orijinal adı:  отцы и дети / ottsı i deti 
yazar: ivan sergeyeviç turgenyev
yayım yılı: 1862
baba ve oğul arasındaki kuşak çatışmasının yanı sıra bazarov isimli nihilist karakter üzerinden nihilizmi anlatan eserdir. değişen ve gelişen rusya'nın ilk modern eserlerinden biri olarak kabul edilir. turgenyev bu eseriyle dönemin ünlü yazarları ve eleştirmenleri tarafından batıcı olmakla suçlanmıştır.
      yazar: ivan sergeyeviç turgenyev
yayım yılı: 1862
baba ve oğul arasındaki kuşak çatışmasının yanı sıra bazarov isimli nihilist karakter üzerinden nihilizmi anlatan eserdir. değişen ve gelişen rusya'nın ilk modern eserlerinden biri olarak kabul edilir. turgenyev bu eseriyle dönemin ünlü yazarları ve eleştirmenleri tarafından batıcı olmakla suçlanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "unnecessary" tarafından 20.02.2021 21:16 tarihinde açılmıştır.
      1.
              
  
          turgenyev tarafından yazılmış, 1862 yılında yayımlanan ve nihilizmin simgesi haline gelen bazarov karakterine hayat veren kitaptır.  okumaktan çok keyif aldığım ölümsüz bir eserdir ayrıca. 
kitaptan çok sevdiğim bir alıntıyı yazacağım son kisimda olduğu için -son kısımlar ayrıca hoştu zaten- spoiler olabilir dikkat ediniz.
--! spoiler !--
sevgi,kutsal ve sadık sevgi her şeye kadir değil midir? ah, evet! bu mezarda ne denli tutkulu,günahkar,isyankar bir yürek yatıyor olursa olsun,üzerinde yetişen çiçekler gene de masum gözleriyle uysal, sakin bakar bize: yalnızca ebedi huzurdan, doğanın "kayıtsız", büyük huzurundan değil,ölümsüz barıştan, sonsuz yaşamdan da söz ederler...
babalar ve oğullar ağustos 1862
--! spoiler !--
  kitaptan çok sevdiğim bir alıntıyı yazacağım son kisimda olduğu için -son kısımlar ayrıca hoştu zaten- spoiler olabilir dikkat ediniz.
--! spoiler !--
sevgi,kutsal ve sadık sevgi her şeye kadir değil midir? ah, evet! bu mezarda ne denli tutkulu,günahkar,isyankar bir yürek yatıyor olursa olsun,üzerinde yetişen çiçekler gene de masum gözleriyle uysal, sakin bakar bize: yalnızca ebedi huzurdan, doğanın "kayıtsız", büyük huzurundan değil,ölümsüz barıştan, sonsuz yaşamdan da söz ederler...
babalar ve oğullar ağustos 1862
--! spoiler !--
devamını gör...
      2.
              
  
          turgenyev tarafından yazılan nihilizm temelleri atılan ilk romandır.  rusya dönemini baba oğul ilişkileri etrafında çok güzel anlatmıştır.severek bir solukta okunacak dünya klasiklerindendir. kuşak çatışmasını burada gördüğümüz gibi sürekleyici bir aşkı da çok güzel kaleme almıştır
      
  devamını gör...
      3.
              
  
          okuyucunun içinde bazarov nihilizminden parçalar bulabileceği turgenyev romanı. karakter yaratmakta oldukça ehil bir yazar olan turgenyev bazarov gibi hafızalarda uzun süre yer edecek nitelikte bir karakteri bizlere sunuyor. kitabın isminde babalar ve oğulları arasında kuşak çatışması anlatılıyor hissine kapılınsa da içerikte turgenyev daha çok oğullarını destekleyen ve onlara büyük sevgi besleyen baba figürleri oluşturmuş. romantizm ile nihilizmin karşılaştırması kitap boyunca ustaca işlenmiş. bazarov romantizmi açıkça küçümsüyor, geleneklerden, prensiplerden nefret ediyor. kitapta asıl fikir çatışması gelenekselliğin temsilcisi pavel petroviç ile yenilikçiliğin temsilcisi bazarov arasında yaşanıyor. romantizm ile geçen askerlik hayatı olan pavel petroviç ile bilime adanmış hayata sahip olan nihilist bazarov'un mücadelesi üzerinden bu iki akımın karşılaştırılması kitap boyunca devam ediyor.
      
  devamını gör...
      4.
              
  
          anladığım kadarıyla kuşak çatışmasını anlatan kitap. bu kitabı iki kere okumuştum. birimcisinde çok etkilenmiş ve zamanın karşı koyamayacağı tek şeyin ve gerçekliğin ölüm olduğu fikrini çıkarmıştım (biraz dinci işi ama olsun) ikinci okuyuşumda ise o kadar beğenmedim, nedeni bazarovun misafir olduğu arkadaşının babasının safiyane tavırları idi, ayrıca nihilizm basit bir felsefedir, aslında devrimcidir ama büyük bir devrimci potansiyeli yoktur, kaba bir bilinemezcilikten hareket eder. ikinci okuyuşumda beni en çok etkileyen kısmı ilginçtir ki son sayfasındaki olağanüstü dili ve edebi değeri oldu. bu kısımda bazarovun mezarının bir tasviri yapılır. turgenyev büyük bir yazardır ama kitap sıradandır bana göre ama herşeye karşın çağının öncü kitabıdır ve nihilizmi rus insanına tanıtmış ve turgenyevi ölümsüzler arasına sokmuştur. 
(bkz: nihilizm)
  (bkz: nihilizm)
devamını gör...
      5.
              
  
          kurtlar vadisinin ilk bölümlerinde deli hikmet'in ideal eşi tanımlarken kullandığı entelektüel olma kriteri bu eseri ve yazarını bilmektir.
çok sığ bir yorum oldu farkındayım ancak populer kulturde rus edebiyatinin algilanisi hakkinda fikir vermesi yonuyle bence degerli bir ornek.
  çok sığ bir yorum oldu farkındayım ancak populer kulturde rus edebiyatinin algilanisi hakkinda fikir vermesi yonuyle bence degerli bir ornek.
devamını gör...
      6.
              
  
          turgenyev’in ölümsüz eseridir. olayları tüm gerçekliğiyle okuyucunun yüzüne vuruyor. karakterler bir o kadar basit ve bu basitlikle bir tezat oluşturur nitelikte çarpıcı. yazıldığı dönemin sosyal dokusunu yansıtsa bile aslında günümüzde nefes almakta... olaylar o kadar evrensel bir dille anlatılmış ve kurgulanmış ki her nesle hitap ediyor. her nesil kendinden bir parça bulabiliyor. sözlerimi turgenyev’in sözleriyle noktalamak istiyorum:
“... ama kavurucu öğle sıcağı geçer, akşam olur, gece gelir, acı çekenlerin yorgunların tatlı tatlı uyuyacakları sakin barınaklara dönüş zamanı gelir...”
“... onlar bize, aynı zamanda, sonsuz bir uzlaşmayı, ölümsüz bir hayatı da anlatırlar...”
      
  “... ama kavurucu öğle sıcağı geçer, akşam olur, gece gelir, acı çekenlerin yorgunların tatlı tatlı uyuyacakları sakin barınaklara dönüş zamanı gelir...”
“... onlar bize, aynı zamanda, sonsuz bir uzlaşmayı, ölümsüz bir hayatı da anlatırlar...”
devamını gör...
      7.
               
      
  
          rus edebiyatındaki ilk modern roman olarak kabul ediliyor. bu yazarın kitabını ivan sergeyeviç turgenyev ilk defa okudum. ne çok okunacak kitap, ne çok tanışılacak yazar varmış. turgenyev sürükleyici anlatımıyla aklımda yer etti. 
evet, insan tuhaf bir varlık. neresinden bakarsan bak, ister uzaktan ister yakından...
baş karakterimiz bazarov ve arkadaşı arkadi arasındaki diyaloglarla başlıyor kitap. arkadi'ye hemen kanınız ısınıyor, ılımlı biri. oysa bazarov, akadi'nin aksine sürekli eleştiren, isyankâr biri. öyle ki bazarov'un öfkesinde ve karanlığında boğuluyorsunuz. o bir nihilist. hayata karşı kayıtsızlığı anlaşılmamasına sebep oluyor. önce onu anlamaya çalışıyorsunuz fakat ruhunun karmaşıklığı buna izin vermiyor. incelenmesi gereken çok derin bir karakter. kimsenin söyleyemediğini alaycı bir tonla cesaretle söyleyebiliyor. gerçeklik ve bilimle bu kadar haşır neşir olması onu tamamen duygusuz biri gibi göstermiş. tabii ki bir yere kadar. yazar, insanın kendine uyguladığı katı kuralların ne kadar boş olduğunu çarpıcı bir şekilde dile getiriyor. bu kabuğu sert, acımasız gibi görünen karakterimiz, aşk engeline takılıyor. kim derdi bazarov aşka yenik düşecek? bütün ezberler bozuluyor..
bazarov, bu dünyaya ait olmayan biriydi yaşamak için tek motivasyonu bilimdi fakat aşkı deneyimlediğinde bir kalbe sığınma isteğini anladı. daha önce karşılaşmadığı ve saçma bulduğu bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilemedi. sonu için beklenmedik derler, ben şaşırmadım. nefret dolu bu karaktere en sonunda üzüleceğimi biliyor gibiydim. sanki yeri geldiğinde görmeyen, duymayan ve hayatı olduğu gibi yaşayamayı bilenlerin kazandığı hikâyeydi. yazarın burada insanlığa bir eleştirisi olabilir.
arkadi'nin ilk anna'ya aşık olduğunu zannedip kısa süre içinde katya'yı sevebilmesi belki gençliğine verilebilir, duygularını yorumlayamadı. bazarov ise anna'ya aşkı konusunda netti feneçka'yı öpmesi bir kaçış olsa dahi başarılı olamadı.
anna karakterinin kibri ise okurken rahatsız ediyor insanı. kendini kusursuz gören kaybolmuş bir insan.
oğullarının gözlerinin içine bakan babalar..
oğullarını anlamayan ama onları koşulsuz seven anne,baba figürü çok güzel ve duygusal işlenmiş. sonlara doğru artık okumaya ciğer kalmıyor.
... bavulumda boş kalan yerlere otları tıkıştırıyorum. hayat bavulumuz da aynıdır, boş yer kalmasın diye ne varsa doldurursun.
çok sevdim bu kitabı.
  evet, insan tuhaf bir varlık. neresinden bakarsan bak, ister uzaktan ister yakından...
baş karakterimiz bazarov ve arkadaşı arkadi arasındaki diyaloglarla başlıyor kitap. arkadi'ye hemen kanınız ısınıyor, ılımlı biri. oysa bazarov, akadi'nin aksine sürekli eleştiren, isyankâr biri. öyle ki bazarov'un öfkesinde ve karanlığında boğuluyorsunuz. o bir nihilist. hayata karşı kayıtsızlığı anlaşılmamasına sebep oluyor. önce onu anlamaya çalışıyorsunuz fakat ruhunun karmaşıklığı buna izin vermiyor. incelenmesi gereken çok derin bir karakter. kimsenin söyleyemediğini alaycı bir tonla cesaretle söyleyebiliyor. gerçeklik ve bilimle bu kadar haşır neşir olması onu tamamen duygusuz biri gibi göstermiş. tabii ki bir yere kadar. yazar, insanın kendine uyguladığı katı kuralların ne kadar boş olduğunu çarpıcı bir şekilde dile getiriyor. bu kabuğu sert, acımasız gibi görünen karakterimiz, aşk engeline takılıyor. kim derdi bazarov aşka yenik düşecek? bütün ezberler bozuluyor..
bazarov, bu dünyaya ait olmayan biriydi yaşamak için tek motivasyonu bilimdi fakat aşkı deneyimlediğinde bir kalbe sığınma isteğini anladı. daha önce karşılaşmadığı ve saçma bulduğu bu duyguyla nasıl baş edeceğini bilemedi. sonu için beklenmedik derler, ben şaşırmadım. nefret dolu bu karaktere en sonunda üzüleceğimi biliyor gibiydim. sanki yeri geldiğinde görmeyen, duymayan ve hayatı olduğu gibi yaşayamayı bilenlerin kazandığı hikâyeydi. yazarın burada insanlığa bir eleştirisi olabilir.
arkadi'nin ilk anna'ya aşık olduğunu zannedip kısa süre içinde katya'yı sevebilmesi belki gençliğine verilebilir, duygularını yorumlayamadı. bazarov ise anna'ya aşkı konusunda netti feneçka'yı öpmesi bir kaçış olsa dahi başarılı olamadı.
anna karakterinin kibri ise okurken rahatsız ediyor insanı. kendini kusursuz gören kaybolmuş bir insan.
oğullarının gözlerinin içine bakan babalar..
oğullarını anlamayan ama onları koşulsuz seven anne,baba figürü çok güzel ve duygusal işlenmiş. sonlara doğru artık okumaya ciğer kalmıyor.
... bavulumda boş kalan yerlere otları tıkıştırıyorum. hayat bavulumuz da aynıdır, boş yer kalmasın diye ne varsa doldurursun.
çok sevdim bu kitabı.
devamını gör...
      8.
              
  
          hiç kimsenin ve hiçbir şeyin etkisi altında kalmadan bu kitaba yorum yapmayı kabul ediyor musun?
-evet.
yani bu çok zor olacak tabi, yine de elimden geleni yaparım.
öncelikle akıcılığından bahsetmeliyim.kesinlikle yormadan okutuyor kendini.
uzun yıllar almanya'da öğrenim görmüş yazar, ülkesine döndüğünde her şey farklı bir yapılanma içinde olduğundan uzun süre uyum sağlayamamış. bu yıllarını kitaba da yansıtmış. kitapta sık sık bahsi geçen bir ülke almanya.
batı'yı konu ederken dahi bu ülkeyi konu edinmiş.
uzun yıllardır merak ettiğim bir kitaptı, çok fazla etkilendiğimi söyleyemem. yine de klasikler arasına girmiş ve hala dillerde dolanan bu kitabı okumak mutluluk verici.
nihilizm konusunda yazılan ilk kitapmış ama sanki yazar da tam emin olduğu bir konudan değil de, yeni öğrendiği bir kavramla ilgili yazmış.
bir de son olarak, yazar olayı anlatırken birinci ağızdan bir anlatıcı kullanmış ki, çok da sevdiğim bir anlatım tarzı değildir.
tamam. yeter, adamın gerçekten kemikleri sızladı.
  -evet.
yani bu çok zor olacak tabi, yine de elimden geleni yaparım.
öncelikle akıcılığından bahsetmeliyim.kesinlikle yormadan okutuyor kendini.
uzun yıllar almanya'da öğrenim görmüş yazar, ülkesine döndüğünde her şey farklı bir yapılanma içinde olduğundan uzun süre uyum sağlayamamış. bu yıllarını kitaba da yansıtmış. kitapta sık sık bahsi geçen bir ülke almanya.
batı'yı konu ederken dahi bu ülkeyi konu edinmiş.
uzun yıllardır merak ettiğim bir kitaptı, çok fazla etkilendiğimi söyleyemem. yine de klasikler arasına girmiş ve hala dillerde dolanan bu kitabı okumak mutluluk verici.
nihilizm konusunda yazılan ilk kitapmış ama sanki yazar da tam emin olduğu bir konudan değil de, yeni öğrendiği bir kavramla ilgili yazmış.
bir de son olarak, yazar olayı anlatırken birinci ağızdan bir anlatıcı kullanmış ki, çok da sevdiğim bir anlatım tarzı değildir.
tamam. yeter, adamın gerçekten kemikleri sızladı.
devamını gör...
      9.
               
      
  
          kitabı okuyalı bir aydan fazla bir zaman olmuş. önce toplantısını yapalım, fikirlerim pekişsin, sonra tanım girerim demiştim. toplantıyı yaptıktan sonra kendi fikirlerimle toplantıda öğrendiğim fikirler bir bütün oldu, ayırmakta zorlandım. biraz zaman geçsin kendi fikirlerim otursun derken de kitabı unuttum iyi mi??
babalar ve oğullar adını görünce aklıma ilk gelen kuşak çatışması olmuştu, muhtemelen birçoklarının da öyle ama kitapta kuşak çatışması yok. çok tatlı iki baba ve iki oğlu var. bir kuşak geride kalan babalar ister istemez bazı noktalarda oğulları gibi düşünemiyorlar, daha dar kalıyor görüşleri ama kesinlikle oğullarının arkasındalar. hatta kendi fikirlerinin ve fiillerinin bir kısmını gizliyorlar, oğullarının onaylamamasından yahut kızmasından korkuyorlar. masum.^^
biz alışmışız tabii oğlu kendisinden daha marjinal görüşlere sahip olunca hayırsız evlat ve hatta eşşoğleşşek ilan eden babalara, kitaptaki babalar bi tık göz yaşartıyor. d: sevgili armysuzy'nin söylediği gibi: "bu tip babalar çocukların gelişiminde önemli bir faktör. elbette kuşaklar arası farklılıklar ve çatışmalar olacak lakin eğer bu çatışma saygı çerçevesinde gerçekleşiyorsa yıkıcı olmaktan öte yapıcı oluyor gelişim konusunda."
üniversiteye başladığımda sınıfta bazı tipler vardı. her şeyi o kadar iyi biliyorlardı ki, "lan ben nerdeyim" diye düşünüp kederlenmiştim. zaman geçtikçe onların üç kuruşluk bilgileriyle kendilerini pazarlamaktan başka bir şey bilmediklerini anlamıştım. bazarov'u tanırken de aynı hislere kapıldım. sözde nihilist, doktor olacak, havalı bi tip gibi görünmeye çalışıyor ama gerçekler öyle değil. nihilist bile değil bence, -mış gibi yapıyor.
bayılıyorum rusların misafirlik diye gittikleri evde kendilerine tahsis edilen oda ve hizmetçilerle haftalarca mutlu mesut yaşamalarına.
resat_historian'a spoilerı için teşekkürler. -,-
  babalar ve oğullar adını görünce aklıma ilk gelen kuşak çatışması olmuştu, muhtemelen birçoklarının da öyle ama kitapta kuşak çatışması yok. çok tatlı iki baba ve iki oğlu var. bir kuşak geride kalan babalar ister istemez bazı noktalarda oğulları gibi düşünemiyorlar, daha dar kalıyor görüşleri ama kesinlikle oğullarının arkasındalar. hatta kendi fikirlerinin ve fiillerinin bir kısmını gizliyorlar, oğullarının onaylamamasından yahut kızmasından korkuyorlar. masum.^^
biz alışmışız tabii oğlu kendisinden daha marjinal görüşlere sahip olunca hayırsız evlat ve hatta eşşoğleşşek ilan eden babalara, kitaptaki babalar bi tık göz yaşartıyor. d: sevgili armysuzy'nin söylediği gibi: "bu tip babalar çocukların gelişiminde önemli bir faktör. elbette kuşaklar arası farklılıklar ve çatışmalar olacak lakin eğer bu çatışma saygı çerçevesinde gerçekleşiyorsa yıkıcı olmaktan öte yapıcı oluyor gelişim konusunda."
üniversiteye başladığımda sınıfta bazı tipler vardı. her şeyi o kadar iyi biliyorlardı ki, "lan ben nerdeyim" diye düşünüp kederlenmiştim. zaman geçtikçe onların üç kuruşluk bilgileriyle kendilerini pazarlamaktan başka bir şey bilmediklerini anlamıştım. bazarov'u tanırken de aynı hislere kapıldım. sözde nihilist, doktor olacak, havalı bi tip gibi görünmeye çalışıyor ama gerçekler öyle değil. nihilist bile değil bence, -mış gibi yapıyor.
bayılıyorum rusların misafirlik diye gittikleri evde kendilerine tahsis edilen oda ve hizmetçilerle haftalarca mutlu mesut yaşamalarına.
resat_historian'a spoilerı için teşekkürler. -,-
devamını gör...
      10.
               
      
  
          hediye olarak kabul ettiğim, bende de çok özel yeri olan güzel bir turgenyev romanıdır. 
bu ve benzeri romanların yazıldığı dönemlerde rus edebiyatı, aristokratların hüküm sahası içindedir. yani turgenyev de dahil dönem yazarları, zengin ya da yükünü tutmuş toprak ağalarıdır. hatta bu cenah, benzer bir sosyal tabakadan gelmediği için dostoyevski'den de başlarda hazzetmemiş, burun kıvırmışlardır. bunların başında da turgenyev gelir.
kitapsa aslında doğrudan bir baba oğul ilişkisi işlemez. baba oğul tanımlı akrabalıklar çokça geçer ancak merkezdeki olgu başkadır. o da bu kitabın tanıtımlarında sürekli bahsedildiği üzere kuşak çatışması gibi görünür ancak özünde yeni rus toplum yapısıdır. yazıldığı dönem rus politik gruplarından narodnikler yükseliştedir. bununla birlikte pozitif bilimlerin önlenemez yükselişi, yeni bilimsel bulgular, geleneksel rus toplumunun ortodoks hristiyan anlayışıyla çatışır durumdadır. üniversite öğrencisi baş karakter bazarov ve arkadaşı arkadi, işte bu yeni nesil rus düşünce formunu temsil eder. birlikte ziyarete gittikleri arkadi'nin babasına ait büyük çiftlikte bazarov, konuk olduğu evin tüm orta yaşlı ve yaşlı tipleriyle fikirsel çatışmalar yaşar. hatta arkadi'nin görece daha genç amcasıyla bir düello bile geçer aralarında. ilginç olansa gerçek bir aristokrat olan ve statüsünü gelenekçi toplum sayesinde edinmiş yazar turgenyev, kitapta bazarov'u idealize eder. bazarov da rasyonel düşüncenin etkisiyle hiçbir şeyi kesin kes tanımlamaz, kendini adamaz, son noktayı koymaz. çünkü bilim "şimdilik budur" der. bu yüzden nihilist ve alaycı bir profil sergiler. aynı zamanda 19.yüzyıl rusya'sı fonda çok dengeli, çok güzel resmedilmiştir.
  bu ve benzeri romanların yazıldığı dönemlerde rus edebiyatı, aristokratların hüküm sahası içindedir. yani turgenyev de dahil dönem yazarları, zengin ya da yükünü tutmuş toprak ağalarıdır. hatta bu cenah, benzer bir sosyal tabakadan gelmediği için dostoyevski'den de başlarda hazzetmemiş, burun kıvırmışlardır. bunların başında da turgenyev gelir.
kitapsa aslında doğrudan bir baba oğul ilişkisi işlemez. baba oğul tanımlı akrabalıklar çokça geçer ancak merkezdeki olgu başkadır. o da bu kitabın tanıtımlarında sürekli bahsedildiği üzere kuşak çatışması gibi görünür ancak özünde yeni rus toplum yapısıdır. yazıldığı dönem rus politik gruplarından narodnikler yükseliştedir. bununla birlikte pozitif bilimlerin önlenemez yükselişi, yeni bilimsel bulgular, geleneksel rus toplumunun ortodoks hristiyan anlayışıyla çatışır durumdadır. üniversite öğrencisi baş karakter bazarov ve arkadaşı arkadi, işte bu yeni nesil rus düşünce formunu temsil eder. birlikte ziyarete gittikleri arkadi'nin babasına ait büyük çiftlikte bazarov, konuk olduğu evin tüm orta yaşlı ve yaşlı tipleriyle fikirsel çatışmalar yaşar. hatta arkadi'nin görece daha genç amcasıyla bir düello bile geçer aralarında. ilginç olansa gerçek bir aristokrat olan ve statüsünü gelenekçi toplum sayesinde edinmiş yazar turgenyev, kitapta bazarov'u idealize eder. bazarov da rasyonel düşüncenin etkisiyle hiçbir şeyi kesin kes tanımlamaz, kendini adamaz, son noktayı koymaz. çünkü bilim "şimdilik budur" der. bu yüzden nihilist ve alaycı bir profil sergiler. aynı zamanda 19.yüzyıl rusya'sı fonda çok dengeli, çok güzel resmedilmiştir.
devamını gör...
      11.
               
      
  
          taze bitirmişken birkaç şey yazmadan edemeyeceğim.  öncelikle her okudugum klasikte sanki geç kalmışım hissini aşamıyorum ama bu akıcılıkta önde gelen klasikleşen 2-3 günde hatta günübirlik bile bitirilebilir. yine her zamanki gibi ne zaman yazılmış kim yazmış ne nedir demeden pata küte okumaya daldım. ve çok da sevdim. şimdi gelelim genel bilgilere ve düşüncelere.
kitap 1862 yılında basılmış. bundan bir yıl önce 1861'de rusya'da çok meşhur olan o toprak köleliğine ise son vermeye karar verilmiş. haliyle tam döneminde yazılan bu kitap çokça eleştiri de almış. ve bunlara dayanamayan yazar ivan turgenyev rusya'dan giderek hayatının geri kalanını avrupa'da geçirmiş. eh almış bu kadar eleştiri de neden. ismine bakınca kuşak çatışması hissiyatı veriyor demeyin. ben de dedim siz demeyin çünkü tam olarak o öyle değil.
her ne kadar babalar ve oğullar üzerinden ilerlese de karakterlerin temsil ettikleri şeyler var. kitabın bas karakteri gibi görünüp geride kalan arkadiy üniversite eğitimini bitirip kasabaya babasının evine dönerken yanına tip fakültesi öğrencisi bazarov'u da alıyor. hikayemiz böyle başlıyor. bazarov bir nihilist. hiçbir şeyin varlığına tam olarak inanmıyor. bilimi savunuyor ama orda bile hep sorgulayan tarafı var. daha modern daha yenilikçi kişiliği ile toplumdaki modernizeyi temsil ediyor. evde en çok arkadiy'in amcası pevel petroviç ile tartışıyor. çünkü pevel petroviç tam olarak gelenekselci. dinde de, toplumsal durumlarda da, yaşama karşı da. sürekli tartışıyor ama aslında fikirlerini savunuyorlar. arkadiy ise ikisine de yaranamayan ne denilirse inanan tam olarak toplumu temsil eden bir karakter. babası ise amcası gibi gelenekselci ama modernite de kafasını karıştıran orta bir karakter. bu sohbetler böyle devam ediyor. küstah, üstten bakan, kimseyi beğenmeyen bazarova ise sinir olmamak elde değil. bir gün şehre gidiyorlar orda birkaç partiye katılıp bir prensesin evine davet ediliyorlar. işte o zaman bazarov'u görüyoruz. çünkü aşık oluyor. aşka bile inanmayan bazarov tüm savunduklarını yutarcasına aşkının iddiasına düşüyor. karşılık alamadığı ama kendinde çoğu şeyi yıktığı aşkı.
demek ki aşk her şeyin üstünde bir duyguymuş.
çok akıcı ve güzel bir kitap babalar ve oğullar. anlattıkları ile yüz yıl geçse bile üstünden hala geçerliliğini koruyan düşüncelerle günümüzde okunuyor ve seviliyor. yazardan ilk kitabımdı. dilinin sadeliğini çok beğendim. anlattıklarını çok beğendim. klasikler içinde düşündürten ve kolay okunanlardan.
okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar..
  kitap 1862 yılında basılmış. bundan bir yıl önce 1861'de rusya'da çok meşhur olan o toprak köleliğine ise son vermeye karar verilmiş. haliyle tam döneminde yazılan bu kitap çokça eleştiri de almış. ve bunlara dayanamayan yazar ivan turgenyev rusya'dan giderek hayatının geri kalanını avrupa'da geçirmiş. eh almış bu kadar eleştiri de neden. ismine bakınca kuşak çatışması hissiyatı veriyor demeyin. ben de dedim siz demeyin çünkü tam olarak o öyle değil.
her ne kadar babalar ve oğullar üzerinden ilerlese de karakterlerin temsil ettikleri şeyler var. kitabın bas karakteri gibi görünüp geride kalan arkadiy üniversite eğitimini bitirip kasabaya babasının evine dönerken yanına tip fakültesi öğrencisi bazarov'u da alıyor. hikayemiz böyle başlıyor. bazarov bir nihilist. hiçbir şeyin varlığına tam olarak inanmıyor. bilimi savunuyor ama orda bile hep sorgulayan tarafı var. daha modern daha yenilikçi kişiliği ile toplumdaki modernizeyi temsil ediyor. evde en çok arkadiy'in amcası pevel petroviç ile tartışıyor. çünkü pevel petroviç tam olarak gelenekselci. dinde de, toplumsal durumlarda da, yaşama karşı da. sürekli tartışıyor ama aslında fikirlerini savunuyorlar. arkadiy ise ikisine de yaranamayan ne denilirse inanan tam olarak toplumu temsil eden bir karakter. babası ise amcası gibi gelenekselci ama modernite de kafasını karıştıran orta bir karakter. bu sohbetler böyle devam ediyor. küstah, üstten bakan, kimseyi beğenmeyen bazarova ise sinir olmamak elde değil. bir gün şehre gidiyorlar orda birkaç partiye katılıp bir prensesin evine davet ediliyorlar. işte o zaman bazarov'u görüyoruz. çünkü aşık oluyor. aşka bile inanmayan bazarov tüm savunduklarını yutarcasına aşkının iddiasına düşüyor. karşılık alamadığı ama kendinde çoğu şeyi yıktığı aşkı.
demek ki aşk her şeyin üstünde bir duyguymuş.
çok akıcı ve güzel bir kitap babalar ve oğullar. anlattıkları ile yüz yıl geçse bile üstünden hala geçerliliğini koruyan düşüncelerle günümüzde okunuyor ve seviliyor. yazardan ilk kitabımdı. dilinin sadeliğini çok beğendim. anlattıklarını çok beğendim. klasikler içinde düşündürten ve kolay okunanlardan.
okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar..
devamını gör...
