedik. zaten bir problemlerinin olup olmadığını da bilmiyorduk. ara sıra annesiyle diyaloglarından bahsederdi. ama hiç dikkatimi çeken bir olay olmamıştı.
bu gidiş sorası günlerce kabus gördüm. 'coşkun' diye bağırarak uyandığım, sabahlara kadar uyuyamadığım gecelerim oldu. o iki pisliğin tavrı hep gözümün önündeydi.
hala düşündükçe çok üzülürüm. bu insanlar nasıl bu kadar kötü kalpli olabiliyor diye. gidene mi üzüleyim, kalanların pis, kokuşmuş kalbine mi?
aynı ikiliyi daha sonra müdür yardımcımızın vefat törenindede bu tarz bir tutumla anımsıyorum. hepimiz üzgün töreni beklerken onlar 'biz internet kafeye gidiyoruz kankalar siz burda ölü bekleyin puhahaha. ' diye uzaklaştı.
coşkun, benim ilk giden arkadaşım. o kadar yakın olup beni bırakan ilk arkadaşım. travmam. bu sene vefat eden sevgili veterinerim, abim de bir nevi arkadaşım sayılırdı. derdimi anlattığım, derdini dinlediğim. iki üç günde bir yanına uğrayıp, çayını kahvesini içtiğim. onun gidişi de çok hırpalamıştı beni.
ne denebilir ki? geriye sadece yaşanan güzel anılar ve özlem kalıyor.
hasretle... can arkadaşım ve güzel yürekli abim...
devamını gör...
26.
...çok yakın iki dostum öldü, düğümlendi kaldı nefesim dahi ama bir başkası yumruklarla nefesimi kesti, kendini öldürerek, biz nasıl göremedik, bilemedik, ou bu kadar çaresiz bıraktık diye çok kıvrandım, geçmedi, bitmedi... bazen dünya, o kadar da yaşanılası ve çaba sarfedilesi bir yer değil diye düşünüyorum, hele gidenleri düşündükçe direnecek mecal bırakmıyor...
banucahayat, ben de o iki ruhsuzdan tiksiniyorum, benzerini tecrübe etmiş bir fani olarak... seni ne yazık ki anlıyorum... acını paylaşıyorum...
banucahayat, ben de o iki ruhsuzdan tiksiniyorum, benzerini tecrübe etmiş bir fani olarak... seni ne yazık ki anlıyorum... acını paylaşıyorum...
devamını gör...
27.
ah be, keşke bu başlığı görmeseydim.
uzun kardeşim gökhan geldi aklıma.
antalya'ya gitmişti tatile, otelde gece yatarken kalp krizi geçirmiş bizim diğer arkadaşlar duymamışlar bile uyuyor sanmışlar.
haberi aldığımız da biz de denizdeydik, inanamadık o sıcacık kumsal birden bire buz kesti.
ne yapacağımızı bilemeden apar topar kalktık gittik.
mezarına kendi ellerimle attım toprağını, mekanın cennet olsun güzel insan.
gittiğin yerden bir koltukta bize ayır, orada inşallah görüşürüz.
uzun kardeşim gökhan geldi aklıma.
antalya'ya gitmişti tatile, otelde gece yatarken kalp krizi geçirmiş bizim diğer arkadaşlar duymamışlar bile uyuyor sanmışlar.
haberi aldığımız da biz de denizdeydik, inanamadık o sıcacık kumsal birden bire buz kesti.
ne yapacağımızı bilemeden apar topar kalktık gittik.
mezarına kendi ellerimle attım toprağını, mekanın cennet olsun güzel insan.
gittiğin yerden bir koltukta bize ayır, orada inşallah görüşürüz.
devamını gör...
28.
insanı derinden yaralayan, inanmak istemediği halde içten içe gerçekliğini bildiği ve ne yazık ki bununla yüzleşmek zorunda olduğu acı tecrübe.
devamını gör...
29.
lisede samimi olduğum bi arkadaşım trafik kazası nedeniyle ölmüştü onu hiç unutamam. aslında kızla tanışma hikayemiz çok farklıydı sözlük. bizim zamanımızda lisede sınıflar arası kavga olurdu. ben 11/c’de okurken seçil de 11/a’da okuyordu. gayet çalışkan bir kızdı lakin çok da fırlamaydı.
bir gün yine sınıflar arası kavga olmuştu bu sefer 11/a ile 11/c arası. seçil’le o kavgada karşılaştık. bununla kavga esnasında bayağı birbirimizi tartaklamıştık, sebebi de sınıftaki öğrenciler fena şekilde gaza getirmişti bizi. sonra gel zaman git zaman bu kızla teneffüste sürekli karşılaştık, birbirimize selam vermeye falan başladık, ağır ağır kaynaşıyorduk artık.
birbirimize hayallerimizi anlatırdık. hayallerimizden biri de aynı üniversitede okuyup ölümüne beraber kavgalara gitmek vardı. saykoca ama bize göre güzel hayaldi. her neyse.
seçil’in zibidi bi erkek arkadaşı vardı ama çocuk tam sayko ruh hastası hız tutkunu bir şeydi. seçil’den de tam 7 yaş büyüktü. bunlar bir gün sözleşmişler akşam beraber takılalım diye. çocuk seçil’i evinden alıyor ve son sürat arabayla hız yapıyor, kavşaktan sağa dönerken de hızını alamayıp duvara çakıyor arabayı. işin ilginç tarafı seçil orada can veriyor ama erkek arkadaşına bir şey olmuyor sadece birkaç kırıkla atlatıyor.
bazen memlekete gittiğimde seçil’in mezarını ziyaret ederim içimi döker eve dönerim. içimi dökerim çünkü kendisi en iyi sırdaşımdı… bunu niye anlattım bilmiyorum sanırım başlık biraz gözlerimi doldurdu kendime hakim olamadım. ışıklar içinde uyusun güzel kardeşim, hiçbir zaman unutmayacağım onu..
bir gün yine sınıflar arası kavga olmuştu bu sefer 11/a ile 11/c arası. seçil’le o kavgada karşılaştık. bununla kavga esnasında bayağı birbirimizi tartaklamıştık, sebebi de sınıftaki öğrenciler fena şekilde gaza getirmişti bizi. sonra gel zaman git zaman bu kızla teneffüste sürekli karşılaştık, birbirimize selam vermeye falan başladık, ağır ağır kaynaşıyorduk artık.
birbirimize hayallerimizi anlatırdık. hayallerimizden biri de aynı üniversitede okuyup ölümüne beraber kavgalara gitmek vardı. saykoca ama bize göre güzel hayaldi. her neyse.
seçil’in zibidi bi erkek arkadaşı vardı ama çocuk tam sayko ruh hastası hız tutkunu bir şeydi. seçil’den de tam 7 yaş büyüktü. bunlar bir gün sözleşmişler akşam beraber takılalım diye. çocuk seçil’i evinden alıyor ve son sürat arabayla hız yapıyor, kavşaktan sağa dönerken de hızını alamayıp duvara çakıyor arabayı. işin ilginç tarafı seçil orada can veriyor ama erkek arkadaşına bir şey olmuyor sadece birkaç kırıkla atlatıyor.
bazen memlekete gittiğimde seçil’in mezarını ziyaret ederim içimi döker eve dönerim. içimi dökerim çünkü kendisi en iyi sırdaşımdı… bunu niye anlattım bilmiyorum sanırım başlık biraz gözlerimi doldurdu kendime hakim olamadım. ışıklar içinde uyusun güzel kardeşim, hiçbir zaman unutmayacağım onu..
devamını gör...
30.
ecel hastalık kaza tamam alışıyor insan bir nebze ama intihar çok acımasız geliyor. ruhu rahat etsin.
devamını gör...
31.
yaklaşık 10 gün kadar önce ikinci kez deneyimledim. ilkinin gidişi, ikincinin ise gidiş şekli çok koydu!
devamını gör...
32.
pek yakın değildim ama 01/11/2021 tarihinde yani 12 gün önce bir arkadaş öldü.
üzüyor insanı, evet.
üzüyor insanı, evet.
devamını gör...
33.
fizyolojik olarak ölmesi şart değil çoğu zaman mezarları kalbimde oluyor.
devamını gör...
34.
en fazla üzer ama sonra bilirsin öldüğünü.
kanseri nükseden bir arkadaşından bir daha haber almamak kadar acı değildir en azından.
kanseri nükseden bir arkadaşından bir daha haber almamak kadar acı değildir en azından.
devamını gör...
35.
benim çok fazla arkadaşım yok. o yüzden bu hissiyat ile tanışmadım.
ama gördüğün, tanıdığın birinin kaybı çok yaralar insanı.
ama gördüğün, tanıdığın birinin kaybı çok yaralar insanı.
devamını gör...
36.
hala fotoğrafını cüzdanın da taşırsın, annesini her gördüğün de kalbin acır, onunla yaşadığın an'lara dair tesadüfen gördüğün bir şey de oturur ağlarsın, birlikte konuştuğunuz kitabı odanda görünce bir daha o kitabı okumak istersin kaybettiğin kişiye dair parçalar bulmak için, en sevdiğiniz yemeği yediğiniz de aklınızdan hiç çıkmaz kısacası kendi gitti ama hatıraları daima benimle.. aileden başka yakınlarımı kaybettim ama bu çok başka bir şeymiş çocukluktan beri beraber olduğunuz 25 yaşında bir genç kızın sizi bu kadar ani bırakması bambaşka. mekanın cennet olsun canım simge. tüm sözlük ailesinin ölenlerinin de mekanı cennet olsun inşallah.
devamını gör...
37.
güzel bir şey değildir. yakınlık uzaklık farketmez buruk bırakır.
devamını gör...
38.
10 yaşındaydım, sokakta sürekli birlikte oynadığım komşum vardı ismi aziz, o benden 1 yaş küçüktü. bir hafta sonu annemin köyüne gitmiştik, döndüğümüzde babaannem aziz seni sordu köyde olduğunu söyledim istersen evine git çağır demişti. ben daha evden çıkmadan haber gelmişti azize kamyon çarpmış, herkes koşuşturuyor. hiç unutmam seçim vardı, cem uzan'ın konvoyu geçerken azizi alıp hemen hastaneye götürmüşler. ama daha hastaneye varamadan vefat etmiş arkadaşım. ben bugün 28 yaşındayım ve ailemden uzakta yaşıyorum, ne zaman ailemin yanına gitsem o bahçeden çıkarken babaannemin söylediği gelir aklıma 'aziz seni sordu'... aziz beni hiç sormazdı, azizi hep ben gider evinden çağırırdım... en yakın arkadaşım değildi ama birlikte büyüdük ve aynı sokağın çocuklarıydık, insanın içinde hep bir burukluk kalıyor.
devamını gör...
39.
karaciğer nakli olan arkadaşım onur. ben sırbistan'daydım. türkiye'deki gazeteleri okurken onur'a çok benzeyen birinin fotoğrafı dikkatimi çekti. başlık "manisa genç öğretmene ağlıyor" diyordu. halbuki daha bir kaç gün önce yazışmıştık. karaciğerinde bir problem olduğunu, üç-dört gün hastanede yatacağını söylemişti.
güzel adamdı.
güzel adamdı.
devamını gör...
40.
mahallede rahat yürüyememek evet. eve ta ötelerden gelip geçmek. çünkü ölen arkadaşımın anne babası beni ne zaman görse sarılır çağırır.
ben üzülüyorum onlar üzülür. gencecik öldü. hep o günler akla gelir. beni görüp yine hatırlamasınlar isterim. bilmiyorum bayramda falan giderim ama insan üzülüyor.
ben üzülüyorum onlar üzülür. gencecik öldü. hep o günler akla gelir. beni görüp yine hatırlamasınlar isterim. bilmiyorum bayramda falan giderim ama insan üzülüyor.
devamını gör...