bugün konuştuğumuz türkçeyle düşünce üretemeyiz

ya hadi düşündüğümü türkçe ile ifade edemem dersin demesine de türkçe'yle düşünemem, fikir üretemem demek ne demek? yani hangi açıdan bakarsanız bakın mantıksızlıkla dolu bir açıklama bu. atalarım dediğiniz şahıslar sadece osmanlı hanedanlığı'na mensup olanlar mı? onlardan öncesini niye göz önünde bulundurmuyoruz madem önemli olan ata yadigarlarımızsa? onlar da saf türkçe konuşuyordu ama osmanlı'nın kurulmasıyla birlikte işin içine biraz arapça biraz da farsça girince dil karmaşıklaştı. okuma yazma bilenlerin de sayısı azdı zaten. cumhuriyet bu dili daha anlaşılır, daha sade, daha yazılabilir hâle getirmek istedi diye mi tüm bu tantana? değil türkçe, arapça'nın tillahını yalayıp yutsanız bile düşünce üretemezsiniz. bu dille alakalı bir şey değil maalesef.

tümden arapçaya geçelim hepimiz kurtulalım.

bugün konuştuğumuz türkçe'yle düşünce üretebildiğimizi göstermektedir.

acaba bunu söylerken ne kadar düsündü.(bkz: swh)

şimdi size bilimsel bir gerçektn bahsedeceğim sayın her haltı bilen arkadaşları.
insanlar bildiği kelime sayısı kadar düşünürler ama çoğunuz hayatını sadece "aynen" diyerek sürdürdüğü için bunun farkına varması biraz zor gibi.

bir türk günlük ortalama sadece 400 farklı kelime kullanıyormuş yani adam haklı.

bu adam bunu derken önüne osmanlıca bi metin koysaydınız ya

lan dün konuştuğun türkçe'yi okuyup yazamıyordun. sen git dedenin mezar taşını okumaya çalış hadi mahir. seçim yaklaşıyor diye nereye nasıl saldıracağınızı şaşırdınız iyice ya.

malesef yine korkunç bir şekilde bilim insanlarının konuşması gereken konuda, son derece cahil bir siyasetçi konuşuyor. mahir ünal'ın kastından anladığım şu, daha çok arapça kelimelerin kullanımda olduğu türkçeyi kastediyor ki, bugün kullandığımız dilde de bir hayli arapça kelime var. mahir ünal'ın anladığı ve üzerine siyaset ürettiği şekliyle bir türkçe yok, hiçbir zaman da olmadı. osmanlı bir yapı toplumudur, toplumsal yapılar arasında bir hayli farklı yazı dili kullanılır. yani yeniçerilerin kullandığı türkçe'yle ilmiye sınıfının kullandığı türkçe arasında bariz fark vardır, olması da gerekiyor zaten çünkü klasik toplumda ve iletişimin sadece sozsel ifadeye dayandığı bir toplumda, üst düzey eğitim almış insanlar ile okuma yazma bilmeyen insanlar aynı dili konuşurlar fakat yazmazlar.

dikkat edilirse, konuşma ve yazma eylemini birbirinden ayırdım çünkü bilinenin aksine, türkçe konuşma dili olarak hiçbir zaman o anlamsız metinlerde gördüğünüz bir şekle burunmedi. yani fatih sultan mehmet de "nereye gidiyorsun" diyordu, bugün biz de böyle söylüyoruz.

arapça kelimelerin yazı dilinde ağırlık göstermeye başladığı 1600'lu yıllardan tanzimat dönemine - 1839- kadar olan süreci baz alalım. allah aşkına mahir ünal ilmiye'nin bu yaklaşık 250 senede ürettiği düşüncelere örnek verebilir mi? ne uretmisiz yani? bu üretimin zenginliğini ya da fakirliğin dile baglamıyorum, fakat en ağır ağdalı dilin kullandığı dönemde, osmanlı'da üst düzey eğitim alan sınıf, ne üretmiş? nasıl bir düşünce üretmiş biri bana anlatabilir mi? ya da örnek verebilir mi?

tanzimat dedim çünkü bilinenin aksine, dil cumhuriyet döneminde değil ilk olarak tanzimat döneminde ciddi bir revizyona uğruyor ve hatta, bu dönemde arapça kökenden bir hayli kelime de üretiyorlar. tabii bunlardan arapların haberi yok.

siyasetçilerin anlamadığı konular hakkında cahilce konuşmasından sıkıldık artık, gerçi aynı kafada akademide de bir hayli dallama var.

bütün dünya dillerini yükleseler bu düşünce yapısıyla kibrit bile üretemezsin sen kendi kendine dostum.

bahane üretmek kolay.
oynamayı bilmeyen yeni gelin dün gece derbi vardı anacığım oğlunla çok yorulduk dermiş...

bağırmaktan ve maçın tansiyonundan.. elbetm hihi.

bomboş, altı üstü olmayan cehalet yüklü açıklamadır demek lazım ama içeriğinden çok yine yapay gündem yaratmakla ilgili derdi olan bir açıklama kısmına ayıp olacak.

dünya'da kabul görmüş bilim dili, arapça veya osmanlıca da bizim mi haberimiz yok?

gelişmiş her ülkenin yaptığı gibi en çok yatırımı eğitime yapmak yerine, din işlerine ve inşaata, kalan kısmını da itibara harcayıp sonra (doğru yazımıyla) türkçeyi suçlamak da en fazla kedinin suçlu olduğu nasrettin hoca fıkrasına yakışır.
somut rakamlar ne diyor? cumhuriyet sonrası son 100 yılda yetişen yazar, düşünür, aydın, bilim insanı sayısı, ondan önceki tüm dönemlerde yetişen nitelikli insan sayısının toplamından bile katbekat fazlası.

tabii ki bunda, atatürk döneminde türkiye'ye davet edilen eğitim bilimleri uzmanı, benjamin samuel bloom'un türkiye koşullarına özgü oluşturduğu ve aynı zamanda köy enstitülerinin de temel fikrini oluşturan eğitim programı kadar, insanların ana dillerinde aldıkları eğitimin de etkisi büyük.
islamiyet'in kabulüyle ortaya çıkan medrese eğitimi ise en başta bir ruhban sınıfı oluşturdu. bu ruhban sınıfları da şerri yasalarla yönetilen devlet kademelerinde ve toplum nezdinde öncelikli pozisyonlar için birbirleriyle yarıştılar. bugün zibilyon tane cemaat tarikat neden var sanıyorsunuz? insanların anlamadıkları dillerde hariçten gazeller okuyup kitleleri peşlerine takamadıkları için türkçeyle ilgili sorunu olanlar da onlar.

ülkemizde bilim üretelim diye bir girişim var da dilimiz "hayır, üretemezsiniz!" mi diyor? ekiyle köküyle bütün gramatik yapısıyla her türlü kelime üretimine hazır bir dilimiz var. gerçi her dil kendi sahasında üretilen düşünceyi, fikri isimlendirecek güce sahiptir zaten. çünkü dil dinamik bir yapı.toplumun nabzını tutar. toplum ilkelse dil de ilkeldir, toplum dışa kapalıysa dil de olabildiğince saftır, egemen kültürlerin dili etrafını etkiler, hükmedilen kültürlerde o dili yabancı kelimeler basar. böyle bilimsiz bilimsiz konuşmaktan şu çağda haya etmiyorlar mı acaba ya.

mahir element uyduruyor. bir arkadaş da günlük 400 kelime kullanıyoruz aynen diyoruz demiş. git ingilizlere bak onlar kaç sözcük kullanıyormuş ya da shakespeare'nin ürettiği kelimelerden kaç tanesini kullanıyorlarmış öğren. 200 sene önceki atam eminimki günde 900 1000 kelime kullanıyordur. hey allahım.

8 seslisi olan bir dili 3 seslisi olan bir alfabeye mahkûm et, ürettiğin terimleri arapça üret sonra gel dil devrimine laf uzat. elbet eleştirirsin fakat burada olan düpedüz ideolojik bir saplantıdan ibarettir.
eğer mahirin dediğini doğru kabul edeceksek, atam kendisini büyük bir dertten kurtarmış diye yorumladım.

aynen sanayi devrimini, önemli buluşları falan da hep osmanlı yaptı zaten.

bu arada söyledikleri kısmen doğru. atatürk ve arkadaşları türkçenin ebesini öptüler. harf inkılabı aleyhinde bir şey diyemem ama lugat bazında durum böyle. cumhuriyet türkçeyi soyup soğana çevirdi, öztürkçe diye bir saçmalığı milletin başına bela etti.

(bkz: akp döneminde yaşandı)

üretmesin de zaten. üreteceği düşünceden ödüm kopuyor.

yemin ediyorum suni gundemlerle işleri güçleri bizi yormak. içleri nefret ve kötülük dolu.

nasıl bir cehennem bu ülke ya. nasıl bir dönemdir.
neden bitmiyor.
yıldık yorulduk.
millet ekmek alırken hesap yapıyor. konuşulan konuya.
cahillik sen bütün kötülüklerin anasısın.
cumhuriyet'i kurar kurmaz ilk işi eğitimle ilgili atılım olan liderlerden nereye.
deliriyorumm.

bu söylenen sözlerin hiç bir bilimsel ve doğru yanı olmadığını herkes biliyor. atatürk zamanı yapılan tonla düşünce ve gelişimi nasıl açıklayacaklar acaba?

tüm vizyonu arap çölleri olan bedevi tiplerin türkçe'ye dair tespitlerini dikkate almamak gerek. herhangi bir slav veya anglo-sakson dilbilimci ile gayet açık bir forumda tartışılabilecek mevzu, arapça gibi dünyanın en kısır edebi birikimine sahip bir fikriyatın savunucuları ile tartışılmamalıdır. mahir ünal, türevleri ve akp, arap milliyetçisi bir partidir.
türk'e dair her şeye düşmandır.