beyin yakan filmler

(bkz: 1917)

siyah kuğu, natalie portman'lı olan.

kelebek etkisi

predestinationı bir defada çözenbilmeme rağmen, 5 defa izlediğim tenettir. yok ne kadar zorlasam da anlayamıyorum bir yerde kayış kopuyor.

(bkz: the double)
(bkz: stay)

1)shining kesinlikle..

şimdi herkes diyecek ki bu kült filmlerden biri..kült olmasının bir önemi yok.. önemli olan kurgunun sonunun kasıtlı açık bırakılması..burada amaç izleyicinin beynini yakacak teoriler üretmesini sağlamak..

maalesef kült sayılsa da benim filmle ilgili eleştirilerim çok fazla. birincisi : anne rolündeki hanımefendinin oyunculuğunu çok itici bulduğumu söylemeliyim.kaygı-korku duygusunu vermede bence bir sorunu var.fazla yapmacık buldum ve bağırdığı sahnelerde resmen irkildim.. hoşuma gitmedi.verdiği duyguya kapılamadım ki bence en vurucu sahnesi kesinlikle balta ile kapının kırıldığı sahneydi..oradaki tek anlık mimik filmi alıp götürebilirdi..

anthony hopkins kesinlikle psikolojik kırılma yaşayan karakterleri canlandırmada bir idol.adamın hannibal karakteri de benzer bir auraya sahip.. hiç değişmemiş.. bu kadar sağlıklı olup, böylesine manyaklığı nasıl yansıtabiliyor ama yinede onda da biraz yapmacıklık vardı tabi.. sadece güldüğünde inanılmaz gerici bir hal alıyor.buda onun başarısı.

kullanılan mekan iyi seçilmişti tamam.. geniş-büyük-tamamen izole ama maalesef 3 karakter için son derece büyüktü.. sadece bazı yerlerin kullanıldığını düşünüyorum..mekanın genelinde bir kaçma-kovalamaca olduğu fikrinde değilim..bu sebeple verdikleri tekinsizlik hissi baltalanıyor.mekan yeterince işlevsel kullanılamamış..

filmin finalinde gösterilen siyah-beyaz fotoğraf ve kurgunun genel düzeni bence birbiri ile tam oturmuyor.izleyiciye kasıtlı açıklanmayan bir son var.izleyenin hayal gücüne bırakılmış olay ve belkide olayın böyle bırakılması filmi kült hale getirdi kim bilir..

2)enemy(2013)

filmin aslında kurgusunu az çok anlasanızda ,işlenen konunun sahne sahne hatta replik replik ayrımı zorlaşıyor.filmin sonunda teorinizde haklı çıksanız dahi, ne-nedir anlamlandırmak yine size kalıyor.


3)the ward..

benim için finalini çözümlemek çok kolay olsa da, anlayamayan olmuştu.sonu inanılmaz keskin şekilde mesaj veriyor.tek bir sahne ile tüm film özetleniyor aslında..final sahnesi için izlenir.


4)the disappointments room

ayrı beyin yakan bir film olduğunu düşünüyorum çünkü bunda da bir ikilem var.. aslında film boyunca neyin ne olduğunu çözemiyorsunuz.

5)the night house

sonunda ideolojisi tam anlamıyla açıklanmamış bir film olduğunu düşünüyorum.fikiri yürütmek izleyiciye bırakılıyor.kasıtlı bir tavır ya da değil, üzerine düşünmek gerekiyor. - yine ikilem mevcut


6)black phone

her ne kadar filmi yer yer beğenmiş olsam da, nedenleri açıklanmamış bir finali var.. sanırım iş yine izleyiciye düşüyor.

7)abandoned

julia roberts'in yeğeni, emma robertsin taze korku filmi..ımdb'si düşük olsa da izlenmeye değer.. ikilemi var.. tertemiz düşünmeye sevk ediyor.


8)geçmişin izleri

uzak doğu yapımı bir film.. tam anlamıyla beyin sapması yaratıyor.. dikkatle izleyin..

9) mandy

nicholas cage'in filmi.. farklı atmosferi var.


10) la stanza..

yine tam yazılmadığını düşündüğüm kurgu.. ya da yazıldı ama detaylar ince..

11) agnes

ne anlatmak istediğini tam olarak çözememiştim.

12) z

filmin bir derdi var ama tam anlatamamış..detaylar var ama iyi izlemek lazım.

13)the free fall

sonuna kadar sizi götüren sürükleyici bir yapım.bunu kesinlikle tavsiye ederim

14) malignant

tamam kabul edelim şaşırtıcı bir sonu var.aykırı bir teoriyi güdüyor.izlenmesi lazım

marry ve max. gereksizligi ile beyin yakıyor. gereksiz abartı yaa.

predestination üstüne tanımıyorum bu konuda

melankoli adlı film. 2011 yılı danimarka yapımı bilimkurgu, dram ve sanat filmi. lars von trier tarafından yazılıp yönetilmiş. filmin sonunda 'aaa noldu ya bişi oldu noldu' dediğim film.

alejandro jodorowsky ve david lynch filmleri.

masumiyet, kader.
hülâsa tüm zeki demirkubuz filmleri.

the skin ı live in/içinde yaşadığım deri. beyni döndüren bir almodovar filmi. ilk sinemada izleyip noluyor yaa dediğim sonrasında tekrar izleyip hayran olduğum bir filmdir. filmde o kadar ince detaylar var ki çılgın bir senaryonun/diyalogların arkasına gizlenmiş o drama bayılmıştım. sadece sonu değil baştan sona beyninizin sınırlarını zorlayan bir film. antonio banderas’ın oyunculuğunun hakkını verdiği nadir filmlerden biri bence. sıradan şeylerden bıkan bu filme muhakkak bir şans versin.

mulholland drive.
david lynch bile yıllar sonra filmi anlamak isteyenler için ipuçları paylaşmasına rağmen yine anlaşılamamış bir film muhtemelen kendi de anlamadı yaparken

en son izlediğim
gone girl

mirror - tarkovsky

(bkz: köpek dişi)

christopher nolan'ın filmleri

black swan

nolan filmleri ama genelde yapılış amacı "sinema"dan çok tam olarak başlıktaki amaca hizmet ettiği için (özellikle son işleri) yapıtları beni çekmez. ekranın başında dövülmüş gibi kalkıyorum ve bir filmden naçizane beklentim salt olarak bu değil efenim, saygılar.

matrix'tir bence. ilk izleyişte her aşamasını anlayana da helal olsun.