ben bu çocuğu düzeltirim

bazı insanların böyle default bir özelliği var.

insanımızın pavyondan kadın kurtarma fantazisi gibi, kadınların bazılarında da ben bu çocuğu düzeltirim özelliği yüklenmiş.

arkadaşımın iki tane flört adayı var mesela
1)bir tanesi gerçekten ipsiz,sapsız, hpv kapma garantili muhtemelen beraber olduktan dört gün sonra ghostlama potansiyeli yüksek bir bey
2)öbürü kariyerli, muhabbeti güzel, hayatı kendi içerisinde risksiz ve güzel giden ryan gosling gibi bir tip

birinciye daha çok tutuluyorlar, neden diyorsun?
ben bu çocuğu düzeltirim
bizim bu insanımızın kendi öznelliklerinde "doğru yola" götürme fantazisi beni benden alıyor
bence orada olay "düzeltme" isteği değil de tamamen heyecan,
insanlar kendilerinde küçük kalp krizleri yaşatacak heyecan uyandıracak insanları her daim bi' tık önde tutuyor, cinsiyet ayırt etmeksizin durum kanaatimce böyle.

sonucunda ne o kişi düzelir ne de karşıdaki kişi sağlam kalır trajikomik bir hikaye çıkar ortaya

insanlara proje gibi bakmanın ürünü olabilecek düşüncedir.

bir dizi hayal kırıklığının başlangıç noktası olan fikir.

önemli olan denemeye değer miydi sorusuna gülümseyerek cevap verebilmektir.

üç seçenek vardır:
1- düzeltemezsiniz. ki genelde bu olur. insanları kötü özellikleri, travmaları, yaşanmışlıklarıyla da kabul etmezseniz ve değiştirmeye, düzeltmeye, psikoloğu ya da annesi olmaya çalışırsanız yorulan siz olursunuz. yıpranırsınız. üstelik artık onun gözünde de değeriniz değişir. artar ya da azalır demiyorum: şekil değiştirir.

2- düzeltirsiniz ama siz sıkılırsınız: elinizle birini düzeltip yetiştirdiğinizde artık bir şey demeniz için ağzınıza bakan, her yaptığınızı yapan bir insan oluverir; bu da sizi sıkar. kendinizden bir tane daha yetiştirmek güzel bir şey değildir zirâ aynayla konuşmak bir süre sonra bayar. insan karşısında kendi karakteri olan bir insan bekliyor.

3- düzeltirsiniz ve artık o sizi beğenmez. martin eden vakası.

bence daha dallandırıp budaklandırılır da, aklıma gelince editlerim.

ben bu insanı düzeltirim düşüncesi kadınlarda daha fazla oluşuyor, anaç içgüdüleri yerinde duramıyor. yaptık kardeşim onun da kralını yaptık...

hayalinizdeki ideal insana dönüşmez kimse. ay bu çok yakışıklı ama tam bir şero. ben bunu adam edip evimin erkeği çocuklarımın babası yaparım diye bir dünya yok. olduğu halini beğenmiyorsanız yaklaşmayın. insanlar lego değil. siz de tamirci değilsiniz.

bazı kadınlarda ciddi şekilde olan özellik.

bunla ilgili kendimden bir örnek vereyim.

ben twitter'da biraz agresif takılıyorum. profil foto'mda yüzümde maske var. böyle psikolat, manyak gibi biriyim. takipçim az, 30 küsür.
bunların 10 tanesi gerçek arkadaşım, geri kalan ise beni ekleyenler.

beni tanımadan ekleyenlerden biri bir gün mesaj attı. neden bu kadar sinirlisiniz falan filan diye.
ablacım sana ne? ben belki piskopatın önde gideni biriyim. çocukluğuma inip beni mi düzelticen?
böyle demedim tabi, kibarca konuştum.
bu kişi üni okumuş, gayet eğitimli kültürlü biri.

yani demem o ki bazı kadınlar böyle piskopat tiplere karşı aşırı duyarlı oluyor. düzeltmek için canını verse verir o derece.
kimsenin ilişkisi beni ilgilendirmez tabi ama sorunlu tiplerle uğraşmayın. düzeleceği varsa kendi düzelsin eşşek kadar herif olmuş.

çok gereksiz bir beklentidir. yaşamadım fakat tahminimce kendine faydası olmayanla muhatap olmazdım. bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur diye boşuna dememişler.
benim sevgilim varsa onun "sevgili" olmasını isterim eğitilecek bir anaokulu öğrencisi değil.

proje ilişkiler yaşamayı seven ,kendiyle barışamayıp kendini olduğu gibi kabul edemeyen ,dolayısıyla kendini düzeltmeyi beceremediğinden başkalarını düzeltme düşüncesine sıkı sıkı sarılmış . problemli ,hazımsız insan yitiği.

(bkz: don't try to fix me i'm not broken)

düzeltmeye çalıştığım kişi tarafından öldürülünce gelen pişmanlık hissi.

kendisini bir şeyleri düzeltmeye adamış bireylerin, yamuk buldukları her insan için kurdukları cümledir.
düzeltemezsiniz hatta daha doğrusu düzeltmemelisiniz. o çocuk yamuk olduğunun bile bilincinde değil, bilincindeyse bile umurunda değil sen niye taktın ki kafaya? umurunda olmayan adam için, senden yardım istemeyen biri için ne yoracaksın yahu kendini. senin hayatın o çocuğun düzelmesi sürecinden daha mı kıymetsiz? ne sıkıyorsun kendi canını elalemin yamuğu için? hastalık değil ki ilaç reçete edip hasta takibi yapasın. bırak gitsin yahu, düzgününden bulursun sen aslan gibi bireysin *

efendi erkek yerine p.ç erkek tercih edilince tabii, böyle misyonlar da beraberinde geliyor.. kaçınılmaz...
sonrasında herhangi bir olumlu sonuç elde edilemeyince de; tüm erkekler aynısınız!
peh...

p.ç erkek sadece bakış atmış sana... üzerine titremiş bir süre, sana ilgi göstermiş...
sen de düşmüşsün hemen arkadaşım, kusura bakma da...
o erkeği sen, altın döneminde sabit tutabileceğini mi sanıyorsun?

gülerim sadece...
hep gülüyorum nedense ben böyle hadiselere...
''ama çok havalıydı.. bir görsen, nasıl yakışıklı... ilk başlarda bana bir ilgi gösteriyor, anlatamam..''
hehe...
bu mu yani?
o konsept hep o şekilde devam mı edecek?
sen de biliyorsun etmeyeceğini ama her defasında, yine yine yine... o p.ç erkeği bulmak için hiç zaman kaybetmiyorsun.

''gözlerime baktı... bana her gün mesaj attı...
beni gezdirdi ama ne güzel gezdirdi, bir görsen..''

sana bir şey söyleyeyim mi?
ilk önce sen düzelmelisin bence!
karar verme mekanizman var ya hani? ayrıca o müthiş beğeni kriterlerin...
hepsinden vazgeçmelisin güzelim.

insanın kendisine de karşısındakine de yapabileceği en büyük kötülüğün habercisi. çoğunlukla işe yaramaz. oldu da yaradı diyelim, sonrası?

bir insanın düzeltilmeye ihtiyaç duyduğunu düşündüğünüzü farz edelim. her gün bir şeyleri zorla yapmasına ya da yapmamasına neden olarak bunu da "başardığınızı" varsayalım. karşınızdaki insanın duygu dünyasında size sırf bu nedenden ötürü yavaş yavaş düşman olup olmadığını büyük ihtimalle bilemeyeceksiniz. belki o "düzelttiğiniz" eski hâlini özleyecek, öyle daha mutlu olduğunu düşünüp hıncını sizden almaya başlayacak ve sonuçta 2 mutsuz kişi çıkacak ortaya.

vardır bazı ilişkilerde insanlarda olmamasını istediğiniz özellikler. baştan biliyorsanız uzak durmak gerek. sonradan ortaya çıktıysa bekleyin. sizi seven insan, sizi kıran huylarını zamanla kendisi törpüler belki de. içinen gelerek, kendi isteğiyle, sizin için kötü huylarını değiştirmesi çok güzeldir. zorla yapılanın ise hiçbir hükmü yok.

son olarak; insanları olduğu gibi kabullenebilmek en güzeli. her şeyden önce denenmesi ve başarılması gereken bu. birinin size, bozuk bir eşyaymışsınız gibi "ben bunu alayım da düzelteyim" kafasıyla yaklaşması hoşunuza gider miydi?

öğretmen edasıyla söylenmiş bir cümle. gerçekleşmesi çok zordur. karşınızdaki sevgiliniz de olsa personelinizde olsa arkadaşınız da olsa yanınızda bulunduğu süre içinde sizden bir şeyler alabiliyorsa huyunuza suyunuza gidecektir. saman altından su yürütüyor derler ya işte öyle davranacaktır. var sayalım ki düzelttiniz* o artık istediğiniz kişi değil . eğer düzeltemediyseniz de iddianız da başarısız oldunuz yani aslında her türlü kaybedensiniz. birini düzeltmek kendinden başka kimsenin elinde değildir.

yeri geliyor insan kendi çocuğunu duzeltemiyor, bir süre sonra vazgeçip olduğu gibi kabul ediyor kaldı ki yetişkin bir erkeği ya da kadını düzeltecek. beyhude çabadır. hem insan ömrü o kadar meşakkatli işlerle uğraşacak uzunlukta değil. ben bu çocuğu adam ederim diyene kadar bir bakmışsın elinde posası kalmış.

arkadaşlar birini düzeltebilecek kapasitede olsak önce kendimizi düzeltiriz. sonuçta herkesin kendinde beğenmediği bir takım özellikler vardır peki bunları kolayca düzeltebiliyor muyuz? hayır.
mesela kimisi çok alınganım diyor, kimisi kimseye hayır diyemiyorum diyor, çok tembelim, diyet yapamıyorum, spor yapamıyorum, yabancı dil öğrenemiyorum bla bla bla.. sonuç olarak insanın kendine bile hayrı yok.
peki bir başkası sizin yardımınızla bile olsa bunu nasıl yapabilir? çok zor.hem bir kere kendini düzeltilebilecek biri olarak görüyor mu. yani yardımınıza muhtaç mı, sizden yardım bekliyor mu?

ailesinde sorunlar yaşamış insanlar, alışkın oldukları sorunları kendi konfor alanlarında bozmadan aynen yaşamak için toksik ilişkilere daha yatkın olur. bilinçaltında çok zorluklar yaşaması, değiştirmesine gerek olmayan düzgün bir insan bulmak yerine, değiştireceğine inandığı birine yönelir. ailesini değiştiremeyeceği için, bozuk ilişki arayıp onu değiştirmeye çalışır. bunun sonucunda ne karşısındaki değişir, ne de ailesinde yaşadığı sorunlar unutulur.

bir zamanlar bendim bu adam... piç dediğiniz tabiri de geç, bildiğin bohem yaşardım hele ki ta o zamanlar. kaybedenler kulübü gibi bitti hep sonu.

bir zaman sonra "bu adamdan koca olur mu?" sorusuna yenik düşüyorlardı. zekisin, dilin var şu, niye böyle yapmıyorsun niye şöyle yapmıyorsunuza geliyordu iş. çok bedelini ödedim.

aha bu sahnede hep kendimi görmüşümdür
(bkz: kaybedenler kulübü)

cogunlukla kadinlarda gorulen iflah olmaz dusunce.

bu dusunce ufak tefek seyler icinse sorun degil ama birini olmadigi, olmak istemedigi bir seye donusturmeye calismak cok sikintili. belki ask etkisi ile duzelebilir ama bu yanilsamadir. askin omru uc yil oldugu icin, en fazla uc yil sonra eski haline donmeye baslayacaktir ve bu da kavgalar ve ayrilik demek. atalarimiz insan yedisinde neyse yetmisinde de odur diye bosuna soylememisler.

he 1-2% ihtimalle belki basarili olunabilir ama o zaman da bu yeni kisinin sizi begenmeme ihtimali yuksek. cunku o artik baska biri. sizi begenen ise eski o idi.