#netflix dizisi
#final yapan diziler
2020 yılında izleyici ile buluşan dizi 8 bölümden oluşmaktadır.
toplumun farklı kesimlerinden birbirlerinden oldukça farklı insanların yollarının kesişmesi sonucu yaşanan olaylar anlatılmaktadır.
toplumun farklı kesimlerinden birbirlerinden oldukça farklı insanların yollarının kesişmesi sonucu yaşanan olaylar anlatılmaktadır.
*pantene altın kelebek ödülleri (2021) - en iyi internet dizisi / en iyi senaryo
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ölmedim ama hafif sürünüyorum" tarafından 12.04.2021 19:34 tarihinde açılmıştır.
61.
ülkemizde netflix adına yapılmış kaliteli dizilerin başında gelir, yönetmen bize kült bir yapı kurmakla birlikte, gerçekliği her karakter açısından ele alırken izleyiciyi resmen sahnenin içerisinde bir köşeye oturmuştur.
devamını gör...
62.
netflix türkiye'nin 2020 yılı orjinal yapımı dizisi. bu zamana kadar netflix türkiye'nin hemen hemen en iyi yapımı bence. yönetmen berkun oya'nın mükemmel sosyolojik analizlerini bir kez daha görmemizi sağlayan bir dizi. toplumun her kesiminden insanın her türlü problemini ve de yaşam tarzını bize aktarmaya çalışıyor.
burdan sonrası spoiler içerir.
dizi istanbul'un kenar mahallesinde abisi, yengesi ve yeğenleriyle yaşayan meryem'in etrafında dönüyor. meryem daha dizinin ilk sahnesinde sonradan histerik konversiyon olduğunu öğrendiğimiz bir bayılma yaşıyor. (bir çeşit anksiyete bozukluğu aslında) ve akabinde bir psikiyatriste gidiyor. ve dizi böylece başlıyor. psikiyatrist seküler, elit ve kemalist bir aileden geliyor. ve onun da bastırdığı bazı duygular var. türbanlı ve dindar insanlara karşı geliştirdiği bir yargı var ve dizi boyunca bundan rahatsızlığını görüyoruz. nasıl görüyoruz başka bir psikiyatriste süpervizyona gidiyor. ve bir karakter daha ekleniyor diziye: gülbin. gülbin de bir psikiyatrist, kürt ve toplulukçu kültürde büyümüş bir bireyci kültür bireyi. engelli bir kardeşi var ve akp zengini müteahit karısı kapalı bir siyasal islamcı ablası var. dizi boyunca bu çekişmeyi de tüm açıklığıyla izliyoruz. gülbinin sevgilisi ve meryem'in evine temizliğe gittiği sinan karakteri var. tam bir fucker. plazada oturan sevgi yoksunu kadınlarla sadece cinsel ilişki kuran bir tip. dizi boyunca görüyoruz ki annesi tarafından görülmeyen sevgi yoksunu bir tip. gelelim meryem'in mahallesine bir imamımız var hoca efendi. mahallenin üzerinde önemli etkisi olan biri. bir de kızı var. ailesinin zoruyla kapanmış eşcinsel eğilimleri olan bir tip. dizinin sonunda özgürlüğünü istiyor ve alıyor. meryem'in yengesi. dizi boyunca ağır depresyonu olduğunu görüyoruz. ne yapsalar olmuyor falan. sonunda görüyoruz ki bir tecavüz kurbanı ve tabi ki bir yüzleşme sonucu çözülme yaşıyor ve iyileşiyor. kaçırdığım karakterler de vardır. ancak biraz meryem'den bahsetmek istiyorum.
meryem duygularını bastırmak zorunda kalmış bir karakter. ortalama bütün türk kadınları gibi. cinselliğini bastırmış bir kadın. ne zaman evlilik, düğün, nişan, isteme gibi şeyler duysa veya görse bayılıyor. dizinin bize meryem özelinde ve genelde vermek istediği duygularınızı bastırmayın yaşamanız gereken ne varsa yaşayın. duygularınızı bastırırsanız psikolojik sorunlar yaşarsınız.
burdan sonrası spoiler içerir.
dizi istanbul'un kenar mahallesinde abisi, yengesi ve yeğenleriyle yaşayan meryem'in etrafında dönüyor. meryem daha dizinin ilk sahnesinde sonradan histerik konversiyon olduğunu öğrendiğimiz bir bayılma yaşıyor. (bir çeşit anksiyete bozukluğu aslında) ve akabinde bir psikiyatriste gidiyor. ve dizi böylece başlıyor. psikiyatrist seküler, elit ve kemalist bir aileden geliyor. ve onun da bastırdığı bazı duygular var. türbanlı ve dindar insanlara karşı geliştirdiği bir yargı var ve dizi boyunca bundan rahatsızlığını görüyoruz. nasıl görüyoruz başka bir psikiyatriste süpervizyona gidiyor. ve bir karakter daha ekleniyor diziye: gülbin. gülbin de bir psikiyatrist, kürt ve toplulukçu kültürde büyümüş bir bireyci kültür bireyi. engelli bir kardeşi var ve akp zengini müteahit karısı kapalı bir siyasal islamcı ablası var. dizi boyunca bu çekişmeyi de tüm açıklığıyla izliyoruz. gülbinin sevgilisi ve meryem'in evine temizliğe gittiği sinan karakteri var. tam bir fucker. plazada oturan sevgi yoksunu kadınlarla sadece cinsel ilişki kuran bir tip. dizi boyunca görüyoruz ki annesi tarafından görülmeyen sevgi yoksunu bir tip. gelelim meryem'in mahallesine bir imamımız var hoca efendi. mahallenin üzerinde önemli etkisi olan biri. bir de kızı var. ailesinin zoruyla kapanmış eşcinsel eğilimleri olan bir tip. dizinin sonunda özgürlüğünü istiyor ve alıyor. meryem'in yengesi. dizi boyunca ağır depresyonu olduğunu görüyoruz. ne yapsalar olmuyor falan. sonunda görüyoruz ki bir tecavüz kurbanı ve tabi ki bir yüzleşme sonucu çözülme yaşıyor ve iyileşiyor. kaçırdığım karakterler de vardır. ancak biraz meryem'den bahsetmek istiyorum.
meryem duygularını bastırmak zorunda kalmış bir karakter. ortalama bütün türk kadınları gibi. cinselliğini bastırmış bir kadın. ne zaman evlilik, düğün, nişan, isteme gibi şeyler duysa veya görse bayılıyor. dizinin bize meryem özelinde ve genelde vermek istediği duygularınızı bastırmayın yaşamanız gereken ne varsa yaşayın. duygularınızı bastırırsanız psikolojik sorunlar yaşarsınız.
devamını gör...
63.
fatih artman oyunculuğu. settar tanrıöğen nirvanası. ayrıca, zerrin özer'in şarkısının çaldığı bölümde kullanılan mezarlık görüntülerinin nereye ait olduğunu merak ettiğim dizi. buna benzer bir görüntüyü yıllar evvel eyüp otakçılarda görmüştüm.
aylar sonra gelen edit: görüntüleri buldum. bir fransız belgeseline aitmiş. oha, çok mutlu oldum lan
aylar sonra gelen edit: görüntüleri buldum. bir fransız belgeseline aitmiş. oha, çok mutlu oldum lan
devamını gör...
64.
son derece kaliteli bir yapımdır. türkiyenin toplumsal ve kültürel çıkmalarını sade ve etkileyici bir şekilde aktarmayı başarmıştır. oyunculuklar da gayet başarılıdır. en iyi türk netflix yapımıdır.
devamını gör...
65.
2020 yılında netflix'te yayımlanan berkun oya'nın hem senaristliğini hem yönetmenliğini yapımcılığını ali ferhunde,
nisan ceren göçen üstlendiği dram, gerilim dizisidir. 1 sezon 8 bölüm yayınlanmıştır ve devamı gelecek midir merak edilmektedir?
başrollerinde, öykü karayel, fatih artman,
funda eryiğit, defne kayalar, tülin özen yer almaktadır.
çok fazla beğenilmiş bir dizi ve ben bu konuda yine arada kaldım. tamam türkiye'nin bir yüzüne ışık tutulmuş, bir kesimin yaşadığı zorluklara parmak basılmış, işte kültür farkları, efendim aynı düzeyde olmayanların (aynı düzey çirkin bir kelime oldu evet ama malesef başka türlü ifade edemedim) birbirlerinden korkmaları ve saygı duyma konusunda yaşadığı sıkıntılar işlenmiş falan filan. ama benim için olmayan oturmayan bir yer var gibi. sanki biraz zoraki zorlama bir dizi gibi. alın dram alın zorluk alın varoşluk süslemeleri.
ne bileyim sanki daha başka olabilirdi. daha başka anlatılabilirdi. beniç içime sinmedi bu dizi. 2. sezon çıksa sırf meraktan izlerim ama işin seyri değişir mi bilemem?
ayrıca nedir arkadaşım bu temizlikçi kadın göze sokumculuğu? çok fazla merakla başlamıştım diziye fazlaca övgü vardı çünkü tamam evet oyunculuklar iyi belki ama ya konu ve kurgu aman ne bileyim işte dram olunca mevzu benim beğenesim gelmiyor sanırım problem burada. bu kadar insan beğenmiş sonuçta ben kimim köpek hahah.
neysem efem iyi seyirler diliyorum.
nisan ceren göçen üstlendiği dram, gerilim dizisidir. 1 sezon 8 bölüm yayınlanmıştır ve devamı gelecek midir merak edilmektedir?
başrollerinde, öykü karayel, fatih artman,
funda eryiğit, defne kayalar, tülin özen yer almaktadır.
çok fazla beğenilmiş bir dizi ve ben bu konuda yine arada kaldım. tamam türkiye'nin bir yüzüne ışık tutulmuş, bir kesimin yaşadığı zorluklara parmak basılmış, işte kültür farkları, efendim aynı düzeyde olmayanların (aynı düzey çirkin bir kelime oldu evet ama malesef başka türlü ifade edemedim) birbirlerinden korkmaları ve saygı duyma konusunda yaşadığı sıkıntılar işlenmiş falan filan. ama benim için olmayan oturmayan bir yer var gibi. sanki biraz zoraki zorlama bir dizi gibi. alın dram alın zorluk alın varoşluk süslemeleri.
ne bileyim sanki daha başka olabilirdi. daha başka anlatılabilirdi. beniç içime sinmedi bu dizi. 2. sezon çıksa sırf meraktan izlerim ama işin seyri değişir mi bilemem?
ayrıca nedir arkadaşım bu temizlikçi kadın göze sokumculuğu? çok fazla merakla başlamıştım diziye fazlaca övgü vardı çünkü tamam evet oyunculuklar iyi belki ama ya konu ve kurgu aman ne bileyim işte dram olunca mevzu benim beğenesim gelmiyor sanırım problem burada. bu kadar insan beğenmiş sonuçta ben kimim köpek hahah.
neysem efem iyi seyirler diliyorum.
devamını gör...
66.
dizi türkiye için önemli sorunlardan biri olan başörtüsüne değinmiş iyi de yapmış. tek eksik yanı başarılı bir başörtülü kişinin dizide olmaması. artık görünüşün önemli olmadığı, fikirlerin önem kazandığı, ayrımsız, önyargısız bir hayata ihtiyacımız var. nefret, önyargı kişiyi yiyip bitiriyor. ben de başörtüyü karşı bir önyargı olmasada çarşafa karşı kendimi kontrol edemediğim bir önyargı içerisindeyim. bu da tetikleci kişilerle çok fazla karşılaşmamdan sanırım. umarım aşarım bunu. nefret söylemi ya da küçümseme içinde değilim sadece dikkatimi çekiyorlar ve istemeden de hareketlerini eleştirirken buluyorum kendimi. umarım yalnızımdır bu konuda.
devamını gör...
67.
sevgili berkun oya bütün işlerini severek takip ettiğim halde bir başkadır' ın yeni sezonlarını çekmemen senaryosunu dahi yazmaman beni öldürdü.
kendimi imamın kızı gibi hissediyorum sen yeni sezon çekmeyince sanki herkes bana küfür ediyormuş gibi geliyor bütün şarkılar bana küfürmüş gibi geliyor. lütfen yeni sezonları çek çünkü merak ettiklerim var hala.
ve sayende psikologlara güvenemiyorum terapiye gitmem lazım ama gidemiyorum bu yüzden bana terapi olsun diye yeni sezonlari yaz ve çek lütfen.
kendimi imamın kızı gibi hissediyorum sen yeni sezon çekmeyince sanki herkes bana küfür ediyormuş gibi geliyor bütün şarkılar bana küfürmüş gibi geliyor. lütfen yeni sezonları çek çünkü merak ettiklerim var hala.
ve sayende psikologlara güvenemiyorum terapiye gitmem lazım ama gidemiyorum bu yüzden bana terapi olsun diye yeni sezonlari yaz ve çek lütfen.
devamını gör...
68.
televizyonda gösterilen, kimin eli kimin cebinde belli olmayan, tesadüfler dolusu filmerin daha kısa, bakışmasız versiyonu. fatih artman'ın oyunculuğu evet güzel ama behsat ç'deki karaktere çok yakın bir karekteri oynuyor. o karakteri oynamak da yüksek bir beceri istemiyor. daha orjinal bir şeyler beklerdim.
devamını gör...
69.
güzel farklı bir psikolojik gerilim gizem tarzı türk dizisi. tavsiye edilir hem de şiddetli. insanların psikolojik durumlarını analiz eden ve aslında zengin fakir herkesin bir yarası bir problemi var diyen dizi...
devamını gör...
70.
imamın manken kızından tutun da ünlü oyuncusuna kadar ülkenin özeti olan dizi.
dizide kendime en yakın bulduğum karakter psikiyatrist gülbin oldu. insanlara yaklaşım tarzıyla, anlayışsız bir aileye sahip oluşuyla, hastalıklı aile bireyleriyle çok yakından tanıdığım birini hatırlattı bana. haa bir de birlikte olduğu ve aşık olduğu adam var. kadın, kendisiyle yatıp kalkmak dışında da iletişim kurmaya çalışsa da bizimki hiç oralı olmuyordu. aklınca ıssız adamı oynaması, belli bir yaşa gelmesine rağmen hayattan ne istediğini bilmemesiyle beni fıtık etti.
dizide kendime en yakın bulduğum karakter psikiyatrist gülbin oldu. insanlara yaklaşım tarzıyla, anlayışsız bir aileye sahip oluşuyla, hastalıklı aile bireyleriyle çok yakından tanıdığım birini hatırlattı bana. haa bir de birlikte olduğu ve aşık olduğu adam var. kadın, kendisiyle yatıp kalkmak dışında da iletişim kurmaya çalışsa da bizimki hiç oralı olmuyordu. aklınca ıssız adamı oynaması, belli bir yaşa gelmesine rağmen hayattan ne istediğini bilmemesiyle beni fıtık etti.
devamını gör...
71.
berkun oya yönetmenliğinde yapımı tamamlanan 2020'de netflix tarafından yayınlanan drama dizisidir.
sinema veya sinema tekniklerinden yararlanan dizi benzeri yapımlarda beni en çok çeken taraf, gözlem tekniği ve açısının miktarı oluyor. buraya kadar yeterli bir dozu yakalamış bir yapımı, sonrasında bekleyen kritik bir aşama vardır. tepsiye koyduğu şeyleri, olduğu gibi izleyiciye bırakıp oradan kendi servis tabaklarını doldurmalarını beklemek -ki benim beklentim budur- ya da servis tabaklarına koyacakları şeyleri de belirlemek, yani gözlemin üzerine ajitatif ögeler yerleştirmekle de olsa bunlar üzerine bir şeyler söylemek.
dizi zaten her kesimden insanın kendine yakın karakterlere rastlayabileceği ve bu kesimlerin her birinin toplumun genel karakteristiğiyle çatışan, uyuşmayan yerlerine yer vermiş. (burada psikolojik sorunlar yaşayan gelin karakterinin durumunu da aslında bir toplum-kadın sorunu olarak algılamak lazım)
dizideki genel tabloda, gerçeğe de oldukça uyumlu biçimde, seküler kesim mutsuz, muhafazakarlar mutsuz, kürtler mutsuz, kentli mutsuz, köylü mutsuz.
dizide, bu temsili karakterlerin insan yanları vurgulanarak farklılıkların arkasındaki benzerliklere dikkat çekiliyor, bu benzerlikler üzerinden birbirimizi sevebileceğimiz beklentisi doğuyor. yanlış mı? evet yanlış. nedenine bakacağız.
hadi gelin, biraz konu dışına çıkıp siyaset yapalım.
dizide kullanılan nostaljik müziklerin, salt bir kulak zevkiyle ilişkili olduğunu düşünmüyorum. geçmişe özlem; toplumdaki mevcut kutuplaşmanın, kamplara ayrılan gruplaşmaların bir çıkış kapısı gibi görülüyor. oysa ben, bu kutuplaşmış toplum söyleminin çok doğru algılanabildiğinden hala emin değilim.
bu toplumda, oldu bitti her zaman bir ayrışma ve kamplaşma vardı. farklı olarak sert nitelikli askeri müdaheleler, fişlenme, faili meçhuller, korku, baskı ve sindirilmişlikle bu kamplardan çoğunun sesleri çıkmıyordu sadece.
son 20 yıldan önceki dönemin en muzdarip ve en hırpalanmış kesimleri olarak dindar müslümanlar ve kürtler öne çıkıyordu. bu iktidar da nereye oynaması gerektiğine çok iyi karar verirken sadece muhafazakar islamcıların yolunu açmadı, kürtlere de, kürtlükleriyle angaje olamadıkları sisteme, müslümanlık gömleğiyle angaje olabilme yolunu açtı ki seküler kürt siyasetinin, sürekli önünü keserek bu iki farklı kesimi tek havuzda birleştirmek de iyi bir kazan kazan stratejisi oldu kendileri için. oy hesaplarındaki iktidardan bağımsız bu, biraz da türkiye'nin bugüne kadarki gerçek çok seslilik sancıları oldu ve olmaya da devam ediyor
hikaye böyle uzar gider, biz diziye dönelim.
dizide iki türbanlı kadın karakter var. biri öykü karayel'in canlandırdığı, orta anadolu karakteristiğine yakın türk bir kadın, diğeri de muhafazakar kürt bir ailede olup kardeşinin aksine geleneksel değerlerine daha bağlı kalan kürt bir kadın.
seküler ve çağdaş görünümlü kadınların da biri türk, diğeri kürt ve bunlar, çok iyi anlaşabilen ve meslektaş iki arkadaş aynı zamanda.
yani dizi, aslında yakınlaşabilmemiz için farklılıklarımıza gözümüzü yumup benzerliklerimize odaklanmamız gerektiğinin yolunu gösterirken bilerek ya da bilmeyerek bizi, görmezden gelmeye ve iki yönlü bir inkara da itiyor. duygusallıklar, müzikler iyi güzel de kafamız güzel değil.
farklılıklarla; görmezden gelinerek, onlar yokmuş gibi davranarak barışamazsınız ki bu zaten geleneksel olan yöntem.
kendinizi ve algılarınızı yanıltmak yerine tam tersi, gözünüzü o farklılığın üzerine dikip ona olan tahammül mesafenizle kendi içinizde bir barış ve uzlaşı yakalayabilirsiniz. çünkü sorununuz, karşı ya da öteki olanın oluş biçimi ya da varlık sahasıyla ilgili değil, sizin kabul ve algılarızla ilgili. sadece gülü sevmek yerine, dikeni de gül kadar doğal bir bütünün parçası olarak görebilirseniz, hiçbir şeye katlanmak zorunda kalmazsınız.
bunların haricinde diziyi teknik açıdan; yani oyunculuklar, görüntü, müzikler, kurgu vb. türkiye'de son yılların en başarılı yapımı olarak değerlendiriyorum.
sinema veya sinema tekniklerinden yararlanan dizi benzeri yapımlarda beni en çok çeken taraf, gözlem tekniği ve açısının miktarı oluyor. buraya kadar yeterli bir dozu yakalamış bir yapımı, sonrasında bekleyen kritik bir aşama vardır. tepsiye koyduğu şeyleri, olduğu gibi izleyiciye bırakıp oradan kendi servis tabaklarını doldurmalarını beklemek -ki benim beklentim budur- ya da servis tabaklarına koyacakları şeyleri de belirlemek, yani gözlemin üzerine ajitatif ögeler yerleştirmekle de olsa bunlar üzerine bir şeyler söylemek.
dizi zaten her kesimden insanın kendine yakın karakterlere rastlayabileceği ve bu kesimlerin her birinin toplumun genel karakteristiğiyle çatışan, uyuşmayan yerlerine yer vermiş. (burada psikolojik sorunlar yaşayan gelin karakterinin durumunu da aslında bir toplum-kadın sorunu olarak algılamak lazım)
dizideki genel tabloda, gerçeğe de oldukça uyumlu biçimde, seküler kesim mutsuz, muhafazakarlar mutsuz, kürtler mutsuz, kentli mutsuz, köylü mutsuz.
dizide, bu temsili karakterlerin insan yanları vurgulanarak farklılıkların arkasındaki benzerliklere dikkat çekiliyor, bu benzerlikler üzerinden birbirimizi sevebileceğimiz beklentisi doğuyor. yanlış mı? evet yanlış. nedenine bakacağız.
hadi gelin, biraz konu dışına çıkıp siyaset yapalım.
dizide kullanılan nostaljik müziklerin, salt bir kulak zevkiyle ilişkili olduğunu düşünmüyorum. geçmişe özlem; toplumdaki mevcut kutuplaşmanın, kamplara ayrılan gruplaşmaların bir çıkış kapısı gibi görülüyor. oysa ben, bu kutuplaşmış toplum söyleminin çok doğru algılanabildiğinden hala emin değilim.
bu toplumda, oldu bitti her zaman bir ayrışma ve kamplaşma vardı. farklı olarak sert nitelikli askeri müdaheleler, fişlenme, faili meçhuller, korku, baskı ve sindirilmişlikle bu kamplardan çoğunun sesleri çıkmıyordu sadece.
son 20 yıldan önceki dönemin en muzdarip ve en hırpalanmış kesimleri olarak dindar müslümanlar ve kürtler öne çıkıyordu. bu iktidar da nereye oynaması gerektiğine çok iyi karar verirken sadece muhafazakar islamcıların yolunu açmadı, kürtlere de, kürtlükleriyle angaje olamadıkları sisteme, müslümanlık gömleğiyle angaje olabilme yolunu açtı ki seküler kürt siyasetinin, sürekli önünü keserek bu iki farklı kesimi tek havuzda birleştirmek de iyi bir kazan kazan stratejisi oldu kendileri için. oy hesaplarındaki iktidardan bağımsız bu, biraz da türkiye'nin bugüne kadarki gerçek çok seslilik sancıları oldu ve olmaya da devam ediyor
hikaye böyle uzar gider, biz diziye dönelim.
dizide iki türbanlı kadın karakter var. biri öykü karayel'in canlandırdığı, orta anadolu karakteristiğine yakın türk bir kadın, diğeri de muhafazakar kürt bir ailede olup kardeşinin aksine geleneksel değerlerine daha bağlı kalan kürt bir kadın.
seküler ve çağdaş görünümlü kadınların da biri türk, diğeri kürt ve bunlar, çok iyi anlaşabilen ve meslektaş iki arkadaş aynı zamanda.
yani dizi, aslında yakınlaşabilmemiz için farklılıklarımıza gözümüzü yumup benzerliklerimize odaklanmamız gerektiğinin yolunu gösterirken bilerek ya da bilmeyerek bizi, görmezden gelmeye ve iki yönlü bir inkara da itiyor. duygusallıklar, müzikler iyi güzel de kafamız güzel değil.
farklılıklarla; görmezden gelinerek, onlar yokmuş gibi davranarak barışamazsınız ki bu zaten geleneksel olan yöntem.
kendinizi ve algılarınızı yanıltmak yerine tam tersi, gözünüzü o farklılığın üzerine dikip ona olan tahammül mesafenizle kendi içinizde bir barış ve uzlaşı yakalayabilirsiniz. çünkü sorununuz, karşı ya da öteki olanın oluş biçimi ya da varlık sahasıyla ilgili değil, sizin kabul ve algılarızla ilgili. sadece gülü sevmek yerine, dikeni de gül kadar doğal bir bütünün parçası olarak görebilirseniz, hiçbir şeye katlanmak zorunda kalmazsınız.
bunların haricinde diziyi teknik açıdan; yani oyunculuklar, görüntü, müzikler, kurgu vb. türkiye'de son yılların en başarılı yapımı olarak değerlendiriyorum.
devamını gör...